Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Architecture Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4943
Browse
Browsing Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Architecture Master's Degree Program by Publisher "İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 27
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Bakü'de tarih içinde konut mimarisinde değişimler ve gelecekten beklentiler(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2016-05) Garayeva, Nazıra; Dostoğlu, NeslihanBakü her zaman kültürü, sanatı, ekonomisi ve diğer özellikleri ile göz önünde olmuştur. Güzelliği, bu kenti ziyaret edenler tarafından dile getirilmektedir. Bu güzelliğin temel nedenlerinden biri de Bakü'nün hafızalara altın harflerle yazılan tarihi mimarisi olmuştur. Bu tezde Bakü'nün yıllar boyu geçirdiği mimari değişiklikler ve bu değişikliklerin nedenleri ele alınacaktır. Bu kapsamda, ilkel mimarlık, Albanya mimarlığı, İslam dönemindeki mimarlık, Orta Çağ dönemi mimarlığı, günümüzdeki mimarlık yaklaşımları ve geleceğe yönelik öngörüler değerlendirilmektedir. Mimarlığın günümüzde en aktif ilgi alanlarından biri olan konutlar, tezde farklı dönemlerdeki özellikleriyle ele alınmıştır. Bu dönemler arasında 19. yüzyıl özel bir yere sahiptir, çünkü Bakü mimarlığı denildiğinde ilk önce bu dönemdeki projeler insanların aklına gelmektedir. Tarih içinde Bakü mimarlığı kadar pekçok Bakülü mimar da yaptıkları işlerle takdire layık görülmüştür. Projeler kadar adını tarihe yazdıran mimarların sayısı da çoktur. Günümüzde de nitelikli binaların elde edilmesi ile ilgili değerlendirmeler tezde yapılacaktır. Son olarak yazılı eserler, resimler, grafikler ve Bakü'de çalışan genç mimarlar tarafından yapılan önerilerden yola çıkılarak Bakü konut mimarlığının geleceği ile ilgili beklentiler konusu ele alınacaktır.Publication CAAD in Mimari Eğitime Entegre Edilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-02) Elhardudi, Mahmod M. A.; Koray GökanCAAD, tasarım sürecinde kullanılan bütün programların dahil olduğu (örn. Taslak, tasarım, sunum, iletişim, vs.) Bilgisayar Destekli Mimari Tasarım demektir. Bu tez, CAAD'ın mimari eğitime entegre edilme olasılığını tartışır. Bu tezin temel soruları şunlardır; niye CAAD'ı öğretmek, CAAD eğitime nasıl katkı sağlayabilir? CAAD'ı ne zaman öğretmeye başlamak? Hangi aşamada CAAD öğretilebilir ve ne derecede entegre edilmelidir? Ne öğretilecek, hangi uygulamalar eğitim sürecine yardımcı olabilir? CAAD eğitime nasıl entegre edilebilir? Tez beş bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm, mimaride kullanılan bilgisayar programları konseptini inceler, aynı zamanda bu tezin amaçları ve stratejisi de incelenmektedir. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümler bu tezin yapısını oluşturmaktadır. İkincisi, CAAD'ın gelişim tarihini ve bu aracın faydalarını içerir. Üçüncü bölüm, CAAD'ın hem mimari eğitim hem de araştırmalardaki konumunu inceler. İncelemelere ek olarak CAAD öğretiminde değişen kurallar dahildir. Dördüncüsü, CAAD entegrasyonunun gerekleri ve teorisini tartışır. Son olarak, beşinci bölüm bu çalışmanın temel bulgularını ve gelecekle ilgili bazı önerileri içeren sonuç bölümüdür.Publication Çift kabuklu giydirme cephelerde sistem seçimi için karar destek sistemi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2010) Aslangiray, Naime Pınar; Bostancıoğlu, EsraBinalarda enerji verimliliğinin önem kazanması ile birlikte kullanıcı konforunun yükseltilmesinin yanında enerji korunumuna ait kaygıları da minimize edebilecek bir sistem olarak geliştirilen `enerji etkin cephe' tasarımları gündeme gelmiştir. Bir binanın sürdürülebilirlik ve enerji kullanımı gerektiren işlevlerinin belirlenmesi ve bunların enerji kullanımını azaltacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Yaz ve kış durumu koşullarına göre en iyi performansı verebilen, iç ve dış iklim arasında denge kurma görevini de üstlenen enerji etkin cephe yaklaşımları, bina cephelerini çevreyle dost ve dinamik birer elemana dönüştürmüştür. Böylece binalarda tasarım sürecinden itibaren enerji korunumunu sağlamak ve binaların enerji performanslarını artırmak bir zorunluluk halini almıştır. Dünya üzerindeki tüketilebilir enerji kaynaklarının azalması ve maliyetlerinin de her geçen gün artmasından dolayı yapılarda enerji korunumunu sağlayan sistemler bulunmuştur. Bu sistemlerden biri olarak karşımızı çıkan Çift Kabuk Cephe sistemleri de yapılardaki kullanılan enerjiden maksimum düzeyde faydalanma ve enerji kayıplarını minimuma indirme ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, karar destek sistemlerinden AHP (Analitik Hiyerarşi Yöntemi) sisteminin, Türkiye'de Çift Kabuk Cephe sistemi seçim problemine uygulanarak; Çift Kabuk Cephe sistemi seçimi ile ilgili doğru kararların alınmasında tasarımcılara ve uygulayıcılara katkı sağlaması hedeflenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın giriş bölümünde, problem tanımlanmış, tezin amacı, kapsamı ve yöntemi belirlenmiştir. İkinci bölüm de ise Çift Kabuk Cephe Sistemlerinin tarihçesi anlatılmış, özellikleri ve sınıflandırılması incelenmiştir. Üçüncü bölümde Çift Kabuk Cephe sistemlerinin seçimini etkileyen kriterler belirlenmiş ve tanıtılmıştır. Dördüncü bölümde ise, çağdaş karar destek sistemlerinden AHP sistemi, Türkiye'de Çift Kabuk Cephe sistemi seçimi problemine uygulanmıştır. Karar destek sistemi için uygulanan anket çalışmasının sonuçları AHP sistemine uygulanmış ve değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde ise yapılan çalışmanın sonuçları sunulmuş ve yapılan çalışma Çift Kabuk Cephe sistemi seçimi ile ilgili doğru kararların alınmasında tasarımcıların ve yapımcıların bilgisine sunulmuştur.Publication Epoksinin Döşeme Kaplama Malzemesi Olarak Kullanılması ve Hastane Yapılarındaki Kullanımının Değerlendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005-02) Yılmaz, Atilla; Esra BostancıoğluTeknolojinin ilerlemesi ile yapı malzemesi sektörü de çok gelişmiştir. Yapılarda kullanılan malzeme çeşitleri de artmıştır. Malzeme çeşitlerinin artması tasarımcıya tasarım ve malzeme seçimi süreçlerinde farklı yaklaşımlar sunmaktadır. Tüm tasarımlarda tek bir malzeme yerine alternatif malzemelerin üretimiyle yeni çözümler kendini göstermeye başlamıştır. Bununla birlikte tasarımcı için tasarım yapabilmek, gereksinmelerle imkanları iyi dengelemek anlamına gelmektedir. Yapı sektöründeki gelişmelere paralel olarak bitirme malzemeleri olan döşeme kaplamalarında alternatifler artmıştır. Çok çeşitli döşeme kaplamasının içinde doğru tercihler yapmak için, döşeme kaplamalarını bilmek ve tanımak gerekmektedir. Yapılan çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünden sonra döşeme kaplamalarının seçim kriterleri incelenmiştir. Bu bölümde aynı zamanda döşeme kaplamalarının özellikleri anlatılmıştır. Üçüncü bölümde yeni bir döşeme kaplaması olan epoksi döşeme kaplamaları ele alınmıştır. Epoksi döşeme kaplamalarının uygulama örnekleri verilmiştir. Dördüncü bölümde, hastaneler ve mekanları tanıtılmıştır. İstanbul'da, 20'si özel ve 20'si kamu hastanesi olmak üzere 40 hastanede; döşeme kaplamaları çeşitleri ortaya çıkarılarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışmanın beşinci bölümünde yapılan literatür araştırması sonucunda, hastanelerde döşeme kaplamaları seçim kriterleri tespit edilmiştir. Hastane yapılarında kullanılan döşeme kaplamaları performans, maliyet ve uygulama süresi açısından değerlendirilmiştir. Performans değerlendirmesinde epoksi döşeme kaplamasının en yüksek değere sahip olduğu görülmüştür. Maliyet değerlendirmesinde ise, en pahalı malzemenin granit olduğu tespit edilmiştir. Uygulama süresi ve maliyet açısından PVC, linolyum ve epoksinin benzer özellikler gösterdiği tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Döşeme kaplama malzemesi, epoksi döşeme kaplama malzemesi, hastane yapıları, hastane yapılarını oluşturan mekanlar, hastanelerde kullanılan döşeme kaplama malzemeleri.Publication Form production process in digital architecture: Thinking, modelling and fabrication(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-05) Hadia, Hatem Ahmed Ali; Esra FidanoğluBilgisayar teknolojileri ve bilgisayar-destekli-tasarım (CAD)/ bilgisayar-destekli-imalat (CAM) teknolojilerinin gelişimiyle, mimari tasarımda sayısal araçların kullanımı artmıştır. Sayısal araçlar artık yalnızca iki boyutlu çizim ya da sunuş ile sınırlı değillerdir; tasarımda düşünmeye ve üretime yardım edebilen araçlar haline gelmişlerdir. Bu araçların doğuşu, çok karmaşık biçimlerin yakın zamana kadar oldukça zor olan üretimlerini ve inşasını olanaklı hale getirmek için yeni fırsatlar yaratmıştır. Bina tasarımı ve inşasında CAD/CAM teknolojilerinin başlamasıyla oluşan değişimin sonuçları, tasarım ile uygulama arasındaki tarihsel ilişki, yeni sayısal tasarım ve inşa işlemleri bağlamında bağlamında derinleşmektedir. Mitchell and McCullough [1995] a göre, sayısal teknolojinin yardımıyla tasarım, analiz ve inşa işlemlerinin birbirleriyle bütünleşmesi, tasarımcının henüz çizim yapma sürecinin başındayken tasarımlama ile üretme arasında oluşan uçurumu yok etmesini sağlanmaktadır. Çalışmada, özellikle sayısal mimarlıkta biçim üzerine yoğunlaşmak üzere, geçen yüzyılda mimari biçimin gelişiminin izini sürmek amaçlanmaktadır. Yakın zamanda sayısal mimarlıkta gündemde olan düşünceler, yöntemler ve tasarımlama işlemleri araştırılmakta; aynı zamanda teknolojinin bugünün mimarlığı üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulmaktadır. Tezimizde sayısal mimarlıkta biçim üzerine çalışılmasının pek çok nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, mimarlık alanında gelişim, üç boyutlu modelleme ve zihinde canlandırmaya dayalı yeni yöntemler ve tasarım teknikleri üzerinden kavranabilmektedir. Bu yöntemlerin gelişimi yaratma, algılama, anlatma ve mimari biçimi oluşturma yeteneklerimizi arttırmaktadır. ?kinci olarak, bilgisayar teknolojisinin mimarlıktaki rolü büyük önem kazanmakta ve fiziksel üretime/inşaya farklı bir yaklaşım oluşturmada öncülük etmektedir; bu nedenle bu bağlamda çalışma, teknoloji ile üretim arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendirmektedir. Son olarak, her şeyin üzerinde, sayısal tasarım işlemlerini tanımlamak, tasarımlama ve uygulama arasındaki uçurum nedeniyle bazı tasarımcılar, mühendisler ve hatta eğitimli mimarlar için hala bir şekilde belirsizlik taşımaktadır. Bu nedenle, tez çalışmamız, sayısal biçimin tasarımı ile uygulaması arasındaki uçurumu azaltmaya yönelik olarak ilk aşamadan uygulama aşamasının sonuna kadar tüm aşamaları düzenli bir şekilde açığa çıkartmaktadır. Bu araştırmada, düşünceden başlamak üzere uygulamaya kadar sayısal teknolojilerin teknikleri kullanılarak, mimari biçime ait işlemlerin anlaşılması amaçlanmaktadır. Örnek olarak; mimarlıkta biçimi geliştirmeye yönelik çalışan çağdaş mimarların yeni düşünceleri üzerine çalışma, biçimi ve her tür karmaşık biçimin inşa edilmesini mümkün kılan sayısal mimarlığın yardımını net olarak tanımlayacaktır. Böylece; araştırmamız, her tür sayısal biçimin yaratılmasında kullanılan araç ve yöntemlerin anlatılmasıyla, aynı zamanda biçimin inşa edilmesini mümkün kılan sayısal üretim işlemlerinin özetlenmesiyle sona erecektir. Tezimiz, farklı bakış açıları bağlamında biçim üzerinde yoğunlaşmaktadır; ilki mimari biçimin önemi ve temel elemanlarının çalışılmasıdır. ?kinci olarak yeni kavramların, yöntemlerin ve tekniklerin mimarlık bağlamında anlaşılması çalışılacaktır. Üçüncü olarak; sayısal tasarım araçları tasarım ve uygulama bağlamında sınıflandırılacaktır. Daha sonra sayısal uygulama işlemi incelenecektir. Son olarak, farklı mimarlara ait yeni düşünce ve projeler incelenerek sayısal biçimin uygulanmasına ait bütünsel bir görüş elde edilmesi sağlanacaktır. Anahtar kelimeler: CAD/CAM, sayısal mimarlık, sayısal biçim, mimarlıkta bilgisayar teknikleri, sayısal tasarım araçları, sayısal tasarım yöntemleri, sayısal zincir, -CNC? bilgisayar sayısal denetimi, -RP? hızlı prototipleştirme, sayısal üretim.Publication Haseki Külliyesi ve çevresi için koruma ve sağlıklaştırma önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2012-01) Ürk, Gökçe; Elif Mıhçıoğlu BilgiBu tez çalışması, Haseki Külliyesi ve çevresindeki tarihi alan için koruma ve sağlıklaştırma önerisidir. Yapılan bu çalışma kapsamında, İstanbul Tarihi Yarımada'da bulunan Haseki Bölgesi ve daha detaylı olarak incelenen çalışma alanının fiziksel ve sosyal sorunları irdelenerek, onlara çözümler üretilmesi amaçlanmaktadır. Bizans ve Osmanlı'nın tarihi izlerini taşıyan Haseki Bölgesi'nde, tarihi çevrenin daha iyi korunması, yaşatılması hedeflenmekte, bunun ötesinde koruma önerilerinin getirildiği bir çalışma ile bölgenin özgün niteliklerinin ve kimliğinin ortaya çıkarılmasına çalışılmaktadır. Koruma Projesi, üç aşamada ele alınmıştır. İlk aşama 'analiz', ikinci aşama 'değerlendirme' ve üçüncü aşama ise 'öneri'den oluşur. Çalışma alanında, Haseki Külliyesi ve Cerrah Paşa Cami odaklı projeler yapılmış ve ileriye yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Haseki, tarihi çevre, koruma, sağlıklaştırmaPublication Housing in libya studies in environmental control(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005) Hussin, Abdel Hakim A. A.; Küçükdoğru, Mehmet ŞenerPublication Integrating CAAD into architectural education(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-02) Elhardudi, Mahmod M. A.; Gokan, KorayCAAD, tasarım sürecinde kullanılan bütün programların dahil olduğu (örn. Taslak, tasarım, sunum, iletişim, vs.) Bilgisayar Destekli Mimari Tasarım demektir. Bu tez, CAAD'ın mimari eğitime entegre edilme olasılığını tartışır. Bu tezin temel soruları şunlardır; niye CAAD'ı öğretmek, CAAD eğitime nasıl katkı sağlayabilir? CAAD'ı ne zaman öğretmeye başlamak? Hangi aşamada CAAD öğretilebilir ve ne derecede entegre edilmelidir? Ne öğretilecek, hangi uygulamalar eğitim sürecine yardımcı olabilir? CAAD eğitime nasıl entegre edilebilir? Tez beş bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm, mimaride kullanılan bilgisayar programları konseptini inceler, aynı zamanda bu tezin amaçları ve stratejisi de incelenmektedir. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümler bu tezin yapısını oluşturmaktadır. İkincisi, CAAD'ın gelişim tarihini ve bu aracın faydalarını içerir. Üçüncü bölüm, CAAD'ın hem mimari eğitim hem de araştırmalardaki konumunu inceler. İncelemelere ek olarak CAAD öğretiminde değişen kurallar dahildir. Dördüncüsü, CAAD entegrasyonunun gerekleri ve teorisini tartışır. Son olarak, beşinci bölüm bu çalışmanın temel bulgularını ve gelecekle ilgili bazı önerileri içeren sonuç bölümüdür.Publication İstanbul tarihi yarımadada bulunan Bizans kiliselerinin dönemsel özellikleri ve zaman içerisindeki durumları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005) Dışkaya, Sinem; Övünç, TurgutPublication İstanbul'da coğrafi bilgi sistemleri yardımı ile deprem hasarlarının azaltılması(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2002) Erkan, Yasemin; Karataş, HasanPublication İstanbul, Samatya'da tarihi çevre koruma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2011-10) Gündoğan, Zeynep; Nur AkınTarihi Bizans dönemine kadar uzanan Samatya, Ermeni, Rum ve Müslüman halkın yıllar boyu bir arada yaşadığı ve bu grupların kendi kültürel özellikleri ve yaşam tarzlarıyla özgün bir mimari biçim yarattıkları kozmopolit bir yerleşmedir. 5. yüzyıldan başlayarak İstanbul için önemli bir bölge olan semt, esas gelişimini 19. yüzyılda tamamlayarak en parlak dönemini yaşamıştır. İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı semtlerinden biri olan Samatya, geçmişi eskiye dayanan ve tarihi yarımadadaki diğer orta halli Gayrimüslimlerin yerleştiği Fener, Balat gibi bölgelerle fiziksel ve sosyal çevre özellikleri açısından ortak bir mimari dil oluşturmaktadır. Bölgede yaşayan kozmopolit halk, cami, kilise, hamam, okul ve çeşmeler çevresinde, dar parseller üzerine 2-3 katlı kâgir konutlar inşa etmiştir. Semt, 1960'lardan sonra Ermeni ve Rum nüfusun bölgeyi terk etmesiyle nitelik değiştirmiş ve Anadolu'dan gelen düşük gelirli halka ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Günümüze gelinceye dek pek çok değişime uğrayan semtin, İstanbul'un diğer tarihi bölgelerine oranla, tarihsel niteliklerini fazla koruyabildiği söylenemez. Var olan tarihsel özellikleri koruyarak, günümüz koşulları ve bölgenin gereksinimleri doğrultusunda Samatya bölgesinin sıhhileştirilmesini amaçlayan bu tezde, Samatya bölgesinin yeri, konumu ve coğrafi özelliklerine yer verilmekte ve bölgenin özellikleri anlatılmaktadır. Bu bağlamda kaynaklarda 5. yüzyıldan başlayarak öneminden söz edilen, 17-18. yüzyıllar arasında gelişim gösteren ve 19. yüzyılda da en parlak dönemini yaşayan Samatya semtinin tarihi süreç içindeki fiziksel, sosyo-kültürel ve ekonomik gelişimi ile ilgili analiz ve değerlendirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bölge içinde, üzerinde daha detaylı bir biçimde çalışılabilmek için seçilen çalışma alanının mimari özellikleri, anıtsal yapıları ve sivil mimarlık örnekleriyle birlikte incelenmiş, fiziksel yapıda meydana gelen değişimler ortaya konmuştur. Bu bağlamda ayrıntılı bir biçimde çalışılmak üzere seçilen Pulcu Sokak'taki mevcut durumun ortaya koyulması ve daha ayrıntılı koruma ve sağlıklaştırma önerileri geliştirilmesi, semt için önerilen koruma yaklaşımının daha iyi kavranmasını sağlamaktadır. Tez kapsamında, bölgenin giderek yok olan tarihi özelliklerinin saptanması ve bu özellikleri koruyan bir sıhhileştirme projesinin hazırlanması amaçlanmıştır. Çalışmada, bölgenin taşıdığı kültürel ve tarihi özellikler günümüz koşulları ve yörenin gereksinimleri çerçevesinde değerlendirilerek, bölgenin çağdaş bir görüntüye kavuşması için öneriler hazırlanmıştır.Publication İstanbul-Sarıyer'de tarihi dokunun sürdürülebilir koruma ölçütleri açısından irdelenmesi ve öneri geliştirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2014-12) Kaptanoğlu, İpek Zeynep; Mıhçıoğlu Bilgi, ElifTarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış Boğaziçi'nin kuzey kıyısında yer alan Sarıyer'de, ilçeye adını veren en eski yerleşim alanlarından biri olan Merkez Mahallesi ile Yenimahalle'nin tarihi kent dokusu sınırları içinde yer alan çalışma alanı, 19. yüzyıla kadar çoğunlukla sayfiye yeri olarak kalır. Geçmişten itibaren ana geçim kaynağı balıkçılık olan bölgede, sürekli yerleşimler 19. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanır. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra, İstanbul'un giderek artan nüfusu Sarıyer'i de etkiler. Göçlerle yaşanan toplumsal değişimler, hızlı nüfus artışı ve fiziksel yapıdaki niteliksiz değişimler, oluşan sorunların başında gelir. Tüm bu yaşanan olumsuzlukların yanında, 1970'lerde başlayan koruma ve planlama çalışmaları ile Boğaziçi tarihi ve doğal sit ilan edilir. Bu dönemden itibaren Boğaziçi'ndeki koruma çalışmalarında süreklilik sağlanamasa da, İstanbul gibi her geçen gün daha da büyüyen bir metropolde, Sarıyer, yerel özelliklerini korumaya devam eden, mahalle ölçeğinde yaşanılabilirlik sağlayan, tarihi geçmişinden örnekleri barındıran ve doğa ile kurduğu yakın ilişkisi ile insanlara kaliteli yaşam alanları sağlayan değerli bir konumdadır. Ancak, alanın sahip olduğu değerlerin ve taşıdığı özelliklerin devamlılığının sağlanabilmesi için, koruma çalışmaları sürmelidir. Günümüzde, yapılacak koruma çalışmalarında artık sadece fiziksel koruma yeterli görülmemekte, bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel denge de oluşturulmalıdır. Aksi halde, yapılan çalışmalar yüzeysel kalacak ve koruma çalışmaları sürdürülebilir olmayacaktır. Bu bağlamda hazırlanan bu tez çalışması, yedi ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, tezin amacı, kapsamı ve yönteminin yanı sıra, sürdürülebilirlik hakkında kuramsal alt yapı ve gelişen süreçte tarihi çevre ile olan ilişkisi ele alınmıştır. İkinci bölümde, bölgenin genel özellikleri analiz edilmiş, ayrıca bölge ve alanla ilgili geçmiş koruma çalışmaları ortaya konmuştur. Üçüncü bölümde, çalışma alanı ile ilgili öncelikle fiziksel verileri inceleyen çevresel ve mimari analizler, dördüncü bölümde ise kullanıcılara uygulanan anketler üzerinden sosyal durumu ortaya koyan sosyal analizler ele alınmaktadır. Beşinci bölümde, alandaki fiziksel ve sosyal analizlere dayanan ve sürdürülebilirlik vurgulu bir değerlendirme yapılarak, değerler, sorunlar, potansiyeller ve tehditler tanımlanmıştır. Altıncı bölümde, alanda günümüz ihtiyaçlarına karşılık verecek, yine özellikle sürdürülebilirlik vurgulu öneriler anlatılır. Yedinci ve son bölümde, ulaşılmak istenen hedef ve sonuç üzerine bir değerlendirme yapılarak tez çalışması tanımlanmıştır. Anahtar Kelimeler: İstanbul'da Sarıyer ve Yenimahalle, tarihi çevre, koruma, sürdürülebilirlik.Publication Kamusal alan kavramının değışımının büyükdere aksı üzerınden ıncelenmesı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2010-05) Gülserin, Fatma Ceyda; Hakkı YırtıcıKamusal alan kavramı tarih boyunca değişime uğramıştır. Tarihsel perspektifine baktığımızda kavram ilk olarak `eşit ve benzer insanların ortak çıkarlar doğrultusunda biraraya gelmeleri' şeklinde tanımlanmıştır. 18. yüzyıl aydınlanma dönemiyle birlikte `ortak alan' ve `toplumsal katılım' paydalarında buluşan anlamlar kazanmıştır. Kentin ve toplumun yansımasını oluşturan kamusal alan modernleşmenin ve kapitalizmin etkisiyle kenti dönüştürmek ve yeniden biçimlendirmek için birer araç durumuna dönüşmüştür. Kamusal alana yüklenen bu işlev, kavramın çözülmesine ve kamusal-özel ayrımının sınırlarının değişmesine neden olmuştur. Savaş sonrası dönemde kapitalizmin içine girdiği krizin ardından tüm dünyada üretimin ve mekânsal örgütlenmenin yeniden yapılandırıldığı küreselleşme dönemi etkilerini radikal bir biçimde göstermeye başlamıştır. Kentler kendi dinamikleri ve potansiyelleri ile bu süreç içerisinde yer alabilmek için gerekli bir takım mekânsal değişimler geçirmiştir. Neoliberal politikalar çerçevesinde yaşanan bu mekânsal değişimler sınıfsal katmanlaşmanın ve toplumsal ayrışmanın daha da belirginleşmesine neden olmuştur. Toplumsal ayrışmanın mücadelesinin mekânsal örgütlenme üzerinden yapılması yeni bir kamusallık yaratmıştır. Çalışma alanı Büyükdere Aksı üzerinden günümüzdeki kamusal alan durumuna bakıldığında Levent Konut Bölgesi, Merkezi İş Alanı ve Çeliktepe Bölgesi kendi içlerinde benzer fakat birbirinden farklı sosyal grupların paylaştığı çeşitli kamusallıklar tariflemekte ve neoliberal politikalar çerçevesinde parçalı bir bütünlük üstünden kurulan alansal ilişkiler beraberinde `parçalı kamusal alanı' oluşturmaktadır.Publication Kamusal alanların metro istasyonları ile bağlantılarında engelli erişilebilirliğinin incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2016-09) Şavlı, Hilal; Enginöz, Evren Burak"Kamusal Alanların Metro İstasyonları ile Bağlantılarında Engelli Erişilebilirliğinin İncelenmesi" adlı tezde öncelikli olarak kamusal alanın tanımından, kamusal alanı tanımlayan öznenin varlığından ve bu öznenin engelli olma durumundan bahsedilmiştir. Tezin bu bölümünde özellikle engelli bireylerin kamusal alandaki temsiliyetinin sağlanabilmesi için kamusal alana erişilebilirliğinin öneminden bahsedilmiştir. Bu kapsamda ikinci bölümde, engelli bireyin var olabilmesinin ve toplumla birlikte yaşayabilmesinin ancak erişilebilir tasarım ile olabileceği düşüncesi ile dünyada ve ülkemizde erişilebilir tasarımın tanımlamaları, ilgili yasa, mevzuat ve uygulamalar ele alınmıştır. Kentlerde mekanları birbirine bağlayan toplu ulaşım sistemlerinin erişilebilir tasarım kararları alınarak düşünülmesi gerekliliğinin önemine dikkat çekilmiştir. Tezin üçüncü bölümünde toplu taşıma sistemleri ile kamusal alan arasındaki bağlantı noktalarında engelliler için erişilebilirliğin sağlananıp sağlanamadığı sorusuna yanıt aranmıştır. Bu bağlamda gerçekleştirilen alan çalışmasında İstanbul'un en eski metro sistemlerinden birisi olan Yenikapı-Havalimanı hattına ait beş istasyon seçilmiştir. İstasyonların engelli erişilebilirlik durumları belirlenen engelli ve geçici engelli denekler yardımıyla incelenmiştir. Tezin son bölümünde ise alan çalışmasında elde edilen veriler yardımıyla, ileriye dönük olarak, toplu taşıma sistemleri ile kamusal alan bağlantıları arasında tespit edilen erişilebilirlik sorunlarının giderilmesi için bazı önerilerde bulunulmuştur.Publication Kilis'te Cumhuriyet Meydanı ve Muharrem Bey Sabunhanesi koruma projesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2016) Polat, Fatma Rukiye; Seçkin, NadideKilis; Ortadoğu'nun Anadolu'ya açılma noktasında, "Bereketli Hilal" denilen bölgede yer alması ile tarihsel süreç içinde önemli bir konuma sahip olmuştur. Bu nedenle Kilis; tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve ticaret yolları üzerinde bulunmasından dolayı her zaman önemli bir ticari merkez olmuştur. Osmanlı döneminden itibaren gelişerek devam eden ticaret faaliyetleri Kilis'i Antakya, Gaziantep, Hatay şehirleri içinde pazar konumuna getirmiş, bu nedenle birçok çarşı, bedesten, han yapıları inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde de şehrin odak noktası ve en büyük şehir pazarının kurulduğu yer olan Cumhuriyet Meydanı (eski adıyla Pazar Meydanı) ise çevresinde, Hükümet Konağı, Tekke Camisi ve Külliyesi, Mevlevihane ve han yapılarını bulundurması bakımından önemli bir konumdadır. Kilis'te tarımsal üretimin ağırlıklı olması neticesinde bu durum bölgenin mimari biçimlenişine de yansımıştır. Bu bağlamda Kilis'te zeytin imalathanesi/mahseresi, pekmezhane, şırahane, sabunhane/masmana, bulgur imalathanesi/mider gibi özgün geleneksel üretim yapıları bulunmaktadır. Geleneksel üretim yapıları; dönemin ve bölgenin kültürel, ekonomik, tarımsal, mimari ve üretim tekniklerini göstermesi bakımından önemlidir. Son zamanlarda terkedilen geleneksel üretim yapılarının çoğu yok olmuş ancak birkaç yapı örneği günümüze ulaşabilmiştir. Kilis'in geleneksel mimarisinin, sosyo-ekonomik hayatının ve kültürünün bir parçası olan sabunhaneler (masmana), kentin geleneksel üretim yapılarından günümüze ulaşabilmiş kısmını oluşturmaktadır. Ancak özgün üretim donanımlarını kaybeden ve gün geçtikçe yok olmaya devam eden bu mirasın özgün kimliğinin gelecek kuşaklara aktarılması bakımından ne yazık ki, henüz bilinçli bir proje ya da uygulama yapılmamıştır. Bu çalışma kapsamında Kilis Cumhuriyet Meydanı ve çevresi ile Tekke Mahallesi'nde bulunan Sabunhane ele alınmıştır. Tez kapsamında birinci bölümde giriş, ikinci bölümde kentin tarihi, mimari, geleneksel üretim yöntemleri ve geleneksel üretim yapıları, üçüncü bölümde bölgenin mimari biçimlenişi incelenmiştir. Dördüncü bölümde seçilen yapının mevcut durumunun belgelenmesi ile plan ve mekân özellikleri, strüktürel özellikler, cephe ve bezeme özellikleri anlatılmış, yapının korunma sorunları ise yapılan malzeme, dönem, hasar tespit analizleri ile irdelenmiştir. Beşinci bölümde Kilis, Gaziantep, Nizip ve Antakya'da bulunan aynı işlevli yapılar incelenmiş ve tüm veriler doğrultusunda restitüsyon önerisi geliştirilmiştir. Altıncı bölümde; restitüsyon önerisi, yapıya ait özgün ögeler, sözlü kaynaklar, yeniden işlevlendirilen dünyada ve Türkiye'de bulunan sabunhane örnekleri doğrultusunda restorasyon ve koruma önerisi sunulmuştur. Yedinci bölümde değerlendirme ve çalışmanın sonuçları aktarılmıştır. Ekler bölümünde ise yerel terimler sözlüğüne, yapıya ve çevresine ait belgelere yer verilerek çalışma tamamlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kilis, Sabunhane, Masmana, Geleneksel Üretim Yapıları, Kilis Cumhuriyet Meydanı, Kilis Tekke Mahallesi, Kilis Canbolad Paşa Külliyesi.Publication LEED sertifika sistemleri ve Türkiye'deki uygulamalarının değerlendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2016-01) Çelik, KübraDünyada doğal kaynakların bilinçsizce kullanılması, küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin yarattığı olumsuz etkilerin küresel bir tehdit haline gelmesi, son yıllarda "sürdürülebilir kalkınma" kavramının önemini iyice artırmış, sürdürülebilir kalkınmanın inşaat sektörüne yansımasıyla 'yeşil bina' kavramı ortaya çıkmıştır. Yapı sektöründe yeşil olmak, bina ve kullanıcılarının bina ömrü boyunca çevreye, iklime ve insan sağlığına verdikleri zararları azaltıcı şekilde bina tasarlamak ve inşa etmek anlamına gelmektedir. Yeşil bina projelerinin uygulanmaya başlamasıyla birlikte, bu binaların çevre dostu özelliklerinin belgelendirilmesi, teşvik edilmesi ve yaygınlaşmasını sağlayan Yeşil Bina Sertifika Sistemleri ortaya çıkmıştır. Tez kapsamında, Sürdürülebilir Tasarım ve LEED Sertifika Sisteminin Türkiye'deki uygulamaları ele alınmıştır. Öncelikle Sürdürülebilir Yapılar İçin Tasarım İlkeleri, Yeşil Bina Sertifika Sistemleri ve Leed Sertifika Sistemleri açıklanmış, Türkiye' deki Leed Sertifikalı Yapılar sertifika aldığı yıllar, puanlar, yapıların yapı türü, yapı yeri ve kriterleri bazında değerlendirilmiştir. Örnek olarak seçilen yedi yeni yapı, Leed Sertifikası Değerlendirme Kriterleri ve Sürdürülebilir Tasarım İlkeleri açısından incelenmiştir. Söz konusu yapılar; Eser Holding Merkezi, Erke Yeşil Akademi, Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Merkezi, Şişecam AR-GE Binası, Özyeğin Üniversitesi Mühendislik Binası, Basf Dilovası Yönetim Binası ve Li-Fung Merkezi 'dir. Örnek olay üzerinden yapılan araştırmalar ve analizler sonucunda, yeşil bina tasarımında Leed değerlendirme kriterlerinin ve sürdürülebilir tasarım ilkelerinin bir bütün olarak ele alınması gerektiği sonucuna varılmıştır. Mimarların sürdürülebilir tasarım ilkeleri ve sertifika sistemleri kriterleri konusunda bilgi sahibi olmaları, tasarımlarını buna göre yönlendirmeleri, sertifika sistemleri kriterlerinin gerekliliği olarak ortaya çıkan mekanik sistemleri tanımaları önemli hale gelmiştir. Anahtar Kelimeler; Sürdürülebilirlik, LEED, Sürdürülebilir Tasarım, Yeşil Bina, Yeşil Bina Sertifika SistemleriPublication Mimarlık hizmeti kapsamında bina bilgi modelleme:"G Villa" konut projesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2017-04) Çuhadar, Fahriye Gözde; Küçükdoğu, Mehmet ŞenerGünümüzde projelerin yürütülmesi; tasarımların planlanan şekilde tamamlanmasının yanısıra katılımcıların meydana gelebilecek sorunları ne şekilde ve hangi hızda çözüme eriştirebileceklerine bağlıdır. Farklı katılımcıların bir arada bulunduğu projelerde, tarafların ortak amacı projeyi belirlenen bütçe ve sürede, hedeflenen kaynaklarla bitirmektir. Yine de, yapım projelerinin karmaşık ve değişken yapısı farklı uyuşmazlıkları beraberinde getirmektedir. Geçmişte bilgisayarlar sadece genel problemlerin çözümünde kullanılırken günümüzde çok değişik ve karmaşık fonksiyonları gerçekleştirebilir, farklı veriler üretebilir durumdadırlar. Bilgisayarlar sayesinde; iletişim, veri yönetimi ve tasarım alanlarında yeni alışkanlıklar edinilmiştir. Böylece, bilgi üretim hızı yükselmiş ve bilgiye ulaşım kolaylaşmıştır. Yapı sektörü de bilişim teknolojilerindeki yenilikler ve değişimler sayesinde gelişim göstermiştir. 20.yüzyılda yapıların kullanım amaçlarının çeşitlilik göstermesiyle farklı tasarım modelleri geliştirilmeye başlanmıştır. Tasarım modellerinin hayata geçirilmesi aşamasında kendine özgü tasarım ve yapım sürecine sahip olan projeler ortaya çıkmıştır. İnşaat süreçleri boyunca farklı disiplinler arası iletişim ve koordinasyonu sağlayan bina bilgi sistemlerinin mimari proje aşamalarında kullanımının artması daha gelişmiş modellerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bina bilgi sistemleri; tasarım, proje, planlama, pazarlama, kaynak yönetimi, bilgi paylaşımı, işletme gibi konularda uyum içinde çalışma ihtiyacına karşılık verebilecek duruma gelmiştir. Gelişen teknolojiyle beraber projelerde geleneksel el çiziminden bilgisayar destekli tasarım sistemine geçiş sağlanmıştır. Bilgisayar destekli tasarım (BDT) veya İngilizce olarak CAD (Computer Aided Design) diye bilinen sistemlerin temel yapısı, bilgisayar grafik (ICG- Interactive Computer Graphics) sistemi temeline dayanmaktadır. Günümüzde ise CAD sistemiyle çizilen karmaşık projelerin aksaklıklarının giderilmesi için Bina Bilgi Modellemesi adında yeni bir tasarım sistemi geliştirilmiştir. Enformasyonun Modellenmesi olarak da bilinen Bina Bilgi Modellemenin İngilizce'deki karşılığı "Building Information Modelling" dir ve kısaca BIM olarak kullanılır (tez çalışması boyunca da İngilizce kısaltması kullanılacaktır). Aslında Bina Bilgi Modelleme ve Yönetimi tanımlaması sistemin içerisinde yönetim kısmının da olması nedeniyle daha doğru olabilir. BIM; projedeki ürünlerin iki değil üç boyutlu olarak oluşturulduğu model analizleri sunan, proje katılımcıları arasındaki işbirliğini destekleyen, bilgi paylaşımını sağlayan bir sistemdir. Etkin kullanılması durumunda sağladığı işbirliği sayesinde süreç içerisindeki hata oranını azaltan, zaman ve maliyet açısından kar sağlayan, proje boyunca (planlama, tasarım, yapım, operasyon, yıkım aşamalarında) varlığını sürdüren bir bilgi kaynağı olarak tanımlanmaktadır. BIM, gelişen teknolojinin de yardımıyla bu taleplerin ve gerekliliklerin gerçekleştirilebilmesi için geliştirilmiştir. Bu tez çalışmasının sonunda BIM özellikleri kullanılarak Revit programı aracılığıyla "G VİLLA" konut projesi tasarlanmıştır.Publication Mimarlık Lisans Programlarında Yapım Yönetimi Eğitiminin Değerlendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2018) Gemci, Kevser; Bostancıoğlu, Esra; 108365Yapım eyleminin var oluşuyla gelişen yapım yönetimi kavramı, inşaat sektörünün hızla büyümesiyle, günümüz koşullarında ihtiyaç haline gelmektedir. Dolayısıyla yapım yönetimi eğitimi de güncel konular arasında yerini almaktadır. Türkiye'de yapım yönetimi eğitimi genellikle Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği programları altında lisans seviyesinde çeşitli derslerle veya lisans üstü seviyesinde "yapım yönetimi", "proje yönetimi", proje ve yapım yönetimi" vb. program başlıkları altında, alanda uzmanlaşmak için verilmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye'deki Mimarlık Programlarında lisans düzeyinde verilen yapım yönetimi eğitimini değerlendirmek ve güncel durumunu sergilemektir. Bu bağlamda Türkiye'deki bütün üniversiteler araştırma kapsamına dahil edilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde yapım yönetimi kavramına değinildikten sonra ikinci bölümde yapım yönetimi alanının kapsadığı konuları belirlemek amacıyla literatür araştırması yapılmıştır. Üçüncü bölümde, Mimarlık lisans programlarındaki yapım yönetimi içeriklerinin değerlendirilmesi için yöntem olarak seçilen İçerik Analizi Yöntemi hakkında bilgi verilmiştir. Dördüncü bölümde araştırma konusu olan Türkiye'deki Mimarlık lisans programlarının, üniversite kontenjanları, bulundukları bölgeler, eğitim dilleri ve yapım yönetimine ait verdikleri dersler, ders saatleri, AKTS kredileri, derslerin içerikleri detaylı şekilde incelenmiştir ve Türkiye'deki Mimarlık lisans programlarının yapım yönetimine ilişkin zorunlu dersleri, içerik analizi yönteminden faydalanılarak değerlendirilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, Türkiye'deki yapım yönetimi eğitiminin güncel durumu ortaya konulmuştur. Son bölümde ise bulgular ışığında yapım yönetimi eğitiminin iyileştirilmesine yönelik öneriler sunulmuştur.Publication Osmaneli kentsel sit alanı içindeki iki farklı dokunun karşılaştırılması ve alan için koruma önerileri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2014-07) Gündoğdu, Gizem Cansu; Uluca Tümer, EgeBilecik'e bağlı bir ilçe olan Osmaneli, Sakarya Nehri kenarında konumlanması, elverişli tarım alanlarına sahip olması, ticaret yolları üzerinde bulunması ve İstanbul, Adapazarı, Eskişehir, Ankara, Bursa gibi büyük kentlere yakın olması gibi birçok coğrafi avantaja sahiptir. Osmaneli'nde ilk yerleşimin M.Ö. 1000'li yıllara dayandığı bilinmektedir. Osmaneli, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır ve İpek Yolu'nun üzerinde bulunmasından dolayı her zaman önemli bir ticari merkez olmuştur. Osmaneli'nde mübadeleye kadar Türkler ve Rumlar bir arada yaşamıştır, ancak Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Rumlar, kasabayı tamamen terk etmiştir. 1874 yılında, Osmaneli'nin büyük bir yangın geçirdiği ve yerleşmedeki 1200 hanenin 1000 hanesinin yandığı çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir. Yangın sonrası yanan alan, ızgara plan olarak yeniden planlanmıştır. Bunun soncunda, kentsel sit alanında organik ve ızgara planlı olmak üzere iki farklı kentsel doku görülmektedir. Bu tez çalışmasında, Osmaneli'nin yapı ve çevre bazında analizleri gerçekleştirilerek, alanın değerleri, sorunları, tehditleri ve potansiyelleri belirlenmiş, özellikle yerleşmedeki iki farklı dokunun fiziksel özellikleri çeşitli açılardan karşılaştırılmış ve tarihi bölgenin korunması için öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Güney Marmara Geleneksel Konutları, Konutta Üretim Mekanı, Izgara Planlı Doku, Geleneksel Organik Doku, Sağlıklaştırma.Publication Bir Sibernetik Etkileşim Aracı Olarak Otomobil Galerilerinde Işık(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2017) Çatık, Anıl; Kut, SerhatEvrenin başlangıcından bugüne kadar insan ile sürekli bir etkileşim içerisinde olan ışık, insanlığın kültürel ve teknolojik gelişimi içeriden sürekli araştırılan ve keşfedilmeye çalışılan bir konu olmuş ve bu gelişimin bir parçası olmuştur. Potansiyeli ortaya çıktıkça ışığın kullanılış biçimleri de sürekli olarak evrilmiş ve zenginleşmiştir. Başlangıçta salt aydınlatma aracı olarak kullanılmaya başlanan ve tek kaynağının güneş olduğu düşünülen ışık, keşfedildikçe çok farklı kaynaklar tarafından sağlanabilir ve çok geniş bir spektrum içerisinde farklı özelliklere sahip olabilir olduğu anlaşılmıştır. Işığın bugünün dünyasında etrafımızı çevreleyen tüm medya ve iletişim araçlarında ya bir veri kaynağı ve veri aktarım aracı ya da işlenen verilerin ortaya konmasında kullanılan bir medya aracına dönüşmüş olduğu görülmektedir. Bu durum insan ile etkileşiminde bir dönüm noktası yaratmıştır. İnternetin, kablosuz iletişim araçlarının ve mobil iletişim cihazların keşfinden sonra bu teknolojilerin mümkün kıldıkları yeni deneyim biçimleri, beden, mekân ve zaman olgularını üzerinden insan iletişimi ve etkileşiminde yeni paradigmaların tartışmaya açılmasına neden olmuştur. Bu bağlamda gündelik hayatın bir parçası olan bu yeni medya ve iletişim teknolojileri bedenimizin uzantıları olan araçlara dönüşmüştür. Bu durum da algı ve etkileşimin biçiminin de evrilmesine neden olmuştur. Reklam panoları sonrasında sinema ve televizyon ile başlayan medya arayüzleri daha sonra bilgisayarlar, dijital ekranlar, tabletler, akıllı telefonlar ve 3 boyutlu ortam gözlükleri gibi teknolojilere karşımıza çıkmaktadır. Bu tez yeni teknolojilerle dönüşüm geçiren beden ve mekânın, iletişim teknolojileri ve yeni medya teknolojileri ile girdiği sibernetik etkileşimi incelemektedir. Zaman-mekân, gerçeklik-sanallık, çok boyutluluk, algı, deneyim ve psikoloji gibi başlıklar üzerinden sibernetik medya araçlarının bugünkü kullanım şekli ve kullanım alanlarına değinmektedir. Örnek çalışma olarak bu sibernetik etkileşim araçlarının otomobil galerilerindeki kullanımı seçilmiştir.