Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Architecture Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4943
Browse
Browsing Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Architecture Master's Degree Program by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 61
- Results Per Page
- Sort Options
Publication İstanbul'da coğrafi bilgi sistemleri yardımı ile deprem hasarlarının azaltılması(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2002) Erkan, Yasemin; Karataş, HasanPublication Housing in libya studies in environmental control(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005) Hussin, Abdel Hakim A. A.; Küçükdoğru, Mehmet ŞenerPublication İstanbul tarihi yarımadada bulunan Bizans kiliselerinin dönemsel özellikleri ve zaman içerisindeki durumları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005) Dışkaya, Sinem; Övünç, TurgutPublication Epoksinin Döşeme Kaplama Malzemesi Olarak Kullanılması ve Hastane Yapılarındaki Kullanımının Değerlendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005-02) Yılmaz, Atilla; Esra BostancıoğluTeknolojinin ilerlemesi ile yapı malzemesi sektörü de çok gelişmiştir. Yapılarda kullanılan malzeme çeşitleri de artmıştır. Malzeme çeşitlerinin artması tasarımcıya tasarım ve malzeme seçimi süreçlerinde farklı yaklaşımlar sunmaktadır. Tüm tasarımlarda tek bir malzeme yerine alternatif malzemelerin üretimiyle yeni çözümler kendini göstermeye başlamıştır. Bununla birlikte tasarımcı için tasarım yapabilmek, gereksinmelerle imkanları iyi dengelemek anlamına gelmektedir. Yapı sektöründeki gelişmelere paralel olarak bitirme malzemeleri olan döşeme kaplamalarında alternatifler artmıştır. Çok çeşitli döşeme kaplamasının içinde doğru tercihler yapmak için, döşeme kaplamalarını bilmek ve tanımak gerekmektedir. Yapılan çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünden sonra döşeme kaplamalarının seçim kriterleri incelenmiştir. Bu bölümde aynı zamanda döşeme kaplamalarının özellikleri anlatılmıştır. Üçüncü bölümde yeni bir döşeme kaplaması olan epoksi döşeme kaplamaları ele alınmıştır. Epoksi döşeme kaplamalarının uygulama örnekleri verilmiştir. Dördüncü bölümde, hastaneler ve mekanları tanıtılmıştır. İstanbul'da, 20'si özel ve 20'si kamu hastanesi olmak üzere 40 hastanede; döşeme kaplamaları çeşitleri ortaya çıkarılarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Çalışmanın beşinci bölümünde yapılan literatür araştırması sonucunda, hastanelerde döşeme kaplamaları seçim kriterleri tespit edilmiştir. Hastane yapılarında kullanılan döşeme kaplamaları performans, maliyet ve uygulama süresi açısından değerlendirilmiştir. Performans değerlendirmesinde epoksi döşeme kaplamasının en yüksek değere sahip olduğu görülmüştür. Maliyet değerlendirmesinde ise, en pahalı malzemenin granit olduğu tespit edilmiştir. Uygulama süresi ve maliyet açısından PVC, linolyum ve epoksinin benzer özellikler gösterdiği tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Döşeme kaplama malzemesi, epoksi döşeme kaplama malzemesi, hastane yapıları, hastane yapılarını oluşturan mekanlar, hastanelerde kullanılan döşeme kaplama malzemeleri.Publication Türk inşaat sektöründe yapısal çelik üretim - örgütlenme - uygulama(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2005-09) Güler, Bora; Orhon, İmreÜlkemiz dünyanın önemli ana deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer almaktadır. Dolayısıyla birçok fay hattına sahip olan ülkemiz hemen hemen her yıl çok sayıda yer sarsıntısı ile karşılaşmaktadır. Ülkemizin son yıllarda yaşadığı en yıkıcı deprem olan 17 Ağustos 1999'daki Gölcük depreminden sonra çeliğin önemi bir kez daha ortaya çıkmış ve yapılarda kullanım gerekliliği gündeme gelmiştir. Deprem kuşağındaki bir ülkenin tercih edebileceği en güvenilir malzeme olan çeliğin Türkiye'de daha yeni yeni yaygınlaşmaya başlamasına karşın çelik yapılar Amerika'da, Japonya'da ve Avrupa'nın bazı gelişmiş ülkelerinde öncelikli inşaat modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun başlıca sebebi çelik yapının inşa süresinin çok kısa olması, deprem ve benzeri doğal afetlere dayanıklı olması, estetik ve elastik olması ve yapı üzerinde yapılabilecek değişiklere açık olması gibi unsurların bu ülkelerde uzun zamandır biliniyor ve bu konular üzerinde araştırmalar yapılıp çalışmalar sürdürülüyor olmasıdır. Ülkemizde ise, çelik malzemeyle ilgili çalışmaların günümüze dek gerektiği kadar yapılmamasından dolayı bilgi birikiminin yetersiz olması, geleneksel yapım tekniklerine alışkın olan mühendislerin, mimarların ve uygulayıcıların çelik yapı sistemlerini yeterince tanımamaları nedeniyle çelik sistemli yapı tiplerinden kaçınmış olmaları, malzemenin mimari potansiyelinin yeterince kavranılmamış olması gibi sebepler çeliğin ülkemizde yaygın bir şekilde kullanılmasına engel teşkil etmiştir. İnşaat sektörünün bir ülkenin yaşam standartlarının yükselmesinde ve ekonomisinin gelişmesinde büyük rol oynadığını göz önüne alırsak bir yapının oluşturulmasında görev alan herkesin dünyada inşaat sektörünün nereye doğru ve nasıl ilerlediğinden, son gelişmelerden haberdar olması gerektiği tartışılmaz bir gerçektir. Çeliğin, yapıdaki üstün özellikleri nedeniyle şu an dünyanın gelişmiş ülkeleri tarafından yaygın olarak kullanılması ve giderek dahada yaygınlaşması bu malzemenin öneminin bir kanıtıdır. Bu çalışmada çelik, üretim, uygulama ve örgütlenme safhalarında detaylı bir şekilde incelenerek Türk mimarisinin çelik konusunda gelişimine katkıda bulunacak bir kaynak oluşturmak hedeflenmiştir. Türk mimarlar, ancak ülkemizde üretilen çeliğin üretimini, niteliğini, inşaat sektöründeki yerini ve uygulamasını çok iyi bilerek, bu olanakların elverdiği ölçüde güncel teknolojiyi en iyi şekilde kullanarak Türkiye'nin inşaat sektöründeki yerini bir adım daha öne taşıyabilirler. Bu bilgiler ve problemler doğrultusunda, ülkemizde çelik yapıların yaygınlaşması için mimarlar tarafından ülkemizdeki inşaat sektöründe kullanılan çeliğin üretim, örgütlenme ve uygulamasının bilinmesinin gerekliliğini ön plana çıkarmak, Türk inşaat sektöründe kullanılan yapısal çeliğin üretimi örgütlenmesi ve uygulaması konusunda bir durum değerlendirilmesi yapmak bu tezin amacını oluşturmaktad Çalışmanın, birinci bölümünde, konunun amacı, içeriği ve araştırma yöntemi hakkında bilgiler verilmiştir. Tezin ikinci bölümünde sırasıyla çeliğin özellikleri, üretimi, sınıflandırılması, kullanımı, sistemleri hakkında literatür araştırılması yapılmış ve elde edilen bilgilerin sistematik biçimde sınıflandırılarak sunulmasına çalışılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde önce Türkiye'deki çelik sanayinin genel durumu hakkında hazırlanmış olan raporlar incelenerek, Türk çelik sanayinin bugünkü durumu değerlendirilmiştir. Yine üçüncü bölümde bu sektörde rol alan özel sektör kuruluşları hakkında bir anket çalışması yapılması hedeflenmiş ve bu anket, Türkiye'deki bütün firmalara ulaşılamayacağı için ülkemizde yapı çeliği konusunda örgütlenmiş en büyük dernek olan TUCSA (Türk Yapısal Çelik Derneği) üyeleriyle sınırlandırılmıştır. Üçüncü bölümün son kısmında, ülkemizdeki başarılı uygulamalar hakkında yüz yüze görüşmeler yapılmış, yapılan görüşmelerden, alınan doküman ve bilgilerden değerlendirmeler yapılmıştır. Dördüncü bölüm sonuç bölümü olup, bütün bölümlerin genel sonuç değerlendirmesi çıkarılmış, ülkemizde şu an için çok geniş kullanım alanı olmasa da yakın gelecekte geleneksel betonarme sistemin yerini alacağı düşünülen çelik iskeletli sistemlere hazırlıklı olunması gerektiğine değinilmiştir.Publication Space as a tool power: Libya case(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007) Sasi, Osama A. Y.; Fındıkoğlu, EsraPublication The impact of social requirements and user needs in residential communities(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007) Husain, Intisar S.A.; Gökan, KorayPublication Integrating CAAD into architectural education(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-02) Elhardudi, Mahmod M. A.; Gokan, KorayCAAD, tasarım sürecinde kullanılan bütün programların dahil olduğu (örn. Taslak, tasarım, sunum, iletişim, vs.) Bilgisayar Destekli Mimari Tasarım demektir. Bu tez, CAAD'ın mimari eğitime entegre edilme olasılığını tartışır. Bu tezin temel soruları şunlardır; niye CAAD'ı öğretmek, CAAD eğitime nasıl katkı sağlayabilir? CAAD'ı ne zaman öğretmeye başlamak? Hangi aşamada CAAD öğretilebilir ve ne derecede entegre edilmelidir? Ne öğretilecek, hangi uygulamalar eğitim sürecine yardımcı olabilir? CAAD eğitime nasıl entegre edilebilir? Tez beş bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm, mimaride kullanılan bilgisayar programları konseptini inceler, aynı zamanda bu tezin amaçları ve stratejisi de incelenmektedir. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümler bu tezin yapısını oluşturmaktadır. İkincisi, CAAD'ın gelişim tarihini ve bu aracın faydalarını içerir. Üçüncü bölüm, CAAD'ın hem mimari eğitim hem de araştırmalardaki konumunu inceler. İncelemelere ek olarak CAAD öğretiminde değişen kurallar dahildir. Dördüncüsü, CAAD entegrasyonunun gerekleri ve teorisini tartışır. Son olarak, beşinci bölüm bu çalışmanın temel bulgularını ve gelecekle ilgili bazı önerileri içeren sonuç bölümüdür.Publication Urban predicaments in Derna city(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-02) Sasi, Eman Atai; Koray GökanGeçtiğimiz yirmi yıl boyunca, birçok Arap ülkesi eski ve yeni şehir yapılarının bina yapılarında uyuşmazlık yaşamıştır ve bu büyüme eski ve yeni yapıların entegrasyonu arasındaki farkın oluşmasına neden olan çeşitli bina karakteristiklerinde kendini gösterdi. Bu bütün yapılara özel sorunlar yarattı. Bu çalıma, Derna şehri ve eski ve yeni yapılar üzerinde ve aynı zamanda şehrin geçirdiği farklı gelişim dönemlerinde takip eden sorunlar üzerinde odaklanmaya çalışmaktadır. Bu nedenle, bu çalışma eski yapıyla ilgili sorunlar üzerine özel bir çalışmaya bölündü ve devamında diğer Arap ülkelerindeki benzer noktalara dayalı eski binaların tanımlayıcı sunumu yapıldı. Bu, açık bir bina tablosunu ve en önemli sorunlarını ortaya çıkarmak amacıyla yapıldı. Bununla birlikte, kaybını engellemek gereken kültürel bir miras olarak kabul edilen bu eşsiz bina yapısını korumaya çağıran eski ve mevcut en önemli teorileri ortaya koymak amacındadır. Bu çalışmanın ikinci bölümü, yeni yapıda bulunan, şehir sorunlarına giriş olarak kullanılacak olan Derna'daki şehir planlama sürecinin sunumu ile başlamaktadır. Bu bölüm Derna şehrinde meydana gelen şehir gelişiminin ilk ve ikinci aşamalarını kısaca sunuyor. Bu çağdaş şehirlere açık bir bakış sunmaya yardımcı oluyor. Arap ülkelerinde de benzer noktalara rastlanan Libya şehirlerinde bulunan planlama sorunlarına genel bir bakış, şehrin temel çıkmazlarını belirlemeden önce sunuldu. Bu, çalışmanın umduğu sonuçlara ulaşmaya ve temel çıkmazları belirlemeye yardımcı olmaktadır. Yani bu problemlerin nedenlerini, zaman içerisinde artışını belirleyip bu sorunları sınırlandırabilecek veya meydana gelişlerini azaltacak bazı tavsiyeler sunmaktadır.Publication CAAD in Mimari Eğitime Entegre Edilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-02) Elhardudi, Mahmod M. A.; Koray GökanCAAD, tasarım sürecinde kullanılan bütün programların dahil olduğu (örn. Taslak, tasarım, sunum, iletişim, vs.) Bilgisayar Destekli Mimari Tasarım demektir. Bu tez, CAAD'ın mimari eğitime entegre edilme olasılığını tartışır. Bu tezin temel soruları şunlardır; niye CAAD'ı öğretmek, CAAD eğitime nasıl katkı sağlayabilir? CAAD'ı ne zaman öğretmeye başlamak? Hangi aşamada CAAD öğretilebilir ve ne derecede entegre edilmelidir? Ne öğretilecek, hangi uygulamalar eğitim sürecine yardımcı olabilir? CAAD eğitime nasıl entegre edilebilir? Tez beş bölüme ayrılmıştır. İlk bölüm, mimaride kullanılan bilgisayar programları konseptini inceler, aynı zamanda bu tezin amaçları ve stratejisi de incelenmektedir. İkinci, üçüncü ve dördüncü bölümler bu tezin yapısını oluşturmaktadır. İkincisi, CAAD'ın gelişim tarihini ve bu aracın faydalarını içerir. Üçüncü bölüm, CAAD'ın hem mimari eğitim hem de araştırmalardaki konumunu inceler. İncelemelere ek olarak CAAD öğretiminde değişen kurallar dahildir. Dördüncüsü, CAAD entegrasyonunun gerekleri ve teorisini tartışır. Son olarak, beşinci bölüm bu çalışmanın temel bulgularını ve gelecekle ilgili bazı önerileri içeren sonuç bölümüdür.Publication Form production process in digital architecture: Thinking, modelling and fabrication(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-05) Hadia, Hatem Ahmed Ali; Esra FidanoğluBilgisayar teknolojileri ve bilgisayar-destekli-tasarım (CAD)/ bilgisayar-destekli-imalat (CAM) teknolojilerinin gelişimiyle, mimari tasarımda sayısal araçların kullanımı artmıştır. Sayısal araçlar artık yalnızca iki boyutlu çizim ya da sunuş ile sınırlı değillerdir; tasarımda düşünmeye ve üretime yardım edebilen araçlar haline gelmişlerdir. Bu araçların doğuşu, çok karmaşık biçimlerin yakın zamana kadar oldukça zor olan üretimlerini ve inşasını olanaklı hale getirmek için yeni fırsatlar yaratmıştır. Bina tasarımı ve inşasında CAD/CAM teknolojilerinin başlamasıyla oluşan değişimin sonuçları, tasarım ile uygulama arasındaki tarihsel ilişki, yeni sayısal tasarım ve inşa işlemleri bağlamında bağlamında derinleşmektedir. Mitchell and McCullough [1995] a göre, sayısal teknolojinin yardımıyla tasarım, analiz ve inşa işlemlerinin birbirleriyle bütünleşmesi, tasarımcının henüz çizim yapma sürecinin başındayken tasarımlama ile üretme arasında oluşan uçurumu yok etmesini sağlanmaktadır. Çalışmada, özellikle sayısal mimarlıkta biçim üzerine yoğunlaşmak üzere, geçen yüzyılda mimari biçimin gelişiminin izini sürmek amaçlanmaktadır. Yakın zamanda sayısal mimarlıkta gündemde olan düşünceler, yöntemler ve tasarımlama işlemleri araştırılmakta; aynı zamanda teknolojinin bugünün mimarlığı üzerindeki etkileri göz önünde bulundurulmaktadır. Tezimizde sayısal mimarlıkta biçim üzerine çalışılmasının pek çok nedeni bulunmaktadır. Öncelikle, mimarlık alanında gelişim, üç boyutlu modelleme ve zihinde canlandırmaya dayalı yeni yöntemler ve tasarım teknikleri üzerinden kavranabilmektedir. Bu yöntemlerin gelişimi yaratma, algılama, anlatma ve mimari biçimi oluşturma yeteneklerimizi arttırmaktadır. ?kinci olarak, bilgisayar teknolojisinin mimarlıktaki rolü büyük önem kazanmakta ve fiziksel üretime/inşaya farklı bir yaklaşım oluşturmada öncülük etmektedir; bu nedenle bu bağlamda çalışma, teknoloji ile üretim arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendirmektedir. Son olarak, her şeyin üzerinde, sayısal tasarım işlemlerini tanımlamak, tasarımlama ve uygulama arasındaki uçurum nedeniyle bazı tasarımcılar, mühendisler ve hatta eğitimli mimarlar için hala bir şekilde belirsizlik taşımaktadır. Bu nedenle, tez çalışmamız, sayısal biçimin tasarımı ile uygulaması arasındaki uçurumu azaltmaya yönelik olarak ilk aşamadan uygulama aşamasının sonuna kadar tüm aşamaları düzenli bir şekilde açığa çıkartmaktadır. Bu araştırmada, düşünceden başlamak üzere uygulamaya kadar sayısal teknolojilerin teknikleri kullanılarak, mimari biçime ait işlemlerin anlaşılması amaçlanmaktadır. Örnek olarak; mimarlıkta biçimi geliştirmeye yönelik çalışan çağdaş mimarların yeni düşünceleri üzerine çalışma, biçimi ve her tür karmaşık biçimin inşa edilmesini mümkün kılan sayısal mimarlığın yardımını net olarak tanımlayacaktır. Böylece; araştırmamız, her tür sayısal biçimin yaratılmasında kullanılan araç ve yöntemlerin anlatılmasıyla, aynı zamanda biçimin inşa edilmesini mümkün kılan sayısal üretim işlemlerinin özetlenmesiyle sona erecektir. Tezimiz, farklı bakış açıları bağlamında biçim üzerinde yoğunlaşmaktadır; ilki mimari biçimin önemi ve temel elemanlarının çalışılmasıdır. ?kinci olarak yeni kavramların, yöntemlerin ve tekniklerin mimarlık bağlamında anlaşılması çalışılacaktır. Üçüncü olarak; sayısal tasarım araçları tasarım ve uygulama bağlamında sınıflandırılacaktır. Daha sonra sayısal uygulama işlemi incelenecektir. Son olarak, farklı mimarlara ait yeni düşünce ve projeler incelenerek sayısal biçimin uygulanmasına ait bütünsel bir görüş elde edilmesi sağlanacaktır. Anahtar kelimeler: CAD/CAM, sayısal mimarlık, sayısal biçim, mimarlıkta bilgisayar teknikleri, sayısal tasarım araçları, sayısal tasarım yöntemleri, sayısal zincir, -CNC? bilgisayar sayısal denetimi, -RP? hızlı prototipleştirme, sayısal üretim.Publication Yüksek yapılarda yapı alt sistemlerinin entegrasyonu(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2007-06) Yanık, Alper; Küçükdoğu, ŞenerÇagımızda enerji ve teknoloji baglamında bina tasarımına etki edebilecek farklı disiplinlerin içermis oldugu çok boyutlu bilgi ve deneyim, geleneksel tasarım sürecini degismeye zorlamaktadır. Tasarımın basından itibaren disiplinler arası ekip çalısmasını gerektiren yeni süreç, tasarım amaçlarının belirlenmesinden, sistem kararlarının alınmasına, uygulanmasına ve isletimine kadar bu isbirliginin sürekliligini zorunlu kılmaktadır. Bu amaca yönelik olarak kabuk, strüktür ve servis sistemleri seklinde bir ayrım yapılarak tasarıma odaklanılması, bu tez çalısmasının ana amacı olan sistemler arası entegrasyon ve disiplinler arası isbirliginin önemini vurgulamaktadır. Bu baglamda sistemler arası uyum yüksek yapılar üzerinden incelenmis olup ; Birinci bölümde; yüksek yapıların ortaya çıkıs nedenleri dünyadaki gelisimi ve ülkemizdeki yansımaları üzerinde durulmus ve yüksek yapı kavramı anlatılmıstır. kinci bölümde; yüksek yapılarda alt sistemler; kabuk, strüktür ve servis sistemleri olarak bir soyutlama yapılarak, yapı alt sistemleri anlatılmıstır. Üçüncü bölümde; çalısmanın ana konusunu olusturan yüksek yapı alt sistemlerinin etkilesimi ve uyumunun tasarım sürecine etkileri irdelenmis olup, bu sistemlerin birbirleriyle olan iliskileri seçilen üç yapı örnegi üzerinden ayrıntılı bir biçimde ele alınmıstır. Örnek olarak seçilen üç yüksek yapıda, tasarım süreci içinde mimarlıgın strüktür, kabuk ve servis sistemlerinin bütün olarak disiplinler arası bir biçimde ele alan ve bu çalısmayı mimari olarak vurgulayan, sistemler arası dayanısma ve uyumu irdelenmistir.Publication Çift kabuklu giydirme cephelerde sistem seçimi için karar destek sistemi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2010) Aslangiray, Naime Pınar; Bostancıoğlu, EsraBinalarda enerji verimliliğinin önem kazanması ile birlikte kullanıcı konforunun yükseltilmesinin yanında enerji korunumuna ait kaygıları da minimize edebilecek bir sistem olarak geliştirilen `enerji etkin cephe' tasarımları gündeme gelmiştir. Bir binanın sürdürülebilirlik ve enerji kullanımı gerektiren işlevlerinin belirlenmesi ve bunların enerji kullanımını azaltacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Yaz ve kış durumu koşullarına göre en iyi performansı verebilen, iç ve dış iklim arasında denge kurma görevini de üstlenen enerji etkin cephe yaklaşımları, bina cephelerini çevreyle dost ve dinamik birer elemana dönüştürmüştür. Böylece binalarda tasarım sürecinden itibaren enerji korunumunu sağlamak ve binaların enerji performanslarını artırmak bir zorunluluk halini almıştır. Dünya üzerindeki tüketilebilir enerji kaynaklarının azalması ve maliyetlerinin de her geçen gün artmasından dolayı yapılarda enerji korunumunu sağlayan sistemler bulunmuştur. Bu sistemlerden biri olarak karşımızı çıkan Çift Kabuk Cephe sistemleri de yapılardaki kullanılan enerjiden maksimum düzeyde faydalanma ve enerji kayıplarını minimuma indirme ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, karar destek sistemlerinden AHP (Analitik Hiyerarşi Yöntemi) sisteminin, Türkiye'de Çift Kabuk Cephe sistemi seçim problemine uygulanarak; Çift Kabuk Cephe sistemi seçimi ile ilgili doğru kararların alınmasında tasarımcılara ve uygulayıcılara katkı sağlaması hedeflenmiştir. Bu bağlamda çalışmanın giriş bölümünde, problem tanımlanmış, tezin amacı, kapsamı ve yöntemi belirlenmiştir. İkinci bölüm de ise Çift Kabuk Cephe Sistemlerinin tarihçesi anlatılmış, özellikleri ve sınıflandırılması incelenmiştir. Üçüncü bölümde Çift Kabuk Cephe sistemlerinin seçimini etkileyen kriterler belirlenmiş ve tanıtılmıştır. Dördüncü bölümde ise, çağdaş karar destek sistemlerinden AHP sistemi, Türkiye'de Çift Kabuk Cephe sistemi seçimi problemine uygulanmıştır. Karar destek sistemi için uygulanan anket çalışmasının sonuçları AHP sistemine uygulanmış ve değerlendirilmiştir. Sonuç bölümünde ise yapılan çalışmanın sonuçları sunulmuş ve yapılan çalışma Çift Kabuk Cephe sistemi seçimi ile ilgili doğru kararların alınmasında tasarımcıların ve yapımcıların bilgisine sunulmuştur.Publication One eye movie watching experience an experiment for enhancing attention in presentation process(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Şehir Planlama Bilim Dalı, 2010-02) Taşcı, Mehmet Baran; Koray GökanTek gözlü film seyretme deneyimi; sunum sürecinde dikkati arttırma deneyi çalışması, İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Bölümü Şehircilik programı kapsamında yüksek lisans tezi olarak gerçekleşmiştir. Dünya üzerinde yaşam başladığından beri, insanlar barınmak için mekâna ihtiyaç duymuşlardır. Mimarlığın başlangıcı buna dayanır. Mimarlık için, tüm çevre elemanlarının en yüksek seviyeden en düşük seviyeye kadar tasarım sürecini ve bunun uygulamasını içinde barındırır demek doğru olur. Hatta mimarlık sistem tasarımıdır. Mimarlık insanların insanlar için yarattığı bir olgudur. Yıllar geçtikçe insanlık mimarlığı sanat dalı olarak görmeye, kullanmaya ve yararlanmaya başlamıştır. O yıllarda yeni sanat olarak kabul edilen mimarlık, diğer sanat dalları ile bağlarını kuvvetlendirmeye de başlamıştır. Bu kuvvetlenme sinemanın da doğumuna sebep olmuştur. Bu yeni oluşum mimarlık ve sinemanın büyüleyici birleşimini doğurmuştur. Fakat mimarlık sadece bir sanat dalı değildir. Her şeyden önce mimarlık insanların ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi amacı ile doğmuştur ve gelişim göstermesiyle birlikte sanat dalı olarak kabul görmeye başlamıştır. Fakat sinema insanlığın zorunlu ihtiyaçlarından olmayan, sanatsal ihtiyaçları sebebi ile doğmuştur. Teknolojinin hızla gelişmesi ile sinemanın mimarlığı kullanmasından, mimarlığın sinemayı bir alt başlık olarak kullanması söz konusu olmuştur. Son dönemde sinema mimarlık ve mühendislik dallarında sunum teknikleri olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Sanal gerçeklik sınırı olmayan bir olgudur bu da sanal gerçekliğin her konuda kullanılabileceğini göstermektedir. Bu deney mimarlık ve sinema temelinde yürütülmüştür. Çalışmanın amacı, sanal dünyanın mimarlık ve sinema ikilemi içerisinde anlaşılabilirliğinin arttırılması ve kullanılabilirliğinin arttırılmasıdır.Publication Kamusal alan kavramının değışımının büyükdere aksı üzerınden ıncelenmesı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2010-05) Gülserin, Fatma Ceyda; Hakkı YırtıcıKamusal alan kavramı tarih boyunca değişime uğramıştır. Tarihsel perspektifine baktığımızda kavram ilk olarak `eşit ve benzer insanların ortak çıkarlar doğrultusunda biraraya gelmeleri' şeklinde tanımlanmıştır. 18. yüzyıl aydınlanma dönemiyle birlikte `ortak alan' ve `toplumsal katılım' paydalarında buluşan anlamlar kazanmıştır. Kentin ve toplumun yansımasını oluşturan kamusal alan modernleşmenin ve kapitalizmin etkisiyle kenti dönüştürmek ve yeniden biçimlendirmek için birer araç durumuna dönüşmüştür. Kamusal alana yüklenen bu işlev, kavramın çözülmesine ve kamusal-özel ayrımının sınırlarının değişmesine neden olmuştur. Savaş sonrası dönemde kapitalizmin içine girdiği krizin ardından tüm dünyada üretimin ve mekânsal örgütlenmenin yeniden yapılandırıldığı küreselleşme dönemi etkilerini radikal bir biçimde göstermeye başlamıştır. Kentler kendi dinamikleri ve potansiyelleri ile bu süreç içerisinde yer alabilmek için gerekli bir takım mekânsal değişimler geçirmiştir. Neoliberal politikalar çerçevesinde yaşanan bu mekânsal değişimler sınıfsal katmanlaşmanın ve toplumsal ayrışmanın daha da belirginleşmesine neden olmuştur. Toplumsal ayrışmanın mücadelesinin mekânsal örgütlenme üzerinden yapılması yeni bir kamusallık yaratmıştır. Çalışma alanı Büyükdere Aksı üzerinden günümüzdeki kamusal alan durumuna bakıldığında Levent Konut Bölgesi, Merkezi İş Alanı ve Çeliktepe Bölgesi kendi içlerinde benzer fakat birbirinden farklı sosyal grupların paylaştığı çeşitli kamusallıklar tariflemekte ve neoliberal politikalar çerçevesinde parçalı bir bütünlük üstünden kurulan alansal ilişkiler beraberinde `parçalı kamusal alanı' oluşturmaktadır.Publication Şehzadebaşı çevresinin kentsel gelişimi ve alan için koruma önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Tarihi Anabilim Dalı / Restorasyon Bilim Dalı, 2011-08) Çevik, Ömer Furkan; Ege Uluca Tümerİstanbul kurulduğu dönemden günümüze kadar, coğrafi ve stratejik özellikleri sebebiyle önemini ve değerini korumuştur. Kentin, uzun yıllar boyunca sınırları içerisinde kaldığı Tarihi Yarımada ise, 19. Yüzyıla kadar idari işlevlerin ve buna bağlı sosyal hayatın yoğunlaştığı bölge olarak, birçok farklı tarihi ve kültürel değeri bir arada barındırmaktadır. Kültür varlıklarının büyük yoğunlukta olduğu bu alanda bulunan, tarihsel çevre değerlerinin korunarak gelecek kuşaklara aktarılması, İstanbul'un öncelikli konuları arasındadır. Çalışma alanı olarak seçilen ve Tarihi Yarımada'nın merkezinde yer alan Şehzadebaşı Bölgesi, Cumhuriyet Dönemi'nin çeşitli dönemlerinde önemli kentsel değişimlerden etkilenmiştir ve bugün de, bir kentsel dönüşümün içindedir. Bizans Dönemi'nde yapılan ve günümüzde Bozdoğan Kemeri olarak adlandırılan Valens Su Kemeri, 9-10. Yüzyıla tarihlenen bir Bizans Kilisesi olan Kalenderhane Cami, 16. yüzyılda Mimar Sinan'ın önemli külliyelerinden Şehzade Mehmet Külliyesi ve 18. Yüzyıla ait Damat İbrahim Paşa Külliyesi gibi önemli anıtların bulunduğu bölge, günümüz şartlarında da topografik, ekonomik ve sosyal yönlerden önemli bir alandır. Gerek 20. Yüzyıl ortalarında yapımı gerçekleştirilen yollar, gerek alanın sınırlarına 20. Yüzyılda eklenen, bölgenin ölçeğini değiştiren Belediye, Vezneciler Yurdu ve İstanbul Üniversitesi binaları, bölgeyi, kentten kopararak yalnızlaştırmış ve daha önce burada bulunan konut işlevini zayıflatmıştır. Günümüz koşullarında, bölgede yer alan geleneksel konutlar ve camiler dışındaki külliye yapıları uygunsuz kullanım sorunlarıyla karşı karşıyadır. Şehzadebaşı Bölgesi'nin günümüzdeki fiziksel koşullara ulaşma sürecinde geçirdiği aşamaların irdelenmesi ve alanın çevre niteliklerinin iyileştirilmesi için öneriler geliştirilmesi, bu tezin amacını oluşturmuştur. Bu amaçla, bölgenin mevcut fiziki, sosyal ve ekonomik yapısını ortaya koymak için Şehzadebaşı Bölgesi'nde yapılan gözlemler, analizler, sosyal anket çalışmalarının verilerinden yararlanılmıştır. Direklerarası, özellikle Osmanlı Devleti'nin son yüzyılında, kentin kültür ve eğlence hayatına önemli katkılarda bulunmuştur. Dini yapı ile eğlence işlevinin yan yana bulunması, bölgeye bu dönem içerisinde çok farklı bir karakter kazandırmıştır. Direklerarası'nın da önemli bir yer tuttuğu bu inceleme ve araştırma çalışmaları sonucu, Şehzadebaşı Bölgesi'nin mimari değerleri, sorunları, potansiyelleri ortaya konulmuş ve bunlara bağlı koruma önerileri geliştirilmiştir.Publication İstanbul, Samatya'da tarihi çevre koruma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2011-10) Gündoğan, Zeynep; Nur AkınTarihi Bizans dönemine kadar uzanan Samatya, Ermeni, Rum ve Müslüman halkın yıllar boyu bir arada yaşadığı ve bu grupların kendi kültürel özellikleri ve yaşam tarzlarıyla özgün bir mimari biçim yarattıkları kozmopolit bir yerleşmedir. 5. yüzyıldan başlayarak İstanbul için önemli bir bölge olan semt, esas gelişimini 19. yüzyılda tamamlayarak en parlak dönemini yaşamıştır. İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı semtlerinden biri olan Samatya, geçmişi eskiye dayanan ve tarihi yarımadadaki diğer orta halli Gayrimüslimlerin yerleştiği Fener, Balat gibi bölgelerle fiziksel ve sosyal çevre özellikleri açısından ortak bir mimari dil oluşturmaktadır. Bölgede yaşayan kozmopolit halk, cami, kilise, hamam, okul ve çeşmeler çevresinde, dar parseller üzerine 2-3 katlı kâgir konutlar inşa etmiştir. Semt, 1960'lardan sonra Ermeni ve Rum nüfusun bölgeyi terk etmesiyle nitelik değiştirmiş ve Anadolu'dan gelen düşük gelirli halka ev sahipliği yapmaya başlamıştır. Günümüze gelinceye dek pek çok değişime uğrayan semtin, İstanbul'un diğer tarihi bölgelerine oranla, tarihsel niteliklerini fazla koruyabildiği söylenemez. Var olan tarihsel özellikleri koruyarak, günümüz koşulları ve bölgenin gereksinimleri doğrultusunda Samatya bölgesinin sıhhileştirilmesini amaçlayan bu tezde, Samatya bölgesinin yeri, konumu ve coğrafi özelliklerine yer verilmekte ve bölgenin özellikleri anlatılmaktadır. Bu bağlamda kaynaklarda 5. yüzyıldan başlayarak öneminden söz edilen, 17-18. yüzyıllar arasında gelişim gösteren ve 19. yüzyılda da en parlak dönemini yaşayan Samatya semtinin tarihi süreç içindeki fiziksel, sosyo-kültürel ve ekonomik gelişimi ile ilgili analiz ve değerlendirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bölge içinde, üzerinde daha detaylı bir biçimde çalışılabilmek için seçilen çalışma alanının mimari özellikleri, anıtsal yapıları ve sivil mimarlık örnekleriyle birlikte incelenmiş, fiziksel yapıda meydana gelen değişimler ortaya konmuştur. Bu bağlamda ayrıntılı bir biçimde çalışılmak üzere seçilen Pulcu Sokak'taki mevcut durumun ortaya koyulması ve daha ayrıntılı koruma ve sağlıklaştırma önerileri geliştirilmesi, semt için önerilen koruma yaklaşımının daha iyi kavranmasını sağlamaktadır. Tez kapsamında, bölgenin giderek yok olan tarihi özelliklerinin saptanması ve bu özellikleri koruyan bir sıhhileştirme projesinin hazırlanması amaçlanmıştır. Çalışmada, bölgenin taşıdığı kültürel ve tarihi özellikler günümüz koşulları ve yörenin gereksinimleri çerçevesinde değerlendirilerek, bölgenin çağdaş bir görüntüye kavuşması için öneriler hazırlanmıştır.Publication Haseki Külliyesi ve çevresi için koruma ve sağlıklaştırma önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2012-01) Ürk, Gökçe; Elif Mıhçıoğlu BilgiBu tez çalışması, Haseki Külliyesi ve çevresindeki tarihi alan için koruma ve sağlıklaştırma önerisidir. Yapılan bu çalışma kapsamında, İstanbul Tarihi Yarımada'da bulunan Haseki Bölgesi ve daha detaylı olarak incelenen çalışma alanının fiziksel ve sosyal sorunları irdelenerek, onlara çözümler üretilmesi amaçlanmaktadır. Bizans ve Osmanlı'nın tarihi izlerini taşıyan Haseki Bölgesi'nde, tarihi çevrenin daha iyi korunması, yaşatılması hedeflenmekte, bunun ötesinde koruma önerilerinin getirildiği bir çalışma ile bölgenin özgün niteliklerinin ve kimliğinin ortaya çıkarılmasına çalışılmaktadır. Koruma Projesi, üç aşamada ele alınmıştır. İlk aşama 'analiz', ikinci aşama 'değerlendirme' ve üçüncü aşama ise 'öneri'den oluşur. Çalışma alanında, Haseki Külliyesi ve Cerrah Paşa Cami odaklı projeler yapılmış ve ileriye yönelik önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Haseki, tarihi çevre, koruma, sağlıklaştırmaPublication Yüksek yapıların taşıyıcı sistemleri ve mimari tasarımla olan etkileşimi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2013-09) Balcı, Sevgi Baysal; Esin KasapoğluYüksek yapı teknolojilerindeki hızlı gelişmeler ülkeleri her geçen gün daha da yükseğe çıkmaya heveslendirmektedirler. Günümüzde birer prestij ve güç simgesi haline gelen yüksek yapılar; bu süreçte ciddi tasarımsal ve strüktürel gelişmeler yaşamaktadır. Yüksek yapılar tasarlanırken taşıyıcı sistemlerle olan etkileşimlerinin önemi her geçen gün, özellikle iddialı yüksekliklerde artmaktadır. Bu çalışmada yüksek yapıların taşıyıcı sistemleri ile mimari tasarımları arasındaki ilişkinin gelişimi ele alınmıştır. Yüksek yapıların taşıyıcı sistemleri; tarihsel süreçleri ve sınıflandırılmaları ile birlikte ele alınarak oluşturulan, genel bir sınıflandırma çerçevesinde incelenmiştir. Bu taşıyıcı sistemler ayrıntılı olarak ele alınmış, uygulanmış örnekler üzerinden mimari tasarımla olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Mimarlar ile diğer disiplinler arasındaki ilişkinin, özellikle de strüktürel tasarımla olan ilişkisinin, daha gelişmiş bir seviyeye nasıl çıkarılabileceği araştırılmıştır. Bu çerçevede, mevcut lisans düzeyindeki eğitim sisteminden başlayarak disiplinler arası ortak bir dil oluşturulması için ortak çalışmalar yapılması önerilmektedir. Bu amaçla hazırlanan çalışma 5 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; çalışmanın amacı ve kapsamı anlatılmıştır. İkinci bölümde; yüksek yapı kavramının ne olduğu belirlenerek yüksek yapıların tarihsel süreçleri ele alınmıştır. Ayrıca, yüksek yapıların istatistiksel olarak verileri toplanarak grafik haline getirilerek sunulmuştur. Üçüncü bölümde; yüksek yapılardaki taşıyıcı sistemler ele alınmıştır. İlk olarak taşıyıcı sistemlerin tasarımının kısa bir tarihsel süreci ile beraber, ilgili kaynaklarda bu sistemlerin sınıflandırmalarının tarihsel gelişimi ele alınarak incelenmiştir. Daha sonra ise; yüksek yapılara etkiyen yükler ve yüksek yapıların taşıyıcı sistemlerinin çalışma ilkelerinin ayrıntılı bir tanımı yapılmıştır. Dördüncü bölümde; bir önceki bölümde incelenen taşıyıcı sistemlerin uygulanmış örnekler üzerinden incelenmiş ve bu taşıyıcı sistemler ile bu yapıların mimari tasarımları arasındaki ilişki ortaya konmuştur. Sonuçların değerlendirildiği beşinci bölümde ise; incelenen örnekler üzerinden mimarlık ve strüktürel tasarımın doğurduğu olumlu ve olumsuz İlişkiler çerçevesinde öneriler geliştirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Yüksek Yapılar, Taşıyıcı sistemler, Mimari tasarım, Strüktürel tasarımPublication İstanbul Kumkapı, Telli Odalar Sokak'ta yaklaşık son yirmi yıllık (1994-2013) değişimin incelenmesi ve değerlendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Restorasyon Bilim Dalı, 2013-12) Birgül, Selin; Mıhçıoğlu Bilgi, ElifTarihi yarımada sokaklarında gezerken birçok dönemin izlerini bir arada görmek mümkündür. Bu katmanlaşma sonucunda İstanbul gibi eşsiz bir kent ortaya çıkmıştır. Popüler kültürün etkisi kentleri yepyeni bir çehreye kavuştururken, korunması gerekli sosyal ve kültürel yapıya zarar vermektedir. İstanbul tarihi yarımadasının Marmara Denizi kıyısındaki Kumkapı, bu çok katmanlı ve çok kültürlü oluşumun gözlenmesine olanak sağlayacak zenginliktedir. Bu tezdeki çalışmalar var olan değerleri fark ettirmek ve yaşatılmasına yöneliktir. Bu çalışmada, 1994 yılında Pınar G. Özden'in yapmış olduğu 'Kumkapı Telli Odalar Sokağı'nda Bir Fiziksel Çevre Çalışması' başlıklı tezdeki analiz ve incelemeler temel alınarak, 2013 yılına kadar geçen sürede değişimin gözlenmesi ve bugünkü durumun incelenip değerlendirilmesi, ardından koruma ve sağlıklaştırma önerilerinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Tezin amacı, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemleri'ne ait, pek çok anıt eser ve sivil mimarlık örneklerinden oluşan yapıların oluşturduğu katmanları barındıran Kumkapı'da, mevcut tarihi çevre değerlerinin belgelenip, özgün niteliklerin korunması ve geliştirilerek yaşatılmasıdır. Bu bağlamda, 1994 ve mevcut duruma ait karşılaştırmalı analiz, değerlendirme ve öneri çalışmaları gerçekleştirilmiştir.