Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı / Private Law Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/85
Browse
Browsing Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı / Private Law Master's Degree Program by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 31
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access 4857 Sayılı İş Kanunu'nda Kadın İşçiler Cinsiyet Ayrımı ve Eşitlik İlkesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) YILMAZ, MERVE KAFTAN; Ender Demirİnsanoğlunun temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışması ve maddi bir kazanç sağlaması gerekmektedir. Dolayısıyla tarih boyunca hem kadın hem de erkek iş hayatında aktif rol almıştır. Ancak hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da kadının karşılaştığı zorluklar erkeklerden fazla olmuştur. Kadınların iş hayatında karşılarına çıkan ilk zorluk, "asıl" değil, "ikincil" veya "tâli" kişi olarak görülmeleri, gösterdikleri emek veya aldıkları eğitimin sonucunda hak ettikleri saygıyı görememeleridir. Kadınlar sırf cinsiyetleri dolayısıyla iş hayatında bazen erkeklerden bazen de hemcinsleri olan kadınlardan ayrımcılık görmektedir. Kadınların karşılaştığı ikinci zorluk, iş hayatıyla aile hayatını bir arada götürme sorumluluğunun Türk toplumu gibi geleneksel ve ataerkil toplumlarda büyük çoğunlukla kadınların üzerine bırakılmış olmasıdır. İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele ederek hak ettikleri yerlere gelebilmek için erkeklere nazaran daha fazla çaba göstermek zorunda kalan kadınlar, işten eve geldiklerinde de çocuklarının bakımı, evin düzeni gibi konularda yalnız bırakılmakta, bir kefede iki ayrı yük taşımak kadınları fiziksel ve psikolojik olarak zorlamaktadır. Gerek insan sağlığının korunması gerekse aile hayatının sağlıkla devam edebilmesi için yasal düzenlemelerle kadının iş hayatında çeşitli haklara sahip olması sağlanmış, kadın işçinin evlenmesi, anne olması gibi durumlarda çeşitli izin hakları verilmiştir. Bazı işlerde kadın işçilerin çalıştırılması tamamen yasaklanmış, bazı işlerde çalıştırılması ise sıkı şartlara tâbi tutulmuştur. Bu yüksek lisans tezinin amacı, kadın işçilerin iş hayatında karşılaştığı cinsiyet ayrımcılığı ve diğer zorlukları, evrensel bir ilke olan eşitlik ilkesinin kadın işçiler bakımından iş hayatındaki tezahürünü ve 4857 sayılı İş Kanunu ile kadın işçilere verilen hakları ortaya koyarak kadın işçilerin iş hayatında daha mutlu ve sağlıklı olabilmeleri için neler yapılabileceğine dair literatüre bir katkı sunmaktır.Item Open Access Alacaklının Talebi İle Doğrudan Doğruya İflâs Sebepleri(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) EREN, YASİN MECİT; Cemil SimilAlacaklının talebi ile doğrudan doğruya iflâs, alacaklının iflâs takibine gerek kalmadan borçlunun iflâsının asliye ticaret mahkemesinden istenebilmesi için kullanılabilen bir yoldur. Ancak bu yola başvurması gereken alacaklının kanunlarda yer alan özel hallerden birine sahip olması gerekmektedir. Bu özel hallere ek olarak alacaklının bir para alacağının bulunması da önem taşımaktadır. Bu çalışmada alacaklının hangi hallerde doğrudan doğruya iflâs yoluna başvurabileceği ve mahkemece iflâs talebi hakkında karar verilebileceği ile yargılamada hangi ispat ölçülerinin kullanılacağı hakkında inceleme yaptık. İnceleme yaparken özellikle ülkemizde yapılmış olan kanuni düzenlemelere yer verilmekle birlikte bazı bölümlerde gerekçelere yer verdik. Öncelikle İcra ve İflâs Kanunu 177. madde özelinde yapılan bu çalışmamızda ayrıca 178, 179. maddeler ile 308 ve 309. maddelerinde yer alan hallere dair incelemeler yapılmıştır. Sadece İcra ve İflâs Kanunu içerisinde yer alan düzenlemelerle kalmayarak Türk Ticaret Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Hakkındaki Kanunda yer alan hükümler ışığında doktrinde yer alan yazarların görüşü ele alınmış referans olarak kabul edilen içtihatlar ve örneklerle birlikte alacaklının hangi hallerde borçlu aleyhine herhangi bir iflâs takibi başlatmadan nasıl iflâsını talep edebileceğine dair inceleme de yapılmaya gayret edilmiştir.Publication Open Access Anonim şirket yönetim kurulu üyeliği ve yönetim kurulu üyelerinde aranan nitelikler(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2021) Arslan, Nigar Beril; Tütüncü, MuharremBilindiği üzere, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) 14.02.2011 tarihli ve 27846 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmış ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Yürürlüğe giren bu Kanun anonim şirketlerin yönetim kurulu yapısı, üye seçimleri ve üyelerin nitelikleri ile ilişkin birçok önemli ve esaslı yeniliği beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla, bu çalışmamızda yeni TTK'ya göre, anonim şirketlerin yönetim kurulu yapısı, üye seçimleri ve üyelerin nitelikleri incelenecektir. Yeri geldikçe Eski TTK ile Yeni TTK kanunları arasındaki farklara da değinilecektir.Item Open Access Anonim Şirketin Bölünmesi ve Bölünmenin İş Sözleşmelerine Etkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) AYDIN, ŞİLAN CAN GÖKÇE; Muharrem TütüncüAnonim şirketler; ulusal ve uluslararası düzeyde büyüyen iktisadi ortamın, rekabet gücü en yüksek ve tercih edilen aktörlerindendir. Bu vasfı ve rolü karşısında anonim şirketler; sürekli bir döngü ve değişim içerisindeki iktisadi rekabette, özünde konumlarını korumak için çeşitli sebeplerle yeniden yapılanma ihtiyacı duymaktadır. Bu yeniden yapılanma modellerinden biri anonim şirketin bölünmesidir. Bu bölünme tam bölünme veya kısmi bölünme olarak gerçekleşebilen ve yasal zeminde koşul, usul ve hukuki sonuçları çerçevelendirilmiş bir yapısal değişiklik türüdür. Anonim şirketin tercih ettiği bu yapısal değişiklik kimi hallerde; şirkete ait bir işyeri veya bir bölümünün devri ile de sonuçlanabilmektedir. İşyeri veya bir bölümünün devri, nihayetinde işçilerin iş ilişkilerinin de devralan şirkete geçişini gündeme getirmektedir. Söz konusu iş ilişkilerinin karşısında işveren sıfatında olan anonim şirketin; tek taraflı olarak alabildiği bölünme kararı ve sonucunda işyeri veya bir bölümünün devri, işçilerin iş güvencesini ve sahip oldukları haklarını zedeleyebileceğinden gerek Türk Ticaret Kanunu gerekse İş Kanunu nezdinde işçilerin bu işyeri devri karşısında korunmasına yönelik bir takım yasal düzenlemelere yer verilmiştir. Hukukumuzda kural olarak işyerinin veya bir bölümünün devri halinde iş ilişkilerinin kendiliğinden ve doğrudan devralan işverene geçeceği kabul edilmiştir. Ancak; işyeri devrinin iş ilişkileri üzerindeki etkisine yönelik düzenlemeler olan Türk Ticaret Kanunu'nun 178. maddesi ile İş Kanunu'nun 6. maddesi, uygulamada tereddütlere yol açabilecek düzeyde birbiri ile çelişebilmektedir. Özellikle TTK'nin 178. maddesinde işçiye tanınan iş ilişkisinin geçişine itiraz hakkının İŞ K'nin 6. maddesinde tanınmamış olması, öte yandan müteselsil sorumluluk yönünden birbirine zıt ve farklı hükümler içermesi, bu çelişkilerin yalnızca bir kısmıdır. Çalışmamız boyunca değindiğimiz bu çelişkiler ise işçiler arasında birbirinden farklı ve birbirine kıyasla haksız etkiler gösterebilmektedir. Çalışmamızda, anonim şirketlerin bölünmesi, bölünmenin usul ve koşulları, ayrıca bölünmenin hukuki sonuçları incelenmiş, bölünmenin sonuçlarından biri olabilen işyeri veya bir bölümünün devri, iş ilişkileri üzerindeki etkisi odağında ele alınmıştır. Bu kapsamda çalışma konumuz gereği TTK'nin 178. maddesi ile İŞ K'nin 6. maddesi kıyaslanarak çatışmalarına yer verilmiş ve uygulanma öncelikleri tespit edilmiştir. Çalışmamızın birinci bölümünde anonim şirketlerin bölünmesi, bölünme usulü ve bölünmenin hukuki sonuçları ele alınmıştır. Bölünmenin işyeri veya bir bölümünün devri niteliğinde olması halinde, hangi yasal düzenlemenin uygulama alanı bulacağı tartışması, yine bu bölümde yapılmıştır. İkinci bölümde, bölünmenin sonuçlarından biri olabilen işyeri veya bir bölümünün devri kavram, tür, usul ve sonuçları yönünden incelenmiştir. Çalışmamızın üçüncü ve son bölümünde ise işyeri veya bir bölümünün devrinin iş ilişkilerine etkileri, TTK'nin 178. maddesi ile İŞ K'nin 6. maddesinin benzer, farklı veya birbirinin aksine yanları ele alınarak açıklanmıştır.Publication Open Access Anonim şirketlerde yönetim kurulunun toplantı ve karar alma usulleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2021) Özker, Gizem; Tütüncü, MuharremAnonim şirketin tüzel kişi olması sebebiyle haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken bu organları vasıtasıyla yapar. Anonim şirketin bu organları yönetim kurulu ve genel kuruldur. Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Bu doğrultuda yönetim kurulu; iç ilişkide yönetim organı, dış ilişkide ise temsil organıdır. Yönetim kurulu oluşumunda üyelerin bazı niteliklere haiz olması gerekir. Bu nitelikler Kanununun aradığı ve şirketin anayasası hükmünde olan esas sözleşme ile yönetim kurulu üyesi seçimine ek şartlar getirilebilir. Yönetim kurulu üyeleri ise her zaman istifa ederek görevlerine son verebilirler, aynı zamanda bazen azil edilebilir veya bazı hallerde üyelik sona erebilir. Yönetim kurulu toplantıları; fiziki ya da elektronik ortamda yapılabilir. Kanun gereğince hem fiziki hem de elektronik ortamda olmak üzere karma şekilde de yapılabilmesi mümkündür. Teknolojik gelişmeler ve Covid-19 salgınıyla mücadele ettiğimiz bu günlerde evden çalışmanın artmasıyla beraber daha elektronik ortamda toplantılara da talep artmıştır. Toplantıları, yönetim kurulu başkanı yönetir. Toplantı ve karar yetersayılarının nisabı sağlandığında oylama yapılarak karar alınır. Alınan karar metni, üyeler tarafından imza veya güvenli elektronik imza ile imzalanarak fiziki karar metni deftere yapıştırılır. Karar defteri sadece karar içeriği ve imzaları değil, aynı zamanda karar tarihi, karar sayısı ve toplantıda hazır bulunan üyelerin yazılması da gerekir. Yönetim kurulu kararları hukuki işlem niteliğindedir.Item Open Access Araç Paylaşım Modelinin Haksız Rekabet Açısından Değerlendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ÖZDEMİR, İLAYDA; Muharrem TütüncüErişilebilirlik kolaylığı ve uygun fiyatlı yolculuk imkânı sunan çevrimiçi araç paylaşım uygulamalarının hem ülkemizde hem de dünya çapında oldukça yaygınlaşması ve ulaştığı tüketici sayısının her geçen gün artması, beraberinde birtakım sorunları ve yasal tartışmaları da getirmiştir. Araç paylaşım uygulaması denildiğinde akla ilk gelen çevrimiçi platformlardan olan Uber, söz konusu yasal tartışmalara ve yaptırımlara en çok maruz kalan uygulamalardan biridir. Uber, 57 milyar doları aşan piyasa değeri ve 70'ten fazla ülkede kullanılan mobil uygulaması aracılığıyla yolculara ulaşım hizmeti vermesiyle paylaşım ekonomisi modelinin en başarılı şirketlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu başarının temel nedeni, Uber'in yenilikçi ve teknolojik iş modelidir. Söz konusu iş modeli kapsamında Uber'in sunduğu hizmetler, taksi şoförleri ve diğer ulaşım sağlayıcıların sunduğu taşımacılık hizmeti kapsamında olsa da Uber, hizmetlerini gerekli izin veya ruhsat olmadan gerçekleştirdiği için ülkelerde tepkilere yol açmış ve Uber'in faaliyetlerinin taksi operatörlerine karşı haksız rekabet oluşturduğu iddia edilmiştir. Bu tez, araç paylaşım modellerinin karşılaştığı yasal sorunların temelini oluşturan şu soruyu yanıtlamayı amaçlamaktadır: "Yasal açıdan araç paylaşım modellerinin konumu nedir?". Bu sorunun hem Türkiye özelinde hem de uluslararası yasal çerçevede cevaplandırılması için araç paylaşım modellerinin en yaygını olan Uber uygulaması üzerinden inceleme yapılmıştır. Çalışma kapsamında taksi operatörleri tarafından sunulan hizmetler genel hatlarıyla incelenmiş, paylaşım ekonomisi kavramına ve araç paylaşımı iş modelinin özelliklerine değinilerek Uber'in paylaşım ekonomisindeki yeri ve getirdiği yenilikler değerlendirilmiştir. Aynı zamanda Uber'in temel çalışma prensibi, iş modeli ve yıkıcı yenilikçi etkisi ("disruptive innovation"), başta AB ve ABD olmak üzere uluslararası otoriteler nezdindeki uygulamalar ve örnek mahkeme kararları, Türkiye'de Uber'in yasal konumu, karşılaştığı hukuki problemler ve haksız rekabet kavramı incelenmiştir. Bu doğrultuda, çalışmanın kapsamında Uber ve benzeri araç paylaşım uygulamaları için uygulanabilir bir yasal çerçeve ve tanımlama olup olmadığı tahlil edilmiştir. Sonuç olarak, ABD'de kabul edilen Uber tanımının diğer devletlerce kabul edilebilirliği ve yasal olarak uygunluğu değerlendirilmiştir.Item Open Access Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Sona Ermesinin Sözleşmenin Tarafı Olmayan Üçüncü Kişilerin Hukuki Durumuna Etkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ATALAY, BURÇAK BAYSAL; Güler Gümüşsoy Karakurt"Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin Sona Ermesinin Sözleşmenin Tarafı Olmayan 3. Kişilerin Hukuki Durumuna Etkisi" konulu tezimizde, öncelikle arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri hakkında genel bilgi verilmiş, devamında üçüncü kişilerin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan arsa sahibi ve yüklenici ile kurmuş oldukları akitlere bağlı olarak, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden hak sahibi olabileceği haller açıklanmaya çalışılmıştır. Son bölümde ise arsa sahibinin Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dönmesi durumunda, dönmenin ileri ve geriye etkili hüküm ve sonuç doğurması ayrımına dair Yargıtay'ın ilke kararları dikkate alınarak üçüncü kişilerin hukuki durumları incelenmiştir.Publication Open Access Arsa payı karşılığında inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin temerrüdünden dolayı iş sahibinin seçimlik hakları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2021) Mumay, Ezgi Buse; Gündoğdu, FatihArsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve bu eseri teslim etmeyi, bunun karşılığında arsa sahibinin de kendi arsa paylarının mülkiyetini devretmeyi taahhüt etiği atipik karma bir sözleşmedir. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, ani-sürekli karmaşığı bir yapıdadır. Bununla birlikte bu sözleşme, resmi şekle tabi olup farklı düzenlenme şekilleri de bulunmaktadır. Yüklenicinin vadesi gelen ve ifası imkânsız olmayan teslim borcunu yerine getirmemesi durumunda temerrüt olgusu ortaya çıkar. Temerrüdün oluşması ile arsa sahibi ifayı talep edebilir veya sözleşmeyi sonlandırabilir. Sözleşmenin geriye dönük şekilde sona erdirilip erdirilemeyeceği doktrinde tartışılmıştır. Yüklenici temerrüde düşmede kusurluysa arsa sahibi tazminat talep edebilir. Tazminatın içeriği yüklenicinin Borçlar Kanunu kapsamında seçtiği hakka göre farklılıklar içerir. 1984 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin hukuki niteliğinin belirlenmiş, arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi üzerine sözleşmenin ileriye etkili feshedilmiş olacağına karar verilmiştir. Bu karar çerçevesinde doktrinde farklı görüşler ileri sürülerek irdelenmiştir. Sözleşmeden dönme halinde arsa sahibini hakları ve sözleşmenin feshi halinde sözleşmenin geriye mi ya da ileriye mi etkili olarak sona ereceği tartışma konusu olmuştur. Tez; doktrinde konuya ilişkin ileri sürülen görüşler ve Yargıtay uygulaması çerçevesinde ele alınmak suretiyle, teori ve pratik arasındaki farklılıklar belirlenmiştir.Item Open Access Çifte Vatandaşların Evlenme ve Boşanmalarının Hukuki Sonuçları(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) FELD, RICHARD; Nihal UralBir gerçek kişinin birden fazla devlet ile hukuki ve siyasi bağ kurması olarak tanımlanan çifte/çok vatandaşlık Türk hukukunda kabul edilmiştir. Çifte vatandaşlığa sahip kişilerin sayısı her geçen artmakta ve bu kişilerin hukukî statüsü önem kazanmaktadır. Evlenme ve boşanma, çifte vatandaşlığa sahip kişilerin en sık hukuki problem yaşadıkları konuların başında yer almaktadır. Bu nedenle, bu tezde çifte vatandaşlığa sahip kişilerin evlenme ve boşanma konusunda yaşayacağı problemler Vatandaşlık Hukuku, Yabancılar Hukuku, Kanunlar İhtilafı ve Milletlerarası Usul Hukuku bakımından değerlendirmeye tâbi tutulacaktır. İki bölümden oluşan tezin Birinci Bölümünde, çalışmamızla ilgili temel kavramlar ve müesseseler incelenecektir. Bu noktada, Birinci Bölümde, Türk hukukunda vatandaşlık kazanma genel olarak incelenecek ardından evlenme ve boşanma kavramları ile evlenme ve boşanmanın hukuki sonuçlarına ana hatları ile yer verilecektir. Tezin İkinci Bölümünde, öncelikle Türk hukukunda evlenme yoluyla vatandaşlık kazanılması meselesi üzerinde durulacaktır. Bu noktada, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin düzenlemelerin tarihsel süreci, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılabilme koşulları ve usulü incelenecektir. Daha sonra ise Türk vatandaşı ile evlenen ve çifte vatandaşlığa sahip olan kişi açısından evliliğin hukuki sonuçları ve çifte vatandaşlık sahibi kişinin boşanma davası ve boşanmanın hukuki sonuçları incelenecektir.Publication Open Access Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2019) Hazan, Hilal Demirel; Akbıyık, CemBu çalışma T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışmamızda öncelikle edinilmiş mallara katılma rejimi ve bu rejiminin sona erme halleri hakkında bilgi verilmiştir. Ardından, eşlerin malvarlığı değerlerinin belirlenebilmesi için edinilmiş mal-kişisel mal ayrımı üzerinde durulmuştur. Eşler arasında herhangi bir mal rejimi seçilmedi ise yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanacağına dair açıklamalarda bulunulmuştur. Edinilmiş mallara katılma rejiminde tasfiyenin ne şekilde yürütüleceği ve aşamalarının neler olduğu detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Son olarak tasfiye aşamasında karşılaşılabilecek özel durumlar hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Çalışmamızı yapar iken Yargıtay kararları ve doktrinde yer alan farklı görüşlere karşılaştırmalı olarak yer verilmiştir.Item Open Access Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi (TMK m. 644)(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ERDAL,BERRİN; Cem AkbıyıkMiras ortaklığında terekenin paylaşılmasından önce tereke veya terekeye dahil bir mal ya da hak üzerinde mirasçıların tasarrufta bulunması geçmişten beri sorun oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 644. maddesi ile mirasçıların tereke üzerinde tasarrufta bulunması kolaylaştırılmıştır. Çalışmamızda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu kapsamında elbirliği ilkesi, paylı mülkiyet, miras ortaklığı, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürtülmesinin konusu, tarafları, yargılama süreci, davayı geciktiren sebepler ve elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine yönelik düzenleme yapma ihtiyacı incelenmiştir. Çalışmamızın amacı elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesini Yargıtay kararları ışığında değerlendirmek ve Türk Medeni Kanunu'nun 644. maddesinde öngörülen elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesinin kapsamı, şartları, içeriği ve yargılama süreci incelenmektedir.Publication Open Access Farklılaştırılmış teselsül ilkesi kapsamında anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğu(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2019) Taş, Dilan; Akkartal, Hanife ÖztürkAnonim şirketler, ticari faaliyetler için en çok tercih edilen şirket tiplerindendir. Ekonomik yaşamdaki hızlı değişimler şirketlerin ve şirketler hukukunu düzenleyen mevzuatların da değişmesini, günümüz ekonomisine uygun biçimde ele alınmasını gerektirmiştir. Bu doğrultuda 6102 sayılı TTK. ile getirilen değişiklikler iş dünyasında köklü değişimlere sebep olduğu gibi anonim şirketin yönetiminden ve üçüncü kişilere karşı temsil edilmesinden sorumlu olan yönetim kurulu organı açısından da önemli değişikliklere neden olmuştur. 6102 sayılı TTK.'da yapılan değişiklikler kaçınılmaz olmakla birlikte anonim şirketlerin temsili ve yönetimi ile şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu hususu en çok üzerinde durulan konulardan olmuştur. Nitekim Eski TTK. uygulamasında anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk alanı oldukça genişletilmiş olmakla birlikte sorumluluğa ilişkin nitelikli hükümler yer almadığı için yönetim kurulu üyelerinin ve müdürlerin sorumluluğu "kusursuz sorumluluk" ilkesi ile bağdaşacak şekilde geniş yorumlanabilmekteydi. Yeni Türk Ticaret Kanunu ile anonim şirketler sorumluluk hukukunda geçerli olan "tam teselsül anlayışı" terk edilerek "birlikte sorumluluk" olarak da adlandırılan "farklılaştırılmış teselsül" prensibi kabul edilmiştir. Farklılaştırılmış teselsül ilkesine göre yönetim kurulu üyelerinin şirkete ve üçüncü kişilere verdikleri zarardan kusurun ve durumun gereklerine göre diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olması öngörülmüştür. Bu suretle anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hangi konularda nasıl sorumlu olacağı hususu da hassasiyet kazanmıştır. Böylesine büyük bir önem taşıması sebebiyle anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunun yeni düzenlemeler neticesinde farklılaştırılmış teselsül ilkesi çerçevesinde nasıl uygulanacağı konusunun özel bir çalışma içerisinde ele alınması gerekmiş ve bu çalışma içerisinde değerlendirilmiş başlıca konulardır. Anahtar Kelimeler: Anonim Şirket, Yönetim Kurulu, Hukuki Sorumluluk, Birlikte Sorumluluk, Farklılaştırılmış Teselsül İlkesiPublication Open Access İkinci el motorlu araç satışında aracın ayıplı çıkması halinde satıcının sorumluluğu(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2021) Bal, Güllü Camlı; Bellican, Cüneytİnsanların hayatlarını devam ettirmek için gereksinim duyduğu temel ihtiyaçları dışında en fazla satış sözleşmelerine konu yaptıklarında birisi de motorlu araçlardır. Üretim tekniklerinin ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte motorlu araçların üretimi artmıştır. Sayısı artan motorlu araçların kişiler arasında satış sözleşmelerine konu edilmesi yalnızca fabrikadan üretilerek piyasaya sürülen sıfır kilometre araçlarla sınırlı kalmamıştır. Motorlu araçların dayanıklı tüketim mallardan olması ve uzun süre kullanılabilmeleri nedeni ile kişiler arasında ticari veya kullanım amaçlı olmak üzere satış yolu ile bir çok kez el değiştirmesine neden olmuştur. Bu durum İkinci el motorlu araçların zamanla çok hızlı bir şekilde işlem hacminin büyümesine ve ikinci el satış piyasasının oluşmasına neden olmuştur.Diğer taraftan satıcıların zikir ve vaat ettikleri bir takım özelliklerin olmadığı, kişiler arasında hızla satış yolu ile devredilen ayıplı İkinci el motorlu araçlar nedeni ile taraflar arasında uyuşmazlıkların doğmasına neden olmuştur. Bu çalışmada, ikinci el motorlu araçların mülkiyetinin devri, günlük hayatta çok sık karşılaşılan İkinci el motorlu araçlarda bulunan ayıplar, bunlardan satıcıların sorumlulukları ve alıcıların hakları, bu hakların kullanma yolları olmak üzere bir çok konu başlığı altında öğreti ve Yargıtay uygulamaları da göz önüne alınarak inceleme konusu yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: İkinci el ayıplı araç, satıcı, alıcı, tüketici, satış sözleşmesiPublication Open Access İş hukukunda zorunlu arabuluculuk(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2019) Dökünlü, Uğur; Demir, EnderBu çalışma T.C. İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışmamızın konusu, belirli işçi ve işveren arası uyuşmazlıklarda bir dava şartı olarak 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu arabuluculuk kavramıdır. Türk Hukuk Sisteminde oldukça yeni olan zorunlu arabuluculuk, sıklıkla dava konusu olan iş uyuşmazlıklarının yargı yolu dışında taraf iradeleriyle çözümlenmesini hedeflemektedir. Ayrıca bu sistem ile yargı yolundan farklı olarak uyuşmazlıklar en kısa sürede ve daha az maliyetli olarak çözümlenmektedir. Bu çalışmada 7036 sayılı Kanun'da belirtilen zorunlu arabuluculuk kavramı, hangi iş uyuşmazlıkların zorunlu arabuluculuk kapsamında olduğu ve zorunlu arabuluculuk süreci Yargıtay kararları ve doktrinsel veriler ışığında bir bütün halinde ele alınmaya çalışılmıştır. Anahtar Sözcükler : Arabuluculuk, Zorunlu ArabuluculukItem Open Access İş Kazalarında İşverenin Öldürme Suçundan Cezai Sorumluluğu(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ÇINAR, REŞİT TUFAN; Nurşen CaniklioğluGenel olarak işverenin özel hukuktan kaynaklanan işçiyi gözetme borcunun bir yansıması olarak, işveren, İSGK'nın 4.maddesi ile işçi hakkında sağlık ve güvenliğine dair yükümlülük altına girmiştir. Şu halde işverenin önemli bir yükümlülüğü olan gözetim ve denetimin hiç ya da yeterli düzeyde bulunmaması nedeniyle meydana gelen kaza ve meslek hastalıklarından sorumlu olacağından kuşku bulunmamaktadır. Bu sorumluluk borçlar hukuku temeline dayanan özel hukuk yaptırımlarını beraberinde getirebileceği gibi kamu hukuku yaptırımlarını yani idari ve cezai yaptırımları da beraberinde getirecektir. Ceza hukuku açısından bakılırsa iş kazalarından kaynaklı cezai sorumluluk İSGK'da düzenlenmemiş olup; genel ceza hukuku burada da geçerlidir. Bu nedenle ölümlü veya yaralanmalı iş kazalarında kusurlu olan kişiler açısından TCK hükümleri uygulanacaktır. İş kazasına uğrayan bir işçinin bu nedenle ölümü halinde işveren açısından öldürme suçunun oluşup oluşmayacağı, oluşuyor ise "olası kast" la mı, ''ihmal suretiyle kasten" mi, yoksa "taksirle öldürme" suçunun mu oluşacağı hususunun her tipik olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu itibarla iş kazası sonucu ölümlerde işverenin ceza hukuku karşısında sorumluluğunun derecesinin ne olacağı son derece önem ifade etmekte olup; hukuki bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, işverenin iş kazasında öldürme suçundan dolayı cezai sorumluluğu anlatılacaktır. Bu kapsamda öncelikle iş sağlığı ve güvenliği hukuku izah edilecek, daha sonra da işverenin iş sağlığı ve güvenliği açısından yükümlülükleri üzerinde durulacak ve daha sonra da cezai sorumluluk anlatılacaktır. Sonuç kısmında da tüm çalışma kısaca izah edilerek uygulayıcılara birtakım çözüm önerileri sunulacaktır.Publication Open Access Kamuyu aydınlatma belgeleri ve bunlardan doğan hukuki sorumluluk(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2020) Soğanlı, Fatih; Cuylan, Pınar Çağla KandıralıoğluSermaye piyasalarında izahname, ihraç belgesi, finansal tablo ve raporlar gibi yatırımcıları bilgilendirmek amacıyla hazırlanan belgelerin tümüne kamuyu aydınlatma belgeleri denilmektedir. Kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan bilgiler yatırımcıların yatırım kararlarını ve sermaye piyasası araçlarının değerlerini ve fiyatlarını etkilemektedir. Bu nedenle kamuyu aydınlatma belgelerinde yer alan yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgiler yatırımcıların hatalı yatırım kararları vererek zarara uğramalarına sebep olabilmektedir. Yatırımcılara daha iyi bir koruma sağlamak için Sermaye Piyasası Kanunu'nda kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan hukuki sorumluluk özel olarak düzenlenmiştir. Bu çalışmada da kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan hukuki sorumluluk incelenmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde çalışmanın ana konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için genel olarak kamuyu aydınlatma ilkesi üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde kamuyu aydınlatma belgeleri kavramı incelenmiştir. Bu bölümde ilk olarak kamuyu aydınlatma belgelerinin tümü için ortak bir tanım verilmeye çalışılmıştır. Ardından kamuyu aydınlatma belgelerinin unsurlarına, önemine, işlevlerine, türlerine ve bu belgelerde yer alacak bilgilerin taşıması gereken özelliklere değinilmiştir. İkinci bölümde ayrıca çeşitli kamuyu aydınlatma belgelerinin her biri ayrı başlıklar altında incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan hukuki sorumluluk incelenmiştir. Bu bölümde öncelikle kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan sorumluluğun amacı, önemi ve hukuki dayanakları üzerinde durulmuştur. Ardından kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan zararların karşılanmasına imkan tanıyan her hukuki yol ayrı başlıklar altında incelenmiştir. Bu başlıkların her birinde genel olarak kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan sorumluluğa uygulanacak hükümlere, kamuyu aydınlatma belgelerinden sorumlu olanlara, sorumluluğun şartlarına, türüne ve niteliğine değinilmiştir. Son bölümde ise yatırımcıların kamuyu aydınlatma belgeleri sebebiyle uğradıkları zararları için açacakları tazminat davalarındaki usul ve esaslar incelenmiştir.Item Open Access Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigorta Himayesinin Kapsamı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ERSOY, TÜLİN; Merih Kemal OmağTrafik kazalarında önemli bir yere sahip olan zorunlu sorumluluk sigortaları ülkemizde sigortacılık faaliyetlerinde önemli bir yere sahiptir. Her geçen gün trafik kazalarındaki artış, meydana gelen can ve mal kayıpları, üçüncü kişilerin meydana gelen zararlar karşısında korunması düşüncesi ile araç malikinin, araç işletenin, araç işletenin meydana gelen zararlardan eylemleri nedeni ile sorumlu olduğu kişiler bakımından sorumlulukların ve trafik kazasının tanımı yapılarak; bu kişilerin meydana gelen ve tanımı yapılan trafik kazası karşısındaki durumları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu çerçevesinde çalışmamızın birinci bölümünde değerlendirilmektedir. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise, tarfik kazalarında meydana gelen zararlar bakımından düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigortasının, zarar görenin tanımı yapılarak, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının düzenlenmesi, sigorta sözleşmesinin tarafları, sözleşmenin düzenlenme amacı, zorunlu mali mesuliyet sigortasının hukuki niteliği ile yine 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu kapsamında ele alınarak, sözleşme taraflarının yükümlülükleri de incelenmiştir. Yine Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına bağlanan hukuki sonuçlar sigortacı ile sigorta ettiren ve zarar gören açısından yine sigorta ettiren/sigortalı ile zarar gören açısından ayrıca değerlendirilmektedir. Son olarak ise; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası'nda sigorta himayesinden bahsedebilmek için öncelikle bir kısım şartların mevcut olması gerekmektedir. Tezimizin asıl konusunu oluşturan husus, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Sigorta Himayesinin Kapsamı olup; tez konumuzun açıklanması bakımından söz konusu sorumluluk sigortasının şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hali ile tezimizin son kısmında sorumluluk xiii sigortasının şartları açıklanarak, karayollarında motorlu aracın işletilmesi nedeni ile trafik kazası meydana gelmesi halinde sorumluluk sigortasında hangi teminatların sözleşme kapsamında yer aldığı hangi teminatların sözleşme istisnası olarak yer aldığı hususu açıklanmak sureti ile ele alınmıştır. Motorlu aracın işletilmesi sonucu meydana gelen trafik kazası sonucunda oluşan zarar karşısında zarar ören üçüncü kişinin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 97. madde hükmü de dikkate alınarak doğrudan doğruya dava hakkını ne şekilde kullanacağı incelenmiştir. Çalışmamızda konu sınırlaması alanı olan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun Anayasa Mahkemesi tarafından 92/i maddesinin iptal edilmesi ile birlikte Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yapılan değişiklikle birlikte, yargı kararlarında meydana gelen farklılıklar ve geriye yürümezlik kuralı doğrultusunda sigorta himayesi dışında kalan tek taraflı olarak karayolunda meydana gelen trafik kazası sonucu tam kusurlu motorlu araç sürücüsünün vefatı nedeni ile destekten yoksun kalanlarının Poliçe Genel Şartlarında yapılan değişiklik itibari ile sigorta himayesinden ne şekilde yararlanacakları yargı kararları da dikkate alınmak sureti ile yine çalışmamızın son kısmı olan üçüncü bölümünde değerlendirilmiştir.Publication Open Access Kişiler bakımından iş kanununda kapsam dışında bırakılanlar(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2020) Dökünlü, Sinem; Demir, EnderBu çalışma T.C İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışmamızın konusu, tüm iş hukuku mevzuatlarının taranması ile kişiler bakımından İş Kanununda kapsam dışında bırakılan kişilerin değerlendirilmesidir. İş hukuku; işçi, işveren ve devlet arasındaki ilişkiyi düzenleyen bir hukuk dalıdır. İş hukukun temel ilkeleri ise işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkesidir. Bu nedenle kişiler bakımından İş Kanununda kapsam dışında bırakılan kişiler değerlendirilirken işçi kavramı önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmada ise işçi kavramı geniş bir şekilde ele alınarak, İş Kanununun uygulama alanları ve İş Kanunu kapsamında bırakılan iş ve işçiler, Yargıtay kararları ve doktrinsel veriler ışığında bir bütün halinde ele alınmaya çalışılmıştır.Publication Open Access Limited ortaklıkta payın devri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Ana Bilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2021) Çiçekçi, Özge Bensu; Akkartal, Hanife ÖztürkLimited ortaklık bir sermaye ortaklığıdır. Ancak Kanun'da bulunan birtakım düzenlemeler Limited ortaklığa, kişi ortaklıklarına özgü özellikler de tanımış, böylelikle anonim ortaklık ve kollektif ortaklık arasında bir ara tür ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede limited ortaklıkta, esas sermaye payının devrinde öngörülen merasim, limited ortaklığın kişi ortaklığı özelliğini vurgular niteliktedir. Limited ortaklık esas sermaye payı devredilebilir bir malvarlığı değeridir ve ortaklık kurulduktan sonra her zaman aynı kişilerle devam etmeyebilir. Devredilebilir bir nitelik gösteren payın, hukuki işlem ile devredilmesi asıl, çıkma ve çıkarılma yollarına başvurulması istisnadır. Başka bir ifade ile, ortaklıktan ayrılmanın doğal yolu payın devridir ve çıkma, çıkarılma ortak sıfatının payın devri veya intikali yoluyla bir başkasına geçmediği hallerde ortaya çıkabilir. TTK 595. maddesi ile esas sermaye payının devri düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile limited ortaklıkta pay devri eTTK'ya oranla önemli ölçüde kolaylaştırılmıştır. Limited ortaklık esas sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmuyorsa limited ortaklık payı, ortak tarafından, diğer ortağa veya üçüncü kişiye devredilebilir. Esas sermaye payının devri pay sahibi bir ortağın, başka bir kişiye karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanı ile, ortaklıkta sahip olduğu payı devretmesidir. Başka bir deyişle pay devri, esas sermaye payına bağlı olan ve bu sayede elde edilen hak ve yükümlülüklerin devrini gerçekleştiren bir işlem olarak vücut bulmaktadır. Limited ortaklıktaki esas sermaye payının el değiştirmesi, pay sahipliğinde bir değişikliğe neden olmaktadır. Sonuç olarak bu durum, önceki hak sahibi olan kişi açısından başka bir payı bulunmuyorsa ortaklıktan çıkma bağlamında ayrılması, devralan kişi için de daha önce bir ortaklığı bulunmuyorsa ortak sıfatının kazanılması sonucunu doğurur. Anonim ortaklık payı gibi limited ortaklık esas sermaye payı da devredilebilir nitelikte olsa da anonim ortaklıktan farklı olarak devir bazı koşullara tabi kılınmıştır. Limited ortaklıklarda sermaye pay birimlerine bölünmüş olmadığından, payın devri anonim ortaklıktan daha zordur. Limited ortaklık esas sermaye payı kanun gereği bağlamlıdır ve ancak bu bağlam kurallarına uyularak devredilebilmektedir. Esas sermaye payının devir borcunu doğuran işlemler ile devir işlemi yazılı şekilde yapılır ve taraflara ait imzalar noter tarafından onaylanır. Kanun'da öngörülen şekil şartlarına aykırı olarak yapılan devir sözleşmesi, genel kurul onayıyla da geçerlilik kazanamaz. Devir, ortaklık sözleşmesi ile ortaklık onayı kaldırılmamışsa kanun gereği genel kurul onayına tabidir. Ancak bazı durumlarda Kanun, izin koşulundan vazgeçmiştir (miras, eşler arası mal rejimine ilişkin hükümler, cebri icra yoluyla geçiş). Limited ortaklık, çoğunlukla az ortaklı bir ortaklık türü olduğu için ortakların kim olduğu önem taşımaktadır. Bu yüzden kanun koyucu payın devrini bazı yasal koşullara bağlamış, bu kurallar dışında da ortaklara, ortaklık sözleşmesinde yapacakları düzenlemeler ile payın devrini daha ağır koşullara bağlama olanağı tanımıştır. Hatta ortaklık sözleşmesiyle esas sermaye payının devrine tümüyle yasak getirilebilme imkanı dahi mevcuttur. Ortaklık sözleşmesine konulacak bir hükümle, limited ortalıklarda payın devrinin yasaklanması mümkün iken, anonim ortaklıklarda, esas sözleşme ile nama yazılı payın devri ortaklığın onayına tabi tutulabilmekle birlikte, devrin yasaklanması mümkün değildir. Çalışmamızda, öncelikle limited ortaklık tanımına değinilip, esas sermaye payı ve ortak kavramları konusunda genel açıklamalar yapıldıktan sonra, pay devri ile çıkma veya çıkarılma sonucu ortak sıfatının kaybedilmesi durumları karşılaştırmalı şekilde incelenecektir. Çalışmamızın devamında esas sermaye payının hukuki işlem ile devri, bağlam kuralları ve kurallara aykırılığın hukuki sonuçları üzerinde durulacaktır. Son bölümde ise özel kurallara bağlı kılınan ortaklığın kendi paylarını iktisabı ile payın kanun gereği intikal halleri ve esas sermaye pay devrinin hukuki sonuçları ele alınacaktır. Tüm konular eski Türk Ticaret Kanunu ve anonim ortaklıkla karşılaştırmalı şekilde ele alınmış, yeri geldikçe doktrindeki tartışma ve görüşler ile uygulamaya yön veren yargı kararlarına da yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Limited Ortaklık, Pay Devri, Devir Sözleşmesi, Şekil Şartı, Genel Kurul Onayı, Pay Defteri, Tescil.Item Open Access Medenî Yargılama Hukukunda Hâkimin Yasaklılığı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) KAPLAN, UTKU YİĞİT; Hülya Taş KorkmazYargılama faaliyeti duygusal etkilere açıktır. Bunun sebebi, birer insan olan hâkimler tarafından sürdürülmesidir. Yargılama üzerindeki bu insan etkisi, tarafsızlığın sağlanması ile olumlu hale gelebilir. Hâkimin davaya bakmaktan yasaklılığı kurumu buna hizmet etmektedir. Çalışmanın ilk bölümünde hâkimin nitelikleri ve tarafsızlık olgusu açıklanmış, aralarındaki ilişkiye değinilmiştir. İkinci bölümünde, hâkimin davaya bakmaktan yasaklılığı kurumu, sebepleri ve usûli yönleri ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, hâkimin davaya bakmaktan yasaklılığı ve yargılamanın iadesi kurumları arasındaki ilişki açıklanmıştır.