İç Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Interior Architecture Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4939
Browse
Browsing İç Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Interior Architecture Master's Degree Program by Title
Now showing 1 - 20 of 46
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access 19.yy'da Osmanlı konut mimarisinde iç mekan kurgusunun Safranbolu evleri örneğinde irdelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Sanat ve Tasarım Anabilim Dalı, 2009-07) Azezli, Gülçin Bozkurt; Oğuz Ceylan;?19.yy'da Osmanlı Konut Mimarisinde İç Mekan Kurgusunun Safranbolu Evleri Örneğinde İrdelenmesi'' konulu tezin amacı;Türkiye'de geleneksel konut mimarisinin tarihsel gelişim süreci,plan tipleri ve iç mekan kurgusunun, geleneksel konut mimarisinin en iyi korunduğu yer olan Safranbolu Evleri ele alınarak irdelenmesi. Tez giriş ve onu takip eden dört bölümden oluşmaktadır. Bu amaçla ilk olarak; Geleneksel Türk Evi'nin tarihsel süreç içerisinde çadır hayatından yerleşik düzene geçiş ile başlayıp çeşitli kültür bileşenlerinin de izini taşıyarak gelişimi ve kökeni irdelenmektedir. Geleneksel Türk Evi'nin tanımı,tarihçesi ve oluşumu ile birlikte Safranbolu bölgesinin, geleneksel konut mimarisi açısından tarihsel gelişim sürecine değinilmektedir. Geleneksel Türk Evi planlama ve yapısal kurgu açısından ele alınarak, plan tipleri,cephe özellikleri,kullanılan malzeme ve uygulanan teknikler açısından irdelenmekte ve plan tipleri; tarihsel gelişim sürecine göre en basit plandan, en karmaşık plana doğru anlatılmaktadır.?ç mekan kurgusu açısından temel öge olan oda ve oda içindeki donatılar işlevselliklerine ve yöresel özelliklerine göre irdelenmektedir.Aynı şekilde sofa ve sofanın planı belirleyen merkeziyetçi etkisi ve sofada yer alan yapısal elemanlar da detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Safranbolu bölgesi evleri,planlama ve yapısal kurgu açısından değerlendirildiğinde; plan tipleri,cephe özellikleri,kullanılan malzeme ve uygulanan teknikler bakımından irdelenmektedir.?ç mekan kurgusu açısından oda ve oda içindeki donatılar ve sofa ve sofada yer alan yapısal elemanlar detaylı bir şekilde anlatılmaktadır. Sonuç olarak; bu araştırmalar neticesinde incelenen Safranbolu Evlerinin plan tipinin, Geleneksel Türk Evi plan tipinin hangi aşamasında yer aldığının tesbiti anlatılmaktadır.Ayrıca 19.yy açısından değerlendirilen Geleneksel Türk Evi ve Safranbolu Evleri iç mekan kurgusu açısından irdelenerek; Geleneksel Türk Evi'nin yapısal ve kurgusal özelliklerinin, Safranbolu Evlerindeki yansımaları anlatılmaktadır.Item Open Access Aynı Dili Konuşan Konutlar: Sosyal Medyanın İç Mekân Kullanıcı Tercihlerine Etkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ALBAYRAK, YASEMİN SELEME; Handan GüzelciGeçmişten günümüze gelişen teknoloji ve internet ile yaygınlaşan sosyal medya kullanımı pek çok alanda etkisini göstermektedir. En belirgin etkiler tüketim kültürü üzerinde ortaya çıkmaktadır. Kullanıcıların sosyal medya ile doğrudan veya dolaylı olarak tüketim tercihleri etkilenmektedir. Ayrıca bireylerin iç mekân tercihlerini yönlendirme konusunda da doğrudan veya dolaylı olarak etkisi görülmektedir. Tercihleri yönlendiren görsel paylaşımlarının mekân tasarımında benzerliklere sebep olmaktadır. Böylelikle bireyler sosyal medya üzerinden etkilendikleri iç mekân görsellerine benzer iç mekânlara sahip olabilmeyi istemektedirler. Bu bağlamda tez çalışmasında; sosyal medyanın bireylerin tercihleri üzerindeki etki düzeyi saptanarak, iç mekân kullanıcı tercihlerine olan yansımaları incelenmesi amaç edinilmiştir. Bu amaca bağlı olarak öncelikle tüketim, tüketici ve pazarlama konularında literatür araştırmaları yapıldıktan sonra sosyal medyanın kullanıcılar üzerindeki etki düzeyini belirlemek için anket çalışması yapılmıştır. Sonuç olarak sosyal medyanın doğrudan veya dolaylı olarak kullanıcıların iç mekân tercihleri üzerindeki etkileri incelenmiş ve varlığı saptanmıştır. Bu tez çalışmasında edinilen verilerin gelecekte iç mimari tasarımların dönemsel olarak nasıl şekillendiği üzerine yapılacak olan bilimsel çalışmalar için çalışmanın yapıldığı döneme ışık tutarak kaynak oluşturabileceği öngörülmektedir.Item Open Access Balat Semti İçin Bir Aydınlatma Tasarımı Önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) OK, HANİFE; Rana KutluKentsel aydınlatma, iki açıdan tanımlanmaktadır. Bunlar; kent yaşamının güvenli ve emniyetli bir şekilde sürdürülebilirliğinde önemli etkenlerden birisi olan işlevsel aydınlatma ile kent kimliğinin vurgulanması ve algılanması üzerine kentsel değerlerin ön planda olduğu mimari aydınlatmadır. Küreselleşen dünyada kentlerin birbiriyle yarışması, yaşanan teknolojik ve bilimsel gelişmelerle birlikte kentsel aydınlatma konusunda da önemli gelişim ve değişimler yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda kentsel alan aydınlatmasının tüm paydaşların görüşlerini içeren kapsayıcı yaklaşımla hazırlanması, ayrıntılı olarak işlenmesi ihtiyacı doğmuştur. Aydınlatma master planları; kent aydınlatma kriterlerine istinaden hazırlanan planlar olup, kenti bir bütün olarak düşünüp kent kimliğini koruyarak aydınlatma ile bu kimliği vurgulamayı amaçlar. Kapsamlı bir şekilde tasarlanan aydınlatma master planları çağdaş aydınlatma tekniklerinin, uygun standart ve şartların sağlandığı, gereksiz enerji kullanımının minimuma indirildiği bir kent aydınlatması ortaya koyarken, kentin gelişmişliğinin ve yüksek yaşam kalitesinin en önemli göstergelerinden birini oluşturur. Kent yaşayanlarına ve ziyaretçilerine görsel konfor koşullarını sağlamanın yanında gün saatleri dışında da ortak toplumsal değerleri yaşama ve paylaşmalarına imkan sunan, kenti çekici kılan, en önemli planlama araçlarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Bu çalışmada kentsel aydınlatma kriterleri ve amaçları irdelenmiş olup etkili bir kentsel aydınlatma için aydınlatma master planın önemi ve kapsamı vurgulanmıştır. Bu amaçla, Aydınlatma master planlanın tarihi gelişim süreci incelenmiş ve planlama aşamalarında bahsedilmiştir. Ardından dünyada ve Türkiye'de uygulanmış aydınlatma master plan örnekleri incelenmiştir. Tez çalışması; çok disiplinli bir çalışma gerektiren Aydınlatma Master Planı için bir altlık veya yönlendirici oluşturacak şekilde kurgulanmıştır. Alan çalışması için İstanbul kimliğinde önemli bir yeri olan Fatih İlçesi - Balat semti seçilerek, ele alınan kriterler bağlamında tanımlanan belirli bir bölgenin aydınlatma tasarımı önerisi geliştirilmiştir. Balat; kozmopolit kimliği ve geçirdiği tarihsel süreçlerden dolayı detaylı analiz ve bölgeleme çalışması gerektirmektedir. Tarihi Yarımada'da yer alan Balat, tarihi kent kimliğini yansıtan bir bölgedir. Çalışma kapsamında Balat'ın geçirdiği tarihsel süreçten bahsedilmiş, sahip olduğu kimlik değerleri belirlenmiştir. Kentsel kimlik, kentsel imge kavramları çevresel algı ile ele alınarak Kevin Lynch'in öncelikli Kent İmgesini oluşturan beş maddesi ile daha sonraki çalışmalarını esas alan anlam ve algı üzerinden analiz edilerek geliştirilmiş, Balat Bölgesi için işlevsel-mimari aydınlatma esasları bağlamında bir aydınlatma tasarımı önerilmiştir. Bu kapsamda oluşturulan senaryosu ile Balat semti, sahil kıyısı ve komşu alanda bir çalışma bölgesi belirlenmiştir. Bu çalışma bölgesinde aydınlatılması gereken kentsel ögeler incelenmiştir. Oluşturulan güzergahta Balat'ın kimliğini vurgulayan yapılar ve sokaklar analiz edilerek hem gündüz hem de gece mevcut durum karşılaştırmaları yapılmıştır. Oluşturulan senaryo kapsamında güvenli ve emniyetli yürüyüş yolları oluşturularak, Balat'ta görülmesi gereken öğelerin planlı ve kapsamlı bir şekilde aydınlatılması kent kimliğine kazandırılması ve tanıtılması amaçlanmıştır. Mevcut durum analizinde aydınlatma sorunları tespit edilmiş ve bu bağlamda öneriler getirilmiştir. Çalışmanın gelecekte yapılacak daha kapsamlı bir aydınlatma master planı için başlangıç oluşturması hedeflenmiştir.Publication Open Access Bellek - mekan ilişkisi: Kuzguncuk evlerinde tipoloji(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2020) Akıncı, Gülderen; Tosun, Vehbiİnsanlığın var oluşundan beri süregelen barınma ihtiyacı, bireyleri sürekli bir barınak ve korunak arayışına yöneltmiş, dönemin şartları doğrultusunda çözüm bulmaya zorlamıştır. Başlangıçta hayatta kalmak amacı ile zorunlu bir barınak oluşturma çabasına giren insanoğlu, zamanla gelişen bilim ve teknolojinin de etkisi ile hayatta kalma mücadelesini, yaşam şartlarını iyileştirme mücadelesine dönüştürmüştür. Bu nedenle bireyler, ait olduğu toplum ve coğrafyanın imkan tanıdığı şekillerde konut üretme yoluna gitmiş; iklim, coğrafya ve çevre özellikleri doğrultusunda inşa ettiği konutlara kültürel bir değer de katmıştır. Ortaya çıkan bu yapı türü söz konusu coğrafya ile özdeşleşmiş, zaman içerisinde ortak bir dil (mimari kimlik) oluşturmuş ve bireyler, bulundukları mekana çeşitli anlamlar yüklemeye başlamışlardır. Üç boyut ile ifade edilen mekan kavramı, bu sayede yer statüsü kazanmıştır. Günümüzde insan gücünün yerini alan bilgisayar ve makineler, tarımsal faaliyetlerin azlığı ve köyden kente göçün etkisi ile büyük kentlerde artan nüfus ve konut ihtiyacı nedeni ile mimari kimliğe sahip yapılar yerini, günümüzde inşaat teknolojisindeki gelişmelerle çok katlı yapılara bırakmıştır. Yalnızca temel barınma ihtiyacının karşılanabilmesi amacı ile iletişim ve etkileşimden yoksun, bireylerin birbirlerini tanımadığı, mahalle kültüründen uzak kentler inşa edilmiştir. Toplumlar, bu yeni düzen içerisinde zamanla kültürel değerlerini kaybetmiş, bellek yitimine uğrayarak geçmişle bağını koparmıştır. Bu nedenle, kültürel sürdürülebilirliğin sağlanması ve toplumların devamlılığı için; çeşitli anılar ve olaylar aracılığı ile bellekte yer edinmiş ancak kaybolmak üzere olan değerlerin anımsatılması ve yaşatılmasına aracılık sağlayan, geçmişin somut temsilcileri olan bellek mekanları önem kazanmaktadır. Bireyler, belleklerinde yer alan geçmişi bu mekanlar üzerinden yeniden üretmekte ve mekanda yer alan tekrarlayan öğeler, mekanın belleğe kaydolması ve anımsanmasında büyük önem taşımaktadır. Bellek-mekan ilişkisinin, bellek mekanı olarak kabul edilen Kuzguncuk üzerinden incelendiği bu çalışmada; mekan kimliği üzerinde durulmuş, mekan kimliğini oluşturan ve Kuzguncuk'un bellekte yer edinmesi sağlayan tekrarlayan öğeler detaylıca incelenerek, ilgi durumlarına göre gruplamalar yapılmıştır. Bu gruplamalar aracılığı ile mekanın tekrarlayan öğeleri belirlenmiş, yapıların güncel durum tespiti yapılmış ve bireyler ile yapılan planlanmamış görüşmelerle bu öğelerin bellek ve anımsama üzerindeki etkileri incelenmiştir. Aynı zamanda, çalışmanın Kuzguncuk'un mimari kimliğinin belgelenerek, geleceğe aktarımı için bir kaynak oluşturması ve gelecek çalışmalara referans olması hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bellek, Mekan, Kültür, Mekan Kimliği, KuzguncukPublication Open Access Bellek-mekan ilişkisi: Tarlabaşı örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı K, 2019) Çavuç, İoli Büyükyorgiyadis; Kutlu, RanaBu çalışma İstanbul'un merkezi sayılan ve yok olmaya yüz tutmuş, kentsel dönüşüm projesi ile de yakın gelecekte eski kimliğini kaybedecek olan Tarlabaşı'nın mimari geçmişini analitik bir şekilde incelemektedir. Aynı zamanda bu tarihi bölgede 19. yy üçüncü çeyreği ile 21. yy'ın birinci çeyreğine kadar yaşayan farklı insan topluluklarının fiziksel ortamlarını ne şekilde değiştirdiklerini algılamak, öte yandan ayakta kalan tarihi verileri doğru değerlendirmek, mazide kalan dokuyu oluşturan eserlerin mimari özelliklerini keşfetmek, bellek-mekan ilişkisini değerlendirmek ve günümüzde farklı eğitim ve yaş grubundan seçilen deneklerin bir parçası oldukları Tarlabaşı'nı nasıl algıladıkları görmek ve onlar adına bir farkındalık yaratabilmek bu araştırmanın bir diğer amacıdır.Item Open Access Birinci Kademe Sağlık Mekanlarında Nitelik(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) GENÇ, EDİBE; Rana KutluGeçmişten günümüze doğru teknolojik gelişmeler ile değişime uğrayan sağlık yapıları, kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik tasarımları sonucunda olumsuz izlenimlerden kurtulmuştur. Ancak bahsedilen iyileştirilme çalışmaları hastaneler özelinde kalmış ve birinci basamak tedavi hizmet grubunda bulunan aile sağlığı merkezlerinde görülmemektedir. Halbuki bu merkezler bireyler için sağlığın ilk adımı olma niteliğindedir. Tez kapsamında ele alınan sorunlar doğrultusunda; yönetmelerin ve bilimsel çalışmaların nicelik bazında olup, nitelik açısından eksik kaldığı aile sağlığı merkezlerinin iç mekan tasarımı çerçevesinde iyileştirme çalışması amaçlanmıştır. İyileştirme süreci fiziksel parametrelerin irdelenmesi ve değerlendirmeler sonucunda tasarım önerisi geliştirilmesi üzerinedir. Bahsi geçen hedeflere bağlı olarak bir aile sağlığı merkezi seçilmiş ve mevcut durumu gözlemlenmiştir. Literatürden edinilen bilgiler neticesinde tasarım önerisi planlanmıştır. Tasarım önerisinde, kullanıcıların yoğun olarak kullandıkları; koridor ve bekleme salonu, muayene odası, gebe izlem ve bebek bakım odası örneklenmiş; simülasyon programında modellenmiştir. Hazırlanan üç boyutlu çalışmalar ankete mevcut durumlarıyla sunularak, mekansal algı bağlamında kullanıcı memnuniyet oranları belirlenmiştir. Sonuç olarak mekan tasarımında insan faktörünün önemli bir parametre olduğu düşüncesi ile mekansal algı bağlamında memnuniyet oranları tespit edilerek, çözüm önerileri sunulmuştur. Bu tez çalışmasında edinilen verilerin gelecekte yapılacak olan bilimsel çalışmalara altlık oluşturacağı ve tasarlanacak yahut yenilecek aile sağlığı merkezlerinin planlanması sürecine yön vereceği öngörülmektedir.Item Open Access Bitkisel Tasarımın Ofislerde Mekansal Öğe Olarak Kullanımının Incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ÖZKAHRAMAN, YEŞİM; Gülay UstaDoğa ile insan arasında sürdürülebilir bir etkileşimin sağlanmasında rol oynayan en etkili unsurlardan biri bitkilerdir. Bitkiler insanlara psikolojik, fizyolojik ve ekolojik olmak üzere birçok fayda sağlamakla birlikte iç mekan organizasyonlarında mekansal öğe olarak önemli bir yer tutarlar. Bitkilerin iç mekan tasarımlarında mekansal öğe olarak sunduğu olanakların etkin olabilmesi, ancak uygun şekilde ve doğru amaçlar doğrultusunda düzenlenmeleriyle mümkün olabilir. Bitkilerin, kullanım amacına ve bulundukları ortamda yaratmaları istenen etkilere bağlı olarak belirli kriterler çevresinde düzenlenmesi 'Bitkisel Tasarım' kavramını ortaya çıkarmaktadır. İç mekan bitkisel tasarımında bitkilerin, çok sayıda ekolojik, estetik, işlevsel katkı ve hizmetler sağlayacak özellikleriyle birlikte, içinde bulunduğu çevreyi organize ederek daha tanımlı hale getirip kişilerin mekanı algılama biçimleri üzerinde etkili olmaktadır. Bu araştırmada, araştırma alanı olarak seçilen beş ofis; Tentie Offices, Usen Next Offices, Citi Wealth Hub, Enocta Ofis ve Slack Offices, 'Bitkisel Tasarım' yönüyle ele alınıp, ofislerden seçilen tasarım örnekleri üzerinde bitkilerin üstlendikleri mimari ve estetik fonksiyonları irdelenmiştir. Bu doğrultuda ofislerin bitkisel tasarımının işlevsel ve estetik yönü hakkında genel bir değerlendirme ortaya koyulmuştur. İç mekan organizasyonlarında yapılan tasarımların başarıları göz önünde bulundurulduğunda ofisler ve çalışanlar için bitkisel tasarımın önemli bir tasarım yaklaşımı olduğunu söylemek mümkündür.Item Open Access Çarşı Kavramının Tarihsel Değişiminin Analizi ve Tasarım Önerileri: İznik Konak Çarşı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KANDEMİR, AYŞENUR; Vehbi TosunTarih öncesi dönemlerden beri insanoğlu, barınma ihtiyacına yönelik mekânlar yaratmakta ve çözümler üretmektedir. Bireyin içinde bulunduğu mekân, zamanla bireyin düşüncelerinin, dini ve kültürel hareketlerinin ve mekândaki faaliyetlerinin fiziksel bir kaydı haline gelir. Özel mekânlar bireylerin kültür ve değerlerini yansıtırken, kentsel mekânlar toplumun değerlerini yansıtır. Bu nedenle kentler, ait oldukları toplumun düşünce ve yaşam biçimlerini yansıtan somut veriler olarak kabul edilebilir. Kentlerin merkezleri, kentin ilk yerleşim alanları olduğundan, daha fazla kültürel öğe, tarihi doku ve dolayısıyla içinde yaşayan toplumun kimliğine ve yaşam tarzına dair daha fazla ipucu içerir. Bu çalışmada, tarih boyunca kentlerin merkezinde yer alan çarşı kavramı, geçmişten günümüze kentsel iç mekân kapsamında incelenmiştir. Kentsel ara mekânı oluşturan öğeler ve organizasyon biçimleri incelenmiş, elde edilen veriler sentezlenerek tümevarım yöntemiyle tasarım kodları oluşturulmuş ve bu tasarım kodları pilot çalışma olarak sunulacak tasarım önerisinde kullanılmıştır. Pilot çalışma alanı olarak, çok katmanlı bir kültürel geçmişe ve bu nedenle kültürel turizm potansiyeline sahip olan İznik şehri ve şehrin eski kent merkezinde yer alan Konak Çarşı seçilmiştir. Mevcut yapılı çevre genel olarak, kentin geçmişi ve kullanıcıları ile doğru anlam ve iletişim kurulmasını sağlayan kodları barındırmamaktadır. Yapılı çevrenin bölgenin tarihi ve kültürel kimliği ile örtüşecek şekilde yeniden tasarlanması önemlidir. Bu amaçla İznik Belediyesi'ne ait olan ancak İznik'in tarihi ve kültürel kimliğini yansıtmayan Konak Çarşı seçilmiştir. Önerilen projedeki kodlar kullanılarak kentsel iç mekân çerçevesinde yeniden düzenlenecek olan Konak Çarşı'nın, kullanıcı ile iletişim kuran, kültürel ve tarihi değerini yansıtan bölgesel bir dönüm noktası ve odak noktası olması hedeflenmektedir.Publication Open Access Dolmabahçe Sarayı'nda Dört Büyük Salonda İç Mimaride Kullanılan Renkler(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2007-06) Eceoğlu, Arzu; Levent ArşirayDolmabahçe Sarayı'nın bulundugu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Bogaziçi'nin büyük bir koyuydu. Osmanlı Kaptan Pasalarının gemilerini demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldıgı bu koy zamanla bataklık haline gelmis ve 17'nci yüzyıldan itibaren baslayarak doldurulmus, padisahların dinlenme ve eglenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüstürülmüstü. Bu bahçede, çesitli dönemlerde yapılan köskler ve kasırlar toplulugu, uzun süre Besiktas Sahil Sarayı adıyla anıldı. Besiktas Sahil Sarayı, Abdülmecit döneminde (1839-1861), kullanıssız oldugu gerekçesiyle ve 1843 yılından itibaren bölüm bölüm yıktırıldı. Aynı yıllarda, Dolmabahçe Sarayı'nın 15.000 m2'lik bir alanı kaplayan temelleri, mese kazıklar ve agaç hasırlar üstünde yükselmeye basladı. Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı 110.000 m2'yi asan bir alan üstüne kurulmus ve ana yapısı dısında onaltı ayrı bölümden olusmustur. Bunlar saray ahırlarından degirmenlere, eczanelerden mutfaklara, kusluklara, camhane, dökümhane, tatlıhane gibi isliklere uzanan bir dizi içinde, çesitli amaçlara ayrılmıs yapılardır. Bu yapılar arasına Sultan II. Abdülhamid Döneminde (1876-1909) Saat Kulesi ve Veliahd Dairesi arka bahçesindeki Hareket Köskleri eklenmistir.Dönemin önde gelen Osmanlı mimarları Karabet ve Nikogos Balyan tarafından yapılan sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını tasıyan üç bölümden olusur. Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim isleri, Harem-i Hümâyûn; Padisah ve ailesinin özel yasamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muayede Salonu'ysa; Padisah'ın devlet ileri gelenleriyle bayramlasması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıstır. Tüm yapı, bodrumla birlikte üç katlıdır. Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkilerine karsılık bu saray, bu etkilerin Osmanlı ustalarca yorumlanmıs bir uygulamasıdır. Öte yandan, gerek kurulus gerekse oda ve salon iliskileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandıgı bir yapı bütünüdür. Beden duvarları tastan, iç duvarları tugladan, dösemeleri ahsaptan yapılmıstır. Çagın teknolojisine açık olan saraya, 1910-12 yıllarındaysa elektrik ve kalorifer sistemi eklenmistir. 45.000 m2'lik kullanılır döseme alanı, 285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti vardır. Dösemelerin ince isçilikli parkelerinin üstünde, önce sarayın dokumevinde, sonra da Hereke'de dokunmus 4454 m2 halı serilidir. Padisahın devlet islerini yürüttügü Mabeyn; islevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı'nın en önemli bölümüdür. Giriste karsılasılan Medhal Salon, üst kat ile baglantıyı saglayan Kristal Merdiven, elçilerin agırlandıgı Süfera Salonu ve padisahın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; imparatorlugun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmis ve dösenmistir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; padisahın Mabeyn'de kendine özel olarak ayrılmıs dairesine bir tür geçis mekanı olusturmaktadır. Bu özel dairede, padisah için mermerleri Mısır'dan getirilmis görkemli bir hamam, çalısabilecegi oda ve salonlar bulunmaktadır. Harem ve Mabeyn bölümleri arasında yer alan Muayede Salonu; Dolmabahçe Sarayı'nın en yüksek ve en görkemli parçasıdır. 2000 m2'yi asan alanı, 56 sütunu, yüksekligi 36 m.yi bulan kubbesi ve bu kubbeye baglı yaklasık 4,5 tonluk ngiliz yapımı avizesiyle bu salon, sarayın diger bölümlerinden belirgin bir biçimde ayrılmaktadır. Salon, bodrumdaki tesislerden elde edilen sıcak havanın sütun diplerinden içeri verilmesiyle ısıtılmakta, böylelikle soguk mevsimlere rastlayan törenler daha sıcak bir atmosferde yapılabilmekteydi. Geleneksel bayramlasma töreni günlerinde, Topkapı Sarayı'nda bulunan altın taht bu salona getirilerek kurulur ve padisah bu tahtta devlet ileri gelenleriyle bayramlasırdı. Galeriler ise elçilik görevlilerine, Saray Orkestrası'na, bay ve bayan konuklara ayrılmıstı. Dolmabahçe Sarayı'nın Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmıs bir saray olmasına karsılık, islevsel kurulusu ve iç mekan yapısında ?Harem?in eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmistir. Ancak Topkapı Sarayı'nın tersine, Harem, artık saraydan ayrı tutulmus bir yapı ya da yapılar toplulugu degildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlügü içinde yerlestirilmis özel bir yasama birimidir. Dolmabahçe Sarayı'nın yaklasık üçte ikisini olusturan Harem Bölümü'ne, Mabeyn ve Muayede Salonu'ndan geleneksel ayrımı vurgulayan demir ve ahsap kapılarla kesilmis koridorlardan geçilmekte, bu bölümde Bogaziçi'nin yansımalarıyla aydınlanan salonlar, sofalar boyunca padisahların, padisah eslerinin, çesitli görevleri olan kadınların, sehzade ve sultanların yatak odaları, çalısma ve dinlenme odaları sıralanmaktadır. Valide Sultan Dairesi, Mavi ve Pembe Salonlar, Abdülmecid, Abdülaziz ve Resad tarafından kullanılan odalar, Cariyerler Bölümü, Kadınefendi odaları, Büyük Atatürk'ün çalısma ve yatak odası, sayısız degerli esya, halı, levha, vazo, avize, tablo gibi sanat yapıtları Harem'in ilginç ve etkileyici parçalarını olusturmaktadır. Dolmabahçe sarayı renk açısından önemli bir yapıya sahiptir. Tarihimizin en gösterisli ve en rnkli sarayıdır. Dönemin zenginligine uygun olarak insa edilmistir. Kullanılan renk ve desenler de bunu çok güzel yansıtmaktadır. Sıcak ve soguk renkler uyum içinde bir arada kullanılmıstır. Mimari bu sarayda gerek tavan bezemeleri gerek islemeler nedeni ile net olarak algılanamamaktadır. Dolmabahçe sarayı konumu açısından dogu ısıgını almaktadır. Bunun en güzel örneklerini giris kısmında mabeyn salonunda görmekteyiz. Diger salonlar da plansal olarak ele alındıgında aldıkları ısıgın özelliklerini tasımaktadırlar. Renkler dört salondada birbirine büyük oranda benzemektedirler ve çogu yerde aynı renkler kullanlmıstır. Sadece mavi salon adıyla baglantılı olarak mavi rengin her tonunu fazlasıyla barındırmaktadır.Item Open Access Ekolojik Malzemelerle Tasarlanmış Mobilyaların Tasarım, Ekolojik ve Ekonomik Açıdan İrdelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) AL-SAMARAIE, FATIMAH ADIL MOHAMMED; Aliye Rahşan KarabetçaDünya, artan nüfus ve gelişen teknolojilere bağlı olarak gittikçe daha çok kirlenmekte ve kaynaklar bakımından tükenmektedir. Buna bağlı olarak dünyanın sürdürülebilirliği ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde bırakılabilmesi için insan neslinin ürettiklerine ve tükettiklerine dikkat etmesi gerekmektedir. Bu üretimlerin en önemlilerinden birisi olan mobilya, mekanın en gerekli tamamlayıcılarından birisi sayılmaktadır. Bu sebeple, mobilyanın sağlıklı bir şekilde üretilmesi, kullanılması ve yeniden değerlendirilmesi söz konusu sürdürülebilir bir gelecek için önemlidir. Mobilya sektöründe sürdürülebilirlik yaklaşımı yeni olmasına rağmen ekolojik dengenin korunması için faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlarca ve uluslararası yapılan anlaşmalarla desteklenmektedir. Bu destekler doğrultusunda, yapılacak olan ekolojik mobilyaların üretiminin ve tüketiminin yaygınlaşması, sürdürülebilir bir ekolojik denge için gereklidir. Bu tez çalışmasında, mobilyalarda ekolojik malzemeleri anlamak için iki aşamadan oluşan bir araştırma yapılmıştır. İlk aşamada karşılaştırma yöntemiyle mobilya tasarımında ve iç mekânda kullanılan malzemelerle geleneksel malzemeler arasındaki farklar araştırılmıştır. Ekolojik mobilya tasarım ilkeleri ve 5R kuralı: Reduce (Azalt), Reuse (Tekrar kullan), Recycle (Geri dönüştür) , Replace: (Değiştir) , Recover (Geri kazanım), örnekler ilkesi, ekolojik malzeme ilkeleri ile iç mekân kullanıcı ilişkisini sağlamak için önemli olan araçlar ele alınmıştır. Bunun yanında ekolojik malzemelerle tasarlanmış mobilyaların önemi ekonomik ve ekolojik açıdan ele alınmıştır. İkinci aşamada ise ekolojik malzemelerle tasarlanmış mobilyaların konut ve ofis özelinde iç mekâna olan etkileri, örneklerle uygulanma yöntemi, kullanım amacı ve kullanım alanı analiz tabloları oluşturulmuştur. Bu analizin amacı, konut ve ofis mobilyalarında kullanılan çevre dostu malzemelerin ekonomik ve ekolojik açıdan incelenmesi ve iç mekan tasarımına olan etkilerini incelemektir. Yapılan araştırmalar sonucunda, ekolojik malzemelerle tasarlanan mobilyaların sürdürülebilirliğe, mobilya geri dönüşüm sistemini iyileştirerek ekonomik kalkınmayı sağlamaya katkı sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca doğal kaynakların israf edilmesi sorununu çözmeye ve çevrenin korunmasına katkı sağladığı da ortaya konmuştur. Geri dönüşüm malzemelerinin kullanılması, ekolojik malzemelerin tercih edilmesi, kolay paketleme, nakliye için ürüne esneklik ve demontaj uygulanmasının sürdürülebilir mobilya tasarımı için gerekli olduğu vurgulanmıştır.Publication Open Access Ekolojik mimarlık kapsamında malzeme seçiminin yerel mimarideki yeri; Geleneksel Urfa evleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2021) Çiftçi, Sümeyya Yazmacı; Erçetin, ArzuHızlı nüfus artışı ve teknolojik gelişmelerle insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik pratik çözümler geliştirilmeye çalışılmıştır. Olaya sadece " anı kurtarma" şeklinde yaklaşılarak artan konfor isteklerini karşılarken doğaya verilen zarar ve çevre tahribatı göz ardı edilmiştir. Verilen zararın geri dönülmez boyutlara ulaşmasıyla 20.yy sonlarında çeşitli kuruluş ve mimarlar bu duruma farkındalık yaratmak amacıyla sorunu uluslararası platforma taşımıştır. Araştırma kapsamında ekolojiye en fazla zararın yapı sektörünün verdiği saptanarak bu konuda çözümler üretilmesi hedeflenmiştir. Bu doğrultuda geliştirilen çözümlerin başında enerji etkin ekolojik yapıların tasarım kriterleri ve yapım sistemleriyle birlikte uygun malzeme seçimi üzerinde durularak bu alanda çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmada üç ana başlık üzerinde durulmuştur.İlk olarak ekoloji kavramı ve tarihsel süreç içerisinde göstermiş olduğu gelişim üzerine bilgiler verilmiştir. İkinci ana başlık olarak,enerji etkin yapıların ana bileşenlerinden olan yapı malzemelerinin enerji tasarrufundaki rolüne değinilerek malzemeden beklenilen temel unsurların;enerjiyi az kullanması ve verimli kullanması bunu yaparken de dayanıklığından ödün vermeyerek uzun yıllar kullanım fırsatı sunması, yapı ömrü sonlanınca da tekrar geri dönüşüm özelliğiyle doğaya kazandırılması özellikleri detaylı olarak anlatılmıştır. Son ana başlık olarak da günümüzde popilerliğini kaybeden yerel malzemelerle yapılan geleneksel yapıların ekolojik kriterleri tam olarak sağladığından tekrardan gündeme gelip inşa edilmesi gerektiği savunulmuştur. Tez kapsamında ekolojik yapı tasarım kriterlerinden belki de en önemlisi olan malzeme seçimi üzerine bilgiler verilerek geleneksel mimariyle olan ilişkisi irdelenmiştir. Alan çalışması olarak seçilen Şanlıurfa'daki geleneksel konutların; plan şemaları ,uygulama teknikleri ve kullanılan yerel malzemeleri detaylı ele alınarak ekolojik kriterleri nasıl sağladığı örnekler üzerinden açıklanmıştır. Bölüm sonunda verilen bilgiler ışığında yerel malzeme seçimiyle Şanlıurfa'nın geleneksel mimarisini yansıtan, enerjiyi doğru kullanıp, kendi kendine yetebilen ekolojik konut önerisi tasarlanmıştır.Item Open Access Geleneksel Türk Evinin İç Mekan Özelliklerinin Odunpazarı ve Kütahya Evleri Özelinde İrdelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ATICI, BÜŞRA; Aliye Rahşan KarabetçaKentsel yaşamın getirisi olan toplumsal yaşam içerisinde insanlar birlik içinde yaşamaktadırlar. Bu birlikteliğin sağlıklı bir şekilde sürmesi, insanların yaptıkları ortak paylaşımlar sonucu oluşmaktadır. İnsanların bir arada yaşamasıyla ortak paylaşım sonucu oluşan ürün, kültür olarak nitelendirilmektedir. Kültür, bir aradalığı sağlayan temel bir olgudur. İnsanoğlu yaşadığı andan itibaren kendisini ve çevresini anlamlandırmaya başlamıştır. Bu anlamlandırma süreci içerisinde ilk olarak yaşadığı çevreyi anlamış ve daha sonra şekillendirmeye başlamıştır. Bu şekillendirme sürecinde ilk olarak aile ve ailenin kurulduğu konut kavramı öne çıkmaktadır. Yapılan tez çalışmasında, Türklerin aile yaşantısı ve İslam inancının getirdiği konut tipinin araştırılması yer almaktadır. Bu sebeple Türk evi konut tasarımında yaşamın sürdüğü iç mekan kurgusu öne çıkmaktadır. Dolayısıyla Türk evinin iç mekan kurgusunu etkiyen kültürel faktörler ve bunların fiziki çevreyi nasıl şekillendirdiğinin görülmesi, konut kültürünün sürdürülebilirliği açısından değerlidir. Bu sebeple çalışma kapsamında, kültürün geleneksel konut tasarımını nasıl şekillendirdiğinin araştırılması amaçlanmıştır. Belirlenen bu amaç doğrultusunda Eskişehir ve Kütahya'nın ilk Türk yerleşim yerine ait geleneksel konut tiplerinin incelenmesi tez çalışmasının kapsamını oluşturmaktadır. Yapılan tez çalışması, nitel araştırma yöntemleri doğrultusunda yapılmıştır. Literatür taraması ve saha araştırmalarından yararlanılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda, iç mekana ait plan kurgusu, kapı ve tavan detayları çizilerek tablolarla ifade edilmiştir.Publication Open Access Giyim mağazalarında marka kimliği ile iç mekan tasarımı arasındaki ilişki ve güncel bir marka üzerinden değerlendirme(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2012-07) Karacalı, Atlıhan Onat; Kutlu, RanaBu çalışmada, perakende tasarımında marka kimliği değerlendirilecektir. Bu doğrultuda, öncelikle kimlik ve imaj kavramları tanımlanacaktır. Kurumsal kimlik, marka kimliği, kurumsal imaj ve marka imajı kavramları ve bunların birbirleri ile ilişkileri, iletişim bilimi açısından değerlendirilecektir. Marka kimliğini, marka imajına dönüştüren anlam aktarım unsurları sıralanacaktır. İletişim ve mimari kapsamları bağlamak adına, marka kimliğinin mağaza iç mekan tasarımına etkileri açıklanacaktır. Marka kimliğinin diğer anlam aktarım unsurların tasarımında yapıldığı kadar iç mimari anlamda da yorumlanması gerekliliği, mağaza konsepti üzerinden vurgulanacaktır. İç mimari anlam aktarım unsurları olarak; cephe, vitrin, plan şeması, malzeme, renk, aydınlatma ve donatılar sıralanacaktır. Adı geçen tasarım elemanlarının ve bunlara ilişkin diğer tasarım kararlarının, müşteri ilgisi üzerinde büyük etkisi vardır. Çünkü günümüzde, ürünler değil; anlamlar tüketilmektedir. O hâlde, doğru tasarlanmış anlam aktarım unsurlarınca iletilecek doğru mesajların, değer biçilemez müşteri sadakati oluşturacağı açıktır. Sonuçta, çağdaş bir marka seçilerek, sıralanan anlam aktarım unsurları üzerinden marka kimliği ve mağaza tasarımı anlamında irdelenecektir. En sonda da marka kimliği ve mağaza tasarımı üzerinden iletişim ve iç mimari alanları için öneriler geliştirilecektir.Publication Open Access Gotik heykelcilikte "gargoyle heykeller" üzerine bir araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2017-04) Nabiyeva, Kübra; Erçetin, ArzuGotik sanat anlayışında heykeller, kilise ana kapıların yanına ağırbaşlı diziler halinde sıralanırdı. Kiliselerin dış yüzleri Tevrat ve İncil'den alınmış konuları anlatan heykellerle bezenirdi. 12. yüzyılda kuzeyli heykelcilerin başlıca görevi katedraller için çalışmaktı. 14. yüzyıl heykel sanatının en güzel örnekleri özel şapeller için yapılmış değerli madenden ve fildişinden heykellerdi. Figürlere eğim verilerek katılık izleniminden kaçınılması da bu yüzyılda gerçekleştirildi. İlk heykel yalnız dinle ilişkili olmasına karşın sonraları ölümlüler de betimlenmeye başlandı; tek figürden çok figüre geçildi. 13. yüzyıldan sonra heykeller ölümlü insanlara benzemeye yöneldi. Meryem, kutsal bir kadın olduğu kadar yalnızca, bir ana olarak da canlandırılıyordu. İngiliz gotik mimarlığına bağlı heykele ancak 13. yüzyıldan sonra yer verildi. Almanya'da ise Bamberg Katedrali'nden başlayarak heykele her zaman ağırlık verildi. Giderek Alman heykelciliği doğaya daha bağlı, bağımsız bir yön aldı. Gotik sanat anlayışında yapılan heykellerin en önemlileri Gargoyle ve Kimeralardır. Bu çalışmada Gotik anlayışın sanatın hangi dallarına sirayet ettiği ve hangi anlamları yüklediği konu alınmış ayrıca Osmanlı döneminde ve o dönemden kalan yapıtlarda kültürümüze kattıkları anlatılmıştır. Son bölümde "Chimera of Arezzo" heykeli ayrıca incelenmiştir. Anadolu'dan göç eden bir kavmin İtalya'da bulunan bu heykeli hem Yunan hem İtalyan hem de Anadolu kültürünü ve işçiliğini barındırması seçilmesinde büyük etmen olmuştur.Publication Metadata only Halkalı-Kapıkule demiryolu hattı 19.yy istasyon yapılarının mekân analizi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2019) Özer, Çağatay; Usta, GülayBu çalışmanın konusu, Halkalı-Pehlivanköy bölümü 19. Yüzyılda inşa edilen, günümüzde Halkalı-Kapıkule arasında hizmet veren demiryolu hattı üzerinde bulunan yolcu binalarının incelenmesi, ulaşılan verilerin analiz edilerek belgeleme çalışması gerçekleştirilmesi ve yapılar hakkında öneriler oluşturulmasıdır. Hedef, söz konusu tarihi yapı grubu için arşiv çalışması oluşturulması ve iç mekan özelliklerinin belgelenmesidir. Hazırlanan bu araştırmada, belirlenen istasyon yapılarının tarihsel süreçlerinin incelenmesinde literatür taramaları yapılmış ve mevcut durumları değerlendirilmiş, daha sonra bu yapılar morfolojik kart, soyutlama ve grafiksel anlatım teknikleriyle analiz edilmiştir. Bu süreçte, yapılandırılmamış görüşmeler, saha çalışmaları ile TCDD arşiv ve envanter incelemeleri yapılmış, yapıların mimari-teknik çizimlerine erişilmiştir. Sonuç olarak Halkalı-Kapıkule demiryolu hattı üzerinde bulunan, araştırma kapsamında incelenen yapılara farklı dönemlerde çeşitli yenileme uygulamaları gerçekleştirildiğini, tipolojik şema oluşturulan yapıların iki adedinin acilen yenilenmesi gerektiğini ve hat üzerinde bulunan daha önce restore edilmiş tüm istasyon binalarının, iç mekan mobilyalarında binanın tarihi kimliğinden uzaklaşan bir yaklaşımın uygulandığı gözlenmiştir.Item Open Access İç Giyim Mağazalarında Kurumsal Kimliğin Mobilya ve Donatı Üzerine Etkisi: Victoria's Secret Mağazalarının Analizi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) SANCAK, DİLAN; Vehbi TosunBu çalışmada; perakende iç giyim ve giyim mağazalarında markaların kurumsal kimlik yapısı değerlendirilecektir. Bu doğrultuda kurumsal kimlik, marka kimliği, kurumsal imaj, marka imajı olguları tanımlanacaktır. Günümüzde ürün ya da hizmetin kalitesinden ziyade, markanın tüketiciye sağladığı avantaj ve statü önem kazanmıştır. Bu sebeple markanın; ürün ya da verdiği hizmetin tüketiciye kurumsal yapı ögelerinin doğru aktarımı gerekmektedir. Bu bağlamda marka ve kurumsal kimliğin, iç mimarlar tarafından oluşturulan tasarımlara aktarımı ve önemi açıklanacaktır. Mağaza tasarımında kullanılan mobilya ve donatılar, iç mimarların tasarladığı projelerde marka imajını yansıtması açısından en önemli araçlardan biridir. Bu doğrultuda, marka imajını yansıtan özel tasarlanmış mobilya ve donatıların alışveriş kapsamındaki önemi, tüketici ve personele etkisi incelenecektir. Alışveriş kapsamında moda ve mimari ilişkisi açıklanacak olup, mağaza tasarımlarında ve marka imajında bu iki olgunun ilişkisi incelenecektir. Tez konusu kapsamında iç giyimin tarihi hakkında bilgi verilecek olup, konu dahilinde seçilen markanın belirlenen iki mağazasının analizi yapılacaktır.Publication Metadata only İç Mekan–Tipografi İlişkisinin Kapalı Otopark Mekanları Üzerinden İrdelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı / İç Mimari Tasarım Bilim Dalı, 2017) Vakılova, Nasıba; Garip, ErvinSunulan tez çalışması, temel anlamda iç mekan – tipografi ilişkisini irdelemekte ve bu ilişkiyi çevresel algı üst başlığı çerçevesine ortaya koymaktadır. Burada amaç, disiplinlerarası bir yaklaşım ortaya koymak ve genellikle grafik tasarım üst konusu üzerinde araştırılmakta olan tipografi konusuna mekânsal bağlamda yaklaşmak ve tipografi-mekan arakesitini ortaya koymaktır. Tezin birinci bölümünde, tezin amacı, kapsamı ve yöntemi ortaya konmuştur. Tezin ikinci bölümünde, tipografi bir iletişim aracı olarak ele alınmış ve çevresel algı üst başlığı çerçevesinde incelenmiştir. Bu bölümde tipografi, bir ifade ve temsil biçimi olarak da tanımlanmış ve bu bağlamda semiyotik ile olan ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Tezin üçüncü bölümüde, tipografi-iç mekan ilişkisi tanımlamaya çalışılmış, bu ilişki örnekler üzerinden irdelenmiştir. Tez kapsamında, tipografi'yi mekanla beraber daha iyi anlayabilmek, ve günün sosyal ve ekonomik durumları ile daha iyi irdeleyebilmek amacıyla, tipografi – mekan ilişkisi dört alt başlıkta incelenmiştir. Bu başlıklar; ideolojik mesaj, bilgi amaçlı mesaj, dinsel amaçlı mesaj ve görsel etki-kurumsal kimlik'tir. Tezin dördüncü bölümünde, çalışmanın alt başlığını oluşturan otopark mekanları üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bu bölümde otopark mekanlarının temel tasarım prensipleri ve fonksiyonel gereksinimleri incelenmiş ve bunun yanında önem kazanan yön bulma olgusu, işaret sistemleri gibi bilgi edime kavramları tanımlanmıştır. Kapalı otopark alanlarında, tipografik anlatımlar, bilginin yanında görsel bir değere de dönüşmekte ve adeta tasarımın parçası olmaktadırlar. Duvarlar ve yerler, tipografi ile donatılmış görsel bilgi desenlerine ve dokularına dönüşmektedirler. Bu nedenle tipografinin, yapının iç mimari karakteri bakımından da çok önemli olduğu ve iç mekan aurasını etkilediği söylenebilir. Kapalı otopark alanlarının alan çalışması olarak seçilmesinin nedenleri şu şekilde sıralanabilir; 1. Kapalı otoparklar, büyüklükleri nedeniyle diğer mekânlardan farklı şekilde algılanırlar. Havaalanları, hastaneler gibi, kapalı otoparklar da çok sayıda kullanıcıya hizmet etmektedir ve kullanıcı çok kısa zamanda istediği noktaya gitmeyi hedeflemektedir. Kullanıcı gitmek istediği noktaya en kısa yoldan ve en kısa sürede gitmeyi hedeflemektedir. İç çevreye ait bilgi, otoparklarda genellikle, tipografik bilgi ve işaret sistemleri ile verilmektedir. Bu bilginin nasıl verildiğini anlamak, iç mekânlardaki tipografik bilginin tasarıma etkisini ve onun kullanıcı tarafından nasıl algılandığına ait bilgiyi bize verebilmektedir. 2. Kapalı otoparklar, dış çevreye kapalı olduklarından (genellikle), diğer mekânlara göre daha fazla görsel bilgi ve mesaj içermektedirler. Alan çalışması ve tipografi-iç mekan ilişkisinin kapalı otopark alanları üzerinden irdelendiği analizler beşinci bölümde yer almaktadır. Alan çalışmasında, Trump Tower ve Şişhane Otopark olmak üzere iki farklı otopark yeri seçilmiştir. Bu otoparklar, son dönem tasarım anlayışını yansıtmaları, yenilikçi bir iç mekan tavrı sergilemeleri, tipografiyi bilgi edinme ile beraber bir iç mimari bileşenine dönüştürmeleri bakımından öne çıkmaktadırlar. Her iki iç mekanda tipografik anlatımlar mekânsal durumları ile birlikte irdelenmiş, karşılaştırılmış ve yapılan görsel ve biçimsel çözümlemelerle ortaya konmuştur. Tipografinin, iç mekanda 3 farklı ana bağlam içerisinde ortaya konduğu görümektedir. Bunlar; yön bulma amaçlı, bilgi verme amaçlı ve bir tasarım bileşeni yaratma amaçlı olduğu söylenebilir. Özellikle üçüncü başlık, tipografiyi bir mekânsal değere kavuşturmakta ve bir mekânsal kimlik öğesi olarak karşımıza çıkarmaktadır. Tez çalışması, yapılan okumalar, analizler ve görsel çözümlemeler üzerinden, tipografinin mekan içerisindeki mekânsal biçimlenmesini ortaya koymaktadır. İki otopark örneği üzerinden yapılan analizler, benzer bilgi verme eylemlerinin farklı şekilde gerçekleştirildiğini, tipografik dilin farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Diğer bir deyişle her iki örnekte benzer bilgiler farklı biçimde verilmeye çalışılmış, bu düşünce de farklı tipografik ve görsel anlatımların oluşmasına neden olmuştur.Publication Open Access İç mekanda hamamın renk, desen, doku olarak incelenmesi Çırağan Sarayı tarihi hamam örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı, 2020) Çakmak, Ayşegül; Erçetin, ArzuÇırağan Sarayı' nın bulunduğu alan, bundan dörtyüz on dokuz yıl öncesine kadar Kazancıoğlu Bahçeleri adını taşıyordu. Çelik Gülersoyun Çırağan Sarayı kitabındaki bilgiler ve Osmanlının Soy ağacına bakarak burada yaşamış padişahlar sırasıyla Osmanlı padişahı I. Ahmet, I. Ahmetin oğulları genç Osman, IV. Murat, I. İbrahim, I. İbrahimin oğlu IV. Mehmet, IV. Mehmetin oğlu III. Ahmet, III. Ahmetin oğlu I. Abdülhamit, I. Abdülhamidin oğlu II. Mahmut, II. Mahmutun oğlu Abdülmecid, Abdülmecidin oğulları, V. Murat, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşat ve VI. Mehmet vahdettin burada doğmuş ve ikamet etmişlerdir. 1909 yıllarına kadar Çırağan sarayı Osmanlı hanedanına ait olarak kullanılmıştır. IV. Mehmet Reşad zamanında 1 yıl parlamento binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1910 yılında ise Saray yanarak 4 duvar halinde kalmıştır. Yangından sonra tek sağlam kalan iç mekan, tarihi hamamdır. Yangından sonra 1910- 1920 yılları arasında padişah Mehmet Reşat ve Mehmet Vahdettin tarafından saray bahçesinde bulunan diğer yapılar konut olarak kullanılmıştır. 1923 yılında Atatürk tarafından Cumhuriyet ilan edilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasının sonuçlarıyla II. Abdülmecid ve harem halkı sadece izin verilen mücevherlerini alarak 3 gün içerisinde vatanı terk etmişlerdir. Ailesinin bulunduğu Çırağan Sarayı bahçesindeki yapı, yalılar ve konaklardaki değerli tarihi eserler, bu eşyalara talep eden kişilerce satın alınmış, kimisi yurtdışına kaçırılmıştır. Daha sonraki yıllarda Saray, Futbol sahası, hanımlar matinası, okul, depo olarak kullanılan yapı 1991 yılında otel olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapımı ve çevre duvarlarıyla birlikte 1991 yılında bitirilen Çırağan Sarayı, 80.000 m2 alana kurulmuştur. Tarihi bina dışında 1 yapıdan daha oluşmuştur. Bu yapı otel olarak çeşitli amaçlara göre ayrılmışır. Osmanlı mimarları balyanlar tarafından yapılan tarihi saray çeşitli oda ve salonlardan oluşmuştur. Tarihi hamam, padişahın özel olarak kullandığı alandır. Tarihi yapı 3 katlıdır. Ayrıntı ve süslemelerde batı etkilerinde olan bu saray, Türk motiflerini kullanılarak yorumlanmıştır. Dış duvarlar mermerden olduğundan yangın esnasında yanmamış, zarar gördüğünden restore edilmiştir. İç duvarlar tuğla ve alçıpandan yeniden inşa edilmiştir. Sarayda 6 adet salon, 1 adet hamam vardır. Padişahın odası ve odadan tarihe hamama geçiş olarak düşünülen alan dinlenme, sakinleşme ve yenilenme için yapılmıştır. Yangından tek kurtarılan iç mekan olan tarihi hamam önemli bir bölümdür. Tarihi hamamın girişinde bulunan odada duvar süslemeleri önemli türk motifleri içermektedir. Tarihi hamamda kullanılan mermerler ustaca oyularak şekil ve desen verilmiştir. Kullanılan mermer Marmara beyaz mermerdir. Dünyanın en eski mermerlerinden olan marmara mermeri, estetik görünümünün etkisiyle modası geçmeyen bir değer olmayı başarmış bir üründür. Bunun yanı sıra yapısı itibariyle anti bakteriyel özellik taşımaktadır. Türk hamamlarında ve Tarihi hamamda tercih edilmesinin önemli sebeplerinden biri de bu anti bakteriyel yapısıdır. Tarihi binada yer alan Tarihi hamam, Çırağan Sarayı yangınından sonra tek sağlam iç mekan olmasından dolayı önemlidir. Dış cephe, diğer oda ve salonlar, yeni yapılan Çırağan Palace Kempinskide bile Tarihi Hamamın izleri görülmektedir. Tarihi hamama bağlı kalarak küçükten büyüğe doğru bir bütün oluşturulmuştur. Padişahlar tarafından yaşanmışlığı olan Tarihi Hamama girildiğinde izleyiciye yansıttığı his bambaşkadır. Çırağan sarayı batıı etkileri altında, türk motifleriyle yorumlanan İstanbul'daki en önemli tarihi eserlerdendir. Çırağan sarayı İstanbul boğazı ve orman güzelliklerinini aynı anda yaşayabilme tutkusu vermektedir. Çırağan Sarayı padişahlar ve hanedanı için konut olarak kullanılmıştır. Çırağan Palace Kempinski de alt katta sergilenen tarihi plana bakıldığında burada harem dairesi, yatak odaları, valide Dairesi, mabein Dairesi, selamlık daire gibi bölmeler görünmektedir. Çırağan Sarayı yangınından parlemanto binası olarak kullanılan yapıdaki tüm Osmanlı İmparatorluğuna ait çok önemli belge ve arşivler yanıp yok olmuştur. Yangından sonra 1910- 1920 yılları arasında padişah Mehmet Reşat ve Mehmet Vahdettin tarafından saray bahçesinde bulunan diğer yapılar konut olarak kullanılmıştır. 1923 yılında Atatürk tarafından Cumhuriyet ilan edilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasının sonuçlarıyla II. Abdülmecid ve harem halkı sadece izin verilen mücevherlerini alarak 3 gün içerisinde vatanı terk etmişlerdir. Ailesinin bulunduğu yapı, yalılar ve konaklardaki değerli tarihi eserler, bu eşyalara talep eden kişilerce satın alınmış, kimisi yurtdışına kaçırılmıştır. Çırağan sarayı yangından sonra yeniden restore edildiği için iç mekanda kullanılan renkler, Kempinskinin mimarları tarafından belirlenmiştir. Dış mimarisinin muhteşem restoresini maalesef iç mimaride görememekteyiz. Çelik gülersoyun Çereğan Sarayları kitabında yazdığı gibi çok fırapandır. Kullanılan malzemeler taktittir. Ucuz malzemeye kaçılmıştır. Çırağan sarayı konumu açısından doğu Işığını Almaktadır. Bunun en güzel örnekleri Tuğra restoran, kaftan, Enderun pdr, Enderun balo salonu, ottoman, bosphorus, sergi alanı A, fuaye, Çırağan Balo Salonu A' da görmekteyiz. Diğer salonlar da plansal olarak ele alındığında aldıkları ışığın özelliklerini yansıtmaktadırlar. Tarihi hamamın girişinde bulunan odada kullan renk, desen ve dokunun birebiri Ottoman roomsta uygulanmıştır. Çırağan sarayının diğer oda ve salonlarında sıcak renkler kullanılmış olsada soğuk renklerle kombilenerek dinlendirici huzurlu ortamlar oluşturulmuştur. Bu ortamlar misafirleri sakinleştirmiş ve Sarayda daha fazla vakit geçirmeleri amaçlanmıştır.Item Open Access İç Mimarlık Birinci Yıl Eğitim Planları Üzerine Nicel Bir Araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) KURUL, ÖZGE SOHTAOĞLU; Armağan Seçil Melikoğlu Ekeİç mimarlık terimi, özellikle 20. yüzyılda literatürde kullanılmaya başlanmıştır. İç mimarlık, kullanıcıların mekandaki ihtiyaçlarını fiziksel, psikolojik ve sosyolojik açıdan çözümler üreten bir meslek dalı olmuştur. Doğru planlama ve uygulama ile iç mimari, bir mekana güzellik ve konfor getiren bir meslektir. İç mimarlık eğitiminde öğrencilerin, bir iç mekanın renk, doku ve mobilya gibi farklı unsurları arasındaki ilişkiyi ve bunların estetik açıdan hoş ve işlevsel bir ortam yaratmak için nasıl kullanılabileceğini anlamaları önemlidir. İç mimarlık eğitimi ile öğrencilere çevreleri hakkında eleştirel düşünmeleri ve yaratıcı becerilerini kullanarak mekanın amacına uygun mekanlar tasarlamaları öğretilir. Öğrenciler, bir iç mekanın farklı unsurlarını ve bunların bir arada nasıl kullanılabileceğini öğrenirler. İç mimarlık eğitim ve meslek kültürü bağlamında bir dönüşüm süreci yaşamıştır. İç mimarlık eğitimi veren eğitim kurumlarının amaçları, bilgi organizasyonunu sağlamak ve paylaşımını yaparak daha formel bir yapı oluşturmaktır. Türkiye'de iç mimarlık eğitiminin temellerinin atıldığı yıllarda Alman ve Fransız ekolünün hakim olduğu söylenebilir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite'sinde Fransız ekolü hakimken, Marmara Üniversitesi'nde Alman Bauhaus ekolü hakimdir. Bu durum temellerin atıldığı o yıllarda dahi eğitim anlayışında farklılıklar olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkiye'de İç Mimarlık ile İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümleri olarak iki alanda tasarım eğitimi dört yılda gerçekleşmektedir. İç mimarlık eğitiminde "yaratıcı düşünme" kavramı ön plana çıkmaktadır. Yaratıcı düşüncenin geliştirilmesi için yaparak öğrenme, eleştirel düşünme ve görsel iletişim gibi becerilerin geliştirilmesi gerektiği tartışılmaktadır. İç mimarlık eğitimi alan birinci yıl öğrencileri yaratıcı düşüncenin önemini kavrama aşamasındalardır. Öğrenciler birinci yılda kazandıkları yaratıcı düşünme yetisini öğrencilik ve meslek hayatları boyunca kullanmaktadırlar. Bu açıdan birinci yıl iç mimarlık eğitimi yaratıcı düşünmenin geliştirildiği bir ara eşik olarak önemlidir. Öğrenciler lisans öncesi eğitim hayatlarında kazanmış olmaları gereken bir beceri, yeti ve anlayışın kazanılmamış olması, lisans eğitimini etkilemektedir. Türkiye'de bazı okullar birinci yıl tasarım eğitiminde uygulama alanının üzerinde dururken, bazı kurumlar teorik alanlara önem vermektedir. İç mimarlık eğitimi her iki alanın kendi içerisinde getirdiği gereklilikleri, eş zamanlı olarak kazanılması gerekmektedir. Ülkemizde iç mimarlıkta birinci sınıf eğitiminde tasarımın temellerinin öğrencilere aktarıldığı uygulamalı tasarım derslerine dayanmaktadır. Bu kapsamda yaratıcı düşünce ve yaparak öğrenme derslerin temel dayanağını oluşturmaktadır. Bu bilgiler ışığında tez çalışmasının amacı birinci yıl iç mimarlık eğitiminin öneminin vurgulanması yönündedir. Araştırma kapsamında Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde toplam 86 iç mimarlık eğitimi veren okuldan ve bölümden 20 tanesi seçilerek birinci yıl eğitim planları incelenmiştir. Örneklem grubuna dahil edilen bölümler iki seçim kriteri üzerinden belirlenmiştir. Öncelikle 2022 ÖSYM kılavuzu temel alınarak eşit ağırlık ve sayısal puan türlerinden öğrenci kabul eden bölümler belirlenmiş, ardından bu bölümlerin açılış tarihlerine göre sıralama yaparak 2012 yılı ve öncesi açılan okullardan ilk 10 tanesi seçilerek örneklem grubu oluşturulmuştur. Araştırma metodolojisi nicel analizlere dayandırılarak iç mimarlık birinci sınıf eğitim planları üzerinden gerçekleştirilmiştir. İç mimarlık birinci sınıf eğitim planlarını oluşturan ders grupları, AKTS ve ders saati değerleri ile içerikleri incelenerek analiz edilmiştir. Araştırmanın her iki aşamasında da birinci sınıf iç mimarlık eğitim planlarındaki çalışmalara yer veren, yayını durdurulmamış ve en az bir yıl süreyle yayınlanan kaynaklardan yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular betimsel analiz yönüyle incelenmiştir ve veriler tablolar aracılığıyla ortaya konmuştur. Bu çalışma ile iç mimarlık eğitiminin en önemli eşiğini oluşturan birinci sınıfın ülkemizde nasıl planlandığını anlayarak gelecekte özellikli bir birinci sınıf eğitim müfredatının oluşturulması için veriler ortaya konulmuştur. Bununla birlikte tez çalışması yaratıcılık, görsel düşünme, eleştirel düşünme, iletişim gibi tasarım eğitiminin temelini oluşturan bileşenlerin tasarımla daha önce ilişkilenmemiş öğrencilerle buluşmasına imkan veren eğitim planlarının geliştirilmesi açısından da faydalı olacağı düşünülmektedirPublication Open Access Kapalı hacimlerde ses- mekan ilişkisi ve psikoakustik kavramı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2017-06) Güler, Damla; Manav, BanuMimarlık ve müzik kavramının birbirleri ile ilgili benzer yanlarının bulunduğu, çalışmalarda görülmüştür.Bu çalışma da, müziğin mekan tasarımındaki önemini tartışmak için planlanmıştır. Çalışma günışığı olmayan, otomasyon kontrollü yapma aydınlatma sistemine sahip,fiziksel konfor koşullarının sabit tutulduğu(ısı,ışık vb)1/1 ölçekte kontrollü deney setinde gerçekleşmiştir.Müziğin insanlar üzerindeki etkisi(psikoakustik parametreler)ve müziğin mekan tasarımındaki önemi araştırılmıştır. Mimarlık ve İç mimarlık ögrencileri ,iki bölümden oluşan anket sorularına cevap vermiştir.Mimarlık ve İç Mimarlık ögrencilerinin katılması,konu ile ilgili bilgi sahibi olması akustik vb mesleki dersleri almış mekan algısı ve plan çözümleri konusunda alıştırmalar yapmış olmaları nedeniyle anket çalışmasına adaptasyonda kolaylık sağlamıştır. Araştırma yönteminde SPSS 21.0 istatistik programı kullanılmıştır.Pearson Ki Kare testi ve Fisher Exact testi kullanılmıştır.Parametrelerin gruplar arası karşılaştırılmalarında t testi kullanılmıştır.Veri analizinde anket sonuçlarına göre ses-mekan ilişkisi ve kişilerin mekan algısı arasında ilişki vardır. Müzik ,psikoakustik parametreler olarak tanımlanan sıcaklık,samimilik,canlılık,netlik,doku,parlaklık,yaygınlık vb üzerinde etkilidir. Çıkan sonuçlar,müzik aynı mekanda bizi farklı ruh hallerine sokar.Bu ruh halleri ile de mekanın fonksiyonu ilişkili olmalıdır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »