Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Öğrenci Yayınları
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/8084
Browse
Browsing Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Öğrenci Yayınları by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 39
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access 1923-1980 Yılları Arasında Kadınlar Tarafından Çıkarılan Dergiler(Namık Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, 2024) YILDIRIM, TANER; Çelik, Yakup29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte gelişen toplumsal eşitlik fikri ve toplumun farklı katmanları arasındaki bütünleşme düşünceleri ve bu doğrultuda yapılan çalışmalar neticesinde Türk kadını da her alanda kendini göstermiştir. Bundan dolayı bilimden sanata, ekonomiden sanayiye, eğitimden kültürel faaliyetlere, spordan ziraata kadar geniş bir sahada Türk kadınının izi görülmeye başlanmıştır. Yayımlandığı döneme ayna tutan dergiler, cumhuriyetten sonra kadınların nazariyesi ile çıkmış ve olayların kadın gözüyle görülmesini sağlamıştır. Makalemizin konusunu 29 Ekim 1923 tarihinden sonra cumhuriyetin kadınları tarafından çıkarılmış olan dergiler oluşturmaktadır. 1923-1980 yılları arasına temas edilecek olan bu çalışmada Adımlar, Fikirler, Yeni Yayınlar, Tarla, Şiir Sanatı ve Türk Çocukları ele alınacak olan dergilerdir. Farklı sahalar hakkında yayımlanmış olan bu dergilerde kadınların pek çok konuya hâkim oldukları tespit edilmeye çalışılacaktır. Ele alınan yayınların değişik görüşleri barındırmasına ve çeşitli türleri ihtiva etmesine özen gösterilecek ve bu sayede cumhuriyetin kazanımları neticesinde kadınların her konuda ve her görüşte dergi çıkarabildiği açıklanmaya çalışılacaktır.Publication Open Access 20. Yüzyıl Konutlarında İç - Dış Kavramının Görsel Temsilleri Üzerinden İncelenmesi(Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2021) KARAARSLAN, SETENAY; YAZICI, YASEMİN ERKANMimaride iç ve dış diyalektiği yaşam alanlarının tanımlanması ve sınırlandırılması için bir gereklilik olmuş olup 20.yüzyıl konutlarında iç-dış ilişkisinde farklı düşünceler ortaya konmuştur. Bu ilişki mimarların görsel temsillerine de yansımıştır. Görsel temsiller, modernizmin ve postmodernizmin dönemsel farklılıklarını yorumlamak için önemli veriler sunmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, mimarların iç-dış kavramı üzerine görsel temsillerini irdelemek ve mekân-temsil ilişkisini ortaya koymaktır. Çalışma yöntemi olarak, temsilin kırılma noktaları dikkate alınarak belirlenen üç dönem aralığından seçilen 6 konut örneği ve mimarların bu konutların tasarım süreçlerinde kullandığı görsel temsil araçları arasında niteliksel karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Ayrıca, dönemsel incelemeler yapılırken, mimari söylemler, söylem ve pratik ilişkisi ile yapıya ilişkin metinsel ve görsel anlatının mekânsal karşılıkları incelenmiştir. Çalışma sonucunda, mimarların görsel temsil biçimleriyle iletmek istedikleri anlamlar, bu temsillerle iç-dış ilişkisinin farklı dönemlerde nasıl vurgulandığı ortaya koyulmuş ve iç-dış ilişkisine ait yaklaşımlarının altında çeşitli alt düşüncelerin olduğu görülmüştür.Publication Open Access 2008 Küresel Finansal Krizinin Türkiye, Japonya ve Çin’de Demir Çelik Sektörüne Etkileri Üzerine Ekonometrik Bir Uygulama(2022) Taşdelen, Selvihan; Çetiner, Emine Müge; 28552008 küresel finansal krizi, 1929 Büyük Bunalımından bu yana yaşanan en büyük ekonomik kriz olarak kabul edilmektedir. Amerika’da başlayan ve küresel olarak tüm dünyayı etkisi altına alan 2008 finansal krizinin, tüm ülkeleri ve sektörleri etkilediği gibi demir çelik sektörünü de etkilediği görülmektedir. Bu bağlamda, sunulan çalışmanın konusu, 2008 küresel finansal krizinin, Türkiye, Japonya ve Çin demir çelik sektörleri üzerindeki etkisinin ekonomik olarak test edilmesidir. Hedef, küresel finansal krizden, demir çelik sektöründe hangi ülkenin ne düzeyde etkilendiğini araştırmaktır. Çalışma, ülkeler bazında demir çelik sektörünün teorik olarak incelenmesi ve küresel finansal krizin etkilerinin belirlenmesi için yapılmıştır. Metodolojik olarak da, ülkelerin demir çelik tüketimleri, ihracatları, ithalatları ve gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) verileri ele alınarak krizin etkilerinin ortaya konulması amacıyla, kriz öncesi ve sonrası değişkenler için kukla değişkeni kullanılarak, 1990-2019 yılları arası için otoregressif hareketli ortalamalar modeli (ARIMA) uygulanarak bir analiz yapılmıştır. Analiz bulgularına göre, vaka ülkelerdeki demir çelik sektörünün 2008 krizinden etkilendiği gözlemlenmiştir.Publication Open Access Adoption of Lean Construction and AI/IoT Technologies in Iran's Public Construction Sector: A Mixed-Methods Approach Using Fuzzy Logic(Multidisciplinary Digital Publishing Institute (MDPI), 2024) UĞURAL, MEHMET NURETTİN; AGHILI, SEYEDARASH; Burgan, Halil IbrahimThe construction sector in Iran faces substantial inefficiencies, including high material wastage, posing environmental and economic risks. This study investigated the adoption of Lean Construction (LC) practices and AI/IoT technologies in Iran's public construction sector using a mixed-methods approach. This research examined the organizational, technical, and infrastructural factors across four key provinces-Tehran, Isfahan, Khorasan Razavi, and Fars-and employed fuzzy logic to address the uncertainties in adoption decisions. Data from 28 key stakeholder interviews were analyzed using Python 3.9, with libraries such as Pandas 1.3.3, NumPy 1.21.2, and skfuzzy 0.4.2 for the statistical analysis and NVivo 12 for the thematic coding. The analysis revealed that organizational readiness and leadership support were the critical drivers of adoption, particularly in Isfahan and Khorasan Razavi, which exhibited the highest adoption likelihood scores (0.5000). Tehran and Fars showed slightly lower scores due to regulatory barriers and financial limitations. The findings highlight the need for targeted leadership training, regulatory reforms, and infrastructure investments to accelerate the adoption of these technologies. This study aligned with the Sustainable Development Goals (SDG 9: Industry, Innovation, and Infrastructure and SDG 11: Sustainable Cities and Communities) by offering practical recommendations for advancing sustainable practices in Iran's construction sector. The insights provided have broader implications for other developing economies facing similar challenges, contributing to global efforts toward sustainable development.Publication Open Access Alt İşveren, Asıl İşveren ve İşveren Vekilinin İşe Giriş ve İşten Ayrılış Bildirgelerinin Yasaya Uygun Verilmemesinden Kaynaklanan İdari Para Cezalarında Sorumluluğu(Sosyal Güvenlik Kurumu, 2024) ESEMEN, ANDAÇ5510 sayılı Kanun’da idari para cezasını gerektiren birçok hal düzenlenmiştir. Çalışmamızda, bu idari para cezalarından olan işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin kanuna uygun verilmemesinden kaynaklanan idari para cezaları özelinde alt işverenin, asıl işverenin ve işveren vekilinin sorumlulukları ele alınmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken gerek 506 sayılı Kanun gerekse 5510 sayılı Kanun döneminde öğretide yapılan değerlendirmeler, Yargıtay içtihatları ve SGK tarafından iç işleyişi düzenlemek amacıyla çıkarılan genelgelerden yararlanılmıştır. Çalışmada öncelikle, işverenlerin bu idari para cezalarının muhatabı olmasına dayanak mevzuat hükmüne işaret edilmiş ve ardından tüzel kişi işverenin bu idari para cezalarından sorumlu olabilmesinin hukuki zemini ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ardından alt işveren-asıl işveren ilişkisinin varlığı durumunda, bu idari para cezasının muhatabı olup olamayacakları ve tesis edilen idari para cezasının tahsilinden sorumluluk durumları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Son olarak da işveren vekilinin bu idari para cezalarından sorumluluğu ele alınmıştır. İşveren vekilinin sorumluluğu ile ilgili inceleme yapılırken 506 sayılı Kanun dönemine ilişkin durum detaylı olarak incelenmiştir. Zira bu husus, 5510 sayılı Kanun döneminde öğretide detaylı olarak incelenmemiş olup aynı zamanda konuya ilişkin yol gösterici nitelikte bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.09.1996 tarihli kararı bu Kanun dönemine ilişkindir.Publication Open Access Anayasa Mahkemesinin TMK m. 187’nin İptaline İlişkin Kararının Analizi ve Düzenleme Önerisi(Türkiye Adalet Akademisi, 2023) ÖZER, ZEYNEP GÜLERKişinin soyadı üzerindeki hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’yla ve Türkiye’nin de taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerle koruma altına alınmış, vazgeçilemez, devredilemez, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliği taşımaktadır. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi döneminden bu yana evlilik birliği içindeki kadının, kocasının soyadını taşıması yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Kadınların evlilik birliği içinde doğumla kazandıkları soyadlarını kullanabilmek için bu düzenlemeye karşı uzun yıllardır verdikleri mücadele, Anayasa Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli, evli kadının soyadını düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinin iptaline ilişkin kararıyla başarıya ulaşmış, Türk Hukuku’nda kadın-erkek eşitliğine bir adım daha yaklaşılmıştır. Çalışmamızda ilk olarak Türk Hukuku’nda kadının soyadına ilişkin yargısal süreç kısaca açıklandıktan sonra Anayasa Mahkemesinin, iptal kararı değerlendirilecek, bu kararın Kanun’daki diğer hükümlere etkisine değinilecektir. Son kısımda ise soyadı düzenlemelerine ilişkin olarak öğretide daha önce sunulmuş görüşler değerlendirilerek, kadın-erkek eşitliği ve özellikle çocuğun soyadına ilişkin olarak uygulamada yaşanan sıkıntılar da gözetilerek Kanun’da, soyadına ilişkin olarak yapılması gerekli değişiklikler için düzenleme önerisi sunulacaktır.Publication Open Access Baba, Oğul ve Kadın: Şecere-i Terâkime’deki Kozı Tekin Anlatısı Hakkında Bir Okuma Denemesi(Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, 2022) HAZNEDAROĞLU, ASLIHANÇalışmada Şecere-i Terakime’deki Kozı Tegin anlatısı, kurgusu, anlatıcı katmanları, unsurlarıyla ele alınmakta, metin iktidar söylemi açısından incelenmektedir. Kozı Tegin anlatısı için elimizde Şecere-i Terakime metni ile bu metnin önemli kısmının tekrar edildiği Kazan Oğuznamesi birincil kaynaktır. Anlatının farklı ayrıntılar içeren bir versiyonu olarak Reşideddin Oğuznamesi’ndeki metin önemli bir karşılaştırma unsurudur. Paralel anlatılardaki farklılık, metin – yazar – okuyucu ilişkisi açısından önem taşır. Anlatının “babanın eşinin oğula aşık olup ona iftira atması” şeklinde birçok kadim anlatıda tekrar eden kurgusu, bu çalışmada devletin güç gösterme ve rasyonelleştirme mekanizmaları açısından irdelenmektedir. İktidar söylemi anlatıdaki kişi, yer, zaman gibi unsurlarla, seçilen kelimelerle ve anlatıcının açısı ile iç içedir. Çalışmada ilk olarak “anlatıcı katman” üzerinde durulacak, daha sonra anlatının ögeleri devlet erki açısından ele alınacaktır. Anlatıda bir “fitne” unsuru olarak beliren Avşar kızı bireyin iktidar karşısındaki konumlanışında başat bir rol üstlenir. Zaʿife, kedḫudā, almak, olcalamak gibi kelimeler iktidarın eril anlamını yansıtmaktadır. Meydan ve ceza olgusu, iktidarın en temel göstergeleri olarak hikâyede yer etmektedir.Publication Open Access Bağdat Caddesi-Erenköy Mahallesinde Kentsel Dönüşüm Uygulamaları: Aktörlerin Rolü ve Karşılaşılan Sorunlar(Ahmet Fidan, 2023) ÇINAR, MERVE ÇOBAN; TÖRE, EVRİM ÖZKANTürkiye’de son dönemde kentsel dönüşüm uygulamaları geniş bir mevzuat yelpazesinde hızla gerçekleşmekte, bu uygulamalar dönüşümün odağında rant olduğu yönünde yaygın eleştirilere neden olmaktadır. Makalenin amacı; Kadıköy ilçesi sınırları içerisinde yer alan Bağdat Caddesi Erenköy Mahallesi’nin altı sokağında yürütülmekte olan parsel bazlı konut-eksenli kentsel dönüşüm uygulamalarında riskli yapı tespit ve planlama evresi ile proje tasarım evresinde yaşanan sorunlara odaklanmak ve bu sorunları aktörler ve kentsel dönüşüm aşamaları bağlamında ortaya çıkarmaktır. Yöntem kapsamında; çalışma alanının tarihsel süreç analizi yapılmış, 2017 tarihli Kadıköy Belediyesi Stratejik Alan Raporu’nun incelenmesi süreçteki unsur ve aktörleri belirlemede faydalı olmuştur. Alan çalışması kapsamında Erenköy Mahallesinde sekiz binanın dönüşüm süreçlerini anlayabilmek üzere görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilere göre riskli yapı tespit ve planlama evresi ile proje tasarım aşamasında sıklıkla sorunlar ile karşılaşıldığı belirlenmiştir. Anlaşmazlığa neden olan sorunların başında kat maliklerinden gelen arsa rantı odaklı istekler nedeniyle müteahhitlerin fiilen gerçekleştiremeyecekleri işlere sözleşme imzalamaları ve maliyet yükü nedeniyle süreci tamamlayamaması gelmektedir. Söz konusu isteklerin ortaya çıkardığı diğer bir sıkıntılı durum da müteahhitlerin şartları kabul etmemesi ve riskli yapı olarak belirlenmiş yapıların dönüşemeden beklemesidir. Odağında parsel ölçekli rant beklentisi olan bu talepler, dönüşüm süreçlerini tıkayarak olası bir depreme yönelik kentsel riskleri büyütmektedir. Yapılan çalışmada elde edilen verilerin, takip eden uygulamalar ve mevzuat değişiklikleri için öneri niteliğinde olması hedeflenmektedir.Publication Open Access Briot-Bouquet Differential Subordinations for Analytic Functions Involving the Struve Function(MDPI, 2022) ÇETİNKAYA, ASENA; Cotirla, Luminita-IoanaWe define a new class of exponential starlike functions constructed by a linear operator involving normalized form of the generalized Struve function. Making use of a technique of differential subordination introduced by Miller and Mocanu, we investigate several new results related to the Briot-Bouquet differential subordinations for the linear operator involving the normalized form of the generalized Struve function. We also obtain univalent solutions to the Briot-Bouquet differential equations and observe that these solutions are the best dominant of the Briot-Bouquet differential subordinations for the exponential starlike function class. Moreover, we give an application of fractional integral operator for a complex-valued function associated with the generalized Struve function. The significance of this paper is due to the technique employed in proving the results and novelty of these results for the Struve functions. The approach used in this paper can lead to several new problems in geometric function theory associated with special functions.Publication Open Access Coefficient Inequalities for Certain Starlike and Convex Functions(Hacettepe University, 2022) ÇETİNKAYA, ASENA; Kumar, SushilIn this paper, we consider two Ma-Minda-type subclasses of starlike and convex functions associated with the normalized analytic function phi(Ne)(z) = 1 + z - z3/3 that maps an open unit disk onto the Nephroid shaped bounded domain in the right-half of the complex plane. We investigate convolution and quasi-Hadamard product properties for the functions belonging to such classes. In addition, we compute best possible estimates on third order Hermitian-To eplitz determinant and non-sharp estimates on certain third order Hankel determinants for the starlike functions associated with the interior region of Nephroid.Publication Open Access Completely Monotonic Ratios of Basic and Ordinary Gamma Functions(Springer Basel AG, 2021) Berg, Christian; ÇETİNKAYA, ASENA; Karp, DmitriiObjective: In this study, it was planned to examine fatigue, well-being and life habits in children with cancer. Methods: This cross-sectional analytical study was conducted between September 2019-January 2020. "24-Hour Child Fatigue Scale", "Child Well-being Assessment" and Child Life Habit Questionnaire (LIFE-H for Children 1.0)" were administered to 20 children with cancer aged 5-15 years. Pearson's correlation coefficient was used to determine the statistical relationship between life habits, fatigue and well-being. Statistical significance level was accepted as p<0.05. Results: There were significant relationships between fatigue and personal care, shelter and mobility parameters of life habits (r=-0.66, r=0.54, r=0.45, p<0.01, respectively) and there were significant relationships between fatigue and negative emotions (r=0.46), overall life satisfaction (r=-0.52), general happiness (r=-0.49) and positive emotions (r=-0.44 *) parameters of well-being assessment. Life habits scale was found to be related with nutrition, physical fitness and communication parameters of Child Life Habit Questionnaire were found to be most related with the meaning and purpose parameter of the well-being assessment (p<0.01). There were significant relationships between positive emotions and recreation (r=0.45, p=0.04); optimism and communication (r=-0.44, p=0.04); personal care (r=-0.49, p=0, 02), social life (r=-0.46, p=0.04) and autonomy; and mobility and negative emotions (r=-0.45, p=0.04). Conclusion: Considering the relationships determined in this study, the evaluation of the children with cancer and treatment approaches can be shaped. The fact that fatigue affects all aspects of children's life reveals the importance of dealing with fatigue. It is recommended to focus on the meaning and purpose and regain autonomy for children in order to rearrange the life habits of the children and ensure their well-being.Publication Open Access Connecting Quantum Calculus and Harmonic Starlike Functions(Univ Nis., 2020) Ahuja, O. P.; ÇETİNKAYA, ASENAQuantum calculus or q-calculus plays an important role in hypergeometric series, quantum physics, operator theory, approximation theory, sobolev spaces, geometric functions theory and others. But role of q-calculus in the theory of harmonic univalent functions is quite new. In this paper, we make an attempt to connect quantum calculus and harmonic univalent starlike functions. In particular, we introduce and investigate the properties of q-harmonic functions and q-harmonic starlike functions of order alpha.Publication Open Access Deciphering the Mechanism of Melatonin-Induced Enhancement of Photosystem II Function in Moderate Drought-Stressed Oregano Plants(MDPI, 2024) Moustaka, Julietta; Sperdouli, Ilektra; İŞGÖREN, SUMRUNAZ; Şaş, Begüm; Moustakas, MichaelMelatonin (MT) is considered as an antistress molecule that plays a constructive role in the acclimation of plants to both biotic and abiotic stress conditions. In the present study, we assessed the impact of 10 and 100 μM MT foliar spray, on chlorophyll content, and photosystem II (PSII) function, under moderate drought stress, on oregano (Origanum vulgare L.) plants. Our aim was to elucidate the molecular mechanism of MT action on the photosynthetic electron transport process. Foliar spray with 100 μM MT was more effective in mitigating the negative impact of moderate drought stress on PSII function, compared to 10 μM MT. MT foliar spray significantly improved the reduced efficiency of the oxygen-evolving complex (OEC), and PSII photoinhibition (Fv/Fm), which were caused by drought stress. Under moderate drought stress, foliar spray with 100 μM MT, compared with the water sprayed (WA) leaves, increased the non-photochemical quenching (NPQ) by 31%, at the growth irradiance (GI, 205 μmol photons m−2 s−1), and by 13% at a high irradiance (HI, 1000 μmol photons m−2 s−1). However, the lower NPQ increase at HI was demonstrated to be more effective in decreasing the singlet-excited oxygen (1O2) production at HI (−38%), in drought-stressed oregano plants sprayed with 100 μM MT, than the corresponding decrease in 1O2 production at the GI (−20%), both compared with the respective WA-sprayed leaves under moderate drought. The reduced 1O2 production resulted in a significant increase in the quantum yield of PSII photochemistry (ΦPSII), and the electron transport rate (ETR), in moderate drought-stressed plants sprayed with 100 μM MT, compared with WA-sprayed plants, but only at the HI (+27%). Our results suggest that the enhancement of PSII functionality, with 100 μM MT under moderate drought stress, was initiated by the NPQ mechanism, which decreased the 1O2 production and increased the fraction of open PSII reaction centers (qp), resulting in an increased ETR. © 2024 by the authors.Publication Open Access Deprem Sonrası İlk Durak: İstanbul’da Toplanma Alanlarına Dair Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi, 2023) UYAR, HAZAL EKİN; TÖRE, EVRİM ÖZKANDünya üzerinde birçok yerde afetler meydana gelmekte, tüm bu afetler içerisinde deprem, yıkıcılığı ve olumsuz etkileriyle ön plana çıkmaktadır. Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye deprem riski altındaki ülkeler arasında. Türkiye’de geçmişte yaşanan büyük depremlerin neden olduğu kayıplar ülkedeki deprem tehlikesini göz önüne sermekte ve önlem almayı zorunlu kılmaktadır. İstanbul, üzerinde barındırdığı kalabalık nüfus ve yoğun yapı stoğu, yakın zamanda şiddetli bir depremin deneyimlenmiş olması, taşıdığı deprem riski gibi nedenlerle önemli bir laboratuvardır ve bu nedenle çalışma alanı olarak seçilmiştir. İstanbul’un mevcut koşulları, kentsel açık yeşil alanlarının giderek azalması ve yapılaşması, olası bir depremde kentlinin nerede toplanacağı gibi konular, kentteki toplanma alanlarını net bir şekilde ortaya koymanın gerekliliğini vurgulamaktadır. Vatandaşların deprem sonrasında ilk kaçış noktası olan toplanma alanları ile ilgili güncel ve doğru bilgiye sahip olabilmeleri hayati önem taşımaktadır. Bununla birlikte, kentsel açık yeşil alanları giderek azalan İstanbul’da toplanma alanlarının yeterliliğinin yanı sıra, kurumlar tarafından ilan edilen bilgilerin tutarlılığı da konuyla ilgili tartışmalar arasındadır. Çalışma tartışmaların odağında yer alan toplanma alanlarını 2020 yılı ve sonrası için il ve ilçe ölçeğinde sayısal ve alansal olarak tespit etmeyi ve kurumlar arasındaki veri tutarsızlıklarına dikkat çekmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda çalışma kapsamında İstanbul’daki toplanma alanlarıyla ilgili bilgilere ulaşmak amacıyla AFAD, İBB ve ilçe belediyeleri verileri ile interaktif haritalar üzerinden alansal hesaplama yapılarak elde edilen sayısal veriler çakıştırılmıştır. Çalışma AFAD ve İBB verileri arasındaki tutarsızlıklara işaret ederken nüfuslarına oranla toplanma alanları yetersiz ilçeler ile, yüksek hasar beklenmesine rağmen yeterli toplanma alanı bulunmayan ilçelere dikkat çekmektedir.Publication Open Access Dijital Dönüşümün İş Modelleri Üzerindeki Etkisi(Marmara Üniversitesi, 2022) UĞUR, AYÇA; ATASEVEN, BURÇİNTeknolojik danışmanlık firması Performance Improvement Partners (2021)’in yayımladığı verilere göre günümüzde tüketicilerin %95'i ev alırken dijital kaynakları kullanmakta ve %84'ü Internet bankacılığını tercih etmektedir, bu sonuçlar bize insanların davranışlarını etkileyen teknolojik süreçlerin hızını göstermektedir. Bu konunun önemini kavrayan ve dijital dönüşümün zorunlu olduğunu anlayan işletmeler, dijital dönüşümün bir sonucu olarak yeni iş modelleri geliştirme ihtiyacının farkındadırlar. Bu çalışmanın amacı, dijital dönüşümün ve yeni iş modellerinin kavramsal olarak ne olduğunu çözmek yerine, doğru dijital dönüşüm sürecinden geçerek başarılı yeni iş modeli geliştiren uygulama örnekleri ile işletmelerde dijital dönüşümün aracılık ettiği yeni iş modellerinin yansımalarını ortaya koymaktır. Dijital dönüşümün yeni iş modelleri üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için ilk olarak dijital dönüşüm ve yeni iş modelleri ile ilgili nicel ve nitel çalışmalar araştırılarak, sentezlenerek ve değerlendirilerek sistematik bir literatür taraması yapılmıştır. Daha sonra, doğru dijital dönüşüm sürecinden geçerek başarılı yeni iş modeli geliştiren işletme örneklerine çalışmada yer verilmiştir. Son olarak MAXQDA 2020 Analytics Pro nitel analiz programı aracılığıyla Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezi’nde bulunan ve dijital dönüşüm ile ilgili yayımlanan 20 yüksek lisans ve doktora tezinden elde edilen veriler içerik analizi bakış açısıyla incelenmiştir. Dijital dönüşümün yeni iş modelleri üzerindeki etkisi, yapılan sistematik literatür taramasından, dijital dönüşüm sonucu başarılı yeni iş modeli geliştiren işletme örneklerinden ve tematik içerik analizinden elde edilen sonuçlar doğrultusunda açıklanmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre işletmelerin başarılı olabilmeleri için geleceği ön görmeleri ve kendilerini geleceğe adapte etmeleri önerilmektedir.Publication Open Access Ekoloji Temalı Expoların Sürdürülebillir Kalkınma Anlayışı Üzerine Bir İnceleme: Milano ve Antalya Expo(Ahmet Fidan, 2023) HÜR, SİMGE; BİRER, EMELExpolar, dünyanın tüm ülkelerini ilgilendiren sorunlara yanıt aramaları sebebiyle küresel ölçekte önemli sayılan ortak kentsel platformlardır. Son yıllarda giderek artan çevre problemleri sebebiyle expolara tema olan ekoloji konusu, sergi ve etkinlik mekanlarının da sürdürülebilir mekanlar olmasını gündeme getirmiştir. 20.yüzyıl expolarında inşa edilen bu mekânların kentle ve ziyaretçiyle etkileşiminin expo sonrasında da devam ettiği ve kente miras kaldığı görülmektedir. Bu makalenin amacı; expoların sürdürülebilir bir bakış açısıyla tasarlanmasında belli kriterlerin oluşturulması ve yapılacak analizler çerçevesinde teorik bir kavramsal altlık oluşturularak söz konusu kentsel alanların planlanmasının önemini vurgulamaktır. Makale “ekoloji temelli expoların mimari yaklaşımı sürdürülebilir olmalıdır” hipotezine dayanmaktadır. Yöntem olarak ortak temaları ekoloji olan yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen iki farklı exponun sürdürülebilir kalkınmaya dayalı tematik, mekânsal ve sosyal yaklaşımları içerik analizi yapılarak karşılaştırılmıştır. Milano Expo ve Antalya Expo örnek çalışma alanlarının betimsel analizlerinden elde edilen bulguların, benzer konularda yürütülecek kentsel mekân tasarımları için yol gösterici olması beklenmektedir. Sürdürülebilir expo tasarımlarının, mimari tasarımın nihai yaşamla örtüşmesi, kente atık değil simge yapılar bırakması, doğal çevrenin korunması, yeşilin arttırılma çabalarının gerçekleştirilmesi, kentin gelecek projeksiyonuna uygun bir biçimde tasarlanmasına katkıda bulunması ile sağlanacağı sonucuna varılmıştır.Publication Open Access Ernest Callenbach’ın Ekotopyası’nın Ekoköylerde Hayat Bulması(Ahmet Fidan, 2022) UZALDI, BERİL; BİRER, EMELÜtopyalar, var olan devlet ve toplumların aksayan taraflarını, olması mümkün yanlışlıklarını ve yetersizliklerini eleştiren, ideal düzeni kurmak amacıyla yazılmış hayali tasvirlerdir. Ütopyalar bugüne gelene kadar birçok dönemsel olay ve düşüncelerden etkilenmiştir. 20.yyda sanayileşmenin de etkisiyle başlayan hızlı kentleşme ve nüfus artışı, çevre sorunlarının küresel ölçeğe taşınmasına, geri dönüşü olmayan doğa bozulmalarna sebep olmuş ve ekolojik tasarımı geleceğin ütopyalarına konu haline getirmiştir. Bu tarihten sonra yaşananabilir bir toplum ve mekan yaratma çabasıyla ütopyalar ekolojik olarak tasarlanmaya başlamıştır. Ekotopya kavramı ilk kez 1975 yılında Ernest Callenbach tarafından yayınlanan ‘’Ekotopya’’ kitabında kullanılmış, eserde yer alan ekolojik tasarım ilkeleri ekotopya tasarımlarının temelini oluşturmuştur. 20. Yüzyılda yazılmış edebi ekolojik ütopyalar, ekotopya tasarım kriterlerine uygun olup ekotopya olarak tanımlanabilirken, 20 ve 21.yy da tasarlanmış mimari ekolojik ütopyalar, ekolojik özellik taşımalarına rağmen ekotopya olarak tanımlanamamaktadır. Oysa günümüzde yaşayan ekoköylerin ekolojik ütopya tasarım ilkeleri özelliklerini taşımakta olduğu görülmektedir. Bu nedenle çalışma “bugünün gerçek ekotopyaları ekoköyler olabilir mi?” araştırma sorusuna dayandırılmıştır. Çalışmanın yönteminde ilk olarak ekotopya kavramının tasarım ilkeleri Ernest Callenbach’ın ‘’Ekotopya’’ eseri üzerinden söylem analizi yoluyla elde edilmiş, geçmiş edebi ütopya eserleri ile metinlerarası bağlamları çıkarılmış ve son adımda seçili 6 adet ekoköyün tasarım ilklerine yansıtma yapılmıştır. Sonuç olarak ekotopyanın hayali tasarım olmadığı ve uygulanabilir yerleşimler olduğu tespit edilerek, ekotopyaların günümüzde ekoköy örnekleri ile hayat bulduğu ortaya konmuştur.Publication Open Access Examining the Effect of Metformin on Cell Death Mechanisms in Relation to Hippo Signaling in MDA-MB-231 Breast Cancer Cells(Si̇vas Cumhuri̇yet Üni̇versi̇tesi̇, Fen Fakültesi̇, 2024) RENCÜZOĞULLARI, ÖZGE; SONALP, ZEYNEP GÜLŞAHBreast cancer is one of the most common cancer types in women in the world and our country. Antitumorigenic activity is achieved with various therapeutic drugs by directly suppressing the constantly active PI3K/Akt/mTOR signaling pathway or enabling AMPK activation. AMPK, a positive regulator of autophagy, ensures the induction of autophagy by suppressing the Akt/mTOR pathway. Metformin, an anti-diabetic drug, achieves its anti-tumorigenic effect by activating AMPK. Deregulation of the Hippo signaling pathway is a new therapeutic target because it causes cancer cells to become aggressive and evade cell death mechanisms. The study aims to reveal the effects of metformin treatment on Hippo signaling pathway activity on apoptosis and autophagy, depending on drug treatment in MDA-MB-231 breast cancer cells. Metformin decreased the cell viability through induction of mitochondria membrane potential loss in dose and time dependent manner in MDA-MB-231 cells. The colony forming potential of the MDA-MB-231 cells were suppressed by 10 mM metformin treatment which was induced apoptotic cell death and autophagy by increasing Bim, Bad, Bak and cleavage of caspase 3, 9, PARP and Beclin1, Atg5 and Atg7. Moreover, Hippo signaling related protein levels showed remarkable increase due to metformin treatment. It was shown that metformin treatment increased the activity of the hippo signaling pathway, resulting in the induction of apoptosis and autophagy.Publication Open Access Faber Polynomial Expansion for a New Subclass of Bi-univalent Functions Endowed with (p,q) Calculus Operators(Fuat Usta, 2021) Ahuja, Om P.; ÇETİNKAYA, ASENAIn this paper, we use the Faber polynomial expansion techniques to get the general TaylorMaclaurin coefficient estimates for |an|, (n ≥ 4) of a generalized class of bi-univalentfunctions by means of (p,q)−calculus, which was introduced by Chakrabarti and Jagannathan. For functions in such a class, we get the initial coefficient estimates for |a2| and|a3|. In particular, the results in this paper generalize or improve (in certain cases) thecorresponding results obtained by recent researchers.Publication Open Access Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) İlişkin Avrupa Birliği’ndeki Yasal Düzenlemeler(Okur Yazar Derneği, 2020) ATEŞ, ZEHRA GİZEMGenetiği değiştirilmiş organizma (GDO), doğal olmayan yollarla bir canlıya gen aktarılarakDNA yapısının değiştirilmesi ile oluşan yeni organizmaya verilen addır. GDO’lar modernbiyoteknolojik çalışmalar ile elde edilmektedir. Ancak bunların insan sağlığı için önemli riskleriolduğu bilinmektedir. AB’de 1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Anlaşması ile GDO’larınsahip olduğu sağlık risklerine karşı yasal düzenlemeler yapılması gerektiği kabul edilmiştir.Buna bağlı olarak AB hukukunda GDO’larla ilgili birçok yönerge ve tüzük kabul edilmiştir.