Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Öğrenci Yayınları

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/8084

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 33
  • Publication
    Rising Damp Treatment in Historical Buildings by Electro-Osmosis: A Case Study
    (MDPI, 2024) Koca, Aliihsan; UĞURAL, MEHMET NURETTİN; YAMAN, ERGÜN
    Throughout the past century, numerous technologies have been suggested to deal with the capillary rise of water through the soil in historic masonry buildings. The aim of this study was to examine the effectiveness of capillary moisture repulsion apparatus that uses the electro-osmosis approach over a prolonged period of time. The G & uuml;l mosque was selected as a sample historical building affected by structural problems caused by the absorption of water through small channels on its walls due to capillary action. The moisture repulsion mechanism efficiently decreased the moisture level in the walls from a 'wet' state to a 'dry' state in roughly 9 months. After the installation of the equipment, the water mass ratio of the building decreased from 14.48% to 2.90%. It was determined that the majority of the water in the building was relocated during the initial measurement period. Furthermore, it inhibited the absorption of water by capillary action by protecting the construction elements that were in contact with the wet ground. Lastly, capillary water repulsion coefficients (C) for various measurement durations and time factors were proposed. The average value of C was calculated to be 0.152 kg/m2 s0.5 by measuring the point at which the water repulsion remained nearly constant.
  • Publication
    Deprem Sonrası İlk Durak: İstanbul’da Toplanma Alanlarına Dair Bir İnceleme
    (Ankara Üniversitesi, 2023) UYAR, HAZAL EKİN; TÖRE, EVRİM ÖZKAN
    Dünya üzerinde birçok yerde afetler meydana gelmekte, tüm bu afetler içerisinde deprem, yıkıcılığı ve olumsuz etkileriyle ön plana çıkmaktadır. Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye deprem riski altındaki ülkeler arasında. Türkiye’de geçmişte yaşanan büyük depremlerin neden olduğu kayıplar ülkedeki deprem tehlikesini göz önüne sermekte ve önlem almayı zorunlu kılmaktadır. İstanbul, üzerinde barındırdığı kalabalık nüfus ve yoğun yapı stoğu, yakın zamanda şiddetli bir depremin deneyimlenmiş olması, taşıdığı deprem riski gibi nedenlerle önemli bir laboratuvardır ve bu nedenle çalışma alanı olarak seçilmiştir. İstanbul’un mevcut koşulları, kentsel açık yeşil alanlarının giderek azalması ve yapılaşması, olası bir depremde kentlinin nerede toplanacağı gibi konular, kentteki toplanma alanlarını net bir şekilde ortaya koymanın gerekliliğini vurgulamaktadır. Vatandaşların deprem sonrasında ilk kaçış noktası olan toplanma alanları ile ilgili güncel ve doğru bilgiye sahip olabilmeleri hayati önem taşımaktadır. Bununla birlikte, kentsel açık yeşil alanları giderek azalan İstanbul’da toplanma alanlarının yeterliliğinin yanı sıra, kurumlar tarafından ilan edilen bilgilerin tutarlılığı da konuyla ilgili tartışmalar arasındadır. Çalışma tartışmaların odağında yer alan toplanma alanlarını 2020 yılı ve sonrası için il ve ilçe ölçeğinde sayısal ve alansal olarak tespit etmeyi ve kurumlar arasındaki veri tutarsızlıklarına dikkat çekmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda çalışma kapsamında İstanbul’daki toplanma alanlarıyla ilgili bilgilere ulaşmak amacıyla AFAD, İBB ve ilçe belediyeleri verileri ile interaktif haritalar üzerinden alansal hesaplama yapılarak elde edilen sayısal veriler çakıştırılmıştır. Çalışma AFAD ve İBB verileri arasındaki tutarsızlıklara işaret ederken nüfuslarına oranla toplanma alanları yetersiz ilçeler ile, yüksek hasar beklenmesine rağmen yeterli toplanma alanı bulunmayan ilçelere dikkat çekmektedir.
  • Publication
    Sosyal Ayrışmanın Sinematografik Anlatısında Bir Arayüz Olarak Pencereler: Parazit Filmi
    (Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2023) KARABAĞ, ÇİĞDEM; YAZICI, YASEMİN ERKAN
    Sosyal ayrışmanın küresel kodlarını Batı dünyasına hâkim olan kapitalist ideolojiye tazeleyici bir bakış açısı sunan 2019 yapımı Parazit Filmi, modern Güney Kore toplumu üzerine güçlü anlatılar sunar. Çalışma kapsamını oluşturan filmin izleyici ile ilişkisi, sinematografik sosyo-mekânsal anlatılar üzerine kuruludur. Çalışmanın araştırma sorusu, “sinematografik mekân ilişkiselliğinde, anlatı/söylem ile bakma ve görme biçimlerinde bir arayüz olarak kullanılan pencerelerin, sosyal ayrışma unsurlarına verdiği referanslar nelerdir?” olarak belirlenmiştir. Çalışmanın amacı, arayüzün (pencerelerin) dış mekân-iç mekân, iç mekân-dış mekân ilişkiselliğinde, anlatı/söylem ile yine aynı kadraj içerisindeki bakma ve görme biçimlerinin analizlerine odaklanılarak, sosyal ayrışmanın “anlam” inşasını ortaya çıkarmaktır. Nitel araştırma yönteminde, etkileşimli içerik analizi ile ele alınan çalışmadan elde edilen bulgularda, arayüz olarak kullanılan pencerelerin, görme sonucu idrak/anlam ilişkisini pozitif (üst-statüye ait) mekânlarda güçlendirdiği ve aynı mekânlardaki anlatıların “kendi gerçekliğini” inşa ettiği sonucuna varılmıştır.
  • Publication
    Triggering Corporate Sustainable Performance in Construction Sector through Green Training: Moderating Effect of Barrier in Construction Management
    (Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, 2023) WARIS, IMRAN; ÜLKÜ, İLAYDA
    Construction barrier plays a significant but negative role-play between green training and corporate sustainability performance due to limited resources. The research question in this study is to explore the relationship between green training and sustainable performance in the construction industry, while also considering the moderating role of construction barriers. This study gives extensive knowledge of green training and corporate sustainability performance. Data is obtained from 225 employees using a convenience sampling technique from the construction sector. The research employed SPSS/PROCESS and follows a cross-sectional research design. Study findings show green training is an antecedent of the sustainable performance of the construction sector. The result shows that Green training significantly and positive role-play in sustainable performance. Person-organization fit theory covers the whole phenomenon. That focuses on productivity, performance, and personal well-being. Under P-O fit theory results are showing the compatibility between a person and an organization where they are doing work. This study's results highlight the green training that transforms the em- employee’s mindset towards corporate sustainable performance. In the future, need longitudinal studies that will be more acceptable. This study provides insights to the managers, policymakers, and practitioners of sustainable environment and performance. The current study will help economies in the developing world, such as Pakistan.
  • Publication
    Anayasa Mahkemesinin TMK m. 187’nin İptaline İlişkin Kararının Analizi ve Düzenleme Önerisi
    (Türkiye Adalet Akademisi, 2023) ÖZER, ZEYNEP GÜLER
    Kişinin soyadı üzerindeki hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’yla ve Türkiye’nin de taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerle koruma altına alınmış, vazgeçilemez, devredilemez, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliği taşımaktadır. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi döneminden bu yana evlilik birliği içindeki kadının, kocasının soyadını taşıması yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Kadınların evlilik birliği içinde doğumla kazandıkları soyadlarını kullanabilmek için bu düzenlemeye karşı uzun yıllardır verdikleri mücadele, Anayasa Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli, evli kadının soyadını düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinin iptaline ilişkin kararıyla başarıya ulaşmış, Türk Hukuku’nda kadın-erkek eşitliğine bir adım daha yaklaşılmıştır. Çalışmamızda ilk olarak Türk Hukuku’nda kadının soyadına ilişkin yargısal süreç kısaca açıklandıktan sonra Anayasa Mahkemesinin, iptal kararı değerlendirilecek, bu kararın Kanun’daki diğer hükümlere etkisine değinilecektir. Son kısımda ise soyadı düzenlemelerine ilişkin olarak öğretide daha önce sunulmuş görüşler değerlendirilerek, kadın-erkek eşitliği ve özellikle çocuğun soyadına ilişkin olarak uygulamada yaşanan sıkıntılar da gözetilerek Kanun’da, soyadına ilişkin olarak yapılması gerekli değişiklikler için düzenleme önerisi sunulacaktır.
  • Publication
    Makine Öğrenmesi Tekniklerinin Bütçe Verimliliğine Uygulanması Üzerine Bir Çalışma
    (Melih Topaloğlu, 2023) DEMİREL, GÖKSEL KIVANÇ; ŞEN, ALİ
    Amaç - Bu çalışma, pazarlama amacıyla işletmeye faydalı olabilecek müşteri kitlesini, yüksek miktardaki satış ve promosyon verilerinden faydalanarak seçmeyi ve puanlandırmayı amaçlamaktadır. Yöntem - Bu amaç doğrultusunda, markalara ve perakendecilere müşteri verileri üzerinden hizmet sağlayan Dunnhumby şirketinin bilimsel amaçlarda kullanılmak üzere sunmuş olduğu ve haftalık kahvaltı ürünlerinden elde edilen “Breakfast at the FRAT” başlığı altında toplanılan satış bilgileri çalışmanın deney veri setini oluşturmuştur. Pazarlama bütçesini tüm müşterilerine harcamak yerine sadece potansiyel müşteri kitlesine harcamasına imkân tanıyan XGBoost algoritması kullanılarak pazarlamanın daha etkin ve verimli olabileceği müşterilerin belirlenmesine yönelik özgün bir model önerilmiştir. Bulgular - Analizi yapılan veriler 2011 ile 2019 yılları arasında 156 haftalık bir süreyi kapsamaktadır. Özellik sayısının ve karmaşıklık durumunun minimuma indirgendiği çalışma kapsamında, model performansına ait ölçüt parametreleri yüksek başarı oranlarına sahiptir. Bu oranlar pazarlamada kullanılacak bütçenin uygun müşteri kitlesine harcanmasına yönelik oluşturulan model için kullanılan algoritmanın uygun olduğunu ortaya koymaktadır. Tartışma - Büyük verilerin makine öğrenmesi teknikleri ile analiz edilmesi sonucu ortaya çıkan bulguların veri bilimine katkılar sunacağı ve çalışmada izlenilen yöntemin işletmelerin finansal açıdan tahmin ve öngörüler yapabilecekleri bir bütçe destek sisteminin altyapısını oluşturacağı düşünülmektedir. Gerçek dünya verilerinden elde edilen ve yapılan satışlar üzerinden birkaç özellik grubunun etkisi kullanılarak pazarlama için ayrılacak bütçenin verimliliğinin arttırılmasına yönelik bu çalışmada, en iyi tahminin yapıldığı sınıflandırma algoritmasının belirlenerek veri bilimine katkı sağlanması ve rehberlik etmesi mümkündür. Yapılan çalışmanın altyapısının daha da geliştirildiği bir modelin işletmeler tarafından kullanılarak iş dünyasına katkı sağlanma imkanı da vadır.
  • Publication
    Ekoloji Temalı Expoların Sürdürülebillir Kalkınma Anlayışı Üzerine Bir İnceleme: Milano ve Antalya Expo
    (Ahmet Fidan, 2023) HÜR, SİMGE; BİRER, EMEL
    Expolar, dünyanın tüm ülkelerini ilgilendiren sorunlara yanıt aramaları sebebiyle küresel ölçekte önemli sayılan ortak kentsel platformlardır. Son yıllarda giderek artan çevre problemleri sebebiyle expolara tema olan ekoloji konusu, sergi ve etkinlik mekanlarının da sürdürülebilir mekanlar olmasını gündeme getirmiştir. 20.yüzyıl expolarında inşa edilen bu mekânların kentle ve ziyaretçiyle etkileşiminin expo sonrasında da devam ettiği ve kente miras kaldığı görülmektedir. Bu makalenin amacı; expoların sürdürülebilir bir bakış açısıyla tasarlanmasında belli kriterlerin oluşturulması ve yapılacak analizler çerçevesinde teorik bir kavramsal altlık oluşturularak söz konusu kentsel alanların planlanmasının önemini vurgulamaktır. Makale “ekoloji temelli expoların mimari yaklaşımı sürdürülebilir olmalıdır” hipotezine dayanmaktadır. Yöntem olarak ortak temaları ekoloji olan yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen iki farklı exponun sürdürülebilir kalkınmaya dayalı tematik, mekânsal ve sosyal yaklaşımları içerik analizi yapılarak karşılaştırılmıştır. Milano Expo ve Antalya Expo örnek çalışma alanlarının betimsel analizlerinden elde edilen bulguların, benzer konularda yürütülecek kentsel mekân tasarımları için yol gösterici olması beklenmektedir. Sürdürülebilir expo tasarımlarının, mimari tasarımın nihai yaşamla örtüşmesi, kente atık değil simge yapılar bırakması, doğal çevrenin korunması, yeşilin arttırılma çabalarının gerçekleştirilmesi, kentin gelecek projeksiyonuna uygun bir biçimde tasarlanmasına katkıda bulunması ile sağlanacağı sonucuna varılmıştır.
  • Publication
    Bağdat Caddesi-Erenköy Mahallesinde Kentsel Dönüşüm Uygulamaları: Aktörlerin Rolü ve Karşılaşılan Sorunlar
    (Ahmet Fidan, 2023) ÇINAR, MERVE ÇOBAN; TÖRE, EVRİM ÖZKAN
    Türkiye’de son dönemde kentsel dönüşüm uygulamaları geniş bir mevzuat yelpazesinde hızla gerçekleşmekte, bu uygulamalar dönüşümün odağında rant olduğu yönünde yaygın eleştirilere neden olmaktadır. Makalenin amacı; Kadıköy ilçesi sınırları içerisinde yer alan Bağdat Caddesi Erenköy Mahallesi’nin altı sokağında yürütülmekte olan parsel bazlı konut-eksenli kentsel dönüşüm uygulamalarında riskli yapı tespit ve planlama evresi ile proje tasarım evresinde yaşanan sorunlara odaklanmak ve bu sorunları aktörler ve kentsel dönüşüm aşamaları bağlamında ortaya çıkarmaktır. Yöntem kapsamında; çalışma alanının tarihsel süreç analizi yapılmış, 2017 tarihli Kadıköy Belediyesi Stratejik Alan Raporu’nun incelenmesi süreçteki unsur ve aktörleri belirlemede faydalı olmuştur. Alan çalışması kapsamında Erenköy Mahallesinde sekiz binanın dönüşüm süreçlerini anlayabilmek üzere görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilere göre riskli yapı tespit ve planlama evresi ile proje tasarım aşamasında sıklıkla sorunlar ile karşılaşıldığı belirlenmiştir. Anlaşmazlığa neden olan sorunların başında kat maliklerinden gelen arsa rantı odaklı istekler nedeniyle müteahhitlerin fiilen gerçekleştiremeyecekleri işlere sözleşme imzalamaları ve maliyet yükü nedeniyle süreci tamamlayamaması gelmektedir. Söz konusu isteklerin ortaya çıkardığı diğer bir sıkıntılı durum da müteahhitlerin şartları kabul etmemesi ve riskli yapı olarak belirlenmiş yapıların dönüşemeden beklemesidir. Odağında parsel ölçekli rant beklentisi olan bu talepler, dönüşüm süreçlerini tıkayarak olası bir depreme yönelik kentsel riskleri büyütmektedir. Yapılan çalışmada elde edilen verilerin, takip eden uygulamalar ve mevzuat değişiklikleri için öneri niteliğinde olması hedeflenmektedir.
  • Publication
    Varagavank Monastery’s Khachkar Motifs: Understanding Production Through Parametric Methods
    (Birkhauser, 2023) BAYER, SEMİH; Çakıcı Alp, Neşe
    This study investigates the traditional religious architecture through the examination of Armenian Khachkar motifs at Varagavank Monastery in Van, Turkey. “Khachkar” is pivotal within Armenian religious architecture, denoting a minor architectural style and symbolising “cross-stone.” The study employs a parametric identification method to extract the fundamental unit of Khachkar motifs and develop a model to explore various variations. By utilising a mathematical analysis, the research showcases the practicality of this approach in facilitating diverse transformations within intricate designs. The study offers a comprehensive analysis of the built heritage found in Armenian religious architecture, enhancing the understanding and appreciation of these cultural artefacts. The findings of this study on Khachkars make valuable contributions to architectural research and deepen our comprehension of their significance in Armenian religious art.
  • Publication
    The Effect of Wearing High Heels on Lower Extremity Kinematics During Walking for Female with Hypermobility
    (Elsevier Ireland Ltd., 2023) AYAN, BUSE; AKALAN, NAZİF EKİN; ÖNERGE, KÜBRA; KUCHIMOV, SHAVKAT; EVRENDİLEK, HALENUR
  • Publication
    İyi Niyetli Sebepsiz Zenginleşenin Geri Verme Borcunun Sınırlandırılması Sorununun Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi
    (Seçkin Yayıncılık, 2018) Kuzgun, Şerife; KUZGUN, ERSAN
    Sebepsiz zenginleşme TBK 77-82. maddeleri arasında düzenlenmiş oluphaklı bir neden olmaksızın bir kimsenin malvarlığının başka bir kimsenin malvarlığıaleyhine çoğalmasıdır. TBK m.79/1’e göre, iyi niyetli sebepsiz zenginleşenin geri vermeborcunun kapsamı, fiilen elde ettiği zenginleşme değil de geri istenme anında malvarlığındamevcut bulunan, henüz elden çıkarmadığı zenginleşme miktarıdır. Çalışmanınamacı TBK 77. maddede düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özellikle iyi niyetlisebepsiz zenginleşenin geri verme borcunun sınırlandırılmasına ilişkin kısmını hukuksalaçıdan ve güncel Yargıtay kararları çerçevesinde değerlendirmektir. Yargıtay HukukDaireleri arasında, iyi niyetli sebepsiz zenginleşenin geri verme borcunun sınırlandırılmasıkonusunda görüş ayrılıkları mevcut olup Yargıtay 3., 7, ve 22. Hukuk Daireleri’ninkararlarında “iadesi gereken borç para borcu olduğunda, iadesi zamanında borçlununelinden çıkmış olması veya harcanarak tükenmiş olmasının borçlunun iade yükümlülüğünüortadan kaldırmayacağı” görüşünün ağırlık kazandığı, Yargıtay 4. ve 9.Hukuk Daireleri kararlarında ise “iadesi gereken borç para borcu olduğunda takdir yetkisininkullanılmasında sosyal içerikli saiklerin etkili olduğu görülmektedir. Çalışma ilebirlikte iyi niyetli sebepsiz zenginleşenin geri verme borcunun hangi kriterler dikkatealınarak sınırlandırılabileceği Yargıtay’ın son dönemde vermiş olduğu kararlar ile birlikte değerlendirilmiştir.
  • Publication
    Alacağı Devredenin Garanti Sorumluluğu ve Garanti Sorumluluğunun Faktoring Sözleşmelerindeki Görünümü
    (Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGİÇ, YARGI
    Özel hukuka dayalı, üçlü taraf ilişkilerinin bir türü olan alacağın devri, de-vamlı gelişen ve değişen sosyo ekonomik dünyada kişi ve kurumların nakit para ihtiya-cını sağlaması amacıyla işlev gösteren bir müessese olup günümüzde faktoring şirketle-rinin alacağın devri anlaşmalarında sıkça görülmektedir. Bu uygulama gereğince şahısve/veya kurumlar alacaklarını faktoring şirketlerine devreder, nakit para ihtiyaçlarınıkarşılarlar. Geçmiş hukuk sistemlerinde şahsa bağlı borç olma özelliğini koruyan alaca-ğın devri, günümüzde bağımsız bir borç ilişkisi olarak karşımıza çıkmış, ama üçlü tarafilişkisi olması dolayısıyla devredilen alacağın doğmamış veya ileride doğmayacak ola-bilmesi ya da geçmişte doğmuş alacağın devir anında son bulmuş olması risklerini be-raberinde getirmiştir. Aynı zamanda alacağı devralanın borçlu şahsın ödeme gücündenyoksun olmasıyla karşılaşması da olasılıklar içerisindedir. Bu sorunlar karşısında çeşitlimevzuatlarda problemleri çözmek amacıyla bazı düzenlemeler yapılmış ve biz de bumakalede alacağı devredenin garanti sorumluluğu müessesenin daha iyi anlaşılmasınısağlamak adına ilginç çözüm önerileri getirmiş kanuni düzenlemeleri incelemekteyiz.
  • Publication
    6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Adam Çalıştıranın Sorumluluğu
    (Seçkin Yayıncılık, 2016) ATEŞ, ZEHRA GİZEM
    Adam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk hallerinden biridir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda İstihdam Edenlerin Mes’uliyeti olarak düzenlenen mad- de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Adam Çalıştıranın Sorumluluğu olarak düzen- lenmiştir. Maddeye eklenen yeni fıkrada adam çalıştıranın organizasyon sorumluluğu düzenlenmiştir. Çalışmamızda TBK md. 66’nın düzenleniş biçimi, uygulama şartları ve adam çalıştıranın sorumluluğunun hukuki sonuçları ele alınacaktır.
  • Publication
    Aşırı Yararlanma
    (Seçkin Yayıncılık, 2016) BİLİÇ, YARGI
    Liberal hukuk sistemlerindeki Borçlar Hukuku'nun en temel ilkelerinden olan sözleşme özgürlüğünün gereği taraflar kendi aralarında sözleşme yaparken edim ve karşı edimlerini serbestçe belirleyebilecek olup bunun için bir denge de gözetmeyebilir- ler. Ancak sözleşmelerin kuruluşu sırasında edimler arasında her ne kadar ekonomik bir dengenin olması kural olarak zorunlu olmasa da edimler arasındaki dengesizliğin aşırı olduğu hallerde zayıf olan tarafı korumak amacıyla hukuk sistemlerinde belli sınırlama- lar getirilmiştir. Eski adı ile gabin, şimdi ki 6098 Sayılı TBK'da Aşırı Yararlanma olarak geçen kurum ile değinilen sınırlamanın mahiyetini daha iyi anlayabilmek adına yapılan ayrıntılı incelemelerimizi bu çalışmamızda sunmuş bulunmamaktayız.
  • Publication
    Anayasa’ya Aykırı Bir Vergi Örneği: Bina Vergisi
    (Seçkin Yayıncılık, 2016) CANGÜLOĞLU, YASEMİN
    Servet vergisinin bir alt türü olan emlak vergisinde, bina vergisinin matrahının tespit edilebilmesi, Türk Vergi Sistemi’ndeki pek çok vergiden farklı olarak, beyana dayalı değildir. Bu çalışmamızda bina vergisi matrahının belirlenmesinde bir kıstas olan bina met- rekare normal inşaat maliyet bedellerinin, Maliye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenmesi ve ilgili bakanlıklar tarafından belirlenen bu bedellere karşı da yalnızca Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği tarafından dava açılabile- ceğini kabul eden, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49 maddesinin (a) fıkrası, Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenen yasallık ilkesi ile yine Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti açısından değerlendirilerek ele alınmaya çalışılacaktır.
  • Publication
    Türk Ceza Kanununda Meşru Savunma
    (Seçkin Yayıncılık, 2016) YAKUT, MUHAMMED
    Ceza Kanunları genel ve soyut normlar içerdiği için bir davranışın ceza- landırılabilirliğinin her somut olay için belirlenmesi mümkün değildir. Belirlilik ilkesi- nin gereği olarak, bir eylemin suç say ılabilmesi için ceza kanunlarında açıkça hüküm bulunmalı; hangi unsurların gerçekleşmesiyle suçun ortaya çıkacağı ve yasak davranışın sonucunda hangi yaptırımının uygulanacağı açıkça belirlenmelidir. Bunun sonucunda ceza hukuku bak ımından hukuka aykırılık belirli bir hale gelmekte ve önceden öngörü- lebilmektedir. Ceza Hukuku, hukuka aykırılıkların hangi hallerde hukuka uygun bir hale dönüşeceğini de belirlemek durumundadır. Ceza Kanunumuzun belirledi ği bir hukuka uygunluk hali de meşru savunmadır. Bu çalışmamızda giriş bölümünde meşru savunma kavramı öğretideki ve uygulamada- ki görüşler dikkate alınarak açıklanmış, meşru savunma kurumunun tarihsel serüveni hak- kında genel bilgilere yer verilmiştir. Meşru Savunmaya konu olabilecek haklar kısaca belir- tilmiş, Eski Türk Ceza Kanun’unda düzenlenen meşru savunma genel olarak işlenmiştir. İkinci kısımda meşru savunmanın saldırıya ve savunmaya ilişkin şartları, Yargıtay ve öğretideki görüşlerden yararlanılarak yer verilmiştir. Meşru savunma sırasında öngörülen s ınırın a şılması meselesine de genel hatlarıyla değinilmiş, Ceza Muhakemesi açısından meşru savunmanın sonuçları değerlendirilmiştir. Son kısımda çalışma hakkında genel bir değerlendirme yapılmış, meşru savunma- nın kötüye kullanımına da kısaca değinilmiştir.
  • Publication
    Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Araç İşletenin Hukuki Sorumluluğu
    (Seçkin Yayıncılık, 2016) SİVRİ, AHMET
    Motorlu araçların zarara her an yol açma potansiyellerinden dolayı trafik kazalarından kaynaklanan sorumluluk halini, bir tehlike sorumluluğu olarak görmekteyiz. Araç işletenin sorumluluğu tehlike sorumluluğunun en çok karşılaşılan bir konusuolup 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiştir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, on üç bölüm, 138 maddeden oluşmaktadır. Hukuki sorumluluk ve sigorta sekizinci kısımda yer bulmuş ve beş bölüme ayrılmıştır:birinci bölümde (KTK. m.85-90) işleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu, ikinci bölümde (KTK. m.91-100) sigorta, üçüncü bölümde(KTK. m.102-107) özel durumlar, dördüncü bölümde (KTK. m.108) garanti fonu (güvence hesabı), son bölümde (KTK. m.109-111) ise ortak hükümler olan zamanaşımı, yetkili mahkeme ve sorumluluğa ilişkin anlaşmalar düzenlenmiştir.
  • Publication
    Temel Hak ve Özgürlüklerin Kötüye Kullanılması Yasağı
    (Seçkin Yayıncılık, 2012) ÇİFTCİOĞLU, CENGİZ TOPEL
    Temel hak ve özgürlükler kavramı; ulusal ve uluslararası metinlerde çoğu zaman hiçbir ayrım yapılmadan tamamen es anlamda kullanılan kisi hakları, kamusal haklar, insan hakları, temel haklar, kamu özgürlükleri ve vatandaslık hakları gibi terimlerle de açıklanan teorik olarak bütün insanlara tanınması gereken ideal haklar listesini ifade eder. Liberal demokrasilerdeki klasik özgürlük anlayısında temel hak ve özgürlükler tamamen sınırsız (mutlak) bir niteliğe sahiptir. Çağdas demokrasilerde ise, düsünce özgürlüğü dısında sınırsız özgürlük bulunmamaktadır. Gerçekten özgürlüklerin var olabilmesi ve kisi yönünden pratik bir değer tasıyabilmesi için bir takım kayıtlarla çerçevelenmesi yani düzenlenmesi gerekmektedir. Ancak demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlükler sınırlandırılırken bu sınırlandırmanın da sınırları vardır. Bu sınırlandırma sınırsız, keyfi ve temel hak ve özgürlükleri bütünüyle yok edici nitelikte olamaz. Temel hak ve özgürlüklerin varlığının ve tanınmasının doğal sonucu onların kullanılmasıdır. Diktatörlükler temel hak ve özgürlükleri anayasa üzerinde tanırlar, ancak bu hakların kullanılmasını çesitli sınırlamalar ve idari tedbirlerle engellerler. Sınırsız, mutlak özgürlük kavramı toplum ve devlet hayatı içinde yer alamaz. Anayasa ya da kanunlarda herhangi bir özgürlüğe yönelik hiçbir sınırlama nedenine yer verilmemis olsa bile, özgürlüğün kendi yapısından kaynaklanan objektif (nesnel) sınırları vardır. Bu çalısmada esas itibariyle; 1982 Anayasasının 14. maddesinde düzenlenen temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılması yasağı incelenmistir. Ancak konunun sistematiği bakımından temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması, buna iliskin ilkeler, temel hak ve özgürlüklerin durdurulması ve temel hak ve özgürlüklerin korunması konuları da ana hatlarıyla ele alınmıstır.
  • Publication
    Ernest Callenbach’ın Ekotopyası’nın Ekoköylerde Hayat Bulması
    (Ahmet Fidan, 2022) UZALDI, BERİL; BİRER, EMEL
    Ütopyalar, var olan devlet ve toplumların aksayan taraflarını, olması mümkün yanlışlıklarını ve yetersizliklerini eleştiren, ideal düzeni kurmak amacıyla yazılmış hayali tasvirlerdir. Ütopyalar bugüne gelene kadar birçok dönemsel olay ve düşüncelerden etkilenmiştir. 20.yyda sanayileşmenin de etkisiyle başlayan hızlı kentleşme ve nüfus artışı, çevre sorunlarının küresel ölçeğe taşınmasına, geri dönüşü olmayan doğa bozulmalarna sebep olmuş ve ekolojik tasarımı geleceğin ütopyalarına konu haline getirmiştir. Bu tarihten sonra yaşananabilir bir toplum ve mekan yaratma çabasıyla ütopyalar ekolojik olarak tasarlanmaya başlamıştır. Ekotopya kavramı ilk kez 1975 yılında Ernest Callenbach tarafından yayınlanan ‘’Ekotopya’’ kitabında kullanılmış, eserde yer alan ekolojik tasarım ilkeleri ekotopya tasarımlarının temelini oluşturmuştur. 20. Yüzyılda yazılmış edebi ekolojik ütopyalar, ekotopya tasarım kriterlerine uygun olup ekotopya olarak tanımlanabilirken, 20 ve 21.yy da tasarlanmış mimari ekolojik ütopyalar, ekolojik özellik taşımalarına rağmen ekotopya olarak tanımlanamamaktadır. Oysa günümüzde yaşayan ekoköylerin ekolojik ütopya tasarım ilkeleri özelliklerini taşımakta olduğu görülmektedir. Bu nedenle çalışma “bugünün gerçek ekotopyaları ekoköyler olabilir mi?” araştırma sorusuna dayandırılmıştır. Çalışmanın yönteminde ilk olarak ekotopya kavramının tasarım ilkeleri Ernest Callenbach’ın ‘’Ekotopya’’ eseri üzerinden söylem analizi yoluyla elde edilmiş, geçmiş edebi ütopya eserleri ile metinlerarası bağlamları çıkarılmış ve son adımda seçili 6 adet ekoköyün tasarım ilklerine yansıtma yapılmıştır. Sonuç olarak ekotopyanın hayali tasarım olmadığı ve uygulanabilir yerleşimler olduğu tespit edilerek, ekotopyaların günümüzde ekoköy örnekleri ile hayat bulduğu ortaya konmuştur.
  • Publication
    Baba, Oğul ve Kadın: Şecere-i Terâkime’deki Kozı Tekin Anlatısı Hakkında Bir Okuma Denemesi
    (Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, 2022) HAZNEDAROĞLU, ASLIHAN
    Çalışmada Şecere-i Terakime’deki Kozı Tegin anlatısı, kurgusu, anlatıcı katmanları, unsurlarıyla ele alınmakta, metin iktidar söylemi açısından incelenmektedir. Kozı Tegin anlatısı için elimizde Şecere-i Terakime metni ile bu metnin önemli kısmının tekrar edildiği Kazan Oğuznamesi birincil kaynaktır. Anlatının farklı ayrıntılar içeren bir versiyonu olarak Reşideddin Oğuznamesi’ndeki metin önemli bir karşılaştırma unsurudur. Paralel anlatılardaki farklılık, metin – yazar – okuyucu ilişkisi açısından önem taşır. Anlatının “babanın eşinin oğula aşık olup ona iftira atması” şeklinde birçok kadim anlatıda tekrar eden kurgusu, bu çalışmada devletin güç gösterme ve rasyonelleştirme mekanizmaları açısından irdelenmektedir. İktidar söylemi anlatıdaki kişi, yer, zaman gibi unsurlarla, seçilen kelimelerle ve anlatıcının açısı ile iç içedir. Çalışmada ilk olarak “anlatıcı katman” üzerinde durulacak, daha sonra anlatının ögeleri devlet erki açısından ele alınacaktır. Anlatıda bir “fitne” unsuru olarak beliren Avşar kızı bireyin iktidar karşısındaki konumlanışında başat bir rol üstlenir. Zaʿife, kedḫudā, almak, olcalamak gibi kelimeler iktidarın eril anlamını yansıtmaktadır. Meydan ve ceza olgusu, iktidarın en temel göstergeleri olarak hikâyede yer etmektedir.