İç Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Interior Architecture Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4939
Browse
Browsing İç Mimarlık Yüksek Lisans Programı / Interior Architecture Master's Degree Program by Rights "info:eu-repo/semantics/openAccess"
Now showing 1 - 20 of 31
- Results Per Page
- Sort Options
Item Aynı Dili Konuşan Konutlar: Sosyal Medyanın İç Mekân Kullanıcı Tercihlerine Etkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ALBAYRAK, YASEMİN SELEME; Handan GüzelciGeçmişten günümüze gelişen teknoloji ve internet ile yaygınlaşan sosyal medya kullanımı pek çok alanda etkisini göstermektedir. En belirgin etkiler tüketim kültürü üzerinde ortaya çıkmaktadır. Kullanıcıların sosyal medya ile doğrudan veya dolaylı olarak tüketim tercihleri etkilenmektedir. Ayrıca bireylerin iç mekân tercihlerini yönlendirme konusunda da doğrudan veya dolaylı olarak etkisi görülmektedir. Tercihleri yönlendiren görsel paylaşımlarının mekân tasarımında benzerliklere sebep olmaktadır. Böylelikle bireyler sosyal medya üzerinden etkilendikleri iç mekân görsellerine benzer iç mekânlara sahip olabilmeyi istemektedirler. Bu bağlamda tez çalışmasında; sosyal medyanın bireylerin tercihleri üzerindeki etki düzeyi saptanarak, iç mekân kullanıcı tercihlerine olan yansımaları incelenmesi amaç edinilmiştir. Bu amaca bağlı olarak öncelikle tüketim, tüketici ve pazarlama konularında literatür araştırmaları yapıldıktan sonra sosyal medyanın kullanıcılar üzerindeki etki düzeyini belirlemek için anket çalışması yapılmıştır. Sonuç olarak sosyal medyanın doğrudan veya dolaylı olarak kullanıcıların iç mekân tercihleri üzerindeki etkileri incelenmiş ve varlığı saptanmıştır. Bu tez çalışmasında edinilen verilerin gelecekte iç mimari tasarımların dönemsel olarak nasıl şekillendiği üzerine yapılacak olan bilimsel çalışmalar için çalışmanın yapıldığı döneme ışık tutarak kaynak oluşturabileceği öngörülmektedir.Item Balat Semti İçin Bir Aydınlatma Tasarımı Önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) OK, HANİFE; Rana KutluKentsel aydınlatma, iki açıdan tanımlanmaktadır. Bunlar; kent yaşamının güvenli ve emniyetli bir şekilde sürdürülebilirliğinde önemli etkenlerden birisi olan işlevsel aydınlatma ile kent kimliğinin vurgulanması ve algılanması üzerine kentsel değerlerin ön planda olduğu mimari aydınlatmadır. Küreselleşen dünyada kentlerin birbiriyle yarışması, yaşanan teknolojik ve bilimsel gelişmelerle birlikte kentsel aydınlatma konusunda da önemli gelişim ve değişimler yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda kentsel alan aydınlatmasının tüm paydaşların görüşlerini içeren kapsayıcı yaklaşımla hazırlanması, ayrıntılı olarak işlenmesi ihtiyacı doğmuştur. Aydınlatma master planları; kent aydınlatma kriterlerine istinaden hazırlanan planlar olup, kenti bir bütün olarak düşünüp kent kimliğini koruyarak aydınlatma ile bu kimliği vurgulamayı amaçlar. Kapsamlı bir şekilde tasarlanan aydınlatma master planları çağdaş aydınlatma tekniklerinin, uygun standart ve şartların sağlandığı, gereksiz enerji kullanımının minimuma indirildiği bir kent aydınlatması ortaya koyarken, kentin gelişmişliğinin ve yüksek yaşam kalitesinin en önemli göstergelerinden birini oluşturur. Kent yaşayanlarına ve ziyaretçilerine görsel konfor koşullarını sağlamanın yanında gün saatleri dışında da ortak toplumsal değerleri yaşama ve paylaşmalarına imkan sunan, kenti çekici kılan, en önemli planlama araçlarından biri olma özelliğini taşımaktadır. Bu çalışmada kentsel aydınlatma kriterleri ve amaçları irdelenmiş olup etkili bir kentsel aydınlatma için aydınlatma master planın önemi ve kapsamı vurgulanmıştır. Bu amaçla, Aydınlatma master planlanın tarihi gelişim süreci incelenmiş ve planlama aşamalarında bahsedilmiştir. Ardından dünyada ve Türkiye'de uygulanmış aydınlatma master plan örnekleri incelenmiştir. Tez çalışması; çok disiplinli bir çalışma gerektiren Aydınlatma Master Planı için bir altlık veya yönlendirici oluşturacak şekilde kurgulanmıştır. Alan çalışması için İstanbul kimliğinde önemli bir yeri olan Fatih İlçesi - Balat semti seçilerek, ele alınan kriterler bağlamında tanımlanan belirli bir bölgenin aydınlatma tasarımı önerisi geliştirilmiştir. Balat; kozmopolit kimliği ve geçirdiği tarihsel süreçlerden dolayı detaylı analiz ve bölgeleme çalışması gerektirmektedir. Tarihi Yarımada'da yer alan Balat, tarihi kent kimliğini yansıtan bir bölgedir. Çalışma kapsamında Balat'ın geçirdiği tarihsel süreçten bahsedilmiş, sahip olduğu kimlik değerleri belirlenmiştir. Kentsel kimlik, kentsel imge kavramları çevresel algı ile ele alınarak Kevin Lynch'in öncelikli Kent İmgesini oluşturan beş maddesi ile daha sonraki çalışmalarını esas alan anlam ve algı üzerinden analiz edilerek geliştirilmiş, Balat Bölgesi için işlevsel-mimari aydınlatma esasları bağlamında bir aydınlatma tasarımı önerilmiştir. Bu kapsamda oluşturulan senaryosu ile Balat semti, sahil kıyısı ve komşu alanda bir çalışma bölgesi belirlenmiştir. Bu çalışma bölgesinde aydınlatılması gereken kentsel ögeler incelenmiştir. Oluşturulan güzergahta Balat'ın kimliğini vurgulayan yapılar ve sokaklar analiz edilerek hem gündüz hem de gece mevcut durum karşılaştırmaları yapılmıştır. Oluşturulan senaryo kapsamında güvenli ve emniyetli yürüyüş yolları oluşturularak, Balat'ta görülmesi gereken öğelerin planlı ve kapsamlı bir şekilde aydınlatılması kent kimliğine kazandırılması ve tanıtılması amaçlanmıştır. Mevcut durum analizinde aydınlatma sorunları tespit edilmiş ve bu bağlamda öneriler getirilmiştir. Çalışmanın gelecekte yapılacak daha kapsamlı bir aydınlatma master planı için başlangıç oluşturması hedeflenmiştir.Publication Bellek - mekan ilişkisi: Kuzguncuk evlerinde tipoloji(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2020) Akıncı, Gülderen; Tosun, Vehbiİnsanlığın var oluşundan beri süregelen barınma ihtiyacı, bireyleri sürekli bir barınak ve korunak arayışına yöneltmiş, dönemin şartları doğrultusunda çözüm bulmaya zorlamıştır. Başlangıçta hayatta kalmak amacı ile zorunlu bir barınak oluşturma çabasına giren insanoğlu, zamanla gelişen bilim ve teknolojinin de etkisi ile hayatta kalma mücadelesini, yaşam şartlarını iyileştirme mücadelesine dönüştürmüştür. Bu nedenle bireyler, ait olduğu toplum ve coğrafyanın imkan tanıdığı şekillerde konut üretme yoluna gitmiş; iklim, coğrafya ve çevre özellikleri doğrultusunda inşa ettiği konutlara kültürel bir değer de katmıştır. Ortaya çıkan bu yapı türü söz konusu coğrafya ile özdeşleşmiş, zaman içerisinde ortak bir dil (mimari kimlik) oluşturmuş ve bireyler, bulundukları mekana çeşitli anlamlar yüklemeye başlamışlardır. Üç boyut ile ifade edilen mekan kavramı, bu sayede yer statüsü kazanmıştır. Günümüzde insan gücünün yerini alan bilgisayar ve makineler, tarımsal faaliyetlerin azlığı ve köyden kente göçün etkisi ile büyük kentlerde artan nüfus ve konut ihtiyacı nedeni ile mimari kimliğe sahip yapılar yerini, günümüzde inşaat teknolojisindeki gelişmelerle çok katlı yapılara bırakmıştır. Yalnızca temel barınma ihtiyacının karşılanabilmesi amacı ile iletişim ve etkileşimden yoksun, bireylerin birbirlerini tanımadığı, mahalle kültüründen uzak kentler inşa edilmiştir. Toplumlar, bu yeni düzen içerisinde zamanla kültürel değerlerini kaybetmiş, bellek yitimine uğrayarak geçmişle bağını koparmıştır. Bu nedenle, kültürel sürdürülebilirliğin sağlanması ve toplumların devamlılığı için; çeşitli anılar ve olaylar aracılığı ile bellekte yer edinmiş ancak kaybolmak üzere olan değerlerin anımsatılması ve yaşatılmasına aracılık sağlayan, geçmişin somut temsilcileri olan bellek mekanları önem kazanmaktadır. Bireyler, belleklerinde yer alan geçmişi bu mekanlar üzerinden yeniden üretmekte ve mekanda yer alan tekrarlayan öğeler, mekanın belleğe kaydolması ve anımsanmasında büyük önem taşımaktadır. Bellek-mekan ilişkisinin, bellek mekanı olarak kabul edilen Kuzguncuk üzerinden incelendiği bu çalışmada; mekan kimliği üzerinde durulmuş, mekan kimliğini oluşturan ve Kuzguncuk'un bellekte yer edinmesi sağlayan tekrarlayan öğeler detaylıca incelenerek, ilgi durumlarına göre gruplamalar yapılmıştır. Bu gruplamalar aracılığı ile mekanın tekrarlayan öğeleri belirlenmiş, yapıların güncel durum tespiti yapılmış ve bireyler ile yapılan planlanmamış görüşmelerle bu öğelerin bellek ve anımsama üzerindeki etkileri incelenmiştir. Aynı zamanda, çalışmanın Kuzguncuk'un mimari kimliğinin belgelenerek, geleceğe aktarımı için bir kaynak oluşturması ve gelecek çalışmalara referans olması hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Bellek, Mekan, Kültür, Mekan Kimliği, KuzguncukItem Birinci Kademe Sağlık Mekanlarında Nitelik(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) GENÇ, EDİBE; Rana KutluGeçmişten günümüze doğru teknolojik gelişmeler ile değişime uğrayan sağlık yapıları, kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik tasarımları sonucunda olumsuz izlenimlerden kurtulmuştur. Ancak bahsedilen iyileştirilme çalışmaları hastaneler özelinde kalmış ve birinci basamak tedavi hizmet grubunda bulunan aile sağlığı merkezlerinde görülmemektedir. Halbuki bu merkezler bireyler için sağlığın ilk adımı olma niteliğindedir. Tez kapsamında ele alınan sorunlar doğrultusunda; yönetmelerin ve bilimsel çalışmaların nicelik bazında olup, nitelik açısından eksik kaldığı aile sağlığı merkezlerinin iç mekan tasarımı çerçevesinde iyileştirme çalışması amaçlanmıştır. İyileştirme süreci fiziksel parametrelerin irdelenmesi ve değerlendirmeler sonucunda tasarım önerisi geliştirilmesi üzerinedir. Bahsi geçen hedeflere bağlı olarak bir aile sağlığı merkezi seçilmiş ve mevcut durumu gözlemlenmiştir. Literatürden edinilen bilgiler neticesinde tasarım önerisi planlanmıştır. Tasarım önerisinde, kullanıcıların yoğun olarak kullandıkları; koridor ve bekleme salonu, muayene odası, gebe izlem ve bebek bakım odası örneklenmiş; simülasyon programında modellenmiştir. Hazırlanan üç boyutlu çalışmalar ankete mevcut durumlarıyla sunularak, mekansal algı bağlamında kullanıcı memnuniyet oranları belirlenmiştir. Sonuç olarak mekan tasarımında insan faktörünün önemli bir parametre olduğu düşüncesi ile mekansal algı bağlamında memnuniyet oranları tespit edilerek, çözüm önerileri sunulmuştur. Bu tez çalışmasında edinilen verilerin gelecekte yapılacak olan bilimsel çalışmalara altlık oluşturacağı ve tasarlanacak yahut yenilecek aile sağlığı merkezlerinin planlanması sürecine yön vereceği öngörülmektedir.Item Bitkisel Tasarımın Ofislerde Mekansal Öğe Olarak Kullanımının Incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ÖZKAHRAMAN, YEŞİM; Gülay UstaDoğa ile insan arasında sürdürülebilir bir etkileşimin sağlanmasında rol oynayan en etkili unsurlardan biri bitkilerdir. Bitkiler insanlara psikolojik, fizyolojik ve ekolojik olmak üzere birçok fayda sağlamakla birlikte iç mekan organizasyonlarında mekansal öğe olarak önemli bir yer tutarlar. Bitkilerin iç mekan tasarımlarında mekansal öğe olarak sunduğu olanakların etkin olabilmesi, ancak uygun şekilde ve doğru amaçlar doğrultusunda düzenlenmeleriyle mümkün olabilir. Bitkilerin, kullanım amacına ve bulundukları ortamda yaratmaları istenen etkilere bağlı olarak belirli kriterler çevresinde düzenlenmesi 'Bitkisel Tasarım' kavramını ortaya çıkarmaktadır. İç mekan bitkisel tasarımında bitkilerin, çok sayıda ekolojik, estetik, işlevsel katkı ve hizmetler sağlayacak özellikleriyle birlikte, içinde bulunduğu çevreyi organize ederek daha tanımlı hale getirip kişilerin mekanı algılama biçimleri üzerinde etkili olmaktadır. Bu araştırmada, araştırma alanı olarak seçilen beş ofis; Tentie Offices, Usen Next Offices, Citi Wealth Hub, Enocta Ofis ve Slack Offices, 'Bitkisel Tasarım' yönüyle ele alınıp, ofislerden seçilen tasarım örnekleri üzerinde bitkilerin üstlendikleri mimari ve estetik fonksiyonları irdelenmiştir. Bu doğrultuda ofislerin bitkisel tasarımının işlevsel ve estetik yönü hakkında genel bir değerlendirme ortaya koyulmuştur. İç mekan organizasyonlarında yapılan tasarımların başarıları göz önünde bulundurulduğunda ofisler ve çalışanlar için bitkisel tasarımın önemli bir tasarım yaklaşımı olduğunu söylemek mümkündür.Item Çarşı Kavramının Tarihsel Değişiminin Analizi ve Tasarım Önerileri: İznik Konak Çarşı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KANDEMİR, AYŞENUR; Vehbi TosunTarih öncesi dönemlerden beri insanoğlu, barınma ihtiyacına yönelik mekânlar yaratmakta ve çözümler üretmektedir. Bireyin içinde bulunduğu mekân, zamanla bireyin düşüncelerinin, dini ve kültürel hareketlerinin ve mekândaki faaliyetlerinin fiziksel bir kaydı haline gelir. Özel mekânlar bireylerin kültür ve değerlerini yansıtırken, kentsel mekânlar toplumun değerlerini yansıtır. Bu nedenle kentler, ait oldukları toplumun düşünce ve yaşam biçimlerini yansıtan somut veriler olarak kabul edilebilir. Kentlerin merkezleri, kentin ilk yerleşim alanları olduğundan, daha fazla kültürel öğe, tarihi doku ve dolayısıyla içinde yaşayan toplumun kimliğine ve yaşam tarzına dair daha fazla ipucu içerir. Bu çalışmada, tarih boyunca kentlerin merkezinde yer alan çarşı kavramı, geçmişten günümüze kentsel iç mekân kapsamında incelenmiştir. Kentsel ara mekânı oluşturan öğeler ve organizasyon biçimleri incelenmiş, elde edilen veriler sentezlenerek tümevarım yöntemiyle tasarım kodları oluşturulmuş ve bu tasarım kodları pilot çalışma olarak sunulacak tasarım önerisinde kullanılmıştır. Pilot çalışma alanı olarak, çok katmanlı bir kültürel geçmişe ve bu nedenle kültürel turizm potansiyeline sahip olan İznik şehri ve şehrin eski kent merkezinde yer alan Konak Çarşı seçilmiştir. Mevcut yapılı çevre genel olarak, kentin geçmişi ve kullanıcıları ile doğru anlam ve iletişim kurulmasını sağlayan kodları barındırmamaktadır. Yapılı çevrenin bölgenin tarihi ve kültürel kimliği ile örtüşecek şekilde yeniden tasarlanması önemlidir. Bu amaçla İznik Belediyesi'ne ait olan ancak İznik'in tarihi ve kültürel kimliğini yansıtmayan Konak Çarşı seçilmiştir. Önerilen projedeki kodlar kullanılarak kentsel iç mekân çerçevesinde yeniden düzenlenecek olan Konak Çarşı'nın, kullanıcı ile iletişim kuran, kültürel ve tarihi değerini yansıtan bölgesel bir dönüm noktası ve odak noktası olması hedeflenmektedir.Item Ekolojik Malzemelerle Tasarlanmış Mobilyaların Tasarım, Ekolojik ve Ekonomik Açıdan İrdelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) AL-SAMARAIE, FATIMAH ADIL MOHAMMED; Aliye Rahşan KarabetçaDünya, artan nüfus ve gelişen teknolojilere bağlı olarak gittikçe daha çok kirlenmekte ve kaynaklar bakımından tükenmektedir. Buna bağlı olarak dünyanın sürdürülebilirliği ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde bırakılabilmesi için insan neslinin ürettiklerine ve tükettiklerine dikkat etmesi gerekmektedir. Bu üretimlerin en önemlilerinden birisi olan mobilya, mekanın en gerekli tamamlayıcılarından birisi sayılmaktadır. Bu sebeple, mobilyanın sağlıklı bir şekilde üretilmesi, kullanılması ve yeniden değerlendirilmesi söz konusu sürdürülebilir bir gelecek için önemlidir. Mobilya sektöründe sürdürülebilirlik yaklaşımı yeni olmasına rağmen ekolojik dengenin korunması için faaliyet gösteren çeşitli kuruluşlarca ve uluslararası yapılan anlaşmalarla desteklenmektedir. Bu destekler doğrultusunda, yapılacak olan ekolojik mobilyaların üretiminin ve tüketiminin yaygınlaşması, sürdürülebilir bir ekolojik denge için gereklidir. Bu tez çalışmasında, mobilyalarda ekolojik malzemeleri anlamak için iki aşamadan oluşan bir araştırma yapılmıştır. İlk aşamada karşılaştırma yöntemiyle mobilya tasarımında ve iç mekânda kullanılan malzemelerle geleneksel malzemeler arasındaki farklar araştırılmıştır. Ekolojik mobilya tasarım ilkeleri ve 5R kuralı: Reduce (Azalt), Reuse (Tekrar kullan), Recycle (Geri dönüştür) , Replace: (Değiştir) , Recover (Geri kazanım), örnekler ilkesi, ekolojik malzeme ilkeleri ile iç mekân kullanıcı ilişkisini sağlamak için önemli olan araçlar ele alınmıştır. Bunun yanında ekolojik malzemelerle tasarlanmış mobilyaların önemi ekonomik ve ekolojik açıdan ele alınmıştır. İkinci aşamada ise ekolojik malzemelerle tasarlanmış mobilyaların konut ve ofis özelinde iç mekâna olan etkileri, örneklerle uygulanma yöntemi, kullanım amacı ve kullanım alanı analiz tabloları oluşturulmuştur. Bu analizin amacı, konut ve ofis mobilyalarında kullanılan çevre dostu malzemelerin ekonomik ve ekolojik açıdan incelenmesi ve iç mekan tasarımına olan etkilerini incelemektir. Yapılan araştırmalar sonucunda, ekolojik malzemelerle tasarlanan mobilyaların sürdürülebilirliğe, mobilya geri dönüşüm sistemini iyileştirerek ekonomik kalkınmayı sağlamaya katkı sağladığı tespit edilmiştir. Ayrıca doğal kaynakların israf edilmesi sorununu çözmeye ve çevrenin korunmasına katkı sağladığı da ortaya konmuştur. Geri dönüşüm malzemelerinin kullanılması, ekolojik malzemelerin tercih edilmesi, kolay paketleme, nakliye için ürüne esneklik ve demontaj uygulanmasının sürdürülebilir mobilya tasarımı için gerekli olduğu vurgulanmıştır.Publication Ekolojik mimarlık kapsamında malzeme seçiminin yerel mimarideki yeri; Geleneksel Urfa evleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2021) Çiftçi, Sümeyya Yazmacı; Erçetin, ArzuHızlı nüfus artışı ve teknolojik gelişmelerle insanların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik pratik çözümler geliştirilmeye çalışılmıştır. Olaya sadece " anı kurtarma" şeklinde yaklaşılarak artan konfor isteklerini karşılarken doğaya verilen zarar ve çevre tahribatı göz ardı edilmiştir. Verilen zararın geri dönülmez boyutlara ulaşmasıyla 20.yy sonlarında çeşitli kuruluş ve mimarlar bu duruma farkındalık yaratmak amacıyla sorunu uluslararası platforma taşımıştır. Araştırma kapsamında ekolojiye en fazla zararın yapı sektörünün verdiği saptanarak bu konuda çözümler üretilmesi hedeflenmiştir. Bu doğrultuda geliştirilen çözümlerin başında enerji etkin ekolojik yapıların tasarım kriterleri ve yapım sistemleriyle birlikte uygun malzeme seçimi üzerinde durularak bu alanda çalışmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmada üç ana başlık üzerinde durulmuştur.İlk olarak ekoloji kavramı ve tarihsel süreç içerisinde göstermiş olduğu gelişim üzerine bilgiler verilmiştir. İkinci ana başlık olarak,enerji etkin yapıların ana bileşenlerinden olan yapı malzemelerinin enerji tasarrufundaki rolüne değinilerek malzemeden beklenilen temel unsurların;enerjiyi az kullanması ve verimli kullanması bunu yaparken de dayanıklığından ödün vermeyerek uzun yıllar kullanım fırsatı sunması, yapı ömrü sonlanınca da tekrar geri dönüşüm özelliğiyle doğaya kazandırılması özellikleri detaylı olarak anlatılmıştır. Son ana başlık olarak da günümüzde popilerliğini kaybeden yerel malzemelerle yapılan geleneksel yapıların ekolojik kriterleri tam olarak sağladığından tekrardan gündeme gelip inşa edilmesi gerektiği savunulmuştur. Tez kapsamında ekolojik yapı tasarım kriterlerinden belki de en önemlisi olan malzeme seçimi üzerine bilgiler verilerek geleneksel mimariyle olan ilişkisi irdelenmiştir. Alan çalışması olarak seçilen Şanlıurfa'daki geleneksel konutların; plan şemaları ,uygulama teknikleri ve kullanılan yerel malzemeleri detaylı ele alınarak ekolojik kriterleri nasıl sağladığı örnekler üzerinden açıklanmıştır. Bölüm sonunda verilen bilgiler ışığında yerel malzeme seçimiyle Şanlıurfa'nın geleneksel mimarisini yansıtan, enerjiyi doğru kullanıp, kendi kendine yetebilen ekolojik konut önerisi tasarlanmıştır.Item Geleneksel Türk Evinin İç Mekan Özelliklerinin Odunpazarı ve Kütahya Evleri Özelinde İrdelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ATICI, BÜŞRA; Aliye Rahşan KarabetçaKentsel yaşamın getirisi olan toplumsal yaşam içerisinde insanlar birlik içinde yaşamaktadırlar. Bu birlikteliğin sağlıklı bir şekilde sürmesi, insanların yaptıkları ortak paylaşımlar sonucu oluşmaktadır. İnsanların bir arada yaşamasıyla ortak paylaşım sonucu oluşan ürün, kültür olarak nitelendirilmektedir. Kültür, bir aradalığı sağlayan temel bir olgudur. İnsanoğlu yaşadığı andan itibaren kendisini ve çevresini anlamlandırmaya başlamıştır. Bu anlamlandırma süreci içerisinde ilk olarak yaşadığı çevreyi anlamış ve daha sonra şekillendirmeye başlamıştır. Bu şekillendirme sürecinde ilk olarak aile ve ailenin kurulduğu konut kavramı öne çıkmaktadır. Yapılan tez çalışmasında, Türklerin aile yaşantısı ve İslam inancının getirdiği konut tipinin araştırılması yer almaktadır. Bu sebeple Türk evi konut tasarımında yaşamın sürdüğü iç mekan kurgusu öne çıkmaktadır. Dolayısıyla Türk evinin iç mekan kurgusunu etkiyen kültürel faktörler ve bunların fiziki çevreyi nasıl şekillendirdiğinin görülmesi, konut kültürünün sürdürülebilirliği açısından değerlidir. Bu sebeple çalışma kapsamında, kültürün geleneksel konut tasarımını nasıl şekillendirdiğinin araştırılması amaçlanmıştır. Belirlenen bu amaç doğrultusunda Eskişehir ve Kütahya'nın ilk Türk yerleşim yerine ait geleneksel konut tiplerinin incelenmesi tez çalışmasının kapsamını oluşturmaktadır. Yapılan tez çalışması, nitel araştırma yöntemleri doğrultusunda yapılmıştır. Literatür taraması ve saha araştırmalarından yararlanılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda, iç mekana ait plan kurgusu, kapı ve tavan detayları çizilerek tablolarla ifade edilmiştir.Item İç Giyim Mağazalarında Kurumsal Kimliğin Mobilya ve Donatı Üzerine Etkisi: Victoria's Secret Mağazalarının Analizi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) SANCAK, DİLAN; Vehbi TosunBu çalışmada; perakende iç giyim ve giyim mağazalarında markaların kurumsal kimlik yapısı değerlendirilecektir. Bu doğrultuda kurumsal kimlik, marka kimliği, kurumsal imaj, marka imajı olguları tanımlanacaktır. Günümüzde ürün ya da hizmetin kalitesinden ziyade, markanın tüketiciye sağladığı avantaj ve statü önem kazanmıştır. Bu sebeple markanın; ürün ya da verdiği hizmetin tüketiciye kurumsal yapı ögelerinin doğru aktarımı gerekmektedir. Bu bağlamda marka ve kurumsal kimliğin, iç mimarlar tarafından oluşturulan tasarımlara aktarımı ve önemi açıklanacaktır. Mağaza tasarımında kullanılan mobilya ve donatılar, iç mimarların tasarladığı projelerde marka imajını yansıtması açısından en önemli araçlardan biridir. Bu doğrultuda, marka imajını yansıtan özel tasarlanmış mobilya ve donatıların alışveriş kapsamındaki önemi, tüketici ve personele etkisi incelenecektir. Alışveriş kapsamında moda ve mimari ilişkisi açıklanacak olup, mağaza tasarımlarında ve marka imajında bu iki olgunun ilişkisi incelenecektir. Tez konusu kapsamında iç giyimin tarihi hakkında bilgi verilecek olup, konu dahilinde seçilen markanın belirlenen iki mağazasının analizi yapılacaktır.Publication İç mekanda hamamın renk, desen, doku olarak incelenmesi Çırağan Sarayı tarihi hamam örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı, 2020) Çakmak, Ayşegül; Erçetin, ArzuÇırağan Sarayı' nın bulunduğu alan, bundan dörtyüz on dokuz yıl öncesine kadar Kazancıoğlu Bahçeleri adını taşıyordu. Çelik Gülersoyun Çırağan Sarayı kitabındaki bilgiler ve Osmanlının Soy ağacına bakarak burada yaşamış padişahlar sırasıyla Osmanlı padişahı I. Ahmet, I. Ahmetin oğulları genç Osman, IV. Murat, I. İbrahim, I. İbrahimin oğlu IV. Mehmet, IV. Mehmetin oğlu III. Ahmet, III. Ahmetin oğlu I. Abdülhamit, I. Abdülhamidin oğlu II. Mahmut, II. Mahmutun oğlu Abdülmecid, Abdülmecidin oğulları, V. Murat, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşat ve VI. Mehmet vahdettin burada doğmuş ve ikamet etmişlerdir. 1909 yıllarına kadar Çırağan sarayı Osmanlı hanedanına ait olarak kullanılmıştır. IV. Mehmet Reşad zamanında 1 yıl parlamento binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1910 yılında ise Saray yanarak 4 duvar halinde kalmıştır. Yangından sonra tek sağlam kalan iç mekan, tarihi hamamdır. Yangından sonra 1910- 1920 yılları arasında padişah Mehmet Reşat ve Mehmet Vahdettin tarafından saray bahçesinde bulunan diğer yapılar konut olarak kullanılmıştır. 1923 yılında Atatürk tarafından Cumhuriyet ilan edilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasının sonuçlarıyla II. Abdülmecid ve harem halkı sadece izin verilen mücevherlerini alarak 3 gün içerisinde vatanı terk etmişlerdir. Ailesinin bulunduğu Çırağan Sarayı bahçesindeki yapı, yalılar ve konaklardaki değerli tarihi eserler, bu eşyalara talep eden kişilerce satın alınmış, kimisi yurtdışına kaçırılmıştır. Daha sonraki yıllarda Saray, Futbol sahası, hanımlar matinası, okul, depo olarak kullanılan yapı 1991 yılında otel olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapımı ve çevre duvarlarıyla birlikte 1991 yılında bitirilen Çırağan Sarayı, 80.000 m2 alana kurulmuştur. Tarihi bina dışında 1 yapıdan daha oluşmuştur. Bu yapı otel olarak çeşitli amaçlara göre ayrılmışır. Osmanlı mimarları balyanlar tarafından yapılan tarihi saray çeşitli oda ve salonlardan oluşmuştur. Tarihi hamam, padişahın özel olarak kullandığı alandır. Tarihi yapı 3 katlıdır. Ayrıntı ve süslemelerde batı etkilerinde olan bu saray, Türk motiflerini kullanılarak yorumlanmıştır. Dış duvarlar mermerden olduğundan yangın esnasında yanmamış, zarar gördüğünden restore edilmiştir. İç duvarlar tuğla ve alçıpandan yeniden inşa edilmiştir. Sarayda 6 adet salon, 1 adet hamam vardır. Padişahın odası ve odadan tarihe hamama geçiş olarak düşünülen alan dinlenme, sakinleşme ve yenilenme için yapılmıştır. Yangından tek kurtarılan iç mekan olan tarihi hamam önemli bir bölümdür. Tarihi hamamın girişinde bulunan odada duvar süslemeleri önemli türk motifleri içermektedir. Tarihi hamamda kullanılan mermerler ustaca oyularak şekil ve desen verilmiştir. Kullanılan mermer Marmara beyaz mermerdir. Dünyanın en eski mermerlerinden olan marmara mermeri, estetik görünümünün etkisiyle modası geçmeyen bir değer olmayı başarmış bir üründür. Bunun yanı sıra yapısı itibariyle anti bakteriyel özellik taşımaktadır. Türk hamamlarında ve Tarihi hamamda tercih edilmesinin önemli sebeplerinden biri de bu anti bakteriyel yapısıdır. Tarihi binada yer alan Tarihi hamam, Çırağan Sarayı yangınından sonra tek sağlam iç mekan olmasından dolayı önemlidir. Dış cephe, diğer oda ve salonlar, yeni yapılan Çırağan Palace Kempinskide bile Tarihi Hamamın izleri görülmektedir. Tarihi hamama bağlı kalarak küçükten büyüğe doğru bir bütün oluşturulmuştur. Padişahlar tarafından yaşanmışlığı olan Tarihi Hamama girildiğinde izleyiciye yansıttığı his bambaşkadır. Çırağan sarayı batıı etkileri altında, türk motifleriyle yorumlanan İstanbul'daki en önemli tarihi eserlerdendir. Çırağan sarayı İstanbul boğazı ve orman güzelliklerinini aynı anda yaşayabilme tutkusu vermektedir. Çırağan Sarayı padişahlar ve hanedanı için konut olarak kullanılmıştır. Çırağan Palace Kempinski de alt katta sergilenen tarihi plana bakıldığında burada harem dairesi, yatak odaları, valide Dairesi, mabein Dairesi, selamlık daire gibi bölmeler görünmektedir. Çırağan Sarayı yangınından parlemanto binası olarak kullanılan yapıdaki tüm Osmanlı İmparatorluğuna ait çok önemli belge ve arşivler yanıp yok olmuştur. Yangından sonra 1910- 1920 yılları arasında padişah Mehmet Reşat ve Mehmet Vahdettin tarafından saray bahçesinde bulunan diğer yapılar konut olarak kullanılmıştır. 1923 yılında Atatürk tarafından Cumhuriyet ilan edilmiştir. Halifeliğin kaldırılmasının sonuçlarıyla II. Abdülmecid ve harem halkı sadece izin verilen mücevherlerini alarak 3 gün içerisinde vatanı terk etmişlerdir. Ailesinin bulunduğu yapı, yalılar ve konaklardaki değerli tarihi eserler, bu eşyalara talep eden kişilerce satın alınmış, kimisi yurtdışına kaçırılmıştır. Çırağan sarayı yangından sonra yeniden restore edildiği için iç mekanda kullanılan renkler, Kempinskinin mimarları tarafından belirlenmiştir. Dış mimarisinin muhteşem restoresini maalesef iç mimaride görememekteyiz. Çelik gülersoyun Çereğan Sarayları kitabında yazdığı gibi çok fırapandır. Kullanılan malzemeler taktittir. Ucuz malzemeye kaçılmıştır. Çırağan sarayı konumu açısından doğu Işığını Almaktadır. Bunun en güzel örnekleri Tuğra restoran, kaftan, Enderun pdr, Enderun balo salonu, ottoman, bosphorus, sergi alanı A, fuaye, Çırağan Balo Salonu A' da görmekteyiz. Diğer salonlar da plansal olarak ele alındığında aldıkları ışığın özelliklerini yansıtmaktadırlar. Tarihi hamamın girişinde bulunan odada kullan renk, desen ve dokunun birebiri Ottoman roomsta uygulanmıştır. Çırağan sarayının diğer oda ve salonlarında sıcak renkler kullanılmış olsada soğuk renklerle kombilenerek dinlendirici huzurlu ortamlar oluşturulmuştur. Bu ortamlar misafirleri sakinleştirmiş ve Sarayda daha fazla vakit geçirmeleri amaçlanmıştır.Item İç Mimarlık Birinci Yıl Eğitim Planları Üzerine Nicel Bir Araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) KURUL, ÖZGE SOHTAOĞLU; Armağan Seçil Melikoğlu Ekeİç mimarlık terimi, özellikle 20. yüzyılda literatürde kullanılmaya başlanmıştır. İç mimarlık, kullanıcıların mekandaki ihtiyaçlarını fiziksel, psikolojik ve sosyolojik açıdan çözümler üreten bir meslek dalı olmuştur. Doğru planlama ve uygulama ile iç mimari, bir mekana güzellik ve konfor getiren bir meslektir. İç mimarlık eğitiminde öğrencilerin, bir iç mekanın renk, doku ve mobilya gibi farklı unsurları arasındaki ilişkiyi ve bunların estetik açıdan hoş ve işlevsel bir ortam yaratmak için nasıl kullanılabileceğini anlamaları önemlidir. İç mimarlık eğitimi ile öğrencilere çevreleri hakkında eleştirel düşünmeleri ve yaratıcı becerilerini kullanarak mekanın amacına uygun mekanlar tasarlamaları öğretilir. Öğrenciler, bir iç mekanın farklı unsurlarını ve bunların bir arada nasıl kullanılabileceğini öğrenirler. İç mimarlık eğitim ve meslek kültürü bağlamında bir dönüşüm süreci yaşamıştır. İç mimarlık eğitimi veren eğitim kurumlarının amaçları, bilgi organizasyonunu sağlamak ve paylaşımını yaparak daha formel bir yapı oluşturmaktır. Türkiye'de iç mimarlık eğitiminin temellerinin atıldığı yıllarda Alman ve Fransız ekolünün hakim olduğu söylenebilir. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite'sinde Fransız ekolü hakimken, Marmara Üniversitesi'nde Alman Bauhaus ekolü hakimdir. Bu durum temellerin atıldığı o yıllarda dahi eğitim anlayışında farklılıklar olduğunu gözler önüne sermektedir. Türkiye'de İç Mimarlık ile İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümleri olarak iki alanda tasarım eğitimi dört yılda gerçekleşmektedir. İç mimarlık eğitiminde "yaratıcı düşünme" kavramı ön plana çıkmaktadır. Yaratıcı düşüncenin geliştirilmesi için yaparak öğrenme, eleştirel düşünme ve görsel iletişim gibi becerilerin geliştirilmesi gerektiği tartışılmaktadır. İç mimarlık eğitimi alan birinci yıl öğrencileri yaratıcı düşüncenin önemini kavrama aşamasındalardır. Öğrenciler birinci yılda kazandıkları yaratıcı düşünme yetisini öğrencilik ve meslek hayatları boyunca kullanmaktadırlar. Bu açıdan birinci yıl iç mimarlık eğitimi yaratıcı düşünmenin geliştirildiği bir ara eşik olarak önemlidir. Öğrenciler lisans öncesi eğitim hayatlarında kazanmış olmaları gereken bir beceri, yeti ve anlayışın kazanılmamış olması, lisans eğitimini etkilemektedir. Türkiye'de bazı okullar birinci yıl tasarım eğitiminde uygulama alanının üzerinde dururken, bazı kurumlar teorik alanlara önem vermektedir. İç mimarlık eğitimi her iki alanın kendi içerisinde getirdiği gereklilikleri, eş zamanlı olarak kazanılması gerekmektedir. Ülkemizde iç mimarlıkta birinci sınıf eğitiminde tasarımın temellerinin öğrencilere aktarıldığı uygulamalı tasarım derslerine dayanmaktadır. Bu kapsamda yaratıcı düşünce ve yaparak öğrenme derslerin temel dayanağını oluşturmaktadır. Bu bilgiler ışığında tez çalışmasının amacı birinci yıl iç mimarlık eğitiminin öneminin vurgulanması yönündedir. Araştırma kapsamında Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde toplam 86 iç mimarlık eğitimi veren okuldan ve bölümden 20 tanesi seçilerek birinci yıl eğitim planları incelenmiştir. Örneklem grubuna dahil edilen bölümler iki seçim kriteri üzerinden belirlenmiştir. Öncelikle 2022 ÖSYM kılavuzu temel alınarak eşit ağırlık ve sayısal puan türlerinden öğrenci kabul eden bölümler belirlenmiş, ardından bu bölümlerin açılış tarihlerine göre sıralama yaparak 2012 yılı ve öncesi açılan okullardan ilk 10 tanesi seçilerek örneklem grubu oluşturulmuştur. Araştırma metodolojisi nicel analizlere dayandırılarak iç mimarlık birinci sınıf eğitim planları üzerinden gerçekleştirilmiştir. İç mimarlık birinci sınıf eğitim planlarını oluşturan ders grupları, AKTS ve ders saati değerleri ile içerikleri incelenerek analiz edilmiştir. Araştırmanın her iki aşamasında da birinci sınıf iç mimarlık eğitim planlarındaki çalışmalara yer veren, yayını durdurulmamış ve en az bir yıl süreyle yayınlanan kaynaklardan yararlanılmıştır. Elde edilen bulgular betimsel analiz yönüyle incelenmiştir ve veriler tablolar aracılığıyla ortaya konmuştur. Bu çalışma ile iç mimarlık eğitiminin en önemli eşiğini oluşturan birinci sınıfın ülkemizde nasıl planlandığını anlayarak gelecekte özellikli bir birinci sınıf eğitim müfredatının oluşturulması için veriler ortaya konulmuştur. Bununla birlikte tez çalışması yaratıcılık, görsel düşünme, eleştirel düşünme, iletişim gibi tasarım eğitiminin temelini oluşturan bileşenlerin tasarımla daha önce ilişkilenmemiş öğrencilerle buluşmasına imkan veren eğitim planlarının geliştirilmesi açısından da faydalı olacağı düşünülmektedirPublication Kentsel iç mekan olarak alışveriş merkezi ortak alanlarının kullanımı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2020) Özkul, Büşra; Özbek, Derya AdıgüzelGünümüz kentlerinde birey ve topluma yönelik yaşamsal faaliyetlerin hız kazanması ile bu faaliyetleri karşılayabilecek mekanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı zamanda kentlileri bir araya getirerek, toplumsal paylaşıma imkan tanıyacak tesadüfi karşılaşma alanlarının da önemi artmaktadır. Bu doğrultuda kentlerde, kısa süreli işlevlere alan tanımlayacak kentsel iç mekan (urban interior) düzenlemeleri oluşturulmaktadır. Kentsel iç mekan, kentlerde toplumsal ilişkiler odağında kurgulanan yeni bir tasarım anlayışını karşılamaktadır. Kentsel iç mekan üzerine devam eden yaklaşım ve uygulamalar, bir çok tasarım disiplininden etkilenmektedir. Multidisipliner yapı ile şekillenen kentsel iç mekan kavramı, farklı mekan özellikleri ile açıklanmaktadır. Bu nedenle kentsel iç mekan özellikleri ve bu özelliklerin uygulama da nasıl karşılık bulduğunun sorgulanması, önemli görülmektedir. Ayrıca, kentsel iç mekan olarak tanımlanabilecek alanların varlığı ile bu alanların keşfi ve niteliklerinin saptanmasının gerekli kılındığı düşünülmektedir. Tez çalışmasında; kentsel iç mekan konu alınarak, tasarım ve araştırmalarda nasıl bir yol izlenildiği ve tasarıma yön verecek hangi etkenlerden yararlanıldığı incelenmektedir. Bu doğrultu da araştırma gelecekte yapılacak kentsel iç mekan tasarımları için bir stratejiler ağı ve kentsel iç mekan özelliklerinin analizi adına geliştirilecek, araştırma yöntem önerisi üzerine kurulmuştur. Araştırmada, kentsel iç mekana ait yaklaşım ve uygulamalar; kent mekanı-iç mekan, kamusal-özel, birey-toplum bağlamında değerlendirilmektedir. Literatür araştırmaları ile kentsel iç mekanı nitelendiren, geçici, deneyime dayalı, işlev kazandıran, bağlama özgü, ulaşılabilir, bireysel ve toplu kullanım olmak üzere altı farklı mekan özelliğine ulaşılmıştır. Araştırmanın bu yönde derinleştirilmesiyle kentsel iç mekanı niteleyen mekan özelliklerini destekleyerek, birbiriyle ilişkilendiren ara kavramlar tespit edilmiştir. Ara kavramlar ile kentsel iç mekanlar; dinamik, süreli kullanım, çoklu işlev, sosyal ulaşılabilirlik, fiziksel ulaşılabilirlik, bireysel deneyim, toplu deneyim, aidiyet, esnek planlama ve ihtiyaca yönelik çözüm nitelikleri ile tanımlanabilir. Kentsel iç mekan özelliklerinin saptanması ile varılan bir diğer sonuç ise kentsel iç mekanların geleneksel kamusal alanlarda, yarı kamusal alanlarda veya herhangi bir yere ait olmadan, kente eklemlenerek üç farklı şekilde bağlamın kurulduğudur. Günümüz kentlerinde yarı kamusal alanların önemi her geçen gün arttığı göz önünde bulundurularak, tez çalışmasında, bu bağlamdaki kentsel iç mekan düzenlemeleri üzerinden ilerlemektedir. Kentsel iç mekan tanımladığı öngörülen ve toplumsal paylaşıma imkan sağlayan, alışveriş merkezi ortak alan düzenlemeleri araştırma kapsamında incelenmektedir. Alışveriş merkezi ortak alanlarında, geçici oluşumlar ile deneyime dayalı işlevleri karşılayan etkinlik mekan düzenlemeleri, önemli görülerek, araştırma bu yönde sürdürülmüştür. Hedefler doğrultusunda, AVM etkinlik mekanları, kentsel iç mekan özellikleri üzerinden analiz edilmiştir. Araştırma, İstanbul'un en yoğun bölgesi olan, birbirinden farklı sosyal ve ekonomik sınıfın bir arada bulunduğu, Büyükdere-Maslak aksında yer alan Kanyon Alışveriş Merkezi, Özdilek Park İstanbul Alışveriş Merkezi ve Metrocity Alışveriş Merkezi ile sınırlandırılmaktadır. İncelemeye dahil edilen alışveriş merkezleri, günlük rutin yaşantıda kentlilerin sıkça uğradığı ortak alanlara, ana ulaşım aksına ve toplu taşımaya yakınlık nedenleri ile belirlenmiştir. Bahsi geçen AVM'lerin etkinlik düzenlemelerinin kentsel iç mekan özellikleri ve ara kavramlarına dayalı analiz ve potansiyel çözümlemeleri yapılmaktadır. Araştırma sonucunda; alışveriş merkezlerinde düzenlenen etkinlik mekanlarının; konumu, yer alma süresi, çevre ve kullanıcı bağlamının kentsel iç mekan potansiyeli ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda araştırmada, alışveriş merkezi ortak alan düzenlemeleri gibi potansiyel kentsel iç mekanların tespiti ile mekansal niteliklerinin arttırılmasına yönelik; düzenleme, tasarım ve uygulamalar için analiz yaklaşımı önerilmektedir. Anahtar Sözcükler: Kentsel İç Mekan, Alışveriş Merkezi, Kanyon AVM, Özdilek Park İstanbul AVM, Metrocity AVMItem Konteynerların Geçici Konut Olarak Kullanımı ve Mekansal Çözüm Önerileri Geliştirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KUMAŞ, BERKAY; Arzu ErçetinBarınma kavramı günümüz koşullarında mekânsal kurgunun geliştirilmesi, doğa ile uyumlu olma, pratik çözümler üretme gibi birçok konuyu içerisinde barındırmaktadır. Çağımızda doğal ve yapay birçok nedenle kaynakların tükenmesi, teknolojinin gelişmesi, insanların yeni arayışlara girmesi, savaşlar, maddi sıkıntılar, salgınlar ve doğal afetler insanları barınma kavramında da yeni arayışlar içerisinde olmaya ve çözüm önerileri bulmaya zorlamaktadır. Mekan bir var oluştur ve yaşadığımız sürece de hayatımızda olacaktır. Ancak zaman içerisinde ihtiyaçlar ve fizyolojik, psikolojik vb. nedenler ile mekânsal şekillenmeler de değişiklikler göstermiştir. Özellikle doğa ile birlikte olma konusunun insanlara daha ilgi çekici olması, beton yapılardan uzaklaşmak konusu daha basit malzemeler ile daha pratik çözüm önerileri geliştirme çabasını da devamında getirmiştir. Bu tezde günümüz dünyasının yapı ve betonlaşma konusunda en büyük paya sahip olan konut kavramı ele alınmıştır. İnsanların doğaya verdiği zararların en başında gelebilecek unsurlardan olduğu düşünülen yapı stoğunun sürdürülebilir yapılar oluşturulması ve bunun nesilden nesile aktarılması ile bu zararın minimuma indirgenmesi hedeflenebilmektedir. Sürdürülebilirlik çerçevesinde düşünüldüğünde konut üretimi açısından önemli olan bazı unsurlara geri dönüşüm, yeniden kullanım, onarım, doğaya adapte olma ve sürdürülebilir materyal kullanımı örnek gösterilebilir. Ayrıca insanlık varoldukça ve zaman içerisinde farklı etkenler hayatımıza etki ettikçe, ihtiyaç ve gereksinimlerimizin farklılaştığı görünmektedir. Barınma ve konut bağlamında düşünüldüğünde insanlar herhangi bir doğal afet, pandemi ve benzeri unsurlar sonrasında barınma alanlarında değişiklik ve doğaya geri dönüş düşüncesini benimsemişlerdir. Bu düşünce yapısı, sürdürülebilir yapıların daha yaygınlaşmasına ve sürdürülebilirliğe daha da ihtiyaç duyulmasına yol açmıştır. Tüm bu olgu ve unsurlar çerçevesinde ele alınan bu tezde birinci bölümde konuya giriş yapılıp ikinci bölümde ise tezin çalışma alanı, kapsamı ve yöntemi, çalışma alanının belirlenmesi ile birlikte gerekçeleriyle ortaya koyulmuştur. Ardından üçüncü bölümde ise geçici konut kavramı ele alınıp sırası ile afet konutları, prefabrike konutlar, karavanlar, konteynerler ve treylerler açıklamalarıyla ele alınmıştır. Ele alınan bu geçici konut birimlerinin ardından afet sonrası bu konutlara nasıl ihtiyaç duyulduğunun kanıtı niteliğinde olarak afet sonrası barınma ve acil yardım aşamasında barınma konularından bahsedilirken rehabilite dönemi de göz önünde bulundurulmuştur. Sürdürülebilirlik kavramının açıklamasının ve gerekliliğinin ardından sürdürülebilirliğin özelliklerinden söz edilmekte, bu özellikler ve boyutlar tablolar ile karşımıza çıkmaktadır. Devamında dördüncü bölümde ise konteyner kavramı ve konteynerin kullanım alanları anlatılmaktadır. Tasarımı etkileyecek tüm kriterler ve konteyner yapıların ve ham konteynerlerin özellikleri ortaya koyulmaktadır. Bu kriterler göz önünde bulundurulurken tüm konteyner çeşit ve modelleri açıklamaları ve görselleri ile birlikte anlatılmaktadır. Konteyner yapıların modellemesinin yapılıp detaylı bir şekilde parçalarının anlatımının ardından konteynerlerin avantajları ve dezavantajlarından bahsedilmektedir. Son bölümde ise geçici barınma kavramı özelinde konteynerlerin kullanımı, kullanıcı tiplerinin belirlenmesi ve ülkemizdeki aile kavramının belirlenmesi ile birlikte anlatılmaktadır. Minimum iç mekan gereksinimleri göz önünde bulundurulduktan sonra belirlenen standartlar özelinde konteyner örnek model geliştirilmektedir. Tezin beşinci bölümünün sonunda bulunan prototip çeşitleri ile sürdürülebilir konteyner modellerinin tekil kullanımı ile birlikte minimum yaşam alanları oluşturulabileceği plan ve üç boyutlu modeller ile birlikte ortaya koyulmaktadır.Publication Konut iç mekanlarının esnekliğini hedefleyen prefabrik bir sistem önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2021) Mahmoud, Ihab Mousa İbrahim; Güzelci, HandanKonut alanında, kullanıcıların hızla artan ihtiyaçlarını karşılamak için endüstriyel inşaat tekniklerinin kullanılması gerekliliği çağdaş, teknolojik ve sosyal gelişmelere paralel olarak ortaya çıkmaktadır. Günümüzde yaşanan sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler yaşadığımız mekanları ve yaşam koşullarımızı doğrudan etkilemektedir. Nüfus artışı, ulaşımda yaşanan zorluklar, yapı alanlarındaki değer artışı, doğal kaynakların sınırlılığı, enerji verimliliği gibi sorunlar bizi limitli bir alanda yaşamaya zorlamaktadır. Tüm bu değişikliklere ek olarak, aile yapılarında kullanıcı sayılarındaki değişim veya alan kullanımlarının niteliği gibi meydana gelen değişiklikler de bulunmaktadır. Meydana gelen tüm değişikliklere rağmen, kullanıcı bu sınırlı ve sabit alanda yaşamak zorunda kalmaktadır. Bu durum, kullanıcının yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. Kullanıcı yaşam kalitesini yükseltmek için, değişikliklere ayak uydurabilecek özel ve esnek bir konuta ihtiyaç duymaktadır. Konutların değişen ihtiyaçlara bağlı olarak giderek bireyselleşmesi ve esneklik bağlamı çalışmanın ana problemi olmaktadır. Tez çalışması, konutun iç mekanının hızlı ve ekonomik olarak nasıl dönüşebileceğine odaklanmaktadır. Bu bağlamda öncelikli olarak seri üretim ve kitlesel bireyselleştirme kavramları tartışılmış, sonrasında esneklik kavramı üzerinden prefabrik konut örnekler incelenmiştir. Yapılan literatür çalışması sonrasında konut iç mekanlarının bireyselleşmesi ve esnekliğini sağlamak adına yenilikçi bir prefabrik model geliştirilmiştir. Prefabrike sistemlerin bireyselleştirme ve esneklik açısından konut üzerindeki etkisi üzerine yapılan çalışmalar inceledikten sonra yeni bir öneri sunmadan önce kullanıcılar ile evleri arasındaki ilişkinin mevcut durumunu incelemek için bir anket çalışması yapılmıştır. Yapılan anket çalışmasının çıktıları tasarım parametresi olarak el alınmış ve iç mekanlar için yeni bir prefabrik yapı sistemi tasarımı önerilmiştir. Çalışmanın birinci bölümü konuya giriş niteliği taşımakta olup, çalışmanın amacı, kapsamı ve yöntemi üzerinde durulmaktadır. İkinci bölümde, seri üretim ve kitlesel bireyselleştirme kavramları ve onların mimarlık alanında yapılan çalışmalardan sonra iç mimarlık ölçeğinde etkileri üzerine kavramsal bir çerçeve oluşturmak amacıyla yapılan literatür çalışması sunulmuştur. Üçüncü bölümde ise konut tasarımında esneklik kavramı ve mimarlıkta esnekliği sağlamak için önemli olan araçlar ele alınmaktadır. Bu bağlamda, tarihsel süreç içinde konut özelinde tasarlanmış olan esnek konut modelleri incelenmiştir. Bunula birebir konutta esnekliğin önemleri ekonomik ve sürdürülebilirlik açısından netleştirildi. Ve ondan sonra konuttaki esneklik seviyesi, ayarlama ve değişiklik yapma kolaylığına ve hızına bağlı olarak değişikliklerin niteliğine ve ölçeğine bağlı olarak esneklik türleri belirtilenmiştir. Dördüncü bölümde yeni bir model önermeden önce günümüz kullanıcılarının bireyselleşme adına konutlarında yaptıkları düzenlemeleri değerlendirmek ve kullanıcı ile evi arasındaki genel durumu anlamak ve ortaya koymak üzere 20-60 yaş aralığındaki 120 kişiye bir anket çalışması yapılmıştır. Anketin kurgusu ve bulguları bu bölümde yer almaktadır. Anket bulguları ışığında NAWA modelinin kurgusu oluşturulmuştur. NAWA Prefabrik İç Mekân Sistemi'nin bileşenleri ve bir araya gelme prensipleri tasarlanmış ve belirlenmiştir. Bölümün sonunda ise NAWA ile yapılan örnek konut projelerine yer verilmiştir. Beşinci bölümde ise çalışma ile ilgili genel sonuçlar ve öneriler sunulmuştur.Item Konutlarda Balkon Tasarımının Biyofili Kavramı İle Pandemi Sonrası Yeniden Ele Alınması: İstanbul Bakırköy Örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ÖZBAY, SELEN NUR; Aliye Rahşan KarabetçaYüzyıllar boyunca, şehirler farklı savaşlar, salgın hastalıklar ve doğal afetler gibi çeşitli krizlere tanık oldu, ancak şimdi yirmi birinci yüzyılda insanlar yeni çevresel zorluklardan etkileniyorlar: küresel ısınma ve çeşitli pandemiler. Tarihsel olarak baktığımız zaman bulaşıcı hastalıklardan dolayı başlayan pandemi süreci ve salgınlar, dünya tarihi boyunca farklı nedenlerden dolayı farklı şekillerde yayılım göstererek tüm dünyayı etkisi altına almıştır (Pinheiro ve Luis, 2020). Hava, temas veya mikroplar yoluyla viral bulaşmayı önlemek için dünyanın dört bir yanındaki insanların belirli dönemlerde kendilerini evlerinde izole etmesi tavsiye edildi (Dietz ve d., 2020; Byrareddy, 2020). Salgının bulaşma riskinden dolayı, dışarıda giyilen kıyafetlerin havalandırılması veya yıkanması, mekanlarda havalandırma sürelerinin sık sık tekrarlanması, evlerde daha ferah alanların tercih edilmesi gibi birçok durum insanların yaşam döngüsünde değişiklikler yaratmıştır. Pandemi nedeniyle yetkililer tarafından alınan sosyal mesafe önlemleri, yaşam tarzımızı düşünmeye teşvik etmiştir. Bir zamanlar kamusal alanlarda rahatça hareket edebiliyorken pandemi nedeniyle kısıtlamalar engel teşkil etmeye başladı. Pandemi önlemleri gözden geçirilerek, yapılması gerekenler (alanların düzenlenmesi, fiziksel engellerin ortadan kaldırılması) farklı yapısal değişikliklere gidilmesi (yapı malzemelerindeki değişiklikler, pencereler, balkonlar) konut alanlarının tasarımı için, yaşam kalitesini arttırıcı çözümler olarak varlığını göstermektedir (Pinheiro ve Luis, 2020, s.1). Yüksek ve kompakt yoğunluklu şehirler geliştirmek, sürdürülebilir gelişimi desteklemek, nüfus büyümesini sağlamak ve insanların yerel ve küresel çevre üzerindeki etkilerini azaltma düşüncesi kentleşmenin artmasına olanak sağlamıştır. Bu artan kentleşmeyle, konut balkonlarının en çok istenen mimari ögelerden biri olduğu fikrini vurgulayarak, bu mimari elemanın, halkın memnuniyetini ve şehirlerde yaşana bilirlik algısını artırabileceği düşüncesiyle araştırma yapılmaktadır. Dahası, mevcut pandemi krizi, evlerde özel bir dış mekân alanına sahip olma isteği bu kolektif iradeyi güçlendirmektedir. Bilim adamları, bu tür küresel bir krizin son olmayacağını ve insanların olası pandemileri uzun vadeli planlarla hesaba katması gerektiğini öne sürdüler (Morse ve diğerleri, 2012; Smith ve diğerleri, 2014). Kısıtlamalar sırasında hem fiziksel hem de sosyal refahın yeniden sağlanması için, konutlardaki balkonların giderek artan kullanımı ve değer kazanması 'yeni kamusal alan olarak' ev tasarımına dahil edilmesinin önemini göstermektedir. Kentlerde yaşam kalitesinin değerlendirilmesinde başlıca faktörlerden biri yarı açık ve yarı özel alanlardır. Yarı açık alan olarak balkon, en az bir tarafı açık (çıkıntılı veya yarı çıkıntılı), özel (ev) ve kamusal (cadde) arasında tampon görevi gören dışa dönük eşik alanıdır (Aronis, 2009). Konut dairelerinde balkonlar, boş zamanların tadını çıkarmaya, komşularla sosyalleşmeye ve temiz hava almaya kadar değişen günlük yaşam hareketlerine katkıda bulunur (Aydın ve Sayar, 2020). Konutlarda dışarıyla teması sağlayan mimari eleman olan balkonlara yönelik / balkon tipolojilerinin yeniden değerlendirilmesi üzerine çalışmalar, çözümler ve yaratıcı fikirler önermek hedeflenmiştir. Bu çalışma, konut balkon tipolojilerinin biyofili tasarım ile değerlendirerek etkilerinin kapsamlı bir şekilde inceleyerek araştırmak amaçlanmıştır. Balkonların çevresel faktör etkenleri yönünden durumu değerlendirilip, İstanbul'un coğrafi özelliği, iklim koşulları ve çevresel etkenleri bağlamında konut balkonları irdelenmiştir. Çalışmaya, pandeminin etkisiyle özellikle konutlarda yarı açık alanların (balkonlar) artan rolü ve biyofilik tasarım parametreleri hakkında bir literatür taraması ile başlanmaktadır. Yapılan literatür taramasında, morfolojilerine ve sınır sistemlerine göre balkon tiplerini sınıflandırılması gerçekleştirilmiştir. Bu balkon tiplerinin iç mekâna; termal konfor, iç hava kalitesi, görsel konfor ve akustik konfor olarak etkileri araştırılmak istenilmiştir. Çalışmanın amacı, insanların yapılı çevrede kültürel özelliklerini, eylemlerini, alışkanlıklarını, biyofilik tasarım kavramı doğrultusunda doğa bilincini mekâna aktararak, insanların günlük aktivitelerini sağlıklı ve bilinçli ortamlarda gelişmesine olanak sağlamasıdır. Doğa ile iletişim kurulan, doğaya ayak uyduran, çevre bilincine sahip olan, bir kültür düşünüldüğünde, tasarlanan balkon mekanlarının da 'insanı fiziksel ve psikolojik açıdan sağlıklı olmaya yönelten etkisi' yönünde olduğunu destekleyen niteliktedir. Araştırma yönteminin bir parçası olarak anket hazırlanıp, balkonla ilgili düşünceler, balkonların fiziki tutumları, pandemi öncesi ve sonrasında balkonda geçirilen zaman ve istenilen balkon tasarımı hakkında görüşler toplanılmıştır. Veriler titizlikle analiz edilip, yeni biyofilik balkon tasarım stratejilerine yol gösterici unsurlar oluşturulmuştur.Publication Konvansiyonel ve led aydınlatma sistemlerinin ofislerde mekansal algıya etkilerinin incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2020) Kamali, Alperen; Kutlu, RanaAydınlatma; bir mekanda görsel konfor koşullarını fizyolojik yönden sağlanması yanısıra, ışığın insan üzerinde oluşturduğu psikolojik etkileri de dikkate alarak mekan algısını doğrudan etkileyen bir uzmanlık alanıdır. Gelişen teknoloji ile beraber ofis ortamında, geleneksel (konvansiyonel) aydınlatma sistemleri, yerini LED aydınlatma sistemlerine bırakmaktadır. Tez kapsamında, fizyolojik görsel konfor koşulları olarak kabul edilen, Aydınlık Düzeyi, Parıltı, Renk gibi parametrelerin insan üzerine etkileri incelenmiştir. Aydınlatmanın insan üzerindeki psikolojik etkileri Mekan Algısı, Performans ve Duygu-Durum ilişkisi üzerinden ele alınmıştır. Bu amaçla günümüzde sıklıkla kullanılan konvansiyonel aydınlatma sistemleri ile yeni nesil Led aydınlatma sistemlerinin ofislerde mekânsal algıyı nasıl etkilediğine yönelik karşılaştırmalı bir analiz çalışması amaçlanmıştır. İstanbul Kültür Üniversitesi Aydınlatma Laboratuvarında konvansiyonel sistemde 3000K ve 6500K renk sıcaklığında, LED aydınlatma sisteminde 6500K renk sıcaklık değerlerinde deney seti oluşturulmuştur. Senaryo 01 ve Senaryo 02 olarak pilot çalışma yapılmıştır. Pilot çalışmalar ile beraber toplam 5 farklı deneysel gözlem yapılmıştır. Kullanıcılar ofis ortamını deneyimleyip kendilerine sunulan anketi değerlendirmiştir. Korana virüs (Covid-19) salgını nedeniyle, eğitim öğretimin online olarak devam etmesi sonucunda, Senaryo 04:6500K flüoresan aydınlatma sistemi ve Senaryo 05:6500K LED aydınlatma sistemi DiaLux Evo 9.0 programında ofis ortamı olarak simülasyonu gerçekleştirilmiş, kullanıcılara online değerlendirme anketi yapılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda, konvansiyonel ve LED aydınlatma sistemlerin kullanıcılar üzerindeki mekânsal algıya etkileri tartışılmıştır. Bu çalışmada elde edilen sonuçların daha sonra yapılacak olan çalışmalara yön vereceği ve yeni hipotezler meydana getireceği ön görülmektedir.Publication Kütüphane tasarımında yenilikçi mekanlar: Yaratıcı alanlar olarak makerspace hareketinin incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Ana Bilim Dalı / İç Mimarlık Bilim Dalı, 2021) Yavuz, Cansel; Karabetça, Aliye RahşanTeknolojik alandaki gelişmeler, zaman içerisinde öğrenme dinamiklerinde değişim ve gelişimi zorunlu kılmıştır. Paylaşılabilir eserler üretmek için araçlarla ve malzemelerle etkin bir yapım, tasarım ve inovasyon sürecine ihtiyaç duyulmuş, bu da doğal olarak zengin ve özgün bir öğrenme yaklaşımını gerektirmiştir. Makerspace hareketi de bu gereksinimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde kütüphaneler, müzeler, okullar gibi yapılarda kalıcı makerspace'ler veya farklı mekânlarda gerektiği zaman kullanılabilen tekerlekli dolaplar içindeki taşınabilir mobil (pop-up) makerspace'ler gibi çeşitli türlerde makerspace alanları bulunmaktadır. Bu çalışmada kütüphane tasarımında yenilikçi bir mekân olarak ortaya çıkan makerspace kavramı ile geleneksel ve makerspace anlayışıyla tasarlanmış kütüphaneler incelenerek, uygun bir makerspace kütüphane tasarımının nasıl olması gerektiği belirlenmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde kütüphanelerin gelişim süreçleri ve planlanma yöntemleri, üçüncü bölümde kütüphanelerde makerspace hareketi ele alınmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye'den ve Dünyadan birer geleneksel ve makerspace kütüphane incelenmiştir. Araştırmada literatür taraması sonucu elde edilen bilgilerden, geleneksel ve makerspace anlayışıyla tasarlanan kütüphane örneklerinden yola çıkılarak dördüncü bölümde ideal bir makerspace kütüphanenin nasıl planlanması gerektiği ortaya konulmuştur. Beşinci ve son bölümde ise araştırma sonuçları özetlenerek çeşitli önerilerde bulunulmuştur.Item Modernist Sürecin Bauhaus Okuluna Etkileri ve Eichler Evleri Örneklemesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KARADEMİRLİDAĞ, SONAY; Arzu ErçetinBu çalışmanın amacı temelde II. Dünya Savaşının ardından değişen dünya düzeni ve tasarım anlayışının getirmiş olduğu zorluklar sonrasında ortaya çıkan Modern Mimarlık kavramını etkilendiği eğitim düzeni beraberinde incelemek ve sonrasında Amerika da ortaya çıkan ve büyük ses getiren modern mimari, konut kavramı olan, Joseph Eichler tarafından Kaliforniya'da inşa edilen "Eichler Evleri" bağlamında incelemektir. Bauhaus un bir getirisi olarak ortaya çıkan ve tüm dünya yı etkisi altına alan yaşamdan, alışkanlıklara, sanattan, sosyolojiye büyük ses uyandıran modernizm özellikle mimaride birçok temel değişikliğin ana kaynağı olma rolünü üstelenmiştir. Malzeme ve teknolojide ki gelişmeler insanların yaşam alanların iç mekan ve dış mekan bütününde şekillenmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bunun yanı sıra modernizm' in getirisi olarak Bauhaus eğitimden, sanata hem tasarım anlayışının şekillenmesine hem de yetiştirdiği mimarlar ile dünya üzerinde yeniden şekillenmeye zemin hazırlamıştır. Bu kapsamda çalışmanın ilk bölümünde tezin amacı, kapsamı ve yöntemi tanımlanmıştır. Üzerinde çalışması planlanan örnek yapılar literatür taraması sonucunda seçilmiştir. Tezin ikinci bölümünde modernizm kavramı incelenmiştir. Bu bölümde kavram sadece kelime karşılığı olarak değil, mimarlık mesleği açısından ortaya çıkış, gelişim süreci değerlendirilmiş, dünya ve Türkiye literatüründe örnekleri de konu anlatımına dahil edilmiştir. Tezin üçüncü bölümünde Bauhaus kavramı incelenmiştir. Bauhaus kavramı eğitim ve dönemde yetiştirilen mimarlar, tasarladıkları yapılar ve bauhaus okulunda verilen eğitimler, atölye çalışmaları modernizm kavramı ile pekiştirilerek anlatım desteklenmeye çalışılmıştır. Bu bölümde konu Amerika örnekleri ile de tez' in son bölümünde anlatılmak istenen yapı örneği olarak seçilen Eichler evlerinin tasarım anlayışını ortaya koyan mimari tasarım süreçleri ile desteklenmiştir. Tezin dördüncü bölümünde ilk olarak Amerika da ki kent ve yerleşim anlayışından konunun anlatımına başlanılmıştır. Çünkü modernizm in etkileri bu dönemde sadece kentleşme özelinde veya binaların kabuk yapılarında değil, bütün olarak iç mekan ve dış mekan kurgusu ile değerlendirilmiştir. Bauhaus eğitimini ve modernizm Amerika da yerleşim ile ilgili ilk örneklerin verildiği bölgedir. Joseph Eichler tarafından Kaliforniya'da inşa edilen "Eichler Evleri" modern yapı anlayışının en güzel örneklerindendir. Tamamı ile modernizm' in etkilerini taşıyan bu yapı anlayışları farklı metrekarelerde tasarlanmış ve kendisinden sonra inşa edilen bir çok yapının ilham kaynağı olmuştur. Sonuç ve öneri bölümünde ise gerçekleştirilen çalışma ile ilgili değerlendirme yapılmıştır.Item Modernizmin Erken Cumhuriyet Dönemi Konutlarında İç Mekan Organizasyonuna Etkisinin Arkitekt Dergisi Üzerinden İncelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) TUĞCU, SENA; Gülay Usta19. yüzyıl itibari ile sanayi devrimi ve bilim, sanat ve kültür alanında etkilerini göstermeye başlamıştır. Mimarlık alanında birçok yapı türünde hissedilen değişimler en fazla konut alanında kendini göstermiştir. Bunun nedeni toplumsal değişimlerin öncelikle bireyi ve yaşam ortamını etkilemesi olarak düşünülebilir. Yaşanan savaşlar ve devamında Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte özellikle barınma ve konut kavramı acil ve önemli çözüm önerileri geliştirilmesi gereken hususların başında yer almaktadır. Kamu binaları, okullar, sergi evleri, tren garları bu yeni planlama çalışmalarının başında gelmiştir. Yaşanan tahribatlar ve gelişen politik düzenlemelere karşın ülkede mimar sayısının yetersiz olması, yabancı mimarların da kendi ülkelerinde yaşadıkları politik baskılardan kaçarak Türkiye'de oluşan yenilenmeye dahil olma çabası sonucu birçok mimari yapılanma söz konusu olmuştur. Bu yeni yapılanma sürecinde özellikle modernizm sürecinin de getirisi olarak konut tasarımlarındaki farklılaşmalar dikkatleri çekmektedir. Bu çalışmada amaç, tarihsel süreçte konut kavramında devrimsel nitelik taşıyan "Modernizm" olgusu sonucu Türkiye'de inşa edilen konut örneklerini, mimarlık disiplininde ilk basılı kaynak olma özelliği taşıyan Arkitekt dergisi üzerinden inceleyerek tanımlamaktadır. Çalışma ile ilgili 20 adet modern konut olarak seçilmiş ve ülkemizde Erken Cumhuriyet Döneminde mimarlık yapmış üstadların tasarımları seçilmiştir. Modernizm ile ilgili mimari açıdan gelişimi hakkında literatür taraması yapıldığı zaman çalışmaların kütle ve cephe özelinde olduğu, iç mekana dair geliştirilen tasarım yaklaşımlarından bahsedilmediği gözlemlenmiştir. Seçilen 20 konut özelinde Modernizm'in iç mekandaki etkilerini üzere analiz tabloları oluşturulmuştur. Yapılan analizlerde iç mekan özelinde bazı parametreler seçilen konutlar değerlendirilmiştir.