Sanat ve Tasarım Fakültesi / Faculty of Art and Design
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11413/14
Browse
Browsing Sanat ve Tasarım Fakültesi / Faculty of Art and Design by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 141
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access “A AY” VE “BAL” Filmlerinde Çocuğun Ölüm Kavramını Nasıl Anlamlandırdığı Üzerine(Kesit Akademi Dergisi, 2017-03) Akdaş, Cangül; 250968Ölüm, insanlığın var oluşundan bu yana onu tıpkı bir gölge gibi takip etmektedir. Bu gölge, yaşamla aynı olmasına ve yaşamın ardında kalmasına rağmen kişinin bir bütün olmasını sağlamaktadır. İnsanoğlu, yaşamın anlamını aslında tam tersini yani ölümü düşünerek sorgulamaktadır. Bu sorgulamayı da yaşamının çeşitli dönemlerinde ölüme farklı bakış açısı sunarak gerçekleştirmektedir. İnsanoğlunun yaşam ve ölümü anlamlandırma çabasını, yaşamı yansıtan sinemada da görmek mümkündür. Bu çalışma; A Ay (Reha Erdem, 1988) ve Bal (Semih Kaplanoğlu, 2010) filmlerini ele alarak çocuğun ölümü ne şekilde algıladığı ve ölüm kavramını nasıl anlamlandırdığını açıklamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda araştırmada incelenen A Ay ve Bal filmleri, göstergebilimsel metodoloji ve söylembilim yöntemi kullanılarak çözümlenmiştir. Sonuç olarak; araştırmanın sınırlılığı kapsamında, her iki filmde de ölüm kavramının, çocuk tarafından gitmiş olma olarak algılandığını söylemek mümkündür.Publication Metadata only Adalet ve Rüya(2007) Zeybek, Işıl; Torun, Hale; 141147; 110647Publication Open Access Aile Kurumundaki Hegemonik İnşanın Parodik Yıkımı: Force Majeure(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) ÖZ, PERİHAN TAŞSinemasal anlatılara kaynaklık eden edebi türler, aynı zamanda ilgili anlatının analiz aşamasında da bir yol haritası çizmektedir. Ruben Östlund’un yönetmenliğini yaptığı Force Majeure (Turist - 2014) isimli filmi anlatı analizi yöntemiyle çözümlerken; bu analize kaynaklık eden yazınsal tür olarak parodiyi incelemiştir. Kaynağı Antik Yunan’a dayanan ve önceleri basit anlamda “alaycı taklit” olarak yorumlanan parodi, 1960’lı yıllardan itibaren metinlerarasılık kavramı ile birlikte ele alınmış ve parodinin hedef metin ya da tema ile kurduğu ilişkinin, mizahi yönüne ek olarak eleştirel bir nitelik taşıdığı görüşü ortaya konulmuştur. Bu değerlendirme, parodiyi, “alaycı taklit” tanımından çıkarmış, kültürel ve ideolojik örüntüler üzerinden analiz edilmesine olanak sağlamıştır. Çalışmanın kuramsal çerçevesi, parodinin anlatısal kurulumuna, hedef metin-üst metin ilişkilerine ve parodik dönüşümün söylemsel araçlarına odaklanarak şekillenmiştir. Force Majeure filminin anlatısal kurulumunda, hedef metin ya da tema olarak seçilen aile kurumundaki hegemonik inşa ve toplumsal cinsiyet rolleri, anne ve baba üzerinden şekillenen bir kriz anlatısı odağında, parodik bir tutum ve ironik bir söylemle ele alınmıştır. Bu söylem doğrultusunda parodik dönüşümle şekillenen üst metin aracılığıyla, aile ve toplumsal cinsiyet rollerinin sınırlarını çizen patriarkal sistemin hegemonik iktidarına sarsıcı bir mizahla yaklaşıldığı ve bu iktidarın parodik bir yıkıma uğratıldığı saptanmıştır.Publication Metadata only Akıllı Telefon Markalarının Youtube Reklamlarında Mesaj Stratejileri(2019-05-02) Bilgici Oğuz, Ceren; 264805Günümüzde kullanıcılar yeni iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlar sayesinde dünyanın her yerinden her an iletişim kurabilmektedirler. Mobil iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler ise kullanımı yaygınlaşan mobil cihazları, kullanıcılar için vazgeçilmez birer iletişim aracı olmanın ötesine taşımıştır. Akıllı telefonların gelişen özellikleri ve mobil internet teknolojilerindeki ilerlemeler kullanıcılara kesintisiz internete bağlı olma imkânını sunmaktadır. Kullandığı araçlarla dijital platformlardaki içeriklerin hem tüketici hem de üreticisi konumundaki bireyler için mobil cihazlar, gündelik hayatın olağan bir parçası olarak görülmektedir. Markaların hedef kitlesini oluşturan kullanıcılar, internette aktif olarak var oldukları sürede kullandıkları cihazların reklamlarıyla da yoğun şekilde karşı karşıya kalmaktadırlar. Kullanıcıların ihtiyaçlarına cevap veren mesajların yer aldığı reklamlar, aynı zamanda tüketicilerin sosyal, ekonomik, kültürel ve teknolojik gelişmelere bakış açısı hakkında da ipuçları sunmaktadır. Kullanımındaki artışa paralel olarak sürekli gelişen bir pazarın oyuncuları olan akıllı telefon üreticisi şirketlerin reklamlarında kullanılan mesaj içerikleri de markalarının kimliğine uygun olarak tasarlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı birbirine rakip olarak konumlanan akıllı telefon üreticisi uluslararası şirketlerin reklamlarında hangi reklam stratejilerinden yararlandıklarının ve reklam mesajlarında ne tür öğeler kullanıldıklarının saptanmasıdır. Akıllı telefon markalarının Youtube üzerinde yayınlanan reklamların mesaj stratejileri bakımından nasıl yapılandırıldığına odaklanan çalışmada gösterge bilimsel analiz yöntemi uygulanmıştır. Reklamlarda söz konusu cihazların farklı teknolojik özelliklerini öne çıkaran, gündelik hayatın vazgeçilmez bir parçası olarak çözümler ortaya koyan ve kullanıcı deneyimine odaklanan mesajların kullanıldığı sonucuna ulaşılmıştır.Publication Open Access Alternatif İran filmleri, oryantalizm ve iki bacaklı at(2019) Şakrak, Bilgehan Ece; 52230Ana akım Hollywood filmlerine karşı alternatif bir yaklaşım sergileyen İran filmleri, özellikle 1990’lı yıllarda film festivalleri aracılığıyla uluslararası platformda kendini göstermeye başlar. Batı’nın karşısında Doğu’nun oluşu, hiç kuşkusuz ki Doğu’nun anlamlandırılması konusunda temsiliyete ilişkin “oryantalizm ve ötekilik” gibi birtakım kavramları da beraberinde getirir. Bu çalışmada, alternatif İran filmlerinin anlatısının nasıl bir zemin üzerine kurulduğunun anlaşılması için öncelikle İran sinema tarihine değinilmiş, 90’lı yıllarda uluslararası festivallerle Batı’nın dikkatini çeken ve popülerleşen alternatif İran filmlerindeki genel anlatı yapısı Arkadaşımın Evi Nerede? (1987), Cennetin Çocukları (1997), Sarhoş Atlar Zamanı (2000) gibi örneklerle değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı ise yaklaşık olarak yirmi yıllık süreç içinde, İran filmlerindeki alternatif anlatının nasıl dönüştüğünün saptanmasıdır. Bu noktada uluslararası film festivallerinde Batı’nın takdirini kazanarak ödülden ödüle koşan, yönetmenliğini İranlı Samira Makhmalbaf’ın yaptığı İki Bacaklı At (2008) filmi, Edward Said’in oryantalizme ilişkin görüşleri çerçevesinde çözümlenmiş, Batı’nın önünde Doğu’nun “kendi kendini ötekileştirme” si bağlamında değerlendirilmiştir.Publication Open Access Âmin Alayı ve Resimlerde Ele Alınışı(2014) Üstünipek, Mehmet; Üstünipek, Şeyda; 110512; 15545Sübyan mektepleri, Osmanlı eğitim sisteminde öncelikle çocuklara Kuran- ı Kerim öğretmek ve din eğitimi vermek üzere kurulmuştur. Bununla birlikte, Kuran’ı okuyabilmeleri için elifba öğrenmeleri öncelikli önem taşımış ve zamanla çeşitli dersler eklenerek düzenlemeler yapılmış, eğitimin içeriği çeşitlendirilmiştir. Çocuğun okula başlaması için özellikle varlıklı aileler tarafından düzenlenen ve Bed-i Besmele töreni ya da Âmin Alayı önemli bir gelenektir. Bu törenin ritüelleri, eğitim tarihi ve toplumsal yönleriyle çeşitli araştırmalarda ele alınmıştır. Yazılı kaynakların yanı sıra yabancı ve Türk ressamlar tarafından üretilmiş resimler de birer belge niteliği taşımakta ve Türk resminde günlük yaşam konusu dahilinde özel bir alan teşkil etmektedirler. Onsekizinci yüzyılda Van Mour’un bu konuyu ele alan resimleri, bazı on dokuzuncu yüzyıl gravürleri ve Türk ressamları Rıfat Çeteci ile Malik Aksel’in çalışmaları bu geleneği farklı yönleriyle yansıtmaktadır.Publication Metadata only Anı Yakalayan Postmodern Pazarlama Örneği: Gerçek Zamanlı Pazarlama(Kriter Yayınevi, 2020) Çelik Varol, Merve; Varol, Erdem; Ekin, VolkanÜretim ve tüketim dengesinin sürekli değiştiği günümüzde özellikle teknolojik gelişmeler pazarlama stratejilerinin de hızla değişmesine neden olmaktadır. Reklamın en bilinen özelliklerinden biri ürünü tanıtmak kadar akılda kalmasını da sağlamaktır. Geleneksel pazarlama yöntemlerinin aksine; anlık olaylar, önemli günler, dijital medya aracılığı ile tüketiciye ürünlerin tanıtılması açısından önemli bir strateji olduğu bilinmektedir. Önemli, dikkat çekici bir olay ile pazarlanmak istenen ürünün eşleştirilmesi hem dikkat çekmek hem de ürünün tüketicilerin zihninde yer etmesi açısından sıklıkla kullanılan bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle dijital uygulamalarda ve yeni medya örneklerinde üretilen ve anı yakalayan reklam bazlı içeriklere gerçek zamanlı pazarlama adı verilmektedir. Dijital teknolojilerin hızlı geri bildirim özelliği sayesinde gerçek zamanlı pazarlama hem markalar hem de tüketiciler açısından postmodern pazarlama iletişimi açısından oldukça farkındalık yaratmaktadır.Publication Open Access Arapça Karagöz Oyunlarında Türkçenin İzi(Türk Dil Kurumu, 2023) MUHAMMED, RAGIP; ÜMİT, NAZLI MİRAÇYüzyıllara dayalı Türk-Arap kültürel etkileşiminin izleri çeşitli yazılı ve sözlü kültür unsurlarında gözlemlenebilir. Türk kukla tiyatrosunun bir türü olan ve UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirası listesine kayıtlı bulunan Karagöz, bu etkileşimin önemli örneklerindendir. Osmanlının hâkim olduğu Arap coğrafyasında Karagöz gösterileri, toplumun vazgeçilmez bir parçası olmuştur. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupalı şarkiyatçıların dikkatini çekmesi ile beraber, geniş bir coğrafyada farklı dillerde icra edilen Karagöz oyunlarının ilk bilimsel derlemeleri yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından yirminci yüzyılın ilk yarısına kadar olan dönemde, Enno Littmann, Johann Gottfried Wetzstein, Wilhelm Hoenerbach ve Edmond Saussey gibi şarkiyatçılar tarafından derlenen Arapça Karagöz oyunları ele alınmıştır. Ağırlıklı olarak günlük konuşma diliyle icra edilen bu oyunlar, Arapça diyalektlerini yansıtan unsurlar açısından oldukça zengindirler. Buna ek olarak Arapça Karagöz oyunlarında kullanılan Türkçe kelime ve ifadeler de araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Arapça Karagöz oyun metinlerini derleyen şarkiyatçılara göre oyunlarındaki Türkçenin varlığının farklı nedenleri vardır. Karagöz’ün bir seyirlik sanat türü olarak Osmanlı İmparatorluğunun Arapça konuşulan bölgelerine ilk defa Türkler tarafından götürülmesi, bazı bölgelerde oyunların sadece Türkçe oynanmasına izin verilmesi, oyunlardaki bazı tiplerin Türkleri ve/veya Osmanlı yönetimini temsil etmesi bu nedenlerin başında gelir. Bu çalışmanın amacı doğrultusunda toplamda on sekiz Arapça Karagöz oyun metni incelenmiş, metinlerde Türkçe ve Türkçe yoluyla Arapçaya giren sözcükler tespit edilmiştir. Söz konusu sözcüklerin geçtiği örneklerin Arapçası orijinal hâliyle verilmiş ve transkripsiyonu yapılmıştır. Daha sonra bütün örnekler Türkçeye tercüme edilmiştir.Publication Unknown Bir Aşk Söyleminde Görüntüyü Okumak Aşk Tesadüfleri Sever(2014-05) Işıklar, Gülnur; 284735Publication Unknown Başlangıç Filminde Psikanalitik Öğeler Ve Rüya Olgusu(Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2011) Ormanlı, Okan; 108048İnsan beyninin bir ürünü olan rüya olgusu birçok sanat dalını olduğu gibi sinema sanatını da etkilemiştir. Çoğu zaman, sinema sanatının rüyalardan etkilendiği ya da sinemanın kendisinin bir rüya fabrikası olduğu yorumları yapılmıştır. Rüya olgusunun bilimsel ve kapsamlı bir biçimde ele alınması ancak 19.yüzyılın sonunda bilim adamı Sigmund Freud ve onun psikanaliz kuramıyla mümkün olmuştur. Freud’un rüya yorumları alanında ağırlık verdiği, kişisel bilinçaltıyla ilgili görüşleri birçok kuşağı derinden etkilemiştir. O tarihten günümüze neredeyse her rüya çalışması, yorumu veya analizi, Freud’a yapılan referanslarla gerçekleştirilmiştir. Freud sonrası çalışmalarda da çok sayıda anti tez ileri sürülmüş ve Freud sıkça eleştirilmiştir. Bu çalışmada 2010 yılı Hollywood yapımı Başlangıç filmi ve filmdeki rüya olgusu ele alınacaktır. Bu bağlamda film üzerinden sinema-rüya ilişkisi sorgulanacak, eser psikanalitik çözümleme yöntemiyle irdelenecektir.Publication Unknown Bellek Çalışmaları Bağlamında Zaman ve Mekân Kullanımının Türk Korku Sinemasının Anlatısal Yapısı Üzerindeki Etkileri(Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2020) BİKİÇ, NAGİHAN ÇAKARYirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren sosyal bilimler alanında önemli bir değişim ve dönüşümün ardından başlayan bellek çalışmaları; sinemasal yaklaşımda, yeni kavramların ortaya çıkmasında etkili olmuş ve klasik tarih anlayışına bir alternatif olarak akademik ve kültürel çalışmalarda merkezi bir konuma gelmiştir. Bellek çalışmaları sonucu gelişen farklı yaklaşım ve bakış açıları pozitivist veya belgeci modernist bilim anlayışının aksine insan merkezli bakış açısı sunmakta, pek çok disiplini ve sanatı analiz etmek ve kavramak için bir araç olarak da kullanılmaktadır. Bu bağlamda, sinemanın özellikle geçmişle ve belgeli tarihle olan ilişkisinde kısaca tarihsel film eleştirisi yaklaşımıyla analiz edilebilecek her filmde, yetkin ve sağlıklı bir çözümleme imkânı sunabilen bellek çalışmaları, kavramları ve kavramsallaştırmaları, içinden çıktığı toplum hakkında izleyiciye doyurucu bilgiler veren korku sineması için de kullanılabilir. Bu çalışmada, 2000 sonrasında çıkış yapan Türk Korku Sineması’na ait filmler örnekleme dâhil edilmiş, filmlerde bellek çalışmaları ve yeni kavramlara ait unsurlar analiz edilerek filmlerin toplumsal bellekle ilişkisi ortaya konulmuştur. Çalışmada, nitel araştırmalarda kullanılan amaçlı (nonprobalistic sampling) örnekleme yöntemlerinden biri olan tipik durum örneklemi kullanılmıştır.Publication Metadata only "Beyaz Bilim / Kara Sihir": Türkiye korku sineması ve erkek temsilleri(Adnan Menderes Üniversitesi, 2018) KOÇER, ZEYNEP; 114901Publication Open Access Bireyin Söylem Kalitesinin Toplumsal Yaşama Yansımaları Kavramsal Bir Bakış(YAÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013-12) Zeybek, Işıl; 141147The lives of individuals have been affected both positively and negatively by the rapidly growing technological environment. Despite the fact that technological novelties render communication effortless, it also prevents socialization, masking alienations and loneliness with ‘sharing’. This alienation and loneliness brings about certain problems to the surface, such as the incapability of individuals to express themselves in a coherent manner. In this context, this study will question the discourses of interpersonal relationships in communal living.Publication Metadata only Bourdieu’nun toplumsal alan kavramsallaştırması doğrultusunda, “The Square” filmi üzerinden çağdaş sanata eleştirel bir bakış(2019) Taş Öz, Perihan; 11198220. yy’m en önemli sosyologlarından biri olan ve toplumsal kuram doğrultusunda önerdiği yöntem ve kavramlarla en çok tartışılan isimlerden biri haline gelmiş Pierre Bourdieu, “habitus”, “sermaye” ve “alan” kavramları ile kendinden önceki sosyologların çizmiş olduğu ana akım sosyolojinin temel sınırlarının yeniden sorgulanmasına sebep olmuştur. Bourdieu alan kavramını; iktisadi, eğitim, din ve sanat alanı gibi başlıklar altında ele almış, her bir alanın kendine ait bir potansiyel ve değeriendirme biçimi olduğunu belirtmiştir. Toplumsal alanın ise farklı sınıfsal katmanlar ve özneler açısından değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmış, bu alanı simgelemesi bakımından “oyun” metaforunu tercih etmiştir. Bourdieu’ya göre oyunun oynandığı yer toplumsal alan, bu oyunu oynayanlar ise toplumu oluşturan farklı özne ve katmanlardır. Bourdieu’ya göre sanat eserleri, toplumsal alanda oynanan oyunun özneler bağlamında nasıl bir etki yarattığını ortaya koyması bakımından önemli bir temsiliyete sahiptir. Çalışmanın merkeze aldığı 2017 yılı yapımı, İsveçli yönetmen Ruben Östlund’un yönetmiş olduğu The Square (Kare) isimli film, Bourdieu’nun toplumsal alan ve oyun kavramlarını çağdaş sanat tartışmaları üzerinden yeniden düşünmemize olanak sağlamaktadır. Anlatının ana karakteri olarak Christian isimli bir kiiratörü seyirci karşısına çıkaran Östlund, ilk bakışta bu karakterin hikayesini anlatıyormuş gibi görünse de aslında gösterilmek istenen bir oyun alanının içinde hapsolmuş bir birey ve bir çağdaş sanat müzesi olan bu oyun alanının, toplumsal alandaki çatışmalara ayna olduğudur. Bu çatışma, film anlatısında güven sorunu ve beraberinde ikiyüzlülük kavramları üzerinden aktarılmakta; arka planda ise çağdaş sanat ve ilgili özneler arası ilişkiler ustalıkla sorgulanmaktadır. Filme adını veren sanat projesi “Kare”nin toplumsal alandaki dengesizlikleri gidereceği beklenirken, aksine çatışma ve ayrışma daha da belirginleşmektedir. Çalışma, Bourdieu’nun sanat ve toplumsal alan ile oyun metaforu üzerine geliştirdiği temel öngörülerinden hareketle, 77ze Square filminin çağdaş sanata olan eleştirel tutumunu analiz etmeyi amaçlamaktadır.Publication Metadata only Çağın Vebası Sosyal Medya Bağımlılığı(Palome Yayınları, 2015) Zeybek, Işıl; 141147Publication Metadata only Değişik Bir İletişim Dizgesi Chat Dili(2002) Zeybek, Işıl; 141147Publication Metadata only Dijital Çağın Kara Aynası: Black Mirror(2018-10) Ormanlı, Okan; 10804821. yüzyılın başından itibaren analog çağ yavaş yavaş sona ererken, dijital çağ her alanda hakimiyet kurmaya başlamıştır. İnternet altyapısı önceleri askeri bir gereklilik olarak ortaya çıkıp, kısıtlı olarak kullanıma açıkken günümüzde insanlar internetsiz bir yaşamı hayal edemez hale gelmişlerdir. Dijital teknolojilerin, kullanım oranına göre göreceli olarak daha rahat satın alınıp, kullanılıp, fazla tüketilir hale gelmesi, sosyal ve kültürel açıdan ölçülmesi ve incelenmesi gereken etkilere yol açmaya başlamıştır. 2O.yiizyılın bilimsel buluşları ve teknolojik gelişimi belirli aralıklarla gerçekleşirken, sinema, edebiyat ve daha sonraları televizyon da bu gelişmeleri ve olası etkileri, çok sayıda ürünle izleyicilerine ve okuyucularına ulaştırdı. Değişik ama, göreceli olarak, yakın zaman dilimlerinden gelen; H.G.Wells, Freud, Asimov, Orwell, Huxley, Foucoult, Einstein ve Hawking gibi isimler, kitaplarıyla, kuramlarıyla (zaman yolculuğu, psikanaliz, yapay zeka, gözetim toplumu vb.) önceki yüzyılı şekillendirirken 21 .yüzyıl vizyonuna da katkıda bulundular.Bu çalışmanın ana konusu olan "Black Mirror" dizisi 2011-2017 yılları arasında 4 sezon boyunca 19 bölümle milyonlarca kişiye ulaşmıştır. Dizi kısa sürede bir fenomen haline gelerek dünya çapında çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiş ve üzerinde en çok çalışma yapılan diziler arasına girmiştir. Dizi ayrıca EMMY, BAFTA gibi çeşitli ödüller de kazanmıştır. İngiliz televizyoncu Charlie Booker tarafından yaratılan dizi önceleri Channel Four'da yayınlanmış ve belli bir izleyici grubunu etkilemeyi başarmıştır. Bu başarı sonrası, önde gelen dijital sinema ve dizi film platformlarından Netflix, dizinin yayın haklarını almıştır. Her bölümde farklı yönetmen, teknik ve artistik kadroyla çekilen dizi, genel olarak teknoloji bağımlılığı, yapay zeka, sosyal medya, hafıza, bilinçaltı gibi konuları çoğu zaman eleştirel yaklaşımla ele almaktadır. Bu bir anlamda seyircilerde; özdeşleşme, yüzleşme, arınma (katharsis) duyguları uyandırırken, aynı zamanda gelecek kaygısını ütopik olmaktan çıkarmakta ve distopik yaklaşımları da beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda belki de geleceğe dair olası olumsuz beklentiler ve ön yargılar ehlîleştirilmekte ve normalleştirilmektedir.“Black Mirror”un farklı ekiplerle çekilmesi farklı yaklaşım ve fikirlerin dile getirilmesini sağlarken; monotonlaşma, klişelere boğulma veya didaktik olma riskleri de büyük ölçüde bertaraf edilmektedir. Günümüzde ana akımı temsil eden bazı filmler ve diziler, gişe kaygısı odaklı yaklaşımların ve kültür endüstrisinin sıkı kurallarının da etkisiyle farklı şekillerde izleyiciye sunulmaktadır. “Black Mirror” bu bağlamda diğer ana akım rakiplerinden’ çeşitli farklılıklarıyla ayrılmaktadır ki bu nedenle son zamanlarda en çok tartışılan dizilerden biri olmuştur. "Black Mirror" ele aldığı konular bağlamında; sosyoloji, psikoloji gibi temel bilim alanlarının olgularını dizi formatında işlerken, aynı zamanda yayınlandığı dijital platformun da dahil olduğu küresel şirketlerin çıkarlarıyla çakışacak bir pozisyon alması oldukça zordur. Dizinin son sezonları çeşitli çevrelerce eskisi kadar eleştirel olmamak ve daha izlenir hale gelmek için ana ekseninden kaymakla eleştirilmektedir. "Kara Ayna" olarak olumlu-olumsuz çok sayıda tepki alan "Black Mirror"un, içinde bulunduğu sisteme alternatif üretme ya da önerme gibi bir yaklaşım içinde olması oldukça zor görünürken aynı zamanda böyle bir tavır takınmasının gerekliliği ya da gereksizliliği ayrı bir araştırma konusudur.Saygın sinema sitesi imdb.com'da "Karanlık Ayna" olarak da adlandırılan "Black Mirror"un tüm bölümleri bu çalışmada nitel bir yaklaşımla ele alınacaktır. Bölümler fılmsel anlatı bağlamında irdelenecek ve yukarıda vurgulanan kavramlara ek olarak mahremiyet ve sanallık gibi olgular bağlamında çözümlenecek ve tüm sezonlar arasındaki benzerlikler ve farklılıklar incelenecektir. konusudur.Publication Open Access Dijital Demokrasinin Değerlendirilmesi: Demokrasinin Sorunlarına Bir Çare mi Yoksa Bir Mit mi?(Deniz Yengin, 2023) YEL, NURHANİnternet tabanlı bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) gün geçtikçe artan kullanımı diğer tüm alanlarda olduğu gibi siyaset alanında da yeni beklentilerin ve anlayışların gelişmesine yol açmaktadır. Demokratik amaçlarla bu teknolojilerin kullanımına ilişkin beklentiler dijital demokrasi adı altında gelişen bir anlayışı beraberinde getirirken, beklenti düzeylerindeki farklılıklar, dijital demokrasi araç ve uygulamalarının tasarımlarına yansımaktadır. Temelde yönetsel süreçlere etkin vatandaş katılımını güçlendirmesi beklenen dijital demokrasinin, e-devlet, e-belediye gibi kamu yönetimleri tarafından hayata geçirilen örnekleri bulunmaktadır. Aynı zamanda, sivil toplum örgütleri ya da vatandaş inisiyatifleri tarafından aşağıdan yukarıya demokrasiyi hedefleyen uygulamalar geliştirilmektedir. Diğer yandan dijital demokrasinin gerek modern demokrasinin sorunlarını çözmede gerekse demokrasileri daha ileri bir noktaya taşıma konusunda ne denli etkili olacağına dair şüpheler de mevcuttur. Bunlardan bazıları dijital demokrasiyi bir mit olarak görmektedir ve kaygılarını dijital demokrasinin beklenenin tersine bir etki yaparak, demokrasinin altını boşaltacağı noktasına kadar taşımaktadır. Dijital demokrasinin potansiyelinin ve dijital demokrasi amaçlı geliştirilen araç, platform ve uygulamaların değerlendirilmesi açısından tanımlar arasında farklılıkların ve nedenlerin ortaya konması önem taşımaktadır. Bu doğrultudan hareketle bu çalışmada dijital demokrasiye yönelik tanımları biçimlendiren yaklaşımlar ve beklentiler literatür taraması yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve kategorilere ayrılarak irdelenmiştir. Kategorilerin özelliklerine göre belirlenen ulusal ve yerel düzeyde örnek dijital demokrasi uygulamaları ele alınarak, incelenmiştir.Publication Metadata only Dijital İletişim Ortamları ve Kamusal Alan(2018-03) Işıklar, Gülnur; 284735Publication Metadata only Dijital Medya Siyasal Arenadaki Eşitsizliklerin Kurucusu mu, Yıkıcısı mı?(2019-10-05) Yel, Nurhan; 100670İnternet ve dijital teknolojilerin gelişimi ve kullanım yaygınlığının genişlemesi yaşamın birçok alanının etkileyebilecek farklılık ve çeşitlilik içeren iletişim kanalları ve ortamlarının artmasına neden olmaktadır. Akademik çevrelerde yeni tartışmaların oluşmasına neden olan bu gelişme beraberinde pek çok soruyu da öne çıkarmakladır. Bu sorulardan biri, insanlığın tarihi kadar eski olmakla birlikte her çağda farklı şekillere bürünerek karşımıza çıkan eşitsizliklerle ilgilidir. Diğer bir ifadeyle, internet ve internet dolayımıyla şekillenen dijital medyanın toplumda var olan eşitsizliklerin sürdürülmesinde mi yoksa sonlandırı İmasında mı daha etkili olabileceği sorusu önem kazanmaktadır. Soruyu, yeni medyanın “yeni eşitsizlikler” e yol açıp açamayacağını kapsayacak şekilde genişleterek sormak da mümkündür. Bu çalışma, yukarıdaki soruları siyasal iletişim alanına taşıyarak ilerlemeyi amaçlamaktadır. Siyasal iletişim, en basit tanımlamayla, siyasal aktörlerce çeşitli iletişim türlerinin ve tekniklerinin kullanılmasıyla çeşitli ideolojik amaçların toplumsal gruplara, kitlelere ya ülkelere kabul ettirilmesi, gerektiğinde onların eyleme geçirilmesi için yapılan iletişim olarak ifade edilebilecek, kapsamı oldukça geniş olan bir kavramdır. Bu çalışmada ise bağlam siyasal iletişim, dijital medya ve eşitsizlikler ekseninde daraltmaya çalışılarak, dijital medyanın siyasal kurumsal yapılar içindeki eşitsizlikleri gidermeye yönelik vaatlerine ve bu vaatleri gerçekleştirme potansiyeline odaklanılmaktadır. Siyasal kurumsal yapılardan kastedilen demokratik siyasal sistemler içinde düzenlenmiş, varlığı seçimler ile ilişkilendirilen siyasal aktörlerdir. Çalışmanın amacı doğrultusunda, geleneksel medyanın etkin rol üstlendiği siyasal iletişim düzeninde dezavantajlı konumda olan küçük, yeni kurulmuş partiler gibi siyasal aktörler için dijital medyanın ‘oyunu’ daha adil bir hale getirip, getiremeyeceği ele alınacaktır. İlişkili literatürde, konuya ışık tutabilecek üç temel yaklaşım bulunduğu görülmektedir. İlki, internetin siyasal iletişimde kullanılacak bir araç olarak belirdiği ilk dönemdeki iyimserliğin güç verdiği bir tez olarak dikkat çeken eşitleme (equalization) yaklaşımıdır. Eşitleme yaklaşımının temel argümanı internetin, küçük ya da ideolojik olarak ekstrem siyasi partilere seslerini duyurma olanağı vererek biiyiik, egemen ya da yerleşik siyasi oluşumlarla aralarındaki rekabet koşullarını eşitleyeceği şeklindedir. İnternet ve dijital medya siyasal arenadaki rekabet ‘oyununu’ demokrasi lehine değiştiren ya da ‘oyunu’ yeniden kuran bir aktör olarak görülmektedir. Normalleştirme (normalization) yaklaşımı olarak adlandırılan diğer tez ise internetin demokratik rekabet koşullarını geliştirici bir işlev görmek yerine gerçek yaşamdaki seçim sisteminin tipik eksikliklerini ve yetersizliklerini tekrarlayıcı bir işlev göreceğini savunmaktadır. Bu yaklaşımın temel varsayımlardan biri gerçek yaşamdaki kaynaklara ve varlık alanlarına ilişkin eşitsizliklerin parlamentodaki ve parlamento dışındaki partilerin siyasal iletişim kampanyalarında da bir dijital uçurum oluşturarak, tekrarlanacağı şeklindedir. Dolayısıyla bu yaklaşımda hâkim olan beklenti, internetin yaygınlaşmasının işbaşında olan yerleşik partilerin hâkim egemenliğini güçlendirici bir etki doğuracağı yönündedir (Jackson ve Lilleker 2011). Üçüncü yaklaşım ise, internet ve dijital teknolojilerin siyasal iletişim bağlamındaki etkilerini teknolojik belirlenimcilik anlayışının dışına taşıyarak ele almaya çalışan karşılaştırmalı araştırmalar yaklaşımıdır. Bu yaklaşımda internet ve dijital teknolojilerinin partiler arasındaki rekabetteki rolüne ilişkin bir genelleme yapılması yerine ülkelerin özelliklerinin, özellikle de siyasal ortamı etkileyen dinamiklerin dikkate alınmasının gerekliliği savunulmaktadır. Bu çalışmada yukarıda anılan üç kuramsal yaklaşıma ait varsayımlar, internetin gelişim süreci içindeki teknolojik evreler (özellikle web 1.0 ve web 2.0) dikkate alınarak tartışılmaya çalışılacaktır. Beraberinde bu yaklaşımları dayanak alan ya da bu yaklaşımların kuramsal varsayımları öncülüğünde gerçekleştirilen mevcut araştırmaların ulaştığı bulgulara yer verilerek, tartışma derinleştirilmeye çalışılacaktır. Çalışma ulusal ve uluslararası literatür taramasına dayandırılmıştır.