Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü / Department of Turkish Language and Literature
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6790
Turkish Language and Literature
Browse
Browsing Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü / Department of Turkish Language and Literature by Rights "http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/3.0/us/"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Metadata only Ali Şir Nevâyi’nin Divanlarındaki Türkçe ve Alıntı Sözcüklerin Sıklıkları(2019-10) Yeni, Emre Berkan; 107158Bir sözcüğün bir metnin içindeki kullanım miktarının diğer sözcüklerden daha fazla veya daha az olması ve dahi hiç kullanılmamış olması; dil bilimi, psikoloji ve sosyoloji çalışmalarına konu olmaktadır. Sıklık analizleri, uygulandıkları yere ve araştırmanın çerçevesine göre bir bireyin, bir grubun veya bütün bir toplumun söz dağarını, hangi nesnelere veya kavramlara düşünce dünyalarında daha fazla yer verdiklerini, önceliklerini vb. birçok veriyi ortaya koymaktadır. Bir yazar veya şairin düşünce dünyasını, duygularını, düşünüş biçimini de bu tür çalışmalarla belirlemek mümkün olmaktadır. Bu bildiride, Çağatay Türkçesinin önemli temsilcisi Ali Şir Nevâyî’nin Türkçe divanlarının taranmasıyla oluşturulacak sözcük havuzunda yer alan Türkçe ve alıntı sözcüklerin kullanım sıklıkları incelenecektir. Alıntı sözcük-Türkçe sözcük oranları, en sık geçen sözcüklerin miktarı, tekrar etmeyen toplam söz sayısı gibi veriler grafikler ile gösterilerek yorumlanacaktır.Publication Metadata only Aytmatov'un Eserlerindeki Çalışan Kadınlar; İnsan Kaynakları Yönetimi Açısından Bir İnceleme(2018-11) Kayhan, Shurubu; Demirkaya, Harun; 283044; 57405Bu çalışmada Aytmatovun eserlerinde ön plana çıkan çalışan kadınlar incelenmiştir. Kırgız Türklerinde kadın; eş,anne, dul veya genç kız olarak, yaşam mücadelesinin merkezinde olmuştur. Çalışmamıza konu kadınlar da ev işinde, çocuk bakımında, yaşlıların ve yaralıların bakımında, ailenin tarım ve hayvancılık işlerinde yoğun olarak çalışmaktadır. Kadınlar, yaşadıkları yerleşim biriminin ortak işlerinde ve kamu hizmetlerinde de görevlendirilmektedir.Savaş koşullarında erkeklerin askere alınması, geride kalanların iş yükünü oldukça arttırarak, kadınları çalışma hayatının sürükleyici gücü haline getirmiştir. Çalışan kadınların iş ve yaşam koşullarının incelenmesi, ayrıca edebiyat ile insan Kaynakları Yönetimi (İKY) arasındaki ilişkinin tespitini amaçlayan bu çalışma kaynak incelenmesi yöntemiyle yürütülmüştür. Aytmatov, doğayı, çevreyi, içinde yaşadığı toplumu, insanları, insanların yaşam mücadelesini ve çalışma zorunluluğunu iyi gözlemlemiştir. Yazarın çalışma hayatını ve çalışma hayatında kadınlara ilişkin sorunları da nesnel olarak gözlemlediği ve aktardığı da anlaşılmıştır. Bu nedenle yazarın eserlerinde iş hayatına ve ÎKY’ne ilişkin sorunları da bulmak ve tanımlamak mümkün olmuştur.Publication Metadata only Çağatay Türkçesi Metinlerinde Moğolca Öğeler(2019-10) Türk, Vahit; 9466Türkçe Moğolca dil ilişkilerini dönemlere ve bölgelere göre değerlendirdiğimizde Çağatay metinlerinin farklı bir durum sergilediği görülür. Çağatay dönemi metinlerinde Ttirkçenin önceki dönemlerinde rastlanmayan bazı Moğolca öğelerle karşılaşılır. Bu öğelerin Cengizlilerin hâkimiyeti sırasında Türkçeye girdiği düşünülmelidir. Bu dil öğeleri dışında Moğolların etkisiyle Türkler tarafından Uygur yazısının kullanımının yaygınlaştığı da bir başka husus olarak karşımıza çıkar. Bu dönem ve sonrasında Uygur yazısı hem Doğu Türklüğünde, hem de Bati Türklüğünde adeta yeniden canlanmış ve yer yer kullanılmıştır. Atabetü’l-Hakayık’ın Uygur alfabeli nüshaları, Kutadgu Bilig’in 1439 yılında Herat’ta bu harflerle istinsah edilmesi, başka bazı Uygur harfli eserlerle Fatih’in Uzun Hasan’a yazdığı mektuplarda bu alfabenin tercih edilmesi bu düşüncemizin kanıtları olarak gösterilebilir.Publication Metadata only Çağatay Türkçesi Metinlerinin Aktarılması Üzerine(2019-10) Türk, Vahit; 9466Türkçenin tarihi metinlerini çağdaş lehçelere aktarırken yaşanan güçlüklerden biri, metni yazanın ve yazıldığı dönem insanlarının kültürünü ve davranış biçimlerini oluşturan şartlar ile metni yazanın kavram dünyasını anlayabilmek, sözlerin o zaman dilimindeki anlamlarını ve işlevlerini bilmek ve aksamaya yer vermeyecek biçimde karşılamaktır. Bu tür çalışmalarda bu sayılanların eksikliği aktarmalarda çeşitli yanlışlıklara yol açmakta, zaman zaman metni yazanın söylediğinin dışında farklı anlamalar görülmektedir. Ülkemizde Türklük Bilimi çalışmaları henüz metin yayınlarını tamamlayamadı, ancak son zamanlarda yetersiz olmakla birlikte, tarihi metinleri çağdaş dile aktarma çalışmaları da görülüyor. Türkiye dışındaki Türk ülkelerinin Türklük Bilimi alanı bu noktada bize göre biraz farklı bir yol izledi ve metinleri çeviri yazıyla aktarmak yerine çağdaş dile yaklaştırarak aktarmayı tercih etti. Bu tercihte pratik faydanın öne alındığı düşünülebilir. Türkiye’deki Türklük Bilimi geleneğinde ise önce bilimlik ölçülerle metin yayınları, daha sonra ise pratik faydaya yönelik çalışmalar yapıldı. Bu bildiride ülkemizde Çağatay Türkçesi metinlerinin çağdaş Türkiye Türkçesine aktarılması ve bu aktarmalarda karşılaşılan güçlükler, bu güçlükleri doğuran cümle yapıları üzerinde durulacak, birtakım aktarma önerileri yapılacaktır.Publication Metadata only Çarhname’de Geçen Alıntı Sözcüklerin İşletimi(2019-09) Barikan Topçi, Çağla; 245872Geçmişten bu yana tarihi ve coğrafi açıdan geniş bir iklimde hüküm süren Türkçe, bu geniş iklimin doğal sonucu olarak coğrafi, dini, sosyo-kültürel vb. açıdan kendisine yakın gördüğü birçok dilden sözcük alışverişi yapmıştır. Geçmişe bakılacak olursa, Orhun yazı dili Gök Tanrı inancının dışında Uygurlar döneminde Maniheizm, Budizm gibi farklı dinlerin benimsenmesi sonucu, anlam dünyasını başka dillerden aldığı sözcüklerle farklılaştırmış, aldığı sözcükleri Türkçeleştirdikçe de kendisini zenginleştirmiştir. Aynı değişim, Türklerin İslamiyeti kabul etmeleri ile Karahanlılar devrinde de yaşanmıştır. Bu değişimi yazı dili ile takip edebildiğimiz metinlerde görmekteyiz. îslamiyete geçiş sürecinde, metinlerin içerisine Arapça, Farsça sözcükler girmiş böylece Türkçe kutsal saydığı ve kendisine yakın gördüğü pek çok alıntı sözcüğü içerisinde yüzyıllarca barındırmış ve kendisine mal etmiştir. Bu çalışmanın konusunu Çarhname’de kullanılan alıntı sözcükler oluşturmaktadır. Çarhname, XIV. yüzyılda, Ahmed Fakih tarafından kaleme alınmış, dini-tasavvufı niteliklikte bir kasidedir. Söz konusu eser, Eski Oğuz Türkçesi’nin Anadolu sahasında yazı dili olma serüveninde Türkçenin yapı taşlarından birisi olarak değerlendirilir. Dillerin yukarıda bahsedilen organik bağlarının sonucu olarak, Çarhname’de Türkçe sözcüklerin yanı sıra Arapça, Farsça kökenli alıntı sözcükler de belli oranda kullanılmıştır. Bu çalışmada söz konusu metindeki alıntı sözcükler sınıflandırılacak, bu sözcüklerin Türkçeye aktarılırken, nasıl işletildiği üzerinde durulacaktır. Kaynak dil ve hedef dil bağlamında, alıntı sözcüklerin hangi dilbilgisel yapılarla (ek, yardımcı eylem vs.) Türkçeleştirildiği sorusuna yanıt aranacaktır. Çalışmanın sonucunda, söz konusu sözcüklerin ve dilbilgisel yapıların kullanım sıklıklarının grafikleri oluşturularak Çarhname’nin anlam dünyası üzerinde farklı dillerin izleri sürülecektir.Publication Metadata only Fikrimin İnce Gülü Romanında Nesnenin Mekana Dönüşüm(2018-10) Uğur, Güler; 245849Mekanın kurgu metinlerdeki önemi ve anlamı uzun zamandır roman kuramcılarının ve felsefecilerin odağındaki tartışma konularından biridir. Adalet Ağaoğlu’nun panoromik bir Türkiye tablosu çizdiği ve yarattığı karakterle dikkat çektiği Fikrimin İnce Gülü adlı romanda bir fetiş nesnesi olarak kullanılmış olan arabanın mekanlığı ve mekansallığı hakkında bir araştırma yapmaya çalıştık. Bu nesnenin yüklenen anlamlar ve metindeki kullanımını sayesinde bir mekana dönüşüp dönüşmediği incelenmeye çalışılmıştır.Publication Metadata only Halikarnas Balıkçısı’nda Anadolu Efsanelerine Bakış ve Mitoloji Üzerine Birİnceleme(2018-09) Civalıoğlu Sevindik, Berna; 275469Publication Metadata only Kutadgu Bilig’in Türk Edebiyatındaki İzleri(2019-09) Çelik, Yakup1069 - 1070 yılında Karahanlılar döneminde yazılan Kutadgu Bilig, Türk dünyasında sadece bir edebiyat metni olarak kalmamış, hem devlet büyüklerine rehberlik etmiş hem de şairler ve yazarların toplumsal duyarlılıklarına yön vermiştir. Rehber eserin dile getirdiği, devlet adamlığı, adalet, kanun, mutluluk, ahlâk, akıl gibi kavramlar; insanca bir arada yaşamanın, bir toplum ve millet olmanın temel olgularıdır. Duyarlı her yazar ve şair, içinde bulunduğu toplumda bu kavramlardaki sapmalar karşısında direncini ortaya koyar. Zamana uygun, kendince saptamalar yaparak tepki verir. Türk edebiyatında Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bayram-ı Veli gibi ilk dönem bilgeleri ve Nabi, Nefı gibi divan şairlerinden sonra Namık Kemal, Mehmet Akif Ersoy, Ziya Gökalp, Nazım Hikmet, Rifat İlgaz, Attilâ İlhan gibi şairler ve yazarlar, bir bakıma kendi dönemlerinde Kutadgu Bilig’i güncellemiştir. Özellikle sosyal ve toplumsal değişim süreçlerinde, edebiyat, o dönemin parlayan şair ve yazarlarıyla üzerine düşen görevini yerine getirmiş, hem tarihe karşı sorumluğunu göstermiş hem de gençlere adalet, kanun, mutluluk, devlet yönetimi, özetle toplum sözleşmesi hakkında uyarılarda bulunmuştur.Publication Metadata only Şiir Mecmuaları ve Cönklerdeki Nesimi(2019-10-25) Köksal, Mehmet Fatih; 10218Şiir mecmuaları ve cönkleri kabaca, bir kısmı kendisi de şair olan şiir de edebiyat meraklısı kimselerin beğendiği şiirleri bir araya getirdikleri defterler olarak tanımlanabilir. Cönklerin bizdeki mazisi şiir mecmularına göre daha yakın olmakla birlikte bu iki yazma türü de edebiyat tarihimizin birincil kaynaklan arasındadır. Zira bu eserlerdeki şiirler, sadece onları derleyen kişilerin şahsi zevklerini ortaya koymuyor, aynı zamanda ister istemez dönemlerinin zevk, üslûp ve tercihlerini de yansıtıyordu. Bunlarda şiirleri sıkça rastlanan şairlerin bugün de gerek Klasik şiirimiz gerek halk şiirimiz gerekse tekke şiirimizin önde gelen isimleri olması elbette tesadüfi değildir. Bir anlamda, şairlerin şiir mecmuaları ve cönklerde şiirlerinin yer alma sıklığı, onların beğenilme ve tanınma oranlarını da ortaya koyar mahiyettedir. Bu çalışmamızda, ilginç bir şekilde hem Divan hem halk hem de tekke edebiyatına ilgi duyanlarca benimsenen çok az sayıda şairden biri ve birincisi olan Nesîmî’nin, şiir mecmuaları ve cönklerde ne nispette yer aldığı ortaya konmaya çalışılacak ve ulaşılan sonuçlar değerlendirilecektir. Böylece Nesîmî’nin Türk edebiyatındaki yerine dair, birinci el kaynaklara dayalı ele tutulur tespitler yapılacaktır.Publication Metadata only Türk Dünyasının Örnek Alp Kadınları(2019-05-20) Kayhan, Shurubu; 283044Türk tarihinde kadının yerinin oldukça önemli olduğu ve Türk erkeği ile Türk kadını birbirinin ayrılmaz bir parçası olarak kabul gördüğü bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla Türk tarihinde kadını ayrı, dışlanmış olarak kabul etmek mümkün değildir. Ancak zaman ve mekan değişikleri karşısında Türk kadınının aile, toplum ve devlet anlayışı içindeki yeri de değişiklikler göstermiştir. Geniş bir alana yayılan Türkler farklı zaman dilimleri içinde çeşitli devletler kurmuşlar. Bu da farklı medeniyetler ile teması da beraberinde getirmiştir. Bu etkileşim Türk kadını üzerinde de kendini göstermiştir. Cesaretle, mücadele, savaş ve zafer elde etmek Türk kadınının başlıca özelliklerindendir. Türk kadınının dünyada eşi emsali yoktur. Bu mücadele kiminde elinde silahla, kiminin dilinde sözle, kiminde kaleminde yazı iledir. Türk kadını yeri geldiğinde halkına evlat yetiştiren, yeri geldiğinde eşi yoksa ocağına er olan, gerektiğinde de devlet yöneten, savaşan, topraklarına ve halkına sahip çıkan örnek kadındır. Dünya tarihine damga vuran ilk kadın hükümdar Tomris, Kazan melikesi Nogay kızı Süyünbike Katun, Altay kraliçesi Ükök, “Manas” destanında ise Kanıkey, Kız Saykal, Ay Çürök, Cami Mirza destanında Alp Cami Mirza, Kococaş destanında Kız Saykal, Rusların Orta Asya’yı işgali zamanında Kırgızların birliği için mücadele eden, halkı ile Ruslar asında köprü vazifesinde bulunan bilge, Alay kraliçesi Kurmancan Datka hem zekaları hem cesaretleri hem de güzellikleri ile tarihe iz bırakan Türk kadınlarından sadece bir kaçıdır. Kırgız Türklerindeki bazı ata sözlerinde de görüldüğü gibi “Acarduu ayal, adamdın periştesi, akılduu ayal, erkektin şerikteşi”, “Güzel kadın, insanın ruhu, akıllı kadın erkeğin eşi” ya da “Üydün körkü ayalda”, “Evin huzuru kadında” atasözlerinden de anlaşılacağı üzere Türk kadınlarının aile içinde ve sosyal hayattaki yeri de büyüktür. Eski Türk toplumlannda aile en önemli sosyal birlik olduğundan, ailenin temelini oluşturan kadın, Türk destanlarında ve Türk felsefesinde bir mertebe temeli üzerine kurulmuştur. Kadın erkeğin biricik yoldaşı ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir görevin yanı sıra; ata binen, savaşabilen alp tipi erkeğe uygun, bir görünüm sergiler. Kazak Türklerinde ise “Âyeli joq üy, suvı joq diyirmen.” “Kadım olmayan ev, suyu olmayan değirmen gibidir” atasözü de toplumda kadının değerini örneklemektedir. Çalışmamızda tarihten günümüze Türk dünyasının her açıdan tanınmış, geçmişe ve günümüze iz bırakmış örnek alp kadınlarını ele almayı hedefliyoruz.