Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Öğrenci Yayınları
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/8084
Browse
Browsing Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Öğrenci Yayınları by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 32
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access 1923-1980 Yılları Arasında Kadınlar Tarafından Çıkarılan Dergiler(Namık Kemal Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlığı, 2024) YILDIRIM, TANER; Çelik, Yakup29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte gelişen toplumsal eşitlik fikri ve toplumun farklı katmanları arasındaki bütünleşme düşünceleri ve bu doğrultuda yapılan çalışmalar neticesinde Türk kadını da her alanda kendini göstermiştir. Bundan dolayı bilimden sanata, ekonomiden sanayiye, eğitimden kültürel faaliyetlere, spordan ziraata kadar geniş bir sahada Türk kadınının izi görülmeye başlanmıştır. Yayımlandığı döneme ayna tutan dergiler, cumhuriyetten sonra kadınların nazariyesi ile çıkmış ve olayların kadın gözüyle görülmesini sağlamıştır. Makalemizin konusunu 29 Ekim 1923 tarihinden sonra cumhuriyetin kadınları tarafından çıkarılmış olan dergiler oluşturmaktadır. 1923-1980 yılları arasına temas edilecek olan bu çalışmada Adımlar, Fikirler, Yeni Yayınlar, Tarla, Şiir Sanatı ve Türk Çocukları ele alınacak olan dergilerdir. Farklı sahalar hakkında yayımlanmış olan bu dergilerde kadınların pek çok konuya hâkim oldukları tespit edilmeye çalışılacaktır. Ele alınan yayınların değişik görüşleri barındırmasına ve çeşitli türleri ihtiva etmesine özen gösterilecek ve bu sayede cumhuriyetin kazanımları neticesinde kadınların her konuda ve her görüşte dergi çıkarabildiği açıklanmaya çalışılacaktır.Publication Open Access 20. Yüzyıl Konutlarında İç - Dış Kavramının Görsel Temsilleri Üzerinden İncelenmesi(Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, 2021) KARAARSLAN, SETENAY; YAZICI, YASEMİN ERKANMimaride iç ve dış diyalektiği yaşam alanlarının tanımlanması ve sınırlandırılması için bir gereklilik olmuş olup 20.yüzyıl konutlarında iç-dış ilişkisinde farklı düşünceler ortaya konmuştur. Bu ilişki mimarların görsel temsillerine de yansımıştır. Görsel temsiller, modernizmin ve postmodernizmin dönemsel farklılıklarını yorumlamak için önemli veriler sunmaktadır. Bu bağlamda çalışmanın amacı, mimarların iç-dış kavramı üzerine görsel temsillerini irdelemek ve mekân-temsil ilişkisini ortaya koymaktır. Çalışma yöntemi olarak, temsilin kırılma noktaları dikkate alınarak belirlenen üç dönem aralığından seçilen 6 konut örneği ve mimarların bu konutların tasarım süreçlerinde kullandığı görsel temsil araçları arasında niteliksel karşılaştırmalı bir analiz yapılmıştır. Ayrıca, dönemsel incelemeler yapılırken, mimari söylemler, söylem ve pratik ilişkisi ile yapıya ilişkin metinsel ve görsel anlatının mekânsal karşılıkları incelenmiştir. Çalışma sonucunda, mimarların görsel temsil biçimleriyle iletmek istedikleri anlamlar, bu temsillerle iç-dış ilişkisinin farklı dönemlerde nasıl vurgulandığı ortaya koyulmuş ve iç-dış ilişkisine ait yaklaşımlarının altında çeşitli alt düşüncelerin olduğu görülmüştür.Publication Open Access 2008 Küresel Finansal Krizinin Türkiye, Japonya ve Çin’de Demir Çelik Sektörüne Etkileri Üzerine Ekonometrik Bir Uygulama(2022) Taşdelen, Selvihan; Çetiner, Emine Müge; 28552008 küresel finansal krizi, 1929 Büyük Bunalımından bu yana yaşanan en büyük ekonomik kriz olarak kabul edilmektedir. Amerika’da başlayan ve küresel olarak tüm dünyayı etkisi altına alan 2008 finansal krizinin, tüm ülkeleri ve sektörleri etkilediği gibi demir çelik sektörünü de etkilediği görülmektedir. Bu bağlamda, sunulan çalışmanın konusu, 2008 küresel finansal krizinin, Türkiye, Japonya ve Çin demir çelik sektörleri üzerindeki etkisinin ekonomik olarak test edilmesidir. Hedef, küresel finansal krizden, demir çelik sektöründe hangi ülkenin ne düzeyde etkilendiğini araştırmaktır. Çalışma, ülkeler bazında demir çelik sektörünün teorik olarak incelenmesi ve küresel finansal krizin etkilerinin belirlenmesi için yapılmıştır. Metodolojik olarak da, ülkelerin demir çelik tüketimleri, ihracatları, ithalatları ve gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) verileri ele alınarak krizin etkilerinin ortaya konulması amacıyla, kriz öncesi ve sonrası değişkenler için kukla değişkeni kullanılarak, 1990-2019 yılları arası için otoregressif hareketli ortalamalar modeli (ARIMA) uygulanarak bir analiz yapılmıştır. Analiz bulgularına göre, vaka ülkelerdeki demir çelik sektörünün 2008 krizinden etkilendiği gözlemlenmiştir.Publication Restricted 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Adam Çalıştıranın Sorumluluğu(Seçkin Yayıncılık, 2016) ATEŞ, ZEHRA GİZEMAdam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk hallerinden biridir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda İstihdam Edenlerin Mes’uliyeti olarak düzenlenen mad- de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Adam Çalıştıranın Sorumluluğu olarak düzen- lenmiştir. Maddeye eklenen yeni fıkrada adam çalıştıranın organizasyon sorumluluğu düzenlenmiştir. Çalışmamızda TBK md. 66’nın düzenleniş biçimi, uygulama şartları ve adam çalıştıranın sorumluluğunun hukuki sonuçları ele alınacaktır.Publication Restricted AİHM Kararları Açısından, Adil Denge Kavramı İçin Gözetilecek İlkeler, Kavramın İçeriğinde Bulunan Ögeler, Kavramın Tanımı ve Terminoloji Sorunu(Seçkin Yayıncılık, 2024) ÖZMEN, AHMET MÜNCİTemel hak ve özgürlüklerle ilgili yargılama yapan AİHM’nin bakış açısıyla, adil denge kavramını için gözetilen ilkeler ve kavramın içinde yer alan ögeler, doktrin- den ve AİHM kararlarından yararlanılarak incelenmiş ve bütün bu verilerin ışığında adil denge kavramının tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, uygulamada terim birliği bu- lunmadığına dikkat çekmek amacıyla, terminoloji sorunu üzerinde durulmuştur.Publication Restricted Alacağı Devredenin Garanti Sorumluluğu ve Garanti Sorumluluğunun Faktoring Sözleşmelerindeki Görünümü(Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGİÇ, YARGIÖzel hukuka dayalı, üçlü taraf ilişkilerinin bir türü olan alacağın devri, de-vamlı gelişen ve değişen sosyo ekonomik dünyada kişi ve kurumların nakit para ihtiya-cını sağlaması amacıyla işlev gösteren bir müessese olup günümüzde faktoring şirketle-rinin alacağın devri anlaşmalarında sıkça görülmektedir. Bu uygulama gereğince şahısve/veya kurumlar alacaklarını faktoring şirketlerine devreder, nakit para ihtiyaçlarınıkarşılarlar. Geçmiş hukuk sistemlerinde şahsa bağlı borç olma özelliğini koruyan alaca-ğın devri, günümüzde bağımsız bir borç ilişkisi olarak karşımıza çıkmış, ama üçlü tarafilişkisi olması dolayısıyla devredilen alacağın doğmamış veya ileride doğmayacak ola-bilmesi ya da geçmişte doğmuş alacağın devir anında son bulmuş olması risklerini be-raberinde getirmiştir. Aynı zamanda alacağı devralanın borçlu şahsın ödeme gücündenyoksun olmasıyla karşılaşması da olasılıklar içerisindedir. Bu sorunlar karşısında çeşitlimevzuatlarda problemleri çözmek amacıyla bazı düzenlemeler yapılmış ve biz de bumakalede alacağı devredenin garanti sorumluluğu müessesenin daha iyi anlaşılmasınısağlamak adına ilginç çözüm önerileri getirmiş kanuni düzenlemeleri incelemekteyiz.Publication Open Access Alt İşveren, Asıl İşveren ve İşveren Vekilinin İşe Giriş ve İşten Ayrılış Bildirgelerinin Yasaya Uygun Verilmemesinden Kaynaklanan İdari Para Cezalarında Sorumluluğu(Sosyal Güvenlik Kurumu, 2024) ESEMEN, ANDAÇ5510 sayılı Kanun’da idari para cezasını gerektiren birçok hal düzenlenmiştir. Çalışmamızda, bu idari para cezalarından olan işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin kanuna uygun verilmemesinden kaynaklanan idari para cezaları özelinde alt işverenin, asıl işverenin ve işveren vekilinin sorumlulukları ele alınmaya çalışılmıştır. Bu yapılırken gerek 506 sayılı Kanun gerekse 5510 sayılı Kanun döneminde öğretide yapılan değerlendirmeler, Yargıtay içtihatları ve SGK tarafından iç işleyişi düzenlemek amacıyla çıkarılan genelgelerden yararlanılmıştır. Çalışmada öncelikle, işverenlerin bu idari para cezalarının muhatabı olmasına dayanak mevzuat hükmüne işaret edilmiş ve ardından tüzel kişi işverenin bu idari para cezalarından sorumlu olabilmesinin hukuki zemini ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ardından alt işveren-asıl işveren ilişkisinin varlığı durumunda, bu idari para cezasının muhatabı olup olamayacakları ve tesis edilen idari para cezasının tahsilinden sorumluluk durumları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Son olarak da işveren vekilinin bu idari para cezalarından sorumluluğu ele alınmıştır. İşveren vekilinin sorumluluğu ile ilgili inceleme yapılırken 506 sayılı Kanun dönemine ilişkin durum detaylı olarak incelenmiştir. Zira bu husus, 5510 sayılı Kanun döneminde öğretide detaylı olarak incelenmemiş olup aynı zamanda konuya ilişkin yol gösterici nitelikte bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 25.09.1996 tarihli kararı bu Kanun dönemine ilişkindir.Publication Open Access Anayasa Mahkemesinin TMK m. 187’nin İptaline İlişkin Kararının Analizi ve Düzenleme Önerisi(Türkiye Adalet Akademisi, 2023) ÖZER, ZEYNEP GÜLERKişinin soyadı üzerindeki hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’yla ve Türkiye’nin de taraf olduğu milletlerarası sözleşmelerle koruma altına alınmış, vazgeçilemez, devredilemez, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak niteliği taşımaktadır. 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi döneminden bu yana evlilik birliği içindeki kadının, kocasının soyadını taşıması yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmiştir. Kadınların evlilik birliği içinde doğumla kazandıkları soyadlarını kullanabilmek için bu düzenlemeye karşı uzun yıllardır verdikleri mücadele, Anayasa Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli, evli kadının soyadını düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesinin iptaline ilişkin kararıyla başarıya ulaşmış, Türk Hukuku’nda kadın-erkek eşitliğine bir adım daha yaklaşılmıştır. Çalışmamızda ilk olarak Türk Hukuku’nda kadının soyadına ilişkin yargısal süreç kısaca açıklandıktan sonra Anayasa Mahkemesinin, iptal kararı değerlendirilecek, bu kararın Kanun’daki diğer hükümlere etkisine değinilecektir. Son kısımda ise soyadı düzenlemelerine ilişkin olarak öğretide daha önce sunulmuş görüşler değerlendirilerek, kadın-erkek eşitliği ve özellikle çocuğun soyadına ilişkin olarak uygulamada yaşanan sıkıntılar da gözetilerek Kanun’da, soyadına ilişkin olarak yapılması gerekli değişiklikler için düzenleme önerisi sunulacaktır.Publication Restricted Anayasa’ya Aykırı Bir Vergi Örneği: Bina Vergisi(Seçkin Yayıncılık, 2016) CANGÜLOĞLU, YASEMİNServet vergisinin bir alt türü olan emlak vergisinde, bina vergisinin matrahının tespit edilebilmesi, Türk Vergi Sistemi’ndeki pek çok vergiden farklı olarak, beyana dayalı değildir. Bu çalışmamızda bina vergisi matrahının belirlenmesinde bir kıstas olan bina met- rekare normal inşaat maliyet bedellerinin, Maliye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenmesi ve ilgili bakanlıklar tarafından belirlenen bu bedellere karşı da yalnızca Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği tarafından dava açılabile- ceğini kabul eden, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49 maddesinin (a) fıkrası, Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenen yasallık ilkesi ile yine Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti açısından değerlendirilerek ele alınmaya çalışılacaktır.Publication Restricted Aşırı Yararlanma(Seçkin Yayıncılık, 2016) BİLİÇ, YARGILiberal hukuk sistemlerindeki Borçlar Hukuku'nun en temel ilkelerinden olan sözleşme özgürlüğünün gereği taraflar kendi aralarında sözleşme yaparken edim ve karşı edimlerini serbestçe belirleyebilecek olup bunun için bir denge de gözetmeyebilir- ler. Ancak sözleşmelerin kuruluşu sırasında edimler arasında her ne kadar ekonomik bir dengenin olması kural olarak zorunlu olmasa da edimler arasındaki dengesizliğin aşırı olduğu hallerde zayıf olan tarafı korumak amacıyla hukuk sistemlerinde belli sınırlama- lar getirilmiştir. Eski adı ile gabin, şimdi ki 6098 Sayılı TBK'da Aşırı Yararlanma olarak geçen kurum ile değinilen sınırlamanın mahiyetini daha iyi anlayabilmek adına yapılan ayrıntılı incelemelerimizi bu çalışmamızda sunmuş bulunmamaktayız.Publication Open Access Baba, Oğul ve Kadın: Şecere-i Terâkime’deki Kozı Tekin Anlatısı Hakkında Bir Okuma Denemesi(Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi, 2022) HAZNEDAROĞLU, ASLIHANÇalışmada Şecere-i Terakime’deki Kozı Tegin anlatısı, kurgusu, anlatıcı katmanları, unsurlarıyla ele alınmakta, metin iktidar söylemi açısından incelenmektedir. Kozı Tegin anlatısı için elimizde Şecere-i Terakime metni ile bu metnin önemli kısmının tekrar edildiği Kazan Oğuznamesi birincil kaynaktır. Anlatının farklı ayrıntılar içeren bir versiyonu olarak Reşideddin Oğuznamesi’ndeki metin önemli bir karşılaştırma unsurudur. Paralel anlatılardaki farklılık, metin – yazar – okuyucu ilişkisi açısından önem taşır. Anlatının “babanın eşinin oğula aşık olup ona iftira atması” şeklinde birçok kadim anlatıda tekrar eden kurgusu, bu çalışmada devletin güç gösterme ve rasyonelleştirme mekanizmaları açısından irdelenmektedir. İktidar söylemi anlatıdaki kişi, yer, zaman gibi unsurlarla, seçilen kelimelerle ve anlatıcının açısı ile iç içedir. Çalışmada ilk olarak “anlatıcı katman” üzerinde durulacak, daha sonra anlatının ögeleri devlet erki açısından ele alınacaktır. Anlatıda bir “fitne” unsuru olarak beliren Avşar kızı bireyin iktidar karşısındaki konumlanışında başat bir rol üstlenir. Zaʿife, kedḫudā, almak, olcalamak gibi kelimeler iktidarın eril anlamını yansıtmaktadır. Meydan ve ceza olgusu, iktidarın en temel göstergeleri olarak hikâyede yer etmektedir.Publication Open Access Bağdat Caddesi-Erenköy Mahallesinde Kentsel Dönüşüm Uygulamaları: Aktörlerin Rolü ve Karşılaşılan Sorunlar(Ahmet Fidan, 2023) ÇINAR, MERVE ÇOBAN; TÖRE, EVRİM ÖZKANTürkiye’de son dönemde kentsel dönüşüm uygulamaları geniş bir mevzuat yelpazesinde hızla gerçekleşmekte, bu uygulamalar dönüşümün odağında rant olduğu yönünde yaygın eleştirilere neden olmaktadır. Makalenin amacı; Kadıköy ilçesi sınırları içerisinde yer alan Bağdat Caddesi Erenköy Mahallesi’nin altı sokağında yürütülmekte olan parsel bazlı konut-eksenli kentsel dönüşüm uygulamalarında riskli yapı tespit ve planlama evresi ile proje tasarım evresinde yaşanan sorunlara odaklanmak ve bu sorunları aktörler ve kentsel dönüşüm aşamaları bağlamında ortaya çıkarmaktır. Yöntem kapsamında; çalışma alanının tarihsel süreç analizi yapılmış, 2017 tarihli Kadıköy Belediyesi Stratejik Alan Raporu’nun incelenmesi süreçteki unsur ve aktörleri belirlemede faydalı olmuştur. Alan çalışması kapsamında Erenköy Mahallesinde sekiz binanın dönüşüm süreçlerini anlayabilmek üzere görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilere göre riskli yapı tespit ve planlama evresi ile proje tasarım aşamasında sıklıkla sorunlar ile karşılaşıldığı belirlenmiştir. Anlaşmazlığa neden olan sorunların başında kat maliklerinden gelen arsa rantı odaklı istekler nedeniyle müteahhitlerin fiilen gerçekleştiremeyecekleri işlere sözleşme imzalamaları ve maliyet yükü nedeniyle süreci tamamlayamaması gelmektedir. Söz konusu isteklerin ortaya çıkardığı diğer bir sıkıntılı durum da müteahhitlerin şartları kabul etmemesi ve riskli yapı olarak belirlenmiş yapıların dönüşemeden beklemesidir. Odağında parsel ölçekli rant beklentisi olan bu talepler, dönüşüm süreçlerini tıkayarak olası bir depreme yönelik kentsel riskleri büyütmektedir. Yapılan çalışmada elde edilen verilerin, takip eden uygulamalar ve mevzuat değişiklikleri için öneri niteliğinde olması hedeflenmektedir.Publication Open Access Deprem Sonrası İlk Durak: İstanbul’da Toplanma Alanlarına Dair Bir İnceleme(Ankara Üniversitesi, 2023) UYAR, HAZAL EKİN; TÖRE, EVRİM ÖZKANDünya üzerinde birçok yerde afetler meydana gelmekte, tüm bu afetler içerisinde deprem, yıkıcılığı ve olumsuz etkileriyle ön plana çıkmaktadır. Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alan Türkiye deprem riski altındaki ülkeler arasında. Türkiye’de geçmişte yaşanan büyük depremlerin neden olduğu kayıplar ülkedeki deprem tehlikesini göz önüne sermekte ve önlem almayı zorunlu kılmaktadır. İstanbul, üzerinde barındırdığı kalabalık nüfus ve yoğun yapı stoğu, yakın zamanda şiddetli bir depremin deneyimlenmiş olması, taşıdığı deprem riski gibi nedenlerle önemli bir laboratuvardır ve bu nedenle çalışma alanı olarak seçilmiştir. İstanbul’un mevcut koşulları, kentsel açık yeşil alanlarının giderek azalması ve yapılaşması, olası bir depremde kentlinin nerede toplanacağı gibi konular, kentteki toplanma alanlarını net bir şekilde ortaya koymanın gerekliliğini vurgulamaktadır. Vatandaşların deprem sonrasında ilk kaçış noktası olan toplanma alanları ile ilgili güncel ve doğru bilgiye sahip olabilmeleri hayati önem taşımaktadır. Bununla birlikte, kentsel açık yeşil alanları giderek azalan İstanbul’da toplanma alanlarının yeterliliğinin yanı sıra, kurumlar tarafından ilan edilen bilgilerin tutarlılığı da konuyla ilgili tartışmalar arasındadır. Çalışma tartışmaların odağında yer alan toplanma alanlarını 2020 yılı ve sonrası için il ve ilçe ölçeğinde sayısal ve alansal olarak tespit etmeyi ve kurumlar arasındaki veri tutarsızlıklarına dikkat çekmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda çalışma kapsamında İstanbul’daki toplanma alanlarıyla ilgili bilgilere ulaşmak amacıyla AFAD, İBB ve ilçe belediyeleri verileri ile interaktif haritalar üzerinden alansal hesaplama yapılarak elde edilen sayısal veriler çakıştırılmıştır. Çalışma AFAD ve İBB verileri arasındaki tutarsızlıklara işaret ederken nüfuslarına oranla toplanma alanları yetersiz ilçeler ile, yüksek hasar beklenmesine rağmen yeterli toplanma alanı bulunmayan ilçelere dikkat çekmektedir.Publication Open Access Dijital Dönüşümün İş Modelleri Üzerindeki Etkisi(Marmara Üniversitesi, 2022) UĞUR, AYÇA; ATASEVEN, BURÇİNTeknolojik danışmanlık firması Performance Improvement Partners (2021)’in yayımladığı verilere göre günümüzde tüketicilerin %95'i ev alırken dijital kaynakları kullanmakta ve %84'ü Internet bankacılığını tercih etmektedir, bu sonuçlar bize insanların davranışlarını etkileyen teknolojik süreçlerin hızını göstermektedir. Bu konunun önemini kavrayan ve dijital dönüşümün zorunlu olduğunu anlayan işletmeler, dijital dönüşümün bir sonucu olarak yeni iş modelleri geliştirme ihtiyacının farkındadırlar. Bu çalışmanın amacı, dijital dönüşümün ve yeni iş modellerinin kavramsal olarak ne olduğunu çözmek yerine, doğru dijital dönüşüm sürecinden geçerek başarılı yeni iş modeli geliştiren uygulama örnekleri ile işletmelerde dijital dönüşümün aracılık ettiği yeni iş modellerinin yansımalarını ortaya koymaktır. Dijital dönüşümün yeni iş modelleri üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için ilk olarak dijital dönüşüm ve yeni iş modelleri ile ilgili nicel ve nitel çalışmalar araştırılarak, sentezlenerek ve değerlendirilerek sistematik bir literatür taraması yapılmıştır. Daha sonra, doğru dijital dönüşüm sürecinden geçerek başarılı yeni iş modeli geliştiren işletme örneklerine çalışmada yer verilmiştir. Son olarak MAXQDA 2020 Analytics Pro nitel analiz programı aracılığıyla Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezi’nde bulunan ve dijital dönüşüm ile ilgili yayımlanan 20 yüksek lisans ve doktora tezinden elde edilen veriler içerik analizi bakış açısıyla incelenmiştir. Dijital dönüşümün yeni iş modelleri üzerindeki etkisi, yapılan sistematik literatür taramasından, dijital dönüşüm sonucu başarılı yeni iş modeli geliştiren işletme örneklerinden ve tematik içerik analizinden elde edilen sonuçlar doğrultusunda açıklanmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre işletmelerin başarılı olabilmeleri için geleceği ön görmeleri ve kendilerini geleceğe adapte etmeleri önerilmektedir.Publication Open Access Ekoloji Temalı Expoların Sürdürülebillir Kalkınma Anlayışı Üzerine Bir İnceleme: Milano ve Antalya Expo(Ahmet Fidan, 2023) HÜR, SİMGE; BİRER, EMELExpolar, dünyanın tüm ülkelerini ilgilendiren sorunlara yanıt aramaları sebebiyle küresel ölçekte önemli sayılan ortak kentsel platformlardır. Son yıllarda giderek artan çevre problemleri sebebiyle expolara tema olan ekoloji konusu, sergi ve etkinlik mekanlarının da sürdürülebilir mekanlar olmasını gündeme getirmiştir. 20.yüzyıl expolarında inşa edilen bu mekânların kentle ve ziyaretçiyle etkileşiminin expo sonrasında da devam ettiği ve kente miras kaldığı görülmektedir. Bu makalenin amacı; expoların sürdürülebilir bir bakış açısıyla tasarlanmasında belli kriterlerin oluşturulması ve yapılacak analizler çerçevesinde teorik bir kavramsal altlık oluşturularak söz konusu kentsel alanların planlanmasının önemini vurgulamaktır. Makale “ekoloji temelli expoların mimari yaklaşımı sürdürülebilir olmalıdır” hipotezine dayanmaktadır. Yöntem olarak ortak temaları ekoloji olan yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen iki farklı exponun sürdürülebilir kalkınmaya dayalı tematik, mekânsal ve sosyal yaklaşımları içerik analizi yapılarak karşılaştırılmıştır. Milano Expo ve Antalya Expo örnek çalışma alanlarının betimsel analizlerinden elde edilen bulguların, benzer konularda yürütülecek kentsel mekân tasarımları için yol gösterici olması beklenmektedir. Sürdürülebilir expo tasarımlarının, mimari tasarımın nihai yaşamla örtüşmesi, kente atık değil simge yapılar bırakması, doğal çevrenin korunması, yeşilin arttırılma çabalarının gerçekleştirilmesi, kentin gelecek projeksiyonuna uygun bir biçimde tasarlanmasına katkıda bulunması ile sağlanacağı sonucuna varılmıştır.Publication Open Access Ernest Callenbach’ın Ekotopyası’nın Ekoköylerde Hayat Bulması(Ahmet Fidan, 2022) UZALDI, BERİL; BİRER, EMELÜtopyalar, var olan devlet ve toplumların aksayan taraflarını, olması mümkün yanlışlıklarını ve yetersizliklerini eleştiren, ideal düzeni kurmak amacıyla yazılmış hayali tasvirlerdir. Ütopyalar bugüne gelene kadar birçok dönemsel olay ve düşüncelerden etkilenmiştir. 20.yyda sanayileşmenin de etkisiyle başlayan hızlı kentleşme ve nüfus artışı, çevre sorunlarının küresel ölçeğe taşınmasına, geri dönüşü olmayan doğa bozulmalarna sebep olmuş ve ekolojik tasarımı geleceğin ütopyalarına konu haline getirmiştir. Bu tarihten sonra yaşananabilir bir toplum ve mekan yaratma çabasıyla ütopyalar ekolojik olarak tasarlanmaya başlamıştır. Ekotopya kavramı ilk kez 1975 yılında Ernest Callenbach tarafından yayınlanan ‘’Ekotopya’’ kitabında kullanılmış, eserde yer alan ekolojik tasarım ilkeleri ekotopya tasarımlarının temelini oluşturmuştur. 20. Yüzyılda yazılmış edebi ekolojik ütopyalar, ekotopya tasarım kriterlerine uygun olup ekotopya olarak tanımlanabilirken, 20 ve 21.yy da tasarlanmış mimari ekolojik ütopyalar, ekolojik özellik taşımalarına rağmen ekotopya olarak tanımlanamamaktadır. Oysa günümüzde yaşayan ekoköylerin ekolojik ütopya tasarım ilkeleri özelliklerini taşımakta olduğu görülmektedir. Bu nedenle çalışma “bugünün gerçek ekotopyaları ekoköyler olabilir mi?” araştırma sorusuna dayandırılmıştır. Çalışmanın yönteminde ilk olarak ekotopya kavramının tasarım ilkeleri Ernest Callenbach’ın ‘’Ekotopya’’ eseri üzerinden söylem analizi yoluyla elde edilmiş, geçmiş edebi ütopya eserleri ile metinlerarası bağlamları çıkarılmış ve son adımda seçili 6 adet ekoköyün tasarım ilklerine yansıtma yapılmıştır. Sonuç olarak ekotopyanın hayali tasarım olmadığı ve uygulanabilir yerleşimler olduğu tespit edilerek, ekotopyaların günümüzde ekoköy örnekleri ile hayat bulduğu ortaya konmuştur.Publication Metadata only Genel İşlem Şartları ve Denetlenmesi(Seçkin Yayıncılık, 2012-07) Bağrıaçık, Safiye Nur; 258070Modern ekonomik yaşamın ve teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte günümüzde finans kurumları, sigorta şirketleri gibi kurumlar başta olmak üzere müşterilerine bireysel sözleşmelerden önce bugün standart (tip) sözleşmeler olarak adlandırılan genel işlem şartları, diğer bir ifade ile de genel koşulları içeren sözleşmeler imzalatmaktadırlar. Bu durum da genel işlem şartları kavramını günlük hayatta çok karşılaşılan ve önemli bir konu haline getirmiştir. Genel işlem ile ilgili olarak Türk hukukunda uzunca bir süre bir hukuki düzenleme eksikliği varolmuştur. 2003 yılında Türk Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ardından Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik ile yapılan düzenlemeyle eksiklik giderilmeye çalışılmıştır. Nihayet 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunumuz ile genel işlem koşulları kavramı açık bir hukuki düzenlemeye kavuşturulmuş oldu. Çalışmada genel işlem koşulları hakkında genel bir bakış sergilendikten sonar genel işlem koşullarının denetlenmesine yer verilecek ve son bölümde içerik denetimi aktarılarak çalışma sonlandırılacaktır.Publication Open Access Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara (GDO) İlişkin Avrupa Birliği’ndeki Yasal Düzenlemeler(Okur Yazar Derneği, 2020) ATEŞ, ZEHRA GİZEMGenetiği değiştirilmiş organizma (GDO), doğal olmayan yollarla bir canlıya gen aktarılarakDNA yapısının değiştirilmesi ile oluşan yeni organizmaya verilen addır. GDO’lar modernbiyoteknolojik çalışmalar ile elde edilmektedir. Ancak bunların insan sağlığı için önemli riskleriolduğu bilinmektedir. AB’de 1993 yılında yürürlüğe giren Maastricht Anlaşması ile GDO’larınsahip olduğu sağlık risklerine karşı yasal düzenlemeler yapılması gerektiği kabul edilmiştir.Buna bağlı olarak AB hukukunda GDO’larla ilgili birçok yönerge ve tüzük kabul edilmiştir.Publication Open Access İspanya’da Gastronomi Turizminin Tarihsel Gelişimi ve Gastrodiplomasi Değerlendirmesi(İstanbul Aydın Üniversitesi, 2022) ÖZGEN, NECMETTİNÜlkelerin gastronomi çeşitliliği kültürün bir parçasıdır. Kültürün gelişimi uzun süreçlerin ve tarihsel olayların yönlendirmesiyle olduğu gibi gastronominin gelişimi de asırlar süren süreçlerden oluşur. Günümüzde gastronomi zenginliği ülkelerin turizmde başarısı için daha büyük bir avantaja dönüşmektedir. Gastronomi turizm gelirlerini arttırmakta anahtar rol oynamaktadır. Özellikle ekonomileri turizme bel bağlayan gelişmekte olan ülkeler için turizmi geliştirmenin yeni yolları aranmaktadır. Hali hazırda gastronomisi uluslararası tanınırlığa ulaşmış ülkeler tarihlerinde başarının ipuçlarını saklamaktadır. Günümüzde İspanya turizm sektöründe dünyanın en önde gelen ülkeleri arasındadır. Bu başarıda rol oynayan gastronominin tarihsel gelişimini incelemek turizmde başarının yollarına ışık tutacaktır. Bu çalışmamın amacı, İspanyol gastronomisinin tarihsel gelişiminde rol oynayan bileşenleri incelemek ve günümüzde devletin desteği ile yürütülen gastrodiplomasi uygulamaları olarak kabul edilen eylemleri İspanyol gastronomisinin gelişimi ile karşılaştırmaktırPublication Restricted İyi Niyetli Sebepsiz Zenginleşenin Geri Verme Borcunun Sınırlandırılması Sorununun Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2018) Kuzgun, Şerife; KUZGUN, ERSANSebepsiz zenginleşme TBK 77-82. maddeleri arasında düzenlenmiş oluphaklı bir neden olmaksızın bir kimsenin malvarlığının başka bir kimsenin malvarlığıaleyhine çoğalmasıdır. TBK m.79/1’e göre, iyi niyetli sebepsiz zenginleşenin geri vermeborcunun kapsamı, fiilen elde ettiği zenginleşme değil de geri istenme anında malvarlığındamevcut bulunan, henüz elden çıkarmadığı zenginleşme miktarıdır. Çalışmanınamacı TBK 77. maddede düzenlenen sebepsiz zenginleşmenin özellikle iyi niyetlisebepsiz zenginleşenin geri verme borcunun sınırlandırılmasına ilişkin kısmını hukuksalaçıdan ve güncel Yargıtay kararları çerçevesinde değerlendirmektir. Yargıtay HukukDaireleri arasında, iyi niyetli sebepsiz zenginleşenin geri verme borcunun sınırlandırılmasıkonusunda görüş ayrılıkları mevcut olup Yargıtay 3., 7, ve 22. Hukuk Daireleri’ninkararlarında “iadesi gereken borç para borcu olduğunda, iadesi zamanında borçlununelinden çıkmış olması veya harcanarak tükenmiş olmasının borçlunun iade yükümlülüğünüortadan kaldırmayacağı” görüşünün ağırlık kazandığı, Yargıtay 4. ve 9.Hukuk Daireleri kararlarında ise “iadesi gereken borç para borcu olduğunda takdir yetkisininkullanılmasında sosyal içerikli saiklerin etkili olduğu görülmektedir. Çalışma ilebirlikte iyi niyetli sebepsiz zenginleşenin geri verme borcunun hangi kriterler dikkatealınarak sınırlandırılabileceği Yargıtay’ın son dönemde vermiş olduğu kararlar ile birlikte değerlendirilmiştir.