Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü / Department of International Trade and Finance
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6795
International Trade
Browse
Browsing Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü / Department of International Trade and Finance by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 51
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access 1. Dış Ticaret Zirvesi: “Uluslararası Ticarette 100 Yılın Mirası ve Sürdürülebilir Gelecek Vizyonu”: Konferans Özet Kitapçığı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2024) Kolektif; ed., Çiğdem Kaya; ed., Nebile Korucu Gümüşoğlu; ed., Namıka Elif KüçükPublication Open Access 2005-2015 Yılları Arasında BIST30 Endeksi ve BIST30 Endeks Vadeli İşlem Sözleşmeleri Arasındaki Nedensellik (Öncül-Ardıl) İlişkisinin İrdelenmesi(2016) Çetiner [İşeri], Emine Müge; Kaçmazer, Murat; 2855Vadeli piyasalarda işlem gören enstrumanların, spot piyasalarda ortaya çıkan risklere karşı koruma sağlamak için oluşturulması vadeli ve spot piyasa arasındaki etkileşimin temelini oluşturmaktadır. Literatürde iki piyasa arasındaki etkileşim, vadeli piyasadaki işlemlerin spot piyasadaki volatiliteyi azalttığı, spot piyasaya derinlik kazandırdığı ve fiyat oluşumunda öncülük ettiği şeklinde yer almaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de vadeli ve spot piyasa arasındaki nedensellik (öncül-ardıl) ilişkisi 2005-2015 yıllarını kapsayan dönemde, BIST30 endeksi ve BIST30 endeks vadeli işlem sözleşmesi örneğinde ele alınmıştır. Vadeli ve spot piyasa arasındaki öncül-ardıl ilişkisi Johansen Eşbütünleşme Modeli, Hata Düzeltme Modeli (VECM), Granger Nedensellik Testi, Etki Tepki Analizi ve Varyans Ayrıştırma gibi ekonometrik yöntemler kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre 2005-2015 yıllarını kapsayan dönemde nedensellik ilişkisinin spot piyasadan vadeli piyasaya doğru olduğu anlaşılmıştır.Publication Embargo 2011-2015 Yılları Arasında Bist 30 Endeksi ve BİST30 Endeks Vadeli İşlem Sozleşmeleri Arasındaki Volatilite İlişkisinin İrdelenmesi(2017-06) Çetiner [İşeri], Emine Müge; Kaçmazer, Murat; 2855Vadeli piyasalarda işlem gören enstrümanların, spot piyasalarda ortaya çıkan risklere karşı koruma sağlamak için oluşturulması vadeli ve spot piyasa arasındaki etkileşimin temelini oluşturmaktadır. Literatürde iki piyasa arasındaki etkileşim, vadeli piyasadaki işlemlerin spot piyasadaki volatiliteyi azalttığı, spot piyasaya derinlik kazandırdığı ve fiyat oluşumunda öncülük ettiği şeklinde yer almaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de vadeli ve spot piyasa arasındaki volatilite ilişkisi 2011-2015 yıllarını kapsayan dönemde, BIST30 endeksi ve BIST30 endeks vadeli işlem sözleşmesi örneğinde ele alınmıştır. Vadeli ve spot piyasa arasındaki volatilite ilişkisi GARCH Modeli, TARCH Modeli, EGARCH Modeli ve PARCH Modeli gibi ekonometrik yöntemler kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre 2011- 2015 yıllarını kapsayan dönemde vadeli piyasaların spot piyasadaki volatiliteyi azalttığı anlaşılmıştır.Publication Metadata only Bana Marka Değerini Söyle, Sana Ekonomik Büyümeni Söyleyeyim(İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2021) GÜMÜŞOĞLU, NEBİLE KORUCU; 115505Publication Embargo Basel II ye Geçiş Sürecinde KOBİ lerin Bilgilendirilmesi ve KOBİ lerin Eğitimine Yönelik Bir Çalışmaya İlişkin Bulguların Değerlendirilmesi(2008) Çetiner [İşeri], Emine Müge; Ulusan Polat, Meltem; 2855; 141279Ülkemiz ekonomisinde ve istihdam yaratmada çok önemli bir paya sahip olan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ), kurumsallaşma ve globalleşen dünyadaki gelişmelere uyum sağlayabilmeleri amacıyla Istanbul Kültür Üniversitesi tarafından ülke çapında gerçekleştirilen eğitimler, bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. KOBİlerin katma değerlerini yükseltmek, rekabetçiliklerini arttırmak, maliyet, pazarlama, yönetim gibi konularda teorik bilgilerin reel sektör şirketlerine aktarılmasını sağlamak amacıyla Nisan 2006 tarihinde eğitim seminerlerine başlanmış ve bu çalışma kapsamı içinde yer alan son eğitim Haziran 2007’de tamamlanmıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, Kobiler hakkında literatürde yer alan çeşitli tanımlar ile Basel II sürecinin kısa tarihçesine yer verilmiştir. İkinci bölümde Basel II’nin Kobiler açısından taşıdığı önem ve geçiş sürecinde karşılaşılabilecek sorunlar anlatılmaktadır. Üçüncü bölüm, çalışmanın uygulama bölümüdür. Trabzon, Adana, Mersin, Bursa, Tekirdağ, Balıkesir, Çorum, Konya, Uşak, Afyonkarahisar, Tokat, Malatya, Edirne, Çanakkale, Istanbul ve Adapazarı illerinde Ticaret ve Sanayi Odaları aracılığıyla ulaşılan Kobi’lere, kendi talepleri doğrultusunda ihtiyaç duydukları eğitim konularında seminerler düzenlenerek bilgilendirilmeleri sağlanmıştır. Bu bölüm, yukarda sözedilen eğitimlerle ilgili bulguları kapsamaktadır. Son bölümde ise çalışmanın özeti ile önerilere yer verilmektedir.Publication Open Access Bilim, Araştırma ve Uygulamalı Hukukta Yöntem(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2002) DÜNDAR, DURMUŞ; İlhan UlusanPublication Metadata only Bir Kutu Seç: Türkiye'de Dijital Abonelik İş Modelleri(2019-10) Arıker, Çağla; 116171Abonelik sistemi bilinen en eski iş modellerinden biridir. Yıllardır devam etmekte olan dergi, cep telefonu servis sağlayıcıları, spor salonları, TV platformları abonelik modelleri akla gelen ilk örnekler arasındadır. Günümüzde Spotify, Netflix, Storytell gibi dijital uygulamaların iş modellerini abonelik üzerine kurdukları görülmektedir. Bu çerçevede, iş modelini dijital kanalları kullanarak ve tamamen abonelik üzerine kurgulayan pek çok girişimin ortaya çıktığı görülmektedir. İlk uygulamalar yaklaşık on sene önceye dayanmaktadır (Noorda, 2019:223). McKinsey’in 2018’de hazırlattığı rapora göre, dijital abonelik modelini kullanan perakendecilerin yaptıkları satışların değeri 2011 yılında yaklaşık 57 milyon dolarken, 2016 yılında yaklaşık 2.6 milyar dolara çıkmıştır (Chen vd., 2018: 1). Dijital abonelik modeli girişimlerinin ülkemizde de yaygınlaşmaya başladığı görülmektedir. Abonelik modelinde müşteriler dijital kanallarda abonelik hizmeti sunan işletmelere abone olmaktadır (Chabria, 2019: 3). Dijital abonelik iş modeli müşterilere düzenli aralıklarla belirli fiziksel ürünleri içeren paketlerin gönderilmesini içermektedir (Bischof vd., 2019: 1). Kitap, yiyecek, içeçecek, temizlik malzemeleri, kişisel bakım, bebek ve çocuk, moda, kozmetik gibi ürün kategorilerinin dijital abonelik uygulamalarına sıklıkla rastlanmaktadır. Dijital abonelik modellerinin temelde, sipariş yenileme ve küratör hizmetli kutu abonelikleri olarak iki sınıfa ayrıldığı görülmektedir (Rudolph vd., 2017:22; Chabria, 2019:3). Sipariş yenileme abonelikleri, aynı sipariş kutusunun otomatik olarak yenilenmesini içerirken; küratör hzimetli kutu abonelikleri, moda ürünleri gibi ürünlerin alanında uzman kişilerin kiiratörlüğüyle kişiye özel olarak oluşturulmasını ve sabit zaman aralıklarında müşterilere gönderilmesini içermektedir (Rudolph vd., 2017: 21; Chen vd., 2018: 4; Hangi Kutu, 2018: 4; Tao ve Xu, 2018: 495; Chabria, 2019: 3; Bischof vd., 2019:1). Çalışma kapsamında; dijital abonelik modeli türlerini incelemek, Türkiye’de dijital abonelik modelini uygulayan girişimlerin durumunu özetlemek, tüketicilerin bu modeli nasıl algıladıklarını anlamaya yönelik olarak yapılacak keşfetme amaçlı nitel bir araştırmanın sonuçları doğrultusunda geleceğe yönelik nicel araştırma önerileri geliştirmek ve yeni girişimcilere öneriler getirmek amaçlanmaktadır.Publication Metadata only BİST ve döviz piyasalarında kabuslu günler (halkın döviz kuru)(Dünya Gazetesi, 2022-01-10) Bakova, Raif; Yüksel, Şerif; 114415; 260366İstanbul Borsası (BİST) ve Türkiye döviz ve para piyasalarında 17-24 aralık günlerinde yaşanan hareketlilik (volatilite) şimdilik durulmuş gibi görünüyor. Ne var ki anılan iş günleri ile Cumartesi/Pazar günleri yaşanan gelişmeler masum olmadığı gibi, finansal anlamda ve sosyolojik olarak da büyük önem ve ağırlık taşıyorlar. Özellikle de finans dünyasının profesyonel ve amatör yatırımcıları (özellikle de dolara yatırım yapanlar) üzüntü ve sevinçlerini bir arada yaşadılar. Ekonomik sistemin nerede olduğunu bilmek için 1980’den bu yana gerçekleşen yapılanmalar ve krizleri anımsamakta yarar bulunuyor: “Türkiye ekonomisi 24 Ocak 1980 kararları ile başlayan ve 1983 ANAP iktidarı ile hayata geçen birçok liberal ekonomik düzenleme ile yeni bir döneme başladı. Dünyada yaşanan liberal rüzgarın ve IMF öneri ve telkinleriyle oluşan yeni düzen, 1989 yılında 32 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma mevzuatı ile sermaye piyasalarını ve işlemlerini serbest bırakarak bugünkü yapının temelini oluşturdu. 2001 krizinin ardından ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’ ile de yaklaşık on yıllık dengeli bir büyüme sağlandı. (GSYH 240 milyar dolardan 750 milyar dolara yükseldi.) Ancak ‘Küresel Kriz’ sonrası iç siyasal hareketlerin de etkisiyle GSYH 700-800 milyar dolar bandında patinaj yapıyor. Aslında birkaç yıldır (pandeminin de etkisiyle) kişi başına milli gelir (KBMG), enflasyon, döviz rezervleri, döviz kurları ve borçlanma gibi temel ekonomik göstergelerin olumsuzlukları ile tablo karamsar bir görünüme evrildi.” Bu açmaz içindeki ülke ekonomisi 17-24 Aralık 2021 günlerinde iki piyasada marjinal hareketlilik (Kriz bile denilebilir) olguları ile kurumsal ve bireysel yatırımcılarını derinden etkiledi. Örneğin, BİST 100 endeksi sert iniş ve çıkışlarıyla 2.406’dan 1.726’ya kadar geriledi. Bu dönemde BİST 50 hisselerinde yüzde 22 ile yüzde 35 arasında kayıplar oluştu. Hisse senedindeki bu gelişmeye benzer bir oluşum 20 Aralık günü döviz piyasasında görüldü. Dolar kuru kısa sürelide olsa 18.36 TL’ye kadar yükseldi ve gece saatlerinde geriledi. Birkaç gün sonra ise 10.6 TL’ye indi. Sermaye piyasalarında bu volatilite nedeniyle BİST’de olağandışı ‘devre kesici’ uygulamasına başvuruldu. Döviz piyasasında ise böylesi hareketliliklerde yapılagelen ‘müdahale satışları’na başvuruldu. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın beş kez gerçekleştirdiği müdahaleler ve satılan dövizlere ilişkin çeşitli bilgiler kamuoyunda gündem buldu. Ekonomi kamuoyu, rakamları yuvarlayarak 1 Eylül’den bu yana dolar kurunda yüzde 100 artışla Türk Lirasının eridiğinde birleşirken, döviz yatırımcıları kimi zaman alım kimi zaman da satış ile kar ve zarar sağladılar. Hisse senetlerinde benzer işlemlerde ise BİST 50’nin hızlı düşen ve hızlı çıkan senetlerinin firmalarına ve bilinçli yatırımcılara yüzde 20’ye kadar getiri sağladığında birleşiyorlar. Dövize yatırım yapanların durumu belirsizliğini koruyor. Çünkü ‘Kara Pazartesi’ denilebilecek 20 Aralık Pazartesi günü kuru 18 TL’yi aşan saatlerde bile döviz satın alan yatırımcılar söz konusu. Bunun nedenleri çok ama asıl sosyal medyada oluşan başıboş gezen ‘kur söylentileri’ küçük yatırımcılar için hüsranla sonuçlandı. Aslında kamu yönetimi son dönemde yükselen ‘Döviz Tevdiat Hesapları’nın (DTH) büyük bölümünün bireysel olduğuna (%66) dikkat çekiyordu. Yaklaşık 240 milyarın bu bölümünü kamuya yönlendirmek TCMB’nin döviz sıkıntısına en iyi ilaç olabilirdi. (DÇM’de bu amaçla uygulanmıştı. Alman bankalarındaki işçi dövizlerini Türkiye’ye yönlendirmek amaçlanmıştı.) Merkez Bankası’nın döviz rezervleri böylece güçlendirilebilir diye düşünüyorlardı. Kur korumalı mevduat hesabı böyle bir enstrümandı. (Ve gerçekleşti.) Birkaç ay önce döviz alanlar kısa sürede kur farkından dolayı elde ettikleri farkı çevrelerine başarı hikayesi olarak anlatıyorlardı. Bu ortamda Türkiye, döviz rezervlerinde azalma nedeniyle çeşitli ülkelerle swap anlaşmaları yapıyor ve bazılarıyla anlaşmasını uzatıyordu. Yerli döviz yatırımcıları kişisel getirisi ile meşgul iken ülkenin döviz ihtiyacı en büyük sorundu. İki hafta kadar önce Katar ile böyle bir anlaşma sağlanmıştı. Anlaşmanın detaylarının kamuoyunca bilinmediği günlerde bir sosyal medya haberinde Katar ile anlaşmanın 1 Dolar = 22 TL üzerinden yapıldığı yer almıştı. Kurun ne zaman (ki future ile spot kur hakkında bilgisi olmayan döviz bireysel yatırımcılarımız) için belirlendiğinden habersiz ve son günlerdeki yükselişin büyüsüne kapılarak sürekli döviz alımlarında bulunuyordu. TCMB’nin döviz kurlarına müdahale de harcadığı (7-15 milyar dolar olduğu iddia ediliyor.) dövizler de -halkın deyimi- ile “Buharlaşmıştı”. Yani döviz kurunda sürekli yükselmenin, yurttaşlara sağladığı kar, kamunun maliyetiydi. Enflasyon ve pahalılık yukarı seyrini 2022’de de sürdürecek, yüksek kur bu durumu tetikliyordu. Kurun daha da yükselmesi ülkenin ve bireylerin aleyine bir gelişme. Bu bulanık ve kaotik ortam dakika ya da saatlik bir birimlik artışlar ve azalışlar oluşturdu. Oysa ekonomi literatüründe Batı borsalarında virgülden sonraki hanelerde oynamalar olur. Bizim ülkemizde birim ölçeğinde hareketlilikler var ve bu da sürdürülemez bir durum… Ayrıca döviz piyasalarında yeni oluşturulan enstrümanların başarısını zaman gösterecek. Ekonomi tarihimizden anımsanan DÇM (Dövize Çevrilebilir Mevduat) uygulaması da bir başarısızlık olarak bilinir. Bu tartışmalar sonrasında gündeme gelen ‘Kambiyo Mevzuatı’ değişikliği ise uygulanma şansı olmayan bir düzenlemedir. İçinde bulunduğumuz dünya ekonomisi kuralları ve G20 gibi oluşumlarda buna izin vermez. Dünya ekonomisine entegre Türkiye ekonomisi için böyle bir uygulama düşünülemez bile. Buna ek olarak, şu anda Hükümet döviz sisteminde dilediği değişiklikleri Cumhurbaşkanlığı’nın iradesi ile yapabiliyor. Döviz ekosistemi dışında yapılabilecek (yapılmamalı) tek düzenleme ‘döviz mülkiyetini’ kamuya mal etmektir . Kısacası, döviz alım-satım piyasasının kendi dinamiğine dokunmak bu dönemde pek akıllıca değil. Bir uzman gibi bilgi sahibi olmadan 12-18 TL bandında döviz satın alanlar ellerindeki dövizi ya yeni enstrümanlara yatıracaklar ya da bekleyecekler. Şimdilik DTH’lar da bu yönde bir azalma görülmüyor. Toplum olarak ekonomik olaylara akılcı ve uzun vadeli yaklaşım becerisini kazanana kadar bu türden olayları yaşamak kader değil, olağan davranışlarımız. * Yazımız Geçen hafta hazırlanmıştır. Dün (03/01/2022) itibariyle TCMB bankalara “uygulama talimatı” göndererek ihracat dövizinin kısmen kullanılmasına müdahale etti. Mülkiyeti sahibinde şimdilik. 32 sayılı karardan önce ’17 sayılı karar’ döneminde dövizlerin yönetimi kamuya aitti.Publication Embargo Bitcoin (Kripto Para ) ve Blok Zincirin Yeni Dünyaya Getirdikleri(2018-04) Çetiner, Müge; 2855Bu araştırmanın temelinde , sanal para birimleri ile Bitcoin’in de bir parçası olduğu farklı bir ekonomik düzenin temellerinin tanıtımı amaçlanmıştır. Aynı zamanda gelecekte yapılacak çalışmalara için bir perspektif oluşturacak şekilde konunun tarihsel gelişimi ve tanımlamalar, bitcoinin diğer ödeme araçlarıyla karşılaştırılması, avantaj ve dezavantajları, bitcoin ve benzeri sanal para birimlerinin kullanım alanlarına değinilerek literatür çalışmalarından örnekler verilmiştir. Son olarak gerek dünyada gerekse ülkemizde konuyla ilgili mevcut durum ve gelinen nokta değerlendirilmiştir.Publication Metadata only Bitcoine İkame Öncü Kripto Paraların Gelecek Değer Analizi(İKÜ Yayınevi, 2021) Küçük, Namıka Elif; Güngül, Murat; 285373Kripto paralar gerek yapısı gerek işleyiş mekanizması ile genel geçer para mantığından farklılaşmış yeni bir ödeme ve yatırım aracıdır. Teknolojik alt yapıları ve istisna harici merkeziyetsiz varlığa sahip olmaları kendilerine bu derece ekonomi içerisinde yer bulmalarını sağlamıştır. Kripto paralar içerisinde kuşkusuz en çok bilineni 2009 yılında temelleri atılmış ve 2010 yılında kullanıma açılan ve ilk olma özelliğiyle Bitcoin’dir. Süreç içerisinde sayıları 5 bini bulan kripto paralar ortaya çıkmıştır. Ancak yeni kripto paralar ilgi görüp büyük değerlere ulaşmış olsalar da henüz tekel bazda hiçbiri Bitcoin’in değerine ulaşamamıştır. Bu sebeple çalışmada, Bitcoin’e ikame olarak ortaya çıkan kripto paralardan öncü olabileceği düşünülen bazı kripto paraların tarihsel geçmişi, mevcut durumları ve gelecekte elde edecekleri tahmini değer üzerinden ulaşacakları potansiyel konumları araştırılacaktır. Ethereum, Ripple ve Litecoin Bitcoin’e ikame öncü kripto paralar olarak seçilmiştir. Bu seçim yapılırken söz konusu kripto paraların piyasa değerleri, çıkış yılları ve bazı durumlar için birbirinden farklılaşan yapıları göz önüne alınmıştır. Çalışmanın ekonometrik analizinde yöntem olarak verilerin son değişimlerini ve özelikle sıçramalarını dikkate alarak tahmin yapmayı sağlayan Üstel Düzleştirme Yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem ile seçili kripto paraların önümüzdeki iki yıl için ulaşacakları tahmini değerleri hesaplanacaktır. Aylık bazda veri kullanılacak olup dönem aralığı çıkış yılından kaynaklı her kripto para için farklılaşacaktır.Publication Embargo Borsa İstanbul Hisse Senedi Piyasası P/D Anomalisi(2017) Çetiner, Emine Müge; Avedikyan, Sevan; 2855Bu çalışmanın amacı, Borsa İstanbul Hisse Senedi Piyasasında kesitsel anomalilerden piyasa değeri / defter değeri oranı anomalisinin Ocak 2011 – Aralık 2015 döneminde mevcut olup olmadığını tespit etmektir. Bu amaçla çalışmada P/D oranının hisse senedi getirilerine olan etkisi kesitsel regresyon analizi yöntemi ile incelenmiştir. Bunun için Ocak 2011- Aralık 2015 döneminde Borsa İstanbul'daki hisse senetlerinin aylık getiri değerleri ve P/D oranları kullanılmıştır. P/D oranlarının doğal logaritması alınmıştır. Getiriler gerçekleştikleri aydan bir önceki aydaki hisse senetlerinin P/D kapanış değerlerinin doğal logaritmaları ile regresyon yapılmıştır. Eğim katsayılarının zaman serisi ortalamaları ve t değerleri hesaplanmıştır. Araştırmanın sonucunda P/D anomalisinin incelenen dönemde mevcut olduğu görülmüştür. Bunun yanında etkin pazar kuramının ve rassal yürüyüş hipotezinin de bu dönemde geçerli olmadığı ispatlanmıştır. Literatürde Borsa İstanbul Hisse Senedi Piyasası’nda kesitsel anomaliler ile ilgili az sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışma ile bu eksikliğin giderilmesine katkıda bulunulması amaçlanmaktadır. Yatırımcıların anomaliler ile ilgili bilgi sahibi olması bu tür anomalilerin ortadan kalkmasına ve dolayısıyla Borsa İstanbul Hisse Senedi Piyasası’nın etkin bir piyasa olmasına katkıda bulunabilir.Publication Open Access Çağrı merkezlerinde iş yükünün işte tükenmişlik duygusu üzerindeki etkisi(Journal of Life Economics, 2021) Deniz, Ahmet; KAYA, ÇİĞDEM; 18140Çağrı Merkezleri, 2000’li yıllar itibariyle ivmelenen gelişim sürecinde özellikle teknolojik gelişmeler ile hem ulusal hem de küresel düzeyde ciddi bir hacim kazanmıştır. Bu gelişim, iş gücü anlamında artışlara yol açmış yanı sıra çağrı merkezlerinin üretim ve verimlilik ile kar elde etme gereklilikleri kaynaklı iş yapmaları doğal bir iş yükünü beraberinde getirmiştir. Rekabetin artması, maliyetleri düşürme zorunluluğunu beraberinde getirmiş, bu da çağrı merkezleri için çalışma saatlerinin ve iş yükünün artmasına sebep olarak kârlılığın belli seviyelerde korunması zorunluluğunu oluşturmuştur. İş yükü hem işveren hem de işgören açısından performans çıktılarını etkileyen belirleyici bir unsurdur. Çalışanlar çoğunlukla iş yüklerinden şikayet etmekte, motivasyon ve performansları düşmekte, sonucunda orta ve uzun vade de tükenmişlik gibi olumsuz tepkiler söz konusu olmaktadır. İş yükünün temel etkileri stres ve tükenmişlik duygularıdır. Araştırmada Türkiye’de faaliyet gösteren çağrı merkezi çalışanlarının iş yüklerinin, işte tükenmişlik duygusu üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada oluşturulan model temelinde kullanılan ölçeklere dair anket İstanbul ili ve Anadolu illerindeki çağrı merkezi sektöründe çalışmakta olan 850 kişiye uygulanmıştır. Yapılan analizlerle iş yükü ve işte tükenmişlik arasındaki ilişkinin etkisine bakılmıştır. Araştırma bulgularına göre, iş yükünün işte tükenmişlik duygusu üzerindeki etkisi oldukça belirgindir. İş yükünün artış gösterdiğinde işgörenlerin işteki tükenmişlik eğilimlerinin de artış gösterdiği görülmektedir. Bu sonuca göre çağrı merkezi yöneticilerinin iş yükü dengelerini doğru değerlendirmeleri kurumun ileriye dönük iş sonuçları açısından önem teşkil etmektedir.Publication Embargo Davranışsal finans perspektifinden yatırımcı davranışları üzerine bir inceleme(2019) Çetiner, Emine Müge; 2855Finans kararlarının davranışsal ve psikolojik nedenleri ile ilgilenen davranışsal finans, finansın çok disiplinli bir alt dalıdır. Bu araştırmanın ana amacı, davranışsal finans açısından, bireysel yatırımcıların yatırım yaparken sergiledikleri irrasyonel davranışları ve bu davranışların demografik değişkenlerle olan bağımlılıklarını incelemektir. Online anket uygulaması ile 128 kişiye ulaşılmış, kontrol sorusuna verilen olumsuz cevap nedeniyle 115 katılımcının cevapları analize dahil edilmiştir. Yatırımcıların, “aşırı güven”, “bilişsel çelişki”, “akılsal muhasebe”, “belirsizlikten kaçınma” ile “taklit ve sürü davranışları” boyutlarında tutumları değerlendirilmiştir. Demografik ve ölçek sorularının frekans, yüzde ve ortalama değerleri tespit edilmiş, güvenilirlik analizi (Cronbach’s Alpha), normal dağılım testi ve ki-kare bağımsızlık testi uygulanarak yorumlamaları yapılmıştır. Yapılan ki-kare bağımsızlık testi sonuçları değerlendirildiğinde, akılsal muhasebe değişkeni ile yaş grupları ve cinsiyet arasında; belirsizlikten kaçınma değişkeni ile de yaş grupları ve gelir düzeyleri arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edilirken, bu ilişkiler dışında kalan tüm kombinasyonlarda anlamlı ilişki tespit edilmemiştir.Publication Metadata only Dış Ticaret Faaliyetlerinin Firma Performansı Üzerindeki Etkisine İlişkin Bir İnceleme(2021) Atabek Demirhan, Aslıhan; GÜMÜŞOĞLU, NEBİLE KORUCU; 115505İhracat büyümenin, iş yaratmanın ve yoksulluğun azaltılmasının vazgeçilmez bir aracıdır. İhracat yerli firmalara yeni pazar fırsatları sunarken rekabet yoluyla da daha verimli ve yenilikçi olma olanağı vermektedir. Ekonomik büyüme, istihdam ve cari açık üzerindeki doğrudan etkilerine ek olarak kalite, rekabet ve verimlilik gibi konulardaki katkıları da göz önüne alındığında ihracatın ülke ekonomileri için faydalı olduğu genel kabul gören bir gerçektir. İhracatın faydalarına ilişkin genel görüşe karşın ithalat için benzer bir ortak görüş olmadığı dikkat çekmektedir. Artan ithalat hacmi ve ithalat bağımlılığı özellikle gelişmekte olan ülke ekonomilerinin temel sorunları olarak karşımıza sıklıkla çıkmaktadır. Bu çalışmadaki temel amaç idari kayıtlara dayalı kapsamlı firma bazlı bir veriseti kullanarak 2006-2018 yılları arasında dış ticaret faaliyetlerinin seçilmiş firma performans ölçütleri üzerindeki etkisini incelemektir. Analizlerde kullanılan firmalar dış ticaret faaliyetlerine göre yerli, sadece ihracatçı, sadece ithalatçı ve iki yönlü dış ticaret yapan olmak üzere dört farklı sınıfa ayrılmıştır. Dış ticaret faaliyetleri ile firma performansı arasındaki ilişkiyi görebilmek amacıyla seçilen firma performanslarının farklı firma gruplarına göre değişimi farklı yaklaşımlarla incelenmiştir. Yapılan analizler hem ithalat hem de ihracat olmak üzere, dış ticaret faaliyetlerinin, Türkiye imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaların performansı üzerinde çalışan sayısı, verimlilik ve ücret açısından olumlu etkisi olduğunu ortaya koymaktadır.Publication Metadata only Doğrusal Olmayan Modeller(Der Yayınları, 2021) GÜMÜŞOĞLU, NEBİLE KORUCU; 115505Publication Metadata only Ekonomide aklar ve karalar: Pandemi sonrası Türkiye ekonomisi(Dünya Gazetesi, 2022-03-26) Bakova, Raif; Yüksel, Şerif; 114415; 260366Publication Embargo Esnek ve güvencesiz çalışma bağlamında türkiye’de araştırma görevlisi olmak(2019) Bakır, Hasan; Eroğlu, Erdal; 156110; 114642Kapitalizm içerisine sürüklendiği krizden çıkış yolunu sermaye birikiminin yeniden değerlenebileceği alanların genişletilmesinde ve emeğin daha ucuz, esnek ve güvencesiz biçimlerde istihdam edilmesinde bulmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren tüm dünya ülkelerinde uygulana gelen neo-liberal politikaların amacı da eğitim, sağlık ve barınma gibi emeğin yeniden üretimi için gerekli temel ihtiyaçların metalaştırılması ve istihdam piyasalarında esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılmasıdır. Güvencesiz işlerde çalışan ve prekarya olarak nitelenen bu sınıf her geçen gün büyümektedir. Bu makalenin konusunu üniversitelerde yaşanan neoliberal dönüşüm ve burada istihdam edilen 50/d’li araştırma görevlilerinin yaşadıkları işsizlik ve güvencesizlik sorunları oluşturmaktadır. Bu kapsamda doktora süresince 50/d kadrosunda güvencesiz bir şekilde istihdam edilen araştırma görevlilerinin doktora bitiminde yaşadıkları işsizlik sorunu, bu sorunu yaşayan araştırma görevlileriyle yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler çerçevesinde ve prekarya bağlamında ortaya konulmaktadırPublication Embargo Esneklik ve Emek:Emeğin Metalaşması ve Meta-Dışılaştırılması Bağlamında Bir Değerlendirme(2018) Bakır, Hasan; 156110Emek piyasalarının esnekleştirilmesi ile piyasa mekanizmasının işler hale geleceği söylemi neoliberalizmin egemen olduğu dönemde popüler olmuş, yaşanan her olumsuzluğa çare olarak sunulmuştur. Diğer taraftan ise, her ne kadar neo-liberalizmin hâkimiyetinden bahsedilse de ülkelerin bu hâkimiyet sürecini tam olarak benimsemedikleri ve bu sürece tepki gösterdikleri gözlenmiştir. Bu bağlamda ülkelerin dâhil oldukları farklı refah rejimlerinin ortaya çıkışı oldukça önemlidir. Esping-Andersen bu farklılıkları refah devletlerinin emeği meta olmaktan çıkaran yapısı ile ilişkilendirmiştir. Ancak yaşanan küresel kriz ile birlikte emeğin yeniden metalaşması tartışması gündeme getirilmiştir; çünkü işçilerin haklarını kısıtlayan neo-liberal politikalar çözüm önerisi olarak ülkelerin önlerine tekrar konulmuştur. Emek piyasalarında yaşanan metalaşma, meta-dışılaştırma ve yeniden metalaşma süreçlerinin analizi ve küresel kriz sonrası yaşanan gelişmelerin değerlendirilmesi bu çalışmanın temel amacı olmaktadırPublication Open Access Girişimcinin Sosyal Sermayesi Ölçeği: Bir Ölçek Uyarlama Çalışması(Marmara Üniversitesi, 2022) MUMCU, ARTÜR YETVART; ÇAKAREL, TAHA YUSUF; Demirbağ, OrkunBu araştırmada, son yıllarda girişimcilik literatüründe önemli bir araştırma alanı olan girişimcinin sosyal sermayesi kavramı açıklanarak, ulusal literatürde girişimcinin sosyal sermayesi ölçümleyebilecek niteliğe sahip geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı geliştirmek hedeflenmektedir. Bu ölçek uyarlama çalışması, Hernández-Carrión ve arkadaşları (2017) tarafından geliştirilen Girişimci’nin Sosyal Sermayesi Ölçeğinin Türkçe geçerlemesi kapsamında, güvenilirlik ve geçerlilik değerlerini içermektedir. Türkiye’den 375 adet girişimci ile yürütülen bu çalışmada, ölçeğin orijinal dört faktörlü yapısına uygun şekilde dilimizde de 24 maddeden ve dört boyuttan oluşan bir yapıya sahip olduğu gözlemlenmiştir. Bu boyutlar; kişisel ilişkiler, profesyonel ilişkiler, yardımcı ilişkiler, kurumsal ilişkiler olarak belirlenmiştir. Yapılan güvenilirlik analizinde girişimcinin sosyal sermayesi ölçeğinin Cronbach Alfa katsayısı, sırasıyla 0,83, 0,77, 0,82 ve 0,87’dir. Yapılan araştırma kapsamında ulusal literatüre girişimcinin sosyal sermayesi ile ilgili yeni bir kavram kazandırılmıştır. İstatistiksel analizler neticesinde, uyarlama çalışması yapılan girişimcinin sosyal sermayesi ölçeği, Türkiye’deki girişimcinin sosyal sermayesinin ölçülmesinde geçerli ve güvenilir bir ölçek olarak kullanılabileceğini göstermektedir.Publication Open Access Global ve Yerel Enerji Şirketlerinin Vizyon İfadelerinin İncelenmesi(Yönetim Bilimleri Dergisi, 2024) DEVECİYAN, MERİ TAKSİÇalışma ile global ve yerel en başarılı enerji şirketlerinin (Fortune Global 500 ve ISO 500 sıralamasına göre) vizyon bildirileri içerik özellikleri ve aralarında fark olup olmaması bakımından analiz edilerek, vizyon bildirileri ile hangi özelliklerin/kelimelerin vurgulandığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemi nitel araştırma yöntemlerinde sıklıkla kullanılan ölçüt örnekleme tekniğine göre belirlenmiştir. Fortune Global 500 ve Uluslararası Standartlar Teşkilatı 500, 2022 web sayfalarında (8-10 ocak tarihleri arasında) en başarılı olarak sıralanan enerji şirketlerinden ilk on altısı araştırmaya dahil edilmiştir. Vizyon bildirileri betimsel nitel içerik analizi ile incelenmiş, temalar altında değerlendirilmiş, sıklıkla kullanılan kelimeler Maxqda 2022 nitel veri analiz programı yardımı ile tespit edilmiş ve görselleştirilmiştir. Ayrıca vizyon bildirileri Kantabutra (2008)’in sınıflandırmış olduğu bileşenlere sahip olup/olunmaması açısından da değerlendirilmiştir. Araştırma sonucuna göre global şirket vizyon temaları; “sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk”, “müşteri odaklılık ve kalite”, “inovasyon ve teknoloji liderliği” olarak, yerel şirket vizyon temaları ise “liderlik ve örnek olma”,”yenilik ve teknoloji odaklılık” olarak bulgulanmıştır. Kantabutra (2018) vizyon bileşenlerine göre; yerel ve global şirketlerin vizyon beyanları karşılaştırıldığında ise; her ikisinde de en çok yer alan vizyon bileşeninin “netlik” olduğu saptanmıştır. Vizyon bildirilerinde en çok tekrarlanan kelimenin ise araştırma için seçilen sektör olduğundan “enerji” kelimesi olduğu izlenmiştir. Sonuç olarak, bu araştırma enerji sektöründeki şirketlerin vizyonlarını anlamak ve karşılaştırmak için değerli bir katkı sağlamaktadır. Şirketlerin stratejik hedeflerini belirleme ve çalışanlarını motive etme konusundaki yaklaşımlarını anlamak için bu tür çalışmaların farkındalık yaratması beklenmektedir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »