İletişim ve Tasarımı Bölümü / Department of Communication and Design
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6822
Browse
Browsing İletişim ve Tasarımı Bölümü / Department of Communication and Design by Rights "Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 United States"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Metadata only Biçim Olarak Deneme Film: Chat Perche (Marker:2004)(2018-05) Göztepe, Mustafa Orhan; 135815Chat Perche (Sırıtan Kedi), Chris Marker'ın kariyerindeki iki temel eğilimi ortaya koyar: aynı anda hem Paris sokaklarında politik hareketlerin izini sürer hem de bir kent gezgininin tesadüf, şans ve merakla oluşturduğu kişisel gezi rehberini bize sunar. Andre Bazin'in, Marker'ın 1958'de gerçekleştirdiği filmi Sibirya'dan Mektup üzerine yazdığı makalesinde, Marker'ın çalışmasını "film tarafından belgelenmiş bir deneme" olarak nitelemesi, kuşkusuz yönetmeni deneme filmin öncü ismi olarak ortaya çıkarmıştır. Adorno'nun mükemmel bir eleştiri biçimi olarak tanımladığı deneme, kuralsız tanımsız melez bir tür olarak, deneme film açısından aydınlatıcıdır. Yönetmenin kendini saklama konusundaki ısrarı sebebiyle, otobiyografiye daha yakın olan 'film günce' türünden ayrışan film, "soyut düşüncelerle somut gerçekleri karıştırarak politik olarak yüklü imgeler yelpazesi sunar" (Arthur). Bu çalışma, bir deneme film olarak, karmaşık yapısıyla seyirciyi aynı anda hem takip edilmesi güç bir seyirliğin içine sokan hem de politik olarak yüklü imgeler yelpazesiyle anlam üretimini seyirciye devrederek ideolojik olarak onu şartlamayı reddeden Chat Perche'yi ele almaktadır.Publication Metadata only Etnografik belgeselde Jean Rouch'un sinema pratiği: Etno-Kurmaca(2019-11) KUZU, BİLGEN; 107367Bu çalışmada Fransız Yönetmen Jean Rouch 'ıın antropolog kimliğinin etkisiyle deneyimlediği ve kuramsallaştırdığı sinema pratiği Etno-kurmaca türii analiz edilmektedir. Çalışmanın amacında, yönetmenin “gerçeklere nüfus etmenin tek yolu” olarak tanımladığı etno-kurmacanın, biçimsel ve içeriksel olarak etnografık belgesel film yapımına etkisi irdelenmektedir. Bu bağlamda Jean Rouch ’un yönetmenliğini yaptığı “Jaguar ” filmi üzerinden kültürel ve sinemasal kavramlar açıklanmakta ve etnografık film yapım sürecine kazandırdığı yenilikler belirtilmektedir. Kurgusal ve kurgusal olmayanlar arasındaki sınırın; kamera, kameraman, etnografık özne ve kavramlarla nasıl yapılandığı açıklanmaktadır. Kültürel kavramlar, Rouch ’un sinemasında önemli yer tutmaktadır. Rouch’un sinemasında “öteki" ile olan etnografık ilişki yönetmen kadar karakterlerin de sesinin duyulmasını sağlar. Film sürecinde “öteki” konumudaki özneler, filmin içindeki işbirliği ile dönüşerek paylaşımcı bir doğaçlama biçimi ortaya çıkmaktadır. Etno-kurmaca belgesel filmin “gerçek" unsurunun oluşturduğu katı sınırları yumuşatarak, gerçeğin temsiline farklı bir bakış açısı kazandırmaktadır. Gerçeğe dair yorumu da film kahramanlarına ve izleyiciye bırakmaktadır. Araştırmanın sonucunda Jean Rouch’un etno-kurmaca türü içinde uyguladığı deneyimlerle, öykünün ve filmin kendi gerçekliğini yaratarak izleyiciye ulaştığı görülmektedir.Publication Metadata only Film Mekanlarında Kadın Karakterlerin Temsili Üzerine Bir Araştırma:Karanlık Üstüne Öyküler Üçlemesi(2019-07) Çakar Bikiç, Nagihan; 229483Zeki Demirkubuz sineması, karşıt ve muhalif bir üretim süreci, doğrusal anlatıdan ve geleneklerden kopuş, kendi film yapım sürecinin farkında olma ve kapitalizme dayalı üretimin dışında yer alma gibi bağımsız sinemanın belirleyici ve ayırt edici özelliklerini benimsemektedir. Varoluşçu felsefenin uğraştığı özgürlük, acı, yabancılaşma, kötü niyet, sorumluluk, vicdan, düşünce ve eylem arasındaki çelişki gibi temel soru ve sorunlar aynı zamanda Demirkubuz’un da yönetmenliğinin temelini teşkil etmektedir. Yönetmen bu konularla ilgilenirken, karakterlerine yazdığı diyalogların yanında filmlerinde kurduğu mekanlar ile izleyiciye anlatının derinliğini hissettirmektedir. Yönetmenin kurduğu mekan içerisinde sunulan kadın karakterler ise suçlu ve kötü olduğu gibi aynı zamanda suçsuz ve iyi karakterler olarak da hayat bulmuşlardır. Demirkubuz sinemasının temelinde toplumsal değer ve kabullerden kopmuş bireylerin özlerini arama çabası bulunmaktadır. Bu çalışmada Zeki Demirkubuz’un yönettiği Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesini oluşturan Yazgı (2001), İtiraf (2001) ve Bekleme Odası (2003) filmlerindeki kadın karakterlerin anlatıda temsil edildiği mekanlar incelenerek yönetmenin kadın karakterleri izleyiciye nasıl sunduğuna bakılacaktır. Çalışma kapsamında üçlemede yer alan kadın karakterlerin mekan içindeki konumu, feminist film eleştirisi temel alınarak anlatıbilim öğelerinden mekan ve öykü öğelerinin karakterlerle ilişkisi bağlamında incelenecek, mekanın anlatıya ve karakter temsiline etkisi tartışılacaktır.Publication Metadata only Hiper Bağ (Hyperlink) Sinema ve Yeni Anlatım Teknikleri bağlamında paramparça aşklar ve köpekler filminin değerlendirilmesi(2020-07) Bikiç, AhmetTeknolojinin akıl almaz bir hızla gelişmesi tüm alanlarda değişim ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Bu değişimlerden etkilenen alanlardan biri de sinemadır. Sinema filmlerinin en önemli unsurlarından biri olarak kabul edilen kurgu, yeni teknolojilerin sağladığı olanaklarla birlikte farklı yöntem ve tekniklerle film anlatılarının gerçekleşmesine katkı sağlamaktadır. Özellikle 2000’li yıllardan sonra popüler bir hale gelen ve sinemasal anlatı bağlamında farklı bir anlatım dili oluşturan kurgu teknikleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu kurgu teknikleriyle oluşturulan filmler Hiper bağ (Hyperlink) sinema içerisinde değerlendirilmektedir. Hiper bağ kavramı, ilk kez 2005 yılında Film Comment adlı sinema dergisinde kaleme alman bir yazıda kullanılmış, Roger Ebert’in Syriana filmi üzerine yazdığı makale ile popülerleşmiş bir kavramdır (Ebert, 2005). Kavram sinema literatüründe, sinema filminde yer alan farklı karakter, öykü ya da olayların birbiriyle kesişmesi, birbirinin içine geçmesi, bir karakter, öykü ya da olaydan diğerine esnek geçişi ifade etmektedir. Bir çok öykü, karakter ve olayın bir arada verilmesine olanak sağlayan Hiper bağ sinema, sinemadaki doğrusal anlatıdan farklılık göstermesi, birçok farklı olayı bütünsel bir şekilde ele alması açısından önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı son dönemlerde popülerleşen Hiper bağ sinema kavramını detaylı bir biçimde ele aldıktan sonra, Hiper bağ sinema filmleri içerisinde değerlendirilen Paramparça Aşklar ve Köpekler (Amores Perros, 2000) filmini çoklu olay örgüsü, kullandığı biçimsel dil, öykü ve anlatısal yapısı, kurgu teknikleri, ses kullanımı bağlamında içerik ve teknik açısından çözümlemektir.Publication Metadata only Kayıp Otoban Filminde Çizgisel Olmayan Kurgu Yaklaşımı ve Rüya İlişkisi(2019-07) Bikiç, Ahmetİnsan, zihni zamanla gelişen, düşünce yapısı değişen, giderek beklentiler karşısında olgunlaşan bir varlıktır. Sinema da insan yapımıdır. Bu nedenle, zaman içerisinde mevcut anlatım biçiminde/dilinde değişimler oluşabilmektedir. Bu bağlamda, önceden yapılan eserlere farklı bakış açılarıyla yaklaşılmaktadır. Kurgu türleri arasında yer alan çizgisel olmayan kurgunun da şekli, türü ve mantığı bu esnekliğe yer vermektedir. Çizgisel olmayan kurgu diline sahip filmlerin temelinde “bilinçaltı” öğeler konu olarak işlenmektedir. Bu işleyiş “izleyiciye bırakma olgusu”nu destekler niteliktedir. Aynı filmin birden fazla kurgusuna sahip yeni anlatım biçimleri ile karşı karşıya kalmak, izleyicide farklı bakış açıları yaratmaktadır. Çizgisel olmayan kurgu yöntemi, sinema dilinin zenginlikleri arasında gösterilebilmektedir. İzleyicide “bilinçaltına yönelme” düşünme biçimi arttırılmaktadır. Bilindiği üzere her izleyici farklı demografik özelliklere sahiptir. Bu farklılık her filmi farklı yorumlama ve algılama sürecine bırakmaktadır. İnsan öğesinin daha çok bilinçaltı ve psikolojik süreçlerinin konu alındığı filmde, çizgisel olmayan her filmin, bilinçaltı ve psikolojik süreçler taşıyıp taşımadığı, insan kimliğinden dolayı taşıyor olsa bile, bu genellemenin doğruluğu ve geçerliliği soruları araştırmanın içeriğini belirlemektedir. Bu çalışmada Sigmund Freud ve onun psikanaliz kuramıyla rüya olgusu bilimsel ve kapsamlı bir şekilde ele alınacak, 1997 yılı Hollywood yapımı Kayıp Otoban filmi üzerinden çizgisel olmayan kurgu-rüya ilişkisi sorgulanacak, film psikanalatik çözümleme yöntemiyle irdelenecektir.Publication Metadata only Mockumentary as a popularizing genre: An analysis on the reality perception created by fictional documentary(2020-07) Çakar Bikiç, NagihanPublication Metadata only Resmin çağdaş sanatla birlikte hareketli bir görüntüye dönüşmesi, video art(2019-12) Uludağ Eraslan, ReyhanBu çalışmada; "Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici yardımıyla ekrana ard arda düşürülmesi sonunda hareketin yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük üzerindeki hareketli resimler bütünü." tanımından yola çıkarak video sanatının sanat tarihinde ki resimleri hareketli birer görüntüye dönüştürmesi İncelenmektedir. Bu kapsamda, Nil Yalter, Bili T. Jones, Bill Viola, Norman McLaren, Sam Taylor-Wood ve AES +F Grubunun çalışmaları ele alınmıştır. Ele alınan örnek sanatçılar desenin ve resmin durağan yapısını bozarak, hareket ve performans ile birleştirdikleri eserler oluşturmuşlardır. Bu çalışmaların sanat tarihindeki resimlerle bağlantıları üzerinde de durulmuştur. Araştırmalar sonucunda video sanatçılarının resim sanatı tarihinden referans alarak eserler ürettikleri ve tuval resmini hareketli birer görüntüye dönüştürdükleri net bir şekilde anlaşılmaktadır.Publication Metadata only The transformations within the film industry in Turkey: "Popcorn Wars", "Netflix" and consumption(2020-04) GÖZTEPE, MUSTAFA ORHAN; 135815Within the last decade, Turkey's film industry has been marked by a growing interest toward domestic productions from its audience. These productions are mostly include big stars from television and produced by a few particularly powerful film production companies. Their genres are extremely limited to comedies and national epics and they are box-office hits each and every year. Turkey's cinema industry faced a major debate in 2019 which is called "Popcorn Wars" On the one side was Turkey's largest film distribution company and the owner of most of the motion picture theaters, Mars Group; on the other side was the three major stars, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar, as the representatives of the three most powerful film production companies, Kara Komik Filmler, BKM, and Çamaşırhane, owned by each of them. The conflict occurred when the representatives reacted to the decision of Mars Group to increase the ticket prices by including food and beverages. Yılmaz and Gökbakar delayed the release of their films to the second half of the year, with the expectation that a new law regulating film production and distribution would take affect in their favor. Yılmaz Erdoğan and his production company (BKM) decided to follow a different approach by selling the broadcasting rights of his film to Netflix shortly after the release of the film on theathers. Netflix, a new player in the media industries in Turkey, quickly became a new platform that is open to releasing new local productions as well as an alternative that could be used to negotiate with Mars Group. As a result of this conflict, the delaying of the highly expected films and the Netflix element, the first six months of 2019 ticket sales dropped 45,1% and cinema industry in Turkey experienced its biggest decrease in box office revenue in the 2000s. This paper investigates the economic and political discourses that shape Turkey's film industry, by focusing on the entrance of Netflix to Turkey's media industries as a powerhouse that transforms both cinema and television industries, the influence and power of the aforementioned three film production companies, the entrapment of movie theaters within shopping malls and its affects on the consumption habits of audiences, and finally the consequence of Mars Group becoming the monopolizing source of film distribution within the industry.