Kamu Hukuku Doktora Programı / Public Law PhD Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/89
Browse
Browsing Kamu Hukuku Doktora Programı / Public Law PhD Program by Publisher "İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Ceza Muhakemesinde mağdurun hakları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2013-03) Alan Akcan, Esra; Tezcan, DurmuşSuç mağdurlarına karşı ceza adalet sisteminde, mağdurların yararları yönünde böyle bir duyarlılığın ortaya çıkması kanun koyucuyu da etkilemiş; 5271 sayılı CMK ile mağdur hakları düzenlenmiştir. Ülkemizde bugüne kadar mağdurlara karşı gösterilen özel dikkat sadece bazı adam öldürme, terör ve örgütlü suçlar bakımından söz konusu oluyordu. Bugün ise tüm suç mağdurlarını korumaya yönelik düzenlemeler dikkati çekmektedir.Publication Ceza Muhakemesinde Yargılamanın Yenilenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2017) Nişancı, Dilaver; Tezcan, DurmuşYargılamanın yenilenmesi, gerek sanığın lehine gerekse de aleyhine olarak ortaya çıkan yeni durumlar dolayısıyla, kesinleşmiş bir hükme rağmen; hükmün duruşma yapılarak veya yapılmaksızın tekrar ele alınmasına olanak sağlayan olağanüstü bir kanun yoludur. Sahte belge ve hâkimin görev suçu işlemesi, Kanun' da müşterek yenileme nedenleri olarak düzenlenmiş olup; lehe ya da aleyhe olduğuna bakılmaksızın bu nedenlerle yargılamanın yenilenmesi istenebilecektir. Gerçek dışı tanıklık veya bilirkişilik, hukuk mahkemesi hükmünün ortadan kaldırılması, yeni olaylar veya deliller, AİHM' in ihlal kararı ve AYM' nin ihlal tespit ettiği dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesi de; lehe yenileme nedenleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu' nda yalnızca aleyhe yenileme nedeni oluşturan tek düzenleme, sanığın beraat sonrasında, suçla ilgili olarak hâkim önünde güvenilir nitelikte ikrarda bulunmasıdır. Maddi hatalar yanında hukuksal hatalar ve bu bağlamda içtihat değişiklikleri de yargılamanın yenilenmesine sebebiyet verebilirler. Yargılamanın yenilenmesi için bir talep söz konusu olup; söz konusu talep, kararının yenilenmesi istenen mahkemeye yapılacaktır. İlk yargılamada görev almış olan hâkim de yargılamanın yenilenmesi yolunda görev alamayacak olup, süreç; şekli inceleme safhası, esas inceleme safhası ve dava safhası olarak üç adımdan oluşmaktadır. Yargılamanın yenilenmesi süreci; ya ilk hükmün onaylanması ya da ilk hükmün iptali ile yeni bir hüküm verilmesi ile sonlanacaktır. Yargılamanın lehe yenilenmesi durumunda, aleyhe bozma yasağı kuralı geçerli olup; verilecek yeni hükümle tayin edilecek ceza, eski hükümle tayin edilen cezadan daha ağır olamayacaktır. Yenileme muhakemesiyle cezası ortadan kalkan eski hükümlünün maddi ve manevi kayıpları için tazminat talep etme imkânı da bulunmaktadır.Publication Elektronik haberleşme alanında idarenin düzenleme, denetleme ve yaptırım yetkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2012-05) Özelçi, Mustafa Aytaç; Akgüner, Mustafa TayfunElektriksel işaretlere dönüştürülebilen her türlü işaret, sembol, ses, görüntü ve verinin kablo, telsiz, optik, elektrik, manyetik, elektromanyetik, elektrokimyasal, elektromekanik ve diğer iletim sistemleri vasıtasıyla iletilmesi, gönderilmesi ve alınması olarak tanımlanan elektronik haberleşme, 2008 yılında yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu ile düzenlenmiştir. Bu Yasa ile elektronik haberleşme hizmetleri kamu hizmeti anlayışıyla özel hukuk kişilerince üstlenilmiştir. Bu bağlamda anılan Yasada özel hukuk kişilerinin yetkilendirilmesi, bildirim yoluyla yetkilendirme ve kullanım hakkı yoluyla yetkilendirme biçiminde iki şekilde gerçekleşmektedir.Publication Feminist perspektiften düşünce tarihinin köşe taşları ve ideal bir hukuk anlayışı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2016) Demir, Nazlı Hilal; Türkbağ, Ahmet UlviGünümüzde çoğu alanda erkeklerin bir adım gerisinde olan kadınların durumlarının düzeltilmesi için hukuk alanında zaman zaman kadına ilişkin düzenlemeler yürürlüğe koyulmakta, değiştirilmekte ya da yürürlükten kaldırılmaktadır. Ancak bu düzenlemelerle ortaya çıkan sonuçlar ile amaçlananlar her zaman birbirlerine paralel olmamaktadır. Zira mevcut düzene baktığımızda kadının statüsüne yönelik halen çok fazla şeyin değişmemiş olduğu görülmektedir. Bu durum ise, yapılan değişikliklere ilişkin olarak bir eksiklik ya da hata olabileceği ihtimalini akıllara getirmektedir. Peki, cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik gerçekleştirilmiş hukuki reformlarda eksik/hatalı olan noktalar nelerdir? Daha önemlisi bu noktalar nasıl düzeltilecek ve cinsiyetler açısından ideal bir hukuk düzenine nasıl ulaşılacaktır? Bu soruları cevaplamak amacıyla ortaya koymuş olduğum çalışmanın ilk bölümünde, kadının mevcut durumunun zeminini oluşturmuş tarihin önemli düşünürlerinin ileri sürdükleri fikirler ele alınmıştır. İkinci bölümde ise feminist hukuk yaklaşımları ışığında Türk hukuk sistemi incelenmiş ve ideal bir hukuk düzenine ulaşmak için yapılması gerekenlere ilişkin önerilerde bulunulmuştur. Anahtar Sözcükler : Feminist Hukuk Teorisi, Feminist Hukuk Bilimi, Feminizm, (Biyolojik) Cinsiyet, Toplumsal CinsiyetPublication Mülteciler ve sığınmacılar hakkında idarenin görevleri-yetkileri ve yargısal denetim(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2013-11) Altınok Çalışkan, Elif; Sancakdar, OğuzBu çalışmada ortaya konulması hedeflenen, mültecileri (refugee) ve sığınmacıları (asylum seekers) idare hukuku açısından irdeleyerek, bunlar üzerinde idarenin görev ve yetkilerini saptamaktır. Kaçınılmaz olarak görev ve yetki sözcüklerinin geçtiği yerde, hukuk devleti olmanın bir gereği olarak yargısal denetimden de söz etmek gerekir. Bu nedenle çalışmamızda ulusal ve uluslararası yargı kararlarına yer vererek bu amacı gerçekleştirmeye çalıştık. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde mülteci ve sığınmacı kavramlarına yer verilmiş bu kavramların tarihsel süreç içindeki gelişimlerine değinilmiştir. İkinci bölümde mülteci ve sığınmacılar hakkında idarenin görev-yetkileri ile 4.4.2013 tarihli 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ile oluşturulan ve yeni bir idari yapılanma olan, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ve bu yapılanmanın hukuksal statüsü üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde ise, her hukuksal ilişkinin amacına uygun biçimde ilerleyebilmesinin güvencesi, hukuk devleti olmanın en temel gereği yargısal denetime yer verilmiştir.Publication Tabiat varlıklarını koruma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2014-05) Bilgin, Sakine Nilüfer; Sancakdar, OğuzTabiat varlıkları, doğal çevreyi oluşturur. Tabiat varlıklarının planlı bir biçimde korunarak yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması, doğal dengenin korunabilmesi ve insanların sağlıklı bir çevrede varlığını sürdürebilmesi açısından gereklidir. Koruma-kullanma dengesi, alan ölçeğinde koruma-korunma, toplum yararı/kamu yararı/üstün kamu yararı, şehircilik, sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir kullanım, sürdürülebilir kalkınma, tabiat varlıklarının korunmasına egemen olan temel ilkelerdir. Tabiat varlıklarının bütüncül planlama ilkesinin uygulanmasıyla korunması mümkündür.Publication Türk Ceza Kanunda çocuk düşürtme ve çocuk düşürme suçları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2013-12) Oktar, Salih; Tezcan, Durmuş5237 sayılı TCK, kişilere karşı suçlar kapsamında, çocuk düşürtme (m.99) ve çocuk düşürme (m.100) suçlarını tanımlamış ve ceza yaptırımına bağlamıştır. Diğer taraftan, 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun, kadının istemiyle on haftayı aşmayan gebeliğinin, tıbbi yolla sona erdirilmesine; yine süreye bağlı olmaksızın tıbbi zorunluluklarla gebeliğin sona erdirilmesine yasal olanak tanınmıştır. Bunlara ilave olarak, 5237 sayılı TCK, kadının mağduru olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde yirmi haftayı aşmayan gebeliğin tıbbi yolla sona erdirilmesinin cezalandırılmayacağı hükmünü getirmiştir.Kanun koyucu, çocuk düşürtme ve düşürme suçlarıyla, öncelikle ana rahmine yerleşmiş ceninin yaşam hakkını korumayı amaçlamıştır. Bununla beraber bu suçlarda, kadının vücut dokunulmazlığı, kendi kaderini tayin hakkı korunmaktadır. Cenin hukuki bir hak öznesidir. Fakat doğuncaya kadar kadından bağımsız değildir. Bu nedenle ceninin yaşam hakkıyla kadının vücut bütünlüğü üzerinde tasarruf hakkı ve kendi geleceğini tayin hakkının çatışması söz konusu olmaktadır. Tarih boyunca ve tüm hukuk sistemlerinde, bir yanda ceninin yaşam hakkı, diğer tarafta kadının gebelik ve anneliğe ilişkin tercihi arasında adil bir denge kurmak zorunluluğu ile karşılaşılmıştır. Çocuk düşürtme fiillerinin suç sayılması konusunda, Ceza Hukukunda görüş birliği bulunmasına karşılık, çocuk düşürme ve kadının istemiyle çocuk düşürtmesi fiillerinin suç sayılarak cezalandırılmasına ilişkin görüş ayrılığı ve tartışmalar günümüzde de sürmektedir. Bu fiillerin suç olmaktan çıkarılması yönünde güçlü bir eğilim bulunmakta ve oldukça haklı gerekçeler ileri sürülmektedir. Bir taraftan insan türüne ait, ana rahminde gelişen ceninin yaşamı, diğer taraftan kadının tercihi arasında makul ve meşru sınırın çizilmesi çözümü zor bir sorun görünümü arz etmektedir. Gerek gebeliğin sonlandırılmasına izin verilmesi, gerek bu fiillerin cezalandırılması son çare olarak görülmektedir. Tezimde TCK'muzun çocuk düşürtme ve düşürme suçları ele alınarak incelenmiş; tarihsel gelişimi, insan hakları hukukunda ve karşılaştırmalı hukukta bu suçlara ilişkin durum yansıtılmaya, TCK'muzun yürürlükteki hükümlerinin incelenip değerlendirilmeye, öğretideki görüşler, sorunlara ilişkin çözüm önerileri irdelenerek, sonuçlara ulaşılmaya çalışılmıştır.Publication Uluslararası hukuk açısından "açık semalar" antlaşmaları sürecinde sivil havacılık düzeninin dönüşümü(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2010) Günel, Reşat Volkan; Tezcan, DurmuşUluslararası sivil havacılık, ilke olarak uluslararası hukuk kurallarına göre düzenlenen uluslararası ekonomik bir faaliyettir. Uluslararası havacılık hukukunun kaynaklarını ise uluslararası antlaşmalar ve örf adet hukuku kuralları oluşturmakla beraber, asli kaynaklar çok taraflı uluslararası havacılık sözleşmeleridir. Bu eserde, uluslararası sivil havacılık düzeninin dönüşümü "Açık Semalar" antlaşmaları çerçevesinde sorgulanmaktadır. Açık semalar, uluslararası politik ekonomi kavramı olarak, havacılık endüstrisinde daha serbest bir piyasanın oluşumu için uluslararası havacılık hukuku kurallarının liberalleştirilmesini talep eder. Eser, sahip olduğu ideolojik duruş çerçevesinde söz konusu politik ekonomi faaliyete eleştirel bir yaklaşıma girerek hedeflediği sonuçlara ulaşmaya çalışır.Publication Vergilendirmede Etkinlik ve Mükellef Hakları Bakış Açısıyla Büyük Ölçekli Sermaye Şirketlerinde Vergi İncelemesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2017) Cangüloğlu, Yasemin; Başaran Yavaşlar, FundaVergi incelemesi, mükelleflerin gerçek mali gücünü araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla yapılan bir faaliyettir. Vergi incelemesi olmadan, mükelleflerin vergiyle ilgili kurallara uyup uymadıkları, dolayısıyla gerçek mali güçleri tespit edilemeyecektir. Bu nedenle bu sürecin mutlaka etkin bir şekilde yürütülmesi gerekir. Diğer taraftan vergi incelemesi, mükelleflerin temel hak ve özgürlükleriyle de yakından ilgili olduğu için gerek sistem içerisinde yer alan düzenlemelerin gerekse uygulamadaki sürecin mükellef hakları bakımından da ele alınması gerekir. Mükellef hakları ile ödevleri arasında kurulacak olan denge, etkin bir vergi incelemesinin gerçekleşmesine de hizmet edecektir. Yeni vergilerin uygulamaya konulmasının zor olduğu siyasi ortamlarda vergi incelemesi, devlete gelir sağlamak üzere ilk düşünülen önlemlerden birini teşkil ettiğinden, daha fazla gelir elde etme düşüncesiyle vergi idaresi, büyük şirketleri daha sıkı denetime tabi tutmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada bir denetim aracı olan vergi inceleme müessesesi, büyük ölçekli şirketler bakımından etkinlik ve mükellef hakları bakış açısıyla ele alınmış olup; büyük ölçekli sermaye şirketlerinin incelenmesinde etkinliğin sağlanmasına yönelik öneriler ortaya konulmuştur.Publication Yeni Türk Ceza Kanunu'nda ilgilinin rızası(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2011-12) Sırma, Özge; Öztürk, BahriBu çalışmanın konusu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ilgilinin rızasına ilişkin düzenlemenin ayrıntılı bir şekilde incelenmesidir. . Bilindiği gibi, ilgilinin rızası kavramı bir hukuka uygunluk nedeni olarak, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile ilk kez ceza yasasında yer almış olmakla birlikte, temellerini Roma hukukundan alan bu kavram ceza hukuku öğretisi tarafından bir hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmekteydi. İlgilinin rızası kavramı; kaynağı, hukuki niteliği, koşulları ve konusu gibi çeşitli noktalarda tartışılmakla birlikte, özellikle ötanazi ve tıbbi müdahaleler gibi konularda pek çok ülke hukukunda tartışılmaya başlanmasıyla önemini arttırmıştır. Birinci bölüm ?Rıza Kavramı, Tarihçe, Karşılaştırmalı Hukukta Rıza? başlığını taşımaktadır. Bu bölümde rızanın hukuka uygunluk nedeni olması bakımından, genel olarak, hukuka aykırılık kavramı, kavramı açıklayan teoriler, hukuka özel aykırılık ve hukuka uygunluk nedenlerine yer verilmiştir. İlk bölümde ayrıca rıza kavramının tanımı ve hukuki niteliği Türk ve Alman öğretilerinde yer alan görüşlere değinilerek açıklanmıştır. Bölümde ayrıca rıza kavramının tarihçesine değinilmiştir. İkinci bölüm ? Yeni Türk Ceza Kanunu'nda İlgilinin Rızası? başlığını taşımaktadır. Bu bölümde, genel olarak TCK'da yer alan ilgilinin rızası hükmü ele alındıktan sonra; rızanın koşulları Türk ve Alman öğretisi dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Bu bölümde ayrıca rızanın konusu kavramı ele alınarak, Türk ve Dünya ceza hukuku öğretileri ile konunun uygulama alanına yer verilmiştir. Bu kısımda yargı kararları da dikkate alınarak rızanın geçerlilik koşullarına değinilmiştir.Publication Yeni Türk Ceza Kanunu'nda Taksir(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2011-12) Saygılar, Yasemin Filiz; Öztürk, BahriBu çalışmanın konusu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer alan taksire ilişkin düzenlemenin ayrıntılı bir şekilde incelenmesidir. Taksir konusu suç genel teorisi içerisinde son derece önemli bir yere sahiptir. Özellikle ilerlemekte olan teknoloji, endüstriyel faaliyetler ve artan insan nüfusu ile birlikte, günlük hayatta yaşanan tehlikeler de geçmişe oranla artmış, bu şekilde taksirli suçlar alanında da büyük oranda artış yaşanmıştır. Taksirle işlenen fiiller faaliyet alanlarına göre çeşitlilik arz ederler. Buna göre, trafik kazalarından kaynaklanan taksirli suçlarla birlikte, tıp mesleğinin icrasından doğan taksirli suçlar ve iş kazalarında ortaya çıkan taksirli suçlar söz konusu olabilir. Çalışmamızda sadece suç genel teorisi çerçevesinde genel hükümlere ilişkin olmak üzere TCK m.22 incelenerek, TCK'nın özel hükümler kısmında yer alan taksirli suçlar örnek vermek suretiyle ele alınmıştır. Çalışmamızın ?kusurluluk ve taksir? başlıklı ilk bölümünde, ceza sorumluluğunun esasını oluşturan kusurluluk ele alınmış, kast ve taksirle olan ilişkisi ortaya koyulmuş ve ceza hukuku öğretisinde mevcut olan taksir hakkındaki çeşitli teoriler incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmamızın ikinci bölümünde, taksir kavramının tarihçesi ve karşılaştırmalı hukukta mevcut olan taksire ilişkin düzenlemeler ele alınmıştır. Türk Ceza Hukukunda taksire ilişkin düzenlemeler ise üçüncü bölümde yer almaktadır. Bu bölümde, 5237 sayılı TCK'da yer alan taksirle ilgili düzenleme dikkate alınmak suretiyle taksirin unsurları incelenerek, taksirin türlerine TCK m.22 ışığında yer verilmiş; taksirin derecesi, taksirli suçlarda iştirak, taksirin somut olayda gerçekleşme şekilleri, şahsi cezasızlık sebebi ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplerin taksirli suçlardaki etkileri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlerin taksirli suçlardaki etkileri konuları incelenmiştir. Bu şekilde çalışmamızda özellikle taksirin hukuki esası konusunda yaşanan tereddütler üzerinde durularak konu açıklanmaya çalışılmış ve sistem olarak ceza hukukunda sorumluluğun temelini oluşturan kusurluluk kavramından yola çıkılması gereği benimsenmiştir. Bununla birlikte uygulamada büyük önem taşıyan bilinçli taksir ve olası kast arasındaki farklılıklar üzerinde de durulmuştur.