Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Postgraduate Education Institute
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11413/1
Yasal Uyarı ⚠️
Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz.
İKÜ Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Postgraduate Education Institute by Publisher "İstanbul Kültür Üniversitesi"
Now showing 1 - 20 of 365
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access 2,5-5 Yaş Arası Çocuklarda Türkçe Edinimlerin Biçimsözdizimsel Çözümlemeleri(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) GÜVENEK, EMİNE SERAP; Hacı Ömer KarpuzBu tezde 2,5-5 yaş arası çocukların Türkçe edinimlerinin biçimsözdizimsel incelemesi yapılmaya çalışılmıştır. Örneklemde Edirne ili içerisindeki altı kreş ve gündüz bakımevi ve yakın çevredeki çocuklardan seçilen 151 çocuktan derlenen veriler kullanılmıştır. Tez metni Giriş ve üç ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde tezin konusu, amacı, araştırma soruları ile tezin evreni ve örneklemi açıklanmış, veri toplama yöntemi ve tezin değişkenlerine değinilmiştir. Birinci ana bölümde çocuğun gelişim ilkeleri ve dönemleri, çocukta dilin oluşum aşamaları ve sözcük öğrenme yöntemleri yer almaktadır. İkinci ana bölümde dil-düşünce gerçekliği, somut ve soyut algı açıklandıktan sonra çocuklardaki birtakım gramatikal özelliklere ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Son bölüm olan üçüncü kısımda ise Türkçenin öbek yapısı, cümlenin derin ve yüzey yapısı, cümle çözümleme yöntemleri açıklanmış ve sonrasında örneklem metninden seçilen örnekler ışığında çocuklardan elde edilen cümleler biçimsözdizimsel bir yöntemle analiz edilmiştir. Değerlendirme kısmında ise, 2,5-5 yaş arasında ana dilleri Türkçe olan çocuklarda dilin ulamsal gerçekliği ve tüm aşamaları parçadan bütüne dil bilimsel metotlarla; çocuklardaki dilsel kullanımlar yaş aralığına göre tasnif edilmiş ve yaşsal farklılıklar üzerinden karşılaştırmalı olarak elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Örneklem metnindeki niceliksel veriler maddeler şeklinde verilmiş, tespitler istatistiklerle desteklenmiştir. Sonuç bölümünde kelimelerin oluşumu, morfolojik yapıların ilerleme aşaması ve sıklığı, son olarak da kullanılan sentaks yapıları biçimsözdizimsel bir çözümleme ile ortaya konularak varılan sonuçlar, 21 madde altında değerlendirilmiştir.Item Open Access 20. Yüzyıl Mimarlık Ortamında İç-Dış İlişkisi Kavramının Dönüşümü(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KARAARSLAN, SETENAY; Yasemin Erkan YazıcıMimarinin hikâyesi iç ve dış mekânı ayıran bir sınır yaratılması ile başlar. Mimaride iç ve dış diyalektiği ise yaşam alanlarının tanımlanması ve sınırlandırılması için gereklilik olmuştur. 20. yüzyıl mimarlık ortamında iç-dış ilişkisi üzerine farklı düşünceler ortaya konmuş ve mimarlar bu ikili ilişkiyi, insanın talebine uygun bir şekilde yanıt vermek amacıyla birçok yöntem ve formla ifade etmişlerdir. Bu nedenle, bu diyalektik arasındaki bağlantıyı kavramak, mimarların doğru bir iç-dış mekân ilişkisi kurmasını desteklemektedir. Konutlar ise insan yaşamıyla doğrudan ilgilidir; büyük ve korumasız dış dünyadan ayrılan güvenli bir iç mekân yaratma görevini üstlenirler. Dolayısıyla bu tez, iç-dış ilişkisinin en belirgin görüldüğü yapılar olan konutlara odaklanmıştır. Aynı zamanda, çeşitli tasarım yaklaşımlarıyla kurulan iç-dış mekân ilişkisi, eleştirel bir yaklaşımla ele alınmıştır ve 20. yüzyılın iç-dış bütünlüğü, kopması, karmaşıklığı gibi kavramları yeniden değerlendirilmiştir. Bu ifadelere ek olarak, bu tez iç ve dış mekânı iki karşıt olarak konumlandırmaktan ziyade birbirleriyle çeşitli yollarla kurdukları ilişkilerin önemini vurgulayan yeni bir yorum getirmeye çalışmıştır. Çalışmanın tarihsel ve teorik arka planı, yalnızca kırılma noktalarını ifade etmekle kalmaz, çalışmanın ortaya koyduğu sorunsalları da aydınlatmayı amaçlar. Tez 20. yüzyıl mimarlığını üç çerçevede ele almıştır. Bunlar: 1900-1944 yılları arası erken 20. yüzyıl mimarlığı, 1945-1969 yılları arası İkinci Dünya Savaşı sonrası mimarlık yaklaşımları ve 1970-2000 yılları arası yeni mimarlık arayışlarıdır. 1945-1969 dönemi, modern dönemden postmodern döneme bir geçişi simgelediği gibi iç ve dış mekân ilişkilerinde de dönüşümün başladığı dönem niteliğini taşır. Bununla beraber, 20. yüzyıl genelinde, iç-dış bütünlüğü ve iç-dış kopması/karmaşası gibi genelleşen sınıflandırmaların altında çeşitli alt yaklaşımlarının olduğu tezin ana tartışma konularından biri olmuştur. Dönemler arasında değişen iç-dış diyalektiğinin sebeplerini araştırmak; iç-dış ilişkisini oluşturan kompozisyon ilkelerini detaylandırmak; geçiş mekânları, sınır, iç-dış bağlantılarına odaklanmak ve iç-dış ilişkisine yönelik biçimsel ve kavramsal fikirleri tartışmak çalışmanın genel amacını oluşturmuştur. Çalışmanın yöntem bölümü, bu konuları yapılandırmak ve konutlarda iç-dış mekân ilişkilerinin nasıl oluştuğunu daha yakından incelemek için vaka çalışmalarını kullanmıştır. Seçilen örnekler, döneminin özelliklerini daha açık bir şekilde ortaya koyduğu için ikonik konutlar içinden belirlenmiştir. Bu örnekler, iç-dış ilişkisine vurgularının olması dikkate alınarak sınırlandırılmıştır. Tez, iç-dış ilişkisini mekânsal, bilişsel ve bağlamsal olmak üzere birbiriyle bağlantılı üç yaklaşım üzerinden okur. Burada önerilen, iç-dış ilişkisini tanımlayan üç bakış açısı sağlamaktır. Bir dizi ilişkisel diyagramla temsil edilerek toplanan veriler, konutların iç-dış ilişkisi ile ilgili verdikleri ana kararlarının girdi kaynağını oluşturmuştur. Elde edilen bulgular, hipotez ve teorik/tarihsel arka plan bağlamında tartışılmıştır. Bununla birlikte, geçmiş tasarım yaklaşımlarının incelenmesiyle, tezin hem pratik hem de teorik olarak günümüze referans olması amaçlanmıştır.Item Open Access 2017/745/AB Tıbbi Cihaz Regülasyonunun 93/42/EEC Tıbbi Cihaz Direktifinden Farklılıkları ve Getirdiği Yenilikler Üzerine Bir Araştırma Çalışması(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) AYDOĞDU, MELİKE; Murat Taha BilişikTıbbi cihaz kavramı hem yasal mevzuatlarda hem de insan hayatında büyük önem taşımaktadır. 1985 yılındaki Yeni Yaklaşım Politikası'nın kabulü ve 1993 yılında ilk mevzuatın yayımlanmasıyla tıbbi cihaz düzenlemeleri hayata geçirilmiştir. Ancak bu düzenleme 2012 yılında büyük değişikliğe maruz kalmıştır. PIP vakası ve MoM skandalı olarak literatüre geçmiş olan iki büyük olay yaşanmıştır. Bu olaylar sonucu tıbbi cihaz mevzuatının eksiklerinin bulunduğu, piyasaya arz sonrası süreç ve klinik çalışma konuları başta olmak üzere birçok konuda yetersiz kaldığı, şartların sıkı olmayışı sebebiyle suiistimal edilmeye müsait olduğu ve sektördeki teknolojik gelişmelerin gerisinde kaldığı görülmüştür. Tüm bu nedenlerden ötürü köklü değişikliğe gidilerek 2017 Nisan ayında yürürlüğe giren ve 93/42/EEC sayılı Tıbbi Cihaz Direktifini yürürlükten kaldıran 2017/745/AB sayılı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu çalışma doğrultusunda, yönetmeliğin getirdiği yenilikler ile önceki direktiften farklılıkları araştırılmıştır. Araştırma yöntemi olarak literatür taraması ve anket yöntemi seçilmiştir. Literatür taraması yöntemiyle farklılıklar ve getirilen yenilikler açıklanmış, değişiklikler; "Kapsam, tanımlar ve kurallar", "İktisadi işletmeciler, Onaylanmış kuruluşlar ve uzmanlıklar", "Teknik dokümantasyon ve Piyasaya arz sonrası süreç", "Klinik çalışma şartları ve gereklilikleri", "UDI - EUDAMED", "Piyasa gözetimi ve denetimi (Vijilans)" başlıkları altında incelenmiştir. Anket çalışması ile Türkiye'deki tıbbi cihaz üreticilerinin MDR'ye bakış açıları ölçülmek istenmiştir. Anket çalışmasında "Sadece Sınıf I diğer" ve "Sadece IVD diğer" cihaz üreticileri hariç tutulmuştur ve sorulara verilen yanıtlar SPSS programı ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde ortalama, frekans gibi tanımlayıcı istatistikler ve onun haricinde çapraz tablolar, ANOVA testi, Ki-kare testi ve Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. SPSS analiziyle şirketlerin bulundurdukları personel sayısı ile danışmanlık alma durumları incelenmiş ve aralarında anlamlı ilişki bulunmamıştır. İşletmelerin aldığı eğitim saati ile ürettikleri cihaz ve işletme büyüklüğü arasında SPSS analizi sonucu anlamlı bir fark olmadığı ortaya konmuştur. 2017/745/AB tüzüğü içerisine dahil edilen Aktif İmplante Edilebilir Tıbbi Cihazlar bu çalışmanın dışında tutulmuştur.Item Open Access 4857 Sayılı İş Kanunu'nda Geçersiz Sebeple Yapılan Feshin Sonuçları(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KONT, ÖZGE; Ender Demirİşveren, iş güvencesinden yararlanan işçinin, iş sözleşmesini ancak geçerli bir sebeple sona erdirmelidir. İşçiden kaynaklı geçerli sebepler, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından doğmaktadır. İşin, işyerinin veya işletmenin gereklerinden kaynaklanan geçerli fesih sebepleri ise ekonomik, teknolojik veya yapısal değişikliklerdir. Geçerli fesih sebebinin varlığı dışında, işverenin ayrıca feshi yasada öngörülen usule uygun olarak yapması gerekmektedir. İşçi, fesih bildiriminde bir sebep gösterilmediği ya da gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiasıyla feshe itiraz edebilecektir. İşe iade davasının sonunda, fesih sebebinin geçerli olmadığı veya feshin şekli şartlarına uyulmadığı anlaşıldığı takdirde, feshin geçersizliği tespit edilerek, işçinin işe iadesine karar verilecektir. Aynı zamanda, kararın kesinleştirilmesine kadar işçinin en çok dört aylık boşta geçen süre ücreti ile diğer haklarına ve işverenin işe başlatmaması halinde ödeyeceği, en az dört, en fazla sekiz aylık işe başlatmama tazminatına da hükmedilecektir. Boşta geçen süre ücreti ve diğer sosyal haklar, dört aylık süreyle sınırlıdır. Dört aylık boşta geçirilen süre, işçinin kıdemine eklenecektir. Dolayısıyla, boşta geçen sürenin, kıdeme bağlı haklara etkisi de önemlidir. İşe iade davası sonucunda, işçi işe başlatıldığı takdirde, geçersiz fesihle kendisine ödenen kıdem ve ihbar tazminatının iadesi gerekir. Kanun koyucu, peşin ödenen bu tazminatların dört aylık boşta geçen süre ücretinden mahsup edilmesi gerektiğini belirtmektedir.Item Open Access 4857 Sayılı İş Kanunu'nda Kadın İşçiler Cinsiyet Ayrımı ve Eşitlik İlkesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) YILMAZ, MERVE KAFTAN; Ender Demirİnsanoğlunun temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışması ve maddi bir kazanç sağlaması gerekmektedir. Dolayısıyla tarih boyunca hem kadın hem de erkek iş hayatında aktif rol almıştır. Ancak hayatın her alanında olduğu gibi iş hayatında da kadının karşılaştığı zorluklar erkeklerden fazla olmuştur. Kadınların iş hayatında karşılarına çıkan ilk zorluk, "asıl" değil, "ikincil" veya "tâli" kişi olarak görülmeleri, gösterdikleri emek veya aldıkları eğitimin sonucunda hak ettikleri saygıyı görememeleridir. Kadınlar sırf cinsiyetleri dolayısıyla iş hayatında bazen erkeklerden bazen de hemcinsleri olan kadınlardan ayrımcılık görmektedir. Kadınların karşılaştığı ikinci zorluk, iş hayatıyla aile hayatını bir arada götürme sorumluluğunun Türk toplumu gibi geleneksel ve ataerkil toplumlarda büyük çoğunlukla kadınların üzerine bırakılmış olmasıdır. İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele ederek hak ettikleri yerlere gelebilmek için erkeklere nazaran daha fazla çaba göstermek zorunda kalan kadınlar, işten eve geldiklerinde de çocuklarının bakımı, evin düzeni gibi konularda yalnız bırakılmakta, bir kefede iki ayrı yük taşımak kadınları fiziksel ve psikolojik olarak zorlamaktadır. Gerek insan sağlığının korunması gerekse aile hayatının sağlıkla devam edebilmesi için yasal düzenlemelerle kadının iş hayatında çeşitli haklara sahip olması sağlanmış, kadın işçinin evlenmesi, anne olması gibi durumlarda çeşitli izin hakları verilmiştir. Bazı işlerde kadın işçilerin çalıştırılması tamamen yasaklanmış, bazı işlerde çalıştırılması ise sıkı şartlara tâbi tutulmuştur. Bu yüksek lisans tezinin amacı, kadın işçilerin iş hayatında karşılaştığı cinsiyet ayrımcılığı ve diğer zorlukları, evrensel bir ilke olan eşitlik ilkesinin kadın işçiler bakımından iş hayatındaki tezahürünü ve 4857 sayılı İş Kanunu ile kadın işçilere verilen hakları ortaya koyarak kadın işçilerin iş hayatında daha mutlu ve sağlıklı olabilmeleri için neler yapılabileceğine dair literatüre bir katkı sunmaktır.Item Open Access 4857 Sayılı İş Kanununda Devamsızlık Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ŞAHİN, ÖZDEN; Ender DemirBu çalışma T.C İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışmamızın konusu, işçinin işvereninden izin almaksızın ve herhangi bir mazeret de bildirmeksizin, Kanun'da belirtilen sürelerle işe devamsızlığı halidir. İşçi ve işvereni ile arasında kurulu iş sözleşmesinden doğan en temel ve asli borcu, iş görme borcu olup, işe devamsızlık yapması halinde, söz konusu bu borcun ve yan edimlerin ihlali durumu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, somut olayın özelliklerine göre hukukumuzda, iş sözleşmesinin işveren tarafından bildirimli veya derhal fesih nedeni olarak değerlendirilmektedir. Devamsızlık aynı zamanda, geçmişten bugüne, iş hukuku uygulamasında oldukça sık karşılaşılan temel problemlerden biridir. Bu nedenle devamsızlık kavramının tam olarak ne ifade ettiği, kapsamı, hangi hallerde devamsızlık olgusunun ortaya çıktığının kabul edilebileceği, iş sözleşmesine etkileri ve benzeri hususların açıklanarak netleştirmesi önem kazanmaktadır. Bu çalışmada ise, işçinin işvereninden izin almaksızın ve herhangi bir mazeret de bildirmeksizin işe devamsızlığının hangi hallerde işveren tarafından iş sözleşmesinin bildirimli veya haklı nedenle derhal feshine yol açabileceği, Yargıtay kararları ve doktrinsel veriler ışığında bir bütün halinde ele alınmaya çalışılmıştır.Item Open Access Abemasiklib'in Akciğer Kanseri Hücreleri Üzerine Terapötik Etkinliğinde Endoplazmik Retikulum Stres Rolünün Araştırılması(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) GÜNAY, AYŞE; Ajda Çoker GürkanAkciğer kanseri, kanserin sebep olduğu ölüm nedenleri arasında kanser türleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Akciğer kanseri gittikçe artan görülme sıklığı ve tedavinin sağlanma oranlarındaki dünya çapındaki düşük düzeylerdeki seyri moleküler mekanizmasının aydınlatılmasına ve yeni tedavi stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir. Bu kapsamda hücre döngüsünde kritik rol oynayan CDK 4/6 proteinlerinin ve blokajlarını sağlayan inhibitörlerin rolü değerlendirilmek istenmiştir. Düşük dozda dahi efektif rol oynayan abemasiklib antineoplastik aktivitesi CDK4 ve CDK6'nın ATP-bağlama alanının yarışçıl bir inhibitörü olarak hareket etmesidir. Ayrıca CDK4'e karşı afinitesi CDK6'ya göre 14 kat daha güçlü olduğu gösterilmiştir. Abemasiklib diğer CDK 4/6 inhibitörlerinden olan palbosiklib ve ribosiklib ile kıyaslandığında CDK4-siklin D1 kompleksi için yüksek seçicilik göstermektedir. Abemasiklib fonksiyonel grubu sayesinde, palbosiklib ve ribosiklibe kıyasla CDK4/6 ATP yarıkta daha iyi bir tamamlayıcı etki göstermektedir. Abemasiklibin bu kapsamdaki hücresel düzeydeki rolü aydınlatılmak istenmiştir. Bu sebeple yağ metabolizması, otofajik süreç ve daha önce araştırılmamış olan endoplazmik retikulum stresi üzerindeki etkisine odaklanılmıştır. Aynı zamanda PI3K/akt/mTOR yolağı üzerindeki rolü de araştırılmıştır. Akciğer kanserinde abemasiklibin rolü irdelenmek üzere in vitro analizler gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla akciğer kanseri hücre hattı olan A549 ve bronşiyal epitel hücre hattı olan Beas-2B hücreleri kullanılmıştır. Akciğer kanseri hücrelerine abemasiklib uygulaması hücresel düzeyde proliferasyona ket vurmaktadır. Aynı zamanda enerji metabolizmasında kritik rol oynayan AMPK protein ifadesinde ki azalmada abemasiklibin enerji metabolizmasını engelleyici yönde ilerlediğini göstermektedir. Gerçekleştirilen floresans boyalar ile de AMPK yolağı üzerindeki etkisi desteklenmektedir. İn vitro analizler sonucu akciğer kanseri hücre hatlarında abemasiklib uygulaması endoplazmik retikulum stresine neden olarak apoptotik sürecin desteklendiği ve hücresel düzeyde anti-tümöral aktivite gösterdiği sonucu ortaya çıkarılmıştır.Publication Open Access Äbuġalisina, Abilḥaris (Giriş, Metin, Aktarma, İnceleme, Dizin)(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) TÜRKDİL, YAKUP; Vahit TürkYaşadığı dönemde derin izler bırakmış, kendini halka sevdirmiş, adını ve yaptıklarını gelecek nesillere aktarabilecek güçte olan önemli kişilerin gerçek hayatlarının yanında bir de halkın onlara atfettiği hayatları olmuştur. İnsanlar onları gerçek hayattan koparıp birer kurtarıcı, yol gösterici günümüz tabiriyle birer süper kahraman olarak görmüşlerdir. Bilgin, filozof ve hekim İbni Sînâ'nın eserleri günümüzde hâlâ ilim dünyasında yaşamaktadır. İbni Sînâ sadece ilim dünyasında değil aynı zamanda Türk-İslam dünyasındaki insanların kalplerinde ve hayallerinde günümüzde de yaşamaktadır. Onunla ilgili hikâyeler ve fıkralar dilden dile dolaşmış ve nihayetinde kâğıda dökülmüştür. Günümüzde birçok Türk coğrafyasında bu eserler büyük ilgi görmektedir. Çalışmamıza konu olan metin Kazakistan'da bir akın tarafından söylenerek yazıya geçirilen halk hikâyesidir. Metinde İbni Sînâ ve kardeşinin hayat hikâyesi ele alınmaktadır. Çalışmamız "Giriş, Metin, Aktarma, İnceleme ve Dizin" bölümlerinden oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmanın amacı, İbni Sînâ'nın hayatı, İbni Sînâ'nın milliyeti, İbni Sînâ'nın eserleri, İbni Sînâ hikâyelerinin kaynağı ve İbni Sînâ hikâyeleri üzerinde durulmuştur. Metin bölümünde halk hikâyesinin çeviri yazılı şekli verilmiştir. Aktarma bölümünde ise metnin hikâyeleştirilmiş genel bir aktarmasına yer verilmiştir. İnceleme bölümünde ise çalışmamıza konu olan halk hikâyesinden yola çıkılarak ses ve şekil bilgisi örneklerle ele alınmıştır. Çalışmamızın son kısmında ise dizin yer almıştır.Item Open Access Accuracy Analysis in Medical Device Quality Measurement by Software and New Perspective of Machine Vision System(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) HOUSHMANDSHARIFI, NEDA; Murat Taha BilişikThis dissertation investigates the impact of software and machinery on the accuracy of quality measurements for medical products, specifically focusing on key parameters of medical devices. The primary objective is to streamline quality control processes, reducing human errors. To achieve this, we leverage software and artificial intelligence in conjunction with visual inspection machinery. Our study aims to assess the quality of medical products quantitatively by analyzing them as a percentage of the ideal quality. We seek to adapt the existing quality control framework to tailor it to the specific parameters that significantly influence equipment quality. In doing so, we adhere to ISO regulations and associated standards, which guide us in identifying these critical parameters and optimizing the quality control processes for various medical equipment. It is important to note that our goal is not to replace established quality management standards but rather to introduce more efficient processes that can complement these standards. We also evaluate the accuracy of traditional quality control methods in comparison to the accuracy of quality control through visual inspection systems. In this dissertation, we present two case studies as empirical evidence, illustrating the impact of human error on quality control and the effectiveness of the visual inspection system.Item Open Access Açıklanabilir ve Yorumlanabilir Yüz Duygu Tanıma(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) TOKMAK, ELİF NASIR; Fatma Patlar AkbulutGünümüzde birçok sektörde otonom sistemler artmaktadır. Bu sistemler ile insanlar arasındaki etkileşimin artmasıyla bu sistemlerin doğru kararlar vermesi oldukça zorlaşmıştır. Otonom sistemlerin karar alırken insanların duygularını dikkate almaması, yanlış kararlar almasına sebep olmaktadır. Oluşturulan sistemlerin kişinin duygu durumuna göre karar vermesi gereken durumlarda, bu sistemlerin kişilerin duygularını yüz ifadelerinden hızlı ve doğru bir şekilde tahmin etmelerini gerekli kılmıştır. Bu çalışma yüz ifadesi tanımak için yapılan çalışmalarda oluşturulan yapay zekâ modellerinin aldığı kararların açıklanması ve eksikliklerinin belirlenmesi konularında yol gösterici olacaktır. İlk olarak Literatürde bu alanda yer alan çalışmalar incelenerek bu çalışmada kullanılacak model, veriseti ve teknikler belirlenmiştir. Bu çalışmada daha önceden eğitilmiş modeller olan VGG, ResNet ve Inception modelleri üzerinde iyileştirmeler yapılarak yeni üç model oluşturulmuştur. Oluşturulan modeller Fer2013 veriseti ile eğitilmiş ve modeller ilk olarak eğitim ve test verileri üzerinden karşılaştırılmıştır. Daha sonra ise modeller yedi farklı duygu durumu için seçilen yedi görüntüyü tahmin etmeleri sağlanarak ikinci defa karşılaştırılmıştır. Her iki karşılaştırmada da en iyi model VGG olmuştur. Modellerin yaptıkları tahminlerin doğruysa neden doğru ve yanlışsa neden yanlış olduğunu açıklanması için beş farklı Açıklanabilir Yapay Zekâ (XAI) tekniği kullanılmıştır. Kullanılan XAI teknikleri GradCAM, GradCAM++, Saliency haritası, SHAP ve LIME teknikleridir. Her modelin yedi farklı duygu durumunu tahmin etmesi sağlandıktan sonra bu tahminin beş farklı teknikle açıklaması yapılmıştır. En açıklayıcı bilgiler GradCAM++ ve Saliency haritası teknikleriyle elde edilmiştir.Publication Open Access Adi Ortaklıkta Yönetim ve Temsil(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) GÖKDEMİR, EGEMEN; Merih Kemal Omağ6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 620. ile 645. Maddeleri arasında Adi Ortaklık hükümleri yer almaktadır. Adi ortaklığın kendine has birtakım özellikleri bulunmaktadır. Adi ortaklık ortaklıklar hukukumuzun temel ortaklık yapısını oluşturmaktadır. Uygulamada en çok kullanılan ortaklık türü olma özelliği bulunmaktadır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği yoktur. Tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle adi ortaklık ortaklıklar hukuku içerisinde özel bir yerde bulunmaktadır. Adi ortaklığın kendine has özelliği olarak yer alan -tüzel kişiliğinin olmaması- durumu çeşitli sonuçlara yol açmaktadır. Bunlardan biri tüzel kişiliğin yokluğu sonucunda organsal olarak temsilin mümkün olmamasıdır. Adi ortaklıkta temsil konusunun nasıl gerçekleşeceği ve temsile bağlı olan sonuçları konusunda Türk Borçlar Kanunu 637. madde ve 638. maddelerinde düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan temsile dair genel nitelikte yapılan düzenlemelerin özelliğine uygun düştüğü ölçüde adi ortaklığa uygulanması durumu da söz konusudur. Adi ortaklık yönetim organına ve temsil organına sahip olmayan bir ortaklık türüdür. Adi ortaklıkta yönetim konusu iki yönlüdür. Yönetimin iç yönü ve dış yönü olmak üzere iki yönü bulunmakta olup, iç ilişkide ortaklar arasında hüküm ifade eden ilişki "karar", dış ilişki ise alınan kararın icrasına yönelik "temsil" olarak adlandırılmaktadır. Türk Borçlar Kanunu'muzda adi ortaklıkta yönetim ve temsili birbirinden ayrılmış yönetim kanunun 625. maddesinde, temsil ise 637. maddesinde düzenlemiştir. Çalışmamızda adi ortaklıkta yönetim ve temsil konuları ele alınmıştır. Çalışmamız içerisinde üç bölüme ayrılarak inceleme yapılmıştır. Birinci bölümde, "adi ortaklık sözleşmesi" başlığı altında, adi ortaklığın tanımı, temel özellikler kuruluşu ve özel görünüş şekilleri ile ilgili olarak genel açıklamalar yapılmıştır. Çalışmamızın ikinci bölümünde, "adi ortaklıkta yönetim" başlığı altında adi ortaklıkta yönetim, adi ortaklığa hakim olan ilkeler, yönetim yetkisinin kazanılması, yönetim yetkisinin sınırı, yöneticinin hak ve borçları, yönetim yetkisinin sınırlandırılması, kaldırılması ve yönetici ortakların diğer ortaklarla arasındaki ilişkilerden bahsedilmiştir. Son bölümde "adi ortaklıkta temsil" başlığı altında adi ortaklıkta dolaylı temsil, doğrudan temsil, temsil karinesi, yetkisiz temsil ve temsilin sonuçları konularına değinilmiştir.Item Open Access Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Cumhuriyet Savcısının Etkin Soruşturma Yapma Görevi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) KARAHAN, FATMA AK; Özge Sırma GezerCeza Muhakemesinde soruşturmayı yürütmekle görevli olan Cumhuriyet Savcısının etkin soruşturma yapma görevi bulunmaktadır. Etkin soruşturma yapma görevinin çerçevesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile oluşturulmuştur. Etkin soruşturma yapma yükümlülüğü iç hukukumuzda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında düzenlenmeyip, taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesi olan Adil Yargılanma Hakkı kapsamında değerlendirilen ve mahkeme içtihatlarıyla ortaya konulan bir yükümlülüktür. Etkin soruşturmanın yürütülmemesi adil yargılanma hakkı ihlallerine sebebiyet vermektedir. Çalışmamızda soruşturma aşamasında uygulanan koruma tedbirleri, Cumhuriyet Savcısının düzenlediği İddianame, Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı, Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı, hukuka aykırı deliller ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6 kapsamında düzenlenen Adil Yargılanma Hakkı, etkin soruşturma yükümlülüğü kapsamında incelenmiştir. Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. "Ceza Muhakemesi Evreleri ve Cumhuriyet Savcısının Rolü" başlıklı ilk bölümde etkin soruşturma yapma görevi bulunan Cumhuriyet Savcısının soruşturma işlemleri ve etkin soruşturma ile bağlantısı inceleme konusu yapılmıştır. Çalışmamızın "Etkin Soruşturma" başlıklı esas bölümü olan ikinci bölümünde ise etkin soruşturma yükümlülüğü kavramı, kapsamı, özellikleri ve Türk Hukukunda Ceza Muhakemesi kanunu kapsamında etkin soruşturma inceleme konusu yapılmıştır. Akabinde "AİHM Kararları Işığında Etkin Soruşturma" başlığında ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları uyarınca etkin soruşturma yürütülmemesi nedeniyle ortaya çıkan adil yargılanma hakkı ihlallerine yer verilerek adil yargılanma hakkı bakımından etkin soruşturma yapma yükümlülüğü irdelenerek Cumhuriyet Savcısı tarafından etkin soruşturma yürütülmesinin adil yargılanma hakkının korunması bakımından önemi ve gerekliliği ortaya konulmuştur.Item Open Access Afet Sonrası Geçici Barınma Mekanlarını Oluşturan Tasarım Parametrelerinin Belirlenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) EFE, BURCU; Neslihan DostoğluBarınma, canlılar için en temel ihtiyaçlardan biridir. İnsanlık tarihi boyunca, barınma ihtiyacını karşılamaya yönelik farklı alternatifler üretilmiştir. İlk insanlar, mağaraları ve doğal barınakları kullanarak kendilerini koruma altına almışlardır. Daha sonra, insanlar, çadırlar, kulübeler, evler ve apartmanlar gibi yapılar inşa etmişlerdir. Bugün, dünyanın her yerinde, insanlar barınma ihtiyacını karşılamak için farklı yapılar kullanmaktadır. Ancak, barınma ihtiyacı sadece konut ihtiyacıyla sınırlı değildir. Özellikle deprem, sel, yangın, savaşlar, göçler ya da diğer kriz durumları gibi afetler sonucunda insanlar evlerinden ani bir şekilde ayrılmak zorunda kalmakta ve güvenli bir yerde barınma ihtiyacı duymaktadır. Afetzedelerin tahribatının minimum düzeye indirilebilmesi ve insanların yaşamlarını normale döndürmelerine yardımcı olmak için hızlı bir şekilde inşa edilebilecek geçici barınma mekanları, acil barınma ihtiyaçlarını karşılanması için önemli bir rol oynamaktadır. Afet sonrası geçici mimari çözümlerin geliştirilmesi sürecinde, afetzedelere yalnızca bir çatı sağlamaktan öte onların yaşam kalitesini artıracak ve günlük yaşamsal faaliyetlerini güven ve huzur içinde devam ettirmelerine destek olacak sağlıklı fiziksel çevreler çevrelerin tasarımına odaklanılması gerekmektedir. Bu çözümler gelecekteki potansiyel afetlere karşı hazırlık süreçlerinde de önemli bir rol oynamaktadır Bu araştırma kapsamında, öncelikle geçici barınma mekanları tasarım sürecine odaklanılarak geçici barınma mekanlarının tasarım ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların nasıl karşılanması gerektiğine ilişkin teorik bilgilere ulaşılmıştır. Geçici barınma mekanlarının tasarımı için girdi oluşturacak tasarım parametrelerinin belirlenmesi aşamasında, daha önce yapılmış çalışmaların literatür araştırması yoluyla detaylı bir şekilde incelenmesi gerekmektedir. Bu literatür araştırmasının araştırma seçimindeki öznel faktörlerin minimize edilmesi için belirli bir sistem ya da yöntem kullanılarak gerçekleştirilmesi, çalışmanın daha güvenilir sonuçlar elde edilmesine katkıda bulunacaktır. Bu bağlamda, tez çalışmasında birden fazla araştırmanın sonuçlarını nicel olarak birleştirerek analiz etme olanağı sunan meta-analiz yönteminin kullanılması planlanmıştır. Bu yöntem sayesinde, geçici barınma mekanlarının tasarımı konusunda elde edilen veriler daha detaylı ve kapsamlı bir perspektiften analiz edilip geçici barınma mekanlarının tasarımlarına ilişkin parametreler belirlenerek konu ile ilgili gelecekte yapılacak olan araştırmalara ve uygulamalara ışık tutulması hedeflenmiştir Sonraki aşamada meta-analiz kapsamında değerlendirilen çalışmalarda ele alınan dünyada ve Türkiye'de üretilen seçilmiş geçici barınma mekanı örnekleri, mimari tasarım özellikleri ile belirlenen tasarım parametreleri çerçevesinde bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Mevcut örnekler, hazırlanan değerlendirme tabloları üzerinden incelenerek sistematik bir analiz yöntemiyle elde edilen veriler ile belirlenen tasarım parametreleri ile uyumluluğu değerlendirilmiştir. Bu aşama mevcut tasarımların, belirlenen parametreleri ne ölçüde içerdiğini ve bu parametrelerin ne derece uygulanabilir olduğunu objektif bir bakış açısıyla değerlendirme amacını taşımaktadır.Item Open Access Afganistan Türkmencesi Ersarı Ağzı Derlemeleri Üzerine (Dil İncelemesi-Sözlük)(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) NOORULLAH, BIBI KHADIJA; Emre Berkan YeniBu tez çalışması hazırlanırken, Afganistan'ın bazı bölgelerine tarafımızca bizzat gidildi ve orada yaşayan Türkmen nüfusundan insanlarla çeşitli konular üzerine röportajlar yapıldı. Yapılan bu röportajların ses kayıtları deşifre edilerek yazıya geçirildi. Afganistan Türkmenlerinin yaşadıkları bazı bölgelere ulaşımın ve buralarda araştırma yapmanın Afganistan'ın mevcut sisyasi ve sosyal ortamı gereği araştırmacıların can güvenliği açısından tehlikeli olması sebebiyle tarafımızca buradaki Türkmen yerleşimlerinin tamamına ulaşılması mümkün olmamıştır. Ulaşılan yerlerde yapılan derlemelerle bu bölgelerdeki yerel ağızları, derlenen metinlere bağlı olarak hem fonetik hem de morfolojik açıdan incelenmiştir. Çalışmanın Giriş bölümünde Afganistan'ın fiziki coğrafyası, Türkmen tarihi ve Türkmence hakkında bilgi verildikten sonra Birinci Bölümde Türkmenlerin yaşadığı beş farklı bölgede yapılan derlemelerin ses kayıtlarından deşifre edilmiş metinleri yer almaktadır. Yapılan röportajlardaki konuşma konuları şu başlıklar altında toplanmıştır: 1)Türkmen kadınlarının yaşadığı zorluklar, 2)Türkmen halkının misafirperverliği, 3)Türkmen bir yazarın, okumak için çocukluğunda verdiği mücadele, 4)Afganistan'daki Türkmenlerin dışlanması, 5)Türkmen halkının yaygın olarak kullandıkları atasözleri İkinci Bölümde derlemelerin ses bilgisi açısından özellikleri incelenmiştir. Üçüncü Bölümde şekil bilgisi üzerinde durulmuş, Dördüncü Bölümde derlemelerdeki söz varlığı üzerinden sözcük türleri incelenmiştir. Son olarak derlenen metinlerdeki sözcüklerin metinlerde geçtikleri yerleri de gösteren bir sözlük oluşturularak çalışma Sonuç Bölümü ile tamamlanmıştır. Derlemeler incelenirken kolaylık olması açısından, metinler her beş cümlede bir numaralandırılmıştır. Dil incelemesi bölümünde örnek olarak verilen tüm kelimelerin metinlerdeki satır numaraları verilerek gösterimi yoluna gidilmiştir.Item Open Access Ahmet Kutsi Tecer'in Şiirlerinin Söz Dizini (Sıklık-Dil-Kavram)(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) DEMİR, FATİH; Emre Berkan YeniDil, bir milletin millet olma yolundaki en önemli yapı taşıdır. Dillerin içerdiği kelimeler, bize o millet hakkında birçok bilgi vermektedir. Dil, aynı zamanda kültürün bir taşıyıcısı ve gelecek kuşaklara aktarılma aracıdır. Şairler, bir milletin dilinin en ince noktalarını ortaya koyan kişilerdir. Kelimelere yükledikleri anlamlarla dilin şiirsel bir yapıya bürünmesini sağlarlar. Şiirsel bir anlatıya sahip olan Türkçenin, bu özelliği bürünmesinde sayısız şairin katkısı olmuştur. Bu doğrultuda çalışmamızda bu şairlerden biri olan Ahmet Kutsi Tecer'in şiirlerinin söz dizinini sıklık, dil ve kavram yönüyle ortaya koymaya çalıştık. Ahmet Kutsi Tecer'in şiirlerini inceleyerek sanatçının şiirlerinde kullandığı dil, hangi kelimeleri hangi sıklıkla kullandığı, hangi kavramlara sıklıkla yer verdiği ve kullandığı kelimelerin kökenlerini ortaya koymaya çalıştık. Ahmet Kutsi Tecer'in kullandığı şiir dilinde yaşadığı dönemin edebî anlayışına dair izler bulmak mümkündür. Bu bağlamda çalışmamızda Ahmet Kutsi Tecer'in yaşadığı dönemdeki edebiyat anlayışına, sanatçının yaşamına, edebî yönüne ve şiirlerinin söz dizininin sıklık, dil ve kavram yönünden incelenmesine de yer verilmiştir.Item Open Access AHP-TOPSIS Hibrit Çok Kriterli Karar Verme Tekniğiyle En Uygun Güçlendirme Alternatifinin Seçimine İlişkin Bir Örnek Olay İncelemesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) YAVUZ, TUĞBA; Mehmet Nurettin UğuralBu çalışmada, 2018 Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ve Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı için Esaslar adlı yönetmelikte bahsi geçen güçlendirme teknikleri; örnek bir proje içerisinde birlikte kullanılarak güçlendirme alternatifleri incelenmiştir. Bu teknikler birlikte ve ayrı ayrı kullanılabilen güçlendirme alternatifleri olup tez kapsamında dört farklı güçlendirme alternatifi olarak ele alınmıştır. Oluşturulan her alternatif güçlendirme yönteminin statik analizleri yapılmış, uygulama süreleri belirlenmiş ve maliyet analizleri yapılmıştır. Karar verici pozisyonunda bulunan yapı sahiplerinin ve/veya kullanıcının güçlendirme alternatiflerini hangi kriterler altında tercih ettikleri inşaat sektöründe aktif faaliyet gösteren şirketler ile yapılan görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Bu kriterler sırasıyla: güçlendirme projesinin maliyeti, uygulama süresi, güçlendirme projesinden sonra oluşacak alan kayıpları ve seçilen tekniğin fiziksel olarak uygulanabilirliği başlıklarını kapsamaktadır. İlgili şirketlerden, tespit edilen kriterler için; kriterler arasında ikili karşılaştırma yapılması istenmiştir. Kriterlerin değerlendirilip kullanıcının ve/veya karar vericinin optimal çözüme ulaşabilmesi için çok kriterli karar verme yöntemlerinden AHP ve TOPSIS yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Bu değerlendirme sonucunda belirlenen kriterlerin AHP yöntemi kullanılarak ağırlıkları elde edilmiş, TOPSIS yöntemi ile de mevcut kriterler arasından en optimal güçlendirme alternatif seçimi yapılmıştır.Item Open Access Ailelerin Okul Ekosistemine Dahil Olma Sürecinde Okul Öncesi Eğitim Kurumu Müdürlerinin İzledikleri Stratejilerin İncelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ŞAKAR, NURİYE; Mehmet ToranBu araştırmanın amacı okul öncesi eğitime devam eden çocukların velilerinin okul ekosistemine dahil olmaları ile ilgili kurum müdürlerinin görüşleri ve aile katılım çalışmalarına yönelik izledikleri stratejileri deneyimlerine dayanarak incelemektir. Araştırmanın katılımcılarını Bakırköy, Küçükçekmece ve Başakşehir bölgelerindeki okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan 18 okul öncesi eğitim kurumu müdürü oluşturmaktadır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden biri olan olgubilim deseni kullanılarak yürütülmüştür. Olgubilim araştırmalarının başlıca veri toplama araçlarından olan görüşme yöntemi tercih edilmiştir. Görüşme yöntemiyle katılımcıların demografik profiline ve araştırmanın amacına yönelik hazırlanan sorulara yanıt aramak adına yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada veriler içerik analizi yöntemi kullanılarak kodlar belirlenmiş, kodların analiz edilmesi ile tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Bulgular katılımcıların ilgili ifadelerine doğrudan alıntılarla yer verilerek yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda bulgulardan elde edilen 9 tema (müdürlerin aile katılımına ilişkin görüşleri, olumlu okul iklimini oluşturma, okul-aile işbirliği, planlama, iletişim, aile katılımında bilgilendirme, aile katılımında rehberlik, aile katılımına yönelik farkındalık ve aile katılımından beklentiler) ile temalardan toplam 21 alt tema ortaya çıkarılmıştır Araştırma sonucunda okul öncesi eğitim kurumu müdürlerinin aile katılım çalışmalarının uygulanmasını önemsedikleri, aile katılım çalışmalarının çocuğun akademik ve bireysel gelişimini desteklediği, yöneticilerin, öğretmenlerin ve ailelerin aile katılım çalışmalarına çocuğa olan katkısının bilinciyle yaklaşmaları gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu araştırma, okul öncesi eğitim kurumlarında görev yapan kurum müdürlerine aile katılım çalışmaları ile ilgili uygulamada karşılaşılabilecek sorunlara ve çözümlere yönelik farklı bakış açıları sunmaktadır. Bu çalışma ile okul öncesi kurum müdürlerine, üniversitelere ve politik karar alıcılara yanı sıra ileride gerçekleştirilebilecek araştırmalara yönelik öneriler de verilmektedir.Publication Open Access Akıllı Malzeme Teknolojisinin Ortamlara Etkisi: Akıllı Evler(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) BÜYÜKKAHRAMAN, ECEMNUR; Esin KasapoğluMalzemeler ve mimarlık her zaman birbiri ile ilişkili olmuştur. Mimarlık dinamik bir yapıya sahip olduğundan, malzemelerin de bu doğrultuda gelişmesi beklenmiştir. Sanayi devrimi ile birlikte yaşanan teknolojik gelişmeler, birçok uygulamada geleneksel malzemelerin yerini alması düşünülen "akıllı malzeme" kavramını ortaya çıkarmıştır. 21. yüzyılın teknolojik ihtiyaçlarının sonucunda ortaya çıkan akıllı malzemeler, çevresel uyaranlara tepki vererek bir değişim geçirmekte ve ortam koşullarına uyum sağlayabilmektedir. Mimarlık alanında giderek artan akıllı malzeme kullanımı, beraberinde yeni çözüm ve tasarım olanakları getirmektedir. Çoğu uygulamada gömülü bir şekilde sensör ve/veya aktüatör olarak kullanılan akıllı malzemeler, teknoloji ile entegre edildiklerinde, bir ortamda sistem düzeyinde meydana gelen belirli davranışları bütünleştirme ve birden fazla eyleme dönüştürme özelliğine sahiptir. Akıllı malzemelerin gerçekleşen başarılı uygulamaları ve günlük kullanımlarının artması, bilgi ve iletişim teknolojileri için yeni bir alana dönüşen "akıllı ev" kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Akıllı evler kullanıcıların konfor ve güvenlik ihtiyaçlarını akıllı malzeme teknolojilerini kullanarak, enerji tasarrufu sağlayacak şekilde karşılamaktadır. Çalışmanın amacı, akıllı malzeme teknolojilerindeki somut gelişmelere genel bir bakış sunarak ve gelecekteki tasarımların potansiyelini inceleyerek kullanıcıda çevresel bir bilinç oluşturmaktır. Bu amaçla çalışma; akıllı malzemelerin mimarlıktaki kullanım alanlarını detaylı olarak açıklamakta, akıllı ortamların ve sistemlerin çalışma prensibini anlatmakta, akıllı ev kavramını tanımlamakta ve örnek uygulamalarını inceleyerek değerlendirmektedir.Item Open Access Alacaklının Talebi İle Doğrudan Doğruya İflâs Sebepleri(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) EREN, YASİN MECİT; Cemil SimilAlacaklının talebi ile doğrudan doğruya iflâs, alacaklının iflâs takibine gerek kalmadan borçlunun iflâsının asliye ticaret mahkemesinden istenebilmesi için kullanılabilen bir yoldur. Ancak bu yola başvurması gereken alacaklının kanunlarda yer alan özel hallerden birine sahip olması gerekmektedir. Bu özel hallere ek olarak alacaklının bir para alacağının bulunması da önem taşımaktadır. Bu çalışmada alacaklının hangi hallerde doğrudan doğruya iflâs yoluna başvurabileceği ve mahkemece iflâs talebi hakkında karar verilebileceği ile yargılamada hangi ispat ölçülerinin kullanılacağı hakkında inceleme yaptık. İnceleme yaparken özellikle ülkemizde yapılmış olan kanuni düzenlemelere yer verilmekle birlikte bazı bölümlerde gerekçelere yer verdik. Öncelikle İcra ve İflâs Kanunu 177. madde özelinde yapılan bu çalışmamızda ayrıca 178, 179. maddeler ile 308 ve 309. maddelerinde yer alan hallere dair incelemeler yapılmıştır. Sadece İcra ve İflâs Kanunu içerisinde yer alan düzenlemelerle kalmayarak Türk Ticaret Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Bankacılık Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Hakkındaki Kanunda yer alan hükümler ışığında doktrinde yer alan yazarların görüşü ele alınmış referans olarak kabul edilen içtihatlar ve örneklerle birlikte alacaklının hangi hallerde borçlu aleyhine herhangi bir iflâs takibi başlatmadan nasıl iflâsını talep edebileceğine dair inceleme de yapılmaya gayret edilmiştir.Item Open Access Algılanan Kalitenin Marka Bağlılığına Etkisi ve Marka Güveninin Aracılık Rolü Akıllı Cihaz Kullanıcıları Üzerine Bir Araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ŞATIR, CENGİZHAN; Hatice Nazan ÇağlarGünümüzde küreselleşmenin etkisiyle birlikte, teknolojik anlamda sınırlar ortadan kalkmıştır. Gelişen teknolojiyle beraber insanlar birbirleriyle iletişim ve etkileşim içerisindedirler. Tüketiciler, her geçen gelişen teknolojiyi yakından takip etmektedirler. Teknolojiyi yakından takip eden tüketicilerin, bilişim teknolojilerine olan ilgisi özellikle akıllı telefonlarda ön plana çıkmaktadır. Akıllı telefon kullanımı, tüketicilerin hem sosyal yaşamında hem de iş hayatında gün geçtikçe daha fazla önem arz etmektedir. Tüketiciler ihtiyaçları (sosyalleşme, zaman tasarrufu, iletişim, işlevsellik, kolay kullanım, yenilik vb.) doğrultusundaki markaları tercih etme eğilimindedirler. Dolayısıyla, rekabetin yüksek olduğu pazarda, akıllı telefon markalarının, tüm bu faktörleri dikkate alarak, tüketicilerin algıladıkları kalite düzeyini arttıracak faaliyetlerde bulunmaları gerekmektedir. Tüketicilerin, istek ve beklentilerini karşılayarak ve onları memnun ederek, marka bağlılığı yaratmalıdırlar. Akıllı telefon markalarının, tüketicileriyle bağ kurmaları, rekabet avantajı yaratmaktadır. Bu bağın oluşturulmasında önemli olan faktörlerden biri, marka güvenidir. Tüketiciler, güvendikleri markayla bağ kurabilirler. Bu noktadan hareketle çalışmanın amacı, akıllı telefon kullanıcılarının algıladıkları kalitenin marka bağlılığını ne yönde etkilediğini belirlemektir. Bu etkide, marka güveninin aracılık rolü de ele alınmıştır. Bunun yanı sıra algılanan kalitenin marka bağlılığına etkisinin demografik faktörlere ve markalara göre farklılık gösterip göstermediği de araştırmaya konu edilmiştir. Araştırmada, literatürde yapılan çalışmalar dikkate alınarak, bir model geliştirilmiştir. Araştırma akıllı telefon markalarını kullanan tüketiciler üzerinde uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre, algılanan kalite marka bağlılığını olumlu yönde etkilemektedir. Bu etkide marka güveninin aracılık rolü bulunmaktadır. Algılanan kalitenin marka bağlılığına etkisi, cinsiyete göre farklılık göstermezken; yaş gruplarına, eğitim düzeyine ve medeni duruma göre farklılık göstermektedir. Ayrıca, algılanan kalitenin marka bağlılığına etkisi markalara göre de farklılık göstermektedir.