İKÜ Hukuk Fakültesi Dergisi / Journal of Istanbul Kultur University Faculty of Law
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11413/1399
Browse
Browsing İKÜ Hukuk Fakültesi Dergisi / Journal of Istanbul Kultur University Faculty of Law by Publisher "Seçkin Yayıncılık"
Now showing 1 - 20 of 126
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Metadata only 2872 sayılı Çevre Kanunu md. 3/g Uyarınca Masraf Kavramı ve Kirletenin Masrafları Ödeme Yükümlülüğü(Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Akbıyık, Cem; 113789Çevre kanunu md 3/g uyarınca kirlenme bozulmanın önlenmesi, giderilmesi azaltılması durdurulması için gerekli tedbirleri almakla ve tedbirlerin gerektirdiği masrafları karşılamakla yükümlüdür. Kirleten gerekli tedbirleri almazsa bu tedbirleri alan kamu kurum ve kuruluşları masrafları kirletenden anılan hükme göre talep edilir. Ancak söz konusu tedbirleri alan, masraf yapan özel hukuk kişilerinin kirletenden bu masrafları nasıl geri isteyeceğine ilişkin bir düzenleme yoktur. Bu durumda öncelikle üçüncü kişi ile kirleten ile sözleşmesel bağ olup olmadığına bakılır. Eğer aralarında sözleşmesel yoksa hangi hükmün uygulanacağını belirsizdir. Öncelikle TMK md. 730 hükmü uygulanabilir gözükse de. Bu hüküm masraf taleplerini karşılamak için elverişli değildir. Kanaatimizce burada TBK md. 529'da düzenlenen vekaletsiz iş görme hükmü kıyas yoluyla uygulanmalıdır. Böylece üçüncü kişi yaptığı zorunlu ve faydalı masrafları kirleten geri talep edebilcektir.Publication Restricted 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Adam Çalıştıranın Sorumluluğu(Seçkin Yayıncılık, 2016) ATEŞ, ZEHRA GİZEMAdam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk hallerinden biridir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda İstihdam Edenlerin Mes’uliyeti olarak düzenlenen mad- de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Adam Çalıştıranın Sorumluluğu olarak düzen- lenmiştir. Maddeye eklenen yeni fıkrada adam çalıştıranın organizasyon sorumluluğu düzenlenmiştir. Çalışmamızda TBK md. 66’nın düzenleniş biçimi, uygulama şartları ve adam çalıştıranın sorumluluğunun hukuki sonuçları ele alınacaktır.Publication Metadata only 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Tehlike Sorumluluğu(Seçkin Yayıncılık, 2014-07) Gümüşsoy Karakurt, Güler; 258071Özellikle gelişen teknoloji ile birlikte kusur ilkesinin adaleti sağlamada yetersiz kalması sonucu kusursuz sorumluluk halleri Kabul edilmiş olup, bunların başında da tehlike sorumluluğu gelmektedir. Tehlike sorumluluğu ilk defa 1 Temmuz 20012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 71. Maddesi ile genel bir düzenlemeye kavuşmuştur. 6098 sayılı TBK ile yürürlükten kaldırılan 818 Sayılı Borçlar Kanununda böyle bir düzenlemeye yer verilmemişti. Tehlike sorumluluğu hukukumuza 6098 sayılı TBK ile girmemiştir. Bu konuya ilşikin özel kanunlar mevzuatımızda bulunmaktadır. Bunların başında da Karayolları Trafik Kanunu gelmektedir. Çalışmamızda öncelikle hukukumuzda tehlike sorumluluğunun düzenleniş biçimini, sonrasında TBK mad. 71’in uygulama şartlarını ve sonuçlarını ele alacağız.Publication Restricted 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sürelere İlişkin Genel Hükümleriyle (M.90-94) Getirilen Değişikliklerin Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2013) KORKMAZ, HÜLYA TAŞYargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir şekilde yürütülebilmesini sağlamak amacıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, dava esnasında yapılması gereken işlemlerin gerçekleştirilmesi için süreler öngörülmüştür. Bu süreler esas olarak taraflar için öngörülmüş olmakla birlikte, her iki Kanun’da da, ilgililer ve mahkemeler için de süreler belirlenmiş; taraflar için öngörülen sürelere riayet edilmemesi, kesin süre içinde yapılması gereken işlemi yapma hakkının ortadan kalkması şeklinde yaptırıma bağlanmıştır (HUMK m.163, c.2; HMK m.94/3). Her iki Kanun’daki sürelere ilişkin genel hükümler birbirine benzemekle birlikte, anılan hükümler arasında şekil ve esas bakımından farklılıklar da mevcuttur. Bu çalışmanın amacı, esas olarak söz konusu farklılıkları tespit ederek 6100 sayılı Kanunla getirilmiş değişiklikleri değerlendirmektir. Ancak bu arada sürelerle ilgili münferit bazı özel hükümler ile Yargıtay’ın sürelerle ilgili kararlarındaki tutum da konuyla ilgisi olduğu ölçüde genel olarak değerlendirilecektir.Publication Metadata only 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Kapsamında İşverenin Yükümlülükleri ve Sorumluluğu(Seçkin Yayıncılık, 2014-01) Demir, Ender; 166437İş sağlığı ve güvenliği gerek insan yaşamının kutsallığı ve gerekse son yıllarda iş hayatında meydana gelen iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle oluşan yüksek maliyetler nedeniyle büyük önem taşımaktadır. 30 Haziran 2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konmuştur. Anılan Kanun’da kamu ve özel sektör ayrımı yapılmaksızın işverenlere önemli yükümlülükler öngörülmüştür. Bu çalışmada 6331 sayılı Kanun kapsamında işverenin yükümlülükleri ve sorumluluğu üzerinde durulacaktır.Publication Restricted 6356 Sayılı Kanun Çerçevesinde İşletme Toplu İş Sözleşmesi(Seçkin Yayıncılık, 2016) GÜMRÜKÇÜOĞLU, YELİZ BOZKURTİşletme toplu iş sözleşmesi, hukukumuzda kabul edilen toplu iş sözleşmesi türlerinden biridir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda toplu iş sözleşmesinin üç farklı türde yap ılabileceği kabul edilmiştir. Bunlar, işyeri, işletme ve grup toplu i ş sözleşmeleridir. 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 2. fıkrasına göre, ‘Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yap ı- labilir’. Böylece kanun koyucu tarafından bir zorunluluk olarak öngörülmüş olan işlet- me toplu iş sözleşmesinin koşulları varken, taraflarca başka bir sözleşme türünün seçi- lebilmesi mümkün değildir. Bu çalışmada 6356 sayılı Kanun kapsamında işletme toplu iş sözleşmesinin yapılması, işletme niteliğinin tespiti ve işletme toplu iş sözleşmelerinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar incelenmeye çalışılacaktır.Publication Metadata only 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Bilgilendirme Yükümlülüğünün Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Bellican, Cüneyt; 1128526502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun, tüketicinin bilgilendirilmesi konusunda, eski 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'a göre daha geniş düzenlemeler getirmiştir. Tüketicinin, sözleşmeden makul süre önce bilgilendirilmesi, sağlık karar verebilmesi bakımından önem taşır. Çalışmamızda, bilgilendirme yükümlülüğü, çeşitli tüketici sözleşmeleri dikkate alınarak ele alınmıştır.Bilgilendirme yükümlülüğü sadece, 6502 sayılı Kanun düzenlenen hükümlerle sınırlı değildir. Genel hükümler de, bu bağlamda dürüstlük kuralı da bu yükümlülüğün varlığının, kapsamının belirlenmesinde önemli rol oynar. Yükümlülüğün yerine getirilmemesi, hile ve culpa in contrahendo kavramları bakımından da değerlendirme yapılmasının gerekli kılar. Bilgilendirme yükümlülüğünün ihlalinin yaptırımı sadece idari para cezası değildir. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi durumunda tazminat yaptırımı da sözkonusu olur.Publication Restricted 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Tescilli Markanın Kullanılmaması ve Buna Bağlanan Hukuki Sonuçlar(Seçkin Yayıncılık, 2019) AKKARTAL, HANİFE ÖZTÜRKTescilli markanın marka korumasından yararlanabilmek için, Sınai MülkiyetKanunu’nda belirtilen biçimde kullanılması gereklidir. Aksi halde, marka sahibi tarafından,tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiğimal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımınabeş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline Türk Patent ve Marka Kurumutarafından karar verilir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarlakullanılması, sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması., markasahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.Tescilli marka sahibinin markasını kullanmaması, sonraki tarihli marka başvurusunaitirazının reddine sebep teşkil edebileceği gibi; sonraki tarihli bir markanın hükümsüzlüğütalebiyle veya markasına tecavüz edildiği gerekçesiyle açılan davada, def’i olarakda ileri sürülebilecektir.Publication Metadata only AB’deki Kadın Mülteci ve Sığınmacıların Durumu Üzerine(Seçkin Yayıncılık, 2016-01) 273247; 262094Bu çalışma, Avrupa Parlamentosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesinin, kadın mülteci ve sığınmacıların durumlarının düzeltilebilmesi için farklı alanlarda gereçkleştirilecek bir dizi eylem önerisinde bulunduğu, “AB’deki kadın mülteci ve sığınmacıların durumu üzerine” başlıklı raporunun çevirisinden oluşmaktadır.Publication Metadata only Acente ve Acentelik Sözleşmesi(Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Köker, Nilüfer; 229489Bu çalışmada, öncelikle Acentenin Alman ve Türk hukukundaki tarihçesine değinilip, sonrasında ise acente ve acentelik sözleşmesine ilişkin genel bilgilere yer verilmektedir. Bu çerçevede, acentenin tanımı, unsurları, tacir niteliği ve türleri incelenmektedir. Sonrasında acentelik sözleşmesinin hukuki niteliği ve hükümleri ele alınmaktadır. Devamında acentenin yetkileri ve acentelik sözleşmesinin kendisine yakın sözleşmelerle olan farklılıkları tespit edilmektedir. Çalışmanın sonunda uygulanacak hükümler ve acentelik hakkındaki hükümlere tabi tutulan diğer hukuki ilişkiler ortaya konulmaktadır. Çalışmada Türk hukuku temel alınmıştır ve konular el verdiğince Alman Hukuku ile karşılaştırılmıştır.Publication Metadata only Adli Kontrol(Seçkin Yayıncılık, 2016-01) Sırma Gezer, Özge; Saygılar Kırıt, Yasemin F.; 142306; 1423055271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte Türk ceza usul hukuku sisteminde yer edinen yeni koruma tedbirlerinden biri de adli kontrol tedbiridir. CMK’da yapılan değişikliklerle adli kontrol tutuklamaya alternatif bir koruma tedbiri olması öngörülmektedir.Publication Restricted AİHM Kararları Açısından, Adil Denge Kavramı İçin Gözetilecek İlkeler, Kavramın İçeriğinde Bulunan Ögeler, Kavramın Tanımı ve Terminoloji Sorunu(Seçkin Yayıncılık, 2024) ÖZMEN, AHMET MÜNCİTemel hak ve özgürlüklerle ilgili yargılama yapan AİHM’nin bakış açısıyla, adil denge kavramını için gözetilen ilkeler ve kavramın içinde yer alan ögeler, doktrin- den ve AİHM kararlarından yararlanılarak incelenmiş ve bütün bu verilerin ışığında adil denge kavramının tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, uygulamada terim birliği bu- lunmadığına dikkat çekmek amacıyla, terminoloji sorunu üzerinde durulmuştur.Publication Metadata only AİHM Kararlari Işığında Kolluk Mensuplarının Sendikalaşma Özgürlüğünün Sınırları(Seçkin Yayıncılık, 2016-01) Tezcan, Durmuş; 114237Bu çalışmada kolluk mensuplarının sendika kurma ve sendikaya üye olma özgürlükleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında tarihsel bir yaklaşımla incelenmiştir. Konunun Türk Hukukundaki gelişimi açıklanmış ve AİHM’in konuya ilişkin kararları değerlendirilmiştir. AİHM’in Türkiye aleyhine vereceği olası bir mahkumiyet kararından önce mevzuatımızdaki düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.Publication Metadata only AİHM’in Aihm’in 29 Mart 2010 Tarihli Medvedyef Vd.–Fransa Kararı Işığında Açık Denizde Uyuşturucu Madde Kaçakçılıgı ile Mücadele(Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Tezcan, Durmuş; 114237Açık denizde işlenen suçlar bakımından ülkelerin tamamına yakınında farazi ülke teorisine dayanarak gemide işlenen suçların, bayrağını taşıdığı ülke mahkemelerince kovuşturulması kabul edilmiştir. Bu çerçevede 1926 yılında, Lotus ve Bozkurt gemileri arasında meydana gelen çatma olayında, Uluslararası Sürekli Divanı her bir geminin, bayrağınu taşıdığı ülkede koyuşturma yapılmasına karar vermiştir. Bu karar, açık denizde işlenen uyuşturucu madde kaçakçılığı suçunda da geçer olan bir ilke şeklinde, bu alanda yapılan sözleşmelerde esas alınmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de , içtihat oluşturan bir kararındai bu ilkeyi teyit etmekte, açıkça kovuşturmanın aktarması yönünde temel bir düzenleme olmadıkça, bir başka ülkenin bu gemi adamlarını yakalayıp gözaltına almasını, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali saymaktadır.Publication Restricted Aktuelle Arbeitsrechtliche Fragestellungen Des Fußballsports(Seçkin Yayıncılık, 2014) WALKER, WOLF-DIETRICHPublication Restricted Alacağı Devredenin Garanti Sorumluluğu ve Garanti Sorumluluğunun Faktoring Sözleşmelerindeki Görünümü(Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGİÇ, YARGIÖzel hukuka dayalı, üçlü taraf ilişkilerinin bir türü olan alacağın devri, de-vamlı gelişen ve değişen sosyo ekonomik dünyada kişi ve kurumların nakit para ihtiya-cını sağlaması amacıyla işlev gösteren bir müessese olup günümüzde faktoring şirketle-rinin alacağın devri anlaşmalarında sıkça görülmektedir. Bu uygulama gereğince şahısve/veya kurumlar alacaklarını faktoring şirketlerine devreder, nakit para ihtiyaçlarınıkarşılarlar. Geçmiş hukuk sistemlerinde şahsa bağlı borç olma özelliğini koruyan alaca-ğın devri, günümüzde bağımsız bir borç ilişkisi olarak karşımıza çıkmış, ama üçlü tarafilişkisi olması dolayısıyla devredilen alacağın doğmamış veya ileride doğmayacak ola-bilmesi ya da geçmişte doğmuş alacağın devir anında son bulmuş olması risklerini be-raberinde getirmiştir. Aynı zamanda alacağı devralanın borçlu şahsın ödeme gücündenyoksun olmasıyla karşılaşması da olasılıklar içerisindedir. Bu sorunlar karşısında çeşitlimevzuatlarda problemleri çözmek amacıyla bazı düzenlemeler yapılmış ve biz de bumakalede alacağı devredenin garanti sorumluluğu müessesenin daha iyi anlaşılmasınısağlamak adına ilginç çözüm önerileri getirmiş kanuni düzenlemeleri incelemekteyiz.Publication Restricted Aldatılan Eşin ve Birlikte Yaşayan Nikâhsız Eşin Manevi Tazminat Davası(Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGEN, MAHMUTPublication Metadata only Alman Federal İş Mahkemesi Kararı (2 AZR 237/14 – 26.03.2015)(Seçkin Yayıncılık, 2016-01) 2294891. Vücut dışında bir döllenmeden kaynaklanan hamilelik (in vitro fertilizasyon) durumunda MuSchG (Alman Annelik Koruma Kanunu) § 9 Abs. 1 S. 1 gereğince, iş akdini fesih etme yasağı döllenmiş yumurta hücresinin rahime yerleştirilmesiyle birlikte (embriyo transferi) başlamaktadır. 2. KSchG (İşten Çıkarmalara Karşı Güvence Kanunu) kapsamının dışında gerçekleşen bir fesih durumunda bu fesih, fesih nedenini istenilen tüp bebek tedavisi ve buna bağlı olarak bir gebelik olasılığının oluşturduğu durumlarda, BGB (Alman Medeni Kanunu) § 134 ve AGG (Alman Genel Eşit Muamele Kanunu) § 7 Abs. 1, §§ 1, 3 gereğince geçersiz sayılacaktır.Publication Metadata only Alman Kira Hukuku'nda Kira Artışını Frenleme Sistemi, Emlakçı Komisyonunda Sipariş Prensibi ve Türkiye'deki Benzer Uygulamalar(Seçkin Yayıncılık, 2018-07) Altınok Villemin, Derya; Köker, Nilüfer; 253608; 229489Alman hukukuna, kira hukuku ile ilgili olarak 01 Haziran 2015 tarihinde, sıkışık konut piyasasında kira artışlarını frenlemeye yönelik ve emlakçı komisyonunun kim tarafından ödeneceğine dair iki yeni düzenleme getirilmiştir. Sıkışık konut piyasasında kira artışını frenlemeye yönelik düzenleme Alman Medeni Kanunu olan BGB ye eklenmiştir. Bu düzenleme ile ev sahipleri yeni kira sözleşmesi yaparken artık 10%'dan fazla zam yapamayacaktır. Emlakçı komisyonuna ilişkin düzenleme ise Konut Aracılığı Kanunu'na eklenmiştir. Bu düzenlemeye göre emlakçılar kimden talimat alırsa komisyonu ondan alacak; dolayısıyla komisyonu her zaman kiracıdan değil kendisini görevlendiren kişiden talep edebileceklerdir. Almanya ugulaması ile karşılaştırılmak üzere Türkiye'deki kira artış oranlarının belirlenmesine dayanak olan yasal düzenlemeler çerçevesinde kiracının korunması konularına değinilmiştir. Türkiye'de kira artış oranlarının belirnemsine dayanak olan yasal düzenlemeler çerçevesinde kiracının korunması konularına değinilmiştir. Türkiye'deki emlakçı komisyonculuğunun yasal temelleri sorgulanmış ve yerleşik uygulamalardan bahsedilmiştir.Publication Restricted Anayasa’ya Aykırı Bir Vergi Örneği: Bina Vergisi(Seçkin Yayıncılık, 2016) CANGÜLOĞLU, YASEMİNServet vergisinin bir alt türü olan emlak vergisinde, bina vergisinin matrahının tespit edilebilmesi, Türk Vergi Sistemi’ndeki pek çok vergiden farklı olarak, beyana dayalı değildir. Bu çalışmamızda bina vergisi matrahının belirlenmesinde bir kıstas olan bina met- rekare normal inşaat maliyet bedellerinin, Maliye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenmesi ve ilgili bakanlıklar tarafından belirlenen bu bedellere karşı da yalnızca Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği tarafından dava açılabile- ceğini kabul eden, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49 maddesinin (a) fıkrası, Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenen yasallık ilkesi ile yine Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti açısından değerlendirilerek ele alınmaya çalışılacaktır.