İktisadi İdari Bilimler Fakültesi / Faculty of Economics and Administrative Sciences
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11413/12
Browse
Browsing İktisadi İdari Bilimler Fakültesi / Faculty of Economics and Administrative Sciences by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 339
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access 1. Dış Ticaret Zirvesi: “Uluslararası Ticarette 100 Yılın Mirası ve Sürdürülebilir Gelecek Vizyonu”: Konferans Özet Kitapçığı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2024) Kolektif; ed., Çiğdem Kaya; ed., Nebile Korucu Gümüşoğlu; ed., Namıka Elif KüçükItem Open Access 10. KOBİ’ler ve Verimlilik Kongresi Bildiriler Kitabı, (Özet/Tam Metin)(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) Kolektif; ed., Emine Müge Çetiner; ed., Andaç Toksoy; ed., Tuğçe Kumral YürekPublication Open Access 2005-2015 Yılları Arasında BIST30 Endeksi ve BIST30 Endeks Vadeli İşlem Sözleşmeleri Arasındaki Nedensellik (Öncül-Ardıl) İlişkisinin İrdelenmesi(2016) Çetiner [İşeri], Emine Müge; Kaçmazer, Murat; 2855Vadeli piyasalarda işlem gören enstrumanların, spot piyasalarda ortaya çıkan risklere karşı koruma sağlamak için oluşturulması vadeli ve spot piyasa arasındaki etkileşimin temelini oluşturmaktadır. Literatürde iki piyasa arasındaki etkileşim, vadeli piyasadaki işlemlerin spot piyasadaki volatiliteyi azalttığı, spot piyasaya derinlik kazandırdığı ve fiyat oluşumunda öncülük ettiği şeklinde yer almaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de vadeli ve spot piyasa arasındaki nedensellik (öncül-ardıl) ilişkisi 2005-2015 yıllarını kapsayan dönemde, BIST30 endeksi ve BIST30 endeks vadeli işlem sözleşmesi örneğinde ele alınmıştır. Vadeli ve spot piyasa arasındaki öncül-ardıl ilişkisi Johansen Eşbütünleşme Modeli, Hata Düzeltme Modeli (VECM), Granger Nedensellik Testi, Etki Tepki Analizi ve Varyans Ayrıştırma gibi ekonometrik yöntemler kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre 2005-2015 yıllarını kapsayan dönemde nedensellik ilişkisinin spot piyasadan vadeli piyasaya doğru olduğu anlaşılmıştır.Publication Open Access 2008 Küresel Finansal Krizinin Türkiye, Japonya ve Çin’de Demir Çelik Sektörüne Etkileri Üzerine Ekonometrik Bir Uygulama(2022) Taşdelen, Selvihan; Çetiner, Emine Müge; 28552008 küresel finansal krizi, 1929 Büyük Bunalımından bu yana yaşanan en büyük ekonomik kriz olarak kabul edilmektedir. Amerika’da başlayan ve küresel olarak tüm dünyayı etkisi altına alan 2008 finansal krizinin, tüm ülkeleri ve sektörleri etkilediği gibi demir çelik sektörünü de etkilediği görülmektedir. Bu bağlamda, sunulan çalışmanın konusu, 2008 küresel finansal krizinin, Türkiye, Japonya ve Çin demir çelik sektörleri üzerindeki etkisinin ekonomik olarak test edilmesidir. Hedef, küresel finansal krizden, demir çelik sektöründe hangi ülkenin ne düzeyde etkilendiğini araştırmaktır. Çalışma, ülkeler bazında demir çelik sektörünün teorik olarak incelenmesi ve küresel finansal krizin etkilerinin belirlenmesi için yapılmıştır. Metodolojik olarak da, ülkelerin demir çelik tüketimleri, ihracatları, ithalatları ve gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) verileri ele alınarak krizin etkilerinin ortaya konulması amacıyla, kriz öncesi ve sonrası değişkenler için kukla değişkeni kullanılarak, 1990-2019 yılları arası için otoregressif hareketli ortalamalar modeli (ARIMA) uygulanarak bir analiz yapılmıştır. Analiz bulgularına göre, vaka ülkelerdeki demir çelik sektörünün 2008 krizinden etkilendiği gözlemlenmiştir.Publication Embargo 2011-2015 Yılları Arasında Bist 30 Endeksi ve BİST30 Endeks Vadeli İşlem Sozleşmeleri Arasındaki Volatilite İlişkisinin İrdelenmesi(2017-06) Çetiner [İşeri], Emine Müge; Kaçmazer, Murat; 2855Vadeli piyasalarda işlem gören enstrümanların, spot piyasalarda ortaya çıkan risklere karşı koruma sağlamak için oluşturulması vadeli ve spot piyasa arasındaki etkileşimin temelini oluşturmaktadır. Literatürde iki piyasa arasındaki etkileşim, vadeli piyasadaki işlemlerin spot piyasadaki volatiliteyi azalttığı, spot piyasaya derinlik kazandırdığı ve fiyat oluşumunda öncülük ettiği şeklinde yer almaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de vadeli ve spot piyasa arasındaki volatilite ilişkisi 2011-2015 yıllarını kapsayan dönemde, BIST30 endeksi ve BIST30 endeks vadeli işlem sözleşmesi örneğinde ele alınmıştır. Vadeli ve spot piyasa arasındaki volatilite ilişkisi GARCH Modeli, TARCH Modeli, EGARCH Modeli ve PARCH Modeli gibi ekonometrik yöntemler kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre 2011- 2015 yıllarını kapsayan dönemde vadeli piyasaların spot piyasadaki volatiliteyi azalttığı anlaşılmıştır.Publication Open Access 21. Yüzyılda Tarih Yazımı ve Tarihçilik Üzerine Bir İnceleme(A Kitap, 2021) PAPUÇÇULAR, HAZALPopülizm, otoriterleşme ve sağın yükselişiyle dünya siyasetinde gerçekleşen dönüşümler, günümüzde sosyal bilimcilerin en sık tartıştığı meseleler haline gelmiştir. Öyle ki, sosyal bilimcilerin birçoğu dünya siyasetinin, iktisadının, toplumlarının ve dolayısıyla da bunları inceleyen bilimlerin yeni bir paradigmanın eşiğinde olduğu konusunda hem fikir görünmektedir. Buradan hareketle bu makale böylesi bir dönemde ortaya çıkan veya önem kazanan tarihyazımı akımlarını analiz etmektedir. Bu bakımdan, bu çalışma küresel düzen ve tarihyazımı arasındaki bir tezadı da ortaya koymaktadır. Zira, son on yıllık dönemde tarih yazımı, dünyaya damgasını vurmakta olan ideolojilerin aksine, parçalanmadan ziyade 1990’larda dahi görülmeyen bir globalleşme trendi göstermektedir. Küresel tarih (global history) ve ulus-ötesi tarih (transnational history) alanında verilen eserler giderek artarken, bu alanlar uluslararası ilişkiler tarihi (international history) ve/veya diplomasi tarihi (diplomatic history) gibi geleneksel alanları da dönüştürmektedir. Tarihçiler bir taraftan bir devleti, toplumları ya da devletler arasındaki ilişkileri ortaya koymaya devam ederken, diğer taraftan giderek daha fazla araştırmacı daha geniş kavramlarla ve sınırları aşan meselelerle uğraşmaya başlamıştır. Çevre tarihi (environmental history), duygular tarihi (emotional history) ve nöro-tarih (neuro-history) de son dönemde daha çok önem kazanan alanları oluşturmaktadır. Bu çalışma, tüm bu alanların gelişimini mevcut literatür üzerinden aktarırken aynı zamanda son yıllardaki teknolojideki ilerlemelerle tarihin yönteminde de birtakım değişiklikler olduğunu belirtmektedir. Bu gelişmelerin yanında, gerçek sonrası dönem olarak adlandırılan bu dönemin ve içinde bulunulan Covid-19 pandemisinin tarihyazımına ne derece etki edebileceği analiz edilmektedir. Sonuç olarak bu makale, tarihyazımı literatüründeki dönüşümleri ve yeni tartışmaları ortaya koymayı hedeflemektedir.Publication Metadata only 21. Yüzyılın dönüşen dünyasında tarihçilik ve tarih yazımı(2019-11) PAPUÇÇULAR, HAZAL; 180376Otoriterleşme, popülizm, aşırı sağ ve yükselen milliyetçilikler dünya siyasetinde gerçekleşen dönüşümler sonucunda bugün sosyal bilimcilerin en sık tartıştığı meseleler hâline gelmiştir. Öyle ki, sosyal bilimcilerin birçoğu dünya siyasetinin, iktisadının, toplumlarının ve dolayısıyla bunları da inceleyen bilimlerin yeni bir paradigmanın eşiğinde olduğu konusunda hem fikir görünmektedir. Bu yeni paradigmaya göre, 1990’ların sıkça tartışılan globalleşme ve demokratikleşme fikri yolun sonuna gelmiş ve dünya bir nevi 1930’ları andırır şekilde sağın ve milliyetçiliğin yükselişini, otoriter rejimlerin geri dönüşünü deneyimlemektedir. Buradan hareketle bu makale böylesi bir dönemde ortaya çıkan yeni tarih yazımı akımlarını analiz etmektedir. Bu bakımdan, bu çalışma küresel düzen ve tarih yazımı arasındaki bir tezadı ortaya koymayı hedeflemektedir. Zira son on yıllık dönemde tarih yazımı, dünyaya damgasını vurmakta olan ideolojilerin aksine, parçalanmadan ziyade 1990’laıda dahi görülmeyen bir globalleşme ve tarihte incelenen özneler düşünüldüğünde de demokratikleşme trendi göstermektedir. Örneğin, uluslararası tarih (international history) ismi yerini giderek küresel tarihe (global history) ve ulus-ötesi tarihe (transnational history) bırakmaya başlamıştır. Artık bir devletin, bir toplumun ya da devletler arasındaki ilişkilerin ortaya konmasından ziyade tarihçiler giderek daha geniş kavramlarla ve sınır içermeyen meseleler ile uğraşmaya başlamıştır: çevre tarihi (environmental history), nöro-tarih (neuro-history), şeylerin tarihi (history o f the things), insan-ötesi tarih (post-human history) bunlardan sadece birkaçını oluşturmaktadır. Üstelik küresel ölçekte tarih yazımı değişirken aynı zamanda metodolojisi de son yıllarda ortaya çıkan dijital dönüşüm ile değişmektedir. Dijital tarih (digital history) hatırı sayılır bir biçimde desteklenmektedir. Kısacası tarih yazımı, dönüşen 21. yüzyılın bugün çokça konuşulan siyasi niteliğinin aksine bir rotada ilerler görünmektedir. Tabii, tüm bu gelişmelerin yanında, gerçek sonrası dönem olarak adlandırılan bu dönemin tarih yazımına ne derece etki ettiği ya da edeceği de bir başka soru işaretidir. Tüm bu dinamiklerden hareketle bu çalışma, tarih yazımı literatüründeki dönüşümleri ve yeni tartışmaları ortaya koymayı hedeflemektedir.Publication Metadata only AB Fonlarının Türkiye de Dağılımı ve Bir Etkenlik Analizi MÜDSEM Projesi(2006) Alçın, Kerim Sinan; 9467Publication Embargo Ağ Etkisi Ve Teknoloji Şirketlerinin Yaşam Döngüsü Üzerindeki Etkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi / İktisat Bölümü, 2016-04) Çelebi, AtahanPublication Metadata only Aiming The Best or Good Enough and Perception of Service Quality(2011) Arıker, Çağla; Baysal, Ayşe Can; 116171; 10079Publication Metadata only Algılanan Mağaza Çevresi, Perakende Müşterilerinin Hissettiği Karışıklık ve Alışveriş Deneyimi İlişkisi(2018) Arıker, Çağla; Yozgat, Uğur; 116171; 3952Publication Open Access Alternatif Finansal Kaynak Oluşturmaya Yönelik Bir Model Önerisi(2021) Çetiner, Emine Müge; Çağlar, Onur Baran; 2855Birey veya kurumsal olarak sahip olunan tarih, sanat ve antika eserleri elde tutulduğu sürece âtıl bir kaynak olarak durmakta ve piyasa değeri üzerinden finansman aracı olarak kullanılamamaktadır. Aile şirketleri başta olmak üzere girişimciler alternatif finansman kaynaklarına ve varlıklara ihtiyaç duymaktadır. Bu çalışma kapsamında; finansal kaynaklara ulaşımı kısıtlı veya elindeki âtıl kaynakları gerçek değeri üzerinden teminat olarak kullanamayan aile şirketleri ve girişimciler başta olmak üzere tüm firmalara alternatif finansal varlık ve teminat oluşturma ile ilgili olarak bir model önerilmektedir. Son dönemde varlık yönetimi konusunda artan finansal modellerin etkileri sanat eserleri konusunda da önemli gelişmelere yol açarak, sanat eserlerinin finansal varlık ve araç olarak tanımlanmalarına neden olmuştur. Çalışmada, öncelikle pazarın mevcut durumu ve problemleri aktarılacak. Çalışmaya baz teşkil edecek problemin tanımı ile blokzincir ve bağlı teknolojilerin uygulanabilirliğinin çerçevesi çizilecektir. Sanat eserleri konusunda yatırım ve finansal birikimi bulunan, bireysel ve kurumsal çaba sağlayan aktörlerin sistemi irdelemelerine yönelik görüşmeler gerçekleştirilecek ve sorulara cevap aranacaktır. Finansal modelin ana hatlarının belirlenmesinin yanı sıra, temelde hukuksal ve sosyal olarak önerilen modelin etkileri konusunda sektör uzmanlarından görüşler alınacaktır. Sonuç olarak, birey ve kurumların sahip oldukları ve finansal olarak âtıl değerlendirilebilecek sanat eserlerini sürdürülebilir bir finansal bir varlığa dönüştürebilmeleri konusunda farkındalık oluşturulması hedeflenmektedir. Çalışmanın, kuramsal olarak gelecekte âtıl kaynakların yeni menkul değerler olarak kullanımlarının blokzincir teknolojisi ile uygulanabilirliği konusunda öncü bulguları sağlama potansiyeli vardır.Publication Metadata only Altı Sigma Eğitim Tasarımlarının Projelerin Performansı Üzerindeki Etkileri(2007) Şen, Ali; 152444Publication Open Access Analitik Ağ Süreci Ve Kalite Fonksiyon Göçerimi Yardımıyla Bankacılık Sektöründe Teknik Özelliklerin İncelenmesi(2020) Bilişik, Murat Taha; 204668Kalite Fonksiyon Göçerimi, müşteri arzuları ve beklentilerini organizasyonun süreçleri ile ilişkilendiren ve hangi teknik özelliklerin iyileştirilmesinin müşteri memnuniyetini artıracağını ölçen bir süreçtir. Bu çalışmada, Kalite Fonksiyon Göçerimi girdisini oluşturmakta olan müşterinin sesi kısmındaki ağırlıklar, Analitik Ağ Süreci yardımıyla elde edilmiştir. Ardından, Kalite Fonksiyon Göçerimi analiz edilerek, teknik özellikler önceliklendirilmiştir. Çalışmanın amacı, bankalara müşteri beklentilerini analiz ederek iyileştirme yollarıyla ilgili öncül bilgiler sağlamaktır.Publication Open Access Anlatı, Analiz ve Teori: Siyasi Tarih Araştırmalarına Farklı Yaklaşımlar(Pamukkale Üniversitesi, 2021) PAPUÇÇULAR, HAZALBu makalenin amacı günümüzde farklı yaklaşımlarla ele alınan siyasi tarih alanında bir araştırmanın nasıl yapılabileceği vebir makalenin nasıl yazılabileceği ile ilgili araştırmacıya genel bir kılavuz oluşturmaktır. Bu bağlamda çalışma siyasi tarihingeçirdiği dönüşümleri inceleyerek günümüzde alanın yekpare bir yapıda olmadığını göstermekte, dolayısıyla bu alanda farklısoru tipleri ve araştırma yöntemleri kullanılarak çeşitli eserler verilebildiğini ortaya koymaktadır. Makale genelde betimselanlatıya dayanan siyasi tarih çalışmalarının teorik/kavramsal yaklaşımlarla da yapılabileceğini, her iki biçimde de analiz vesebep-sonuç ilişkisinin önemli olduğunu vurgulamaktadır. 21. yüzyılda siyasi tarihin kaynaklarının çeşitliliğini ve ulaşılabilirliğinigösteren bu çalışma, bu kaynakları kullanırken ve sonrasında bir makale yazarken özellikle dikkat edilmesi gereken hususlarıda ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, günümüzde farklı yaklaşımlarla siyasi tarih yazını üretilebileceğini, anlatının hâkim yerinikorusa da analizin ve farklı alanlardaki teorilerin giderek önem kazandığını belirtmekte ve bu konuda çalışma yapmak isteyenaraştırmacı için bir çerçeve oluşturmaktadır.Publication Open Access Ar-Ge Performans Öncülleri Olarak Takim Algisi Ve Öğrenme Yönelimi(2021) Cebeci, Coşkun; Kamaşak, Rıfat; Soyaltın, Tuğçe Ezgi; 108779; 234839Amaç- Bu araştırmanın amacı takım algısı ve öğrenme yöneliminin araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerinin performansına olan etkilerinin incelenmesidir. Yöntem- Türkiye’de Ar-Ge merkezi belgesine sahip farklı sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerde çalışan 407 kişiden anket yöntemi ile veri toplanmıştır. Takım algısı ve öğrenme yönelimi boyutlarının Ar-Ge performans değişkenleri arasındaki ilişkilerin teorik olarak uygunluğu doğrulayıcı faktör analizi (DFA) ile incelenirken, değişkenler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi için regresyon analizleri kullanılmıştır. Bulgular- Takım algısı ve öğrenme yönelimi ile Ar-Ge proje performansı arasında ayrı ayrı istatistiki olarak anlamlı ve pozitif ilişkiler bulunurken, öğrenme yönelimi ve takım algısının birlikte hareket etmesi halinde Ar-Ge proje başarısındaki değişime ait açıklayıcılığın arttığı görülmüştür. Sonuç- İşletmelerin özellikle yönetici ve liderler vasıtası ile takım çalışmasını desteklemeleri yanında yetkilendirme, daha geniş iş yapıları ve iş tasarımları yoluyla çalışanlarını sürekli öğrenmeye teşvik etmeleri, Ar-Ge proje performansının arttırılması yolunda önemli uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatürde takım etkinliği ve bireylerin öğrenme yönelimleri gibi faktörlerin Ar-Ge performansına olan etkilerinden bahsedilirken bu ilişkiyi ölçen ampirik araştırma sayısının azlığı dikkat çekmektedir. Araştırma bulgularının bu eksikliğin giderilmesine katkı sağlaması beklenmektedir.Publication Metadata only Are Generation Z Consumers Aware of the Heritage Brand Recognition of Turkish Brands Surviving Over a Century(2015) Arıker, Çağla; 116171Publication Metadata only Askeri Darbeden Milenyuma: Türkiye’de Popüler Kültür Tarihi(2018-12-07) Aydın, Ali MuratPopüler kültür, 1990 sonrası Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile birlikte kapitalist zaferin yeni yaşam tarzının bir ifadesi olarak zihinlere yansımıştır. Kültürel ana temanın tüketmek, başarının zenginlikle ölçülebildiği yeni bir dönemdir insanlık tarihinde... İdeolojik güdülenmenin yerini sahip olmanın dayanılmaz ağırlığının yaşandığı 20. Yyın sonu ve 21. Yyın başı olan yeniçağ, pop-kültiirün, tek arzunun yani tüketmenin çağıdır artık... Her gün mesai saati gerekçesiyle sabahın 6’sında kalkıldığı, şehrin keşmekeşinden bin bir güçlükle nerdeyse 12 saate varan, mesai ücretsiz ağır iş koşullarının yaşanmış olduğu yeni kapitalist düzende renkli dünyalar, kişinin kendisini yeniden üretmesinin tek çıkar yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüketim toplumunun pratiğinin bir diğer ifadesi de gösteri toplumu olmuştur. Gösteri metası, tamamen normal ve sıradan şeyleri-bir araba, ayakkabı, sosyoloji doktorası-olağanüstü eşyalar gibi, üstün ve belki de elitist bir varoluşun anahtarı gibi sunmuştur. Başarılı olmanın tek algısı Debord’un belirttiği şekilde gösteri metasına indirgenmiştir. Yani paraya... Seçkinliği birkaç saatliğine tatmak, aldığı (güvencesiz) ücreti harcayarak konformizmin içerisinde kişilik bulduğunu düşünen beyaz yakalı için aşırılık çağı sona ermiştir artık. Üretim araçları içerisinde kendisini metalaştıran emekçi yığını için tüketim sistemin hegamonik yapısını kabulleniş biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüketim toplumunun içerisine kavuşmak, -pop- olanı tüketmek bireyin tecrit koşullarını, kolektif olandan uzaklaşmasını pekiştirmektedir. Kişi edilgen kalıp başkalarının yaşam imajlarını izleyip tükettikçe kendi varoluşunu ve kendi arzularını o kadar az anlar. Bir yüzyıl öncesinin komple olan bireyi artık uzmanlaşmıştır. Uzmanlaşan birey kendi seçkinliğine ulaşmak adına toplumun geri kalanını kendisinden uzaklaştırır. Seçkinliğin ana bekçisi ise bu uzaklaştırmanın ta kendisidir. Günümüzde, Türkiye’nin alt ve üst kültürel değerlerinde birbirine karşıymış gibi görünen kutupsal değerlere sahip gruplaşmalar tespit edilmektedir. Her kültür grubuna ait bir semt, tercih edilen mekân ve tüketim malzemeleri mevcuttur. Bu ayrışmanın nedenlerinin, dinamiklerinin tespiti bir yana; aslında her ne kadar farklı gibi görünse de Türkiye’de seçkincilik, süreklilik gösteren bir nitelik arz etmektedir. Yukarıda bahsedilen kültürel anlamdaki kutuplaşmanın kaynaklarını, 12 Eylül 1980 sonrası dönemde Turgut Özal iktidarıyla başlayan Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine eklemlenme sürecinde aramak mümkün müdür? Bu çalışma,, popüler kültürün Türkiye’de tarihsel olarak nasıl geliştiğini(kapitalistleşme sürecine paralel olarak), daha sonra da bu gelişimin aktörlerini, Türkiye’nin sosyo-ekonomik dönüşümünde oynadıkları rolleri içerik analizi yöntemiyle açıklamaya çalışacaktır. Çalışmanın çıkış noktası ve gelişimi, Rıfat Bali’nin “Tarz-ı Hayat’tan Life Style’a Yeni Seçkinler, Yeni Mekânlar, Yeni Yaşamlar” adlı eserine dayandırılmıştır. Çalışma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türkiye’nin 80’li yıllardan itibaren piyasa ekonomisine geçişi konu edilir. İkinci bölümde serbest piyasa sisteminin temel aktörlerinin Türkiye’de göstermiş olduğu gelişim; üçüncü bölümde bu aktörlerin oluşturmuş olduğu neo- elitlerin temel görüşleri açıklanmıştır. Dördüncü bölümde siyasal İslam’ın yükselişi karşısında elitlerin takınmış olduğu durum aktarılmıştır. Son bölümde ise organik aydınların basında nasıl zemin edindikleri belirtilmiştir. 12 Eylül 1980 darbesi soması serbest piyasa ekonomisi ile tanışan Türkiye toplumu batılı anlamda tüketmeyi öğrendi. 80 öncesi tasarruf yapan ve yerli malı kullanmaya hükümetlerce, sendikalarca, sivil toplum kuruluşu ve aydın olarak nitelendirilen entelektüelleriyle Türkiye toplumu 80 soması hayattan zevk alan ve tüketim ile kendisini yeniden üreten bir imaja büründü. 80 darbesinin politik ortamında gençler siyasetten uzak durdular. Apolitik bir toplumsal alt zemin içerisinde gençler seçkin elitlerin arasına katılmak için ya özel sektörü ya da siyaset arenasını kullandılar.Publication Open Access Atıl Kaynakların Finansal Varlıklara Dönüştürülmesi Sürecinin İrdelenmesi(2020) Çetiner, Emine Müge; Çağlar, Onur Baran; 2855Tüm devletler halkını tasarrufa ve ilgili finansal varlıklara yönlendirerek; bu varlıklara ulaşabilmeleri için finansal ekosistemi ve oyuncuların ürün ve araçlar çıkarması için kamusal imkân, mevzuat ve kurumlar ile destekleyici yönde tavır alırlar. Bu noktada tasarruf, ülke ekonomisi içinde ve sistemde kalacak şekilde halkın birikim ve atıl durumdaki likit kaynaklarının biriktirilmesi anlamına gelir. Aynı şekilde kritik ve ekonomi için tehlikeli bir diğer terim de İddihardır. İddihar, para ve likit kaynakların dolaşımdan çekilerek devinimsiz kılınması, herhangi bir finansal piyasa ürün, kurum veya yatırım araçlarında değil, yastık altı ve kasalarda âtıl kaynaklar şeklinde tutulması ya da bu çalışmanın konusu olan tarihi, antika ve sanat eserlerinde tutulması şeklinde tanımlanabilir.Atıl durumdaki kaynaklar arasındaki taşınmaz menkul kıymetler, ev, arazi, tarihi, sanatsal ve antika eserler; asıl değeri üzerinden finansman aracı olarak kullanılamamakta, finansal ekosistemde yeterli ekspertiz ve uzmanlık olmadığı için; gerçekte olduğundan daha düşük değerlerden ve bulunduğu yerden ancak başka bir yere taşınarak teminat olarak gösterilebilmektedir. Bu çalışmada; âtıl durumdaki sanat eserlerinin, piyasa ve güncel değeri üzerinden alternatif finansal varlığa dönüştürülmesi modeli ortaya atılacak, incelenecek ve çözüm olarak da Blokzincir ağı ve bağlı teknolojiler üzerinde menkulleştirilmesi üzerinde durulacaktır.Publication Open Access Avrasya Ekonomik Topluluğu, Enerji Politikası ve Ukrayna Krizi(Beta Yayınları, 2014) YESEVİ, ÇAĞLA GÜL; 140841