Hukuk Yüksek Lisans Programı / Law Master's Degree Program

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/509

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 33
  • Item
    Mülkiyet Hakkı Sınırlamalarından Zorunlu Geçit Hakkı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) HAKYEMEZ, GÖKSU DUYGU CANTEPE; Cem Akbıyık
    Çalışmamızda zorunlu geçit hakkının kurulma amacını, kurulma yollarını, niteliğini, sona erme hallerini ve geçit bedelini açıklamaya çalıştık. Çalışmamız 5 ana bölümden oluşmakta olup, çalışmamızın birinci bölümünde geçit hakkının tarih boyunca kullanım biçimi ve tarihsel süreci incelenerek geçit hakkı ile benzerlik arz eden diğer hukuki müesseselerle karşılaştırması yapılmış ve genel olarak irtifak hakları açıklanmış ve irtifak haklarının hukuki niteliği incelenmiştir. İkinci bölümde ise zorunlu geçit hakkının tanımı yapılarak hukuki niteliği ve tarafların hak ve borçları açıklanmış ve yararlanan ve yükümlü taşınmazın bölünmesi haline ne olacağı incelenmiştir. Üçüncü bölümde geçit hakkının kurulması şartlarına ilişkin inceleme yapılarak geçit hakkının kurulma yolları açıklanmıştır. Nihayet çalışmamızın dördüncü bölümünde geçit hakkının sona erme halleri ile birlikte geçit bedelinin iadesi husuus incelenmiş ve son olarak uygulamada geçit hakkına ilk derece mahkemesi kararları ve yüksek mahkeme kararları ışığında değinilmiştir.
  • Item
    Bilişim Sistemlerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) BAYAM, YAĞMUR; Özge Sırma Gezer
    Bu tez çalışmasında Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-f maddesinde düzenlenen bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu incelenmiştir. Bu bağlamda öncelikle bilişim ve bilişim sistemleri kavramları derinlemesine incelenmiş, takip eden bölümlerde ise dolandırıcılık suçunun temel haline ilişkin açıklamalardan sonra inceleme konumuz nitelikli hal ele alınmıştır. Gelişen bilişim teknolojileri diğer suçlarda olduğu gibi dolandırıcılık suçunu da yöntem ve etki alanı açısından etkilemiştir. Sosyal medya kullanımının yaygınlaşması, elektronik ticaretin hızla artması, bankacılık işlemlerinin internet temelli hale gelmesi dolandırıcılık fiillerinin yaygınlaşmasına da sebebiyet vermiştir. Bu tez çalışmasında bilişim sistemleri ile bağlantılı diğer suçlar da karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bilişim sistemlerinin sağladığı imkânlar dolandırıcılık suçunda büyük önem arz eden "hile" unsurunun başka bir boyuta taşınmasına da sebebiyet vermiştir. Bu durum ceza adaleti uygulamacılarına teknolojik gelişmeleri takip ve bu gelişime uyum sağlama sorumluluğu doğurmaktadır.
  • Item
    Tanınmış Marka ve Tanınmış Markanın İltibas Suretiyle Tecavüzü
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) NURSUN, BEDRİYE ERİŞMİŞ; Pınar Çağla Kandıralıoğlu Cuylan
    Sınai Mülkiyet Kanununda marka tanımı açık ve net değildir. Marka sayılabilecek nitelikli işaretleri hükme bağlayan Sınai Mülkiyet Kanununun 4. maddesinin 1.fıkrasından anlaşıldığı üzere, marka bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve /veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir . Bu tanımı temel alan ve sahibine bir takım haklar sunan marka hakkının sağladığı imtiyaz ve koruma alanını bir adım öteye taşıyan "tanınmış marka" kavramı da ulusal ve uluslararası mevzuatta tanımlanmamış olmakla birlikte sahibine alelade markaya göre daha fazla koruma alanı sağlayan, tüketici ve ilgililer tarafından görüldüğü anda refleksif olarak hatırlanan, günümüzde teknoloji ve iletişimin ilerlemesiyle ekonomik olarak daha fazla önem taşıyan ve tecavüz ihtimali artan, ilgili herkesçe bilindiği kabul edilen markadır . Ulusal ve uluslararası iletişim ve erişim ağlarının geliştiği günümüzde sahibi tarafından yaratılan marka, iletişim araçlarıyla tanınmışlığını ve ulaştığı kitleyi arttırmakla birlikte özellikle iltibas (andırma) suretiyle tecavüze uğramakta ve haksız rekabetle daha fazla karşı karşıya gelmektedir. Bu tehlike karşısında pozitif hukuk, ülke mevzuatları ve yargı kararlarıyla tanınmış markanın sıradan markalara göre koruma alanını güçlendirip geliştirmeye çalışmıştır. Bu sayede tanınmış marka sahibinin maddi ve manevi hakları bir nevi güvence altına alınmıştır. Zira belli bir çaba ve emek sarf ederek kuruduğu markayı değerli hale getirmeye çalışan, reklam, broşür, afiş, tanıtım fuarlarıyla maddi olarak da yatırım yaparak markasını her platformda duyurup tanıtarak tanınmış marka statüsüne gelen, güvenirliği, garanti ediciliği ve en önemlisi ayırt ediciliğini ortaya koyan tanınmış marka, tanınmışlığı ve bilinirliği arttıkça; yazım tarzı, renkleri, ambalajı, kullandığı kelimeler, harfler ve sağladığı hizmetler taklit ve iltibas suretiyle kullanılma tehlikesiyle daha fazla karşı karşıya gelmektedir. Bu sebeple tanınmamış veya daha az tanınan markalara oranla daha fazla korunmaya ve imtiyazlı hale getirilmeye muhtaçtır. Vurgulamak gerekir ki her tanınmış marka göreceği korunma yönünden güçlü marka değildir. Çünkü marka sahibinin markasını tescil ettirirken kullandığı sözcük ve işaretlerin niteliğine ve tasvir edici özellik taşıyıp taşımamasına göre zayıf tanınmış marka veya güçlü tanınmış marka olabileceği de unutulmamalıdır. Böyle durumlarda zayıf tanınmış markaların korunma alanı ile güçlü tanınmış markanın korunma alanı ve saldırıya maruz kalma sayısı ve derecesinin de değişeceğini bilmek gerekmektedir. Bu çalışmada tanınmış markanın ne olduğu, nasıl doğduğu, ulusal ve uluslararası hukuktaki tarihçesi ve gelişimi, ulusal ve uluslararası mevzuatlardan doğan korunma alanları ve korunma kaynakları değerlendirilerek tanınmış markanın iltibas suretiyle tecavüzü incelenecektir.
  • Item
    TBK. m. 58'e Göre Manevi Tazminat Davası
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ARICI, ALİME HACER; Cem Akbıyık
    Kişilik hakkı ve buna bağlı kişisel değerlerin korunması hususu hem ülkemizde hem de dünyada gün geçtikçe önem kazanan konulardan birisidir. Bunun ilk ve esas nedeni teknolojinin akıl almaz hızda ve boyutlarda ilerlemesi ve gelişmesidir denilebilir. Bu sebeple hukuk sistemleri, kişilik hakkı ve buna bağlı kişisel değerlerin korunması hususunda gerekli düzenlemeleri yapmak ve zamana bağlı olarak geliştirmek durumundadır. Kişilik hakkı ve buna bağlı kişisel değerlerin ihlali halinde başvurulan en önemli hukuki yollardan birisi de şüphesiz ki manevi tazminat davasıdır. Bu çalışmada, Türk Hukuk sisteminde manevi tazminat davasını düzenleyen hükümlerden biri olan TBK. m. 58 ayrıntılarıyla birlikte incelenmektedir. Çalışma üç bölümden oluşmakta, birinci ve ikinci bölümde TBK. m. 58'e ilişkin konular olan, kişilik hakkı ve kişisel değerler kavramları ile manevi zarar ve manevi tazminat kavramları genel olarak değerlendirilmektedir. Üçüncü bölümde ise TBK. m. 58'in düzenlenme amacı ve genel özellikleriyle birlikte manevi tazminat davasının açılabilme şartları, manevi tazminat miktarının hesaplanması ve diğer önemli hususlar detaylı bir şekilde ele alınmaktadır.
  • Item
    Blockchain Sözleşmelerinin Türk Özel Hukukundaki Yeri
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) TAŞ, ŞEREF; Özlem Acar Ünal
    Bu çalışmanın amacı blockchain sözleşmelerinin Türk Özel Hukukundaki yerinin incelenmesidir. Bu kapsamda borçlar hukukunda, veri koruma hukukunda, Türk vergi mevzuatında ve ceza hukukunda, blockchain sözleşmelerinin konumu incelenmiştir. Dijital dönüşümün tüm birimlerde hatta konuyu ciddiye alan şirketlerde bile eşit şekilde uygulanmadığı görülmüştür. Bazı şirketler dijital dönüşümün bir parçası olarak kullanıcılarına online ve mobil hizmetler sunarken, iş süreçlerini dijitale dönüştürürken günlük iş süreçlerinin dönüşümünü ihmal etmekte ya da reklam ve yeni müşteri kazanımında geleneksel yöntemleri kullanmaya devam etmektedir. Blok zincirinin akıllı sözleşmelerinin bağlantısı, daha genel olarak borçlar hukuku ve sözleşmeler hukuku için temel bir zorluğu temsil eder. Geleneksel olarak, yasa her zaman kendi yönetim kurallarını sağlar.
  • Item
    4857 Sayılı İş Kanunu'nda Geçersiz Sebeple Yapılan Feshin Sonuçları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KONT, ÖZGE; Ender Demir
    İşveren, iş güvencesinden yararlanan işçinin, iş sözleşmesini ancak geçerli bir sebeple sona erdirmelidir. İşçiden kaynaklı geçerli sebepler, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından doğmaktadır. İşin, işyerinin veya işletmenin gereklerinden kaynaklanan geçerli fesih sebepleri ise ekonomik, teknolojik veya yapısal değişikliklerdir. Geçerli fesih sebebinin varlığı dışında, işverenin ayrıca feshi yasada öngörülen usule uygun olarak yapması gerekmektedir. İşçi, fesih bildiriminde bir sebep gösterilmediği ya da gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiasıyla feshe itiraz edebilecektir. İşe iade davasının sonunda, fesih sebebinin geçerli olmadığı veya feshin şekli şartlarına uyulmadığı anlaşıldığı takdirde, feshin geçersizliği tespit edilerek, işçinin işe iadesine karar verilecektir. Aynı zamanda, kararın kesinleştirilmesine kadar işçinin en çok dört aylık boşta geçen süre ücreti ile diğer haklarına ve işverenin işe başlatmaması halinde ödeyeceği, en az dört, en fazla sekiz aylık işe başlatmama tazminatına da hükmedilecektir. Boşta geçen süre ücreti ve diğer sosyal haklar, dört aylık süreyle sınırlıdır. Dört aylık boşta geçirilen süre, işçinin kıdemine eklenecektir. Dolayısıyla, boşta geçen sürenin, kıdeme bağlı haklara etkisi de önemlidir. İşe iade davası sonucunda, işçi işe başlatıldığı takdirde, geçersiz fesihle kendisine ödenen kıdem ve ihbar tazminatının iadesi gerekir. Kanun koyucu, peşin ödenen bu tazminatların dört aylık boşta geçen süre ücretinden mahsup edilmesi gerektiğini belirtmektedir.
  • Item
    Ceza Muhakemesi Hukukunda Şüphe
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) EPÖZDEMİR, MUHAMMED MERTCAN; Yasemin Filiz Saygılar Kırıt
    Toplumların antidemokratik veya demokratik olarak ayrılmasında en önemli yeri teşkil eden olgulardan biri olan ceza muhakemesinin, teorik oluşumunun ve uygulamadaki işleyiş sürecinin en önemli kavramları arasında "şüphe" yer almaktadır. Toplumsal sözleşmesi olan Anayasası ve tarafı olduğu hukuka uygun uluslararası sözleşmeler gereği bir hukuk devleti olan Türkiye, ceza muhakemesi sürecinin işleyişindeki her noktada "şüphe" kavramına yer vermekle mükelleftir. Çünkü ceza muhakemesi sisteminin işleyişinde şüpheden tamamen ari kalan bir süreç söz konusu değildir. Bu nedenle şüphe kavramını, ceza muhakemesi sisteminin çekirdeği olarak nitelendirebiliriz. Nitekim ceza muhakemesi; somut olgulara dayalı suç şüphesi ile başlayıp, şüphe kavramının kovuşturma aşamasında, maddi gerçeklik içerisinde kaybolarak hakimin vicdani kanaati doğrultusunda hüküm verilmesi sürecini kapsamaktadır. Çalışmamızda "şüphe" kavramı detaylıca ele alınacak olup; şüphe kavramı, etkisi altında kaldığı tüm somut hukuki kavramlarla ve süreçlerle birlikte değerlendirilecektir. Çalışmamızın ilk bölümünde, ceza muhakemesinin içeriğine, genel hukuk ilkelerinin şüphe kavramı ile ilişkilendirilmesine, mukayeseli hukukta şüpheye, ceza muhakemesinde şüphenin yeri ve önemine değinilecektir. İkinci bölümde ise soruşturma ve kovuşturma aşamalarında şüphenin rolüne, şüphe derecelerine, şüphe doğrultusunda alınacak kararlara ve delil kavramına yer verilecektir.
  • Item
    Bilgisayar Programlarının Korunmasının Fikri Hukuk Çerçevesinde Değerlendirilmesi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) TAPCI, ELİF NUR; Özlem Acar Ünal
    Teknolojinin hızla gelişmesiyle beraber bilgisayar programları da hayatımızın her alanına dahil olmuştur. Bilgisayar programlarının korunmasına ilişkin izlenmesi gereken yol, bilgisayarların ilk ortaya çıktığı zamandan beri tartışma konusu olmuştur. Bilgisayar programlarının korunmasına yönelik ortak görüş, programların fikir ve sanat eseri olarak korunması yönündedir. Bilgisayar programları mevzuatımızda da Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser olarak koruma bulmuştur. Bu çalışmada ilk olarak bilişim ve bilgisayar teknolojisi kavramları açıklanacak, peşinden fikri mülkiyet hukukunun tarihsel gelişimi incelenecektir. İkinci bölümde bilgisayar programlarının eser niteliği tartışılıp fikri mülkiyet korumasının kapsamı açıklanmaya çalışılacaktır. Son bölümde ise bilgisayar programları üzerindeki fikri hakların ihlal edilmesi durumunda başvurulabilecek hukuki yollar ifade edilecektir.
  • Item
    Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Mali Hakları ve Genel Kurulun Bu Haklar Üzerindeki Yetkisi (Say on Pay)
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) AKIŞ, EDA; Muharrem Tütüncü
    Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca anonim şirketlerin yönetim kurulu üyelerinin ücretleri esas sözleşme hükmü veya genel kurul kararı ile belirlenmektedir. Bu kapsamda halka açık anonim ortaklıklarda yönetim kurulu üyelerinin ücretleri belirlenirken şirketin ücret komitesine danışılması zorunludur. Türk hukukunda yönetim kurulu üyelerinin ücretlerinin belirlenmesinde hissedarların söz sahibi olduğunu söylemek mümkün olsa da bu durum gelişmiş birçok ülkede yer alan Say on Pay uygulamasının Türkiye'de benimsendiği anlamına gelmemektedir. Zira Say on Pay uygulaması özü itibarıyla hem şirket yöneticilerin ücretlerinin hem de şirketlerin ücretlendirme politikasının hissedarların bağlayıcı veya güçlü tavsiye niteliğindeki oyları sayesinde sürekli bir şekilde denetlenmesini temin eden bir uygulamadır. Hissedarların yönetici ücreti üzerindeki oylama yetkisinin ücret belirlenmesinin yanında bu ücretin nasıl belirlendiği, ücretlendirme esaslarının neler olacağı, özellikle performans bazlı ödemelerde hakkaniyetin ve şirket menfaatlerinin nasıl dengeleneceği hususları önem taşımakta olup bu belirleme detaylı bir analiz ve değerlendirme gerektirmektedir. Bu sebeple çalışmamızda Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Almanya, Avustralya, Belçika, Fransa, İsveç, Hollanda, Hindistan, Singapur ve Hong Kong gibi ülkelerin Say on Pay uygulamaları da incelenerek bu ülke sistemlerinin kendi ticaret uygulamalarında ne şekilde dönütler aldığı değerlendirilmiş ve olumlu sonuçlar veren sistemlerin Türk hukuk sistemine ne şekilde dâhil edilebileceği araştırılmıştır. Bu kapsamda çalışmamızda Türkiye'deki mevcut düzenlemeler incelenerek diğer ülkelerle farklılıkları noktasına özellikle değinilmiştir.
  • Item
    Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Üçüncü Kişiler Tarafından Açılan Tapu İptal ve Tescil Davaları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) GÖKPINAR, MERT; Güler Gümüşsoy Karakurt
    Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenici, finansı kendisi tarafından sağlanarak arsa sahibinin arsası üzerine bina yapım işini üstlenmekte; arsa sahibi ise bedel olarak yapılacak binadan bir kısım bağımsız bölümün mülkiyetini yükleniciye devretmeyi vaat etmektedir. Çalışmamızda, üçüncü kişilerin; yüklenici ya da arsa sahibinden bağımsız bölüm edinirken karşılaştıkları hukuki meselelere değinildikten sonra mülkiyet kazanımına ilişkin açmış oldukları tapu iptal ve tescil talepli davalarının görünümleri ve bu davanın özüne ilişkin açıklamalar getirilmeye gayret gösterilmiştir. Çalışmamızın ilk bölümünde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi genel çerçevesiyle ele alınmış olup konuya ilişkin ayrıntıya girilmemiştir. İkinci bölümümüzde üçüncü kişinin bağımsız bölüm edinme yolları, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin temerrüt nedeniyle sona ermesi ve bunun üçüncü kişilere olan yansıması ve son olarak hak kazanılan bağımsız bölümlere ilişkin üçüncü kişiler tarafından açılan tapu iptal davalarının uygulamadaki görünüm biçimlerine yer verilmiştir. Son bölüm olan üçüncü bölümümüzde ise üçüncü kişi tarafından açılan tapu iptal ve tescil talepli davanın özüne ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur.
  • Item
    4857 Sayılı İş Kanununda Devamsızlık Nedeniyle İş Sözleşmesinin Feshi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) ŞAHİN, ÖZDEN; Ender Demir
    Bu çalışma T.C İstanbul Kültür Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü'nde yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışmamızın konusu, işçinin işvereninden izin almaksızın ve herhangi bir mazeret de bildirmeksizin, Kanun'da belirtilen sürelerle işe devamsızlığı halidir. İşçi ve işvereni ile arasında kurulu iş sözleşmesinden doğan en temel ve asli borcu, iş görme borcu olup, işe devamsızlık yapması halinde, söz konusu bu borcun ve yan edimlerin ihlali durumu ortaya çıkmaktadır. Bu durum, somut olayın özelliklerine göre hukukumuzda, iş sözleşmesinin işveren tarafından bildirimli veya derhal fesih nedeni olarak değerlendirilmektedir. Devamsızlık aynı zamanda, geçmişten bugüne, iş hukuku uygulamasında oldukça sık karşılaşılan temel problemlerden biridir. Bu nedenle devamsızlık kavramının tam olarak ne ifade ettiği, kapsamı, hangi hallerde devamsızlık olgusunun ortaya çıktığının kabul edilebileceği, iş sözleşmesine etkileri ve benzeri hususların açıklanarak netleştirmesi önem kazanmaktadır. Bu çalışmada ise, işçinin işvereninden izin almaksızın ve herhangi bir mazeret de bildirmeksizin işe devamsızlığının hangi hallerde işveren tarafından iş sözleşmesinin bildirimli veya haklı nedenle derhal feshine yol açabileceği, Yargıtay kararları ve doktrinsel veriler ışığında bir bütün halinde ele alınmaya çalışılmıştır.
  • Item
    Kat Mülkiyeti Hukuku Kapsamında Yönetim
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KAYADUMAN, FATİH; Fatih Gündoğdu
    Bu çalışmayla, yıllar içinde yapılan değişiklikler de göz önünde tutularak, Kat Mülkiyeti Kanununda Yönetim konusu işlenmiştir. Kat Mülkiyetinde Yönetim kavramı ve yönetim organları, yönetime ilişkin hukuki kaynaklar ve yönetimin istikrarlı şekilde çalışabilmesi için yapılan düzenlemeler ile alınan önlemler irdelenmiştir. Sonuç olarak ise, Kat Mülkiyeti Kanununa, değişen ve gelişen toplum yapısına uygun olarak getirilmesi gereken yenilikler ile yapılması gereken değişiklikler belirmiştir.
  • Item
    Anonim Şirketlerde Rüçhan Hakkı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) DİNDAR, KORAY; Muharrem Tütüncü
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nda anonim şirketlerdeki hissedarlara, dış kaynaklı sermaye artırımının sonucunda ortaya çıkabilecek yeni hisselerden öncelikli olarak edinme hakkı veren rüçhan hakkına dair düzenlemeler yapılmıştır. Hem mali hem de kişisel hak sağlayan rüçhan hakkıyla sermaye artırımının neticesinde, yeni hisselerin 3. şahıslara satılmasının önüne geçilip hissedarların zarar görmeleri engellenmektedir. Rüçhan hakkı hissedarlara verilmekle beraber esas sözleşme ya da genel kurul kararı ile başka insanlara da verilebilir. Mutlak nitelikteki müktesep bir hak vermeyen rüçhan hakkı esas sermaye sistemini benimseyen anonim şirketlerde genel kurul, kayıtlı sermaye sistemini benimseyen anonim şirketlerdeyse yönetim kurulunca sınırlandırılabilmekte ya da kaldırılabilmektedir. Rüçhan hakkının kısıtlanabilmesiyle ilgili olarak haklı bir nedenin bulunmasının yanı sıra yasada bulunan öteki koşulların da bulunmazı gerekmektedir.
  • Item
    Boşanma Davalarında Nafaka Türleri ve Şartları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) SHUKOR, TOBA; Özlem Acar Ünal
    Tez çalışmamızın konusunu "Boşanma Davalarında Nafaka Türleri ve Şartları" oluşturmaktadır. Boşanma davalarındaki nafaka türleri; tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasıdır. Bu nafakaların temeli, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanmaktadır. Evlilik birliği süresince eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğü ile ebeveyn olma sorumluluğu, boşanma davası sırasında ve sonrasında mahkeme tarafından takdir edilecek nafakalarla devam ettirilmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda eşler arasında "eşitlik" ilkesi benimsenmiştir. Bu kapsamda 743 sayılı mülga Türk Kanunu Medeni'sinde yer alan eşitliğe aykırı düzenlemeler yeniden ele alınmıştır. Bu nedenle nafaka alacaklısı ya da borçlusu olma konusunda kanun koyucu, kadın veya erkek arasında herhangi bir ayrıma gitmemektedir. Çalışmanın amacı, uygulamada sıklıkla karşılaşılan ve tarafların menfaatleri ile çocukların korunması açısından oldukça önemli olan nafakalar konusuna literatüre katkı sağlayacak şekilde açıklamalarda bulunmaktır. Çalışmada genel olarak literatür taraması yöntemi kullanılmıştır. Nafaka konusunda Türk Medeni Kanunu'nda yer alan düzenlemeler haricinde doktrindeki görüşlere yer verilerek farklı bakış açıları gözler önüne serilmiştir. Ayrıca Yargıtay'ın önemli kararları ile güncel kararlarına yer verilerek uygulamadaki durum yansıtılmaya çalışılmıştır. Yargıtay'ın bazı durumda konulara çözüm getiren bazı durumlarda ise kafa karışıklığına neden olan kararları yeri geldikçe aktarılmıştır. Çalışma kapsamında nafakalar konusunda mevcut düzenlemelerin genel anlamda yerinde olduğu görülse de yoksulluk nafakasına süresiz şekilde hükmedilmesi gibi bazı hususlar halen aydınlatılmaya muhtaçtır. Bu konuda gerekli olan kanuni değişikliklerin yapılması önem taşımaktadır.
  • Item
    Bağımsız İdari Otorite Olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) BALABAN, ESRA ZÜLFİYE; Elif Altınok Çalışkan
    Bu çalışmanın konusu, bağımsız idari otorite çerçevesinde olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun incelenmesidir. Yürütülen çalışmada, mevzuat ve uygulamalar çerçevesinde ilgili yargı kararlarına da değinerek konunun aktarılmasına çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, özellikle son yıllarda Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun değişen mevzuatı ve güncel uygulamaları çerçevesinde Kurumun hukuki statüsü ile uygulamada tartışmalı olan kimi zaman da mevzuatta yer almayan hususlara yer verilmek suretiyle çözüme yönelik öneriler sunabilmektir. Bu çerçevede iki bölümden oluşan çalışmamızın birinci bölümünde bir bağımsız idari otorite olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun hukuksal statüsü ve işleyişini daha iyi kavramak adına öncelikle bağımsız idari otorite kavramına ve özelliklerine ayrıca karşılaştırmalı hukukta bağımsız idari otorite örneklerine yer verilerek dünyadaki ve Türkiye'deki bağımsız idari otoritelere ilişkin düzenlemeler ele alınmıştır. .İkinci bölümde ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ele alınmış; genel anlamda bağımsız idari otoritelerin özelliklerini taşıyan bu kurumun düzenlediği piyasalar itibariyle önemine değinilmiştir. Türkiye'de önemli bir yere sahip olan enerji sektöründe düzenleme ve denetleme yetkisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndadır. Çalışma kapsamında bu kurumun kuruluşu, amaçları, teşkilat yapısı, görev ve yetkileri, çalışma usulleri, denetimi, bütçesi ve kurumun karar ve temsil organı olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun kararlarına yönelik yargı yolu incelenmiştir.
  • Item
    Yargı Kararları Işığında Hizmet Kusuru ve Kişisel Kusur Ayrımı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) CERAN, ASLI ŞEYMA; Mustafa Aytaç Özelçi
    Kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi esnasında meydana gelen zararlardan dolayı idarenin sorumluluğu üzerinde en çok tartışılan konulardan biridir. Sorumluluğun sınırının ve kapsamının mevzuatta yer almayarak her somut olaya göre değerlendirilmesi, içtihatta görüş farklılığına neden olmuştur. Çalışmamızda idarenin sorumluluğunun belirlenmesinde önemli rol oynayan hizmet kusuru ve kişisel kusur kavramları ile nispeten daha sonra kullanılmaya başlanan görev kusuru kavramı ele alınmıştır. Kamu görevlisinin görevinden tamamen ayrılamayan davranışları ile vermiş olduğu zararların kişisel kusuru oluşturduğu, içtihatlarda bunun görev kusuru olarak da nitelendirildiği, kamu görevlisinin görevinden tamamen ayrılabilen davranışlarının ise salt kişisel kusuru oluşturduğu hususları açıklanarak hangi durumda ilgili kamu görevlisine rücu edilmesi gerektiği farklı görüşleri içeren yargı kararları ışığında ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır.
  • Item
    Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) AYDEMİR, ECE TAŞÇI; Efser Erden Tütüncü
    Kişisel veri; kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda 2010 yılında yapılan değişiklikle kişisel verilerin korunması hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda da kişisel verilerin ve dolayısıyla kişisel veri sahiplerinin korunmasını amaçlayan suç tiplerine yer verilmiştir. Çalışmamızda bu suç tiplerinden biri olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 135'inci maddesinde yer alan "kişisel verilerin kaydedilmesi suçu"na ilişkin düzenleme, kişisel verilerin korunmasına yönelik güncel mevzuat hükümleri ışığında değerlendirilmiş, kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun konusunu oluşturan "kişisel veri" kavramının unsurları irdelenmiş, kaydetme fiilinin hukuka uygunluğunun değerlendirilebilmesi için göz önünde bulundurulması gereken 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile düzenlenen kişisel verilerin işlenme şartları ve kişisel verilerin işlenmesine ilişkin genel ilkelere de bu kapsamda yer verilmiş, kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna ilişkin düzenleme ile korunmaya çalışılan hukuki değer olan kişisel verilerin korunması hakkının ulusal ve uluslararası hukuktaki gelişimi araştırılmış ve kişisel verilerin korunmasının önemi aktarılmaya çalışılmıştır. Çalışmamız iki ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kişisel veri kavramı, kişisel verilerin korunması hakkı ve kişisel verilerin korunmasının hukuki temellerine yer verilmiş,ikinci bölümde kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun unsurları, özel görünüş biçimleri ve muhakemesi suç inceleme metoduna uygun olarak güncel mevzuat ışığında spesifik olarak incelenmiştir.
  • Item
    Yapay Zeka'nın Sorumluluk Hukukundaki Konumu ve Büyük Veri ile İlişkisi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) AKSOY, ECEM; Cüneyt Bellican
    Bu çalışmanın konusu, Yapay Zeka (YZ) ve temel unsurlarının Türk Hukuku ve Uluslararası Hukukta sorumluluk ve Büyük Veri alanlarında çeşitli yönleriyle araştırılmasıdır. Çalışma, Türk Hukuku ve Uluslararası Hukukta Yapay Zeka'nın hukuk sistemlerinin sorumluluk ve büyük veri alanında ortaya çıkan veya çıkabilecek ortak durum, çözüm ve gelişmeler konusunda teknik olmayan ve çoğunlukla hukuk bilimi ile ilgilenen kişiler için çeşitli bilgiler sunmaktadır. Çalışma; Yapay Zeka, Sorumluluk ve Büyük Veri olmak üzere üç ana başlık altında ve dört bölümde detaylı olarak çeşitli mevzuat hükümlerine, mahkeme kararlarına, uzman raporlarına ve kanun tekliflerine, yapay zekayı düzenlemek için mevcut çabalara vd. değinilerek incelenmiştir. Çalışma sonucu ortaya çıkan verilere göre, Yapay Zeka'nın şuan için tek başına bir kişi olarak sorumlu tutulamayacağı, sorumlukta müşterek ve müteselsil sorumluluk söz konusu olabileceği, zarar görenlerin tazmini için tazminat programı geliştirilmesi ve Yapay Zeka için uluslararası boyutta kapsayıcı hukuki düzenlemeler getirilmesi gerektiği gözlemlenmiştir.
  • Item
    Tasarım Hakkına Tecavüz ve Hukuki Sonuçları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) CAVİT, EBRU CEREN; Safiye Nur Bağrıaçık Simil ; Muharrem Tütüncü ; Onur Sarı
    Tasarımların hukuki anlamda korunmasına yönelik ihtiyaç, ürünlerin estetik ve görünümüne verilen önem nedeniyle tüm dünyada etkisini ve değerini gün geçtikçe arttırmaktadır. Tasarımlar; marka, patent, faydalı model ve coğrafi işaretler gibi, hukuki anlamda sınai mülkiyete konu olmuştur. Genel olarak tasarım, bir ürünün düşünsel ve yaratıcı bir faaliyet sonucu ortaya çıkarılan özelliklerini barındıran görünümüdür. Diğer fikri ve sınai mülkiyet haklarında olduğu gibi, yoğun bir emek ve mesai sonucu üretilen tasarım, hak sahibine geniş bir yetki verir. Tasarım hakkının niteliği gereği koruma kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi güçtür. Bu nedenle uygulamada sıkça karşılaşılan tasarım hakkına tecavüz fiillerine ve hak ihlallerine karşı, hak sahibinin etkin bir koruma ihtiyacı bulunmaktadır. Türk Hukukunda tasarım hakkı tecavüze uğrayan hak sahibinin ileri sürebileceği talepler ve açabileceği davalar ilgili mevzuat kapsamında belirlenmiştir. Bu çalışmamızda özetle ilk bölümde 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında tasarım hakkına ilişkin genel kavramlar; tasarım tanımı ve kavramı, tasarımın unsurları ve çeşitleri üzerinde durulmuştur. Akabinde, ikinci bölümde tasarım hakkına tecavüz sayılan haller irdelenerek tecavüzün belirlenmesi açıklanmıştır. Nihayetinde, üçüncü bölümde ise tasarımlara tecavüz halinde hak sahiplerinin açabileceği davalar ve ileri sürülebileceği talepler incelenmiştir. Genel hatlarıyla Türk hukukunda tasarım hakkının, tasarım hakkına tecavüzün ve hukuki sonuçlarının incelendiği bu çalışma konuya öğreti ve mevzuat hükümleri çerçevesinde hukuki anlamda yeni bir boyut kazandırmayı amaçlar.
  • Item
    Ceza Hukuku Boyutuyla Çevrimiçi Çocuk Cinsel İstismarı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2021) TUNA, GÜLBİKE NİLAY ELVERDİ; Efser Erden Tütüncü
    Çocukların çevrimiçi cinsel istismarı başlığı altında yer alan birinci bölümde; siber uşaklaştırma (cyber grooming), uşaklaştırma sürecinde kullanılan teknikler; çocukla cinsel içerikli mesajlaşma (sexting), çocuğa cinsel amaçlı şantaj (sextortion), çocuk cinsel istismar materyali, gerçek zamanlı çocuk cinsel istismarı canlı yayını (live streaming of child sexual abuse in real time), uşaklaştırmanın (grooming) siber alanda nasıl gerçekleştiği ve yabancı hukuklarda bu suça ilişkin düzenlemeler aktarılmaya çalışılacaktır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise siber uşaklaştırma suçu ve bu süreçte oluşan diğer suç tiplerinin Türk Ceza Hukuku ve Türk Ceza Kanunu kapsamında değerlendirmesi yer almaktadır.