Doktora Tezleri / PhD Dissertations
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11413/9
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. İKÜ Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing Doktora Tezleri / PhD Dissertations by Rights "Attribution-NonCommercial-NoDerivs 3.0 United States"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access Belediye Hizmetlerinde Kullanılan Harita Üretimlerinin Temel Ölçütlerle Kıyaslanması(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Geomatik Bilim Dalı, 2017) Seydanlıoğlu, Ahmet; Uzel, TurgutBelediye hizmetlerinde ihtiyaç duyulan temel haritaların üretiminde, hangi yöntemin ve metodolojinin kullanılacağına karar vermek, yöneticilerin, karar vericilerin ve uygulayıcıların görevleri arasındadır. Karar verme süreçlerini etkileyen birçok faktör olmakla birlikte, en fazla etkileyen temel ölçütler maliyet, kapasite, süre ve kalitedir. Bu temel ölçütlerin yanında projenin boyutu, amaçları, sonucunda elde edilecek faydalar, üretimindeki aciliyet durumu vb. hususlar, karar verme süreçlerini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Bir haritacılık projesinde kullanılacak yönteme karar verebilmek için öncelikle amacın kesin olarak belirlenmesi ve istenen doğruluğun saptanması gerekir. Sonrasında bunu sağlayan yöntemlerin maliyet, kapasite, kalite ve süre bakımından incelenerek kıyaslanması en doğru sonucu verir. Belediye hizmetlerinde kullanılan harita üretim tekniklerinin kıyaslanmasında klasik fotogrametri, LIDAR ve İHA yöntemleriyle elde edilen mevcut veriler üzerinde yapılan araştırma sonuçlarına, uygulamalardan elde edilen konum ve yükseklik doğruluklarına, birim fiyat/maliyet analizlerine, ayrıca bu konuda yapılan tez ve araştırma çalışması sonuçlarına başvurulmuştur. Büyük sahaların, meskûn/gayri meskûn alanların haritalanmasında, yüksek doğruluk ve hassasiyet istenen projelerde, hava fotoğrafları çekimi, sayısal yükseklik modeli verilerinin üretimi, topografik vektör ve ortofoto haritaların üretimi ve revizyonunda klasik fotogrametri, sadece yükseklik bilgisine ihtiyaç duyulan projelerde, uzun şeritvari harita yapımı projelerinde, sayısal yükseklik verisi üretiminin zor olduğu arazi kesimlerinde LIDAR fotogrametrisi, kazı ve dolgu alanları gibi küçük alanlarda ya da kısa mesafeli şeritvari güzergâhlarda, hassas konum ve yükseklik doğruluğunun talep edilmediği, ancak üretimin hızlı ve ekonomik yapılmasının beklendiği küçük haritalama projelerinde ise İHA fotogrametrisinin kullanılmasının uygun olduğu belirlenmiştir.Publication Open Access Bina Kullanım Evresinin Denetimine Yönelik Bir Çerçeve Yaklaşım Önerisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2017) Elmas, Eyüp Salih; Hatay Önen, YusufBinalar yapım tekniklerine göre belli bir yaşam ömrüne sahiptir, kullanıcılarının gelişen ihtiyaçları ve olumsuz müdahaleleriyle ömürleri kısalmakta ve olası afetlerde emniyetsiz hale düşmektedirler. 1999 Marmara Depremi ve 2011 Van Depremi sonrasında açıklanan veriler, özellikle binaların kullanım evresinde kullanıcıların olumsuz müdahaleleriyle, yeni yapısal şekil ve fonksiyonlara maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Bu tez çalışmasında bina türü yapıların sistem dâhilinde muayene edilmemesi ve verilerin kayıt altında tutulmaması bir eksiklik olarak tespit edilmiş, bu eksikliğin giderilmesi tez çalışmasının temel amacı olmuştur. Bu çalışmada bina türü yapıların daha sağlıklı ve emniyetli bir nitelik kazanması için kullanım evresi sürecinde denetim ve kayıt altına alınmasını amaçlayan bir çerçeve yaklaşım önerisi hazırlanmıştır. Çalışma, dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; problemin tanımlanması, araştırmanın amacı ve önemi, problemin çözümüne yönelik mevcut çalışmalar, literatür taraması, araştırma kapsamı ve araştırmada izlenen yöntem irdelenmiştir. İkinci bölümde; araştırmanın kavramsal çerçevesi açıklanmıştır. Bu bölümde yapı, yapı kimlik ve yapı denetim sistemi kavramları arasındaki ilişkilere ayrıca bina yaşam döngüsü kavramı ve kullanım evresi denetimine ilişkin süreçlere değinilmiştir. Çalışmada bina yaşam döngüsü evreleri kapsamlı bir vaka çalışmasıyla örneklendirilmiştir. Üçüncü bölümde; araştırmanın yöntemi ve araştırmada kullanılan teknikler açıklanmıştır. Araştırmanın ilk aşamasında durum çalışması ve eylem araştırması süreçlerinde toplanmış olan veriler, içerik analizine tabi tutularak denetim süreci için geçerli olacak kriterler belirlenmiştir. . Durum çalışması ve eylem araştırmaları birbirini takip eden farklı iki dönem içerisinde 7 akademisyen ve 5 sektör uzmanının katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Bu aşamada kriterler belirlendikten sonra ikinci aşamada Delphi tekniği kullanılarak üç turdan oluşan bir çalışma neticesinde akademisyenler ve sektör uzmanları arasında bir önceki aşamada belirlenen bu kriterlere ilişkin görüş birliği sağlanmaya çalışılmıştır Delphi tekniği ile yürütülen çalışmaya inşaat sektöründe yapı ve yapı denetimi alanlarında bilimsel çalışmaları olan 12 akademisyen ile İstanbul ilindeki belediyelerin imar müdürü veya teknik başkan yardımcısı pozisyonunda olan 19 sektör uzmanı toplam 31 uzman/akademisyen katılmıştır. Durum çalışması ve eylem araştırması süreçlerinde veri toplama aracı olarak; yarı yapılandırılmış görüşmeler, doğrudan gözlem ve literatür taraması kullanılmıştır. Toplanmış olan veriler frekans skorları ve yüzdelik dilim analizine tabi tutulmuştur. Delphi tekniği ile yürütülmüş olan çalışmada, katılımcılardan daha önce belirlenen kriterleri beşli likert ölçeğine göre değerlendirmeleri istenmiştir. Bu işlem için birbirini takip eden iki Delphi anketi kullanılmıştır. Delphi anketleri aracılığıyla toplanan verilerin analizinde genel aritmetik ortalama, standart sapma değeri, medyan (ortanca), mod (tepe değer), yüzde, frekans, minimum ve maksimum değer katsayısı kullanılmıştır. Görüş birliği tanımında genel ortalama, medyan, standart sapma katsayısı değerleri dikkate alınmıştır. Durum ve eylem araştırması süreçlerinde yaklaşık 35 saat belirlenmiş akademisyen/uzmanlarla görüşme yapılmış, konuyla ilgili 79 farklı kaynak, içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizi sonucunda 7 alt başlık altında toplam 86 adet yeterlilik ifadesi ortaya çıkarılmış, yapılan çalışma neticesinde 86 adet yeterlilik ifadesinden 64 adeti üzerinde uzmanlar arasında görüş birliği sağlanmıştır. Araştırmanın sonucunda bina türü yapıların kullanım evresi denetimi için gerekli olan kriteler 7 ana kategoride toplanmıştır. Son bölümde ise; bu kriterlerin birleştirilmesi ve formülize edilmesi neticesinde, bina türü yapıların kullanım evresi denetimi için bir çerçeve yaklaşım modeli önerilmiştir. Bu sayede, binaların nitelikli ve uzun ömürlü olmalarını sağlamak, resmi idarelerin denetimini kolaylaştırmak, bina kullanıcılarının emniyetli bir binada yaşamalarını sağlamak amaçlanmıştır. Araştırma neticesinde oluşturulan çerçeve denetim modeli Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Yerel İdareler tarafından kullanıldığı taktirde bina kullanıcılarının farklı nedenlerle gerçekleştirecekleri olası müdahaleleri denetim altına alarak mevcut problemlerin çözümüne inovatif ve etkin bir kontrol sağlanacağı ve sektörde önemli bir eksikliği gidereceği değerlendirilmektedir.Publication Open Access Ekip Kaynak Yönetiminde Kabin Ekiplerinin İletişim, Ekip Çalışması ve Stresle Başa Çıkma Tutumları ile Kişilik Yapıları Etkileşimi: Kabin Ekipleri Üzerinde Bir Çalışma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / İşletme Bilim Dalı, 2018) Erdem, Zühal; Paksoy, MahmutBu çalışmanın amacı kabin ekiplerinin kişilik özellikleri ve stresle başa çıkma tarzlarını Ekip Kaynak Yönetimi çerçevesinde ortaya koymaktır. Bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, sivil havacılık ve uçuş emniyeti ile meydana gelmiş olan uçak kaza ve kırımlarından bahsedilmiştir. Uçak kazalarının en önemli nedenleri arasında, birinci olarak insan faktörünün gelmesi nedeni ile uçuş operasyonunda insanın yeri, ekip kavramı ve havacılıkta ekip çalışması açıklanmış olup bu bölümün sonunda, insan faktörleri ve SHELL modeli üzerinde durulmuştur. İkinci bölümünde, ekip kaynak yönetimi kavramı ve bileşenleri, oluşumuna etki eden uçak kazaları, ekip kaynak yönetimi eğitimlerinin zaman içinde gelişimi ve ekip kaynak yönetiminin bileşenleri açıklanmıştır. Üçüncü bölümünde, kişilik ve ekip kaynak yönetiminde kişilik, ayırıcı özellikler yaklaşımı, beş büyük faktör kişilik özellikleri, kişilik ile ekip kaynak yönetimi ilişkisi ve stres kavramı ile kabin ekibi stres ilişkisi açıklanmıştır. Dördüncü bölüm olan araştırmada ise, Türkiye'de ticari sivil havacılık işletmelerinde çalışan 800 kabin ekibi (kabin memuru/kabin amiri) üzerinde, kişilik yapılarının ve stresle başa çıkma tarzlarının, kabin ekip kaynak yönetimine yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi belirlemeye yönelik araştırma yapılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde; tanımlayıcı istatistikler korelasyon, regresyon, analizleri kullanılmıştır. Sonuçlara göre; kabin ekiplerinin kabin ekip kaynak yönetimi davranışlarına yönelik tutumları ile beş büyük kişilik faktörü boyutları arasında ve stresle başa çıkma tutumları arasında pozitif ve istatistiki olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Türkiye'de kokpit ekipleri üzerinde yapılan araştırmalar olsa da, kabin ekiplerinin kişilik özellikleri ve stresle başa çıkma tarzları ile KEKY boyutları arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmaya rastlanmamıştır, bu nedenle ilk çalışma niteliğinde sayılabilir.Publication Open Access Hekimin tıbbi müdahalede bulunma yükümlülüğünün sınırları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Özel Hukuk Anabilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2019) Güney Tunalı, Fatma Işıl; Ulusan, Mehmet İlhanTıbbın başlıca amacı ve dolayısıyla hekimlerin de öncelikli görevi, insan yaşamının ve sağlığının korunmasını ve iyileştirilmesini sağlamaktır. Hekimler mesleklerini hasta üzerinde tıbbi müdahaleler gerçekleştirme yoluyla icra ederler. Tıbbi müdahale, genel hatlarıyla, bir hastalığı, anormalliği ya da eksikliği önlemek, ortadan kaldırmak ya da olumsuz etkilerini en aza indirmek için, en basit tanı ve tedavi yöntemlerinden en ağır cerrahi müdahalelere kadar uzanan her türlü faaliyet olarak tanımlanmaktadır. Hekim hasta arası ilişkilere binlerce yıldır hakim olan modelde hastanın yaşamı ve sağlığı, hekimler tarafından korunması gereken en üstün değer olarak görülmüş ve tüm mesleki çabalar bunun sağlanmasına yönelmiştir. Yirminci yüzyılda yaşanan bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin etkisiyle yeni yöntemlerin tıp uygulamasına girmesi, iletişimde yaşanan devrimsel nitelikteki değişimler, hasta hakları kavramının ortaya çıkışı ve gelişmesi, hastanın iradesinin, yaşam ve sağlığının da önüne geçecek şekilde kazandığı önem ve bunun gibi unsurlar, tıbbi müdahale süreçleri üzerinde de doğrudan ya da dolaylı etkiler oluşturmuş, hekimlerin, hastaya müdahalede bulunmadan önce, tıp bilimi ve mesleğinin kalıplaşmış kurallarının ötesinde pek çok ilave hususu göz önünde tutmalarını zorunlu kılmıştır. Hekimlerin tıbbi müdahalede bulunma yükümlülüğünün sınırlarını gözden geçirme ve öne çıkan bazı tartışmalı noktalara çözüm önerme amacıyla gerçekleştirilen çalışmamızda ilk olarak tıbbi müdahale kavramı ve hekim ile hasta arasındaki ilişki çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Ardından hukuka uygun tıbbi müdahalenin koşulları gözden geçirilmiş; öncelikle genel nitelikli hukuka uygunluk nedeni olarak rıza ve rızanın aranmadığı istisnai durumları takiben, tıbbi müdahalelerin hukuka uygunluğu için aranan diğer unsurlar ele alınmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise hekimin tıbbi müdahalesine sınırlama getiren ve müdahaleden kaçınmasına yol açabilen durumlar, hasta kaynaklı sınırlamalar, kanundan kaynaklanan sınırlamalar, tıbbi durumdan kaynaklanan sınırlamalar ve hekim kaynaklı sınırlamalar şeklinde ayrılarak irdelenmiş, uygulamada önemli sorun teşkil eden noktalara dikkat çekilerek, hem bu sorunsallar özelinde hem de genel olarak bazı öneriler getirilmeye çalışılmıştır.Publication Metadata only Marka Hukukunda Mutlak Ret Sebepleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Özel Hukuk (Ticaret Hukuku) Anabilim Dalı / Özel Hukuk Bilim Dalı, 2018) Memişoğlu, Sami Özgür; Öztürk Akkartal, HanifeBu çalışmanın konusu marka hukukunda tescil engeli mahiyeti taşıyan mutlak ret sebeplerinin kapsamına, yorumuna ve uygulamasına yönelik sorunlardır. Hedef, mutlak ret sebeplerinin hukuki mahiyetinin incelenmesi ve uygulamada hangi esasların benimsenmesi gerektiğini araştırmaktır. Araştırma, mutlak ret sebeplerine yönelik olması gereken hukuk açısından önerilerde bulunmayı ve yeni tartışmalara yol açmayı amaçlamaktadır. Çalışmada konunun uluslararası niteliği gereği, mukayeseli hukukta benimsenen yöntemlerden yararlanılmış, yabancı hukuk düzenlemeleri ve yargı kararlarına sıklıkla yer verilmeye çalışılmıştır. Bunun yanı sıra, iç hukukun eski ve yeni düzenlemeleri ile Yargıtay kararları da metne işlenmiştir. Çalışma sürecinde mutlak ret sebebine dayalı tescil engellerinin uygulanma ve yorumunda ortaya çıkan sorunlar tanımlanmış; yabancı hukuk sistemlerinde benimsenen esaslar irdelenerek, çözüme yönelik incelemeler gerçekleştirilmiştir. Çalışma, marka olabilecek işaret türlerine ve bunların sicilde temsil şartlarına, soyut ve somut ayırt edicilik kavramlarına, tanımlayıcı işaretler kapsamındaki jenerik ibareler ile coğrafi adlara, ayırt edilemeyecek derecede benzer markalara, münhasıran teknik zorunluluğun gereği olan işaretlerden oluşan markalara yönelik değerlendirme yönteminin, mülga 556 sayılı Marka KHK'da benimsenen yöntemden farklılaşması gerektiğini göstermektedir. Çalışmada birlikte var olma (coexistence) sözleşmesinin SMK m.5/f.1/(ç) ve m.5/f.3 kapsamında yaratacağı çelişkiler gösterilmekte; egemenlik sembolleri ve uluslararası örgüt işaretleri ile dini sembolleri içeren markalara yönelik inceleme metodları önerilmekte; kamu düzeni ve genel ahlaka aykırılık ile ticari ifade özgürlüğü arasındaki ilişki de irdelenmektedir. Ayrıca çalışma, münhasıran mala asli değeri veren unsurlardan oluşan markalar ile coğrafi işaretleri içeren markalara ilişkin düzenlemeleri konu alan eleştiriler içermekte; alternatif düzenleme önerilerini içermektedir.Publication Metadata only Vergilendirmede Etkinlik ve Mükellef Hakları Bakış Açısıyla Büyük Ölçekli Sermaye Şirketlerinde Vergi İncelemesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Hukuk Anabilim Dalı / Kamu Hukuku Bilim Dalı, 2017) Cangüloğlu, Yasemin; Başaran Yavaşlar, FundaVergi incelemesi, mükelleflerin gerçek mali gücünü araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla yapılan bir faaliyettir. Vergi incelemesi olmadan, mükelleflerin vergiyle ilgili kurallara uyup uymadıkları, dolayısıyla gerçek mali güçleri tespit edilemeyecektir. Bu nedenle bu sürecin mutlaka etkin bir şekilde yürütülmesi gerekir. Diğer taraftan vergi incelemesi, mükelleflerin temel hak ve özgürlükleriyle de yakından ilgili olduğu için gerek sistem içerisinde yer alan düzenlemelerin gerekse uygulamadaki sürecin mükellef hakları bakımından da ele alınması gerekir. Mükellef hakları ile ödevleri arasında kurulacak olan denge, etkin bir vergi incelemesinin gerçekleşmesine de hizmet edecektir. Yeni vergilerin uygulamaya konulmasının zor olduğu siyasi ortamlarda vergi incelemesi, devlete gelir sağlamak üzere ilk düşünülen önlemlerden birini teşkil ettiğinden, daha fazla gelir elde etme düşüncesiyle vergi idaresi, büyük şirketleri daha sıkı denetime tabi tutmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada bir denetim aracı olan vergi inceleme müessesesi, büyük ölçekli şirketler bakımından etkinlik ve mükellef hakları bakış açısıyla ele alınmış olup; büyük ölçekli sermaye şirketlerinin incelenmesinde etkinliğin sağlanmasına yönelik öneriler ortaya konulmuştur.