Moleküler Biyoloji ve Genetik Yüksek Lisans Programı / Molecular Biology and Genetics Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4953
Browse
Browsing Moleküler Biyoloji ve Genetik Yüksek Lisans Programı / Molecular Biology and Genetics Master's Degree Program by Publisher "İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Anabilim Dalı / Moleküler"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Celastrol'ün yağ asiti sentaz yolağı üzerindeki etkilerinin hela servikal kanser hücrelerinde tanımlanması(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Moleküler Biyoloji-Genetik ve Biyoteknoloji Anabilim Dalı / Moleküler, 2019) Ghodrati, Farangız; Ünsal, Zeynep NarçinRahim ağzı kanseri serviksden kaynaklanmaktadır. Hücrelerin anormal çoğalması sebebi ile vücudun diğer kısımlarına yayılma söz konusudur. İnsanlarda bu hastalığın % 90 ında sebep papillomavirus enfeksiyonudur (HPV), çoğu insanda HPV enfeksiyonu olmakla birlikte serviks kanseri görülmez. Diğer risk faktörleri, sigara içmek, zayıf bağışıklık sistemi, doğum kontrol ilaçları, genç yaşta cinsel yaşama başlama ve çok eşliliktir fakat bunlar hastalık gelişiminde daha az önem taşımaktadır. Tüm dünyada ölüm nedenlerinin serviks kanseri kadınlarda dördüncü sırada yer almaktadır. Celastrol Tripterygium wilfordii bitkisinin köklerinden izole edilen bir kimyasaldır ve pentasiklik triterpenoiddir. Terpenoidler terapötik yönden aktif bitkisel kökenli maddelerdir ve kansere, kardiyovaskular ve nörodejeneratif rahatsızlıklara karşı kullanılmaktadır. Celastrol'ün hücrede sinyal yollarını modifiye etmesine ilişkin pek çok çalışma yapılmıştır. Celastrol'ün hücre çoğalmasını engellediği bulunmuş ve bu etkisi pro-apoptotik, anti-anjiyogenik, anti-metastatik ve anti-enflamatuar aktivitelerle uyumluluk içindedir. Bu çalışmanın amacı Celastrol'ün HeLa servikal kenseri hücre hatlarında yağ aside sentezi yolağına olan etkisini belirleyebilmektir. Bu nedenle önce Celastrol'ün hücre canlılığına olan etkisi doz ve zamana bağlı olarak belirlendi. Daha sonra Celastrol'ün apoptotik ve sağkalım yolaklarına olan etkileri moleküler düzeyde belirlendi ve bu veriler mikroskopik düzeyde elde edilen verilerle teyit edildi. Ayrıca Celastrol'ün reaktif oksijen türlerinin oluşumuna, hücre döngüsünün çalışmasına, yara iyileşmesine ve lipid sentez yolağına olan etkileri de araştırıldı. Celastrol 0.01-1.0 M konsantrasyon aralığında HeLa servikal kanser hücrelerine uygulandığında doza bağlı olarak hücre canlılığının azaldığı belirlendi ve bu araştırmada 0.075 M ve 1 M dozları kullanılarak sitotoksik veya sitostatik etkiye aracılık ettiği saptandı. Celastrol'ün farklı dozlarına 24 saat maruz bırakılan hücrelerin 1M uygulamasında koloni oluşumunun kayda değer bir şekilde engellendiği görüldü. HeLa hücrelerine Celastrol ilacı uygulandığında ilaç dozuna bağlı olarak kontrol hücreleri ile kıyaslandığında hücre canlılığının azaldığı bulundu, en fazla azalmanın 1 M Celastrol uygulanan hücrelerde olduğu belirlendi. Daha sonra Dioc6 boyama yapılarak fluoresan mikroskopta aynı bulgular doğrulandı. Bunu ardışık DNA kırıklarının, dolayısı ile apoptotik hücreleri belirlemek amacı ile HeLa servikal kanser hücrelerine DAPI boyama yapıldı ve 1M Celastrol uygulanan hücrelerde apoptozun teşvik olduğu gözlendi. Daha sonra reaktif oksijen türlerinin aktivitesini belirleyebilmek amacı ile DCFDA2H boyama yapılarak ilaç uyguladıktan 24 saat sonra Celastrol'ün doza bağlı olarak (1 M), reaktif oksijen türlerini arttırdığı gözlendi. Buna ilave olarak 1 M Celastrol'e maruz kalan hücrelerde p27 ve siklin E2 engellendiği belirlendi bu bulgu da hücre döngüsünde G1/S fazının aktivasyonunun önlenmesi anlamına gelmektedir. Öte yandan CDK 6, CDK 4, CDK 2 de doza bağlı olarak daha az etkilenme olduğu görüldü. Celastrol'ün siklin A1 üzerinde doza ve zamana bağlı olarak etkisinin olmadığı da saptandı. Celastrol'un lipid metabolizmasına olan etkisini servikal kanser hücrelerinde belirlemek amacı ile yağ asidi bağlayıcı protein 4 ün Celastrol'ün dozuna bağlı olarak arttığı saptandı. Perilipin ise en iyi karakterize edilmiş lipid damlacıkları ile uyumlu bir proteindir ve lipoliz regülasyonunda kritik rol oynamaktadır ve bu çalışmada kayda değer bir etkisi belirlenmedi; C/EBP ve Asetil CoA miktarında ise ilacın dozuna bağlı olarak kayda değer olmamakla birlikte bir artışa neden olduğu saptandı. Celastrol'ün invaziv ve metastatik karakterlerinin belirleyebilmek için yara kapanma deneyi yapıldı ve 24 saat 1M Celastrol uygulaması yapıldığında yara iyileşmesi görülmedi ve zamanla yara açılması arttı, çünkü hücreler ilaç etkisiyle apoptoza eğilim göstermişlerdir ve 48 saat sonra 1 M ilaçlı hücrelerde hücrelerin çok azaldığı görülmektedir. HeLa hücrelerine Celastrol ilacı uygulandığında ilaç dozuna bağlı olarak kontrol hücreleri ile kıyaslandığında hücre canlılığının azaldığı gösterildi, en fazla azalma 1 M Celastrol uygulanan hücreler olarak belirlendi. Bu bulgulara ek olarak Celastrol HeLa hücreleri üzerinde doza bağlı olarak lipid damlacıklarının oluşmasında azalmaya neden oluğu da saptandı. 0,075 M ve 1M Celastrol'ün 24 saat uygulamasının hücre döngüsü üzerine olan etkisini göstermek için hücre akış sitometrisi analizi gerçekleştirildi. Kontrol, 0,075 M Celastrol ve 1M Celastrol ile kıyaslandığında G0/G1 fazındaki hücreler arasında kayda değer bir fark belirlenemezken, S fazı hücrelerinde kontrola kıyasla 1 M Celastrol uygulamasında % 29 oranında bir artış saptandı. G2/M fazındaki hücrelerde de kontrola oranla 0.075 uygulamasında % 25 artış bulunurken, 1 M uygulamasında % 19 azalış belirlendi. SubG1 analiz edildiğinde ise 0.075 Celastrol uygulandığında 2 kat artış belirlenirken 1 M uygulandığında kayda değer bir fark belirlenememiştir. Özetle 0.075 Celastrol uygulamasında apoptoz tetiklenmiş, fakat diğer uygulamalarda ise kayda değer bir farklılık olmadığı saptanmıştır. Sonuç olarak Celastrol servikal kanserin başlamasında, ilerlemesinde kayda değer rol oynamaktadır ve bu nedenle yeni terapötik stratejilerin tasarlanmasında önemli bir hedeftir. Bu alanda daha detaylı araştırmalara gereklilik vardır.