Kalite ve Ürün Yönetimi Yüksek Lisans Programı / Quality and Product Management Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/1820
Browse
Browsing Kalite ve Ürün Yönetimi Yüksek Lisans Programı / Quality and Product Management Master's Degree Program by Language "tr"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Item Open Access 2017/745/AB Tıbbi Cihaz Regülasyonunun 93/42/EEC Tıbbi Cihaz Direktifinden Farklılıkları ve Getirdiği Yenilikler Üzerine Bir Araştırma Çalışması(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) AYDOĞDU, MELİKE; Murat Taha BilişikTıbbi cihaz kavramı hem yasal mevzuatlarda hem de insan hayatında büyük önem taşımaktadır. 1985 yılındaki Yeni Yaklaşım Politikası'nın kabulü ve 1993 yılında ilk mevzuatın yayımlanmasıyla tıbbi cihaz düzenlemeleri hayata geçirilmiştir. Ancak bu düzenleme 2012 yılında büyük değişikliğe maruz kalmıştır. PIP vakası ve MoM skandalı olarak literatüre geçmiş olan iki büyük olay yaşanmıştır. Bu olaylar sonucu tıbbi cihaz mevzuatının eksiklerinin bulunduğu, piyasaya arz sonrası süreç ve klinik çalışma konuları başta olmak üzere birçok konuda yetersiz kaldığı, şartların sıkı olmayışı sebebiyle suiistimal edilmeye müsait olduğu ve sektördeki teknolojik gelişmelerin gerisinde kaldığı görülmüştür. Tüm bu nedenlerden ötürü köklü değişikliğe gidilerek 2017 Nisan ayında yürürlüğe giren ve 93/42/EEC sayılı Tıbbi Cihaz Direktifini yürürlükten kaldıran 2017/745/AB sayılı Tıbbi Cihaz Yönetmeliği yayımlanmıştır. Bu çalışma doğrultusunda, yönetmeliğin getirdiği yenilikler ile önceki direktiften farklılıkları araştırılmıştır. Araştırma yöntemi olarak literatür taraması ve anket yöntemi seçilmiştir. Literatür taraması yöntemiyle farklılıklar ve getirilen yenilikler açıklanmış, değişiklikler; "Kapsam, tanımlar ve kurallar", "İktisadi işletmeciler, Onaylanmış kuruluşlar ve uzmanlıklar", "Teknik dokümantasyon ve Piyasaya arz sonrası süreç", "Klinik çalışma şartları ve gereklilikleri", "UDI - EUDAMED", "Piyasa gözetimi ve denetimi (Vijilans)" başlıkları altında incelenmiştir. Anket çalışması ile Türkiye'deki tıbbi cihaz üreticilerinin MDR'ye bakış açıları ölçülmek istenmiştir. Anket çalışmasında "Sadece Sınıf I diğer" ve "Sadece IVD diğer" cihaz üreticileri hariç tutulmuştur ve sorulara verilen yanıtlar SPSS programı ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesinde ortalama, frekans gibi tanımlayıcı istatistikler ve onun haricinde çapraz tablolar, ANOVA testi, Ki-kare testi ve Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. SPSS analiziyle şirketlerin bulundurdukları personel sayısı ile danışmanlık alma durumları incelenmiş ve aralarında anlamlı ilişki bulunmamıştır. İşletmelerin aldığı eğitim saati ile ürettikleri cihaz ve işletme büyüklüğü arasında SPSS analizi sonucu anlamlı bir fark olmadığı ortaya konmuştur. 2017/745/AB tüzüğü içerisine dahil edilen Aktif İmplante Edilebilir Tıbbi Cihazlar bu çalışmanın dışında tutulmuştur.Item Open Access Algılanan Kalitenin Marka Bağlılığına Etkisi ve Marka Güveninin Aracılık Rolü Akıllı Cihaz Kullanıcıları Üzerine Bir Araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ŞATIR, CENGİZHAN; Hatice Nazan ÇağlarGünümüzde küreselleşmenin etkisiyle birlikte, teknolojik anlamda sınırlar ortadan kalkmıştır. Gelişen teknolojiyle beraber insanlar birbirleriyle iletişim ve etkileşim içerisindedirler. Tüketiciler, her geçen gelişen teknolojiyi yakından takip etmektedirler. Teknolojiyi yakından takip eden tüketicilerin, bilişim teknolojilerine olan ilgisi özellikle akıllı telefonlarda ön plana çıkmaktadır. Akıllı telefon kullanımı, tüketicilerin hem sosyal yaşamında hem de iş hayatında gün geçtikçe daha fazla önem arz etmektedir. Tüketiciler ihtiyaçları (sosyalleşme, zaman tasarrufu, iletişim, işlevsellik, kolay kullanım, yenilik vb.) doğrultusundaki markaları tercih etme eğilimindedirler. Dolayısıyla, rekabetin yüksek olduğu pazarda, akıllı telefon markalarının, tüm bu faktörleri dikkate alarak, tüketicilerin algıladıkları kalite düzeyini arttıracak faaliyetlerde bulunmaları gerekmektedir. Tüketicilerin, istek ve beklentilerini karşılayarak ve onları memnun ederek, marka bağlılığı yaratmalıdırlar. Akıllı telefon markalarının, tüketicileriyle bağ kurmaları, rekabet avantajı yaratmaktadır. Bu bağın oluşturulmasında önemli olan faktörlerden biri, marka güvenidir. Tüketiciler, güvendikleri markayla bağ kurabilirler. Bu noktadan hareketle çalışmanın amacı, akıllı telefon kullanıcılarının algıladıkları kalitenin marka bağlılığını ne yönde etkilediğini belirlemektir. Bu etkide, marka güveninin aracılık rolü de ele alınmıştır. Bunun yanı sıra algılanan kalitenin marka bağlılığına etkisinin demografik faktörlere ve markalara göre farklılık gösterip göstermediği de araştırmaya konu edilmiştir. Araştırmada, literatürde yapılan çalışmalar dikkate alınarak, bir model geliştirilmiştir. Araştırma akıllı telefon markalarını kullanan tüketiciler üzerinde uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre, algılanan kalite marka bağlılığını olumlu yönde etkilemektedir. Bu etkide marka güveninin aracılık rolü bulunmaktadır. Algılanan kalitenin marka bağlılığına etkisi, cinsiyete göre farklılık göstermezken; yaş gruplarına, eğitim düzeyine ve medeni duruma göre farklılık göstermektedir. Ayrıca, algılanan kalitenin marka bağlılığına etkisi markalara göre de farklılık göstermektedir.Publication Open Access Hizmet Sektöründe Kalite Yönetimi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / Kalite ve Ürün Yönetimi Bilim Dalı, 2011-03) Yıldız, Murat; Çağlar, NazanBu araştırma ile Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi?nin, kanuni ehliyeti yerine olan hastalarına yönelik hizmet veren bölümlerinde beklenen ve algılanan hizmet kalitesinin SERVQUAL Ölçeği kullanılarak ölçülmesi amaçlanmış ve araştırmaya 110 hasta dâhil edilmiştir.. Bu çalışmada, A. Parasuraman, V. Zeithaml ve L. Berry?nin geliştirmiş olduğu ve günümüzde en yaygın olarak kullanılan hizmet kalitesi ölçüm metodu olan SERVQUAL ölçeğindeki ifade tiplerinin hastaneye uyarlanmış hali kullanılmıştır. Bu ifadelere çoktan seçmeli yedili likert ölçek eklenerek anket formu hazırlanmış ve dağıtılmıştır. Cevaplayıcılardan, ankette bulunan ifadeleri kendilerine göre en doğru şekilde puanlamaları istenmiştir. Toplanan anket formları bilgisayara aktarılmış ve detaylı analiz ve değerlendirmeler yapılarak bu araştırmanın ana hedefi olan sunulan hizmet kalitesinin düzeyi istatistiksel olarak bulunmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Hizmet Kalitesi, Hizmet Kalitesi Ölçümü, Algılanan Hizmet Kalitesi, Beklenen Hizmet Kalitesi, SERVQUAL Modeli, Likert Ölçeği, Korelâsyon Analizi, t testi, SPSS İstatistiksel Analiz ProgramıItem Open Access Proje Planlamada Kaynak Düzeltme: Atıl Maliyet Minimizasyonu Yaklaşımı(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) DOĞUERİ, EMİNE; Murat Taha BilişikHerhangi bir amacı ya da projeyi gerçekleştirmek üzere geniş bir organizasyon içerisinde yer alan yöneticiler veya yönetici rolünü oynayanlar en iyi planlamayı yapmak zorundadırlar. Planlamada karşımıza çıkan en büyük sorunlardan biri ise klasik iktisadın temel ilkesinin de dediği gibi, kaynakların kıt olmasıdır. Yöneticiler iş programlarında "kıt" kaynakları en iyi şekilde kullanan planlayıcılardır. Dolayısıyla yöneticiler, en iyi kaynak planlaması yapmak için genel olarak proje ve üretim yönetiminde kabul görmüş olan kaynak optimizasyonunu kullanırlar. Kaynak optimizasyonunda asıl amaç aktivitelerin kaynak gereksinimi, başlangıç ve bitiş tarihleri belirlenmiş bir iş programında, proje süresince kaynakların uygunluklarına göre en verimli dağılımını gerçekleştirmektir. Bunun için iki optimizasyon tekniği vardır: Kaynak dengeleme (resource leveling) ve kaynak düzeltme (resource smoothing). Proje yönetiminde keskin olmasa da kaynak düzeltme ile kaynak dengeleme arasında bir ayrım çizgisi çizilmeye çalışılmıştır. Kaynak dengeleme projenin kritik yolunun değişmesine ve proje süresinin uzamasına sebep olabilmektedir. Kaynak düzeltme çalışmalarında ise, kaynak dengelemenin tersine, projenin kritik yolu değişmediğinden tamamlanma tarihi gecikmez. Bu yöntemde aktiviteler sadece serbest bolluğu (free float) ve toplam bolluğu (total float) içinde geciktirilebilir. Bu yüzden kaynak düzeltmesinin tüm kaynakları optimize edemeyeceği problemi ortaya çıkar ancak kaynak profilinde oluşan derin vadi ve yüksek zirveler düzenlenmiş ve daha iyi kaynak kullanımı sağlanmış olur. Ayrıca kaynak düzeltme çalışmalarnın kaynak dengeleme sonrasında da aynı projeye uygulanan bir çözüm metodu olarak da karşımıza çıktığı görülmektedir. Ancak mevcut literatüre bakıldığında Weist, Burgess & Killebrew ve Akpan tarafından denenenler dışında kaynak düzeltme (resource smoothing) uygulamasına yönelik tanımlanmış bir yaklaşım bulmak oldukça zordur. Bu çalışmada Akpan tarafından geliştirilen sezgisel yaklaşımla bu kez farklı maliyetli çoklu kaynak kullanan bir projede kaynak düzeltme uygulaması yapılmış olup, genel yaklaşım her zaman bolluğu olan faaliyetlerin daha sonraki bir tarihte başlamak üzere yüksek pik bölgelerinden maksimum atıl maliyetli bölgelere belirlenen kurallarla ve kaynak profilinin verimliliğini ölçmek için tanımlanmış ve kabul görmüş dört farklı indeks değerlerindeki iyileşmelerin takip edilerek taşınmasıdır. Bu yapılırken, ana amaç proje süresi ve aktivitelerin bütünlüğü ile ve kaynak miktarları değişmeden kaynak profilinde iyileşme sağlanmasıdır. Seçilen kaynak profili bulunanlar arasında minimum indeks değerlerine sahip olacaktır. Çalışma sonucunda, en yüksek atıl maliyete sahip kaynağa ait zirveyi seçmek, diğer faaliyetlerin kaynak grupları için daha kötü bir durum doğurabilmektedir, ancak yine de indeks değerleri erken başlangıç programına göre daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.Item Open Access Toplam Kalite Yönetiminde İnovasyon ve Sektör Analizi: Tıbbi Cihaz Sektörü(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) KARAMAN, SİBEL; Hatice Nazan Çağlarİnsanlık tarihi boyunca tarımdan sanayiye, inşaat sektöründen sağlığa tüm alanlarda kaliteli ürün ve hizmet üretmek, müşteri memnuniyeti önemli olmuştur. Günümüzde ise gelişen teknolojinin yarattığı küreselleşme ile işletmelerin varlığını sürdürebilmesi, rekabet avantajı sağlayarak büyüyebilmesi ve verimliliğini arttırabilmesi daha büyük önem kazanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında işletmelerin rekabet avantajı sağlayarak verimliliği arttırmasının yolunun kalite yönetim sistemi ile sağlanacağı ortaya konulmuş ve uygulamaları geliştirilmiştir. Bu çalışmada Türkiye'de tıbbi cihaz sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin kalite yönetim sistemlerinin inovasyon uygulamarına etkisi araştırılmıştır. Araştırmada 5li likert ölçeği ile oluşturulmuş anket formu kullanılmış, tıbbi cihaz sektöründeki işletmelere mail yolu ile iletilerek cevaplandırmaları istenmiştir. Toplanan anket formları SPSS programına (version 29) aktarılarak detaylı analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır. Bu sayede araştırmanın ana hedefi olan kalite yönetim sisteminin inovasyon üzerindeki etkisinin düzeyi istatistiksel olarak bulunmaya çalışılmıştır.Item Open Access Üretim Firmalarında Çalışanların Sürdürülebilir Kalkınma Farkındalık Düzeylerinin Ölçülmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) GÜLTEKİN, AYFER; Burçin Ataseven DoğruDünya nüfusunun sürekli ve hızlı bir şekilde artması üretim ve tüketimin de artmasına neden olmaktadır. Aşırı üretim ve tüketim beraberinde çevresel sorunları getirmektedir. Günümüze baktığımızda bu çevresel sorunların başında küresel ısınma gelmektedir. Küresel ısınmanın genel sonuçları ise; doğal kaynakların, biyo-çeşitliliğin ve tarımsal alanların azalmasına neden olmaktadır. Üretim için de gerekli olan hammaddenin giderek azaldığı ve gelecek nesillere kalmayacak şekilde tüketimin gerçekleştiği bu düzende sürdürülebilirlik kavramı tüm disiplinlerde kendini hissettirmeye başlamıştır. İnsan yaşamının sürdürülebilir olması için sürdürülebilir üretim ve tüketimin desteklenmesi, bir yaşam biçimi haline gelmesi gerekmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın amacı da gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için üç temel boyutu ile küresel ölçekte uygulanmasıdır. Bu uygulama aşamasında da sistem içerisindeki tüm paydaşların üzerine düşen sorumluluklar vardır. En önemli paydaşlardan biri olan birey aile ortamında ve aldığı eğitimler neticesinde bulunduğu ülkede, bölgede, işletmede ve toplumda bunları uyarlamasıyla sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşarak hem yerel de hem de küresel düzeyde Dünya'ya katkı sağlayacaktır. Sürdürülebilir kalkınma düzeylerinin belirlenmesi sürecinde literatürde yapılan çalışmalar sürdürülebilirlik kavramı üzerinde şekillenmiştir. Sürdürülebilir kalkınmanın temel bileşeni olan sürdürülebilir üretim ve bunun desteklediği temel boyutlar hakkında bilgiler verilmiştir. Son aşamada daha önce Seyit Ahmet Kiray, Mustafa Pehlivan ve Ayşe CerenAtmaca (2019) tarafından geliştirilmiş olan "Sürdürülebilir Kalkınma Farkındalık Ölçeği" Türkiye'de faaliyet gösteren Orta ve Büyük Ölçekli Kurumsal üretim firmalarında çalışan her seviyedeki çalışanlara uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22.0 istatistiki paket program kullanılarak, betimsel istatistikler, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), bağımsız örneklemler için t-testi analizi ve anlamlı farklılıklar için korelasyon analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda çalışanların sosyal farkındalık seviyesinin yüksek olduğu tespit edilmiştir.