Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı / International Relations Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/78
Browse
Browsing Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Programı / International Relations Master's Degree Program by Language "tr"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Kashmir between Pakistan and India: A historical narrative(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı / Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı, 2020) Khan, Walid Ali; Papuççular, HazalBu tez analizleri Keşmir'in tarihi ve 1947'den beri kendi toprakları olduğunu iddia eden Hindistan ve Pakistan arasındaki anlaşmazlığı üzerinedir. Çatışma tarihine tekrar baktığımda Keşmir'in bir 'diken' olduğunu gösteriyor. Keşmir halkının görüşlerini ve konuyla ilgili seçimlerini göz ardı ederken, her iki ülke için de bölgenin tam kontrolünü ele almaya kararlılar. Keşmir'de hem Müslüman hem de Müslüman olmayan çoklu krallıkların tarihsel kuralını ve daha sonra Hint bölünme yönetimini okuyarak ve analiz ederek, Kaşmirler, Pakistan ve Hindistan arasında büyük bir güvensizlik ve düşmanlık vakası olduğunu görebiliyorum. son 72 yıldır devam ediyor. Buna ek olarak, geçmiş Keşmir yöneticileri ve Pakistan ile Hindistan arasındaki askeri çatışmanın başlamasına neden olan bazı Keşmirli politikacılar tarafından alınan hatalara ve yanlış siyasi kararlara dikkat çekeceğim. Dahası, Keşmir'de yerli Hindu Keşmir nüfusunun sınır dışı edilmesiyle sonuçlanan İslami köktenciliğin ve militanlığın yükselişinden bahsedeceğim. Barışçıl bir çözüm bulma konusunda neredeyse başarılı olan Pakistan ve Hindistan hükümetleri arasında 2000'lerin başında atılan adımlar gibi bazı olumlu yönlerden de bahsedilecektir. Ayrıca Hindistan'daki sağcı Hindu siyasi partilerinin ve Pakistan ordusunun kötü muamelelerini ve her iki ülke arasında diplomatik güvensizliğe yol açan Keşmir vadisinde devam eden ayaklanmalara yol açacak olan gizli tutkularını açıklayacağım. barış süreci. Hindistan ve Pakistan arasında Keşmir üzerinden yapılan savaşların yanı sıra 1962'de Çin'in dahil olduğu tek bir çatışmadan bahsedeceğim ve ayrıntılı olarak açıklayacağım. 2016 ve 2019 yıllarındaki küçük çatışmalar ve son zamanlarda yaşanan askeri çıkmazlar da kısaca açıklanacaktır. Bu araştırma öncelikli olarak tarihi temelli olduğundan, Keşmir'in kökeninden başlayarak Ağustos 2019 olaylarına kadar tarihsel hesapları kronolojik sırayla sunacağım. Son olarak, bulgularımın özet bir sonucunu vereceğim ve Keşmir'deki mevcut durum hakkında yorum yapacağım. Her iki ülkeye de uygun diplomatik adımlar atılmazsa ve en önemlisi Keşmirlileri ana etkilenen taraf oldukları için akılda tutulursa Pakistan ve Hindistan arasında gelecekteki bir savaşta nasıl ağırlaşabilirdi.Publication Kentsel dönüşüm sürecinde meşrulaştırma ve Bağdat Caddesi'nin yeniden inşa süreci(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Bilim Dalı, 2016-04) Şahin, Dilara; Birer, EmelKent kavramı, toplulukların göçebe hayatından yerleşik düzene geçişiyle birlikte ortaya çıkmaya başlamıştır. Kırsal yaşamın zamanla yerini kent kavramına bırakması, kentlerin büyüyerek gelişmesi, modernleşme ile birlikte kentleşme kavramını da beraberinde getirmiştir. Kentleşme sürecinde yaşanan dolaylı ve doğrudan olan etkiler sonucunda, kentsel dönüşüm kavramı gündeme gelmiştir. Kentsel dönüşüm kavramı, özellikle Sanayileşme ile yaşanan göçler sonucunda kentlerin yetersiz kalmasıyla ortaya çıkmış ve İkinci Dünya Savaşı sonucu kentlerin yıkılmaları ile devam etmiştir. Kentsel dönüşümün sebepleri arasında yer alan göç ve savaşların dışında, yaşanan doğal afetler de dönüşümü gerektiren nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde kentsel dönüşüm, köyden kente ait göçlerin çarpık ve kaçak yapılaşmalara neden olması ve bu alanların ıslah edilmesi ile başlamıştır. 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi ile hızlanan kentsel dönüşüm, çıkarılan kanunlar ile yasallaştırılmıştır. Bu çalışmanın konusu, depremin kentsel dönüşümü nasıl meşrulaştırdığı bağlamında Bağdat Caddesi'nde gerçekleşen kentsel yenileme/dönüşümü incelemektir. Bu çalışmanın amacı, kentsel dönüşümün nedenlerinden biri olan deprem ile çıkarılan afet yasası ile başlayan, 1999 Marmara Depremi ile birlikte, meşrulaştırma sürecini araştırmaktadır. Ulaşılan bilgiler ışığında, Bağdat Caddesi'nin 1999 Marmara Depremi sonrasındaki yenileme/ değişim ve dönüşüm ortaya konmaktadır.Publication The impacts of multinational companies on international economy and their political role in guiding countries policies(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı / Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bilim Dalı, 2021) Zerdaoui, Fatima; Ertürk, Ahmet CemalBu araştırma tezi, hem araştırmacıların hem de politikacıların artan ilgi odağı haline gelen çok uluslu şirketleri araştırmayı amaçlamaktadır. Bu araştırma aynı zamanda bu şirketlerin ülke siyasetine rehberlik etmedeki rolünü araştırmayı ve uluslararası kuruluşlar üzerinde sahip oldukları farklı etki çeşitleri hakkında ek bir anlayış sunmaya amaçlanmaktadır. Bununla birlikte, çok uluslu şirketler, küresel bir ekonomi yaratma sürecinde önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda, üretim faaliyetletinin hammadde, düşük maliyetli işgücü ve geniş bir Pazar arayışı içinde bir dizi ülkeye göç etmesine de katkıda bulunmaktadır. Bu araştırmanın önemi, çok uluslu şirketler tarafından yönetilen doğrudan yabancı yatırımları çekmek için siyasi ve ekonomik yasaları ele alırken veya geliştirirken karar vericilerin kapsamlı bir bakış açısı oluşturulmasına yaptığı katkıda yatmaktadır. Ayrıca taz, araştırma sorularını değerlendirerek, ikincil kaynaklardan yararlanarak sonuçlara ulaşmıştır. Bununla birlikte, bu çalışma, çok uluslu şirketlere, ekonomi üzerindeki olumlu etkilerine ve ülke politikalarına rehberlik etmedeki siyasi rolüne bol miktarda bilgi ve görüş kazandırmak için araştırmacılara ve akademisyenlere fayda sağlacaktır. Anahtar Kelimeler: Çok uluslu şirketler, yatırım, politika koyucularıPublication Turkey and Russia relations at Syrian cross road(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı / Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı, 2020) Karaca, Mehmet; Akgün, İbrahim MensurTarihsel açıdan bakıldığında Türkiye - Rusya ilişkileri'nin inişli çıkışlı bir seyir izlediğini görmek mümkün. Diğer taraftan her iki ülke de kendi bulundukları bölgede güçlü birer aktör olmak istemelerinin yanında, bölgesel güç olma açısından da birbirlerine rakip konumdadırlar. Aynı zamanda iki ülkenin Suriye gibi istikrarsız bir bölgede yer alması, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bölgede bazı devletlerin etkisini arttırmak istemesi, Türkiye ve Rusya'nın daha temkinli olmasına neden olmuştur. Özellikle Soğuk Savaş sonrası dönem Türkiye - Rusya ilişkileri açısından ekonomik işbirliğinin üst seviyelere taşındığı bir dönem olduğu bilinmekle birlikte, turizm ve enerji anlaşmaları başta olmak üzere ekonomik alanda çeşitli anlaşmalar yapılmıştır. Bu iki ülkenin neden Suriyede yaşanan krizde birlikte hareket etmeye özen gösterdikleri bu çalışmayla incelenmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile Türkiye - Rusya ilişkileri Suriye Krizi bağlamında incelenmiş, Suriye Krizinin başlamasından sonra sürece dahil olan Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler, bölge üzerinde izlenen politikalara göre değişkenlik göstermiştir. Rusya ile yaşanan Rus Jetinin Türkiye tarafından vurulması sonrası yaşanan kriz başta olmak üzere birkaç olumsuz durumun dışında yine Rusya ile olan ilşikiler oldukça olumlu ilerlemiştir. Böylesine önemli bir kriz iki ülke arasında gerginliğe yol açmış olsa dahi çok kısa bir süre içerisinde diplomatik ilişkilerle süreç ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayacak şekilde pozitife dönmüştür. Peki neden bu iki ülke bölgede yaşanan böylesine bir krizde dahi ilişkileri hızlıca normalleştirmek istedi? Ortaya çıkan bu durum özellikle Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri ve NATO müttefikliği açısından Türkiye ve Rusya'nın birlikte hareket etme ve S-400 konusu başta olmak üzere askeri iş birliği de dahil olmak üzere birçok alanda birlikte hareket etme isteğinden vazgeçemeyeceğini ortaya koymuştur. Fakat bunun yanında çalışmadan elde edilen bulgular incelendiğinde bir taraftan Türkiye'nin Esad'ın içerisinde olmadığı Suriye isteği, diğer taraftan Rusya'nın Esad ile işbirliği iki ülke arasında olumsuzlukların ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Rusya'nın Türkiye tarafından terör grupları olarak nitelendirdiği kesimlerle görüşmeler yapmaya devam etmesi bunun yanında her iki ülke arasında yapılan Soçi Anlaşmasında silahsızlık bölgesi olarak kabul edilen İdlib ve çevresi konusunda anlaşmazlıklar söz konusudur. Geldiğimiz noktada bölgede yer alan birçok ülke ve gruplar birbirlerine üstünlük sağlamak ya da birbirleriyle denge sağlamak açısından ilişkiler kurmaktadır. Realist bir çerçevede baktığımız zaman bölgede yaşanan bu ilişkiler karmaşasını bir güç dengesi oluşturma stratejisi olarak görmenin gerekliliğini ortaya çıkmaktadır.