İletişim Sanatları Yüksek Lisans Programı / Communication Arts Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/82
Browse
Browsing İletişim Sanatları Yüksek Lisans Programı / Communication Arts Master's Degree Program by Issue Date
Now showing 1 - 20 of 71
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Bütünleşik Pazarlama İletişimi'nde Kullanılan Bir Ortam Olarak İnternet(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2005-07) Çaptuğ, İlke; Rengin KüçükerdoğanBu çalısmanın amacı pazarlama iletisimi ve bütünlesik pazarlama iletisimi unsurlarıçerçevesinde interneti incelemek, internetin bir ortam olarak degerini ve kullanılırlıgınıarastırmaktır.Arastırmada, öncelikle iletisim, iletisimin ögeleri ve ikna kuramı üzerinde durulmus, bunoktadan yola çıkılarak Pazarlama iletisimi kavramı irdelenmistir. Pazarlama iletisimi'niolusturan unsurların belirlenmesinin ardından, daha kapsamlı bir kavram olan BütünlesikPazarlama iletisimi incelenmistir. Ardından internetin bir ortam olarak sahip oldugu nitelikler,uygulanabilen pazarlama yordamları ve olumlu olumsuz yönlerine deginilmis, BütünlesikPazarlama iletisimi'nde internetin bir ortam olarak nasıl kullanılabilecegi arastırılmıstır.Çalısmada bir sormaca uygulamasına da yer verilmistir. Türkiye'de internetreklamcılıgının etkisini ölçmeyi hedefleyen arastırmada reklam/internet/medya ajansları ileweb yayınlarına ve kurumlara yönelik iki farklı sormaca çalısması yapılmıs, bulgularındegerlendirilmesinin ardından karsılastırmalı olarak internette reklam ve pazarlamaya bakısirdelenmistir.Anahtar Sözcükler: iletisim, Pazarlama iletisimi, Bütünlesik Pazarlama iletisimi, internet,Etkilesimli Pazarlama, Etkilesimli Reklam.Publication Kişilerarası İletişimde Eyleyenler İlişkisi Öğretmen, Öğrenci ve Veli İlişkileri Açısından Değerlendirme(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2005-08) Ulusavaş, Pınar; Rengin KüçükerdoğanBu çalışmada "Kişilerarası İletişimde Eyleyenlerin Önem Vermesi Gerekenler" üzerinde durulmuştur.Publication Halkla ilişkilerde oyun-eğlen işlevinin evrimi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2005-08) Tuna, Sinem; Nükhet GüzBu çalışmada oyun-eğlen işlevinin tarihsel gelişmesi irdelenerek, bir halkla ilişkiler etkinliği olarak olarak günümüzün festival-şenlik yapısının temel öğelerinin anlamlandmlmasma katkıda bulunmak amaçlanmıştır.Çalışmanın giriş bölümünde amaç ve kapsam belirlenerek özellikle oyun-eğlen işlevinin tammı ve temel özelliklerinden yola çıkılmış, kutlama ve eğlence kavramları tanıtılmıştır.Bu temel kavramların belirlenerek irdelenmesi çalışmanın ikinci bölümünü oluşturmaktadır. Sırasıyla kuttören ve şenliklerin (Adonis ve Dionysos şenlikleri) önerdiği özgürlük, esriklik ve başkaldırı kavramları irdelendikten sonra bölüm eğlence kavramının gelişmesi sürecinde oyun, müzik ve festival öğelerinin kurumsallaşmasına ilişkin belirlemelerle tamamlanmaktadır.Çalışmanın üçüncü bölümünde oyun-eğlen işlevinin Türk toplumsal yapısındaki gelişmesi ele alınmaktadır.Bu bağlamda, Anadolu uygarlıklarında kuttören, kutlama ve eğlenceden başlayarak, eski Türk kavimlerinde ve giderek Osmanlı'da eğlence ve şenlik eyleminin gelişmesi incelenmektedir.Dördüncü bölümde çağdaş Türk toplumunda eğlence, şenlik-festival kavramlarının kazandığı işlev ve bunun halkla ilişkiler açısından taşıdığı anlama ilişkin değerlendirmeler yer almaktadır.Çalışmanın sonuç bölümünde çağdaş festival-şenlik yapısının başarılı bir halkla ilişkiler eylemi oluşturabilmesi için gerekli tarihsel birikimden kaynaklanan biçimsel ve içeriksel öğeler belirlenmektedir.Anahtar Kelimeler : Halkla İlişkiler, Festival, Şenlik, EğlencePublication Etkili İletişim ve Şenlik Örnekleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2005-08) Fidan, Ridade; Nükhet GüzBu çalısmanın amacı senlik yasamını ve gündeki yasamı tanımlayarak senlik ve gündelik yasamın kavramlarını tartısmaya açmaktadır. Bu çalısma senlik ve gündelik yasamın ne oldugunu karsılastırmalı bir yöntemle tanımlayarak baslamıstır. Senlik ve gündelik yasam karsıt konumlarda yer almaktadır. Karsıtlık gündelik yasamın ve festivalin kavramlarıyla baslar ve bu anlamda zaman ya da uzam gibi kavramların tanımlanması senlik zamanının ne oldugunun anlasılması için önemlidir. Senlik yasamı basladıgında gündelik yasamın bütün kavramlarında bir kırılma yasanmaktadır. Senlik ve gündelik yasam arasındaki karsıtlık aynı zamanda doga ve kültür arasındaki karsıtlıgı da göstermektedir. Bu karsıtlık ve kırılmalar da doga ve kültürle iliskilenmekte bu da insanın dogasıyla ilgili temel kavramları anlamamıza yardımcı olmaktadır.Publication Marka konumlandırılması ve Arçelik örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İletişim Tasarımı Anabilim Dalı, 2006) Ersoy Özdemir, Esra; Küçükerdoğan, RenginPublication Türkiye'de günlük gazetelerde görsel malzeme kullanımı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İletişim Sanatları Anabilim Dalı, 2006) Kayım, Cevahir; İlal, ErsanPublication Marka yönetimi; örnek Leica fotoğraf makinesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İletişim Sanatları Anabilim Dalı, 2007) Ilıcak, Şükran Güzin; Güz, NükhetPublication Freud'un kişilik birimleri (id-ego-süperego) ile reklam iletisinin izleyici üstünde yarattığı etkiler arasındaki baglantı : Magnum, kalbim benecol ve lösev reklamları üzerine bir araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2007-08) Oktuğ, Zeynep; Rengin KüçükerdoğanBu çalısmanın konusu, televizyon reklamlarının izleyici üzerinde etkili olmasına yönelik arastırmalarda ruhbilimin kullanılmasına örnek olusturmak, ruhbilim ve reklam olgularına çalısma içerisinde kurulan baglantılar aracılıgıyla farklı bir bakıs açısı getirmektir. Çalısmanın hedefi, Freud'un yapısal kisilik kuramında yer alan kisilik birimlerinin -id,ego ve süperego- seçilen üç reklamda hangi biçimde ve ne amaçla yer aldıgını arastırmak, Freud'un kisilik birimlerinden yola çıkarak günümüzde reklam olgusunun kisilik özelliklerini, satın alma davranısı üzerinde etkili olacak biçimde kullandıgını ortaya koymaktır. Çalısmanın birinci bölümünde, Freud'un yapısal kisilik kuramı açıklanmıs, ikinci bölümde etkili iletisim aracı olarak reklamın islevi ele alınmıstır. Üçüncü Bölümde seçilen üç reklamdaki filmsel olgular çözümlenmistir. Dördüncü bölümde ise, kuramsal bölümde ve çözümleme bölümünde ortaya konulan baglantıları desteklemek amacıyla yapılmıs olan sormacanın açıklaması ve degerlendirmesi yapılmıstır. Çalısmanın sonunda, televizyon reklamlarının Freud'un kisilik birimlerine seslenecek biçimde hazırlandıklarında, izleyicinin satın alma davranısı üzerinde etkili olabilecekleri sonucuna varılmıstır.Publication Reklam filmlerinin evriminde düşünsel bir dönüşüm: Apple - 1984(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2007-08) Tatlı, Erdem; Nükhet GüzBu çalışmanın konusu ?Apple 1984? reklam filminin göstergebilimsel çözümlemesidir. Çalışmada öncelikle reklam, marka, iletişim gibi kavramlar tanımlanmış, reklamın tüketim toplumundaki etkileri incelenmiştir. Daha sonra çözümlememizde uygulayacağımız yöntem olan göstergebilim ve göstergebilimle ilgili kavramlar açıklanmıştır. Reklam ve göstergebilimle ilgili bölümlerin ardından ?Apple 1984? reklam filminin çözümlemesi yapılmıştır. Çözümlemede ?Apple 1984? reklam filmi bir metin olarak ele alınmış ve görsel ve işitsel düzlemleri incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ?Apple 1984? reklam filmindeki erktekelci yapı gibi günümüz toplumunun da kendine has bir erktekelci apıya sahip olduğu öne sürülmüştür. Anahtar Sözcükler : Reklam, Apple 1984, Göstergebilim, Göstergebilimsel Çözümleme, Tüketim Toplumu, Erktekelci Yapı.Publication Televizyon Dizilerinde Erkek İmgesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2007-12) Tanrıvermiş, Şenay; Rengin KüçükerdoğanTelevizyon dizileri televizyon programlarının vazgeçilmezlerindendir. Türk televizyonlarında son dönemde oldukça yer alan diziler izlenme rekorları kırmaktadır. Dizileri bu denli başarıya götüren farklı anlatı yapıları ve karakterlerin rolleridir. Dizilerdeki karakterlere yüklenen rollerle imgeler oluşturulmakta ve bu imgelerde izleyici kendini bulmakta bir başka deyişle bütünleşmektedir. Türk toplumunun ataerkil aile yapısına ve toplumsal cinsiyet yargılarına bağlı olarak erkek imgeler oluşturulmaktadır. Bu imgeler kimi zaman geleneksel yapıya uygun, kimi zamanda toplumun çağdaşlaşma sürecine uyum sağlayan daha çağdaş tiplemelerle dizilerde yerlerini almaktadırlar Bu çalışmada televizyon dizilerinde erkek imgelerin ne biçimde yer aldıkları örneklerle incelenmeye çalışılmıştır.Publication Medya okuryazarlığı ders uygulamalarında dünya üzerinde görülen aksaklıklar(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008-08) Seylan, Seher; Şermin TekinalpBu çalısmanın amacı, dünya üzerinde medya okuryazarlığı dersi uygulamalarında görülen aksaklıkları ortaya koymaktır. Bu amaçla öncelikle, hayatımızdaki yeri gün geçtikçe artan kitle iletisim araçlarının özellikle çocuklar ve gençler üzerinde bıraktığı etkiler tartısılmıstır. Kitle iletisim araçlarının çocuklar üzerinde bıraktıkları etkiler, çocukların psikolojik ve fizyolojik gelisimlerini etkilemektedir. Topluma sağlıklı bireyler kazandırmak adına bilinçli çocuklar yetistirmek çok önemlidir. Bu noktada etkin bir medya eğitimi, çocuklara hem kitle iletisim araçlarını nasıl kullanmaları gerektiğini öğrettiği ve bünyesindeki elestirel bakıs açısı sayesinde gördüklerinin ötesindekileri yorumlama yetisini kazandırdığı için toplumsal bir gereksinimdir. Böyle bir eğitim sürecinden geçen birey, etrafında olup bitenlere kayıtsız kalmayacaktır. Bilinçli bireylerin sahip olması gereken bilinçli tüketici profili, elestirel bakıs açısı, değerlendirme, yorum yapabilme ve yasadığı topluma katkıda bulunabilme gibi özellikler medya okuryazarlığı derslerinde öğrencilere verilmelidir. Toplum için bu denli önemli ifade eden medya okuryazarlığı derslerinin, niteliği de gelismis olmalıdır. Bu çalısmada, Fransa, ?ngiltere, Kanada, Avusturya, Amerika ve Türkiye'de uygulanan medya okuryazarlığı dersleri incelenmistir. Kanada dısındaki ülkelerde medya eğitimine iliskin görülen en önemli eksiklik medya eğitimi için belirlenmis resmi bir öğretim izlencesi olmamasıdır. ?stanbul'da medya okuryazarlığı dersinin islendiği pilot okulda öğretmenlerle yapılan görüsme sonucunda, elde edilen bulgular, ülkemizde verilen medya okuryazarlığı derslerinin korumacı bir anlayısla islendiği ve bu anlayısın topluma bilinçli bireyler kazandırmaktan çok uzak olduğunu göstermistir. Öğretmenlerin yeterli donanıma sahip olmamaları, finansal yetersizlikler, politik gündemlerin derslerde yer almaması, popüler metinlerin derslerde çözümlenmemesi gibi eksiklikler, medya okuryazarlığı derslerinin basarıya ulasmasını engelleyen unsurlar olarak görülmektedir. Çalısmanın sonucunda, etkin bir medya eğitimi için yeni öğrenim yöntemleri gelistirmek gerektiği görülmüstür. Çalısmada, bu stratejiler ısığında etkin bir medya eğitimi için gereksinim duyulan asamalar tartısılmıstır. Bu noktada, ilgili bakanlıklar, sivil toplum kurulusları, okullar ve ebeveynler arasında yapılacak is birliği oldukça önemlidir. Böylece, okulda baslayan eğitim evde ve toplum içinde de devam edecektir. Medya okuryazarlığı derslerine iliskin kaynaklar ne yazık ki sınırlıdır. Bu noktada yapılacak akademik arastırmalar ve çalısmalar, süphesiz medya eğitiminin gelismesine yardımcı olacak bir diğer unsurdur.Publication Toplumsal sorumluluk ve bilinçlendirme kampanyaları: TEMA Vakfı örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2009) Bozkurt, Serap; Rengin KüçükerdoğanÖzellikle sanayi devriminden sonra insanlık, yeni düşünce akımlarının ortaya çıktığı, gelişimin ve değişimin hız kazandığı ve üretimin seri hale geldiği yepyeni bir çağa girmiş oldu. Ancak tüm bu olumlu gelişmelerin yanı sıra gezegenimiz bu son yüzyılda daha önce hiç olmadığı kadar kirlenme, kaynakların tükenmesi, bio-çeşitliliğin azalması gibi sorunlarla yüzleşmek zorunda kaldı. Bilim adamları tarafından her gün bir yenisi eklenen felaket senaryolarının bir kurgudan ibaret olmadığı yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı. Bu çalışmada Toplumsal Sorumluluk ve Bilinçlendirme Kampanyalarının hedeflerine ulaşabilmesi için, yükselen değer toplumsal sorumluluk bilincinin olumlu etkileri ve yarar kavramının toplumsal sorumluluk anlayışı üzerindeki ikna gücü araştırılacaktır. Araştırma, toplumsal sorumluluk çerçevesinde yer alan bilinçlendirme kampanyalarında başarıyı yakalamak için doğru yer ve zamanda doğru kurum ve kuruluşların bir araya gelerek, doğru iletişim şekli ile doğru hedef kitleye, en doğru iletileri (mesaj) vermelerinin gerekliliğini incelemeyi amaçlamaktadır. Bilinçlendirme kampanyası planlanırken hedefleri gerçekleştirmede yaşanan sorunları irdelemek ve olası çözümleri önermek için bu tez kapsamında toplumsal sosyal sorumluluğun bilinçlendirme kampanyalarına etkisine dikkat çekilmeye çalışılmış, özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çok ciddi önlemlerin alınması gerekliliği saptanmış, sürdürülebilir kalkınma, kurumsal sosyal sorumluluk gibi ortaya çıkan birtakım olumlu gelişmelerin etkileri göz önüne serilmeye çalışılmıştır. Sürdürülebilir kalkınma adına yapılan sosyal sorumluluk projelerinin etkinliği, destek veren kurum ve kuruluşlara olan yararları ve sonuçlarının başarısı incelenmiştir. Tüm dünyada toplumsal sosyal sorumluluk anlayışı, gelişimi, uygulamalar araştırılmış, kurum ve kuruluşların katılımlarını sağlayacak olan kazanç ve yararların kesinlikle var olması gerektiği ve köklü sürdürülebilir çözümler için kurumsal sosyal sorumluluğun amaç değil araç olması gerekliliği ortaya konmuştur.Publication Etkili iletişim sürecinde kişilerarası iletişim becerileri ve yaratıcı drama uygulama örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2009-02) Orta, Ahmet Zeki; Işıl Zeybekİnsan; canlılar içinde aklını kullanabilen ve sahip olduğu kültürünü yeni kuşaklara aktarabilen tek varlıktır. Bu özelliğiyle de insan, diğer canlılardan ayrılmaktadır. Bu nedenle değerli, biricik ve özel bir konumdadır. İnsanların, sahip olduğu bütün bu özellikleri gerçekleştirirken başvurdukları yol da; iletişimdir. İletişim, insanların her türlü gereksiniminin karşılanmasında ve geleceğe atılan adımlarda vazgeçilmez bir temel öğe olarak görülmektedir. İnsanoğlunun, yüzyıllar boyu birbirlerini etkileyerek, çabalarını, emeklerini birleştirip, bilgilerini, duygu ve düşüncelerini ifade ederek, kültür ve uygarlıklarını geliştirerek yeni kuşaklara, iletişim sayesinde ulaştırdıkları görülmektedir. İletişim; kişinin kendisini, başkalarını, çevresini ve toplumunu tanıyabilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için bir gereksinimdir. Yaşamımızın olmazsa olmaz bir olgusudur. Bu bağlamda iletişimi, insanlar arasındaki bir anlatma ve anlaşma bilimi olarak görmek mümkündür. Günlük yaşamımızın içinde, sürekli sözü edilen iletişim olgusunun, gerçek anlamda bilinerek uygulanamadığı ve başarıyla sürdürülemediği de kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanların sanıldığı ya da kendileri sandıkları kadar iyi birer iletişimci olmadıkları görülmektedir. Oysa iletişim, insan ilişkilerinin olmazsa olmazı, yaşamı sürdürebilmenin vazgeçilmez aracıdır. İyi dostlukların kurulabilmesi, başarılı aile ilişkilerinin sürdürülebilmesi, mesleki başarıların elde edilebilmesi, yaşam kalitesinin arttırılabilmesi ve toplumsal ilişki ve iletişimin sağlıklı biçimde sürdürülebilmesinin en önemli yolu, iletişim yetisine sahip olan insanın, bu konuda bilgi sahibi olmasına, çaba ve özen göstermesine bağlıdır. İnsanlığa hizmet eden biyoteknoloji, insan ve hayvan genleriyle oynayarak yapay olanı, telekomünikasyon bizlere sanal dünyayı, popüler medyatik kültür ise düşler yaratarak bütün değer yargılarını hızla değiştirmektedir. İnsanlar bu hızlı değişime ayak uyduramamakta, önce kendisine, ailesine, çevresine ve sonunda topluma karşı yabancılaşmaktadırlar. Kendisine, çevresine ve içinde yaşadığı topluma yabancılaşan insan da, iletişim teknolojilerini kullanmasına rağmen, insan iletişimindeki temel öğeleri öğrenemediği ya da doğru uygulayamadığı için ilişkilerini sağlıklı yürütememekte, kendisiyle, insanlarla, çevresiyle ve toplumla çeşitli çatışmalar, ayrılıklar, acılar, öfkeler ve başarısızlıklar yaşamaktadır. İnsanın yaşamı, doğduğu andan başlayarak, sona erene kadar, iletişim ağları içersinde sürdürülen eğitim, öğrenim ve diğer eylemleri içeren bir süreçtir. Yapılan araştırmalar, insanın öğrenimindeki başarıların, duyularının hepsinin kullanılmasıyla olabileceğini ve hatırlama oranlarında da insanların görüp, işitip, dokunup, yapıp, yaşayıp söylediklerinin gerçekleşmesiyle olabileceğini göstermektedir. Klasikleşmiş, ezbere dayalı, edilgen konumdaki öğrenenin, bilgilerini hatırlayabilmesi ve uygulayabilmesi bu durumda olası görülmemektedir. Öğrenilmesi gereken iletişim, kişilerarası iletişim bilgileri için de söz konusudur. Bu bağlamda; birçok disiplinden beslenen, disiplinlerarası bir öğretim yöntemi ve sanat eğitimi alanı olan yaratıcı drama yöntemi, belleğin, bedenin ve tüm duyu organlarının kullanılarak, yaşayarak öğrenme temeline dayalıdır. İnsan olabilmenin ve toplumda çağdaş bireyler olarak yer alabilmenin gereği, yaratıcı bir düşünce sistemine ve yeni tasarımları ortaya çıkarabilmekle başlamaktadır. Bu noktada, alternatif olabilecek bir eğitim yöntemi olarak sürekli gelişmekte olan yaratıcı drama, yeni yaratıcı düşünce sistemi ve tasarımlarda önemli bir rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı doğrultusunda; toplumu oluşturan bireylerin ilişkilerinin temeli ve pek çok sorunun kaynağı olan kişilerarası iletişim ve yaşayarak, yaşatarak öğrenimi sağlayan yaratıcı drama yöntemi kaynağa dayalı olarak genel bir çerçeve içinde irdelenmiştir. Yaratıcı dramanın, kişilerarası iletişim becerilerini ve öneminin anlaşılması temeline dayalı olarak da uygulamalar yapılmıştır. Bunun sonucunda ise; genel olarak üniversitelerin eğitim fakültelerinde okutulan yaratıcı drama dersinin, özellikle iletişim öğrenimi gören öğrencilere de katkısının ölçülmesi ve böylelikle öğrenme ediminde farklılık ya da yeni bir boyut getirilip getirilemeyeceği tartışılmaktadır. Çalışmamız için yapılan uygulamalı çalışmada da görüldüğü gibi, çok kısa sürede alınan sonuçlar söz konusu olsa da, tezimizin savunduğu gerekçelerin somut biçimde kanıtlandığı da gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: İletişim, Kişilerarası İletişim, Eğitim, Öğretim, Yaratıcı Drama, Yaşayarak Öğrenme, EtkileşimPublication Marka farkındalığı yaratma sürecinde sanal ortamın etkisi: Advergaming(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2009-02) Tarhan, Güzin; Işıl ZeybekGünümüzde üretim kültürünün yerini tüketim kültürünün, ürün kültürünün yerini marka ve imge kültürünün aldıgı bir gerçektir. Farkındalık yaratmak, olumlu bir imge yaratmak, itibar saglamak, yeni bir imge yaratmak ya da varolan bir imgeyi pekistirmek, bilinirlik oranında bir artıs saglamak, satısları arttırmak, markaya artı deger katmak?gibi birçok amaç çerçevesinde kullanılan araç ve yöntemlerin çesitliliginde de kimi degisimlerin hızla yasandıgı da göz önünde bulundurulması gereken bir diger gerçekliktir. Çalısmamızın tamamında marka farkındalıgı yaratma sürecinde sanal ortam düzleminde yeni reklam ortamı olan ?advergaming? etkinliginin tüketicilerle etkilesimi irdelenmektedir. Bu dogrultuda, bütüncede ?advergaming? uygulaması düzleminde Türkiye'de ilk defa yasam alanı bulan ve hedef kitlesiyle bulusan ?Efe Rakı? uygulama örnegi olarak irdelenerek görsel göstergebilim yöntemiyle çözümlenmektedir. Bu çözümlemenin sonucunda ürünle, markayla hedef kitle arasında ne türden bir bag kuruldugu belirlenmeye çalısılmaktadır.Publication Reklamda cinsellik kullanımı: Türkiye'de besin maddesi reklamlarında cinsel çağrışımları(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İletişim Anabilim Dalı, 2009-02) Dündar, Ferrah Nur; Rengin KüçükerdoğanDeğişen toplumsal değerlerle birlikte reklamın hedef kitlesi de değişim göstermiştir. Bu değişim ürün ve hizmetlerini satmayı hedefleyen reklamverenleri ve reklamcıları harekete geçirmiştir. Bilinç altına ve iç güdülere seslenen dolayısıyla dikkat çeken reklam iletileri daha çok başarılı olmuşlardır.Çalışmamızın bütüncesini besin maddesi (yiyecek ve içecek) reklam iletileri üzerine oluşturulmuştur. Besin maddelerinin (yiyecek ve içecek) reklam iletilerinin çözümlemesinde kurgulanan ileti aracılığıyla hedef kitlede ruhsal, toplumsal, bireysel duyguların yaratılması, hedef kitlenin saptanması, cinsiyeti, ekonomik durumu, yaşam biçimleri, gereksinimleri ve iletinin seslenme biçimine odaklanılmaktadır. Çalışmamızda reklam iletisinin çözümlenmesinde çok boyutlu bir çalışma hazırlamak amacıyla, söz konusu iletilerin alıcı tarafından etkili biçimde algılanması için ?nasıl? kurgulandığı ortaya koymaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda göstergebilimsel yaklaşımın temel kavram ve ilkelerinden yola çıkılarak seçmeci bir yöntem oluşturumuna gidilmiştir. Çalışmamızın amacı ise, bütüncemizde yer alan reklam iletilerinde ?cinsellik? çağrışımının ?nasıl? aktarıldığı, yukarıda belirtilen seçmeci yöntemdeki ölçütlere göre nasıl kurgulandığı ve hangi göstergelerin kullanıldığının belirlenmesidir. Böylelikle sözü edilen seçmeci yöntemle, iletinin reklam iletişimindeki etkinliği, algılanırlığı, nasıl ve ne biçimde bireyi ürüne yönlendirdiği, akılda kalıcılığı ve hedef kitleye ürünü hangi ölçüde satın almaya yönelttiği, ortaya çıkarılmaya çalışılmış ve iletilerde cinselliği çağrıştıran göstergeler irdelenmiştir.Publication Avrupa'da rejisörlük kavramının ortaya çıkışı- "Stanislavski ve Brecht" örnekleri üzerinden yönetmenlik metodolojisinin incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009-08) Sezgin, Bülent; Önder PakerBu çalışmanın konusu, tarihsel bağlamda Avrupa?da 19. yüzyılda yönetmen tiyatrosunun ortaya çıkışı, rejisörlüğün ve sahneye koyuculuğun tarihsel evrimi ve bu geleneğin en önemli iki öncüsü olan Konstantin Stanislavski ve Bertolt Brecht?in dram sanatına bakışlarını ve yönetmenlik perspektiflerini incelemektir. Araştırmada, rejisörlük ve sahneye koyuculuk kavramı tarihsel olarak ele alınmış, Avrupa?da ilk yönetmen proto-tiplerinden başlayarak, yönetmenin tiyatro içindeki konumu ve işlevleri incelenmiştir. Daha sonra, vaka incelemesi olarak Konstantin Stanislavski ve Bertolt Brecht?in Üç Kızkardeş ve Cesaret Ana ve Çocukları prodüksiyonlarıyla ilgili yazılı kaynaklar ele alınmış, reji defterlerinde ortaya çıkan veriler analiz edilmiştir. Avrupa?da 19. yüzyılda yönetmenlik kavramına dair görüş belirten yaklaşık 10 yönetmenin gözünden; sahneye koyuculuğun kavramsallaştırılması hedeflenmiş ve yönetmenlik sanatının ilkeleri açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Yapılan okuma, araştırma ve analiz çalışmalarının derlemesiyle oluşan tez çalışması Türkiye tiyatro tarihinde çok fazla üzerine değinilmemiş yönetmenlik kavramına dair bir bakış açısı sunmayı hedefler. Araştırma, modern anlamda tiyatro yönetmenliğinin yaklaşık 150 yıllık bir tarihi olduğunu, kaçınılmaz ve sabit bir olgu olmadığını ve sosyokültürel yapıdaki değişikliklerin bir sonucu olarak ortaya çıktığını göstermiştir. Çalışmayla, Konstantin Stanislavski ve Bertolt Brecht gibi iki büyük yönetmenin günümüze bıraktıkları miras tartışmaya açılmış ve bir yönetmen modeli olarak neyi temsil ettikleri sorunsallaştırılmıştır.Publication Kurum imajı ve lider etkileşimi: Sivil toplum kuruluşları örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2011) Kilik, Metin; Küçükerdoğan, RenginGünümüzde kurumlar, ilk olarak kişilerin karşısına çıktıkları görüntüleriyle algılanmaktadır. Kamuoyu ile doğrudan iletişimi gerçekleştiren araç ise kurum kimliğidir. Kurum kimliğinin oluşmasını sağlayan durum ise kurum imajıdır. Son yıllarda yeni kurum ve kuruluşların, ?Kurum İmajı? kavramına verdiği önem giderek artmaktadır. Son yıllarda grafik sanatlarda ve reklamcılık alanında bu yönde görülen başarılı gelişmeler, dünya ile bütünleşme çabaları ülkemizde de başarılı kurumsal uygulamaların yapılmasına olanak sağlamaktadır. Kurumsal uygulamaların yapılması ve yönlendirmesinde sorumluluk lider ya da yöneticilere düşmektedir. Türkiye'de önemi daha yeni anlaşılan ?kurumsal imaj ve lider etkileşimi? kavramı bu nedenle araştırılma değerine sahiptir. Bu bağlamda çalışmada Sivil Toplum Kuruluşları kapsamında AKUT(Arama Kurtarma Derneği) örneklemine yer verilmiştir. Bu araştırmaya, STK'larda kurum imajına gerekli önem verilip verilmediği, liderler ya da yöneticiler aracılığıyla kurum imajının yansıtılıp yansıtılmadığın amaç edinilmiştir.Publication Görsel iletişim tasarımı açısından dergi kapak tasarımları: Elele dergisi kapak tasarımlarının çözümlenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İletişim Sanatları Anabilim Dalı, 2011-04) Ekim, Berna; Rengin KüçükerdoğanBasılı yayın ürünlerinden biri olan dergiler, kapaklarında yer alan görsel kodlar aracılığı ile hedef kitlesine ulaşmaktadır ve ilk etkileşimi oluşturmaktadır. Oluşan bu iletişim görsel bir iletişim kapsamında ele alınabilecek bir iletişim türüdür. Bilindiği gibi, görsel iletişim, kapakta yer alan tüm görsel kodların bir araya gelerek, o kodların kolay ve anlaşılır bir şekilde sunumunu sağlayan bir iletişim türüdür. Söz konusu görsel kodların belli bir düzen içerisinde aktarımı da ?tasarım? aracılığı ile sağlanmaktadır. Çalışmamız, ilk Türk patentli kadın dergisi olan Elele dergisinin kapaklarının zaman içerisinde görsel tasarımları açısından gözlemlenen farklılıklar ve değişimler üzerine odaklanmıştır. Söz konusu dergi kapakları, tasarımsal açıdan hem görsel hem de dilsel iletileri oluşturan göstergelerin çözümlemesini amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda, dergi kapaklarının zamana ve hedef kitleye göre nasıl değişim gösterdikleri ve bu değişimin anlamsal ve tematik açılardan da değişimlere neden olup olmadığı ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Çalışmamızda, görsel iletilerin çözümlenmesinde çok boyutlu bir çalışma hazırlamak amacıyla, söz konusu iletilerin alıcı tarafından etkili biçimde algılanması ve anlamlandırılması için ?nasıl? kurgulandığı ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda göstergebilimsel yaklaşımın temel kavram ve ilkelerinden yola çıkılarak seçmeci bir yöntem oluşturulmuştur. Bu doğrutuda çalışmamızın amacı, bütüncemizde yer alan Elele dergisinin kapak tasarımlarının, görsel ve dilsel iletiler aracılığıyla aktardıkları anlamın zaman ve hedef kitleye uygun biçimde değişimlerinin ele alınması ve tasarımsal açıdan bu değişimlerin hangi dilsel ya da görsel göstergeler aracılığıyla kapak tasarımlarına aktarıldığının ortaya çıkarılmasıdır. Yine bu doğrultuda amaç, çalışmanın konusu olan Elele dergilerinin kapaklarında, yukarıda belirtilen seçmeci yöntemdeki ölçütlere göre nasıl bir ?kimlik? kazandırıldığının ve ?diğer? dergilere göre nasıl bir ?farklılık? yaratıldığının göstergeler üzerinden belirlenmesidir.Publication Küreselleşme sürecinde medyadaki dezenformasyon ve Irak işgali örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Dinler Tarihi Anabilim Dalı, 2011-06) Alp, Hakan; Yasemin İnceoğlu1980'li yıllarla birlikte dünyada küreselleşmenin etkisiyle medya sektöründe yoğunlaşma ve finansal hareketlerin hızlandığını görüyoruz. Kamu yararına yayın yapma olanakları gün geçtikçe kısıtlanırken, medya endüstrisinde tek ve tümleşik bir pazar yapısına geçilmiştir. Küreselleşme süreciyle beraber tüm yaşam alanlarında olduğu gibi medya ekonomisinde de yaşanan gelişmeler medyada sahiplik yapısının değişmesine, yoğunlaşmaların ve tekelleşmelerin artmasına, kısacası medya sektörünün tamamen şekil değiştirmesine neden olmuştur. Küreselleşmeyi bugün geldiği noktaya taşıyan en önemli araç medyadır. Medya, küreselleşmenin yayılmacı politikasına paralel olarak faaliyet göstermektedir. Uluslararası ölçekte tekelleşmiş medya, neo-liberal ideolojinin işleyişinde ve yeniden üretilmesi sürecinde dev bir araç niteliğine bürünmüştür. Medyanın yaygınlaştırdığı ideolojik yaklaşımlarla beraber, neo-liberal politikalar, karşı gelinemez mitler şeklinde sunulmakta ve egemen ideolojinin varlığının sürekliliği için ihtiyaç duyduğu ?rıza ve meşruiyet? medya sektörü sayesinde elde edilmektedir. Dünyayı sadece neo-liberalizm penceresinden görmesi sağlanan toplum işleyen mekanizmanın bir parçası haline getirilirken, savaş dönemleri dâhil ?Medyanın halka nasıl evet dedirttiği? dezenformayon örnekleriyle birlikte açıkça görülebilmektedir. Medyanın etki alanının genişlediğini fark eden sermaye gruplarının, çıkar ilişkileri nedeniyle medya sektörüne yönelişi, iktidarlarla sermaye sahipleri arasında ilişki-çelişkiler; tek yanlı, ötekinin-yerelin sesini duymayan bir medya yapısının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Anaakım medya günümüze değin hiç olmadığı kadar sermaye gruplarının, güçlülerin ve zenginlerin hâkimiyeti altına girmiştir. Dezenformasyon sürecine tabi tutularak değiştirilmiş, haber ajansları aracılığı ile tüm dünyaya tek yönlü ve dengesiz olarak iletilen bir enformasyon akışıyla, ulusların siyasal ve ekonomik anlamda özgürlüklerini kaybetmesine kadar uzanabilecek bir tehlike oluşmuştur. Haber akışının tek yönlü oluşu, üçüncü dünya ülkelerinin yürürlükteki hegemonyayı ve önyargıları kırmalarını güçleştirmektedir. Medya gelişmiş ülkelerin, az gelişmiş ülkeleri siyasal, ekonomik ve kültürel anlamda sömürebilmeleri, ayrıca emperyalist savaşları kazanılmasında bir silah konumuna dönüşmüştür.Publication Sporda Şiddet Yasası ve şike soruşturması çercevesinde basında yer alan haberlerde kullanılan fotoğraf çözümlemeleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İletişim Sanatları Anabilim Dalı, 2012) Ünal, İdilBasın; gazete, dergi, internet gibi belirli zamanlarda çıkan yayınların bütünü olarak tanımlanır. Bu yayınların asıl amacı da, hiç şüphe yok ki öncelikle hedef kitlenin haberdar olma ve bilgilenme ihtiyacına karşılık vermektir. Bu çalışmada; "Sporda Şiddet Yasası" çerçevesinde yürütülen soruşturma sürecinde; Türk Basınında geniş çapta yer alan haber metinleri ve fotoğraf kullanımlarının çözümlemelerine yer verilmektedir. Çalışmada ayrıca, sporda şike yasası değişikliği ve uygulanışının Türk sporuna etkisi, yeni kanun maddesi göz önünde bulundurularak açıklanmaya çalışılmıştır. Buna ek olarak, Türk kamuoyunda büyük etki yaratan şike soruşturmasının ulusal medya yansımaları, tarafların açıklamalarına yer verilerek incelenmeye çalışılmıştır. Son olarak günlük gazetelerin konuyla ilgili ele aldığı manşetlerin çözümlemelerine yer verilmiştir. Anahtar kelimeler: Sporda şiddet, şike soruşturması, medya, basın, görsel analiz