Publication: Das Recht auf Schutz der Persönlichkeit in der Türkei und in Deutschland: Ein Kurzer Überblick über Gesetzgebung und Rechtsprechung
No Thumbnail Available
Date
2017-07
Authors
Korkmaz, Ömer
Manzel, Martin
Journal Title
Journal ISSN
Volume Title
Publisher
Seçkin Yayıncılık
Abstract
Unbestreitbar ist, dass die Verbreitung von Informationen über das Internet Vorteile hat für den Zugang zu Informationen. Voraussetzung dieser Vorteile ist aber, dass die individuellen Rechte und Freiheiten fortbestehen. Es besteht die Gefahr, dass die Verbreitung von Informatione diese Rechte und Freiheiten beeintrachting. Wenn die Beeintrachtigug sehr weit geht, dannkann es sein, das die bisherige Gesetzgebung ausreicht, um diese Beeintrachigungen zu verhindern.
Die Menschenwürde ist Kern und treibende Kraft des Persönlichkeitsschutzes. Sie ist durch Verfassung und Gesetz gewahrleistet. Daher folgt der Menschenwürde die Verpflichtung des Staates, diese Würde schützen. Nur so kann der Saat die Grundwerte und die weiteren Rechte achten, die sich aus der Menschenwüede ergeben. Auch die freie Persönlichkeit bedarf dieses Schutzes seitens des Staates. Das Saat hat dies in allen seinen Handlungen zu beachten. Alldies zeigt die Bedeutung der Würdigung des Gleichgewichts der Rechte in der Praxis. Der Wert und die Würde des Schutzes des Einzelnen müssen gegenüber der Internet Freiheit und der meinungsausserungsfreiheit in seinem Rang gewahrt bleiben. Zwar ist die Meinungsausserungsfreiheit in einer demokratischen Gesellschaft ein unverletzliches Grundelement und kann nicht ignoriert warden. Jedoch kann man diese Freiheit in einer demokratischen Gesellschaft einschranken, soweit es in deren Interesse notwendig ist. Jeden Tag steigt der Bedarf an Regelugen zum Schutz der Persönlichkeitsrechte und freien Kommunikation zugleich. Daher sind die Anforderungen an den Staat und die freien Kommunikation zugleich. Daher sind die Anforderungen an den Staat und die darüberhinaus beteiligten privaten Akteure besonders hoch, ja sie steigenvon Tag. Insbesondere sind folgende Grundsatze und Probleme zu beachten: Die Schutzpflicht des Staates zugunsten der Persönlichkeitsrechte; die Gewahrleistung der Durchsetzung des Rechts; die Sicherstellung der Effizeenz der Verfahren; die Unschuldsvermutung und die Absicherung der völkerrechtlichen Ausgestaltung der Internetkommunikation, um nur einige Punkte zu nennen
İnsan onurunun korunması temel düşüncesi, genel kişilik hakkının itici faktörü ve içeriğe ilişkin özüdür. Kişiliğin serbestçe geliştirilmesi garantisi de, temelde insan onuru uğruna emredilmiştir. İnsanın onuru, onu “insan” yapan temel değerdir. Nitekim insandan onuru çekilip alındığında, geriye yalnızca “posası” kalacaktır. Devletin hukuken, diğer hak, özgürlükler ve değerler açısından olduğu gibi, insan onurunu savunmak ve olanakları ölçüsünde her yerde onun korunmasını üstlenmek yükümlülüğü vardır. İnsan onuruna saygı emri ile her türlü devlet faaliyetine mutlak bir sınır konulmuştur. Kişisel değerlerin devletten, toplumdan ve diğer bireylerden gelecek saldırılara karşı hukuk düzenince korunması bir zorunluluktur. Devlet onurun korunmasında hareketsiz kalmamakla yükümlü olduğundan, devletin burada yükümlülükleri genişler. İnsan onuruna saygı ve onu koruma tüm devlet faaliyetleri için bağlayıcı direktiflerdir. Bu koruma, herşeyden önce, kişiliğin en yüksek ahlaki değer olması düşüncesine dayanır. Ayrıca her hak ve özgürlüğün, Anayasada belirtilmiş olmasa da, o hak ve özgürlüğün niteliğinden kaynaklanan, yani “eşyanın doğasında var olan” objektif sınırları söz konusudur. Düşünceyi açıklama özgürlüğü, hiçbir zaman kişilerin ün ve onurlarına tecavüzü, hakareti, iftirayı, sövmeyi ve benzeri nitelikli düşünce açıklamalarını korumaz. Bu nedenle düşünceyi açıklama özgürlüğü de, taşıdığı öneme rağmen mutlak (sınırsız) değildir. İnternet yayıncılığının düzenlenmesinde, suçsuzluk karinesinin gözardı edilmesine; kişilik hakları ile diğer hak ve özgürlüklerin korunması zorunluluğuna; yargı kararlarının yerine getirilememesine; içerik ve yer sağlayıcılarına ulaşılamamasına; dünyanın her yerinden her türlü yayının kural tanımaz bir şekilde yapılabilmesine; cebir ve şiddet, tehdit çağrısı içeren ya da çocuk ve insan harici süjelerin kullanıldığı kabulü mümkün olmayan pornografik yayınların denetiminin etkin yapılamamasına; bağlayıcı uluslararası sözleşmelerin onaylanmamasına; mevcut uluslararası sözleşmelerin daha etkin bir şekilde uygulanamamasına; uluslararası alanda güçlü devletlerin internet yayınlarına müdahale edebildikleri halde diğer devletlerin meşru zeminlerde dahi çekimser kalmalarına; devletlerin kimi durumlarda kendi çıkarları ve kamu görevlilerinin yararları kadar birey yararlarını gözetmemelerine ilişkin sorunlara da çözümler üretilmelidir. Zira kişilik değerleri ve bunlara saldırı şekilleri, teknolojinin ilerlemesi ve bilim ve toplum hayatındaki gelişmelere göre şekillenmekte ve çeşitlenmektedir. Dolayısıyla teknik olarak baş döndürücü bir hızla gelişen internet yayıncılığının, hem ulusal ve hem de niteliği itibariyle uluslararası alanda hukuk kuralları yoluyla düzenlenmesi ve elbette düşünceyi açıklama özgürlüğü dışında kalan hak ve özgürlüklerin de aynı derecede koruma görmesinin sağlanmasının önemi, her geçen gün daha da artmaktadır.
İnsan onurunun korunması temel düşüncesi, genel kişilik hakkının itici faktörü ve içeriğe ilişkin özüdür. Kişiliğin serbestçe geliştirilmesi garantisi de, temelde insan onuru uğruna emredilmiştir. İnsanın onuru, onu “insan” yapan temel değerdir. Nitekim insandan onuru çekilip alındığında, geriye yalnızca “posası” kalacaktır. Devletin hukuken, diğer hak, özgürlükler ve değerler açısından olduğu gibi, insan onurunu savunmak ve olanakları ölçüsünde her yerde onun korunmasını üstlenmek yükümlülüğü vardır. İnsan onuruna saygı emri ile her türlü devlet faaliyetine mutlak bir sınır konulmuştur. Kişisel değerlerin devletten, toplumdan ve diğer bireylerden gelecek saldırılara karşı hukuk düzenince korunması bir zorunluluktur. Devlet onurun korunmasında hareketsiz kalmamakla yükümlü olduğundan, devletin burada yükümlülükleri genişler. İnsan onuruna saygı ve onu koruma tüm devlet faaliyetleri için bağlayıcı direktiflerdir. Bu koruma, herşeyden önce, kişiliğin en yüksek ahlaki değer olması düşüncesine dayanır. Ayrıca her hak ve özgürlüğün, Anayasada belirtilmiş olmasa da, o hak ve özgürlüğün niteliğinden kaynaklanan, yani “eşyanın doğasında var olan” objektif sınırları söz konusudur. Düşünceyi açıklama özgürlüğü, hiçbir zaman kişilerin ün ve onurlarına tecavüzü, hakareti, iftirayı, sövmeyi ve benzeri nitelikli düşünce açıklamalarını korumaz. Bu nedenle düşünceyi açıklama özgürlüğü de, taşıdığı öneme rağmen mutlak (sınırsız) değildir. İnternet yayıncılığının düzenlenmesinde, suçsuzluk karinesinin gözardı edilmesine; kişilik hakları ile diğer hak ve özgürlüklerin korunması zorunluluğuna; yargı kararlarının yerine getirilememesine; içerik ve yer sağlayıcılarına ulaşılamamasına; dünyanın her yerinden her türlü yayının kural tanımaz bir şekilde yapılabilmesine; cebir ve şiddet, tehdit çağrısı içeren ya da çocuk ve insan harici süjelerin kullanıldığı kabulü mümkün olmayan pornografik yayınların denetiminin etkin yapılamamasına; bağlayıcı uluslararası sözleşmelerin onaylanmamasına; mevcut uluslararası sözleşmelerin daha etkin bir şekilde uygulanamamasına; uluslararası alanda güçlü devletlerin internet yayınlarına müdahale edebildikleri halde diğer devletlerin meşru zeminlerde dahi çekimser kalmalarına; devletlerin kimi durumlarda kendi çıkarları ve kamu görevlilerinin yararları kadar birey yararlarını gözetmemelerine ilişkin sorunlara da çözümler üretilmelidir. Zira kişilik değerleri ve bunlara saldırı şekilleri, teknolojinin ilerlemesi ve bilim ve toplum hayatındaki gelişmelere göre şekillenmekte ve çeşitlenmektedir. Dolayısıyla teknik olarak baş döndürücü bir hızla gelişen internet yayıncılığının, hem ulusal ve hem de niteliği itibariyle uluslararası alanda hukuk kuralları yoluyla düzenlenmesi ve elbette düşünceyi açıklama özgürlüğü dışında kalan hak ve özgürlüklerin de aynı derecede koruma görmesinin sağlanmasının önemi, her geçen gün daha da artmaktadır.
Description
Keywords
Die persönlichkeitsrechte, Die Verletzung persönlichkeitsrechte durch ıntternetzungang, Der Schutz der persönlichkeitsrechte in der Türkei und in Deutschland, Das Recht auf ein leben in würde, Die Meinungsausserungsfreiheit, Das Gesetz über die regulierung, der ınternet publikationen und die bekampfung von durch veröffentlichung begangenen verbreche, Kişilik hakkı, kişilik hakkının internet yoluyla ihlali, ürkiye ve Almanya’da kişilik hakkının korunması, Onurlu bir yaşam hakkı, Düşünceyi açıklama özgürlüğü,, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun