İktisat Yüksek Lisans Programı / Economics Master's Degree Program

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/76

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 14 of 14
  • Publication
    Türkiye'de gayrimenkul yatırım ortaklığı: Kamu banka hisseli GYO'ların performans analizi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Ana Bilim Dalı / Para ve Sermaye Piyasaları Bilim Dalı, 2021) Esa, Farid Agha Mohammad; Alçın, Kerim Sinan
    Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (GYO) portföylerinde gayrimenkul bulunan, onları işleten veya finanse eden anonim ortaklık niteliğindeki sermaye yoğun kuruluşlardır. GYO'ların temel fonksiyonu, küçük yatırımcıların tasarruflarının büyük gayrimenkul proje ve yatırımlarına yöneltmek ve aracılık yapmaktadır. Gayrimenkul yatırım ortaklıklarına ortak olan yatırımcılar, portföyde bulunan gayrimenkullerin kira ve faiz gibi gelirlerinden faydalanmaktadır. GYO'ların finansman kaynakları ağırlıklı olarak satmış oldukları hisse veya pay senetlerinden meydana gelmektedir. Gayrimenkul piyasasında yatırımcı için en önemli konu, hedeflediği getiriyi kendisine kazandırabilecek gayrimenkulü seçmek olduğundan GYO'lar bu noktada devreye girmektedir. GYO'lar profesyonellerin yönettiği kurumlar olduğundan uzmanlık deneyimleriyle küçük yatırımcılara kâr sağlayabilmektedir. Ancak GYO'ların küçük yatırımcının ilgisini çekebilmesi için istikrarlı bir mali yapıya sahip olması ve hisse getirisi üretebilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada Halk GYO ve Ziraat GYO'nın 2017-2020 yılları arasında dört yıllık periyotta mali verileri ve performansları incelenmiştir. Elde edilen temel sonuç her iki GYO'nun özellikle 2020 yılında hem mali performans hem de hisse başına getiride güçlü bir görünüme kavuştuğu yönündedir.
  • Publication
    Sermaye piyasalarında bireysel portföy yönetim danışmanlığı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Ana Bilim Dalı / Para ve Sermaye Piyasaları Bilim Dalı, 2020) Wafa, Fahim; Alçın, Sinan
    Finansal sistem, yatırımların reel ekonomiye kazandırılmasında aracılık rolüne sahiptir. Etkili, güvenli ve iyi işleyen bir finansal sistemin bulunduğu ekonomilerde atıl fonlar ve tasarruflar ekonomiye kazandırılabilmektedir. Finansal sistem yapısı gereği oldukça teknik, uzmanlık bilgisi gerektiren ve dinamik bir yapıdadır. Yatırımcıların nispeten karmaşık olan bir sistemde karar verebilmeleri ve işlem yapabilmeleri için yardımcı unsurlara ihtiyacı vardır. Türk sermaye piyasası hukukunda bu ihtiyacın karşılanabilmesi için "aracı kurum" adı verilen kurumlar vardır. Bununla birlikte yatırımcılara finansal sistemde yardımcı olan danışmanlar da vardır. Türkiye'de sermaye piyasalarında danışmanların yapabilecekleri işlemler kanunlar ve idari düzenlemelerle çerçevelendirilmiş ve sınırlandırılmıştır. Bu çalışmada Türkiye'de sermaye piyasalarında bireysel portföy yönetim danışmanlığı konusu araştırılmış ve incelenmiştir. Çalışma sonucunda bireysel portföy yönetimi sürecinde danışmanların kamuya açık veriler üzerinden yatırımcıları bilgilendirebileceği ancak açıkça alım-satım talimatı veremeyeceği görülmüştür. Bununla birlikte Türk sermaye piyasası hukukunda danışmanlık yapabilecek kişiler ile bunların faaliyetlerinin kapsamı ayrıntılı olarak düzenlenmiş
  • Publication
    Finansal serbestleşme sürecinde uluslararası sermaye hareketlerinin Türk bankacılık sektörü üzerine etkileri
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Ana Bilim Dalı, 2020) Shukur, Tarlan; Şahin, Begüm Erdil
    XX. yüzyılın son döneminden itibaren dünya genelinde etkili olan bilişim ve iletişim alanında meydana gelen teknolojik gelişmeler ile bunlardan kaynaklı finansal ürünlerde görülen çeşitlilik ve dış ticaret hacminde görülen genişleme, finansal küreselleşme sürecini hızlanmıştır. 4 Ocak 1980'de dışa dönük ve serbest piyasa ilkelerine dayalı ekonomi uygulamalarını ilke edinen yapısal uyum programı gündeme getirilerek Türkiye'de kapsamı geniş bir serbestleşme ve reform süreci başlatılmış ve finansal serbestleşmeyle ilgili politikalar da söz konusu sürecin en önemli unsurlarından biri olmuştur. Sermaye hareketlerinin serbestleşmesine bağlı olarak giren yabancı sermayenin, özellikle girdikleri ülke ekonomilerinde verimlilik, finansal istikrar ve istihdamla ilgili etkiler oluşturması beklenmektedir. Türk bankacılık sektörüne yabancı sermaye sahiplerinin ilgisi, 2001'den başlayarak yükselen bir ivmeyle gelişmiştir. Türkiye'nin o süreçte aynı parti tarafından ve liberal ekonomik politikalar izlenerek yönetiliyor olması, bu da bu süreçte doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının artması noktasında etkili olmuştur. 2001'den itibaren bankacılık sektöründe yaşanan gelişmelere bakıldığında 2002'de 130 Milyar Dolar büyüklüğe sahip olan sektör, 2008'de 465 Milyar dolar düzeylerinde bir büyüklüğe ulaştığı görülmektedir. Bu dönemde sektörün gayri safi yurt içi hâsıla içindeki payı da %57 düzeyinden, %77'lere yükselmiştir. Bu dönem içinde sektörde yaşanan birçok gelişme, yeniden yapılandırmanın tamamlanmasını ve sektörün güçlenmesini sağlamıştır. 2002 yılından itibaren Türk bankacılık sektöründe uygulamaya konulan sıkı maliye programları, serbest kur stratejileri ve enflasyonla mücadele yolları finansal fiyatların istikrarlı olmasını sağlamıştır. Kredilerde gerçekleştirilen kapsamlı düzenlemelere bağlı olarak standart oranların hesaplanması ve kredi sınırlarında AB düzenlemeleriyle ilgili öz kaynak tanımlamasına paralel olarak konsolide öz kaynak tanımlaması da yapılarak bir tek mali tablonun hazırlanması esası tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Finansal Serbestleşme, Uluslararası Sermaye, Bankacılık Sektörü, Türkiye
  • Publication
    2008 küresel krizinin Türk ekonomisine etkileri ve krizi önlemek amacıyla uygulanan maliye politikaları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Ana Bilim Dalı, 2020) Shukur, Elbay; Alçın, Sinan
    2007 yılında ABD konut piyasasında meydana gelen sorunlar, daha sonra finans piyasalarında da bozulmaların olması ve dolayısıyla reel ekonomide de görülen düzensizlikler sadece ülke içerisinde kalmayıp, gelişmiş ülke ekonomilerini de etkilemeye başlamıştır. Ekonomi ve finans piyasalarında ciddi boyutlarda bozulmalara yol açan bu düzensizlikler 2008 yılından itibaren globalleşmenin de etkisiyle daha da artarak tüm dünya ülkelerine yayılmış ve küresel krizin başlamasına neden olmuştur. Ve 1929 yılındaki ekonomik buhrandan sonra son yüzyılın en büyük finansal krizi olarak tarihte yerini almıştır. Ülkemiz ve dünya ekonomilerinde yaşanan krizler incelendiğinde; kamu açıkları, genişletici mali politikalar sonucunda meydana gelen kamu açıkları, yanlış vergilendirmeler, kamuda yapısal bozukluklar, bunların yanı sıra para piyasasında döviz kurlarında görülen önemli derecede dalgalanmalar, yüksek faiz oranları gibi olumsuzlukların da yaşanması krize maruz kalan tüm ülkelerin ortak sorunlarıdır. Bu bağlamda krizden etkilenen ülkemiz ekonomik yapıyı düzeltmek amacıyla kamu harcamaları, vergilendirme, borçlanma gibi mali araçlara işlevsellik kazandıran sıkı maliye politikalarını uygulamaya koymuştur. Çalışmamızda 2008 yılında meydana gelen küresel krize karşı ülkemizde uygulanması kararı alınan maliye politikaları ve sonuçlarının incelenmesi hedeflenmiştir. Anahtar Kelimeler: Küresel finansal kriz, maliye politikaları
  • Publication
    Oligopol piyasalarında oyun teorisinin rekabet geliştirme amacıyla kullanılması üzerine bir araştırma
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2019) Dönmez, Görkem; Şen, Ali
    Bu çalışmanın amacı Türkiye ekonomisinde önemli rol oynayan sektörlerin oligopol piyasada olduğunu araştırmak ve oligopol piyasanın önemini, bu piyasada rekabet ederken uygulanan oyun teorisinin sektördeki oyuncular tarafından nasıl uygulandığını incelemektir. Yoğunlaşma oranı hesaplamasıyla TUİK verileri kullanılarak sektörlerin hangi piyasa yapısı içerisinde olduğu belirlenmiş, önemli birçok sektörün oligopol piyasada yer aldığı görülmüştür. Oligopol piyasasında firmaların rekabet analizi, piyasaya giriş engelleri, Michael Porter'ın 5 kuvvet modeli incelenmiştir. Oligopol piyasada yer alan bazı sektörler ve sektörlerin durumu ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Oyun teorisini kullanarak firmaların birbiriyle rekabetinin analizi yapılmış, rekabet ederken hangi sektörlerin hangi hamlelerde bulunduğu araştırılmıştır. TUİK verilerindeki sektörlerin yoğunlaşma oranlarının (çok yüksek, yüksek, orta ve düşük) derecelerine göre sektörler gruplandırılmış, derecelerine göre rekabetin ve sektörde hamlelerin nasıl yapıldığı incelenmiştir.
  • Publication
    Yönetim ekonomisinde maliyet, maliyet analizi ve uygulaması
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2019) Doğan, Emine Nur; Şen, Ali
    Rekabetin uluslararası nitelik kazanması, üretim teknolojilerinde meydana gelen değişme ve gelişmeler tüketicilerin ürün ve hizmet faaliyetlerine ulaşımını kolaylaştırmıştır. Bu durum alternatif seçimleri oluşturmuş üreticiler, firmalar ve yatırımcılar arasındaki rekabeti arttırmıştır. Üretim tekniklerindeki gelişme ile maliyet yapısının değişmesi maliyet yönetimini zorunlu hale getirmiştir. Maliyet Yönetimi ve Maliyet Analizleri ile birlikte maliyetlerin planlanması, kontrolü ve yönetimi üreticilere ve firmalara kar elde etmenin yanı sıra kaliteden ödün vermeden maliyet tasarrufu sağlamaktadır. Üretimin planlanmasına ve maliyet tahminine olanak tanıyan bu analizler, oluşacak ek maliyetlere zamanında ve doğru biçimde müdahale edilmesine imkan tanımaktadır. Performans arttırma ve iyileştirme faaliyetlerine odaklanan üretici rekabet düzeyini yükseltmekte ve tüketici için en iyi fiyat ile en kaliteli ürünü üretebilmektedir. Çalışmada üretim faktörleri ile maliyetler arasındaki ilişki incelenirken üretim faktörlerinin maliyet düzeylerine değinilmiştir. Maliyet terimi ve maliyet çeşitleri hakkında bilgi verilirken Maliyet Yönetimi Bilgi Sistemi kapsamında Maliyet Sitemleri ve Analizleri açıklanmış ve örnekler verilmiştir ve Faaliyet Tabanlı Maliyetleme Uygulaması yapılarak çalışma tamamlanmıştır.
  • Publication
    2008 Krizi Dönemi Sonrası Demir Çelik Sektöründen İki Firmanın Finansal Durumlarının İncelenmesi
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2018) Bayakır, Gökhan; Şen, Ali; 152444
    Bu çalışmanın konusu; 2008 yılında başlayan ve bütün küresel ekonomileri ve sektörleri olumsuz etkileyen küresel krizden sonraki 10 yıl içerisinde, Türkiye'de demir çelik sektöründe faaliyet gösteren başlıca iki firmanın finansal durumlarının araştırılmasıdır. Bu çalışmada özellikle borsaya kote olmuş şirketlerin finansal durumlarını incelemekte en çok kullanılan iki analiz türü olan Teknik Analiz ve Mali Analiz yöntemleri kullanılmıştır. İlk yöntemde formasyon, hareketli ortalama,gösterge ve hacim analizi uygulanırken, ikinci yöntemde yatay, dikey, trend ve rasyo analizi uygulanmıştır. Çalışma esas olarak beş ana bölümden oluşmaktadır. İlk iki bölümde Teknik ve Mali Analiz yöntemleri hakkında teorik bilgiler aktarılmıştır. Üçüncü bölümde 2008 krizi ve krizin ekonomi ile demir çelik sektöründeki yansımaları ele alınmıştır. Dördüncü bölüm metodoloji hakkında bilgilendirme mahiyetinde olmuş, beşinci bölümde ise sözü edilen yöntemler kullanılarak şirketler analize tabi tutulmuştur.
  • Publication
    Yabancı Portföy Yatırımlarının Borsa İstanbul'a (Bist)- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Etkisi: 2005-2015 Dönemi
    (Yabancı portföy yatırımlarının borsa İstanbul'a (Bist)- İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) etkisi: 2005-2015 dönemi, 2018) Özcan, Aydın; Alçın, Kerim Sinan; 9467
    Çalışmanın amacı yabancı portföy yatırımlarının 2005-2015 yılları arasındaki on yıllık süreçte Borsa İstanbul'a yaptığı etkileri çeşitli açılardan incelemektir. İlk bölümde Borsa İstanbul'un ve sermaye piyasaların tanımı, tarihi ve Borsa İstanbul ile ilgili kavramlara yer verilmektir. İkinci bölümde yabancı portföy yatırımları ile ilgili tanımlamalara yer verilmekle birlikte Türk Sermaye Piyasasının yabancı portföy yatırımları ile ilişkisi üzerinde durulmaktadır. Üçüncü bölümde 2005-2015 yılları arasında yabancı portföy yatırımlarının Borsa İstanbul üzerine etkisi çeşitli konularda veriler ile birlikte incelenmektedir. Sonuç bölümünde ise üçüncü bölümde çeşitli konularda incelenen yabancı portföy yatırımlarının Borsa İstanbul üzerine yaptığı etkilerin nihai yorumu ile ilk üç bölüm hakkında genel bir değerlendirme yapılmaktadır.
  • Publication
    Türkiye'de Bireysel Emeklilik Sisteminin Gelişimi ve Kullanımı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2018) Kaya, Simge; Şen, Ali; 152444
    Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcı olan Bireysel Emeklilik Sistemi (BES), katılımı gönüllülük ilkesine göre ve özel emeklilik ürünlerinin satışı ve bireysel katkı paylarının toplandığı ruhsatı almış emeklilik firmalarına yetkinin verildiği bir uygulamadır. Bu sistem içine katılan kişilerce ödenen katkı payları emeklilik yatırım fonları aracılığıyla yatırıma kanalize edilmekte ve böylece emeklilik süresince yeterli miktarda emeklilik gelirinin elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu araştırmanın amacı bireylerin bireysel Emeklilik sistemiyle ilgili algılarını araştırmaktır. Bu kapsamda İstanbul'daki bir bankanın Bakırköy ilçesindeki müşteriler ve çalışanlarından 150 kişiye anket uygulanarak sonuçlar SPSS 22 programında değerlendirilmiştir.
  • Publication
    Finansal Risklerin Risk Vanası ve Risk Algısı Faktörlerini Kullanarak Kontrol Edilmesi Üzerine Bir Araştırma
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2018) Yolusever, Aras; Şen, Ali; 152444
    Risk kavramı yıllardır türlü araştırmacıların ve bilim insanlarının ilgisini çeken ve incelemelere konu olmuş son derece önemli bir kavramdır. Bu çalışmalar riskin öznel mi yoksa nesnel bir kavram mı olduğuna dair soruları beraberinde getirmiştir. Bu sorunun cevabı hala tam olarak verilememiştir. Gerek para gerekse sermaye piyasalarında yaşanan finansal riskler bu araştırmaların konusunu oluşturmaktadır. Finansal riskler, geniş risk kavramının alt dallarından biridir. Yatırım yapan işletmeler, hayatlarını idame ettirmeye çalışan insanlar, devletler ve bireysel yatırımcılar bu riskler ile karşı karşıya kalmaktadır. Yapılan çalışmada risk kavramına karşı öznel ve nesnel bakışlar incelenmiştir. Ancak gerek riskin büyüklüğünün, gerekse risk algılarının ölçümünde kullanılan metot riske karşı öznel bir yaklaşım sergileyen psikometrik paradigma olmuştur. Psikometrik paradigma, temeli Slovic, Fischhoff ve Lichtenstein tarafından atılan bir risk ölçüm yöntemidir. Psikometrik paradigma yönteminde kişilerin risk algısını önemli ölçüde etkileyen iki risk karakteri bulunur. Bunlar riskin sonuçlarının ciddiyeti ve riskin daha önce tecrübe edilip edilmediğidir. Yıllar geçtikçe psikometrik paradigma ile beraber çalışan disiplinlerin sayısı artmıştır. Tıp bu disiplinlerden biri olmuştur. Tıp disiplinine ek olarak bir kaza sonucu ölüm veya yaralanma riskini ölçen FADIS ölçeği psikometrik paradigma yöntemi ile beraber çalışmakta ve çok başarılı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Çalışmada yer verilen bir başka önemli konu hata türleri ve etkileri analizi olmuştur. Bu analiz türü 1960'lı yıllarda NASA tarafından geliştirilmiş ve yıllar içinde bilim insanlarının katkısı ile daha kaliteli bir hale gelmiştir. Çalışma içerisinde bazı önemli yenilikler de yer almaktadır. Risk vanası kavramı ve akıllı finansal risk kontrol sistemleri bunlara örnektir. Bu kavramlar üzerinde belirli bir çalışma yapıldıktan sonra tez çalışmasına eklenen kavramlardır. Çalışma sonunda ise tez içerisinde yoğun biçimde yer alan psikometrik paradigma tekniklerinin, hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir işletmeye uygulanışı yer almaktadır. İşletme analizinden sonra, psikometrik paradigma yöntemi ile risk vanalarının beraber kullanılması ile risk yönetiminin daha başarılı olabileceği görülmüştür. Bu sonuç, çalışmada sıkça uygulanan iki kavramın önemini vurgulamaktadır. Anahtar Sözcükler: Risk, Finansal Risk, Risk Algısı, Psikometrik Paradigma, Risk Yönetimi, Risk Kontrol Sistemleri, Risk Vanası
  • Publication
    Avrupa Birliği ile Akdeniz ülkeleri arasında iktisadi ilişkiler
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2012-11) Doğanyılmaz, Didem; Özgüven, Ali
    Akdeniz Havzası, ?Eski Dünya Karaları? olarak da bilinen Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının kesişim noktasında yer alan, bu sebeple ilk medeniyetlerden bu yana birçok uygarlığa ev sahipliği yapan bir coğrafi bölgedir. Medeniyetler arası ilişkiler tarih boyunca farklı şekillerde devam etmiş, kimi zaman mal ticareti kimi zaman ise sömürgecilik faaliyetleri seklinde sürdürülmüştür. Günümüz modern dünyasında bu ilişkiler ticari faaliyetler üzerine yoğunlaşmış ve çağın gereklerine göre şekillendirilmiştir. Akdeniz Havzası'nın genel olarak değerlendirmesi yapılırsa, birbirinden tamamen farklı ekonomik, politik ve sosyolojik koşullar dikkatleri çekecektir. Bu farklılıklar sebebiyle Havza iki farklı gruba ayrılacak, ?Kuzey? ve ?Güney? olarak adlandırılacaktır. Akdeniz'in kuzeyi, günümüzün en kurumsal uluslarüstü oluşumlarından birisi olan Avrupa Birliği ve aday ülkeleri ile temsil edilirken, güneyi Mağrip ve Maşrek ülkeleri ve bunlara ek olarak birçok açıdan kendi bölgesi için istisnai bir ülke olan İsrail tarafından temsil edilecektir. Farklılıklara kısaca değinmek gerekirse, Kuzey'de demokratik devlet şekilleri, sanayileşmiş ekonomiler, insan haklarına saygılı toplum yapıları karşımıza çıkarken, Güney'de kısa süre öncesine kadar devam eden otokratik rejimler, tarıma dayalı ekonomiler ve insan hakları ihlallerinin çokça rastlandığı toplumsal bir düzen dikkatleri çekecektir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Akdeniz'in Kuzey'i ve Güney'i arasındaki ilişkiler resmileştirilmiş, ikili ticari anlaşmalar yerini bölgesel politikalara bırakmıştır. Bu çalışmada, ilk bölgesel politikadan günümüzde de varlığını sürdüren birlik oluşumuna kadar geçen süreç incelenecek ve istenilen amaçlara ulaşmada ne denli yol kat edildiği analiz edilecektir.
  • Publication
    Türkiye ekonomisinde kredi kartlarının marka konumlandırılması: Bir uygulama örneği
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İktisat Bölümü / İktisat Anabilim Dalı, 2011-07) Kara, Sedat; Oğuz Sancakdar
    Bu çalışmanın birinci bölümünde Türkiye Ekonomisine 1980 öncesi ve sonrası şeklinde genel bir bakış yapıldıktan sonra günümüzde yaygın bir şekilde kullanılan ve kullanımı her geçen gün daha da artan kredi kartlarının Dünya'da ve Türkiye'de ortaya çıkışı, yaşanan süreçleri, yıllar itibarıyla artışları, teknolojik gelişimleri, taraflarına ve ülke ekonomisine etkileri incelenmiştir. İkinci bölümde marka yönetimi ve önemine değinmekle birlikte marka konumlandırılması konusu anlatılmıştır. Son olarak üçüncü bölümde yaşanan küresel krizde Türkiye için kaldıraç fonksiyonu gösteren bankacılık sektörünün günümüzdeki yeri ve önemine kısaca değinilmiş ve uygulama olarak seçilmiş banka'ya ait seçilmiş kredi kartının marka konumlandırılması uygulama olarak ele alınmıştır. Sonuç kısmında da kredi kartının ülke ekonomisine etkileri, marka haline gelmesinin ve konumlanmasının bankaya etkileri ve marka olmanın kredi kartlarında önemi kısaca değerlendirilmiştir.
  • Publication
    Türkiye Ekonomisinde Markalaşmanın Yeri ve Önemi; Tekstil Sektöründe bir Uygulama
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İktisat Anabilim Dalı, 2008-06) Çedikçi, Tuğba; Durmuş Dündar
    Bu çalışmada, globalleşen dünyada, rekabetin en üst düzeye çıktığı günümüzde işletmelerin ayakta kalabilmeleri adına daha fazla katma değer ve daha fazla pazar payı yaratmaları anlamına gelen güçlü markalar yaratma olgusu incelenmeye çalışılmıştır. Marka ve Marka Yapısı kavramlarına değinilerek Marka Yönetiminin evreleri incelenmiş, Türkiye Ekonomisine ilişkin genel bir değerlendirme ile birlikte markalaşmanın ülke ekonomisi üzerindeki etkileri saptanmaya çalışılmıştır. Marka Yapısı incelenirken marka kavramının tanımı yapılmış ve marka yaratılmasının aşamaları detaylı şekilde gözden geçirilmiştir. Bu bağlamda marka finansmanının nasıl ele alınması gerektiği üzerinde de durularak marka değerlemesi kavramı da açıklanmıştır. Marka Yönetiminin doğuşu ile birlikte geçirdiği evreler dikkate alınarak marka konumlandırmanın ne derece önemli olduğu ortaya konulmuş ve pazarlamanın marka yönetimindeki etkileri üzerinde durulmuştur. Tekstil sektörü baz alınarak markalaşmanın önemi vurgulanmıştır. Ülke ekonomisi; planlamadan önce, planlamadan sonra ve kriz dönemi olarak 3 dönem halinde incelenerek, markalaşmanın günümüz koşullarında Türkiye ekonomisine ne denli etkiler barındırdığı gözler önüne serilmiştir. Son olarak, Marka olgusu Mavi Jeans örneği özelinde somut olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır.
  • Publication
    Eğlence Sektörünün Ülke Ekonomisindeki Yeri: Bir Uygulama Örneği, Müzikaller
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008-06) Çedikçi, Tuğçe; Nükhet Güz
    Bu çalısmanın amacı oyun-eglen islevinin tarihsel gelisiminin irdelenerek, oyun-eglen isleviyle baslayan eglence kavramı ve eglence türlerinden olan müzikal kavramının ekonomik islevleridir. Çalısmamızın giris bölümünde amaç ve kapsam belirlenerek, iletisim ve kültür kavramlarıyla eglence kavramı arasındaki iliski irdelenecektir. Birinci bölümde iletisim stratejileri çerçevesinde oyun-eglen islevinin yeri ve iletisim sürecindeki islevler içerisinde oyun ve eglence kavramlarının tanımı ele alınmaktadır. Çalısmanın ikinci bölümünde ise eglence kavramının gelisimi irdelenerek, Osmanlı döneminden baslayan ve Cumhuriyet döneminden günümüze kadar uzanan süreçteki eglence kavramı karsılastırılacaktır. Eglence türleri içinde yer alan müzikal kavramı açımlanarak olusturucuları ve gelisimi irdelenecektir. Üçüncü bölümde eglence kavramının ekonomiyle olan ilintisiyle Türkiye'deki eglence sektörü ve yeni tüketim stratejisi olan eglence kavramının boyutlarına deginilerek eglence türleri içinde yer alan müzikallerin ekonomideki yeri ele alınacaktır. Çalısmanın sonuç bölümünde eglence kavramının günümüzdeki yasama ve ekonomiye olan etkileri degerlendirilecektir