Psikoloji Bölümü / Department of Psychology

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6789

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 20 of 134
  • Publication
    The Role of Shame- and Guilt-Proneness in Re-Victimization Among Turkish Women
    (John Wiley & Sons Ltd., 2024) FİDANTEK, HÜLYA; Güller, Eylül; Gönenç, Ezgi; Tuna, Ezgi
  • Publication
    The Effect of Emotional Auditory Stimuli on Visual Memory and Decision-Making Processes
    (John Wiley & Sons Ltd., 2024) MAVRAL, SUAT MERVE; Şişman-Bal, Simge
  • Publication
    The Relationship Between Childhood Traumas, Mentalization and Somatization Among Asthmatic Patients
    (John Wiley & Sons Ltd., 2024) FİDANTEK, HÜLYA; Çelikel, Feryal Çam
  • PublicationOpen Access
    COVİD-19 Pandemi Dönemi Sürecinde Bireylerin Bilişsel Esneklik Düzeyi İle Belirsizliğe Tahammülsüzlük İlişkisinde Algılanan Sosyal Destek Düzeyinin Biçimlendirici Rolünün Gelişimsel Eğride İncelenmesi
    (Pamukkale Üniversitesi, 2024) Özden, Eda; ERMİŞ, ECE NAZ
    Tüm dünya ile ülkemizi de derinden etkileyen Covid-19 pandemisi, son yılların en önemli küresel krizlerinden biri olmuştur. Bu krizle beraber bireylerin yaşamlarında da büyük değişimler meydana gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, Covid-19 pandemi döneminde bireylerin bilişsel esneklik düzeyi ile belirsizliğe tahammülsüzlük ilişkisinde algılanan sosyal destek düzeyinin biçimlendirici rolünün gelişimsel eğride incelenmesidir. Çalışmaya 18-65 yaş aralığında bulunan 300 birey katılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, bireylerin bilişsel esneklik düzeyi ile belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bilişsel esneklik düzeyi arttıkça, belirsizliğe tahammülsüzlük azalmaktadır. Araştırmada cinsiyet, yaş, medeni durum, gelir düzeyi değişkenlerinin belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyine göre anlamlı bir farklılık yaratmadığı gözlenmiştir. Çalışmada eğitim durumu lise ve altı olan katılımcıların belirsizliğe tahammülsüzlük düzeylerinin eğitim durumu lisans ve lisansüstü olan katılımcılara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmektedir. Katılımcıların yaşanılan şehir değişkeni ile belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi arasında anlamlı bir farklılık oluşturduğu gözlenmiştir. Sivas ve Adana’da yaşayan katılımcıların belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi İstanbul şehrinde yaşayan katılımcılara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmektedir. Bilişsel esneklik düzeyi ile belirsizliğe tahammülsüzlük düzeyi arasındaki ilişkide algılanan sosyal desteğin düzenleyici bir etkisinin bulunmadığı görülmektedir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda pandeminin yarattığı belirsizlik, kaygı ve olumsuzlukların ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin azaltılması konusunda koruyucu ruh sağlığı çalışmaları ve yeni müdahale programları geliştirilmesi bireyler üzerindeki sorunlarının azaltmasına yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Bu sayede bireyin yaşamında meydana gelen değişimlerin ve sıkıntıların karşısında tahammülünü ve dayanıklılığını artırabilir.
  • PublicationOpen Access
    Çocukluk Çağı Travmaları ile Suça Yönelik Tutumlar Arasındaki İlişkide Psikopatolojik Belirtilerin Paralel Çoklu Aracı Rollerinin İncelenmesi
    (Galenos Yayınevi, 2024) ERBAY, AYHAN
    Amaç: Çocukluk çağı travmaları ile suça yönelik tutumlar arasındaki ilişkide psikopatolojik belirtilerin aracı bir etkiye sahip olup olmadığının analiz edilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Belirtilen amaca ulaşabilmek adına ilişkisel tarama modelinden hareket edilmiş, uygunda örnekleme tekniğiyle Ocak 2023-Ocak 2024 tarihlerini kapsayan bu çalışmaya 18 yaşından büyük toplamda 391 kişi çevrimiçi ortamda katılım sağlamıştır. Çocukluk çağı travmaları ile suça yönelik tutumlar arasındaki ilişkide psikopatolojik belirtiler paralel çoklu aracılık rolü analizi ile incelenmiştir. Bulgular: Çocukluk çağı travmalarının suça yönelik tutumlar üzerinden doğrudan bir etki yaratmadığı gözlenmiştir. Benzer şekilde çocukluk çağı travmalarının kontrol edildiği ve psikopatolojik belirtilerin suça yönelik tutumlar üzerindeki etkileri incelendiğinde hiçbir psikopatolojik belirtinin doğrudan şiddete yönelik tutumlar üzerinde etkiye sahip olmadığı ancak kişilerarası duyarlık ve düşmanlık belirtilerinin dolaylı olarak ilişkiyi güçlendirme olasılığına sahip olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Suça yönelik tutumlarda bireysel özellikler veya deneyimlenen travmaların tetiklediği bir mekanizmadan öte içinde yaşanılan ailenin, mahallenin ve toplumun bireye etkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı psikopatolojik özellikler veya geçmiş dönemki travmaların ise suça yönelimi ancak toplumsal şartlar uygunsa tetiklediği sonucuna ulaşılmıştır.
  • PublicationOpen Access
    Reliability and Validity of Attentional Style Questionnaire: Turkish Form
    (Hacettepe University, 2024) Yüksel, Müge; BELET, EDA ÖZTÜRK; Acar Bulut, Özlem; Nurlu, Merve; Çetintaş, Seyda
    Attention is an important part of cognitive and perceptual processes. Attention includes both external processes related to the environment and internal processes such as heredity. In addition, measuring attention processes, which have two dimensions, top-down and bottom-up, is important in terms of both learning processes and determining some psychopathologies. Based on this, it was aimed to adapt the Attention Style Questionnaire (ASQ) into Turkish in this study. The study group includes of 372 university students. Data collection materials included personal information form, Attention Styles Questionnaire and Control Dimension of Self-regulation Scale. Language validity and criterion-related validity analysis were performed for validity studies. Confirmatory factor analysis and test-retest analysis were utilized for reliability studies. The two-factor structure in the original structure of the scale was confirmed through confirmatory factor analysis results. Furthermore, the ASQ was found to be highly correlated with the Control Dimension of Self-regulation Scale. According to the findings obtained for reliability, Cronbach's alpha coefficients were found as .81 for the cognitive avoidance sub-dimension and .70 for the focusing sub-dimension. Test-retest correlation coefficients were determined as .76 for the cognitive avoidance sub-dimension and .75 for the focusing sub-dimension. Research results indicate that Attention Style Questionnaire is a reliable and valid measurement tool in determining the style of the attention to university students in Türkiye.
  • ItemRestricted
    II. Eğitim Psikolojisi Sempozyum Kitabı: Öğrenme ve Öğrenme Bozuklukları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2010) Kolektif; ed., Tülay Bozkurt; ed., Mücella Uluğ; ed., Zeynep Oktuğ; ed., Melis Seray Özden
  • PublicationRestricted
    Üniversite Öğrencilerinde Somatizasyon Eğiliminin Yordanmasında Stresle Başa Çıkma Yöntemleri, Genel Öz Yeterlik İnancı ve Bilişsel Esnekliğin Rolü
    (ODTÜ Psikoloji Bölümü, 2023) Yatar, Merve doğan; YILDIRIM, MELİS SERAY ÖZDEN
    Somatizasyon, zorlayıcı dışsal faktörlerin ya da bireylerin iç çatışmalarının yarattığı olumsuz duyguların beden üzerinden deneyimlenmesi ve ifade edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Somatizasyonun tanılanması için öncelikle ilgili olabilecek organik hastalıkların elimine edilmesi gerektiği için kişilerin sağlık kuruluşlarında geçirdikleri zaman artmakta ve belirtilerin getirdiği rahatsızlıkların sürmesi nedeniyle bireysel ve sosyal yaşamları olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Bu nedenle somatizasyon eğilimi ile ilgili olabilecek demografik özelliklerin bilinmesinin tanı koyma sürecinde yardımcı olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, somatizasyon eğiliminin kişilerin sorun çözme süreçlerindeki işlevsel olmayan davranışları ve tutumlarından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu savın araştırılması amacıyla Türkiye’deki üniversite öğrencileri evreninden rastgele seçilen 353 üniversite öğrencisinden veri toplanmış ve ilişkisel araştırma modeli kullanılan araştırmada veriler SPSS Paket Programı kullanılarak test edilmiştir. Çalışmada sonuç olarak somatizasyon eğiliminin cinsiyet, gelir düzeyi ve kardeş sayısı değişkenlerinin alt gruplarına göre farklılaştığı bulunmuştur. Somatizasyon eğiliminin stresle başa çıkma yöntemlerini kullanma, genel öz yeterlik ve bilişsel esneklik düzeyleriyle negatif yönde ilişkili olduğu görülmüştür. Bilişsel esneklik ve sosyal destek arama yöntemi ise somatizasyon eğilimi üzerinde yordayıcı rolü olan değişkenler olarak bulunmuştur.
  • PublicationOpen Access
    The Association of Child Abuse Experiences and Intolerance of Uncertainty in Young Adults
    (Routledge, 2023) Dirican, Ayşe Hatun; Kozak, Ekin Doğa; Kavakcı, Önder; SÖNMEZ, BERNA
    Objective: Drawing upon the identity disruption model, we investigated the association between child abuse experiences (emotional, physical, and sexual) and intolerance of uncertainty. We also addressed demographic differences in uncertainty intolerance in this study. Methods: Using online survey questionnaires, we collected data from a sample of 302 young adults in Turkey. The data were analyzed using confirmatory factor analysis, structural equation modeling, one-way analysis of variance, and independent samples t-test. Results: The results showed that of the three types of child abuse analyzed, only emotional abuse was significantly and positively associated with intolerance of uncertainty. In contrast, age was negatively associated with intolerance of uncertainty. Regarding demographic differences, we found that the level of intolerance of uncertainty differed based on young adults’ gender, psychiatric diagnosis, and education. Specifically, our findings indicated that intolerance of uncertainty is significantly higher in females compared to males. It is also significantly higher in young adults with a diagnosis for psychiatric disorders than those without. Moreover, intolerance of uncertainty is significantly higher in young adults who have a high school graduate degree than their undergraduate and graduate counterparts. We discussed how child abuse is associated with heightened intolerance of uncertainty in young adulthood as well as why demographic differences may exist in uncertainty intolerance. Conclusions: The present study expanded the existing research on the psychological consequences of childhood abuse experiences by linking child abuse to intolerance of uncertainty. Particularly, exposure to emotional abuse in early life can be a risk factor to cope with uncertainty in later life.
  • PublicationRestricted
    The Mediating Role of The Meaning of Life in the Effect of Spiritual Well-Being on Post-Traumatic Growth During the Covid-19 Pandemic Process
    (Halil Ekşi, 2023) ERMİŞ, ECE NAZ
    Considering the effects of the COVID-19 epidemic on mental health, it has been determined that there is a need to focus on the positive parts of the post-traumatic results of the pandemic together with spiritual concepts. For this purpose, the mediating role of the meaning of life in the effect of spiritual well-being on post-traumatic growth during the Covid-19 pandemic process was examined. Within the scope of this general purpose: (a) the moderator role of fear of COVID in the mediating role of the meaning of life in the effect of mental well-being on post-traumatic growth, (b) the mediator role of the meaning of life in the effect of existential regret on post-traumatic growth were examined. The participants in the study consisted of 398 people, 263 women and 135 men, between the ages of 18-62. Data analysis includes correlation and regression analysis. As a result of the analyzes, it was observed that spiritual well-being had a statistically significant and positive effect on post-traumatic growth and the meaning of life had a partial mediating role in this relationship. While the effect of spiritual well-being on the meaning of life is at a significant level, it is observed that the fear of covid has a regulatory role in this effect. In addition, while the meaning of life has a significant effect on post-traumatic growth, it is also seen that existential regret has a regulatory role in this effect. It is thought that this study will provide functional evidence for the post-traumatic growth effects of the COVID-19 outbreak and for possible subsequent outbreaks.
  • PublicationOpen Access
    Intimate Partner Violence During the COVID-19 Pandemic: An Online Survey
    (Klinik Psikiyatri Dergisi, 2023) Güngör, Ekin Sönmez; Karaman, İmran Gökçen Yılmaz; Erim, Burcu Rahsan; Güvenç, Hasibe Rengin; Ergül, Ceylan; Laçiner, Kerem; Oruç, Gamze Akçay; Altun, Fatmagül Dikyar; ERKAN, ARZU; Erzin, Gamze; Toprak, Ebru; Akvardar, Yıldız
    Objective:Intimate partner violence (IPV) against women is a human rights violation and a public health concern. The incidence of IPV increases in mass events such as epi-demics. The aim of this study was to assess the nature and the extent of IPV among women in Turkey; to iden-tify the associated factors, and mental health outcomes during the COVID-19 pandemic. Method:The study has a cross-sectional, descriptive design. An online self -report survey, based on World Health Organization guid-ance on epidemiological studies to assess IPV, was con-ducted among women between 09.01.2021 and 09.02.2021. The survey had 69 questions which covered sociodemographic characteristics, relationship history, types of violence and mental well-being. Inclusion crite-ria were being over the age of 18, and having a spouse/partner during the pandemic. Participation was on voluntary basis. 1372 women were included in the analysis. Results:Around a third (30.7%) of participants were exposed to any type of violence before the pan-demic, with most common form being emotional vio-lence, and this rate remained unchanged during the pan-demic, despite the time spent with partners were expect-ed to increase due to isolation measures. 61 women (4.4%), mostly university graduates living in cities, reported being subject to violence for the first time dur-ing the pandemic. 31.2% of them were cases of digital violence. Lower level of education, younger age and partner's alcohol and substance use was associated with IPV, and IPV was associated with poorer mental well-being. Discussion:Despite the public health measures taken during the pandemic (e.g. lockdowns), where women would have spent more time isolated with their partners, rates of IPV did not change from pre-pandemic to pandemic. This outcome needs to be compared with findings from other contexts. Strategies to prevent IPV is of utmost importance for the protection of mental well-being of women and the society during and after the pandemic.
  • PublicationOpen Access
    Organizational Citizenship Behavior: The Other Side of the Coin
    (Marmara Üniversitesi, 2022) ERBAY, ELİF ÖZGE; Üçok, Dilay Işılay
    The study aims to discover the probable roles of cultural characteristics in the relationship between organizational citizenship behavior (OCB) and workplace ostracism which is a critical phenomenon among employees. It was designed in a causal model claiming that there are moderating effects of collectivism and belief in collective emotions in the relationship between OCB and workplace ostracism. 309 employees were included randomly in Turkey, and correlation and regression analyses were conducted to test the hypothesis. Unlike similar studies and the expected relationship in our hypotheses, OCB and workplace ostracism were found negatively correlated. Moreover, neither organizational collectivism nor employees’ belief in collective emotions had a moderating role in this relationship. The study showed that the dark side of the OCB does not work for the Turkish culture, although its collectivist features. It is evident that globalization makes the collectivist organizations’ strict norms and rules more flexible and loosens the employees’ collectivist beliefs. Regardless of the cultural characteristics, the study also underlines that workplace ostracism should be prevented with appropriate management strategies like encouraging employees to be engaged in citizenship behaviors.
  • PublicationOpen Access
    A Randomized-Controlled Trial of EMDR Flash Technique on Traumatic Symptoms, Depression, Anxiety, Stress, and Life of Quality With Individuals Who Have Experienced a Traffic Accident
    (Frontiers Media SA, 2022) Yaşar, Alişan Burak; Konuk, Emre; KAVAKCI, ÖNDER; Uygun, Ersin; Gündoğmuş, İbrahim; Taygar, Afra Selma; Uludağ, Esra
    The Flash Technique of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) is widely recognized for its effectiveness in reducing the effects of emotional responses associated with traumatic memories. Using a randomized-controlled trial methodology, this study attempts to establish the efficacy of the EMDR Flash Technique. This study's sample includes volunteers who were involved in traffic accidents and were given the randomized EMDR Flash Technique and Improving Mental Health Training for Primary Care Residents (mhGAP) Stress management module. The participants were given a socio-demographic data form, the Depression-Anxiety-Stress 21 scale (DASS-21), the Impact of Event Scale-Revised (IES-R), and the WHOQOL Quality of Life scale. Participants were evaluated using measurements taken before and after the application, as well as a one-month follow-up. The mean age of the participants was 36.20 (11.41) years and 82.1% (n = 32) were female. The DASS-21 Anxiety (eta(2) = 0.085), IES-R Intrusion (eta(2) = 0.101), Avoidance (eta(2) = 0.124), Total (eta(2) = 0.147), and WHOQOL-BREF Psychological (eta(2) = 0.106) score improvements of the EMDR Flash Technique group were shown to be statistically significant when compared to the mhGAP group. However, no statistically significant difference in the DASS-21 Depression, Stress, Impact of Event Scale-Revised Hyperarousal WHOQOL-BREF General Health, Physical, Social Relationships, and Environment component scores was reported between the two groups. The present study's findings clearly demonstrate that the EMDR Flash technique, when applied to persons involved in traffic accidents, is successful in improving anxiety, intrusion, avoidance, total traumatic stress, and mental quality of life symptoms for at least 1 month. We believe that these findings will improve the reliability and applicability of the EMDR Flash Technique, which was tested for the first time in a clinical randomized-controlled trial (RCT).
  • Publication
    An Exploration of the Subtypes of Male Youth Adjudicated for Sex Offenses: A Latent Class Analysis Based on Personal, Offense, and Victim Characteristics
    (Sage Publications Inc., 2022) Büker, Hasan; Cohen, Achraf; ERBAY, AYHAN
    This study intended to explore possible variations among youth adjudicated for sexual offenses based on personal criminogenic factors, offense, and victim characteristics. Utilizing a data set collected from the juvenile court files in Turkey (n = 460), the Latent Class Analysis revealed that the study sample included three different subgroups with distinct features: "non-delinquent, peer victim-targeting," "non-delinquent, younger victim-targeting," and "delinquent, versatile" youth adjudicated for sex offenses. The first two of these groups were similar in terms of having low levels of delinquency, while the third group included the lowest number of youth with significantly broad delinquent activity patterns. These findings were in line with the results of previous studies, and the implications were discussed for future research and policy development.
  • PublicationRestricted
    A New Viewpoint to Schema Modes and Mode Domains Through Polyvagal Theory: Could Schema Modes Be Just a Way of Coping?
    (Springer, 2022) Karaosmanoğlu, Hasan Alp; ATEŞ, NİDA; Köse Karaca, Bahar; Aytaç, Mert
    The aim of this study is to investigate how the schema modes defined in Schema Theory group together and accordingly question the conceptualization of schema modes considering the theories combining evolutionary, neuroscientific, and psychological point of views in psychology literature. It was hypothesized that there would be differences in the categorization and conceptualization of schema modes conceptualized by Schema Theory based on Polyvagal Theory. The sample of the study consists of 2032 participants aged between 18 and 71 years old (M = 36.00, SD = 14.312) who applied to a psychotherapy center in Istanbul working with the approach of Schema Therapy. Short Schema Mode Inventory was applied to the participants. According to the results of the second-order factor analysis, compliant surrenderer, healthy adult, punitive parent, happy child, and detached protector modes were clustered in the first factor. Impulsive child, enraged child, condescending, and easily bored child modes were loaded under the second factor while demanding parent, detached self-soother, and status-seeking modes were loaded under the third factor. When the results were evaluated with respect to Polyvagal Theory, it was determined that the first factor represented the parasympathetic nervous system activation and consisted of schema modes that include surrender, freezing, and socialization responses while the second factor consisting of schema modes related to flight or fight responses represented the sympathetic nervous system activation. Moreover, the third factor consisted of the schema modes of the sympathetic nervous system, which included flight or fight responses with parasympathetic inhibition (vagal brake). The results were discussed in line with the literature.
  • PublicationOpen Access
    Sociodemographic and Clinical Factors Affecting Treatment Adherence in Adults with Attention Deficit and Hyperactivity Disorder
    (Aves, 2022) ERKAN, ARZU; Kılıç, Özge; Semerci, Bengi
    Background: This study aims to explore sociodemographic and clinical factors affecting medication adherence in adults with attention deficit and hyperactivity disorder and elicit dysfunctional domains and comorbidities with a focus on gender differences. Methods: Patients were recruited from 2 specialty clinics using chart records in a natural treatment design. Adult attention deficit and hyperactivity disorder self-report scale, Diagnostic Interview for attention deficit and hyperactivity disorder in adults, was applied. Adherence is defined if the patient declared >= 80% adherence to medication throughout the last 8-12 weeks. Results: From 205 attention deficit and hyperactivity disorder patients (male =112 female = 93 (age (median) min-max = 29 (18-56)), 29% were non-adherent to attention deficit and hyperactivity disorder medication. In the multivariate analysis, having 2 or more comorbid disorders (P = .009), dysfunctions in academic/work (P= .049), and dysfunctions in family and other relationships (P = .047) increased the likelihood of adherence. Adherence rates did not significantly differ between methylphenidate and atomoxetine (P= .405). Women were more likely to have 2 or more comorbid psychiatric disorders (P = .004) and dysfunctions in social relationships (P= .001), free time activities, hobbies (P < .001), self-confidence, and self-image (P < .001). Results: Nearly one-third of adult patients with attention deficit and hyperactivity disorder did not adhere to medication treatment. Comorbid psychiatric disorders and dysfunctions in life domains appear to increase the likelihood of adherence to attention deficit and hyperactivity disorder medications, possibly through increasing motivation for treatment. The effect of cognitive-behavioral therapy on compliance with attention deficit and hyperactivity disorder medication should further be explored with prospective controlled studies. Conclusion: We suggest that future longitudinal studies use objective measures of adherence and confirm the role of dysfunctional life domains and comorbid psychiatric disorders as correlates of medication adherence.
  • PublicationOpen Access
    Üniversite Öğrencilerinin Beden Algısı ve Yaşamda Anlam Duygularının Yaşlılığa İlişkin Tutumları Üzerine Etkilerinin İncelenmesi
    (Muş Alparslan Üniversitesi, 2021) ERMİŞ, ECE NAZ
    Bu araştırma gençlerin beden algıları ve hayatın anlamına dair algıları ile yaşlılara dair tutumları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırma tesadüfi örneklem metodu ile seçilen yaşları 18 ile 29 arasında 278 üniversite öğrencisi ile yapılmıştır. Ayrıca öğrencilerin yaşlılara dair tutumlarının, cinsiyete, aile tiplerine, bir yaşlı yakınları ile aynı evi paylaşmış olup olmamalarına, yaşlılık dönemine dair bilgi düzeylerine, yaşlı yakınları ile görüşme sıklıklarına, yaşlı yakınlarının fiziksel görünüşlerinin iyi olup olmamasına ve aktif bir iş ya da hobi gibi bir uğraşlarının olup olmasına göre değişip değişmediği incelenmiştir.Yapılan t-testi, varyans ve korelasyon analizleri sonucunda öğrencilerin beden algıları ile yaşlılara dair tutumları arasında pozitif yönlü istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Ayrıca gençlerin yaşlılık dönemine dair bilgi düzeylerinin yaşlılara dair tutumlarını farklılaştırdığı tespit edilmiştir.
  • PublicationOpen Access
    Utandıran Diğeri Ölçeği-2’nin Türkçe Formunun Psikometrik Özellikleri
    (Klinik Psikoloji Araştırmaları Derneği, 2021) Yıldırım, Jülide Ceren; KOZAK, EKİN DOĞA; Türkaslan, Kutlu Kağan
    Kendilik bilinci duyguları kişinin davranışlarını iyi veya kötü olarak değerlendirmesi sonucuoluşan, belirli bir öz-farkındalık hali gerektiren duygulardır. Bu duygulardan biri olarak kabuledilen utanç duygusunun kişinin diğer insanların zihninde nasıl biri olduğuyla ilişkilendirilenboyutu dışsal utanç olarak tanımlanır. Bu çalışmada, kişinin diğer insanların kendisi hakkındakigörüşlerini düşünerek deneyimlediği dışsal utanç duygusunu ölçen Utandıran Diğeri Ölçeği-2’ninTürkçe uyarlaması yapılmıştır. Çalışmada 403 katılımcı yer almıştır (266 kadın, 137 erkek; Ort.yaş= 23.38, S = 6.50). Araştırma kapsamında katılımcılara uygulanan ölçek paketi; Utandıran DiğeriÖlçeği-2’nin Türkçe formunun yanı sıra Demografik Bilgi Formunu, Rosenberg Benlik SaygısıÖlçeğini, Depresyon, Anksiyete ve Stres Ölçeğini, Sürekli Suçluluk ve Utanç Ölçeğini,Kişilerarası Duyarlılık Ölçeğini ve Yaşam Doyum Ölçeğini içermektedir. Gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizinin bulguları, Utandıran Diğeri Ölçeği-2’nin Türkçe formunun yedi maddedenve özgün ölçekle uyumlu olarak tek faktörden oluştuğunu göstermektedir. Ölçeğin iç tutarlılıkdeğerinin oldukça iyi düzeyde olduğu (α = .85) bulunmuştur. Geçerlilik analizi bulguları; Türkçeformun utanç, suçluluk, gurur, kişiler arası duyarlılık, depresyon, anksiyete, stres ve yaşam doyumu değişkenleri ile anlamlı ve beklenen yönde ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Elde edilenbulgular, Utandıran Diğeri Ölçeği-2’nin Türkçe formunun dışsal utancı ölçmek için kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu göstermektedir. Bu yönüyle, Utandıran DiğeriÖlçeği-2'nin dışsal utanç duygusuna odaklanacak ileriki çalışmalar için alanyazına önemli birkatkı sunacağı düşünülmektedir.
  • PublicationOpen Access
    Gençlerin Kişilik Özellikleri ile Yaşlılara Karşı Tutumları Arasında Yaşam Boyu Öğrenmenin Düzenleyici Rolünün İncelenmesi
    (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü, 2021) ERMİŞ, ECE NAZ
    Bu çalışmanın amacı gençlerin kişilik özellikleri ile yaşlılara karşı tutumları arasındaki ilişkide yaşam boyu öğrenme düzeyinin düzenleyici rolünü incelemektir. Araştırma tesadüfi örneklem metodu ile seçilen yaşları 17 ile 29 yaşları arasında 278 üniversite öğrencisi ile yapılmıştır. Ayrıca gençlerin yaşlılara dair tutumlarının, yaşa, cinsiyete, bir yaşlı kimse ile bir süre aynı evi paylaşmış olup olmamalarına göre değişip değişmediği incelenmiştir. Çalışmada, Yaşlılara Karşı Tutum Ölçeği, 5 Faktör Kişilik Özellikleri Ölçeği kısa formu ve Yaşam Boyu Öğrenme Ölçeği kullanılmıştır. Yapılan t-testi analizleri sonucunda kadın ve erkekler arasında yaşlılığa ilişkin tutumlar açısından istatistiksel açıdan bir fark yoktur. Gençlerin bir dönem bir yaşlı yaşayıp yaşamama durumları yaşlılara ilişkin tutumlarında anlamlı bir fark yaratmamaktadır. Pearson korelasyon analizi sonucunda gençlerin yaşları ile yaşlılara dair tutumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Gençlerin uyumluluk ve dışadönüklük kişilik özellikleri ile yaşlılara dair tutumları arasında pozitif yönlü istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yaşam boyu öğrenme düzeyinin bu ilişkileri düzenleyici rolü istatistiksel olarak anlamlıdır. Yapılan regresyon analizi sonucunda gençlerin nevrotiklik özellikleri ile yaşlılara dair tutumları arasında negatif yönlü istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yaşam boyu öğrenme düzeyinin bu ilişkiyi düzenleyici rolü istatistiksel olarak anlamlıdır. Araştırmanın güçlü yönleri, sınırlılıkları ve katkıları ilgili alan yazın ışığında tartışılmıştır.
  • PublicationOpen Access
    COVID-19 Pandemisinde Kadına Yönelik Yakın Partner Şiddetinin Boyutu ve İlişkili Risk Etkenleri
    (Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, 2021) YÜCE, ARZU ERKAN; ve diğer yazarlar...