Mimarlık Doktora Programı / Architecture PhD Program

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4931

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 3 of 3
  • Publication
    Etnik Anklavı Tanımlamak İçin Bir Yaklaşım Önerisi: İstanbul Fatih'te Suriyeli Göçmen Mekanları
    (İstanbul Kültür Üniversitesi, 2023) ÇOHADAR, MERVE GÜLERYÜZ; Neslihan Dostoğlu
    Göçmen grupları, göç ettikleri yeni kentlerde mekansal olarak bazı bölgeleri daha çok tercih etmektedir. Bu durum kent mekanında mekansal kümelenmelerin ve ayrışmanın oluşmasına neden olmaktadır. Mekansal kümelenme ve ayrışma kimi zaman gönüllü kimi zaman göçmenlerin 'öteki' olarak dışlanmaları sonucunda gelişebilmektedir. Tarihten günümüze geçen süreçte, İstanbul kenti pek çok göçe ve göçün neden olduğu sosyo-mekansal değişime sahne olmuştur. İstanbul'un bu çok kültürlü yapısı ve göçmenler tarafından çokça tercih edilen bir metropol olması nedeniyle, çok katmanlı ve parçalı bir mekansal yapıya sahip olduğu söylenebilir. Bu mekansal yapıya, 2011 yılı itibariyle Suriyeli kitlesel göçü sonrasında gelen göçmenlerin mekansal kümelenme ve ayrışma eğilimleri de eklemlenmiştir. Birçok ilçede, göç sonrası gelişen Arapça tabelaları olan etnik dükkanların sayısının artışı dikkat çekmektedir. Bu tez çalışması, İstanbul'un en eski tarihi semtlerinden biri olan Fatih'te bu etnik dükkanların yoğunlaştığı bölgeler üzerine bir bakış açısı geliştirmek için yola çıkmıştır ve bu bölgelerin, dünyada pek çok örneği olan Chinatown'lar, Little Italy'ler gibi birer 'etnik anklav' olarak adlandırılması ve görülmesi gerektiğine dair bir düşünce geliştirmiştir. Günümüz kentlerinde değişim geçiren bir mekana dair bir okuma geliştirilecekse, 21. yüzyılda mekanın, kültürün ve kimliğin değişen karakterini dikkate almak gerekmektedir. Bu nedenle, bu tez çalışması, 'etnik anklavın tanımlanması ve karakterinin belirlenmesi' hedefine ulaşmak için, küreselleşme ve küyerelleşme sürecinde mekanların, kimliklerin, kültürlerin algılanma, anlamlandırılma ve anlama biçimlerindeki değişime odaklanmıştır. Bu bağlamda, etnik anklavların göstergelerle donatılmış sembolik tüketim mekanları gibi hareket ettiğine dair bir düşünce geliştirilmiştir. İşaretlerin, yani yapılı çevrede bulunan ve mekansal atmosferi oluşturan görsel ve görsel olmayan göstergelerin kentliler veya göçmenler açısından birden çok anlamı ve algılanma şekli olduğu söylenebilir. Bu açıdan düşünüldüğünde, bu tez çalışması, anklavların, kültür, ideoloji, din vb. birçok farklı konuda göçmenlerin toplumsal mekanına ve gündelik yaşamına dair şifrelenmiş mesajları içeren bir iletişim aracı olduğu savından yola çıkmıştır. Bu bağlamda tez, 21. yüzyıldaki bir etnik anklavın oluşma motivasyonları, toplumsal / ekonomik / fiziksel karakterleri ve niteliklerinin tanımlanması için bir yaklaşım önerisi oluşturmaya çalışmıştır. Bu tanımlama modeli ile, günümüzde, bir etnik anklavın göçmenler tarafından nasıl anlamlandırıldığı ve algılandığı, popüler kültürün ve tüketim kültürünün bu kadar etkin olduğu günümüzde göçmenlerin halen neden etnik temalı bir çevreyi gündelik yaşamlarında tercih ettiği ve genel anlamda etnik anklavlar üzerine yeniden düşünmek hedeflenmiştir. Tezin amacı, günümüzde oluşan anklavdaki mekan üretiminin nasıl gerçekleştiğine, anklavın şifrelenmiş, örtük mesajlarını göçmenlerin nasıl algıladığına, anlamlandırdığına dair bir okuma gerçekleştirmektir. Bunun için gündelik yaşamın mekanları olarak görülebilecek etnik anklavda mekansal atmosfer anklavın karakterini oluşturan göstergelerin belirlenmesi için iki aşamalı bir yaklaşım önerisi oluşturulmuştur. İlk aşamada, Fatih'te Suriyelilerin etnik dükkanlarının yoğunlukta olduğu beş mahalle üzerine incelemeler yapılmış ve bu alanlarla ilgili, dükkanların Suriyeli işletmecileri ve dükkanları kullanan Suriyeli göçmenler ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerin bulgularına dayanarak, göçmenlerin en çok anlam yükledikleri göstergeleri (signs) ve gösterenleri (signifier) içeren şematik bir 'gösterge listesi' oluşturulmuştur. Bu 'gösterge listesinin', anklavlardaki ve dolayısıyla anlam oluşturan göstergelerin belirlenmesini ve incelenmesini olanaklı kılabileceği düşünülmektedir. Yaklaşımın ikinci aşamasında ise, Fatih'teki Akşemsettin Caddesi çalışmanın pilot alanı olarak seçilmiştir. Caddenin dokusu ve 12 etnik dükkan üzerine toplumsal göstergebilim yöntemi ile bir okuma gerçekleştirilmiştir. Bu okuma bağlamında cadde üzerindeki Suriyeli işletmelerin cephe ve iç mekan karakterini oluşturan somut ve soyut (görsel veya görsel olmayan) öğelerin günümüzde değişen anlamlarının ve gündelik yaşamda göçmenlerin anklavı algılama, anlamlandırma pratiklerinin çözümlenmesi hedeflenmiştir. Yapılan çalışmanın oluşturduğu yaklaşım önerisi ve şematik 'gösterge listesi'nin etnik anklavlar üzerine yapılacak gelecekteki çalışmalar için başlangıç noktası niteliği taşıyabileceği ve yol göstereceği düşünülmektedir.
  • Publication
    Sanat sergileri için diyagram tabanlı ve kullanıcı etkileşimli görselleştirme arayüzü tasarımı
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı / Mimari Tasarım Bilim Dalı, 2017-05) GÜZELCİ, HANDAN; Usta, Ayhan
    Günümüzde görülen sayısal ve görsel veri miktarındaki artışa bağlı olarak verinin rafine edilmesi, enformasyona dönüştürülmesi ve sonrasında aktarımında teknolojinin rolü çok büyüktür. Ekonomi, istatistik, sağlık bilimleri, mimarlık, medya gibi birçok alanda, teknoloji aracılığıyla verinin doğru bir şekilde alıcıya ulaşabilmesi ve alıcının bilgi üretebilmesini sağlamak için, farklı türlerde veri görselleştirme teknikleri geliştirilmektedir. Veri görselleştirme süreci, ham verinin elde edilmesinden, görselleştirme teknikleri ile alıcının belleğinde kalıcı yer edinmesine (verinin bilgiye dönüşmesine), kadar bir dizi süreci temsil etmektedir. Amaçlarının ve misyonlarının toplulukları eğitmek olan müzeler ziyaretçinin bilgi üretebilmesi için diğer eğitim kurumlarından farklı olarak enformal yöntemlerle etkileşimli öğrenme modelleri sunmaktadırlar. Özellikle doğa, uzay bilimleri ve tarih müzelerinde önceden strüktüre edilmiş bilgi ziyaretçiye etkileşim kurma yolu ile sunulmaktadır. Etkileşimli bir yolla bilgiye ulaşılması ziyaretçiyi müze ziyaretinde aktif konuma getirmektedir. Öte yandan sanat müzelerinde eserler ziyaretçiye sunulurken bilgilendirme için sözlü ve yazılı anlatımlar (tema bilgileri, etiket vb.), sesli rehberler ve QR kodlar kullanılmakta ve bu nedenle ziyaretçi müzede pasif bir ziyaretçi rolünü üstlenmektedir. Bu nedenle çalışma kapsamında, ziyaretçiyi sergiyi gezerken ve ziyaret sonrasında daha aktif bir konuma getirmek amacıyla, diyagramın soyutlama özelliğinden yararlanan ayrıca sergi hakkında görünür ve görünmeyen bilgileri düzenleyerek sunan bir görselleştirme arayüzü tasarımı yapılmıştır. Arayüz, sanat sergilerinden elde edilen somut verilerin (sergi, eserler, temalar, müzenin sergi ve katalog oluşturmadaki tutumu vb.) soyut diyagramlara dönüştürülmesi ile kullanıcının kendi seçimlerine ve talepleri üzerine görsel temsiller oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. Kullanıcının etkileşimli görselleştirme arayüzü aracılığıyla oluşturduğu görüntülerden veriler arasındaki örüntülerini ortaya çıkarması ve buna bağlı olarak yeni bilgilere ulaşması beklenmektedir. Arayüzün tasarımı; ham veriyi toplama, veriyi dönüştürme, görsel yapılar ve görüntüler olarak dört aşamadan oluşmaktadır. Görselleştirme arayüzünün tasarımı, sergi hakkındaki verilerin elde edilebilmesi, dönüştürülmesi ve sonrasında ziyaretçiler tarafından deneyimlenebilmesi için İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin 2015 yılında açtığı temalı, süreli ve karma "Sanatçı ve Zamanı" sergisi üzerinden yapılmıştır. Serginin ham verileri sergi mekanında yer alan tema panoları ve etiket gibi yazılı kaynaklardan, müzenin sergi için hazırladığı kataloglardan ve internet ortamından elde edilmiştir. Görselleştirme arayüzünün tasarımının ilk aşaması olan ham verilerin düzenlenmesinde Getty Center tarafından geliştirilen CDWA (Categories for the Description of Works of Art) sınıflandırma sisteminin ana kategorileri kullanılmıştır. Sergide yer alan 183 eser için hazırlanan sınıflandırma sisteminde veriler yazılı ve sayısal olarak ayrıştırılmıştır. Veri karmaşıklığının oluşmaması ve bilgisayar tarafından verilerin daha kolay görselleştirilebilmesi için yazılı verilerin bir kısmı da sayısal verilere dönüştürülmüştür. Dönüştürülmüş verilerin ziyaretçiler tarafından kolayca anlaşılabilmesi için veriler iki boyutlu görsellere dönüştürülmüştür. Dönüştürülmüş veriler birbirleri ile ilişkilendirilerek, temel tasarım öğelerinden nokta, çizgi, düzlem ve renk kullanımıyla eserlerin özelliklerini temsil eden görsel yapılar oluşturulmuştur. Görsel yapıları tanımlayan diyagramların oluşumunda, veri türleri arasındaki ilişkiyi görselleştirme özelliğine sahip Processing kodlama ortamı kullanılmıştır. Processing kodlama ortamı, bilgisayar ortamında düzenlenmiş verileri kullanarak görüntüleri oluştururken, sergi ziyaretçisinin fare(mouse) ve klavye kullanımı ile arayüzü etkileşimli bir şekilde kullanmasına olanak sağlaması nedeniyle bu tez çalışmasında tercih edilmiştir. Çalışma kapsamında hazırlanan diyagram tabanlı arayüz tasarımının kurgu aşamasında kalmaması ve çalışmanın başında belirlenen amaçlara hizmet edip etmediğini deneyimlemek üzere arayüz bir grup ziyaretçiye kullandırılarak ziyaretçilerin görüşleri alınmıştır. Üç aşamalı olarak gerçekleştirilen deneyim odaklı sorgulamaların ilk aşamasında ziyaretçilere arayüz tanıtılmadan sergi hakkında edindikleri bilgilere sorgulayan bir anket yapılmıştır. İkinci aşamada ziyaretçilere arayüz tanıtılarak arayüzü kullanma imkanı tanınmış, arayüz kullanımları gözlemlenerek görüntüler üzerinden elde edilen bilgiler gözlem tekniği ile kayıt altına alınmıştır. Üçüncü aşamada ise ziyaretçilere sergi ve arayüz deneyimi arasındaki benzerlikler ve farklılıklar sorularak, arayüzün kendilerine sunduğu olanaklar üzerine görüşlerini bildirmelerini amaçlayan bir anket daha yapılmıştır. Sonuç olarak sanat sergileri için kullanıcı odaklı, etkileşimli, dinamik, bilgi üretmeye teşvik edici bir arayüz tasarlamak üzere geliştirilen bu çalışmada ziyaretçilerin geri bildirimleri alınarak arayüz geliştirilmiştir. Arayüzün tasarım aşamasında kullanılan CDWA standartlarının evrensel olması ve seçilen serginin kapsamlı bir karma sergi olması gelecekte düzenlenecek sanat sergileri için de görselleştirme arayüzünün uyarlanabilmesini olanaklı kılmaktadır. Bu özelliği ile çalışma, tek bir alan için geliştirilmiş, sabit ve müdahale edilemez bir çalışma olmak yerine diğer sergilere de uygulanabilen, esnek ve geliştirilebilir bir çalışma olma niteliği taşımaktadır.
  • Publication
    Mimari Mekanın Tanımlanması Üzerine Bir Çalışma
    (İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Mimarlık Anabilim Dalı, 2016-01) ÖZBEK, DERYA ADIGÜZEL
    İnsanların yaşamları çok katmanlılığıyla mekan(da/la) belirmekte ve şekillenmektedir. Aynı zamanda, mekan da bu katmanlı süreçlerle var olmakta ve devinimini sürdürmektedir. Mekan ile insan arasında birbirine sarmalanan ve birbirini bütünleyerek var eden ilişkiler ve ilintiler ağı bulunmaktadır. Bu biçimlenişi ile mimari mekan; insan yaşamı kadar yaşanmışlığını da barındırarak saklamaktadır. Ancak mimari mekanla ilgili çalışmalar, yalnızca mekanın tasarım, uygulama ve kullanıma yönelik sorgulamaları içermektedir. Mekanın fiziksel, toplumsal, biçimsel, psikolojik, ekonomik ve ideolojik yapısı ve özelliklerini farklı açılardan konu edinmektedir. Sorgulama ve incelemelerde mimari mekanın hissedilen özellikleri geri plan kalmaktadır. Çalışma da bu eksiklikten yola çıkarak, mimari mekanın hissedilen özelliklerinin ne olduğu ve nasıl çözümlenebileceği sorularına odaklanmaktadır. Mekan-yaşam biçimlenişini bütünsel şekilde kavrayarak, mimari mekanın hissedilen özelliklerini keşfe çıkan bir yolculuk önermektedir. Mekanın hissedilen yanının nasıl bir düşünce ile ele alınacağı, tezin omurgasını oluşturmaktadır. Tezin omurgası, mimari mekanın hissedilen özelliklerini konu edinerek üç adımda hacim kazanmaktadır. Birinci adım, tezin kavramsal çerçevesini oluşturan mimari mekanın anlamlandırılmasıdır. Mimari mekanın hissedilen özelliklerinin; beden, şiir, şey ve toplum ilintileri üzerinden anlaşılacağı düşünülerek, bu ilintilerin izleri takip edilmiştir. Mekan-yaşam biçimlenişinde, bu ilintiler bütünü, mekanın hissedilen özünün bağlam zeminini ifade etmektedir. Mekanın hissedilen özellikleri; mekan-yaşam biçimlenişinde, mimari mekanı anlamlandıran, beden-şiir, beden-şey, beden-toplum, şiir-şey, şiir-toplum ve şey-toplum ikili kesişimlerinde yani bağlamlarında, oluştuğu ön görülmektedir. Bu oluşumun sorgulanması çalışmayı ikinci adıma yönlendirmiştir. İkinci adım; bu bağlam zeminin mekan-yaşam biçimlenişi üzerinden okunmasıdır. Mekanın hissedilen özelliklerinin, bağlam zemini örnek mekan olan Cumalıkızık yerleşiminin, mekan-yaşam biçimlenişinde okunmaktadır. Araştırma tasarımı olan mimari mekan okuması; örnek olay yöntemine dayanmaktadır. Bununla birlikte; çalışmanın süreciyle bütünleşen karşılaşma, etkileşim ve iletişim aşamalarını içeren araştırma yaklaşımı kurgulanmıştır. Karşılaşma aşaması; Cumalıkızık'da mekanla, yaşamla, insanla ve deneyimle karşılaşmayı sağlayacak ön araştırmayı içermektedir. Bu süreçte elde edilen bulgular genişletilerek Cumalıkızık'ın mekan-yaşam biçimlenişi ile etkileşime geçmenin yolları aranmıştır. İki aşamanın verdiği bulgular iletişim adımının yapısını ve başlangıç noktasını tanımlamıştır. Sonrasında iletişim adımının gelişimi, sınırı ve kapsamı kendi iç dinamikleri doğrultusunda şekillenmiştir. Böylelikle mimari mekanın okunması; doğrudan ve dolaylı ilişkileri takip eden, rastlantılar ve geri dönüşlerle beslenen, kendi iç dinamiklerini kendisi oluşturan kurguda ele alınmıştır. Mimari mekanın anlamlandırılması ve okunmasından sonra çalışmanın üçüncü adımı; mimari mekanın çözümlenmesidir. Bütün parçaların toplamından fazladır ilkesinden yola çıkarak, mekanın hissedilen özelliklerinin bağlamları bütüncül olarak tartışılmakta ve çözümlenmektedir. Mimari mekanın çözümlenmesi; bu kapsamda araştırma sonucunu konu edinirken, araştırma sonucunun nasıl ele alınabileceğini de sorgulamaktadır. Araştırma sonucun ne söylediğiyle birlikte, araştırma bütünü içinde sonuca giden yolculuğun ne söylediği önemsenmektedir Çalışmada; mimari mekanın hissedilen özelliklerine yaklaşmanın, ne işe yarayacağı ve uygulamaya nasıl döküleceği ile ilgili bir model ya da kılavuz sunulmamaktadır. Mimari mekanın hissedilen yanını keşfetmenin nasıl gerçekleşebileceğiyle ilgili bir yolculuk önerilmekte ve yöntemlerden birini tasarlamak hedeflenmektedir. Sonuç olarak tez çalışmasında; mekanın hissedilen özelliklerinin kavranması, tartışılması ve sorgulanması, böylelikle çözüme giden yolun keşfedilmesi amaçlanmaktadır.