Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü / Department of Physiotherapy and Rehabilitation

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6828

Browse

Search Results

Now showing 1 - 10 of 20
  • Placeholder
    Publication
    Parkinson Hastalarında Kinezyofobinin Denge, Düşme Korkusu Ve Fiziksel Aktivite İle İlişkisi
    (2019-11) Ertürk, Gamze; Oğuz, Semra; POLAT, MINE GÜLDEN; Apaydın, Hülya; 268636; 207843; 1816; 3059
    Kinezyofobi; ağrılı yaralanma sonrasında ortaya çıkabilen ve fiziksel aktiviteyi azaltan, yeniden yaralanma korkusu olarak tanımlanmıştır. Ortopedi alanında yapılan çalışmalar bu durumun uzun vadede kişilerde fiziksel uygunluğun azalmasına, aktiviteden kaçınmaya, yaşam kalitesinde düşüşe ve hatta depresyona sebep olduğunu göstermiştir (1,2). Parkinson Hastalığı (PH)’nda denge problemleri, fiziksel aktivite seviyesinde azalma gibi fonksiyonel yetersizliğin ortaya çıktığı bilinmektedir. Fakat literatürde PH’da kinezyofobinin varlığını inceleyen herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamızın amacı, 1-PH’da kinezyofobinin varlığını incelemek ve 2-Kinezyofobi varlığında bu durumun denge, düşme korkusu ve fiziksel aktivite düzeyi ile arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Çalışmaya Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalına başvuran ve İngiltere Beyin Bankası kriterlerine göre PH tanısı almış, Hoehn - Yahr Ölçeğine göre 1-3 evresinde olan, antiparkinson tedavisi devam eden 57 gönüllü dahil edildi. Çalışma Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu onayı [09.2017.226 protokol numarası] ile Helsinki Deklerasyonu’na uygun olarak yürütüldü. Tüm katılımcılara çalışma öncesinde yazılı olarak bilgilendirilmiş gönüllü olur formu imzalatıldı. Çalışma kapsamında Birleşik Parkinson Hastalığı Değerlendirme Ölçeği / Motor Muayene Bölümü (BPHDÖ), Tampa Kinezyofobi Ölçeği (TKÖ), Berg Denge Ölçeği (BDÖ), Düşme Etkinlik Ölçeği (DEÖ), 5 Tekrarlı Otur-Kalk Testi (TOKT), Düşme Korkusu için Vizüel Analog Skala (VAS-DK) ve Uluslararası Fiziksel Aktivite Skalası-Kısa Form (UFAA) kullanılmıştır. BPHDÖ ölçeğinde puanın yüksek olması kötüleşmeyi ifade etmektedir. Literatürde, TKÖ puanının 37’den büyük olması yüksek kinezyofobi (3), BDÖ skorunun 45’ten küçük olması denge bozukluğu (4), DEÖ puanının 70’den büyük olması düşme korkusunun varlığı (5), TOKT süresinin 15 saniyeden daha uzun olması düşme riski (6), VAS-DK puanı 10’a yaklaştıkça yüksek düşme korkusu için belirti olarak kabul edilmektedir. UF AA kısa formun toplam skorunun hesaplanması yürüme, orta şiddetli aktivite ve şiddetli aktivitenin süre (dakikalar) ve sıklık (günler) toplamını içermektedir. Yapılan aktivitenin süresi ile MET skorunun çarpımından, MET- dakika olarak bir skor elde edilmektedir. Elde edilen skor kullanılarak hastalar fiziksel aktivite alt kategorilerine ayrılmıştır. Buna göre; <600 MET- min/hf olan bireyler inaktif; 600< - <3000 MET- min/hf olan bireyler minimum aktif; >3000 MET- min/hf olan bireyler ise çok aktif olarak sınıflandırılmıştır (7). Çalışmamızın istatiksel analizi SPSS 25 programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin normal dağılıma uygunlukları değerlendirildikten sonra korelasyon analizi için Spearmen Korelasyon Katsayısı testi kullanılmıştır. Korelasyon şiddetinin sınıflandırılmasında Cohen Korelasyon Sınıflandırılması kullanılmıştır.Çalışmamızda 27 kadın 30 erkek olmak üzere toplam 57 PH hastası değerlendirilmiştir. Katılımcılarımızın yaş ortalaması 61.43±9.87, hastalık süresi ise 6.91±5.68 yıldır. Katılımcıların, Hoehn & Yahr evre ortalaması 1.73 ± 0.79; BPHDÖ motor puanı 11.57 ± 7.44; TKÖ puanı 40.91 ± 9.62; BDÖ puanı 45.87 ± 10.49; DEÖ puanı 32.66 ± 24.52; TOKT süresi 17.08 ± 11.13 saniye; VAS-DK puanı 3.89 ± 3.13; UFAA skoru 1922.21 ± 3198.34 MET x Dk olarak bulundu (Tablo 1). TKÖ puanı ile BDÖ puanı arasında negatif yönde orta şiddetli (p=0.05,r=-0.5); TKÖ puanı ile DEÖ puanı arasında pozitif yönde yüksek şiddetli (p=0.00,r=0.67); TKÖ puanı ile VAS-DK puanı arasında pozitif yönde yüksek şiddetli (p=0.00,r=0.69); TKÖ puanı ile TOKT skoru arasında pozitif yönde düşük şiddetli (p = 0.00, r= 0.2) ve TKÖ puanı ile UFAA kısa form skoru arasında negatif yönde orta şiddetli (p = 0.00, r=-0.5) korelasyon bulundu. Çalışmamızın sonuçlarına göre PH’da kinezyofobinin varlığı belirlenmiştir. Ayrıca kinezyofobinin denge, düşme korkusu ve fiziksel aktivite ile ilişkili olduğu görülmüştür. Katılımcılarımızın H&Y evrelemesine göre henüz erken evrede olmalarına rağmen kinezyofobileri olduğu göz önüne alındığında PH tamlı hastalar için yapılan rehabilitasyon programları, kinezyofobinin varlığına da dikkat edilerek düzenlenmelidir.
  • Placeholder
    Publication
    Femoral Anteversiyon Artışı Olan Çocuklarda Hipermobilite, Kas Kuvveti ve 3 Boyutlu Yürüme Analizi Parametreleri Arasındaki İlişki
    (2019-10-18) EVRENDILEK, HALENUR; Karaca, Gülşah; Ertürk, Gamze; Bilgili, Fuat; AKALAN, NAZİF EKİN; ÖNERGE, KÜBRA
    AMAÇ Çalışmanın amacı; femoral anteversiyon artışı (FAA) olan çocuklarda hipermobilite, kas kuvveti ve 3 boyutlu yürüme analizi parametreleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. YÖNTEM FAA olan 7 çocuk (14 bacak, ort.yaş:9.14 ± 0.3, trokanter prominens açı testi(TPAT):28 ± 6.2°) çalışmaya dahil edildi. Çocukların femoral anteversiyon açıları, eklem mobiliteleri ve maksimal izometrik kas kuvvetleri sırasıyla TPAT, Beighton testi ve el dinamometresiyle (Lafayette Instruments,USA) değerlendirildi. Tüm katılımcılara normal hızlarında yürürken 3 boyutlu yürüme analizleri yapılarak pelvis, kalça ve diz kinematik parametreleri incelendi. Parametreler arasındaki ilişkiler, verilerin normal dağılımlarına göre Pearson ve Spearman korelasyon testleri kullanılarak değerlendirildi. Verilerin istatistiksel olarak anlamlılık düzeyi (p<0.05) olarak kabul edildi ve sonuçlar Cohen sınıflamasına göre yorumlandı. BULGULAR Beighton testi skoru ile kalça ekstansör(r: -.70) ve diz ekstansör(r: -.91) kas kuvvetleri, minimum diz fleksiyon açısı(r: -.83) arasında yüksek korelasyon bulundu. TPAT değerleri ise kalça abduktör kas kuvveti(r: -.77) ve ortalama kalça rotasyon açısıyla yüksek korelasyon gösterdi(r: .60). TARTIŞMA Literatürde, FAA olan çocukların yürüme sırasında ortalama kalça iç rotasyon, pelvik oblikite ve duruş fazında diz ekstansiyon parametrelerinin arttığı gösterilmiştir. Bu çalışma, zayıf kalça ekstansör ve abduktür, diz fleksör ve ekstansör kaslarındaki zayıflığın kinematik değişimlerle ilişkili olabildiğini göstermiştir. Ayrıca, literatürle uyumlu olarak ortalama kalça internal rotasyon parametresiyle kalça abdüktör kas kuvvetinin TPAT açısıyla anlamlı olarak ilişkili olduğu bulumuştur. FAA olan çocuklarda sıkça görülebilen hipermobilitenin, kalça ve diz ekstansör kas zayıflığı ile duruş fazında hiperekstansiyon artışında rolü olabilir. Sonuç olarak, kalça abdüktör ve ekstansör, diz fleksör ve ekstansör kas kuvvetlerinin arttırılması, FAA olan hipermobil çocuklarda alt ekstremite fonksiyonun iyileştirilmesi için önemlidir.
  • Placeholder
    Publication
    Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğrencilerinin Öğretim Üyesi Memnuniyeti ve Ders Memnuniyeti Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2019-10-17) Ertürk, Gamze; KARACA, GÜLŞAH; EVRENDILEK, HALENUR; akalan, ekin; APTI, ADNAN; AKEL, BURCU SEMİN; ÖNERGE, KÜBRA; 114564; 268636; 268498; 283338; 173320; 259584
    Giriş: Yükseköğretim kurumlarında akreditasyon çalışmaları Bologna sürecinin başlaması ile birlikte ağırlık kazanmıştır. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından da eğitim-öğretimin ders süreçleri, ders yükleri, öğrencilerin katılımları, öğrencilerin ve öğretim üyelerinin memnuniyeti gibi konularda incelenmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına hem destek hem de önem verilmektedir. Üniversitelerin iç paydaşlarından biri olan öğrencilerin öğretim üyesi ve ders memnuniyetinin değerlendirilmesi ve her iki değerlendirme parametresinin birbirleri ile olan ilişkisinin belirlenmesi önemlidir. Değerlendirme sonucunda elde edilecek sonuçlar, eğitimde kalitenin arttırılması; sağlık alanının insan yaşamı ile doğrudan ilgili olduğu göz önüne alındığında işini en doğru ve güvenilir şekilde yapabilecek donanıma sahip sağlık profesyonellerinin yetiştirilmesi; nitelikli yetişen profesyonellere bağlı olarak Türkiye'de sağlık sisteminin daha ileriye taşınması ve toplumsal refah seviyesinin arttırılması konusunda yapılması gerekenler için bir çıktı olacaktır. Amaç: Akreditasyon kapsamında öğretim üyesi ve ders memnuniyetinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Fakat değerlendirmelerin sonucundaki memnuniyet düzeylerinin tutarlılığı konusunda net bir sonuç yoktur. Bu nedenle çalışmadaki amacımız Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü öğrencileri tarafından değerlendirilen öğretim üyesi memnuniyeti düzeyi (ÖÜMD) ve ders memnuniyeti düzeyi (DMD) arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Gereç-Yöntem: Çalışmaya, İstanbul Kültür Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü öğrencilerinden 34 kişi katıldı. Tüm öğrencilerin okulda geçirdikleri 2. ve 3. dönem verileri toplanarak analiz yapıldı. Her bir öğrenciden, fakülte öğretim üyeleri tarafından hazırlanan ve toplam 35 sorudan oluşan "Öğretim Üyesi ve Ders Değerlendirme Anketi"ni doldurmaları istendi. Anketin ilk 25 sorusu öğrencilerin ÖÜMD'ni değerlendiren sorulardan (öğretim elemanının öğrencilerle olan ilişkisi, kullandığı yöntemler, zaman yönetimi vb.) oluşurken diğer 10 soru ise DMD'ni değerlendiren sorulardan (dersin amaç ve içeriği, mesleki gelişime katkısı, değerlendirilme yöntemleri, ders kaynakları vb.) oluşmaktaydı. Her bir soru 0-5 puan (0=kesinlikle katılmıyorum,5=kesinlikle katılıyorum) arasında puanlandı. Anketler, öğrenciler tarafından toplam 20 ders (13 zorunlu,3 zorunlu seçmeli,4 alan içi seçmeli) ve 17 öğretim üyesi için dolduruldu. İstatiksel analiz için SPSS 25 programı kullanıldı. Veriler normal dağılımlarına göre değerlendirildikten sonra korelasyon analizi için Pearson Korelasyon Katsayısı testi kullanıldı. Korelasyon kuvvetini belirlemek için Cohen korelasyon sınıflaması kullanıldı. Sonuçlar: Öğretim üyesinden memnuniyet ortalaması 4.24±0.46, ders içeriğinden memnuniyet ortalaması ise 4.23+0.48 olarak bulundu, her iki değerlendirme arasında pozitif yönde çok yüksek dereceli korelasyon bulundu (p<0,05,r: 0,9s)1. Tartışma: Çalışmamızın sonucuna göre öğrencilerin ders memnuniyet düzeyi ile öğretim üyesi memnuniyet düzeyi birbiriyle ilişkilidir. Öğretim üyesinin öğrencilerin derse karşı olan memnuniyet düzeyini etkileyebileceği, bu durumun da öğrenci başarısında rol oynayabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle öğretim üyelerinin yeterliliklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar öğrenci memnuniyetinde rol oynayabilir. Öğrenci memnuniyetinin değerlendirilmesine ilişkin çalışmaların arttırılması yükseköğretim seviyesinde verilen eğitimin iyileştirilmesi için yararlı olabilir.
  • Placeholder
    Publication
    Determination of Playing Related Postural Problems in Guitar Students
    (2019-06) AKEL, BURCU SEMİN; 114564
    Objective: A significant percentage (%37) of musicians suffer musculoskeletal disorders that are sufficiently serious to affect performance. A common risk factor for musculoskeletal disorders is a poor posture.ln this study, we aimed to determine of playing-related postural problems in guitar students. Materials and Methods: Nineteen guitar bachelor students participated. Demographic data were recorded and static and dynamic posture analysis were performed via observation and video recordings; which were analyzed by a physiotherapist, an occupationaltherapist and a guitarist. Awkward postures were recorded. Posture was evaluated both globally and for individual body regions. Overall posture was divided into 3 categories: rigid, slumped, physiological. Pain was assessed with The Musculoskeletal Pain Intensity and Interference Questionnaire for Musicians. Results: Most of the individuals (55%) experienced pain or problems that might hinder their playing skills in the last year.The most common locations of pain or problems were: shoulder, wrist, scapula and neck.The overall static posture was poor in 38% of participants when standing(33%rigid, 5% slumped). During playing, the posture was more often slumped than rigid(66%). The location of the gravity axis in the sagittal plane were forward-shifted(%55), however the physiological posture was maintained at the frontal plane.The most common problems encountered were shoulder imbalance (%61), rotation of the head(%77), rotation of body(%72), right wrist excessive ulnar deviation(%33) and thumb positioning(%72). Conclusions: According to the posture analysis, rotation and slumpy positioning was the main problem. This situation puts greater problems on the muscles of the back and abdomen and may effect proper breathing. The regions that have poor posture was neck, shou Ider, wrist and thumb. Considering this, we believe that educating music students in proper playing posture and postural awareness can be beneficial in decreasing performance-related postural problems.
  • Placeholder
    Publication
    Pain and Hand Functioning Differences between Guitar and Oud Students
    (2019-06-17) AKEL, BURCU SEMİN; 114564
    Objective: Most musicians suffer from intermittent or permanent pain which starts impairing musicians at a very early stage of music education or career. Most of the studies about instruments and musculoskeletal pain are implemented with guitar, violin or piano players. Eastern instruments are not frequently analyzed and investigated in terms of pain and discomfort. Therefore, it is aimed to investigate pain and upper extremity motor performance differences between Oud and Guitar players. Materials and Methods: Eighteen guitar players and 13 Oud players participated in the study. Pain was assessed with The Musculoskeletal Pain Intensity and Interference Questionnaire for Musicians (MPIIQM). Upper extremity motor performance was assessed with the Fine Finger Dexterity and Simulated Assembly tests of the VALPAR Work Samples. Results: The mean pain intensity score was 12,39± 11,28 whereas none of the oud players indicated any pain. The oud players' mean sub­ scores for the Fine Finger Dexterity were 71,42±24,82, 112,28+17,99 and 114,60+38,36 and the guitar players' mean sub-scores were 63,74+42,22, 82,09± 19,55 and 73,79± 10,29 respectively. The average Simulated Assembly score was 131,33±47,68 for oud players and 123,33+39,10 for the guitar players. The oud players' Fine Finger Dexterity scores were significantly higher than the guitar players (p=0,001 for the 1st subtest and p=0,029 for the 3rd subtest}. Also the pain intensity scores were significantly different between the groups (p=0,003). Conclusions: Oud players had higher hand functioning scores than the guitar players. Despite this fact, it was surprising that only two sub­ tests of Fine Motor Dexterity Test yielded significant differences. It was remarkable that the oud players did not indicate any pain whereas nearly all of the guitar players indicated moderate of high levels of pain. It was obvious that there is a significant difference between the instruments and there is a need for in-depth analysis of oud playing, training methods and of the instrument itself.
  • Placeholder
    Publication
    Pilot Study on Obstetric Brachial Plexus Paralysis: Docs Arm Swing Asymmetry Affect Foot Plantar Pressure Behavior?
    (2019-09) Kuchimov, Shavkat Nadir; AKALAN, NAZİF EKİN; 176320
    Introduction Brachial plexus palsy, as one of the most common congenital injuries affected by arm swing, is characterized by muscle weakness at different levels in the upper extremity (1). As the weakness of the upper extremity muscles can affect the trunk muscles and the postural development, these children may have some gait deviations (2,3). Previous studies have shown that walking parameters are also influenced by clinical conditions such as stroke and cerebral palsy (2-6). There is a lack of literature on determining the biomechanical influences of arm swing asymmetry on foot pressure behavior for OBBP children. Therefore, the aim of the study was determining arm-swing asymmetry related foot pressure behavioral alterations on OBBP. Research Question Does arm swing asymmetry affect foot plantar pressure behavior on OBBP patients? Methods Thirteen children with OBPP (7 females, 6 males) (mean age:9.37±2.68 years) participated in the study. For all individuals, a digital plantar-pressure analysis system (Win-track, Balma, France) was utilized to analyze the foot pressure behavior during standing and walking with self-selected velocity. The magnitude of the first and the second peak forces divided to an invidual’s weight (Fl, F2), total stance duration (Ts), time of Fl (Tl), time of min force between F1-F2 (T2), time o f F2 (T3), step length were calculated. Each stance phase was divided into five sub-phases: Loading response (Tl/Ts), mid-stance (T2-Tl/Ts), terminal stance (T3-T2/Ts) and pre-swing (Ts-T3/Ts), single limb support (T3-Tl/Ts) (7). In addition, arm swing ranges were recorded and analyzed using Kinovea software (8). Paired t-test was used for the compared between affected side and non-affected side (p < 0.05). Results Fl, pre-swing duration and step length were higher in affected side than in non-affected side(p<0.05). Single limb support duration lower in affected side than in non-affected side (p<0.05). The maximum arm flexion and extension angle and arm swing range were significantly reduced on the affected side (p<0.05). No significant difference was found in F2, loading response duration, mid-stance duration and terminal stance duration between affected side and non-affected side (Table 1). Discussion The reduced arm swing may alter the foot pressure behavior during walking on affected side as well as the non-affected side in children with OBBP. Reduced single limb support duration ((T3-Tl)/Ts) on the affected side indicate the stability problem in stance on affected side. Increase the first vertical peak force (Fl) on the affected side is probably related to the decreased arm extension range at the affected side, which absorbs the first peak of vertical force in early stance during walking. Increased step length on the affected side may due to the enhanced single limb duration on the non-affected side.
  • Placeholder
    Publication
    Investigation of the Relationship Between Selective Voluntary Motor Control and Static Balance in Cerebral Palsy
    (2019-09) Akalan, Ekin; Ertürk, Gamze; Evrendirek, Halenur; Karaca, Gülşah; ÖNERGE, KÜBRA; 176320; 268636; 283338; 268497; 268498
    Introduction: Cerebral palsy is a group of disorders includes spasticity, contracture, balance disorder and selective motor control impairment [1], Although the relationship between selective voluntary motor control (SVMC) and gross motor function, ROM and spasticity had been investigated in literature [1], its relationship with static balance was not investigated in these children. Research Question: The aim of the study was to investigate the relationship between selective motor control and static balance in children with CP. Secondly, if there is a relationship, determining most static balance-related parameter in Selective Control Assessment of the Lower Extremity (SCALE) test. Method: Twelve children with CP (6 hemiplegics, 6 diplegic (18 legs); age: 9±3.49 y.o.) participated in the study. One-leg-standing test (OLST) and SCALE tests were used to determine static balance and motor control respectively. Duration of OLST was assessed by a stopwatch, while the participants placed both hands on hips, looked at the wall, and kept the other leg in 90° flexion. According to the duration of OLST, participants were scored between 0-3 points (0 point: could not initiate the OLST, 1 point: 0-5 sec, 2 points: 5-10 sec, 3 points: 10+ sec). Cohen correlation classification was used to define the strength of the correlation [2]. The twelve participants were above the minimum sample size needed to ensure a power of 95% confidence level. Results: A very high-level correlation was found between OLST and total SCALE score (p=0.001, r=0.75). In addition, there was a high-level correlation between OLST and ankle (p=0.023, r=0.56), subtalar joint (p=0.013, r=0.6), and toes (p=0.004, r=0.67) parameters (Table 1). Since, all participant had a full score from SCALE (Hip section) test, statistical analysis could not be performed for hip parameters. Discussion: Our study showed that static balance and SVMC have a very high to a high level relationship. In practice, physical therapists may get benefit from improving selective motor to enhance the static balance for children with CP. On the other hand, because the OLST has a high level relationship with stance phase stability during gait (ESMAC 2018), improving selective motor control in lower extremity may assist in enhancing gait quality. In the future, similar studies should be done by using dynamic balance assessments and center of pressure range calculations during walking.
  • Placeholder
    Publication
    Correlations Between Hypermobility, Muscle Strength and 3D Gait Parameters in Children With Increased Femoral Anteversion
    (2019-09) EVRENDILEK, HALENUR; 268497
    Introduction Increased femoral anteversion is a transverse plane problem that cause gait alterations in developing children and because of the moment arm changes produces muscle weakness around the hip (1). Especially, in addition with hypermobility, these children mostly have fatigue, additional muscle weakness and functional deterioration on lower extremity (2). Therefore, the aim of this study was to determine the relations between the hypermobility, muscle strength and gait parameters in children with IFA. Research Question Are there any correlation between the hypermobility, muscle strength and gait parameters in children with IFA? Methods 7 children with IFA (14 limbs, av.age: 9.14 ± 0.3, trochanteric prominens angle test (TPAT): 28 ± 6.2°) have participated in this study. As part of physical assessment; hypermobility, femoral anteversion angle, maximum isometric hip extensor and abductor, knee extensor and flexor muscles strengths were evaluated by Beighton test (3), TPAT (4) and hand-held dynamometer (HHD) (Lafayette Instruments,USA)(5) respectively. Furthermore, all participants' self-selected of walking were analyzed by 3D gait analysis (BTS Bioengineering). Kinematic gait parameters of pelvis, hip and knee were interested gait parameters. According to data distributions, Pearson's or Spearman's coefficient test were utilized for statistics (p<0.05) and interpreted by Cohen's classification (6). Results High-level correlation was found between Beighton scores and both hip extensor (r: -.70) and knee extensor (r: -.91) muscle strengths, and mean and minimum knee knee flexion angles. TPAT was highly correlated with only hip abductor HHD scores and mean hip rotation angle during walking (Table 1). Discussion In the literature, number of gait alterations were determined in children with IFA as increased mean hip internal rotation, pelvic obliquity range, peak knee extension at stance(7). The present study revealed that some of the kinematic alterations might be related to muscle strengths of the weak hip extensor and abductor, knee extensor and flexor muscles. Although, in agreement with the literature the mean hip internal rotation and hip abductors muscles strength were found significantly related to TPAT. In additionally, hypermobility, which is a commonly seen with the children with IFA, might have a role at the weakness of the hip and knee extensors and hyperextension at stance phase. In conclusion, it is important to strength hip extensor and abductor, knee extensor and flexor muscles to contribute to lower extremity function in children with IFA especially if the child is hypermobile.
  • Placeholder
    Publication
    Does hip flexor muscle weakness cause stiff-knee gait in long-term after medial open reduction surgery for children with developmental dislocation?
    (2019-09) EVRENDILEK, HALENUR; 268497
    Introduction Medial open reduction surgery (MOR) is performed as a treatment for children with developmental dislocation of the hip (DDH) by sectioning iliopsoas tendons [1]. A 10 years follow-up study of MOR was determined that hip flexor strength decreased in children with DDH [2] . Furthermore, the weakness of iliopsoas muscle was any one of the reasons of stiff knee gait pattern (SKG) [3], Therefore, the aim of the study was to determine whether the sagittal plane knee kinematics alters in long-term after bilateral MOR for children with DDH. Research Question What are the long-term biomechanical effects of bilateral MOR on sagittal plane knee kinematics in children with dislocation of the hip? Methods Five children (DDH group, 10 limbs, Av. age: 11.2 ± 2.8 y.o.) who had medial open reduction surgery bilaterally (10.4 years ago, Av. age: 9.6 ± 6 months o.) and six children without any orthopedic disorder (Control group, 12 limbs, Av. age: 10.8 ± 2.4 y.o) have participated in this study. All participants' self­selected speed of gait were analyzed by 3D gait analysis (BTS Bioengineering). The spatiotemporal parameters, sagittal plane hip and knee parameters and four defined SKG parameters (Pl: peak knee flexion angle, P2: range of knee flexion from toe-off to peak flexion, P3: total range of knee motion, P4: timing of peak knee flexion in swing, >3 significantly changed SKG parameters described as stiff knee ) [4] were examined. Independent t-test and Mann Whitney U test were used for comparison (p < 0.05) Results Between two groups, age, mean velocity were not significantly different (p>0.05). In DDH group, sagittal plane hip and knee range, P l, P2, P3,P4, maximum hip and knee flexion velocity were lower significantly than control group (Table 1). Discussion Normally, in late-stance, the iliopsoas is elongated depending on hip extension, then contracts at the beginning of the swing to initiate hip flexion. [5], Weakness of iliopsoas muscle, as a long-term effect of MOR surgery, reduces hip and knee flexion velocity at pre-swing and swing phases. This study showed that DDH altered all four SKG parameters significantly [4] relative to controls. This study also confirmed that hip flexion weakness may cause SKG pattern even neurologically intact individuals (3). Because of the SKG pattern increases not only the risk of reduced toe clearance and tripping but also energy expenditure [4], adding hip flexor strengthening exercises into rehabilitation programs might have a critical role for SKG treatment.