İKÜ Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt 16, Sayı 2-3, (2017) Makale Koleksiyon

Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/8564

Browse

Recent Submissions

Now showing 1 - 6 of 6
  • Publication
    Kefalet Sözleşmesine İlişkin Olarak Türk Borçlar Kanununda ve Türk Ticaret Kanununda Yer Alan ve Birbiri İle Çeliştikleri Düşünülen Bazı Hükümlere İlişkin Bir Değerlendirme
    (Seçkin Yayıncılık, 2017) ALTOP, ATİLLA
    TTK m.7 hükmü ile TBK m.583/I, 2 hükmü arasındaki çelişkinin ve onunyarattığı tereddüdün, ticari bir borca kefalette, kefilin, müteselsil kefil sıfatıyla yüküm-lülük altına girme iradesini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmediği durum-larda dahi, TTK m.7 hükmündeki yasal karine uyarınca müteselsil kefil olarak kabuledilmesi suretiyle giderilmesi daha doğru olacaktır.TBK’da, kefilin, borçlunun yasal temerrüdünün sonuçlarından sorumlu tutulabil-mesi için, kendisine bir bildirim yapılmasına gerek olup olmadığı konusunda herhangibir açık hüküm olmaması ve bildirime gerek olmadığının kabulünün ise, hem TTKm.7/I, 2 hükmü ile çelişmesi hem de hakkaniyete aykırı olması karşısında, burada örtülübir kanun boşluğu bulunduğunun kabul edilmesi ve bu örtülü boşluğun da, TTK m.7/I, 2hükmünün -tüm kefalet sözleşmeleri için uygulanması gereken bir genel hüküm oldu-ğun kabul edilmek suretiyle- ticari olmayan (adi) kefalet sözleşmelerine de uygulanmasısuretiyle doldurulması daha uygun olacaktır.
  • Publication
    Aldatılan Eşin ve Birlikte Yaşayan Nikâhsız Eşin Manevi Tazminat Davası
    (Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGEN, MAHMUT
  • Publication
    Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu
    (Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Öz, M. Turgut; 142320
    20.10.2016 Tarihli ve 6750 Sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu, hukukumuzda kural olarak tescil sistemine tabi olmayan taşınır rehni hakkında bu sistemi geniş ölçüde kabul eden bir düzenleme getirmiştir. Bu yeni sistem, büyük ölçüde taşınmaz rehninde geçerli olan dereceler sisteminin özelliklerini yansıtmaktadır. Kanun aynı zamanda, gene rehin hukukunun temel ilkelerinden olan lexcomissoria yasağına tamamen ters hükümler de içermektedir. Kanunun bir diğer özelliği, belli türde taşınır eşyaların yanında, alacak haklarını, fikri ve sınai hakları ve diğer bazı maddi olmayan varlıkları da aynı hükümlere tabi tutmasıdır. Bu kadar farklı kavramları bir arada aynı hükümlere tabi tutmak isteyen, üstelik rehin hukukuna Medeni Kanun düzenlemesine tamamen ters yenilikler getiren Kanun’un maalesef bu güç işin üstesinden gereği gibi geldiğini söylemek pek mümkün görünmemektedir. Zira kanımca, uygulamada sorunlar yaratacak aksaklık ve eksiklikler içermektedir. Bu sorunlara ek olarak, İlgili Kanun hakkında çıkarılan yönetmeliklerin de çelişkili, yer yer anlaşılıp uygulanması çok zor ve en önemlisi Kanunda yer almayan düzenlemeler getirdiği görünmektedir.
  • Publication
    Sınaî Mülkiyet Hakkının Hükümsüzlüğüne veya İptaline Karar Verilmesi Sebebiyle Haksız İhtiyatî Tedbirden Dolayı Tazminat Davası ve Kusur Sorunu
    (Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Öztürk Akkartal, Hanife; Taş Korkmaz, Hülya; 114552; 134779
    Etkin hukuki koruma için nihai korunmanın yanında geçici hukuki korumada son derece önemlidir. Bu nedenle, kanun koyucu geçici hukuki korumalara ilişkin gerek genel ( HMK m.39 vd) gerekse de özel düzenlemeler (örneğin, İİK m.257 vd.; FSEK m.77, SMK m. 158, 159) yapmıştır. Bu özel düzenlemelerden biri de Sınai Mülkiyet Kanununda yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin düzenlemelerdir (SMK m.185,159). Sınai Mülkiyet Kanununa istinaden talep edilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümler uygulanır (SMK m.159/3). İhtiyati tedbir talebi hakkında yapılan incelemede yaklaşık ispat ile yetinildiğinden, lehine tedbir kararı verilenin esas hakkındaki davasında haksız çıkması da mümkündür. Bunu öngören kanun koyucu haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davasına ilişkin hükümleri de düzenlemiştir (HMK m.299). Bu hükme istinaden açılacak tazminat davasının soyut koşul vakıaları (HMK m.399) ile haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasının (TBK m.49 vd.) soyut koşul vakıaları esasen benzerdir. Aralarındaki tek fark, haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davasında “kusur unsuruna” yer verilmemiş olmasıdır. Bundan hareketle Türk hukukunda haksız ihtiyati tedbirlerden kaynaklanan tazminat davasındaki sorumluluğun kusursuz (objektif) sorumluluk olduğu genel olarak kabul edilmektedir. Ancak bu genel kabulü, mutlak bir hak olan sınai mülkiyet hakkına istinaden alınan ihtiyati tedbirin haksız çıkması halinde de uygulamak hakkaniyet uygun olmaz. Sınai mülkiyet hakkına istinaden alınan ve uygulanan ihtiyati tedbirin sınai mülkiyet hakkının hükümsüzlüğüne veya iptaline karar verilmesiyle haksız çıkması halinde, lehine ihtiyati tedbir akararı verilenin tazminat sorumluluğunun olması için tedbiri talep ettiği anda kötü niyetli olması veya ağır ihmalinin bulunması gereklidir.
  • Publication
    AİHM’in Aihm’in 29 Mart 2010 Tarihli Medvedyef Vd.–Fransa Kararı Işığında Açık Denizde Uyuşturucu Madde Kaçakçılıgı ile Mücadele
    (Seçkin Yayıncılık, 2017-07) Tezcan, Durmuş; 114237
    Açık denizde işlenen suçlar bakımından ülkelerin tamamına yakınında farazi ülke teorisine dayanarak gemide işlenen suçların, bayrağını taşıdığı ülke mahkemelerince kovuşturulması kabul edilmiştir. Bu çerçevede 1926 yılında, Lotus ve Bozkurt gemileri arasında meydana gelen çatma olayında, Uluslararası Sürekli Divanı her bir geminin, bayrağınu taşıdığı ülkede koyuşturma yapılmasına karar vermiştir. Bu karar, açık denizde işlenen uyuşturucu madde kaçakçılığı suçunda da geçer olan bir ilke şeklinde, bu alanda yapılan sözleşmelerde esas alınmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de , içtihat oluşturan bir kararındai bu ilkeyi teyit etmekte, açıkça kovuşturmanın aktarması yönünde temel bir düzenleme olmadıkça, bir başka ülkenin bu gemi adamlarını yakalayıp gözaltına almasını, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali saymaktadır.