Welcome to IKU Institutional Repository


OpenAccess@IKU is Istanbul Kultur University's Institutional Repository , established in June 2014 to digitally store and provide open access to academic and artistic outputs in line with international standards and intellectual property rights. The system includes various outputs such as articles, presentations, theses, books, book chapters, reports, encyclopedias, and works of art produced by the university's faculty members and students.

Supoorted by @SelenSoft Yazılım

 

Recent Submissions

Placeholder
PublicationOpen Access
Economic Inequality: History, Case Studies and Policies
(Türkiye Ekonomi Kurumu Vakfı, 2025) YOLUSEVER, ARAS
The article delves into the intricate and long-standing issue of economic inequality, examining its historical origins, current manifestations, and potential policy solutions. It traces the evolution of inequality from ancient civilizations through feudal and industrial eras to modern capitalism, highlighting how historical social structures and economic systems have entrenched disparities in wealth and income. Case studies from Latin America, the post-Soviet states, and the United States illustrate the persistence and variation of inequality across different regions. The article also evaluates various policy responses aimed at addressing inequality, including progressive taxation, universal basic income (UBI), public investment in education and healthcare, and labor market reforms. While progressive taxation and public investments have effectively reduced inequality in some contexts, UBI remains a contested solution, with mixed results from pilot programs. The article argues for a comprehensive, multi-faceted approach that includes redistributive measures and structural reforms to promote a more equitable global economy.
Placeholder
PublicationOpen Access
2002-2023 Yılları Arasında Türkiye’nin Yüksek Teknoloji Ürünleri Ticareti, Endüstri İçi Ticaret Analizi
(Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 2025) YÜKSEL, ŞERİF
Bu araştırma, Türkiye'nin 2002-2023 yılları arasındaki yüksek teknoloji ürünleri uluslararası ticaretini endüstri içi ticaret analizi çerçevesinde detaylı bir şekilde incelemektedir. Çalışma, yüksek teknoloji ürünlerini kapsayan farklı SITC kodlarına dayalı olarak ticaret verilerini analiz etmiştir. Elde edilen bulgular, Türkiye'nin bu dönemde yüksek teknoloji ürünleri ticaretinde ciddi bir açıkla karşı karşıya olduğunu göstermektedir; bu açık yaklaşık 587 milyar dolar seviyesindedir. Ayrıca çalışma, Türkiye'nin yüksek teknoloji ürünleri ticaretinde zaman içinde gözlemlenen artan bir eğilimi ortaya koymaktadır. Bu artış eğilimi, Türkiye'nin uluslararası ticaretteki yüksek teknoloji ürünleri segmentindeki rekabet gücünün arttığına işaret edebilir. Araştırmanın sonuçları, Türkiye'nin yüksek teknoloji ürünleri ticaretindeki mevcut durumu anlamak ve gelecekteki stratejilerini şekillendirmek için değerli bir kaynak sunmaktadır. Türkiye'nin bu alandaki performansının genel rekabet gücü ve dış ticaret dengesi üzerinde belirleyici bir rol oynaması nedeniyle, mevcut araştırma sonuçlarının yerel ve küresel düzeyde ekonomik kalkınma politikaları üzerinde önemli etkileri olabileceği düşünülmektedir. Çalışmanın kapsamı içerisinde, Türkiye'nin 2002-2023 yılları arasında yüksek teknoloji ürünleri ihracatındaki artışın sebepleri detaylı bir şekilde incelenmektedir. Türkiye'nin bu alandaki uluslararası rekabet gücünü artırmasının ticaret açığını azaltabileceği ve Türkiye ekonomisine önemli faydalar sağlayabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle, mevcut çalışma yüksek teknoloji ürünleri ihracatındaki artışın nedenlerini anlamak ve Türkiye'nin dış ticaret açığını azaltmaya yönelik stratejiler geliştirmek adına bu makro ekonomik değişkenlerin rolünü değerlendirmektedir. Bu çalışmanın veri analizindeliteratürde en sık kullanılan Grubel-Llyod endeks kullanılmıştır. Grubel-Lloyd endeksi bazı eksiklerinden ötürü eleştirilse de bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlük yapısını ve uluslararası rekabetçilik gücünü göstermede sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir.
Thumbnail Image
PublicationRestricted
Şiddet Uygulayan Erkekler İçin Psiko-Eğitim Programları ve Alınabilecek Bazı Önlemler
(Seçkin Yayıncılık, 2025) MERTOĞLU, MÜNEVVER
Bu çalışmanın amacı, yasal düzenlemelere rağmen önlenemeyen erkek şiddetinde, şiddetin nedenlerine uygun önlemlerin alınması ve erkeklere yönelik psiko-eğitim programlarına işlevsellik kazandıracak uygulamalara katkı sunmaktır. Psiko-eğitim programlarıyla, erkeklerin şiddet algısının değiştirilmesi amaçlanarak ağırlıklı olarak iletişim, çatışma çözme, duygu yönetimi, dürtü kontrolü, öfke yönetimi ve sorun çözme becerileri kazandırılmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde ve Dünyada erkek şiddetinin önlenmesi ile ilgili pek çok yasal düzenleme yapılmış olmasına karşın, kadına yönelik şiddet artarak devam etmektedir. Kadınlara şiddet uyguladığı için ceza alan, evden uzaklaştırılma kararı uygulanan erkeklerin, şiddet suçunu işlemeye devam etmeleri ise, verilen cezaların tek başına caydırıcı olmadığını göstermesi bakımından önemlidir. Kadınlara sistematik şekilde işkence eden, aile üyelerine cinsel istismarda bulunan, uyguladıkları şiddet nedeniyle mağdur kadınların ölümüne ve defalarca ölüm tehlikesi atlatmalarına neden olunun durumlarda, sanıkların muayene ve tedavi tedbirine hükmedilmelerinin sağlanması önleyici olabilir. Özellikle kadınları öldüren erkeklerin bir sağlık kuruluşunda nöro-biyolojik tetkikler başta olmak üzere pek çok yönden incelenmesi gerekir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, şiddetin nedenlerinin bilinmesi ile mümkündür. Nedenlerin tespiti ve tedavisinden sonra psiko-eğitim programlarının amacına uygun olarak ehil kişiler tarafından uygulanmasının sağlanması ve diğer bazı önlemler, erkek şiddetinin önlenmesinde etkili olabilir. Erkek şiddetinin önlenmesinde psiko-eğitim uygulamalarının yanında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak amacı ile hemen her alanda gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak, uygulamaların takip edilmesi ve iyi örneklerin yaygınlaştırılması daha etkili olabilir.
Thumbnail Image
PublicationRestricted
Davanın Konusuz Kalması Durumunda Yargılama Giderlerine Mahkûmiyet Bakımından Dikkate Alınması Gereken “Davanın Açıldığı Tarihteki Tarafların Haklılığı
(Seçkin Yayıncılık, 2025) AYKUT, GÖKHAN
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulabilmesi için dava sonu-cunda hüküm verilmesi gerekmektedir. Ancak, bazen davanın konusuz kalması, yani tarafların arasında çözüme kavuşturulması gereken bir uyuşmazlığın kalmaması durumu söz konusu olabilmektedir. Bu durumda, mahkemenin, yargılamayı, hüküm verilmesine yer olmadığına karar vererek sonlandırması gerekir. Mahkemenin yargılamayı sonlandırmasının ardından, yargılama giderlerinin hangi taraf aleyhine hükmedileceği önemli bir hukukî sorun olarak gündeme gelir. Yargıtay, bu durumda, “tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre” yargılama giderlerinin hükmedilmesi gerektiğini düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331’inci maddesinin 1’inci fıkrasının uygulanmasından bahisle genel olarak, “tutumuyla dava açılmasına sebep olma” ve “tutum ve davranışıyla dava açılmasına sebebiyet verme” gibi ölçütlerin esas alınarak karar verilmesini içtihat etmektedir. Bu açıdan, Yargıtay, tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu bakımından, dava açmaktaki menfaati esas almakta; davanın açıldığı tarihteki dava konusu olan talebin haklılığını esas almamaktadır. Bir diğer deyişle Yargıtay, bu ölçütler sebebiyle davalıyı davacıya nazaran davanın açılması bakımından “şüpheli” addetmekte; davalının, dava açılmasına sebebiyet vermiş veya vermemiş olması ihtimalinin değerlendirmeye esas alınması gerektiğini belirtmektedir. Bu çalışmada, davanın konusuz kalması durumunda, yargılama giderlerinin hangi taraf aleyhine hükmedilmesi gerektiği hususu incelenecektir. Yargıtay’ın benimsediği yaklaşım, birbirinden ayrı niteliği olan dava konusu olan talep ile bu talebe ilişkin dava hakkının, davanın konusuz kalması durumunda aynı izdüşümde seyretmesinin, yani, mahkemece hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin, yargılama giderlerine mahkûmiyete etkisi bakımından kural olarak asıl hakka bağlı olan dava hakkının esas alınması sebebiyle kanaatimizce isabetlidir. Zira dava konusu olan talep bakımından haklılığın tespiti bir yargılamayı gerektirmektedir. Davanın konusuz kalması durumunda, hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin ardından sadece yargılama giderlerine mahkûmiyet bakımından talebin haklı olup olmadığına dair bir yargılama yapılması kanaatimizce pek isabetli değildir. Sadece yargılama giderlerine mahkûmiyet bakımından bir karar verilebilmesi için yargılama yapılması, yargılama giderlerine mahkûmiyetin kural olarak davanın sonucuna bağlı olan, -bir diğer deyişle haklı-haksız olmaktansa kazanan-kaybeden olmaya bağlı olan- fer’î niteliği karşısında da özel bir durum yaratmaktadır. Bu çalışmada, davanın konusuz kalması durumunda, yargılama giderlerine mahkûmiyete dair net bir çerçeve çizilmesi için her somut olay bakımından ayrı değerlendirme yapılması gerektiği; bu değerlendirmeye esas olabilmesi için de davanın açıldığı tarihte davacının dava açmakta menfaatinin olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği hususuna dikkat çekilecektir.
Thumbnail Image
PublicationRestricted
Türkiye Enerji Sektöründe Regülasyon ve EPDK
(Seçkin Yayıncılık, 2025) GEZER, REŞAT DOĞUKAN HAZER
Enerji insanlar tarafından sistematik olarak kullanılmaya başlandığından beri doğal olarak dünya üzerindeki etkisinin yanında aynı zamanda insan eliyle ortaya çıkan birçok değişikliği de dünya üzerinde şekillenmesini sağlamıştır. İlk zamanlar kısıtlı ve bölgesel olan etkiler, zamanın ve teknolojinin ilerlemesiyle beraber etkilerini çok geniş alanlarda, dahi dünya çapında gösterir olmuşlardır. Sanayi şafağının ortaya çıkmasıyla beraber elektrik enerjisi diğer enerji türlerinin arasından sıyrılarak günümüz açısından en önemli enerji şekli haline gelmiştir. Bu nedenle elektrik üretiminde birçok defalar adeta deneme yanılma yöntemiyle denge tutturulmaya çalışılmıştır. Ancak söz konusu denge mekanizmasının kurulumu günümüzde bile halen devam etmektedir. Söz konusu bu dengelemeler gerek devletler gerekse devletler üstü organizasyonlar tarafından bir dizi kararlar ve regülasyonlar ile sağlanmaya çalışılmaktadır. Daha basit bir tabirle; enerji karanlık bir gecede yol almakta olan bir trene benzetilebilir. Rota belli, duraklar belli ve trenin üretebileceği güç bellidir. Ancak bu trene binecek insanlar, yüklenecek yük ve istasyonlar arasında çıkılabilecek hız belirlenmelidir. Aksi halde hem tren hem yükü hem de yolcuları tehlikeye girecektir. İşte regülasyonlar, trenin gücüne göre ne kadar yük yükleneceğini, kaç insan taşıyabileceğini ve istasyonlar arasındaki rotalarda ne kadar süratle seyrüseferde bulunacağını belirleyen unsurlardır. Regülasyonlar olmadan bir düzenin olduğundan bahsedilemez, deregülasyon yolu takip edilse dahi bu durum da yine kaotik bir yeni düzenin oluşumuna gebe olacaktır. Biz de çalışmamızda, Türkiye’de regülasyon kavramını ve enerji piyasası açısından regülasyon kurumu olan EPDK’yı ele alacağız.