Proje ve Yapı Yönetimi Yüksek Lisans Programı / Project Management Master's Degree Program
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/4950
Browse
Recent Submissions
Item Open Access Kule Vinçlerde Ortaya Çıkan Problemler ve Çözümleri(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) KATLAV, ALTUĞ; İbrahim Ethem Tarhanİnşaat sektörü gelişmekte ve hızlıca büyümekte olan bir sektördür. Bu sektörde rekabet gittikçe artmaktadır. Artan bu rekabet koşulları ve proje süreleri, işin daha hızlı ve daha güvenli bir şekilde yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Bu yüzden inşaat alanında kule vinçlere olan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Kule vinçlerin artması da iş sağlığı ve güvenliği risklerine daha fazla maruz kalınmasını sağlamıştır. Bu amaçla çalışmada kule vinçlerin inşaat sektöründe kullanım alanları açıklanmıştır. Kule vinçlerin kurulumunda ve sökülme aşamalarındaki tehlikeler tespit edilmeye çalışılmıştır. 12 kişilik bir mülakat çalışması yapılmıştır ve etiket analizi yöntemi ile detaylandırılmıştır. Analiz sonucunda kule vinç operatörlerinin bilgi seviyeleri ölçülmüş ve kule vinçlerde yaşanan sorunların görülme sıklığı fazla olanlar tespit edilmiştir. Bu analizden alınan bilgiler ışığında da sonuç ve öneriler kısımları desteklenmiştir. Sonuç olarak kule vinçler ile yapılan çalışmalarda karşılaşılabilecek tehlikeleri belirlemek ve bu tehlikeleri en aza indirmek için uygulanabilecek öneriler sunulmuştur.Item Open Access Bulanık Yaklaşımlı Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleriyle Tedarikçi Seçimi; İnşaat Sektöründe Bir Uygulama(İstanbul Kültür Üniversitesi, 2022) BEYHAN, MUHAMMET CİHAT; Mehmet Nurettin UğuralTedarikçi seçimi birden çok alternatif arasında istenilen kriterlere en uygun olanı seçmeyi hedefleyen bir karar verme problemidir. Tedarikçi seçimini yönlendiren kriterler, karar verici kişilerin önceliklerine ve tedarik edilecek ürün veya hizmetin özelliklerine göre şekil almaktadır. Alternatifler ise tedarik edilecek ürünün temin edilebileceği tüm kaynakları kapsayan oldukça geniş bir kümeden oluşmaktadır. İşletmeler ürün özelinde sınırladıkları alternatif tedarikçileri kişisel deneyimleri veya kriterler arasında baskın farkların oluşması ile seçmektedir. Ancak tedarikçi seçimi firmalar için kişisel deneyimlere dayandırılan ferdi kararlara bırakılmayacak kadar önemli problemlerdir. İşletmelerin, tedarikçi seçimi problemine sistemli ve analitik yaklaşabilen çözümler bulması gerekmektedir. Tedarikçi seçimi diğer sektörlerde olduğu gibi inşaat sektörünün de en önemli problemlerinden birisidir. İnşaat sektörü, ülkemizde ve dünyada ekonominin en önemli lokomotiflerinden birisidir. İnşaat sektörü ve bu sektöre girdi sağlayan diğer tüm sektörler dikkate alındığında oldukça büyük bir pazar söz konusudur. Böylesine ciddi ekonomilerin yönetimi zor olmakla beraber yönetimsel hataların sebep olduğu tahribatlar da şirketler ve ülkeler için yıkıcı olmaktadır. İnşaat firmalarının başarıya ulaşmak, olası maddi zararları minimuma indirmek ve diğer firmalarla rekabet edebilmek için tedarikçi seçimini doğru bir şekilde yapması gerekmektedir. Literatürde tedarikçi seçimini konu alan ve bu probleme çözüm arayan bir çok çalışma bulunmaktadır. Çalışmalar genel olarak karar vermede kullanılan kriterler ve karar verme yöntemleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Her iki gruptaki çalışmalar incelenerek bu çalışmaya temel oluşturulmuştur. Literatürde tedarikçi seçiminde kullanılmak üzere en çok önerilen yöntemlerin başında Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri (ÇKKVY) gelmektedir. ÇKKVY karar vericilerin belirlediği kriterlere göre alternatiflerin değerlendirilmesini ve bu alternatifler arasında en iyi olanını seçmeyi amaçlamaktadır. ÇKKVY; karar verme pozisyonunda tek kişi yerine bir ortak aklı temsil etmesi, yöntemde kullanılan matematiksel işlemlerin basitliği ve yöntemler arası mukayese edilebilirliği sebebiyle oldukça etkili çözümler sunmaktadır. Bu çalışmada bir inşaat firması tarafından hazır beton tedarikçisi seçiminde kullanılmak üzere bir ÇKKV Yöntemi öneri olarak sunulmaktadır. Çalışmada ÇKKV Yöntemlerinden AHP, ELECTRE, MOORA, PROMETHEE, TOPSIS, VIKOR yöntemleri anlatılmakta ve matematiksel işlem adımları gösterilmektedir. Karar vericilerin kriter ve alternatifleri değerlendirmesinde dilsel ifadeler kullanılmasının önünü açan bulanık sayılar kavramı anlatılmakta ve bulanık mantık kavramıyla değerlendirilmiş Bulanık TOPSIS ve Bulanık MOORA Yöntemleri incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde bir inşaat firmasının beton tedarikçi seçiminde Bulanık TOPSIS ve Bulanık MOORA yöntemleri kullanılarak sonuçlar elde edilmiştir. Yöntemlerin uygulanması için gerekli olan kriterler ve kriterlere göre alternatiflerin değerlendirilmesini sağlayan ilgili veriler, ele alınan örnekteki inşaat firmasının karar verici pozisyonundaki kişilerle yapılan mülakatlar ile toplanmıştır. Bu mülakatlar sonucunda karar vericiler kendilerine sunulan tercih kireterleri arasında beton tedariğinde dikkate aldıkları kriterleri; kalite, fiyat, üretim tesisleri kapasitesi, teslimat, teknik yeterlilik, garanti politikaları, sektördeki konum, performans geçmişi olarak seçmişlerdir. Seçilen kriterlerin önem dereceleri ve alternatiflerin değerlendirilmesinde kullanılmak üzere literatürde yer alan ortak dilsel ifadeler ve bulanık sayı karşılıkları her iki yöntem içinde benzer skaladan yararlanılmıştır. Ayrıca Bulanık MOORA yöntemi için farklı ilave bir değerlendirme skalası da kullanılmıştır. Bu çalışmada ortak dilsel ifadelerin kullanılmasıyla yapılan çözümlerde alternatiflerin sıralamasında oluşan farklılıklar her iki yöntemin farklı matematiksel işlem adımlarının olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı yöntemin farklı değerlendirme skalası ile çözümünde farklı sonuçların elde edilmesi skalalardaki dilsel değişkenlerin ve bulanık sayıların farklılığından kaynaklanmaktadır. Sonuç olarak Bulanık TOPSIS ve Bulanık MOORA yöntemleri ile yapılan çözümlerle en iyi hazır beton tedarikçisi seçilmiştir. Tüm çözümlerde en iyi alternatif ikinci firma olarak gözükmektedir. Ancak her iki yöntemle yapılan işlemlerde alternatiflerin tercih sıralamasında farklılıklar oluşmaktadır. Bunun sebebi farklı matematiksel işlem adımlarını takip edilmesidir.Publication Open Access Bulanık CPM ile doğrusal programlama: Türkiye inşaat endüstrisinde bir vaka çalışması(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İnşaat Yapı Ana Bilim Dalı / Proje Yönetimi Bilim Dalı, 2021) Değirmenci, Güllü; Uğural, Mehmet N.Türkiye ve dünya ekonomisine bakıldığında inşaat sektörünün pazar payının diğer birçok sektöre göre daha fazla olduğu görülmektedir. Firmalar ulusal ve uluslararası arenada bu pazarda var olabilmek için zorlu bir rekabet ortamıyla başa çıkmak zorundadır. Oluşan rekabet ortamı, firmaları gelişen teknolojiyle birlikte projelerinde farklılaşmaya ve kapsam artışına yöneltmiştir. Kapsam artışıyla birlikte daha kompleks projeler ortaya çıkmıştır. İnşaat projelerinde karşılaşılan maliyet-zaman-kalite kısıtları artan kapsamla birlikte daha çok yönetilmeye ihtiyaç duymuştur. Özellikle zaman parametresinin yönetimi, önceden değerlendirilmesi gereken durumların bilinememesi veya gerçekçi bir yaklaşım sergilenmemesi yönetim sürecini zorlaştırmakta ve firmaların zorlayıcı finansal durumlarla karşılaşmasına neden olmaktadır. Proje yönetimi için mevcutta var olan klasik planlama yöntemlerden yararlanılıyor oluşu yönetim sürecinde bilgi kayıplarına sebep olmaktadır. İnşaat projelerinin, insan gücüne bağlı faaliyetler barındırıyor olması, iş kalemlerinin kesin faaliyet sürelerinin belirlenmesini zorlaştırmaktadır. Bu durum faaliyet sürelerinde dolayısıyla da proje tamamlanma süresinde "belirsizlik" olarak tanımlanan kavramı ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda firmalar gelişebilecek durumları değerlendirebilecekleri planlama yöntemlerine ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle proje planlamasında belirsizliğin göz önünde bulundurulduğu yöntemlere olan ilgi artmıştır. Bu yöntemlerden biri olan bulanık küme teorisinin klasik yöntemlere genişletilmesi ve yeni geliştirilen tekniklerle belirsiz durumlarla ilgili daha fazla bilgi sağlanabilmiştir. 1965 yılında Lotfi Aliasker Zadeh tarafından ortaya çıkarılmış olan bulanık küme teorisi, bulanık yani belirsiz durumların sayısal olarak ifade edilebileceği üzerine geliştirilmiştir. Determinist yapının aksine belirsiz yapı korunarak daha fazla bilgi elde edilebileceği görülmüştür. Bu bağlamda bulanık küme teorisi, mevcut olan klasik CPM ve PERT yöntemlerine genişletilerek bulanık CPM ve bulanık PERT (FCPM ve FPERT) yöntemlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu çalışma; birçok inşaat projesinde tercih edilmekte olan klasik kritik yol metodunun (CPM) örnek bir proje üzerinde bulanık mantık çerçevesinde önerilen iki farklı çözüm algoritmasıyla incelenmesini içermektedir. Çalışma, bulanıklık ile net değer dönüşüme imkân veren yöntemler ve doğrusal programlama (LP) formülasyonuna dayanmaktadır. Yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda, belirsizliğin oldukça fazla olduğu inşaat proje süresinin hesaplanması problemi, çalışma konusu olarak belirlenmiş ve proje süresinin hesaplanması probleminde yer alan belirsizlikler için bulanık mantık ve bulanık küme teorisinden faydalanılmıştır. Çalışma kapsamında incelenen ve değerlendirilen bulanık yöntemlerle iki farklı çözüm algoritması oluşturulmuştur. Örnek bir inşaat projesinin kritik yolu ve proje süresi, proje faaliyetlerine bulanık süreler verilerek ve doğrusal programlama modeli kullanılarak hesaplanmıştır. Çözümde ilk olarak klasik çözüm algoritması kullanılarak klasik CPM-LP çözümü yapılmıştır. Daha sonra proje faaliyet süreleri, üçgen bulanık sayılarla temsil edilmiştir. Birinci bulanık çözüm algoritmasıyla bulanık CPM-LP modeli ile bulanık proje süresi ve kritik yolu hesaplanmış sonrasında Yager sıralama yöntemi-LP (Ranking Method) modeli ile bulanık proje süresi ile kritik yolun net değer dönüşümleri yapılmıştır. İkinci bulanık çözüm algoritmasıyla Alfa kesim metodu (α-Cutting Method) ile bulanık proje süresi ve kritik yolu hesaplanmış sonrasında Alanların merkezi yöntemi (COA- Center of Area) ile durulaştırılarak proje süresi ve kritik yolun net değer dönüşümleri yapılarak net α kesim aralığı belirlenmiştir. Daha sonra her iki çözüm algoritmasıyla yapılan proje çözümlerinden elde edilen bulanık ve net sonuçlar karşılaştırılmıştır. Ayrıca klasik ve bulanık CPM çözümleri ile yöntemlerin anlaşılması, yöntemler arasındaki benzerlikler ve farklılıkların ortaya konulmuştur. Çalışmanın özgünlüğü incelenen projenin gerçek bir proje olması, kritik yolu ve bitiş süresinin önceden bilinmesi ve kullanılan bulanık yöntemlerin bu inşaat projesinde kıyaslanmasına olanak vermesi ile sağlanmıştır. Yapılan uygulama çalışması sonucunda önerilen yöntemlerin inşaat projelerinde uygulanabilirliği desteklenmiş, bulanık ve net proje süresi hesaplama yöntemlerine ait yaklaşımlar ortaya koyularak bulanık ve net süre farklılıkları üzerinde durulmuştur. Her iki çözüm algoritmasıyla yapılan analizler neticesinde proje süresinin net bir değerdense bulanık olarak hesaplanmasının proje yönetim sürecinde daha fazla bilgi sağlar nitelikte olduğu görülmüştür. Bulanık proje zaman planlamasında kullanılan bulanık faaliyet süresinin üyelik fonksiyonunun derecesinin proje kritik yolu ve süresini değiştirerek projenin her hangi bir aşamasındaki değişim durumunu ve belirsizliği ortaya koyabileceği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bulanık mantık, İnşaat, Proje yönetimi, Lineer programlamaPublication Open Access Bankacılık sistemi, sermaye yeterliliği ve basel olgusu(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İktisat Ana Bilim Dalı / Para ve Sermaye Piyasaları Bilim Dalı, 2021) Akkan, Aydın; Alçın, Kerim SinanFinansal sistemin temel kurumlarından olan bankalar, küresel ekonominin ve para piyasalarının vazgeçilmez unsurlarıdır. Ekonomiye hayat veren ve işleyişinin temeli olan "likidite", bankalar ve diğer mali kurumlar tarafından sağlanmaktadır. Mali kurumların arasındaki işlemler ve işleyişindeki aksamalar ekonomileri derinden etkilediği gibi, kimi zaman da "kriz" adı verilen olguya neden olmaktadır. Bu sebeple de finansal piyasaların uluslararası seviyede düzenlenerek gözetilmesi ve koordine edilerek işbirliği yapılması çalışmaları oldukça yenidir. Bu türden çalışmaların ilki ve sembolü Basel olgusudur. Basel Komitesi, bankalar ile ilgili çalışmalarına 1974' te başlamıştır. Fakat çalışmaya katılan ülkelerin (G10 ülkeleri) sınırlı olması, bankaların likidite şartları ve sermaye standartları istenilen sonuçlara ulaşmaya engel olmuştur. Ancak, her küresel kriz ve mali piyasalarda yaşanan dalgalanma üzerine finansal regülasyon ve Basel tipi düzenlemeler gündemin ilk maddesi olmuştur. Anahtar Kelimeler: bankalar, finansal regülasyon ve basel komitesiPublication Open Access İnşaat sektöründe tedarikçi seçim kriterlerinin önceliklendirilmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Ana Bilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2020) Bahar, Anıl; Giritli, Fatma HeyecanGloballeşen dünyada firmalar kendi sektörlerinde başarılı olabilmek ve yüksek performans gösterebilmek için rekabet koşullarına ayak uydurmak zorundadır. Müşterilerin taleplerine karşılık yapılan doğru tedarikçi seçimi şirketlerin rakiplerine karşı fark yaratması ve başarı elde etmesindeki en büyük etmenlerden biridir. Bu çalışmanın amacı da inşaat endüstrisinde günden güne artan rekabet ortamında tedarikçi seçim sürecinin analizinin yapılmasıdır. Çalışmanın giriş bölümünde araştırmanın amacı ve araştırmada izlenen yöntemler ve bu çalışma esnasında yapılan literatür araştırmaları detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde tedarik zinciri ve tedarik zinciri yönetimi kavramları ele alınmıştır. Tedarik zincirinin temel evreleri ve fonksiyonları ile tedarik zinciri yönetiminin tarihsel gelişimi, fonksiyonları, avantajları ve dezavantajları anlatılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde tedarik ve tedarik zinciri yönetimi için çok önemli bir kavram olan lojistik anlatılmış, lojistik sektörü üzerinden sürdürülebilir tedarikçi seçiminden bahsedilmiştir. Çalışmanın asıl amacı olan tedarikçi seçim problemlerinden ve bu problemin çözümü olarak üretilen çok kriterli karar verme tekniklerinden bahsedilmiştir. Çalışmanın uygulama bölümünde inşaat endüstrisinde karşılaşılan tedarikçi seçim problemlerine değinilmiş ve konusunda uzman kişilere beş ana kriter ve onların alt kriterleri bazında değerlendirme formu uygulaması yapılarak hangi seçimin daha önemli olduğu tedarikçi seçim kriterlerinden olan Analitik Hiyerarşi Süreci ve Delfi tekniği yöntemleriyle kıyaslanmıştır. Çalışmanın son bölümünde ise ana kriterler ve bu kriterlere bağlı alt kriterlerden hangisinin daha önemli olduğu belirlenmiştir.Publication Open Access İnşaat projelerinde akıllı bina sistemlerinin maliyet analizi ve taşınmaz değeri üzerindeki etkileri: Bir örnek olay incelemesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Lisansüstü Eğitim Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2019) Baknaklı, Turgut Aytun; Uğural, Mehmet NurettinYeni nesil evlerde teknolojik sistemlerin tanıtılmasıyla birlikte akıllı bina sistemleri konsepti popüler hale gelmiştir. İnşaat sektöründe kalıcı olmayı ve rekabet avantajı kazanmayı hedefleyen şirketler, projelerinde akıllı bina sistemlerini kullanmaya başladı. Şirketler akıllı bina sistemlerini kullanmaya başladıktan sonra, yapılan binaların gayrimenkul değerleri üzerinde belirli etkileri oldu. Bu araştırmanın asıl amacı akıllı bina sistemlerinin taşınmaz değerlemesi kavramı üzerindeki etkilerini tespit etmek ve gayrimenkul değerini maliyet hesaplaması ile analiz etmektir. Bu araştırmada gayrimenkul değerlemesi yapılırken taşınmaz değerleme yöntemlerinden "maliyet yöntemi" kullanılmıştır. Çalışmada, müteahhitlerin akıllı bina sistemlerini tercih etmesinin nedenleri araştırıldı. Bundan sonra akıllı binaların maliyet ve kar yüzdeleri normal binalarla karşılaştırıldı. Araştırmanın amaçları doğrultusunda, bir saha araştırması yapılmıştır. Katılımcılarla yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerin temel amacı katılımcıların akıllı binalar hakkındaki görüşlerini incelemektir. Akıllı binaları yararlı bulup bulmadıklarını veya bu binaların hangi özelliğini faydalı buldukları sorulmuştur. Bu sonuçlara göre, müteahhitlerin günümüzde akıllı bina sistemlerini tercih etmelerinin nedenleri açıklanmıştır. Bu araştırma sonucunda, akıllı binaların belirli maliyetlere rağmen gayrimenkul değeri üzerinde olumlu bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma kapsamında, yüklenicilerin belirli bina maliyetlerine rağmen akıllı binaları daha hızlı ve daha iyi bir fiyatla satabilecekleri tespit edildi.Publication Unknown The management by objectives and results(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2005) Zarrog, Abdarrazag H.; Şentürk, AliThe age that the organization were managed by using the Action and Re – Action is finished because the problems which have higher voice occupy great importance that the world is politically, technologically, socially and economically changed and the competition is increased that the achieving of the execution importantly needs a new type of management. The age that the organizations objectives were put (companies, banks …) on popularity that the job owner doesn’t know his role in achieving the general objectives. Although the aims are good and every person try to participate in achieving the general objectives but the results are often disappointed. The age that the objectives were decided on a high level then go down to be achieved without taking the ideas of the employees about the execution of these objectives or in its achieving requirements and if there is an opinion and participation. It is an participation and the dominating type of management for a long time was the military management the orders have a great role or the mercury which the participation is not real. It is so important now at the time of the national contemporary challenges and the national rough competition to manage the organization in a democratic way that there will be an objective conversation between the employers and the employees, between the owners of all the basic jobs and levels. A conversation about the vision and mission because they are considered as a filing point to limit the general direction of the organization, in analyzing a strategic opportunities and threats that control the market also in analyzing the strong point and the weak personality. It is important now to make an objective conversation about the expected results areas in every job that they both linked together horizontally and vertically in order to achieve the aimed results of all the organization. Also it became very important to put a supported systems and a plan of work that are derived from the aimed levels on the level of managerial jobs and guarantee achieving it. Also it is very important to control the execution and strengthen. It became very important to put a supported systems and a plan of work that are derived from the aimed levels on the level of managerial jobs and guarantee achieving it. Also it is very important to control the execution and strengthen the cause of managers that the execution be high and continuous. It is clear to those who wanted to adopt the democratic management by objectives and results in a military leading way dictator is not suitable to apply the management by objectives , moreover the bureaucratic method is not active . The success of the management by objectives and results is connected with the leading method which must be characterized by the spirit of the leading team. The experiments show that the management by objectives and results will not be achieved by the good aims but a studied method must be chosen to use this system.Publication Unknown Türk inşaat sektöründe teşvikli sözleşmelerin kullanımı üzerine bir araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2011-03) Sütemen, Zeynep; Dikmen, ÜmitGelişmiş ülkelerde yaygın bir şekilde kullanılan Teşvikli Sözleşmeler, projenin maliyetini veya süresini azaltmak ya da kalite ve performansı arttırmak amacıyla uygulanmaktadır. Burada esas amaç kazan-kazan sonuç elde edilmesidir. Bu sözleşme çeşidi bu ülkelerde hem özel sektör hem de kamu sektör tarafından oldukça yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Diğer taraftan, az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde bu sözleşme çeşidi, özelliklede kamu tarafından çok daha az tercih edilmektedir. Teşvikli Sözleşmelerin az tercih edilmesiyle ilgili birçok neden bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı da bir anket çalışması ile Türkiye'de Teşvikli Sözleşmelerin kullanımının araştırılması ve bu bağlamda olası sözleşme taraflarının konuya olan yaklaşımlarının belirlenmesidir.Publication Unknown Kamu İhale Kanunu Kapsamında Anahtar Teslimi Götürü Bedel Sözleşmelerdeki İhtilaflar ve Çözüm Önerileri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2014-01) Genç, Hakan; Sözen, Ayşe Zeynepİnşaat sektöründe kamu ve özel kesimde yapılan ve büyük maliyet gerektiren yatırımlar için daha güvenilir, eserin riskini yükleniciye aktaran yeni tip sözleşmelere ihtiyaç duyulmuştur. Anahtar teslimi inşaat sözleşmeleri bu ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Bu sözleşme türünde, projenin tamamı için sorumluluk müteahhide yüklenmiştir. Herhangi bir hata olması durumunda kusurun projeden mi yoksa inşaatın yapımından mı kaynaklandığına ilişkin bir araştırmaya ihtiyaç duyulmamaktadır. Genel ilke olarak müteahhit, işin kapsamı ve alanına giren herhangi bir kusur, eksiklik ve hatadan sorumludur. Müteahhidin bu geniş çaptaki sorumluluğu, anahtar teslimi inşaat sözleşmesini iş sahipleri için cazip hale getirmektedir. Bu sözleşmenin uygulanması ile iş sahibinin projenin tasarlanması ve yapımındaki müdahalesi, diğer sözleşme türlerine göre en aza indirgenmektedir. Kamu ihale sözleşmelerinden olan anahtar teslimi hizmet sözleşmelerinde birtakım ihtilaflar yaşanabilmektedir. Kamu ihale kanunun kapsamında anahtar teslimi sözleşmelerde oluşan sorunların çözümü ile ilgili yöntemler sözleşmede açıkça düzenlenir. Sözleşmede böyle bir düzenleme yapılmış ve yargı kurumları yetkili olarak belirtilmişse, taraflar mutabakata vardıkları şekle uygun olarak yargıya müracaat ederler. Günümüzde, ihtilafların yargı kurumlarında çözümü çok zaman almakta ve ticari hayattaki uygulamaları zorlaşmaktadır. Zira davaların uzun sürmesi sebebiyle projeler çoğu kez beklemeye alınmakta ve hem nakit hem de vakit kaybı ortaya çıkmaktadır. Üstelik taraflar için ticarî sır niteliği taşıyan bazı projeler de uzun dava süreci nedeniyle sır niteliğini yitirmektedir. İşte bütün bu nedenlerle uluslararası ticaret hukukunda sıkça uygulanan "Alternatif Çözüm Yolları (Alternative Dispute Resolution)" ihtilafların çözümünde tercih edilmektedir. Alternatif çözüm yolları; ülkeden ülkeye farklılaşmakla birlikte, yargı kurumlarına alternatif olarak tarafların öncelikle müzakere, arabuluculuk, dostane çözüm, mini yargılama, mahkeme temelli arabuluculuk, bağlayıcı olmayan tahkim ya da hakem bilirkişi gibi alternatif yöntemlerle ihtilafları çözüme kavuşturmalarıdır.Publication Open Access Türkiye'de kamu inşaat ihalelerinde kullanılan yeterlik kriterleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2016-01) Kaya, İsmail NaciTürkiye'de kamu ihale kanunu günümüzün değişen ve gelişen ihtiyaçlarına cevap verememesi nedeniyle 1 Ocak 2003 tarihinde 4734 sayılı yeni bir kanun yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşların ihale mevzuatlarına uygun olan bu kanun ile ihale en düşük fiyatı veren firmalara işi vermek yerine işi yapabilecek kapasite olan firmaların eşit şartlarda değerlendirdiği bir kriter eklenmiştir, bu kriterlere yeterlik kriteri denir. Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası Ve Türkiye'deki İhalelerde uygulanan Yeterlik kriterleri incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, anket çalışmasından faydalanarak, Türkiye'de kamu ihalelerinde kullanılan yeterlik kriterlerinin işin sözleşmesine uygun yapılması için nasıl bir etki yaptığı incelenmiştir.Publication Open Access Kat karşılığı inşaat sözleşmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2013) Kılıç, Filiz; Sözen, ZeynepBu çalışma, inşaat sektörünün en önemli inşa modellerinden biri olan Kat Karşılığı İnşaat modelinin uygulanabilmesinde, imza altına alınan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerine taraf olan arsa sahibi ve yüklenicinin karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olan süre aşımı konusunda, detaylı bir araştırma sonucu hazırlanmıştır. Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde karşılaşılması muhtemel süre aşımı probleminin, çözümlenebilmesi için yapılması gerekenler ve bu konudaki hukuki yaptırımlar ile bu yaptırımların sonuçları hakkında bilgilere yer verilmiştir. Hukuksal olarak sahip olunan seçimlik haklar alt başlıklar halinde tek tek ele alınarak açıklanmış ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Süre aşımı konusuna örnek teşkil edecek bir anlaşmazlık ile ilgili mahkeme dosyasında bu seçimlik hakların uygulanabilirliği konusunda yorumlamalar yapılmıştır. Bu çalışma; Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmelerinde Süre aşımı konusunun İnşaat Mühendisliği temelinde hukuksal hak ve yaptırımlardan faydalanılarak hazırlanmıştır. Kat Karşılığı İnşaat Modelinde İnşa uygulamaları yapan veya yapmayı düşünen arsa sahiplerine karşılaşabilecekleri problemlerle ilgili yol gösterici ve aydınlatıcı bilgilere de yer verilen çalışma ile bir inşaat mühendisi gözünden süre aşımı probleminin sebepleri ve sonuçları gerek konu anlatımları üzerinden, gerekse de örnek olarak oluşturulan bir olay içeriğine göre tartışılmıştır. Son olarak belirtilen örnek olaya ilişkin bir sözleşme metni önerisi ile de çalışma desteklenmiştir.Publication Open Access Kat karşılığı arsa paylı inşaat yapım sözleşmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2013-10) Kepekçi, Şefika Dilek; Sözen, ZeynepKat karşılığı İnşaat sözleşmesi, tezin ana konusudur. Çeşitli isimlerle tariflenen, ancak içerikleri aynı olan bu sözleşmeler; arsa sahibinin arsası üzerinde tüm giderlerini karşılayarak bina inşa eden yükleniciye, inşa edilen binanın yapım bedeli olarak arsa sahibinin kendisine ait arsa üzerinden pay vererek, her iki tarafı birbirine karşı borçlandıran karma bir sözleşme türüdür. Bu tezin hazırlanmasındaki temel amaç; uygulamada çok sık kullanılan, ancak hukuk sistemimimiz de tam olarak tariflenmemiş ?Kat karşılığı İnşaat Sözleşmesi? nin uygulanması sırasında ne tür ihtilaflara açık olduğunu irdelemek ve bu ihtilafları en az düzeye indirmek için neler yapılması gerektiğini ortaya koymaktır. Tezin hazırlanmasında, halen davası süren yada karara bağlanmış somut olaylardan faydalanılmıştır. Her olaydaki ihtilaf nedenleri araştırılmış ve o ihtilafların yargıya intikal etmeden, sözleşmeye konulabilecek yeni hükümlerle çözülebilmesine yardımcı olmak amaçlanmıştır. Anahtar Sözcükler: Arsa paylı inşaat sözleşmesi, kat karşılığı inşaat sözleşmesi, eksik ve ayıplı işlerPublication Open Access Merkez ofis giderlerinin tespitinde kullanılan yöntemler ve inşaat sektöründe bir uygulama(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2014-06) Altınay, Şerefcan; Zeynep SözenBu çalışmanın amacı; bir yüklenicinin sözleşme talebi dâhilinde tazminata hak kazanması halinde, merkez ofis giderlerinin hesaplanmasına dair araştırma ve uygulama yapmaktır. Çalışmamızda bir örnek olay üzerine uygulama yapılarak, firma açısından hangi yöntemin daha yararlı olacağı karşılaştırılıp, gözlemlenecektir. Günümüz rekabet ortamında merkez ofis maliyetlerinin hesapları hususunda kesin bir fikir yürütmek mümkün olmadığından, bu merkez ofis maliyeti daha önceki projeler doğrultusunda tahmini olarak hesaplanmaktadır. Bu hesaplamalar, benzer nitelikleri kapsayan önceki projelerinin mali raporları incelenerek şekillendirilmektedir. Fakat bilindiği üzere, inşaat sektöründeki her bir üretim bir öncekinden farklı özellikler taşıdığından maliyet hesapları da farklı olmaktadır. Firmalar bazı hallerde ve yaşanılması muhtemel olumsuz durumlarda merkez ofis giderlerini hesaplamakta güçlük çekmektedirler ve bu giderleri sözleşmeye dayandıramamaktadırlar. Bu sebeple, o projeye ait merkez ofis giderlerini talep edemediklerinden zarara uğramaktadırlar. İşverenden kaynaklanan hatalara bağlı olarak, yapımı durdurulan veya yapımına ara verilen işlerde firmaların alacaklarını talep edebilmelerine dair, dünya genelinde çok sayıda çalışma yapılmış ve bu çalışmalar neticesinde dokuz adet kullanılabilir formül geliştirilmiştir. Bu çalışmada; bahsi geçen formüllere dayanarak, firma tarafından tahmini hesaplanan merkez ofis gider oranının tutarlı olup olmadığı, uygulamalı olarak tespit edilmeye çalışılacaktır.Publication Open Access İnşaat şirketlerinde riskin algılanması ve risk azaltıcı tedbirler(2012-10) Şener, Bahar; Ümit DikmenRisk denilen olgu sadece inşaat sektöründe değil tüm sektörlerde yer alır ve her sektörde önemli bir yere sahiptir. Fakat inşaat sektöründe riskin önemi diğer birçok sektörden çok daha fazladır. Çalışma içerisinde bu önemin nedenleri üzerinde durulmaktadır. Risk yönetimi kavramı inşaat sektöründe uzun yıllardan beridir var olmadığından, Türkiye'de inşaat sektöründeki firmalar da risk yönetimiyle ilgili yeteri kadar bilgi sahibi değiller. Bu çalışmada inşaat firmalarının risk yönetimi konusunda yeterli deneyime sahip olmadığı, fakat yavaş da olsa zaman içerinde bu bilincin arttığı kanıtlanmıştır. İnşaat sektörü içerisinde firmalar birçok riske maruz kalmaktadırlar ve bu riskleri bertaraf etmek ve/veya en aza indirmek için pek çok risk araç ve yöntemleri kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı da bir anket çalışmasıyla Türkiye'deki müteahhit firmalarının risk yönetiminin kullanımının araştırılmasıdır.Publication Open Access Yapay sinir ağları ile akım tahmini: Mahmudiye göleti örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2012-11) Can, Murat; Yusuf Hatay ÖnenYapay Sinir Ağları yöntemi, insan beyni gibi öğrenebilen, öğrendiklerinden tecrübe edinen, mukayese yapabilen ve de sonuçlar çıkarabilen, günümüz teknolojisine en uygun, son 30 yıl içerisinde mühendislik alanında hızla yaygınlaşan ve gelişen, bir simülasyon modelidir. Bu yöntemin günümüzde yaygın olarak kullanılan diğer matematiksel modellerden en önemli ayrıcalığı, modelin gerçek veriler ile sürekli eğitilmesi, veri adedi çoğaldıkça modeldeki mevcut veriler üzerine eklenerek, gerçeğe daha yakın sonuçlar çıkarabilmesidir. Bu çalışmada Yapay Sinir Ağları yönteminin hidroloji alanına da uyarlanabileceğini göstermek amacıyla, su yapılarının mühendislik açısından işlevsel, emniyetli ve ekonomik planlanması için gereken belirli bir zaman sürecindeki akım değerlerini elde etmek için kullanılmıştır. Bu amaçla oluşturulan yapay sinir ağı çeşitli alternatif durumlar için eğitilmiştir. Eğitim yani girdi ve test yani çıktı veri setlerini oluştururken çoklu regresyon modelinden yararlanılmıştır. Sonuçta oluşturulan yapay sinir ağı, halen devlet kurumları tarafından kullanılan lineer regresyon ile akademik ve ihtisas kurumları tarafından kullanılan çoklu regresyon modelleri ile karşılaştırılmıştır. Sonuçlar yapay sinir ağlarının bu alanda rahatlıkla kullanılabileceğini, hata oranlarının mühendislik toleransları içinde kaldığını göstermiştir. İleriki zamanlarda ağların ara katmanları daha iyi çözümlendiği zaman daha başarılı sonuçlar vereceği kuşkusuzdur.Publication Open Access İstanbul Genelinde İnşaat İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Üzerine Bir Araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2012-02) Tüzer, Fatma Sibel; Ümit DikmenTürkiye'de iş kazaları ve iş kazalarına bağlı yaralanma, sakat kalma ve ölüm oranları gelişmiş ülkelere oranla ciddi seviyede daha yüksektir. Bu bağlamda hem iş kazalarının en aza ineceği sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının oluşmasını sağlamak hem de 30 yılı aşkın süredir yürürlükte olan iş yasasını güncelleştirmek ve Avrupa Birliği müktesebatına uyarlamak amacıyla 4857 sayılı İş Kanunu yürürlüğe konmuştur. Diğer yandan, tüm dünyada olduğu gibi, eldeki mevcut istatistiklere göre Türkiye'de de inşaat sektörü bu oranların en yüksek olduğu sektörlerden biridir. Bu çalışmanın amacı, inşaat sektöründe yeni yasada öngörülen iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin ne seviyede uygulandığı ile sektörün konuya olan yaklaşımlarının incelenmesidir. Bu amaçla İstanbul'da 104 inşaat şantiyesini kapsayan bir anket ve tarama çalışması yapılmıştır. Bu tez kapsamında elde edilen sonuçlar ortaya konarak sonuçların bir değerlendirmesi yapılacaktırPublication Open Access Trafik yönetiminde kuadratik programlama uygulaması(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2011-11) Güven, Aslı; K. Emre CanUlaştırma yatırımları kamu bütçeleri içerisinde büyük yer tutar. Diğer taraftan her geçen gün ülke gelişmesine paralel olarak kara taşıtları sayısı artmaktadır. Bu artış kaçınılmaz olarak trafikte yoğunluğu artırarak sıkışıklıklara yol açmakta ve bu sıkışıklıklar yeni yol yatırımları ile bir süreliğine çözüme kavuşturulmaktadır. Ancak, çok pahalı olan bu yeni yatırımları yapmak yerine mevcudu en yüksek kapasitede kullanmak, çözüme giden en hızlı ve ekonomik yol olarak gözükmektedir. Son yıllarda büyük metropol kentlerde trafik akımları ve trafik tıkanmaları ile bunun neden olduğu zaman kayıpları hızla artmıştır. Trafik mühendisliği alanında dünyada çeşitli çalışmalar yapılmakta ve gün geçtikçe karmaşık hale gelen trafik sorunlarına çözüm arayışları devam etmektedir. Bu tez çalışmasında; bir trafik ağında, alternatif hatlar üzerindeki akış dağılımlarını düzenleyerek araçların bir başlangıç noktasından hedefe ulaşım zamanlarının toplamını en aza indirmek için bir model önerilmektedir. Modelin geliştirilmesi sürecinde, hatlardaki trafik yoğunluğu ile seyahat zamanı arasında doğrusal bir bağlantı olduğu varsayılmış ve araçların toplam seyahat zamanının en aza indirilmesi için bir kuadratik eniyileme probleminin çözümüne yer verilmiştir. Bu çalışmada geliştirilen model ayrıca kısmi İstanbul trafiği ele alınarak sınanmıştır. Ana arterleri içine alan İstanbul'un Avrupa yakası ile bitiş noktası Anadolu yakasında olan bir ulaşım ağı oluşturulmuştur. Matematiksel formülasyondan sonra, model için parametreler hesaplanmıştır. Bu parametreler, trafik yoğunluğu, farklı trafik yoğunluklarında ortalama hızlar ve her hat için farklı trafik yoğunluklarında araçların ortalama seyahat zamanları. Alt ve üst hız limitleri olarak, hatlardaki izin verilen azami hız üst limit ve en düşük kesintisiz yoğunluk limiti sağlamak için alt hız limit 50 km /sa. olarak ele alınmıştır. Trafik yoğunlukları ile seyahat zamanları arasında doğrusal bir bağlantı olduğu varsayımı kullanılarak seyahat zamanları hesaplanmıştır. Bu eniyileme modelinin amaç fonksiyonu, trafik ağı üzerindeki araçların başlangıç noktasından başlayarak bitiş noktasına gelene kadar geçirdikleri toplam seyahat süresini en aza indirmek içindir. Modelin kısıtları, düğüm noktalarındaki süreklilik, her hat için hat kapasiteleri, karar değişkenleri için kısıtların negatif olmamaları. Amaç fonksiyonunun ikinci derece polinom ve kısıtların doğrusal olmalarından ötürü, model kuadratik programlama olarak oluşturulmuştur. Ayrıca çalışmada, genel İstanbul yol ağı için genişletilmiş bir model önerilmiştir. Matematiksel formülasyon yapılmış, parametreler hesaplanmıştır. Anahtar Sözcükler: Trafik, yol ağı, tıkanıklık, eniyileme, kuadratik programlamaPublication Open Access Effect of geographical information on project management(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / Proje ve Yapım Yönetimi Bilim Dalı, 2007) Elsadaie, İbrahim; Ali ŞentürkPublication Open Access Türk inşaat sektöründe (işçi sağlığı ve iş güvenliği) yönetimi ve TKY (toplam kalite yönetimi) sistemlerinin bütünleşik incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2009-06) Kuzucu, Hasan; Rıfat AkbıyıklıPublication Open Access Proje yönetimi: İnşaat firmalarında proje müdürlerinin iş yükü, iş stresi, iş tatmini ve motivasyon ilişkisi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı, 2009-03) ILDIZ, GÜLCE ÖĞRÜÇ; Zeynep SözenBu çalısma insaat firmalarında proje müdürleri tarafından algılanan is yükü, is stresi, motivasyon ve is tatmini arasındaki iliskiyi incelemektedir. İnsaat sektörünün talebin degiskenliginden büyük ölçüde etkilenmesi nedeniyle, is yükü ve is tatmininin pozitif korelasyon içinde olması beklenmektedir. Literatürle paralel olarak, motivasyon ve is tatmininin pozitif korelasyon içinde olması beklenirken, is stresinin is tatminiyle negatif korelasyon içinde olması beklenmektedir. Birincil kaynaklardan veriler, İstanbul merkezli 44 proje müdüründen olusan uygun bir uygun bir örneklemden, soru kagıdı aracılıgıyla toplanmıstır. Elde edilen veriler Pearson Korelasyon analizi, Çoklu Korelasyon analizi, Regresyon analizi ve Çoklu Regresyon analizine tabi tutulmustur. Korelasyon analizi, motivasyon ve is tatmini arasındaki iliski ve is stresi ve is tatmini arasındaki iliski için anlamlı sonuçlar saglamıstır. Elde edilen sonuçlar is yükü ve istatmini arasında anlamlı bir korelasyon olmadıgını göstermektedir. Motivasyon ve is stresinin, is tatmini üzerindeki birlikte etkisini incelemek için Çoklu Korelasyon analizi yapılmıstır. Sonuçlar, iki bagımsız degiskenin bagımlı degisken üzerindeki birlikte etkilerine tek tek etkilerine kıyasla daha fazla oldugunu göstermektedir. İs yükü denkleme girmezken, Çoklu Regresyon analizi motivasyonun is stresine kıyasla is tatmininin daha güçlü bir kestiricisi oldugunu göstermektedir