Welcome to IKU Institutional Repository


OpenAccess@IKU is Istanbul Kultur University's Institutional Repository , established in June 2014 to digitally store and provide open access to academic and artistic outputs in line with international standards and intellectual property rights. The system includes various outputs such as articles, presentations, theses, books, book chapters, reports, encyclopedias, and works of art produced by the university's faculty members and students.

Supoorted by @SelenSoft Yazılım

 

Recent Submissions

Placeholder
PublicationOpen Access
Whisperer: A Real-Time Prompting System with Multilayered Semantic Matching and Adaptive Speech Synthesis
(Sciendo, 2025) ELMAS, GÜLBAHAR; KARACALI, ŞEYMANUR; YİĞİT, EBRAR; AKBULUT, FATMA PATLAR
Whisperer is introduced as an intelligent, real-time prompting system that aims to improve the flow and naturalness of speaking in public and on camera. It is different from regular teleprompters because it does not just follow a script. Instead, it uses Google Cloud's low-latency speech-to-text (STT) and text-to-speech (TTS) services to sync spoken content with a prepared script in real time. The system can handle synonyms, homophones, numeric variations, and spontaneous improvisations because it uses linguistic models such as CMUDict for phoneme-level alignment, FastText for semantic similarity, and BERT for contextual understanding. Whisperer also has adaptive TTS feedback that matches the speaker's speed. This includes changes made in real time based on how long the speaker pauses and how fast they speak. Testing shows that the speakers' fluency and consistency of delivery have both improved.
Placeholder
PublicationRestricted
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Kararları Çerçevesinde Dava Dosyasının İşlemden Kaldırılması Hâlinde Derdestliğin Sona Ermesinin Değerlendirilmesi
(Seçkin Yayıncılık, 2025) SİMİL, CEMİL
Dava dosyasının işlemden kaldırılmasını gerektiren hâllerden birinin ortaya çıkması durumunda dava, söz konusu andan itibaren üç ay daha derdesttir. Taraflardan biri üç aylık yenileme süresi içinde davayı yenilemezse, dava açılmamış sayılır. Derdestlik de bu üç aylık yenileme süresinin sona ermesiyle ortadan kalkar. Bu sonuç, davanın yazılı yargılama usûlünde üçüncü defa; basit yargılama usûlünde ise ikinci defa takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılması için de geçerlidir. Bu ihtimalde dava belirtilen sayıda takipsiz bırakılma üzerine (o anda) derdest olmaktan çıkar. Bununla birlikte Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yeni tarihli kararlarında, önceki kararından farklı şekilde, dava dosyasının işlemden kaldırıldığı hâllerde davanın açılması ile doğmuş olan derdestliğin, davanın açılmamış sayılması kararının kesinleşmesi ile son bulacağını kabul etmektedir. Makalede, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yeni uygulaması değerlendirilmiştir.
Placeholder
PublicationRestricted
Yargıtay’ın Gözünden Cezai Ehliyet ve Usul Hataları
(Seçkin Yayıncılık, 2025) HAVLE, NEDİM
Bu çalışma, hukukun normatif kesinlik arayışıyla psikiyatrinin dinamik belirsizlikleri arasındaki çatışma zemininde, Türk ceza hukukunda akıl hastalığının kusur yeteneğine etkisinin değerlendirilmesindeki yapısal sorunları ve Yargıtay’ın çözüm mekanizmalarını, 2020-2025 yılları arasındaki 692 güncel karar üzerinden analiz etmektedir. Araştırmanın temel tespiti, Yargıtay’ın bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri gidermek amacıyla Adli Tıp Kurumu’nu (ATK) nihai bir otorite olarak konumlandıran hiyerarşik modelin, sistemin en büyük Aşil topuğunu oluşturmasıdır. Bu yapı, bir yandan hukuki standardizasyonu sağlarken, diğer yandan yargılamaları aylarca, hatta yıllarca uzatan sistemik bir darboğaza yol açmaktadır. Bu durum, adaletin doğruluğunu temin etme hedefi ile özellikle tutuklu sanıkların masumiyet karinesini ve makul sürede yargılanma hakkını zedeleyen onarılması güç bir gerilim yaratmaktadır. Bu merkeziyetçi yapı, aynı zamanda hâkimin delilleri serbestçe takdir etme yetkisini de teorik bir güvence olmaktan çıkarma riski taşımaktadır. Çalışma, alt derece mahkemelerindeki sistematik usuli hataları ve Yargıtay’ın denetim rolünü de ortaya koymaktadır. Ayrıca, suça sürüklenen çocuklar ve zihinsel yetersizliği olanlar gibi savunmasız gruplara yönelik geliştirilen fonksiyonel ve bireyselleştirilmiş değerlendirme kriterleri incelenerek, sistemin adalet arayışındaki güçlü ve zayıf yönlerine dair bütüncül bir panorama sunulmaktadır.
Placeholder
PublicationRestricted
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatları Işığında Çocukların İdari Gözetimi: Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı Bağlamında Bir İnceleme
(Seçkin Yayıncılık, 2025) KÖKLÜ, CANSU PİŞKİNPAŞA
Yabancıların sınır dışı edilmesi ve idari gözetimi, temel hak ve özgürlükleri üzerinde önemli etkiler doğurmaktadır. Zorunlu göç hareketlerinden en fazla etkilenen gruplardan biri ise çocuklardır. Ailelerinden ayrı düşen ya da refakatsiz şekilde ülkelerini terk etmek zorunda kalan çocuklar, hem fiziksel hem de psikolojik açıdan son derece kırılgan konumdadır. Bu nedenle, çocukların idari gözetim altına alınmaları, özellikle çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde titizlikle değerlendirilmelidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, çocuğun idari gözetimi ancak son çare olarak ve kısa süreli şekilde uygulanmalı; her durumda çocuğa özgü ihtiyaçlar öncelikli olarak gözetilmelidir. Bu makalede, idari gözetim altında bulunan çocukların karşılaştıkları hak ihlalleri, özgürlük ve güvenlik hakkı kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında ele alınacak; yaş tespiti, bireysel değerlendirme, başvuru yollarına erişim gibi temel meseleler değerlendirilecektir.
Placeholder
PublicationOpen Access
Vernaküler Mimari ve Kırsal Yapılı Çevre Bileşenlerine “Yer” ve Tektonik Odaklı Bir Yaklaşım: Doğu Karadeniz Bölgesi Örneği
(Çankaya Üniversitesi, 2025) AKBAŞ, GAMZE; Büke, Fatma Gül Öztürk
Çalışma, “yer” ve tektonik kavramlarının birlikte etkileşimde oldukları, birbirlerini tamamladıkları ve hatta var ettikleri düşüncesinden yola çıkmakta; bu ilişkiyi görünür kılan vernaküler mimariyi ele almaktadır. Makalede, kırsal yapılı çevrede, “yer” ve tektonik arasındaki bağın, yapı yapma sanatının üç aşaması olan; “yer seçimi,” “yere müdahale biçimi” ve “örüntü diline” göre biçimlenen vernaküler mimari aracılığıyla kurulduğu ve vernaküler mimariyi bir “yer”e özgü kılan şeyin bu üç unsurun karşılıklı etkileşimine dayanan bu bağ olduğu önerisi üzerinde durulmaktadır. Öneri, Doğu Karadeniz Bölgesi vernaküler mimarisine özgü kırsal yapılı çevrenin üç bileşeni; “teras,” “köprü” ve “serender” üzerinden test edilmektedir. Araştırma sonucunda, yapı sanatının üç aşamasına uymayan sağlıksız yenileme ve yeniden yapım çalışmalarının, kırsal yapılı çevrede “yer” ve tektonik ilişkisini yok sayan “melez yapıları” ve “sahte vernakülerleri” ortaya çıkardığı vurgulanmaktadır.