Hukuk Fakültesi / Faculty of Law
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/133
Browse
Recent Submissions
Publication Metadata only İcra ve İflâs Kanunu’nun 111/a Maddesi Çerçevesinde Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi Üzerine Gerçekleşen Taşınmaz Satışı Bakımından Türk Borçlar Kanunu’ndaki Ayıptan Doğan Sorumluluğa Dair Hükümlerin Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık A.Ş., 2024) AYKUT, GÖKHAN; ZİYAN, AYŞE7343 sayılı Kanun’la, hukukumuzda, borçluya satış yetkisi verilmesi olarak adlandırılan yeni bir prosedür öngörülmüş- tür. Bu çalışmada, öncelikle borçluya satış yetkisi verilmesi prosedürü hakkında genel bilgiler verilecek; ardından, bu prosedür çerçevesinde gerçekleşen satışın hukukî niteliği tespit edilmeye çalışılacaktır. Daha sonra, borçluya satış yetkisi verilmesi üzerine gerçekleşen taşınmaz satışının -tespit ettiğimiz- hukukî niteliğine bağlı olarak, kural olarak, iradî satışlar bakımından uygulama alanı bulan Türk Borçlar Kanunu’ndaki ayıptan doğan sorumluluğa dair hükümle- rin, bu satış bakımından uygulama alanı bulup bulamayacağı hakkında değerlendirmeler yapılacaktır.Publication Metadata only Ceza Muhakemesi Hukukunda Eski Hale Getirme(Legal Yayıncılık San. ve Tic. Ltd. Şti., 2024) ÖZAYDIN, ÖZDEMÇalışmamızda Türk literatüründe genellikle detaylı olarak yer verilmemiş olan “ceza muhakemesi hukukunda eski hale getirme” kurumu ele alınmıştır. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK’ da) eski hale getirmeye ilişkin düzenlemeler Alman Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (StPO' nun) düzenlemeleriyle büyük ölçüde örtüştüğünden dolayı, kurumun açıklanmasında özellikle Alman içtihadı ve Alman doktrinindeki görüşler dikkate alınmıştır. Türkiye ve Almanya’da eski hale getirmeyle ilgili oldukça fazla sayıda mahkeme kararı olduğu görülmektedir. Bu durum eski hale getirme kurumunun uygulamadaki öneminin büyük olduğunun bir göstergesidir. Konumuzla ilgili olarak yargı kararları incelendiğinde; Alman içtihadında, genellikle kaçırılmış olan başvuru süresinin ne zaman kusurlu ya da kusursuz sayılacağı sorusuna yanıt arandığı gözlenmektedir. Eski hale getirme çerçevesinde “kusuru olmaksızın” ifadesinden tam olarak ne anlaşılması gerektiği ve hangi durumlarda söz konusu olabileceği sorusunun açıklığa kavuşturulabilmesi elzemdir. Nihayetinde eski hale getirme kurumundan faydalanmak isteyen kişinin buna dair başvurusunun başarılı olup olamayacağı ihtimalinin öngörülebilir olması oldukça önemlidir. İşte çalışmamızda eski hale getirmenin Türk ceza yargılamasındaki uygulama alanını belirginleştirebilmek için, bilhassa bahse konu olan sorulara cevap verilmeye çalışılmıştır. Zira konumuzla ilgili olarak Türk içtihadında ekseriyetle kanun yoluna başvuru hakkının kendisine bildirilmeyen ilgili kişinin kusursuz sayılacağı üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir.Publication Open Access Çekte Düzenleme Tarihi ve Düzenleme Tarihinde Tahrifat Yapılmasının Sonuçları(Türk-Alman Üniversitesi, 2024) SİMİL, SAFİYE NUR BAĞRIAÇIKÇekte düzenleme tarihinin bulunması çekin zorunlu unsurlarından birisidir. Tahrifat ise, düzenleyen tarafından doldurularak tedavüle çıkarılan bir çekteki imza veya beyanların, ilgililerin rızası dışında sonradan değiştirilmesi, silinmesi, düzeltilmesi, çizilmesi veya ekleme yapılması anlamına gelir. Türk Ticaret Kanunu’nun 748 inci maddesine göre bir poliçe metni değiştirildiği takdirde, değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler, değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlarsa eski metne göre sorumlu olur. Türk Ticaret Kanunu’nun 818 inci maddesinin 1 inci fıkrasının ö bendinin atfı sebebiyle bu hüküm çeklere de uygulanmaktadır. Şayet düzenleyen başta olmak üzere tüm sorumluların rızasının alınması suretiyle değişiklik yapılmışsa bunun tahrifat olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Çalışmamız kapsamında uygulamada görülen hâllerden birisi olan çekin düzenleme tarihinde tahrifat yapılması görünüm şekilleri incelenmiş olup cezai sonuçları kapsam dışında tutulmuştur.Publication Open Access İklim Aktivistleri – “Son Jenerasyon”(Türk-Alman Üniversitesi, 2023) Walker, Wolf-Dietrich; AYKUT, GÖKHANDünyanın her yerinde insanlar farklı sorunlarla mücadele ediyor. Örneğin, Türkiye’de bu sorun, birçok insanı öldüren ve ne- redeyse her yeri yerle bir eden şiddetli deprem olup tüm dünya da bundan etkileniyor. Ukrayna’da ise bu, Ukrayna halkı için bir fela- ket anlamına gelen savaştır. Bu savaş diğer birçok ülke için de bü- yük korkuları ve endişeleri beraberinde getirmektedir. Başka bir fe- laket olan koronavirüs ise dünya çapında birçok ölüme neden oldu ve insanların davranışlarını değiştirdi. Bunlar dışında, tüm gezege- nin geleceği için küresel öneme sahip bir konu var: İklimin korunması.Publication Restricted Çekin Ticaret Şirketi Adına İmza Yetkisini Haiz Kişiler Tarafından Ticaret Unvanı Kullanılmadan Düzenlenmesinin Sonuçlarının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 19.04.2016 Tarihli Kararı Çerçevesinde Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2023) SİMİL, SAFİYE NUR BAĞRIAÇIKTürk Ticaret Kanunu’nun 39. maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Aynı Kanun’un 372. maddesine göre, şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı altında imza atarlar. Buna göre, şirketi temsile yetkili olanlar tarafından düzenlenen kambiyo senetlerinde, tüzel kişinin temsilcisinin yalnızca imzasının yeterli olmayacağı, şirketin sorumlu olabilmesi için ayrıca imzanın tüzel kişinin adı/unvanı altına atılması gerektiği kabul edilmektedir. Bu sonuç, poliçe ve bonolar bakımından kabul edilmekle birlikte çekler bakımından aynen geçerli olmamalıdır. Çalışmamızın hareket noktası olan Yargıtay kararında da şirketin sorumlu olabilmesi için, şirket adına imza yetkisi olan kişilerin şirket unvanı altına imzalarının atılmış olması gerektiği ifade edilmiş, takip dayanağı çeklerde de şirketin ticaret unvanı tam olarak yazıldığı için şirketin sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Yargıtay’ın vardığı bu sonucun çekler bakımından ayrıca değerlendirmesine çalışılmıştır.Publication Restricted İcra ve İflâs Kanunu’nun 111/a Maddesi Çerçevesinde Taşınmazlarda Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi Hâlinde Önalım Hakkının Kullanılması(Seçkin Yayıncılık, 2023) AYKUT, GÖKHAN7343 sayılı Kanunla Türk Hukuku’nda borçluya satış yetkisi verilmesi olarak adlandırılan bir prosedür öngörülmüştür. Bu çalışmada, öncelikle önalım hakkı ve borçluya satış yetkisi verilmesi prosedürü hakkında genel bilgi verilecek; ardından Türk Hukuku’nun aksine mehaz İsviçre Hukuku’nda sadece sözleşmeden doğan önalım hakkı bakımından söz konusu olan önalım hakkının cebrî artırma yolu ile paraya çevirme durumunda kullanılamayacağına dair kuralın, cebrî paraya çevirme prosedürleri arasında yer alan borçluya satış yetkisi verilmesi prosedüründe geçerli olup olmadığı değerlendirilecektir.Publication Restricted Hukuki Boyutuyla Vergi Usul Hukukunda Elektronik Ortamda Tebliğ(Seçkin Yayıncılık, 2018) CANGÜLOĞLU, YASEMİNHukukun birçok dalıyla yakından ilgili olan tebligat müessesesi, temel hak veözgürlüklere müdahale niteliği taşıyan vergi hukuku bakımından da büyük önem arz etmektedir.Zira mükellefler haklarını, kendileri ile ilgili vergilendirme işlemlerden haberdar olmalarıhalinde kullanabileceklerdir. Mükelleflere, haklarında tesis edilen idari işlemler VergiUsul Kanun’unda düzenlenen tebliğ yöntemleriyle bildirilmektedir. Bu yöntemlerden biriolan ve Kanun’un 107/A maddesiyle düzenlenen elektronik ortamda tebliğe ilişkin usul veesasları belirleme yetkisi Maliye Bakanlığına verilmiş, Bakanlık da bu yetkisini 456 SeriNo.lu VUK Genel Tebliği ile kullanmıştır. Bu bağlamda çalışmamızın amacı söz konusuGenel Tebliğin Anayasa’da öngörülen bazı ilkeler bakımından irdelenmesidir.Publication Restricted Özel Hayat Açısından Kişisel Verilerin Korunması(Seçkin Yayıncılık, 2017) TEZCAN, DURMUŞKendisine ulusal ve uluslararası bir koruma sağlanan özel hayat, bilişimdevrimiyle ve her gün gelişmekte olan internet karşısında büyük bir tehditle karşı karşı-ya bulunmaktadır. Zira internet, çok geniş boyutta küresel kullanımı nedeniyle özelhayata dönük tehlikeler barındırmaktadır. Bu yüzden özel hayatın bilişim ortamındakişisel veriler olarak korunması gerekliliği kendisini çok fazla hissettirmiştir.Mevzuatımızda özel hayatla ilgili kişisel verilerin korunması konusunda yavaş daolsa, cezai korumayı sağlayacak hükümlere ve kurumlara yer verilmiştir. Önemli olanbunların adil şekilde uygulanmasıdır. Özellikle suçlulukla mücadele, internetin sınırtanımaması nedeniyle evrensel bir işbirliğini de gerekli kılmaktadır. Ülkemizde sondönemlerde yaşanan bu alandaki gelişmeler ise, ümit vericidir.Publication Restricted İnternet Kanununun 8. Madde Çerçevesinde Erişimin Engellenmesi Kararı(Seçkin Yayıncılık, 2017) ÖZAYDIN, ÖZDEMİnternet giderek hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmakla birlikte, in-ternet üzerinden yapılan veri trafiğinde suç işlenmesinin de gün geçtikçe arttığını gör-mekteyiz. İnternet üzerinden gerçekleştirilen hukuka aykırı fiiller eskiden değişik ka-nunlar vasıtasıyla önlenmeye çalışılırken, kanun koyucu 2007 yılında özel bir kanunidüzenleme getirerek, İnternet Kanunu olarak adlandırdığımız 5651 sayılı “İnternet Or-tamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen SuçlarlaMücadele Edilmesi Hakkında Kanunu” yürürlüğe sokmuştur. İlgili Kanun internet süje-lerinin sorumluluk ve yükümlülüklerini belirlediği gibi, internet vasıtasıyla yayınlanmışolan içerikler suç olarak karşımıza çıktığında, bunlar ile nasıl mücadele edilebileceğinigöstermektedir. Bu çerçevede özellikle 8. madde kapsamında ele alınan koruma tedbirimahiyetinde ve idari tedbir niteliğinde olan iki adet erişimin engellenmesi kararı önü-müze çıkmaktadır. Çalışmamızda bu maddeyi özellikle ne şekilde anlaşılması gerektiği-ni açıkladıktan sonra, detaylı bir şekilde değerlendirme süzgecinden geçirmeye çalışa-rak, kanun koyucunun özellikle hangi hususları tekrar gözden geçirmesi gerektiğineilişkin ipuçları vermeye gayret gösterdik.Publication Restricted Kefalet Sözleşmesine İlişkin Olarak Türk Borçlar Kanununda ve Türk Ticaret Kanununda Yer Alan ve Birbiri İle Çeliştikleri Düşünülen Bazı Hükümlere İlişkin Bir Değerlendirme(Seçkin Yayıncılık, 2017) ALTOP, ATİLLATTK m.7 hükmü ile TBK m.583/I, 2 hükmü arasındaki çelişkinin ve onunyarattığı tereddüdün, ticari bir borca kefalette, kefilin, müteselsil kefil sıfatıyla yüküm-lülük altına girme iradesini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmediği durum-larda dahi, TTK m.7 hükmündeki yasal karine uyarınca müteselsil kefil olarak kabuledilmesi suretiyle giderilmesi daha doğru olacaktır.TBK’da, kefilin, borçlunun yasal temerrüdünün sonuçlarından sorumlu tutulabil-mesi için, kendisine bir bildirim yapılmasına gerek olup olmadığı konusunda herhangibir açık hüküm olmaması ve bildirime gerek olmadığının kabulünün ise, hem TTKm.7/I, 2 hükmü ile çelişmesi hem de hakkaniyete aykırı olması karşısında, burada örtülübir kanun boşluğu bulunduğunun kabul edilmesi ve bu örtülü boşluğun da, TTK m.7/I, 2hükmünün -tüm kefalet sözleşmeleri için uygulanması gereken bir genel hüküm oldu-ğun kabul edilmek suretiyle- ticari olmayan (adi) kefalet sözleşmelerine de uygulanmasısuretiyle doldurulması daha uygun olacaktır.Publication Restricted Aldatılan Eşin ve Birlikte Yaşayan Nikâhsız Eşin Manevi Tazminat Davası(Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGEN, MAHMUTPublication Restricted Müdürlerin Haklı Sebeplerin Varlığı Halinde Azli veya Temsil Yetkilerinin Sınırlandırılması(Seçkin Yayıncılık, 2017) CUYLAN, PINAR ÇAĞLA KANDIRALIOĞLUTürk Ticaret Kanunu m. 630 müdürlerin görevden alınması, yönetim vetemsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılmasını düzenlemektedir. Genel kurul,müdürleri her zaman görevden alabilir. TTK m. 630 (2/3) uyarınca, her ortak, yükümlü-lüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneğikaybetmesinin haklı bir sebep olarak ortaya çıktığı durumlarda, yöneticilerin yönetimhakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını, ilgili mahkeme-den talep edebilir. Bu bağlamda müdürün azli her zaman mümkündür; yeter ki azledilenmüdürün şirkette görevine devam etmesinin beklenemeyeceği haller haklı bir nedenoluştursun. Ayrıca azınlığın da ilgili mahkemeden müdürün azlini her zaman isteyebile-ceği vurgulanmalıdır. Kusur haklı sebebin varlığı için şart değildir, ancak hakimin tak-dir hakkını kullanırken gözönünde tutması gereken önemli unsurlardandır. Müdürünazli için sadece haklı sebebin varlığı değil, bununla birlikte şirkette zararın gerçekleşti-ğinin ispatı da gereklidir.Publication Restricted Yargıtay Kararları Işığında Özel Okul Öğretmenleri ile Yapılacak İş Sözleşmelerinin Türüne İlişkin Bir Değerlendirme(Seçkin Yayıncılık, 2016) GÜMRÜKÇÜOĞLU, YELİZ BOZKURT; FİLİZ, BESTE GEMİCİÖzel okul öğretmeleri ile yapılacak iş sözleşmelerinin türü öğretide uzun yıllardır tartışmalıdır. Ancak, söz konusu tartışma Yargıtay'ın son dönemde verdiği kararlarla daha da önem kazanmıştır. Şöyle ki, Yargıtay 7. Hukuk Daire- si’nin bu sözleşmeleri asgari süreli sözleşme olarak nitelendirmesi ve bunun üzerine 9. Hukuk Dairesi’nin de istikrar kazanmış görüşünden dönerek, asgari süreli iş söz- leşmesinin varlığını kabul etmesi, bu sözleşmenin türünü tekrar tartışmalı hale ge- tirmiştir. Bu çalışmada özel okul öğretmenleri ile yapılacak iş sözleşmelerinin türü Yargıtay'ın 7., 9. ve 22. Hukuk Dairelerinin vermiş oldukları kararlar arasından seçtiğimiz üç karar ve Hukuk Genel Kurulu'nun vermiş olduğu E.2013/22-1943, K. 2015/1131 sayılı ve 1.4.2015 tarihli kararı çerçevesinde değerlendirilmeye çalışıla- caktır.Publication Restricted Yurt Dışında Vergi İncelemesi - Türkiye’nin Yapmış Olduğu Vergi Konularında Bilgi Değişimi Anlaşmaları ile OECD Modeli’nin Karşılaştırılması(Seçkin Yayıncılık, 2016) CANGÜLOĞLU, YASEMİNUluslararası ticaretin yaygınlaşması ile beraber, hem zararlı vergi rekabe- tini önlemek hem de mükellefleri takip edebilmek oldukça güçleşmiştir. Bu durum ise vergi idarelerini, uluslararası anlamda işbirliği yapmaya itmiştir. Bu bağlamda devletler ikili anlaşmalar ile çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ve vergi konularında bilgi değişimi anlaşmalarının yanı sıra, bir devletin egemenlik sahası içerine girerek vergi incelemesine katılma imkânına da kavuşmuşlardır. Türkiye, Bermuda ve Jersey ile imzalamış olduğu Vergi Konularında Bilgi Değişimi Anlaşmaları çerçevesinde, yabancı bir vergi idaresi yetkilisinin kendi ülkesinde vergi incelemesine katılacağını kabul etmiş ve böylece, uluslararası anlamda işbirliğine imza atmıştır. Tüm bu uluslararası gelişme- ler çerçevesinde OECD’de Vergi Konularında Bilgi Değişimi Hükümlerinin Uygulan- ması Hakkında Kitapçık hazırlamış ve kitapçığın altıncı bölümünde yurt dışı vergi ince- lemesi çalışmasına yer vermiştir. Bu çalışmamızda, Türkiye’nin imzalamış olduğu Vergi Konularında Bilgi Değişi- mi Anlaşmalarına göre yurt dışında vergi incelemesinin, OECD tarafından hazırlanan kitapçığın, yurt dışında vergi incelemesi adlı çalışmasına uygun olup olmadığı saptan- maya çalışılacaktır.Publication Restricted 6356 Sayılı Kanun Çerçevesinde İşletme Toplu İş Sözleşmesi(Seçkin Yayıncılık, 2016) GÜMRÜKÇÜOĞLU, YELİZ BOZKURTİşletme toplu iş sözleşmesi, hukukumuzda kabul edilen toplu iş sözleşmesi türlerinden biridir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda toplu iş sözleşmesinin üç farklı türde yap ılabileceği kabul edilmiştir. Bunlar, işyeri, işletme ve grup toplu i ş sözleşmeleridir. 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 2. fıkrasına göre, ‘Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yap ı- labilir’. Böylece kanun koyucu tarafından bir zorunluluk olarak öngörülmüş olan işlet- me toplu iş sözleşmesinin koşulları varken, taraflarca başka bir sözleşme türünün seçi- lebilmesi mümkün değildir. Bu çalışmada 6356 sayılı Kanun kapsamında işletme toplu iş sözleşmesinin yapılması, işletme niteliğinin tespiti ve işletme toplu iş sözleşmelerinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar incelenmeye çalışılacaktır.Publication Restricted Türk Hukukunda Yabancılık Unsuru Taşıyan İş Sözleşmelerine Uygulanacak Hukuk ve Tarafların Hukuk Seçimi(Seçkin Yayıncılık, 2016) GÜMRÜKÇÜOĞLU, YELİZ BOZKURT; FİLİZ, BESTE GEMİCİBu çalışmada amacımız, yabancılık unsuru içeren iş sözleşmelerine uygu- lanacak hukukun te spit edilmesine ili şkin esaslar ın kanun ve öğreti görüşleri ışında değerlendirilmesidir. Yabancılık unsuru içeren bireysel iş sözleşmelerine uygulanacak hukukun nasıl tespit edileceği hukukumuzda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 27. maddesi ile düzenlenmiştir. Bilindiği üzere uygulanacak huku- kun tespiti kanunlar ihtilafı kurallarının ve dolayısıyla milletlerarası özel hukukun ko- nusuna girmektedir. Bununla birlikte, iş sözleşmesinin vasıflandırılmasında ve Türk İş Hukuku kurallarının uygulanacağının tespit edildiği durumlarda ve yabancı hukukun uygulanacağı tespit edilmesine ra ğmen bazı hallerde daha koruyucu hükümler ihtiva etmesi sebebiyle Türk İş Hukuku’nun uygulanması söz konusu olmaktadır. Bu da konu- nun i ş hukuku bakımından da oldukça önemli olduğunu göstermektedir. Kaldı ki, gü- nümüzde milletlerarası hukukun ilgi alan ına giren çalışma ilişkilerinin sayısı gün geç- tikçe artmaktadır. Ülkemizden de çok sayıda işçinin çalışmak üzere yurt d ışına gönde- rildiği ve çok sayıda işçinin de çalışmak üzere Türkiye’de bulunduğu bilinmektedir.Publication Restricted Gerçek Kişilerce Gerçekleştirilen Aval İşlemlerine, TBK M.603 Hükmü Uyarınca Kefaletin Şekline, Kefil Olma Ehliyetine ve Eşin Rızasına İlişkin Hükümler Uygulanacak Mıdır?(Seçkin Yayıncılık, 2016) ALTOP, ATİLLATBK m.603 hükmü uyarınca, aval işleminde, aval verenin, sorumlu olaca- ğı azami miktarı kendi el yazısıyla yazması ve şayet evli ise eşinin de aval verilmesin- den önce ya da en geç aval verilmesi işlemi sırasında rızasını yazılı olarak vermesi ge- rekmektedir. Buna karşılık aval verenin, aval işleminin tarihini ve müteselsil olarak sorumlu olacağını kendi el yazısıyla yazması gerekli değildir.Publication Restricted Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılama Yükümlülüğü(Seçkin Yayıncılık, 2016) ÖZTÜRK, BAHRİTürk Ceza Yasalarındaki yenilikçi düzenlemeler, yargılamanın her aşama- sında adil yargılanma hakkının sağlanabilmesi adına büyük bir titizlikle kaleme alınmış- tır. Adli kolluğun yetkileri ve sorumluluğu azalt ılarak, CMK soruşturma evresinin tek hukukçusu olan savcı merkezli olarak hazırlanmıştır. Ayrıca iddianamenin iadesi prose- dürü ile yarg ılamanın kural olarak tek celsede yapılmasının önü açılmıştır. Ne var ki uygulamada, adil yarg ılanma hakkı kapsamında getirilen bu düzenlemeler bakımından aksaklıklar yaşanmaktadır.Publication Restricted Yargı Kararlarının İdarece Uygulanmaması Durumuna Fransız Hukukunda Getirilen Çözüm: Yargısal Emir(Seçkin Yayıncılık, 2016) SEYHAN, SERKANHukuk devleti ilkesi, çağdaş ve demokratik bir devlet olmanın öncelikli şartlarındandır. Hukuk devleti ilkesinin varlığından bahsedilebilmesi için belli başlıgereklerin yerine getirilmiş olması zorunludur. Bu gereklerden birisi de idarenin yargısal denetimi ve yargı makamlarınca alınan kararların gereklerinin idare tarafından süratle yerine getirilmesinin sağlanması ihtiyacıdır. Çalışmada bu bağlamda idari yargı kararlarının uygulanmaması durumuna Fransız Hukukunda getirilen bir çözüm olarakyargısal emir kurumu tarihsel evrimi ile birlikte ele alınacak ve bu kurumun Türk Hukukunda ne denli karşılık bulduğu üzerinde durulacaktır.Publication Restricted İşverenin İş Kazalarından Doğan Sorumluluğu Bakımından Fedakarlığın Denkleştirilmesi İlkesinin Uygulama Alanının Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2016) TÜTÜNCÜ, MUHARREMİşverenin iş kazalarından doğan sorumluluğunun hukuki niteliği, gerekdoktrinde gerekse mahkeme kararlarında uzun yıllardır süregelen tartışmalara konuolmuştur. 6098 S. Türk Borçlar Kanunu ile 6331 S. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunununkabul edilmesi de, söz konusu tartışmaları sona erdirmediği gibi, tehlike sorumluluğunun genel bir hükümle düzenlenmesi ve işverenin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasına yönelik olarak alması gereken önlemlerin ayrıntılı biçimde düzenlenmesi karşısında,meseleyi daha da karmaşık bir duruma gelmiştir.Konunun düğümlendiği nokta, işverenin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması içingerekli her türlü tedbiri aldığı ve işçinin de meydana gelen iş kazası dolayısıyla hiçbirkusurunun bulunmadığı durumlardır. “Kaçınılmazlık” olarak nitelendirilen bu durumlarda meydana gelen zarardan dolayı her iki tarafın da sorumluluktan kurtulmak içinhaklı gerekçeleri bulunmaktadır.Söz konusu sorunun çözümüne yönelik olarak, kaçınılmazlık halleriyle sınırlı olmak üzere, mevcut hukuki müesseseler çerçevesinde, tali bir sorumluluk prensibi olanfedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi işletilerek, meydana gelen zararın her iki taraf arasında paylaştırılması fikri değerlendirilmelidir.