Taş Öz, Perihan2019-06-262019-06-262019-042146-5193https://hdl.handle.net/11413/4895Daniel Frampton, Filmozofi isimli çalışmasında, sinema-felsefe ilişkisine yeni bir bakış açısı getirir. Bu bakış, geleneksel olarak filmleri felsefe üzerinden okumak yerine, filmin kendisinin başlı başına bir felsefi düşünüş biçimi olarak ele alınması gerektiğine işaret eder. Frampton bunu filmozofi olarak kavramsallaştırır. Theo Angelopoulos’un yönetmiş olduğu 1998 yılı yapımı, Mia Aioniotita Kai Mia Mera (Sonsuzluk ve Bir Gün) ölmek üzere olan Alexander isimli ana karakterin son gününü ele aldığı anlatısı ile yaşam ve ölüm kavramlarını derinlemesine sorgulatan bir öyküyü aktarmış, bu aktarım sırasında kendine özgü bir söylem geliştirmiştir. Filmin, bu yönü ile Frampton’un işaret ettiği felsefi düşünüşe önemli bir örnek olduğu düşünülmektedir. Diğer yandan bu felsefi düşünüşün, ontolojik bir sorgunun izi sürülerek “varlık” ve “zaman” kavramları üzerine yapılandırılmış olması, çalışmanın varoluş felsefesine başvurmasının sebebi olmuştur. Varlık felsefesinin merkezine aldığı “Varlık nedir?” ve “Varoluşumuzun anlamı nedir?” soruları, film boyunca ana karakterin temel çatışması olarak belirmiş ve bu çatışma zaman kavramına koşut bir bağlamda yapılandırılmıştır. Çalışma, felsefi eleştiri yöntemi ile filmi incelerken, kavramsal çerçevesini varoluş felsefesinin en önemli isimlerinden biri olan Martin Heidegger’in görüşlerine başvurarak çizmiştir. Anlatının merkezine aldığı varlık ve zaman kavramları, Heidegger felsefesinin temel yapıtaşlarıdır. Heidegger’in “her türlü varlık anlayışının olası ufku” olarak gördüğü zaman, filmde de ana karakterin sonsuzluk ve bir gün arasındaki anlam arayışının olası ufku olarak belirmiş, “Yarın ne kadar sürecek?” sorusuna dönüşmüştür. Çalışma, filmozofi kavramından yola çıkarak, filmin bu soruyu bir felsefi düşünüş biçimi olarak ele aldığını iddia etmekte ve bu felsefi düşünüşün sinemasal anlatıda nasıl yapılandırıldığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.Daniel Frampton brings a new perspective to the relationship between film and philosophy in his study entitled Filmosophy. According to this perspective, Frampton underlines that it is important to see films as philosophical thinkings in and of themselves as opposed to conducting a philosophical reading of the films. He conceptualizes this understanding through the term filmosophy. Theo Angelopoulos’s Mia Aioniotita Kai Mia Mera (Eternity and a Day) tells the story of Alexander’s last day alive; the film deeply questions the concepts of life and death through Angelopoulos’s original language. In this this paper I argue that this film is an important example of Frampton’s idea of philosophy. Besides, this philosophical thinking is based on an ontological investigation of the concepts of “being” and “time”, and as a result, I also refer to existential philosophy which focuses on the questions of “what is existence?” and “what is the meaning of our existence?”. In the film, the character’s main conflict centers around these questions, which is conditioned by the concept of time. While I analyze the film through philosophy as a critical approach, I also establish the conceptual framework through MartintrFilmozofiOntolojVarlıkZamanSonsuzluk ve Bir GünHeideggerFilmosophyOntologyBeingTimeEternity and a DaySonsuzluk ve Bir Gün Filminde Zamanın Ontolojik SorgusuThe Ontological Inverstigation of Time in Eternity and a DayArticle