T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE MOBİLYA VE MEKANLARIN YENİDEN KULLANIMI; ŞEKER AHMET PAŞA ÇAY SALONU ÖRNEĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Sevra Ümmü MAVİ 1600003309 Anabilim Dalı: İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Program: İç Mimarlık Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Arzu ERÇETİN Ocak 2024 T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE MOBİLYA VE MEKANLARIN YENİDEN KULLANIMI; ŞEKER AHMET PAŞA ÇAY SALONU ÖRNEĞİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Sevra Ümmü MAVİ 1600003309 Anabilim Dalı: İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Program: İç Mimarlık Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Arzu ERÇETİN Jüri Üyeleri: Dr. Öğr. Üyesi Aliye Rahşan KARABETÇA Doç. Dr. Saadet AYTIS (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Ocak 2024 I ÖNSÖZ Lisans eğitimimden başlayarak, yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmam süresi boyunca yol gösteren, büyük bir çaba ve özveriyle çalışmamı takip eden, bilgi ve desteklerini esirgemeyen, eşsiz çalışmalarından faydalandığım, yalnızca uzmanlığı ve çok yönlü bakış açısıyla değil çalışmamın bu alandaki yönlendiricisi, bu konuyu seçmemden beni teşvik eden, çalışmanın ufkunu genişleten, esirgemeden yaptığı eleştiri ve katkılarıyla bu uzun sürece adapte olmamı sağlayan aylarca her koşulda bana değerli vaktini ayıran kıymetli tez danışmanım Dr. Öğr. Üyesi Arzu ERÇETİN’e sonsuz teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım. Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nin arşiv dosyalarındaki veri yetersizliklerine rağmen ellerinden gelen gayreti göstererek bilgi vermeye çalışan Milli Saraylar yetkililerine teşekkür ederim. Aynı zamanda Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu yerinde yaptığım analizlerimde bilgilerini benden esirgemeyen, elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışan Milli Saraylar Resim Müzesi sorumlusu Gülsen Sevinç Kaya’ya çok teşekkür ederim. Çalışmam boyunca Çay Salonu’na gittiğim her süre zarfında vakitlerini ayırıp yardımcı olan Çay Salonu personel çalışanlarına teşekkür ederim. Eğitim hayatım boyunca desteklerini benden esirgemeyen, her zaman yanımda olup, aldığım kararlara saygı duyan, bu yaşıma kadar her türlü maddi manevi tüm imkanları sağlayan, canım babam Mustafa MAVİ ve canım annem Zehra MAVİ’ye, hep daha iyi olmamı isteyen varlıklarıyla güç bulduğum canım kardeşlerim Arda MAVİ ve Deren MAVİ’ye çok teşekkür ederim. Çalışma sürecim içerisinde hep yanımda olan, umutsuzluğa kapıldığım her anda bana destek olan, benimle tüm sıkıntılarımı çekerek büyük sabırla eşlik eden, sadece çalışma boyunca değil her zaman her konuda bana benden daha çok inanan sevgili nişanlım Furkan TOK’a tüm kalbimle sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca, her zaman olduğu gibi çalışmamda da desteklerini ve yardımlarını esirgemeyen canım arkadaşlarım Deniz ERSEVİNÇ ve Merve ACAR’a çok teşekkür ederim. Bu tez, mekan ve mobilya kavramları arasındaki güçlü bağı daha iyi ifade edebilmek için ele alınmıştır. Umarım gelecekteki araştırmacılara yol gösterir. Sevra MAVİ İç Mimar II İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ........................................................................................................................................ I KISALTMALAR ..................................................................................................................... IV ŞEKİL LİSTESİ ........................................................................................................................ V GÖRSEL LİSTESİ ................................................................................................................... VI ÖZET ......................................................................................................................................... X ABSTRACT ............................................................................................................................ XII 1.GİRİŞ ...................................................................................................................................... 1 1.1. Amaç ve Kapsam ............................................................................................................ 2 2. MOBİLYANIN TANIMI VE MEKAN OLGUSU ............................................................... 4 2.1. Anlam Olarak Mobilya .................................................................................................... 4 2.2. Mobilyanın Farklı Tanımları ........................................................................................... 4 2.3. Mekan Kavramının İrdelenmesi ...................................................................................... 6 2.4. Mobilya ve Mekan Arasındaki Bağ .............................................................................. 10 2.5. Mekan - İnsan - Mobilya İlişkisi ................................................................................... 13 3. MOBİLYA TARİHİNE GENEL BAKIŞ ............................................................................ 16 3.1. İlk Çağ Mobilya Sanatı (Antik Dönem) ........................................................................ 16 3.1.1. Çatalhöyük ............................................................................................................. 17 3.1.2. Mısır Mobilya Sanatı (M.Ö. 2700-1075) ............................................................... 18 3.1.3. Mezopotamya Mobilya Sanatı (M.Ö. 4000-700) ................................................... 19 3.1.4. Anadolu Mobilya Sanatı (M.Ö. 700-500) .............................................................. 20 3.1.5. Yunan Mobilya Sanatı (M.Ö. 450-192) ................................................................. 22 3.1.6. Roma Mobilya Sanatı (M.Ö. 500- M.S. 450) ......................................................... 23 3.2. Orta Çağ Mobilya Sanatı-Roma ve Gotik Dönem (M.S. 476-1550) ............................ 24 3.3 Yeni Çağ (Neoklasik) Mobilya Sanatı (M.S. 1770-1850) ............................................. 31 3.4. Yakın Çağ Mobilya Sanatı- Yenileşme Dönemi (1789-1900) ...................................... 33 III 3.5. Çağımız Mobilya Sanatı – Modern Dönem (M.S. 1900-…) ......................................... 33 4. DOLMABAHÇE SARAYI VELİAHT DAİRESİ ve ŞEKER AHMET PAŞA ÇAY SALONU .................................................................................................................................. 34 4.1. Dolmabahçe Sarayı Tarihine Kısa Bakış ...................................................................... 34 4.2. Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi .............................................................................. 39 4.2.1. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi .......................................................................... 43 4.2.2. Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nin Restorasyon Çalışması ve Sonrası ......... 47 4.3. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu ...................................................................................... 53 5. ŞEKER AHMET PAŞA ÇAY SALONU MEKANSAL ÖZELLİKLERİ VE MOBİLYA ÖZELİNDE İNCELENMESİ .................................................................................................. 57 5.1. Mekanın Fiziksel Özellikleri ......................................................................................... 57 5.2. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonunda Bulunan Mobilyaların İncelenmesi........................ 74 5.2.1. Sandalyeler ............................................................................................................. 75 5.2.1.1. Thonet Sandalyeler .......................................................................................... 77 5.2.2. Masalar ................................................................................................................... 82 5.2.2.1 Thonet Masaları ................................................................................................ 84 5.2.3. Dekoratif ürünlerin yer aldığı vitrin dolabı ............................................................ 85 5.2.4. Servis teşhir bankosu .............................................................................................. 87 5.3. Mekan-Renk Analizi ..................................................................................................... 89 SONUÇ .................................................................................................................................... 95 KAYNAKÇA ........................................................................................................................... 97 İNTERNET KAYNAKLARI ................................................................................................. 104 EKLER ................................................................................................................................... 107 IV KISALTMALAR İRHM: İstanbul Resim Heykel Müzesi MEB: Millî Eğitim Bakanlığı MSGSÜ: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi MSÜ: Mimar Sinan Üniversitesi M.Ö.: Milattan Önce M.S.: Milattan Sonra M2: Metre Kare NEO: Yunanca Neos (Yeni) S.: Sayfa TBMM: Türkiye Büyük Milletler Meclisi TS: Türk Standartları TSE: Türk Standartları Enstitüsü T.Y.: Tarih Yok URL: Uniform Resource Loader (Tek düzen kaynak bulucu) V ŞEKİL LİSTESİ Şekil 2. 1. Mobilyaların mekana sağladığı özellikler diyagramı (Erçetin, 2019) .................... 13 Şekil 2. 2. İnsan ve mekan ilişkisini anlatan diyagram çalışması (URL 20) ............................ 15 Şekil 3. 1. Çatalhöyük evlerinin kesiti, temsili resim (URL 7) ................................................ 17 Şekil 4. 1. Dolmabahçe Sarayı’nın Mimar Lemi Merey tarafından çizilmiş yerleşim planı (Eren, 1998) ......................................................................................................................................... 37 Şekil 4. 2. Dolmabahçe Sarayı Planı (Dolmabahçe Sarayı Arşivi) (Algan, 2006) .................. 38 Şekil 4. 3. Dolmabahçe Sarayı Vaziyet Plan ............................................................................ 40 Şekil 4. 4. Veliaht Dairesi Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu Rölövesi (t.y.), s.9) ....................... 51 Şekil 4. 5. Veliaht Dairesi Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu Restorasyonu (t.y.), s.14) ............. 51 Şekil 4. 6. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu Güncel Durum Planı .............................................. 52 Şekil 5. 1. Tavan, duvar ve halıdan seçilen beş renk noktası (URL 45) .................................. 91 Şekil 5. 2. Tavandan seçilen renk kodları, isimleri (URL 45) ................................................. 92 Şekil 5. 3. Duvardan seçilen renk kodları, isimleri (URL 45) ................................................. 93 Şekil 5. 4. Halı üzerinden seçilen renk kodları, isimleri (URL 45) .......................................... 94 VI GÖRSEL LİSTESİ Görsel 2. 1. Mekan adlı eskiz çalışması (Tasarım Günlükleri, 2015) (URL 19) ....................... 6 Görsel 2. 2. Mekan Tasarımının Temel Kavramları (Yapı, Mimarlık Tasarım Kültür Sanat Dergisi) (URL 18) ...................................................................................................................... 8 Görsel 2. 3. Geleneksel Türk aile yaşam tarzının aktarıldığı oda görseli (Bozkurt, 2013, s.45) .................................................................................................................................................. 11 Görsel 2. 4. Allan Wexler tasarımı Vinyl Milford Evi (URL 16) ............................................ 12 Görsel 3. 1. Kafes Tabure (Lattice Stool) (URL 5) .................................................................. 18 Görsel 3. 2. Katlanabilir Tabure (Folding Stool) (URL 5) ....................................................... 18 Görsel 3. 3. Mısır Kültürü Mobilya Örneği (Antika Sandalye) (URL 6) ................................. 19 Görsel 3. 4. Mezopotamya mimarisi ve sanatına ait motif örneği (URL 4) ............................. 19 Görsel 3. 5. Kakma işlemeli ahşap masa, yaklaşık M.Ö. 740 (Altun, 2020) ........................... 20 Görsel 3. 6. Gordion MM Tümülüsü’nde bulunan ahşap sehpa, masa çizimleri (Işıklar, 2008) .................................................................................................................................................. 20 Görsel 3. 7. Servis sehpaları, Orta Frig Dönemi, yaklaşık M.Ö. 740, Anadolu Medeniyetler Müzesi (Sungurlu, Pürlüsoy, Kılıç, 2021) ................................................................................ 21 Görsel 3. 8. Gordion MM Tümülüsü’nde bulunan servis sehpası çizimi (Sungurlu, Pürlüsoy, Kılıç, 2021) ............................................................................................................................... 21 Görsel 3. 9. Eski Yunan Mobilya Örnekleri (Wıtte, H. 1982) (Kurtoğlu, 1986) ..................... 22 Görsel 3. 10. Roma mobilya sanatı örneği (Uzuner, 2020) (URL 9) ....................................... 23 Görsel 3. 11. Roma mobilya sanatı sandalye örneği (Uzuner, 2020) (URL 10) ...................... 24 Görsel 3. 12. Roman sanatına ait mobilya örnekleri (Kurtoğlu, 1986) .................................... 25 Görsel 3. 13. Gotik mobilyasına ait örnekler (WITTE, H. 1082), (Kurtoğlu, 1986) ............... 26 Görsel 3. 14. Gotik mobilya sandalye örneği (Durmuş Ataş, H. 2015) ................................... 27 Görsel 3. 15. Rönesans mobilyasına ait örnekler (WITTE, H. 1082), (Kurtoğlu, 1986) ......... 27 Görsel 3. 16. İngiliz Rönesans sandalye, meşe/17.yy (URL 11) ............................................. 28 VII Görsel 3. 17. İtalyan Rönesans ceviz büfe/17.yy (URL 11)..................................................... 28 Görsel 3. 18. Rönesans dönemi mobilyası örneği (Şekercioğlu, 2017) ................................... 29 Görsel 3. 19. Barok sanatı mobilya örnekleri (Şekercioğlu, 2017) .......................................... 29 Görsel 3. 20. Rokoko sanatı konsol örneği (URL 13) .............................................................. 30 Görsel 3. 21. Louis stili mobilya örneği (Aras, Uzun, 2010) ................................................... 30 Görsel 3. 22. XIV. Louis stili mobilya örneği (Öztürk, 2013) ................................................. 30 Görsel 3. 23. Yeni Çağ mobilya sanatı koltuk ve masa örneği (URL 14) ............................... 31 Görsel 3. 24. Chippendale tasarımı Chinoiserie mobilya örneği (Durmuş, 2015) (URL 15,16) .................................................................................................................................................. 32 Görsel 3. 25. Chippendale mobilya örneği ve Empire mobilya örnekleri (Kurtoğlu, 1986) ... 32 Görsel 4. 1. 18.yy. sonlarındaki Beşiktaş Sahil Sarayı görünüşü (Eren, 1998) ....................... 34 Görsel 4. 2. 20.yy. başlarındaki Dolmabahçe Sarayı’nın görünüşü (Eren, 1998) .................... 35 Görsel 4. 3. Beşiktaş Sahil Sarayı (Milli Saraylar, 2010) ........................................................ 35 Görsel 4. 4. Dolmabahçe Sarayı ana bina (Yumrukçağlar, 2010) ............................................ 36 Görsel 4. 5. Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi (TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, (t.y.)) .................................................................................................................................................. 39 Görsel 4. 6. Veliaht Dairesi (URL 24) ..................................................................................... 43 Görsel 4. 7. Veliaht Dairesi Giriş Holünden Görünüş (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (t.y.), s.7) .......................................................................................................... 45 Görsel 4. 8. Veliaht Dairesi Resimlerin Sergilendiği İç Salon Görünüşü (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (t.y.), s.7) ................................................................................. 45 Görsel 4. 9. Veliaht Dairesi Resimlerin Sergilendiği Salon İç Görünüş Eskizi (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (t.y.), s.6) ...................................................................... 46 Görsel 4. 10. 20 Eylül 1937 Resim ve Heykel Müzesi açılışı (Üşenmez, S. (t.y), s.3) ............ 46 Görsel 4. 11. 2008 yılında başlayan restorasyon çalışmaları (Milli Saraylar Bülteni, 2012) .. 48 Görsel 4. 12. Veliaht Dairesi Deniz Cephesi Ön Görünüş Görseli ve Rölövesi (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (t.y.), s.13) .................................................................... 48 VIII Görsel 4. 13. Veliaht Dairesi Müze Girişi ve Ön Görünüşü (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (t.y.), s.8) .......................................................................................................... 49 Görsel 4. 14. Veliaht Dairesi Ön Cephe Görünüşü ve Ön Alt Pencere Detay Görseli (Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Restorasyonu, (t.y.), s.17) ............................................. 49 Görsel 4. 15. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu (Milli Saraylar, 2021) (URL 31) ....................... 53 Görsel 4. 16. Şeker Ahmet Paşa’nın eserlerinin bulunduğu çay fincanları ve çay potları (URL 29, URL 30) .............................................................................................................................. 55 Görsel 4. 17. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu Görselleri (URL 32) .......................................... 56 Görsel 5. 1. Mekan içerisinde bulunan yüksek kemerli pencereler.......................................... 60 Görsel 5. 2. Mekan içerisindeki aydınlatma elemanı kristal avize ........................................... 61 Görsel 5. 3. Tavanda bulunan yangın dedektörleri .................................................................. 61 Görsel 5. 4. Tavanda bulunan yangın dedektörleri .................................................................. 62 Görsel 5. 5. Ahşap denizlikler .................................................................................................. 63 Görsel 5. 6. Çay Salonu ısıtma sistemi, kalorifer boruları ....................................................... 63 Görsel 5. 7. Çay salonu pencere detayları ................................................................................ 64 Görsel 5. 8. Çay Salonu ahşap parke zemin döşemesi ............................................................. 65 Görsel 5. 9. Çay Salonunda kullanılan halı detayı ................................................................... 66 Görsel 5. 10. Şeker Ahmet Paşa Bardakta Çiçekler, Vazoda Çiçekler adlı birkaç eserleri (URL 34, URL 35) .............................................................................................................................. 67 Görsel 5. 11. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu duvar süslemesi ................................................. 68 Görsel 5. 12. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu tavan süslemesi ................................................. 69 Görsel 5. 13. Tavan süslemeleri, motif ve resim detayları ....................................................... 69 Görsel 5. 14. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu’na giriş kabul kapısı .......................................... 71 Görsel 5. 15. Mekana açılan ana kapı ...................................................................................... 72 Görsel 5. 16. Mekan içerisinden amir odasına girilen kapı ...................................................... 72 Görsel 5. 17. Kapı kolu pirinç ahşap malzeme detayı .............................................................. 73 IX Görsel 5. 18. Çay servislerinin hazırlandığı bölümdeki depo kapısı........................................ 73 Görsel 5. 19. Kapı pirinç menteşe detayları ............................................................................. 74 Görsel 5. 20. Thonet sandalye örneği (URL 38) ...................................................................... 76 Görsel 5. 21. Kolluk ve ayak dinlenme modelli thonet sandalye örneği (URL 38) ................. 76 Görsel 5. 22. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu’nda yer alan çapraz thonet sandalyeler ............. 77 Görsel 5. 23. Thonet serisi (URL 39) ....................................................................................... 78 Görsel 5. 24. Thonet firmasının katalog sayfası (URL 40) ...................................................... 79 Görsel 5. 25. 19. Yüzyıl Dolmabahçe Sarayı Camlı Köşk’te kullanılan thonet kanepe takımı (Özdemir, 2018) ....................................................................................................................... 80 Görsel 5. 26. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu mobilya yerleşimi ............................................. 81 Görsel 5. 27. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu masa detayları ................................................... 83 Görsel 5. 28. Masa metal ayak detayı ...................................................................................... 83 Görsel 5. 29. Thonet firmasının katalog sayfası (URL 40) ...................................................... 84 Görsel 5. 30. Çay Salonu’nda yer alan vitrin dolabı ................................................................ 86 Görsel 5. 31. Servis teşhir bankosu / mutfak bölümü .............................................................. 88 X ÖZET Mekan ve mobilyaların tarihsel süreci incelendiğinde insanların yerleşik düzene geçmesiyle beraber başladığı bilinmektedir. Mobilyanın iletişim özelliği yardımıyla toplumun kültürel, ekonomik ve sosyal yapısını, yapım-üretim tekniklerini, malzeme teknolojilerini, kullanıldığı zamanın değerlerini günümüze yansıtmaktadır. Aslında bir nevi bizler için geçmiş zamanlara ait bilgi deposu niteliği taşımaktadır. Mobilya ve mekan ilişkisi insan kavramını da içerisine alarak belirli adımlardan geçip günümüze gelmiştir. Kültürel, toplumsal, sosyal değerlerle şekillenmiş, teknolojiyle gelişmiştir. Günümüz için bütün toplumlara uygunluk ve çeşitlilikleriyle zevk ve gereksinimlerine göre karar verebileceği bir öge durumuna gelmiştir. Mobilyanın şekillendirilmesi mekan içerisindeki tasarımı, yerleşimi ve uygunluğu doğru bütünlüğü oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, mekanın işlevselliğini oluşturan ögenin mobilya olduğu ve mobilya mekan ilişkisinde birbirlerini tamamlayan vazgeçilmez unsurlar olduğunun önemi vurgulanmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın birinci bölümünde yaptığım araştırmalar doğrultusunda konunun amacına değinerek, çalışmanın kapsam ve sınırlılıkları açıklanmıştır. Birçok literatür taramaları ile araştırma zenginleştirilmiştir. Bununla birlikte örnek seçilen mekana gidilerek detaylı incelemeler ve ilgili kişiler ile röportaj niteliğinde çalışmalar yapılmıştır. İkinci bölümde literatür taraması özelinde mobilyanın tanımları buna bağlı olarak mekan kavramı incelenmiş, mobilya mekan ve insan arasındaki ilişki detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu konuyla ilgilenen önemli isimlerin ve bu noktada çalışma yapan kişilerin incelemelerine yer verilmiştir. Aynı zamanda bu kişilerin mekan ve mobilya kavram açıklamaları değerlendirilerek bölümde kavramlar irdelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde mobilyanın genel tarihine değinerek, ilk çağdan itibaren çağımız mobilya sanatına gelene kadarki geçirdiği evrimler, süreç ve bu süreç içerisinde o dönem sanatlarının mobilya örnekleri incelenmiştir. Dördüncü bölümde örnek seçilen mekana bağlı olarak Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi tarihi detaylı literatür taramaları yapılarak incelenmiş geçmişten günümüze geçirdiği restorasyon çalışmaları analiz edilmiştir. Dolmabahçe Sarayı’nın günümüzdeki çevre analizi yapılarak vaziyet planı çalışılmıştır. Buna bağlı olarak geçmiş ve günümüz çevre analizi karşılaştırması yapılmıştır. İlgili olarak İRHM tarihi irdelenmiş, Milli Saraylar ile görüşmeler gerçekleştirilerek arşiv dosyaları taranmış, gerekli bazı kaynaklar elde edilmiştir. Buna bağlı olarak rölöve ve restorasyon çizimlerine ulaşılmış, analiz çalışmaları yapılmıştır. Analiz edilen Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu ile ilgili detaylı araştırmalar yapılmış hangi süreçlerden geçer bu durumunu XI aldığına dair ilgili kişiler ile görüşmeler yapılmış ve daha önce yapılan röportajlar irdelenmiştir. Beşinci bölümde yetkili kişiler ile görüşülerek Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu’na gidilip deneyimlenmiş buna bağlı olarak detaylı incelemeler yapılmıştır. Mekan ile ilgili gerekli ölçüler alınarak, fotoğraf çekimleri yapılarak analizler zenginleştirilmiştir. Bu bölümde Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu’nun mekansal fiziksel özellikleri aydınlatma, havalandırma, tavan duvar detayları, kapılar ve halısına kadar dönemsel özelliklerine bağlı ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Buna bağlı olarak mobilya özelinde incelemeler detaylı olarak ele alınmıştır. Aynı zamanda mekanla ve mobilyalarla ilişkili olarak detaylı renk analizleri yapılmış, renk kodları çıkarılarak ana isimleri elde edilmiştir. Bu çalışma mekan ve mobilya ilişkisinin anlaşılmasına ve gelecekteki tasarım planlama süreçlerine katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Çalışmanın, mekan ve mobilya ilişkisinin tarihsel süreçte evrimleşmesi ile günümüze yansımaları sorgulanarak yeni perspektifler sunacağına ve bu ilişkiye yönelik daha derin bir anlayış sağlayacağına inanılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Mekan, mobilya, mekan ve mobilya ilişkisi, işlevsellik. XII ABSTRACT When the historical process of space and furniture is examined, it is known that it started with the settlement of people. With the help of the communication feature of furniture, it reflects the cultural, economic and social structure of the society, construction-production techniques, material technologies, and the values of the time it was used. In fact, it is a kind of information repository of past times for us. The relationship between furniture and space has come to the present day through certain steps, including the concept of human. It has been shaped by cultural, social, social values and developed with technology. Today, it has become an element that all societies can decide according to their tastes and needs with its suitability and diversity. The shaping of the furniture, its design, placement and suitability in the space constitute the right integrity. In this context, the study emphasizes the importance of furniture as the element that constitutes the functionality of the space and the indispensable elements that complement each other in the furniture-space relationship. In this direction, in the first part of the study, the scope and limitations of the study were explained by mentioning the purpose of the subject in line with the research I conducted. The research was enriched with many literature reviews. In addition, detailed examinations were made by going to the place and interview studies were conducted with the relevant people. In the second part, the definitions of furniture and the concept of space have been examined in relation to the literature review, and the relationship between furniture, space and people has been discussed in detail. The reviews of important names interested in this subject and the people who work at this point are included. At the same time, the concepts of space and furniture concept explanations of these people were evaluated and the concepts were analyzed in the section. In the third part of the study, by referring to the general history of furniture, the evolutions and processes from the first age to the furniture art of our age and the furniture examples of the arts of that period in this process are examined. In the fourth chapter, the history of the Dolmabahçe Palace Veliaht Department, depending on the place selected as an example, was examined through detailed literature reviews and the restoration works from the past to the present were analyzed. The site plan of Dolmabahçe Palace was studied by analyzing the current environment. Accordingly, a comparison of past and present environmental analysis was made. The history of IRHM was examined, interviews were held with the National Palaces, archive files were scanned and some necessary resources were obtained. Accordingly, survey and restoration drawings were accessed and analyzed. Detailed research was conducted on the XIII Şeker Ahmet Paşa Tea Hall, which was analyzed, and interviews were made with the relevant people about the processes through which it took this state and the interviews made before were examined. In the fifth section, Şeker Ahmet Paşa Tea Room was visited and experienced by interviewing authorized persons and detailed examinations were made accordingly. Analyses were enriched by taking the necessary measurements about the place and taking photographs. In this section, the spatial physical characteristics of Şeker Ahmet Paşa Tea Room are explained in detail depending on its periodical features such as lighting, ventilation, ceiling wall details, doors and carpets. Accordingly, furniture-specific examinations are discussed in detail. At the same time, detailed color analyses were made in relation to the space and furniture, and their main names were obtained by extracting color codes. This study aims to contribute to the understanding of the relationship between space and furniture and to future design planning processes. It is believed that the study will offer new perspectives by questioning the evolution of the relationship between space and furniture in the historical process and its reflections to the present day and will provide a deeper understanding of this relationship. Keywords: Space, furniture, space and furniture relationship, functionality. 1 1.GİRİŞ Mekan ve mobilya kavramı, insanlığın varoluşundan bu yana ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için yaşam alanlarının temel yapı taşları olmuştur. Mekan kavramı en genel açıklamasıyla insanların korunma ve barınma ihtiyaçlarını sağladıkları alanlar olarak ifade edilmektedir. Eski çağlardan beri insanların kendilerini hava şartlarından, düşmanlardan veya hayvanlardan korumak için sığındıkları, günün şartlarına göre biçimlenen insanların yaşam alanlarıdır. Mekanları anlamlandıran, nitelendiren mobilyalar ise bu tanımlı alanların şekillenmesinde ve ihtiyaca yönelik kullanılmasında en önemli yapı taşlarıdır. Ayrıca yaşam alanlarının içerisinde kullanılan mobilyalar barınmanın dışında oluşan gereksinimlere karşılık vererek, mekana nitelik kazandırmış, evrimleşmeye başlamıştır. Mobilya tarih boyunca evrilerek, günümüze gelene kadar yaşadığı süreçlerde o dönemin birçok özelliğini yansıtarak şekillenmiştir. Dönemler içerisinde çeşitli kültür, gelenek, işlev, estetik ve teknolojik değişimlere paralel olarak şekillenerek aynı zamanda ihtiyaçların ve yaşam stillerimizin bir aynası olarak varlığını sürdürmektedir. Mobilya, insanların yaşam alanlarını biçimlendirmesine, konfor alanı oluşturmasına ve kişisel tarzlarını göstermesine yardımcı olan önemli bir unsur olarak yerini almaktadır. Mobilyalar, içinde bulundukları zamanın alışkanlıklarını, sosyo-kültürel niteliklerini ve yaşam tarzını yansıtarak, bunların yanı sıra iklimsel ve coğrafi farklılıkların etkisiyle de çeşitlilik göstermişlerdir. Farklı dönem ve coğrafyalar irdelendiğinde insanların yerleşik yaşama geçmeleriyle beraber, barınma işlevinin ötesinde sosyalleşmeyi teşvik eden bir olgu olarak ortaya çıkmıştır. Bu niteliklerin yanında, insanlar elde ettikleri mobilyalar aracılığıyla toplumsal statülerini tanımlamaya başlamışlardır. Aynı zamanda mobilya ve mekanda kullanıcının deneyimlediği mekansal etkiyi belirleyen bir unsur olarak yerini almaktadır. Kullanıcısına kişisel bir alan yaratarak, sınırlarını çizmesinde destek sağlamaktadır. Bu iki unsur, insanların fiziksel ve duygusal gereksinimlerini karşılamak, konfor ve güvenlik sağlamak amacıyla ortaya çıkmıştır. Ancak zamanla mekan ve mobilya arasındaki ilişki işlevselliğin ötesine geçerek kültürel, estetik ve teknolojik evrimlerin bir yansıması haline gelmiştir. Bu doğrultuda, mobilya ve mekan tasarımı birbirleriyle bağlantılıdır. Bu tez, mekan ve mobilya ilişkisinin tarihsel süreç içerisindeki değişimini incelemekte olup, bu değişimin nasıl işlevselleştiğini ve mekanları nasıl biçimlendirdiğini araştırmayı ve bunun günümüze nasıl yansıdığını ortaya koymaktadır. Ayrıca, mobilyaların mekanlarla olan 2 etkileşiminin mekan tasarımına nasıl yön verdiğini ve mekanların işlevlerini nasıl değiştirdiğini vurgulamaktadır. Bu çalışma, mekan ve mobilya ilişkisinin yalnızca fiziksel bir düzenleme olmadığını, aynı zamanda kültürel ve tarihsel bağlamlar içinde nasıl anlam kazandığını göstermektedir. Mekanlar ve mobilyalar arasındaki bu evrimsel ilişki, mekan tasarımı ve mobilya endüstrisi üzerinde kalıcı etkilere sahiptir ve gelecekteki mekanlarımızı şekillendirmeye devam edecektir. 1.1. Amaç ve Kapsam Bu çalışmanın amacı, geçmişten günümüze mobilyanın evrimi ile mekanların yeniden işlevlendirilmesi ve buna bağlı olarak mobilya ve mekan ilişkisi içerisinde eski ve yeni kavramlarının nasıl kurgulandığını göstermektir. Bu konuyu daha anlaşılabilir kılmak için örnek seçilen mekan ve bu mekana bağlı olarak değerlendirilen mobilya örnekleri Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu özelinde incelenecektir. Tez kapsamında konunun daha anlaşılabilir kılınması için geçmiş ve günümüz arasında sentez oluşturan bağ niteliği taşıyan Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu seçilmiştir. Bu seçimin yapılmasındaki en büyük değer olarak, batı tarzındaki mobilyaların ilk olarak sarayların mekansal organizasyonunda değerlendirildiğine dair verilerin bulunmasından dolayı kaynaklanmaktadır. Bu örneğin çalışma amacı tercih edilme nedeni tek bir mekanda çok yönlü işleve, kullanıcı değişkenliğine vurgu yaparak, geçmişten günümüze mobilya evriminin tek bir mekanda gösterilebilir olmasıdır. Zaman içerisinde farklı amaç, işlev, mobilya ve kullanıcılar ile meydana gelen değişkenlikler analiz edilecektir. Ayrıca bu çalışmanın bir diğer amacı ise geçmişteki mobilya-mekan algısını günümüze gelene kadar korunması ve yansımalarını irdelemektir. Mekan ve mobilya kavramlarını pekiştirmek için geçmişten günümüze bir bağ kurmak ve bu bağın nasıl şekillendiğini aktarmak üzere konuyla ilgili literatür araştırmaları yapılmıştır. Bu araştırmalar sonucunda örnek mekan olarak Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu seçilmiştir. Tez çalışmasında Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu’nun seçilmesindeki en önemli nedenlerinden biri olarak, Dolmabahçe Sarayı’nın günümüze kadar yapılan akademik çalışmalarda çok fazla veri bulunmasına karşılık bu yapının ölçek olarak noktasal bir şekilde salon özelinde değerlendirilmemiş olmasıdır. Ayrıca Dolmabahçe Sarayı hakkında yapılmış olan çalışmalar akademik anlamda ve yazılan tezler boyutunda incelendiğinde çok fazla örneğinin bulunmasına 3 karşılık Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu ile ilgili detaylı ve derinlemesine inceleme yapılmış olan bir akademik çalışma bulunmaması da nedenler arasındadır. Bunun yanı sıra ilerideki çalışmalara ışık tutmak, kaynak olabilmektir. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu tarihsel bir yapı içerisinde yer almasına bağlı olarak mekanın geçmişte çeşitli işlevler barındırması ve günümüz koşullarında aktif olarak kullanılması, halka açık bir hizmet alanı haline dönüşmesi üzerine geçmiş ve günümüz arasındaki sentezi daha doğru tanımlayabilmek, iki ayrı mekan tercih etmek yerine tek bir mekanda ilişkiyi aktarabilmektir. Bununla birlikte mekanın günümüzde halkın ziyaretine açık bir çay salonu olması kolay ulaşılabilirliği sayesinde, içerisinde vakit geçirip deneyimleyerek analiz yapabilmek ve rahatlıkla inceleme gerçekleştirebilmek bu çay salonunun tercih edilme nedenleri arasında yer almaktadır. Asıl amaç geçmiş ve günümüz olmak üzere değişen ve gelişen iki örneği tek bir mekanda işlevlendirilmesini göstermektir. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu ile ilgili gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde mekanın fonksiyonu değişse de içerisinde halen tarihi dokuya sahip olması ve bu kadar nitelikli işlemeler, detaylarında dönemsel süsleme teknikleri, profesyonelce kullanılan çeşitli renkler gibi mimari üsluba karşılık, geçmişte uzunca bir süre değersizleştirilen bu alanın günümüzde çay salonu olarak kullanılması değerini bulma arayışını göstermektir. Tezin genel niteliğine bağlı olarak mekan ve mobilya arasındaki o güçlü bağı ortaya koymak amacıyla Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu içerisinde bulunan ve günümüzde yeme-içme, oturma, dinlenme gibi temel eylemlerin gerçekleştirildiği mobilyalarında irdelenerek konuya katkı vermesini sağlamaktır. Bu nedenler doğrultusunda, tüm verileri doğru bir şekilde elde ederek, Çay salonu içerisinde tüm kullanılan mobilyaları, mekanın bütün unsurlarıyla beraber incelemektir. Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu yıllar içerisinde farklı işlevlerden geçerek günümüzdeki konumunu almıştır. Milli Saraylar başkanlığı arşiv sorumlusu tarafından elde edilen bilgilere göre tarihsel süreçte mekanın bir dönem müdür odası olarak kullanıldığı sonrasında saray personeline hizmet veren kahvaltı salonu olarak kullanıldığı en son ise günümüzdeki durumunu aldığına dair bilgilere ulaşılmıştır. Ancak Veliaht Dairesi müze amiri Gülsen Hanım ile görüşmeler doğrultusunda ise bir dönem tablo odası müze olarak kullanıldığı daha sonra resim müzesi kafeteryası olarak kullanıldığı ve sonrasında Şeker Ahmet Paşa ismini alarak Çay Salonu olarak ziyaretçilere açıldığı bilgisine ulaşılmıştır. 4 2. MOBİLYANIN TANIMI VE MEKAN OLGUSU Mobilya mekanın farklı amaçlar doğrultusunda yerleşmesini sağlayan ve yaşanan yerlerin süslenmesine yarayan eşyadır (Şekercioğlu, 2017). Yerleşik hayata geçmiş, gelişmiş toplulukların bir ürünüdür. 21.yüzyıldaki bireylerin yaşam alanlarının mobilya esas elemanlarından biridir. Evler, ofisler, oteller, kafeler ve okullar gibi modern yaşam alanları mobilyalarla donatılmıştır. Mobilya, ayrı dönem, çeşitli gelenek ve işlevlerde toplumların yerleşik bir yaşama geçiş yapmasıyla beraber yalnızca ihtiyaçlarını karşılamak ve barınmak için değil sosyalleşmenin de getirdiği bir olgu olarak da gözlemlenir. Kullanılan malzeme doğallığını kaybetmeden şekillenir ve insan elinin dokunuşlarıyla meydana gelen yapıta nitelik katar. Bu nedenle tasarımlara huzurlu veya gergin, mütevazi veya iddialı, hareketli veya durağan şekiller geçer. Bunları alışkanlıklar, karakteristik özellikler, hayat tarzı ve kültürel çeşitlilik oluşturur. Dolayısıyla kültürel yapının temel belirteçlerinden biri olan mobilya toplumların tarzlarını anlatma biçimi olarak yorumlanır. Bu sebeple yüzyıllar boyunca kültür adı altındaki pek çok değerin içinde bulunur. İnsan, o dönemin mimari çizgilerinde geçmişinin izlerini bulur (Erdem, 2017). 2.1. Anlam Olarak Mobilya Mobilya kelimesi, Latince’de “Mobilius” sözcüğünden oluşturularak, Almanca’da “Möbel”, İtalyanca’da “Mobilis”, Fransızca’da “Mobilier” ve İngilizce’de “Furniture” olarak isimlendirilmektedir. Belirli durumu gerçekleştirmede verimliliği arttırmak hedefiyle kullanılan eşya mobilya olarak açıklanabilir (Kurtoğlu, 2006-1). Kısaca mobilya, mekanın kullanışlılığını işlevsel değeriyle etkileyen, estetik değeriyle de mekanın iyi veya kötü görünmesini, yaşadığımız alanların güzel bir ortama dönüşmesini sağlayan sanat ile tekniği bütünleyendir. 2.2. Mobilyanın Farklı Tanımları Mobilya kavramı mimarlık, sanat sözlükleri ve ansiklopedilere göz atıldığında birbirinden çok farklı olmamakla beraber ortak birtakım anlatımlarla izah edilmektedir. Dolap, sehpa, kanepe, sedir, koltuk (Sözen ve Tanyeli, 2014: 211) ve benzeri modellerle izah edilirken bir diğer bazı 5 sözlüklerde; çalışma, oturma, depolama ve yatma gibi esas fiziksel ihtiyaçlar (Hasol, 2010:327; TDK) sayılarak bireyin gereksinimleri ve davranışları yönünde açıklamalar bulunmaktadır. Farklı bir yorum göstermekte olan Acar (1992) ise mobilya, yaşam alanını daha rahat sağlamak ve insan yaşamını kolaylaştırmak için kullanılan bir eşyadır açıklamasını yapmaktadır. Lucie-Smith (1993) ise mobilyayı; mevki, teorik gelişmeler, işlev ile hayatın gündelik gereksinimlerine ilişkin olmasıyla dört esas değişim ile gelişimi anlatan eşya olarak açıklamaktadır (Peker, 2018). Yakın bir yaklaşımla Boyla (2011)’de; gereksinim ve oluşların yanında kişisel alanları tanımlamada destek, kolaylık sağlayan, statü ve sosyal durumu ilişkin bilgi aktaran, sahip olan bireye saygınlık sağlayan eşyalar olarak açıklanmaktadır (Boyla, 2011). Mobilya Britannica’ya göre ise, çoğunlukla kumaş, ahşap, plastik, cam, metal ve benzeri materyallerden üretilmiş ev aletleridir tanımını yapmaktadır. Furniture olarak ifade edilen İngilizce’de sözcük kökü olarak Fransızca’daki fourniture sözcüğüne gelir. Fourniture malzeme anlamına gelmektedir. Diğer Avrupa dilleri arasında İngilizce dışındakilerde ise furniture sözcüğü yerine (İtalyanca: Mobile, Fransızca: Meuble, Almanca: Möble ve İspanyolca: Meuble) Hareketli anlamına gelen Latince köklü mobilis adı kullanılmaktadır. Mobilya anlatımı Kıta Avrupa’sında daha açıklayıcı olarak onaylanmaktadır. Donanımın mobilya sayılabilmesi için aktif olması gerekir (Peker, 2015). Mobilya Guggenbühl (1962)’ya göre, çeşitli kullanım amaçları ihtiyaçlar için donatılmasını sağlayan ve oturma alanlarının güzelleştirilmesi, alanı değiştirilebilir eşya olarak belirtmektedir. Ağaç mobilya veya mobilya Türk Standartları (TSE 4521) için ise şu şekilde açıklanmaktadır. Ağaç mobilya: Yatma, oturma, çalışma, yemek yeme vb. eylemlerinin olmasında rahatlık ve kolaylık sağlayan, bölümlerinin pek çoğunun yonga, masif, lif ve tabakalı ağaç malzemeden üretilen, sabit ya da taşınabilir olarak yararlanılan eşyalardır (Dülgeroğlu, 2011). Mobilya; Mekanların tasarımını sağlamak için sonradan kurulan ve farklı ihtiyaçlara hizmet eden eşyadır. Mobilya birbirinden ayrı hareketli nesneler olmakla beraber gözlemlenilmiş çeşitli parçalardır. Genel olarak bilinen kullanım amaçları ise depolamak, yemek yemek, dinlenmek, yatmak ve benzeri aracıyla günlük hayatı kolaylaştırmaktadır. Mobilyanın bunlarla beraber tarihsel gelişimi içinde kişinin hayatında kentleşmeyle beraber gelişmiş mekanlarda bulunduğu da görülür. Mobilya insanların beğenilerini aktarmada aracı olmak, sosyal yer saptamak gibi farklı işlevleri de sağlar (Şekercioğlu, 2017). 6 Hoffman için ise: mobilya ve mekan benzer bir bütünde yaşarlar ve tek bir bütünün taneleridir (Peker, 2018). İnsanoğlunun zaman içerisinde avcılıktan toplayıcılığa yönelmesi ve kurulu bir yerleşik hayatta yaşamlarını sürmeleriyle, öncesinde bulunan kütleler yerine kendi gereksinimleri yönünde kütleler, bölümler yaratmaya başlamış ve bunlar “mekan”, ardından “konut” adı ile isimlendirilmiştir. 2.3. Mekan Kavramının İrdelenmesi Mekan kelimesi etimolojik olarak “kevn” kelimesinden türetilmiştir. Arapça kökenli dillerde kevn kelimesi var olmak, olmak anlamını ifade etmektedir. Mekan kelimesiyse konut, sabit, oturulan, durulan yer anlamlarına gelir (Gezer, 2008). Mekan kavramı kelime anlamı olarak; bireyi etrafından belirli bir oranda ayıran, içerisinde durumların ve işlerin devam edilebilmesine uygun olan boşluktur (Hasol, 2008). Mekan canlıyı içerisine koyan, onu kapsamlı boşluktan ayıran uzay parçasını göstermektedir. Görsel 2. 1. Mekan adlı eskiz çalışması (Tasarım Günlükleri, 2015) (URL 19) Bu tanımlamalar bağlamında ise mekan, çoğunlukla hacimler arasındaki boşluk olarak açıklanmaktadır. Mekan ancak gerçekte ise tek başına bir mimari forma ait kütleler içerisindeki şekildir. Mimari oluşumun birincil aşaması olan mekan sınırlı bir hacim ve insanın kendini güvende hissettiği özel bir boşluktur. Mekan mimarlığın öznesini ve mimari ürününü oluşturan 7 temel koşuldur. Dolayısıyla mekanın varlığı olmadan bir mimari eserin varlığından bahsetmek mümkün değildir (Alpdündar, 2015). Mekan kavramında insan daima başrolde ve mekanı kendine ait kültürel, sosyal yapısıyla şekillendirirken, bir diğer yandan yaşadığı çevre kimliğini oluşturacaktır dolayısıyla mekan insanı kuşatan boşluktur olarak tanımlayabiliriz. Bir diğer yandan ise mekanları, aynalarda görünen karakter yansımaları olarak da açıklayabiliriz. İnsan ve mekan arasında oluşan paylaşımlarda, mekandan sosyolojik ve psikolojik etki altında kalmanın dışında, fiziksel niteliklerinin de o mekanda barınan kişi üzerinde etkisi fark edilmektedir. Bu bağlamda da mekanın mimari ve birey arasındaki ilişkiyi oluşturmaktadır (Savaş, 2011). Erçetin (2019) için ise; Mekan kavramı, insanlığın doğuşuyla beraber oluşan bir kavramdır. Güvenli bir yaşam alanı meydana getirmek için insanoğlu, sığınma, barınma-korunma dürtülerinin bir sonucu olarak mekan diye adlandırılan kişisel alanlarını oluşturmuştur. İlk çağlarda meydana getirilen bu alanlar mağaralar, sığınaklarken zamanla insanoğlunun yaptığı alanlar oluşturmaya başlamışlardır ve yaygın olarak bu alanlar güven kazandıran mekan adını almıştır. Belirli bir zaman sonra insan hayat şekilleri içerisinde barınma ve sığınmanın haricinde de gereksinimleri ilerlemiştir. Mekan ayarlamalarında kültür ve toplum düşünceleri de gereksinim ve isteklerini karşılar şekilde gelişmiştir. Fisher ve Zelanski (1978) için ise mekan; Kapsamlı açıklaması ile bir alanı anlatır. Mekanın içerisinde boş ve dolu alanlarla birlikte düşünülebilmeyi ifade eder. ‘Mekan, negatif ve pozitif alanların toplanmasıdır. Mekan içerisinde bulunan fiziksel nesne pozitif alandır. Bununla birlikte dolu olmayan alanlar ise negatif alandır.’ şeklinde açıklamaktadır (Düzgün, 2017). Mimari, boşluk ve kütleleri biçimlendirerek fonksiyonel sınırlar oluşturur. İnsanların içinde barındığı üç boyutlu mekanı bu sınırlar meydana getirir. Mekanın var olma amacı insanın barınma ihtiyacına karşılık vermek olsa da bugünümüzde insanın duygusal, sosyal ve fiziksel problemlerine de karşılık vermeye başlamıştır. Dolayısıyla mimarlık insanın sadece birincil gereksinimleri değil, ikincil gereksinimleri olan eğitim, eğlence ve iletişimlerine de karşılık vermektedir (Ak, 2006). Öztürk (2019) ise mekan kavramını; ‘Duyularımız ile kısıtlanan uzay parçasıdır. Görme eyleminin ön planda olduğu düşünülse de mevcut olan tüm duyuların mekansal kısıtları ve bu kısıtlar içerisindeki bilgiyi aktaracağı açıktır.’ şeklinde ifade etmektedir (Öztürk, 2019). Mimari mekanı Frank Lloyd Wright ise, belirli bir işlev ve hareket için donanmış, kaplanmış uzay parçası olarak açıklamaktadır. En kaba hatlarıyla bir mimari mekan hizmet etmesi 8 öngörülen fonksiyonlar ile mekanı tasarlayan davranış, bilgi ve yeteneklerin elemanıdır. Bunlar, öznel ile nesnel şartların mekanı şekillendirmesi durumudur. İşte bu durum tekrarlı ve karşılıklı bir süreçtir. Birey tarafıyla şekillendirilen mekan, bireyi şekillendirmeye başlar ve mekan ile birey bütünleşir (Tuncel, 2007). Genel olarak klasik bir bakış açısıyla tarif edildiğinde mekan kavramı, insanları çevreden belirli miktarda ayıran, işlerini devam ettirebilmelerini sağlayan, sınır ya da boşlukları deneyimleyenler aracılığıyla seçilen ve algılanabilen uzay parçası olarak açıklanmaktadır. Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi’nde mekan kavramı; ‘İnsan eli tarafından kısıtlanan uzayın bir parçası’ olarak açıklamaktadır. Bu bağlamda Keçeli ve Temurçin (2015)’de bu açıklamayı desteleyecek şekilde mekan kavramı için insanın imzasını koyamadığı, elinin dokunamadığı uzay boşluğu ve yüzeylerin mekan olarak algılanmadığı, kavramsal açıdan yine mekanın insan olmadan var olamayacağını açıklamışlardır (Akkaya, 2019). Genel anlamıyla ise mekan, insanoğlunun doğal ortamda bir amaç için yaptığı yapay bir değişim, bir sınırlama ve toplumsal örgütlenmenin açıklaması olan bir yapıdır. Mekan içerisinde yaşamsal etkinliklerin, faaliyetlerin devam edebilmesi kadar algılanabilirliği de önem göstermektedir. Bir diğer yandan ise mekan olgusunu tanımlarken en basit anlamıyla, dikey elemanlar ile sınırlandırılmış tamamıyla çevresi örülmüş bir pencere, kapı ve dört duvardan bahsetmek çok yanlış bir açıklama olacaktır. Düşünülebilir bir mekan doğuşunun haricinde görünür bir mekan oluşturmak için çok az bir yükseklikle yapılan set işlemi, görünür bir mekan olgusunu ortaya çıkartacaktır. Görsel 2. 2. Mekan Tasarımının Temel Kavramları (Yapı, Mimarlık Tasarım Kültür Sanat Dergisi) (URL 18) 9 Sadece yüzeylerin ve duvarların tanımlanmasıyla bir mekan oluşmaz. Yukarıda Görsel 2.2.’de incelenen eskiz çalışmasındaki gibi tavandaki, zemindeki, duvardaki bir iz, leke, doku ya da ışık da mekanı oluşturmaya yardımcı öğeler olarak bulunmaktadır. Altan (1993)’e göre ise, “Bir mekanın oluşması için düşey elemanların yüksek olması ve mekanın etrafını bu şekilde kaplaması gerekmez, bir set çekme, az da olsa yüksekliği bulunan bir duvarla da mekan anlaşılır sayılabilir. Çalılık ile ağaç çeşitleri de mekanı anlaşılır kılabilmek için etkili olabilir.” şeklinde açıklamaktadır. Dolayısıyla burada önemli noktalardan biri ise tanımı ne olursa olsun mekanın bir şekilde sınırlı olduğu gerçeğidir. Mekanı tanımlayan asıl ana unsurlar mekanın sınırlayıcılarıdır. Ayrıca en geniş tanımı ile de bakacak olursak nefes aldığımız, üzerinde yaşadığımız gezenin bile bir sınırı vardır. Bu sınırlılıklar içinde mobilya mekan kavramına anlam kazandıran unsurlardan bir tanesidir. Çünkü kullanıcı odaklı tasarlanan mobilyalar sayesinde mekanın amacına yönelik kullanım kriterleri ortaya çıkarılabilmektedir. Bu şekilde mekanlar fonksiyon kazanırken, kullanıcılar bu fonksiyonellik içinde mekanı doğru değerlendirebilmektedir (Erçetin, 2019). Mekanın şeklini oluşturan unsurlar ve sınırlayıcılarla mekana fonksiyon ve anlam sağlaması için tasarlanan mobilyalar bir bütün olarak düşünülmelidir. Bunların dışında Doğan (2009)’unda söylediği gibi eskiz çalışması tasarım zamanı boyunca alınan fikirlerin bir anlamda belgesi olarak da algılanabilir. Doğan (2009)’ın yazısında Schön (1992) için ise, düşüncelerin araştırılmasını ve sınanmasını eskiz çalışmaları kazandırır. Eskizin tasarım boyunca ön hazırlık olmaksızın yapılandırdığını da savunduğunu açıklamaktadır. Her mobilyanın kendine has bir tasarım yaklaşımı, malzemesi, formu, dokusu, kullanım amacı yani ruhu olmaktadır. Kullanıcının fonksiyonel açıdan ona sağladıklarıyla ruh biçimlenmektedir. Rokoko tarzı yemek masasının ev içerisinde değil de çalışma masası olarak bir ofis içerisinde kullanılması kullanıcının mobilyaya yaklaşımındaki ayırt edici özelliğini ortaya koymaktadır (Erçetin, 2019). Mekan, insan varlığı tarafından tanımlı hale gelir ve mekanı insan ile olan ilişkisini anlamlı bir hale getirir. Dolayısıyla mekan, insan gereksinimleri nedeni ile oluşmasıyla algılayıcı durumundaki insana istek duyar. İnsan için mekan, gereken tüm ihtiyaç ve verilerin yararlılığına olanak sağlayacak alanlar olarak da düşünülebilir. Toplumların yer aldığı çevre şartları, dini inançları ve hayat şekilleri etkisi ile de değişiklik göstermektedir (Savaş, 2011). 10 Düzgün (2017)’e göre mekan, “İnsan gereksinimleri ve mekanın belirlenmesi birbirleriyle bağlantı içerisinde gelişen kavramlar bütünüdür.” şeklinde açıklamaktadır. Dolayısıyla mekan, içerisinde hayatını devam ettiren insanlardan etkilendiği gibi yaşamsal gereklilikler ve talepler incelendiğinde bütün bu insanı etkileyen kavramlar, bağlantılı bir şekilde mekan kavramını da benzer şekilde etkilemektedir. 2.4. Mobilya ve Mekan Arasındaki Bağ Mekan içerisinde insanların yaşamasına imkan sağlayan ve yaşamlarını devam ettirirken gereksinimlerini karşılayan mobilyalar bulunmaktadır. Bu mobilyalar bir bakıma mekana anlam sağlamaktadır. Mobilya geçmişten günümüze iç mekanların bir ögesi olmuştur. Mobilyalar fonksiyonların yerine gelmesinde mekanı biçimlendirmiş, tamamlamıştır. Daha öncesinde yalnızca bir yığın samanın üstünde dinlenme alanı olarak şekillenen mobilya ve mekan yerleşik hayata geçişle beraber yerini bulmuştur (Özel, 2021). İşlevsel sayılabilmesi mekanlar için tüm yapısal kolaylıkların yanında mobilya ile mekan ilişkisi iyi sağlanmalıdır. Genel olarak mekanlar kullanıcılar aracılığıyla donatıldıklarından mekanın yaşanabilirliği de insan, kullanıcı etkisindedir (Erdem, 2017). Mekansal organizasyon, mobilyaların seçimi, yoğunluğu ve mekan kullanışlılığı da mekan işlevselliğini etkileyen önemli unsurlar arasında yer almaktadır. Mekandaki mobilyaların düzeni ve yoğunluğu o mekanın yaşanabilirliğini olumsuz veya olumlu şekilde etkileyebilir. Mobilyanın konut iç mekan tasarımındaki yerinin önemi kadar tasarım sürecinde de mobilyanın konut iç mekan fonksiyonlarının göz önünde bulundurulması bir o kadar önemli sayılmaktadır. Mekan ve mobilya ilişkisini doğru bir şekilde kurgulamak tasarımcıya düşen en önemli görevlerden biri haline gelmektedir (Üst, 2015). Mobilya ve mekanlar, yaşayanların duygularını, görüşlerini, düşüncelerini aktarır ve yaşamlarını şekillendirir. İnsan yaşadığı mekanı zevkine göre şekillendirir ve dolayısıyla kişiliğini mobilya seçimlerine yansıtır. Tasarımın mekan ve mobilya ölçeği açısından işlevsellik, amaca uygun olması ve belirlenen amacın işlevsel yönünden kullanılabilirliğiyle alakalıdır. Çünkü fonksiyon mobilya ile kullanıcı arasında olduğu kadar mobilya ile mekan arasında da bir bağ oluşturmaktadır. Bir mekanda insanların yaşam tarzını ve aktivitelerini sağlayan mobilyalar vardır ve bunların düzenlenmesi, kalitesi, görünümü ve yoğunluğu mekanın algılanmasında etkilidir (Altan, 1993). 11 Genel olarak tanımlayıcı bir bakış açısıyla, mobilya malzemesinin kullanıcı üzerindeki yansıması, mobilyanın biçimsel özellikleri ile de ilişkilidir. Çünkü mobilya, mekan içerisinde kullanıcıyla görsel, fiziksel bağlantı kuran ilk algılanan noktadır (Erçetin, 2019). Mekan ile ilişkili mobilyalara Geleneksel Türk Evi örneğiyle başlamak daha uygun olacaktır. En önemli Türk Evinde algılanan mekansal özellik, evdeki odaların tüm fonksiyonları içinde barındıran hacimler olarak tasarlanmış olmasıdır. Belirlenen mobilyalar ile Türk Evinde çok amaçlı kullanılan oda alanlarının esneklik özelliği kazandırılmıştır. Farklı kullanımlara uygun sabit mobilyalar, esneklik kazandıran mekansal çözümlerde büyük etkiye sahiptir. Geleneksel Türk aile yaşam tarzının aktarıldığı bir oda örneği ise Görsel 2.3.’de yer almaktadır. Her alanda, odanın en az bir duvarını örten dolap, yatma ve oturma eylemlerine karşılık veren sedir olmak üzere iki adet sabit mobilya bulunmaktadır. Mekana özel olarak tasarlanan sabit mobilyalar ait oldukları mekanın bir parçasıdır (Üst, 2015). Görsel 2. 3. Geleneksel Türk aile yaşam tarzının aktarıldığı oda görseli (Bozkurt, 2013, s.45) Kare gibi dikdörtgen formların Türk evi odalarında tercih edilmesinin sebebi, mekanda sabit mobilyaların tercih edilmesi aynı zamanda bu mobilyaların duvarı kaplamasından dolayıdır. Evde barınan insan sayısı değişse de sabit mobilyalar evin kalıcılarıdır. Yere sabitlenmiş masalar, dolaplar (gömme, banyo, mutfak dolapları), bankolar kalıcı sabit mobilyalardır. Mobilyaların farklı mekanlara uyum sağlayabilmesi mobil evlerin yaşam düzenlemelerinde önem sağlamaktadır. Bu bağlamda, mobilyaların sabit olmayıp mekan içerisinde hareket ettirilebilir olması kullanıcıların mekanı dilediği gibi düzenlemesine olanak sağlamaktadır. 12 Taşınabilir mobilyaların en değişik örneklerinden biri ise, Allan Wexler tasarımı Vinyl Milford Evinde, Görsel 2.4.’de incelenmektedir. Mobilyaların şekillerine göre duvarlarda açılan boşluklar yardımıyla mobilyalar, kulübenin dışına ya da içine taşınmakta ve gereksinimlere göre alan oluşturulmaktadır. Bu şekilde, kulübe geceleri yatma alanıyken gündüzleriyse yaşama alanına dönüşebilmektedir (Üst, 2015). Görsel 2. 4. Allan Wexler tasarımı Vinyl Milford Evi (URL 16) Mekan tasarım özelliklerinin beraberinde belirtilmesi gereken bir diğer konu ise mobilyanın doluluk-boşluk dengesidir. Mekan içerisinde ihtiyaç duyulan mobilyaların doluluk-boşluk dengesi mekan algısını da etkilemektedir. Estetik ve fonksiyonel anlamdan ise bu denge incelenmelidir. Bu bağlamda ise mobilyalar mekana birçok yönden katkıda bulunmaktadır. Bunlar; 13 Şekil 2. 1. Mobilyaların mekana sağladığı özellikler diyagramı (Erçetin, 2019) Yukarıda bulunan Şekil 2. 1’de özellik diyagramında da incelendiği gibi mekan içerisinde mobilyanın görevi büyük olup hem işlevsel hem de tasarımsal özellikleri bulunmaktadır. Genel olarak ise mobilyalar mekanlardaki konumlarına ve yer aldıkları mekanlara göre şekillenirler. Bu bağlamda ise mobilya ve mekan birbirleriyle ilişkilidir. 2.5. Mekan - İnsan - Mobilya İlişkisi Mekan birden fazla ölçek ile değerlendirilen bir kavramdır. Ancak bu ölçeğin boyutu hangi durumda olursa olsun, insan olmadan yine de mekanın var olamayacağı düşüncesiyle desteklenmektedir (Akkaya, 2019). Mekanı oluştururken tasarlamak, niteliğini ve özelliğini tanımlayacağı gibi mekan-insan ilişkisini de güçlendirecektir. Mekan özelliğindeki amaç kullanıcıya uygun, bütün gereksinimlerini sağlayabileceği bir ortam oluşturmaktır. Mobilyaların mekana konumlandırılması, aralarındaki ilişki, form, doku, renk vb. elemanlar mekanın farklı şekillerde algılanmasına sebep olmaktadır. İnsanlar için mekanlar oluşturulduğuna göre bir yandan da refah ve huzur alanları olmak durumundadır. Mekanlar, içinde barınan kullanıcısına mutluluk sağlamalı aynı zaman da güzellik ve konfor öncelik oluşturmaktadır. 14 Mekanı kullanıcısı ile beraber devamlı bir ilişki durumundaki sistem olarak açıklayacak olursak, tamamlayıcıları ise mekan, insan, mobilya ve eylemlerdir (Yurdakul, 2007). Tüm duyu organlarımız yaşadığımız mekanlar ve çevremiz ile ilgili bilgiler verir. Ancak, insan tüm bu bilgileri kavram biçimlerinde bir görüş dünyasına çevirir. İnsan mekanı işitme, görme, koku ve dokunma duyularıyla algılar (Altan, 1993). Düzgün (2017) için ise, “İnsan ancak mekanı algılayabildiği kısımda mekandan faydalanabilir, duyularda bu konuda insana imkan sağlamaktadır. Mekanı gözlemlemek, barınmak, kullanmak, yaşamak mekanın algılanmasında söz konusudur.” şeklinde ifade etmektedir. Hiller’e (1984) göre mekan, yalnızca çizgilerden ibaret değildir. Önemli olan şekiller değil insanların davranış şeklidir (Köseoğlu, 2011). Bu yaklaşımıyla ise, mekanın şekillenmesinde insanların fazlasıyla etkisi olduğunu insanın mekan içerisindeki davranış ve hareketleri doğrultusunda mekanın biçimlendiğini ve mekan-insan ilişkiler bütünü olduğunu göstermektedir. Mobilya kullanıcısı üzerinde belirleyici bir mekan etkisi yaratmaktadır. Mekan kullanıcısını çevresinden ayırarak, kendine özel sınır alanını belirlemekte yardımcı olmaktadır. Mekan içerisindeki bazı kişisel mobilyalar kullanıcıya ait alanları meydana getirmektedir. Bu bağlamda mobilya-mekan-insan ilişkisini örnekleyerek açıklayacak olursak; Açık ofis sistemlerinde kullanıcıya ait sandalye ve masa genel mekan içerisindeki kullanıcının kendi sınır alanını, kişisel mekanını oluşturmaktadır. Mobilyalar iletişim özellikleri yardımıyla kendi kullanıcısı hakkında veriler, bilgiler sağlamakla beraber kişisel sınırları vurgulamaktadır. Aynı zamanda farklı kullanıcıların mekan içerisinde aşmaması gereken sınırları oluşturmaktadır (Özel, 2021). Genel olarak mekan-insan-mobilya ilişkisine baştan sona bakacak olursak, insanoğlunun yerleşik hayata geçişinden sonra sosyalleşmenin en önemli adımı atılmıştır. Bununla beraber toplumların ve bireylerin yaşam fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için gerekli olan hacim- mekan yaratma ihtiyacı doğmuştur. Bu yönde de çatı, dört duvar yardımıyla barınma gereksinimlerini sağlamışlardır. Bu temel gereksinimlerini gerçekleştirdikten sonra ikincil olarak doğan hayatı kolaylaştırma ve mekanın yaşanabilir olması gerekliliği ile araç ve gereç ihtiyacını dolayısıyla mobilya kavramını doğurmuştur. 15 Mobilyalar, insanların ihtiyaçlarını karşılama işlevinin yanı sıra sosyal statülerini anlatmak, göstermek için bir süs aracı olarak da kullanılmıştır. Bu nedenle mobilya tarihi süresince estetik algılarına, toplumların yaşam biçimlerine ve kültürel yapılarına göre şekillenmiş, değişmiştir (Düzgün, 2017). Şekil 2. 2. İnsan ve mekan ilişkisini anlatan diyagram çalışması (URL 20) Eylem, insanların, algıların ve duyguların yer değiştirmesi, hareketin, nesnelerin ifadesidir. Zaman içerisinde eylem akışları mekanı oluşturur. Duyular, deneyimler, bedenler, ön yargılar, gölge, ışık, nesneler mekanın belirleyici unsurlarıdır. Bu belirleyici unsurlar, yaşadıkları değişimlerle mekandaki hareketi ifade eder. Bu yönüyle mekan içerisinde belirli eylemlerin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan hayal gücü ve sonsuzluk ifadesidir. Eylem akışının bu döngüsünü, insan ve mekan ilişkisi üzerinde gösteren bir diyagram çalışması da Şekil 2.2.’de yer almaktadır. 16 3. MOBİLYA TARİHİNE GENEL BAKIŞ Mobilya üretimi ve tasarımında ilk çağdan bugünümüze kadar olan süreç içerisinde büyük değişimler gerçekleşmiştir. Mobilyanın tarihi, çağlar boyunca mobilyanın uğradığı değişimleri ve geçirdiği evrelerini anlatmaktadır. Kendinden bir önceki akıma tepki olarak sanat akımları meydana çıkmaktadır. Bu sanat akımlarını var eden farklı etkenler bulunmaktadır. Bu etkenler ise bölgede bulunan malzeme, siyasi durum, ekonomik durum, coğrafi durum, sanatçılar, dinsel etkiler ve toplumun kültürel düzeyidir. Benzeri etkenler mobilyanın dönemler boyunca gelişim ve değişimine uğramasına sebep olmuştur (Dülgeroğlu, 2011). Mobilyanın tarihsel gelişimi; İlk Çağ Mobilya Sanatı (Antik Dönem), Orta Çağ Mobilya Sanatı- Roma ve Gotik Dönem (M.S. 476-1550), Yeni Çağ (Neoklasik) Mobilya Sanatı (M.S. 1770- 1850), Yakın Çağ Mobilya Sanatı (M.S. 1789-1900) ve Çağımız Mobilya Sanatı-Modern Dönem (M.S. 1900-…) olmak üzere sınıflandırılmıştır ve mobilyanın aşamalarca değişimleri incelenmiştir. 3.1. İlk Çağ Mobilya Sanatı (Antik Dönem) İnsanoğlunun yerleşik bir yaşama düzenine başladığı, Neolitik döneme ait olduğu bilinmekte olan en eski yerleşim yeri Çatalhöyük olduğu bilinmektedir. Daha mobilyanın yararlanılmaya başlanılmadığı dönemde, duvarlarda raflar, girintiler; yerde yükseltiler, çukurlar vb. yapının bir bölümü adına işlevsel olarak birtakım gereksinimler çözülmeye çalışılmıştır (Boyla, 2011). İlk Çağ yazının ortaya çıkması ve bulunmasından başlayarak Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışına kadar olan 4000 senelik dönemi oluşturmaktadır (Dinçel, Işık, 1979). Mobilya örnekleriyse çoğunlukla; Roma, Antik Yunan ve Antik Mısır’da karşılaşılmaktadır. Mobilyalar; Mısır, Ege çevresindeki Tunç Çağı (MÖ 3500- MÖ 1000), Mezopotamya, Roma’da Demir Çağı (MÖ 1000 – MS 350) ve Yunan Etrüsk uygarlıklarından geçmiştir. Bu zamanlara ait mobilyaların Boyla (2011) şahsi eşyalar olduğundan söz eder. Mobilyanın kendine ait bir eşya olduğundan bahsedilse de bu bireylerin alelade bir insan olmamaları aslında varlıklı, saray büyükleri bireylere ait eşyalar olması gözlemlenir. Mobilyanın bu da esasında bir ayrıcalık, statü ve mevkinin simgesi sayıldığının ilk göstergelerindendir. İlk çağ mobilya sanatı takriben MÖ 4000 senelerinde başlamakla beraber Batı Roma İmparatorluğunun yıkılışına kadar olan MS. 476 senesine kadar devam etmektedir. 17 Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Roma ve Yunan uygarlıklarının yapıtlarını sembol eden bu Antik Çağ Dönemi olarak da isimlendirilmektedir (Erdem, 2007). 3.1.1. Çatalhöyük Konya Ovası’nda bulunan Çatalhöyük, Erken Neolitik Çağ yerleşimlerinden en bilinenidir. Çatalhöyük’te tespit edilen yerleşim tabakalarının net bir tarihlerini saptamak oldukça zordur fakat bunların takriben 50’şer sene devam ettikleri kabul görmektedir. Neredeyse her tabaka, evlerin tekrardan yapılması sebebiyle bir yangın ile yıkılmıştır. Çatalhöyük insanları böylece 900 sene aynı yerde kalarak kültürlerini ve yaşamlarını sürmüşlerdir. Burada olan evlerin büyüklükleri yaklaşık 20-30 m2 olan dikdörtgen bir alan ile ona komşu, 5-6 m2 büyüklüğünde 1 ya da 2 depo kısmından meydana gelmektedir. Evler, tamamıyla tek tabakalı (katlı), saman kil birleşimi kurutulmuş kerpiçten yapılmışlardır. Her evin kısmını kendi ayrı duvarı sarmış ve evler bitişik bir düzen içerisinde konumlanmıştır. Çatalhöyük’teki evler genellikle mutfak, kiler ve oturma odasından oluşmaktadır. Şekil 3. 1. Çatalhöyük evlerinin kesiti, temsili resim (URL 7) 18 3.1.2. Mısır Mobilya Sanatı (M.Ö. 2700-1075) Günümüze kadar gelip yer edinen ilk mobilya seçenekleri Çatalhöyük’ten sonra Eski Mısır’da bulunmasından dolayı Mısır sanatı da önemli yer oluşturmaktadır. Mısır uygarlığından fazlaca ahşap mobilyaların gelmesinin sebebi ise malzemenin kuru çöl koşullarında bozulmamalarıyla ilişkilendirilebilir. Eski Mısır uygarlığı, Eski Krallık (MÖ. 2700-2200), Orta Krallık (MÖ. 2050-1785), Yeni Krallık (MÖ. 1557-1075) dönemleri olarak analiz edilmektedir. Görsel 3.1., Görsel 3.2. ve Görsel 3.3.’de Mısır mobilya sanatına ait mobilya örnekleri yer almaktadır. Görsel 3. 1. Kafes Tabure (Lattice Stool) (URL 5) Görsel 3. 2. Katlanabilir Tabure (Folding Stool) (URL 5) 19 Görsel 3. 3. Mısır Kültürü Mobilya Örneği (Antika Sandalye) (URL 6) 3.1.3. Mezopotamya Mobilya Sanatı (M.Ö. 4000-700) Asurlar, Akadlar, Sümerler ve Elamlar büyük uygarlıklar inşa etmişlerdir. Bu uygarlıklar Dicle ile Fırat nehirleri arasında kalan kısımda kurulmuşlardır. Bu büyük medeniyetlerin mobilya ile eşyaları fazla bezemeli olmasına rağmen, Mısır sanatındaki gibi uyumlu ve ölçülü değildir. Bunun yanı sıra metal aksesuarlara daha çok yer verilerek, ahşap malzemeye pek yer verilmemiştir. Bu kısımda uygulanan arkeolojik buluntularda fazla ölçüde süs eşyası ve heykel bulunmuş, bronz kelepçelere, mobilya ayaklarında aslan pençesine, kozalak şekillerine, sarmal metal süslere ve insan figürlerine rastlanılmıştır (Erdem, 2007). Görsel 3. 4. Mezopotamya mimarisi ve sanatına ait motif örneği (URL 4) 20 3.1.4. Anadolu Mobilya Sanatı (M.Ö. 700-500) Bu dönem kendi içerisinde karışık olarak yer alsa da kökleri eskiye vararak tarihte M.Ö. 1660- 1630 yılları içerisinde hüküm sürerek Kral I.Hattulişi tarafından kurulduğu dile getirilen Hititler’in Anadolu’ya göç etmesiyle başlamış olduğu söylenmektedir (Erdem, 2007). Frigya krallığına ait Gordion Kral mezarında 1300’lü senelerinden beri süren kazı çalışmalarında bulunan fazlaca eşyalar arasında ağaç mobilyalar da bulunmaktadır. Bu kral mezarında bulunan mobilyalardan ise sehpa ve masa tablaları cevizden, ayak kısımları şimşirden, kakmalarsa kokulu ardıçtan oluşturulmuştur. Mobilyada estetik ve fonksiyon beraber kurgulanalarak sert, sarı ve yoğunluğu çok olan şimşir ağacının dirayetliliğinin yanında onunla bir bütün oluşturan porsuk, koyu renkteki ceviz ve ardıç kullanılmıştır. Mobilyaların sedir ağaçlarından yapılmasının sebebi ise kokusuyla parazit saldırıları önlemek amacındandır (Kurtoğlu, 1986). Görsel 3. 5. Kakma işlemeli ahşap masa, yaklaşık M.Ö. 740 (Altun, 2020) Görsel 3. 6. Gordion MM Tümülüsü’nde bulunan ahşap sehpa, masa çizimleri (Işıklar, 2008) 21 Görsel 3. 7. Servis sehpaları, Orta Frig Dönemi, yaklaşık M.Ö. 740, Anadolu Medeniyetler Müzesi (Sungurlu, Pürlüsoy, Kılıç, 2021) Görsel 3. 8. Gordion MM Tümülüsü’nde bulunan servis sehpası çizimi (Sungurlu, Pürlüsoy, Kılıç, 2021) 22 3.1.5. Yunan Mobilya Sanatı (M.Ö. 450-192) Kazı çalışmalarına, görsellere ve Homeros’un Odessa ve İlyada destanlarından çıkarılan verilere göre Eski Mısır sanatının hakimiyetinde olan Yunan mobilyaları, masa, tabure, yatak, sandalye gibi yatma ve oturma amaçlı çoğunlukla sıradan eşyalardır. Mobilyalarda malzemenin ahşap olmasının yanında metaller özellikle de bronz malzemeler kullanılmıştır. Yunan mobilya sanatında arkalıklı sandalyeler, altın işlemeler, üç ayaklı sehpalar belirleyici olarak, sandalyelerdeki oran, biçim ve ölçü kavramı günümüz sandalyelerini çağrıştırmaktadır (Erdem, 2017). Yunan mobilya sanatına ait en belirgin mobilya örnekleri ise Görsel 3.9.’da yer almaktadır. Görsel 3. 9. Eski Yunan Mobilya Örnekleri (Wıtte, H. 1982) (Kurtoğlu, 1986) 23 3.1.6. Roma Mobilya Sanatı (M.Ö. 500- M.S. 450) Roma mobilya sanatıysa; Batılı Latin ülkelerini içeren roma sanatının diğer Hristiyan ülkeler içerisinde sahiplenilmiş bir adımını belirtmektedir (Kurtoğlu, 1986). Dönemin asıl ele alınan mobilya örnekleri sandalye, masa, sandık, yatak ve divanlara ilaveten duvar dolapları da ilerleyerek gelişmiştir. Geniş uzun kolların yaslanabileceği koltuklar, geniş divanlar ve açılıp kapanabilir tabureler değer kazanmıştır (Erdem, 2007). Görsel 3.10.’da görüldüğü üzere Roma sanatı mobilya örnekleri yer almaktadır. Roma mobilya sanatı dönemine ait günümüze kadar gelen mobilya sayısı da oldukça azdır. Gelenler ise çoğunlukla burglar, kilise ve saraylardan çıkarılmıştır. Bu dönemde dini etkiler daha çok önem taşımaktadır. Bu sebeple evlerde ihtiyaç duyulan mobilyalara çok rastlanılmamaktadır. Evlerdeki mobilyalar açılır kapanır tabure, sandalye, masa, divan ve banklarla sınırlıdır. İhtiyaca yönelik, sıradan ve basit ev mobilyalarıdır (Roland, Sıebert, 1975). Roma sanatı mobilyaları şatafatlı, büyük, süslü ve ağırdır. Fazla süsleme yatkınlıkları sebebiyle mobilyalar kullanım amacının ve işlevinin dışına çıkacak şekilde süslenmiştir. Roma sanatının Batılı çeşitli ülkelerde farklı şekillerde işlenildiğinden dolayı bir üslup bütünlüğü belirtmemektedir (Kurtoğlu, 1986). Görsel 3. 10. Roma mobilya sanatı örneği (Uzuner, 2020) (URL 9) 24 Görsel 3. 11. Roma mobilya sanatı sandalye örneği (Uzuner, 2020) (URL 10) 3.2. Orta Çağ Mobilya Sanatı-Roma ve Gotik Dönem (M.S. 476-1550) Roma sanatına değinen aslında Orta çağ mobilya sanatı bunun devamında gelen Gotik sanatını ve Roma sanatını oluşturmaktadır (Kurtoğlu, 1986). Mobilya alanında gelişen İlk Çağ Dönemi Batı Roma İmparatorluğunun devrilmesiyle beraber son bulmuş ve bin yıl devam edecek olan Orta Çağ Dönemi başlamıştır. Anadolu, Bizans İmparatorluğu ve Arap medeniyetlerinde mobilya ile alakalı örneklere rastlanılmıştır. Orta çağ dönemi, Gotik sanatıyla beraber etkisini devam ettirmiş ancak Rönesansla beraber yeni bir sanat düşüncesine yönelmiştir (Dülgeroğlu, 2011). Roma sanatının devamı olan Bizans sanatı devamında doğudan ağır süsleme motiflerini aktararak mobilyalarında uygulamıştır. Ayrıca mobilyaları şekil olarak basit ve sadedir. Doğu sanatı etkisi altında süslü bir görüntü oluşturmuştur. Süsleme sanatını Osmanlılar ise abartısız ve dengeli kullanmışlardır. Sanatçılar insan ve hayvan resimleri yerine dini inançları nedeniyle geometrik ve çiçek desenlerine yönelmişlerdir (Dinçel, Işık, 1979). 25 Büfe, sandalye, masa gibi mobilya çeşitleri Osmanlı döneminde kullanılmamıştır. Daha çok bu mobilyalar yerine, büfe olarak gömme dolaplar, yarı açık dolaplar kullanılmış ve yer sofralarında yemek yenmiş, alçak sedirlerde oturulmuştur (Kurtoğlu, 1986). Batıdan ithal edilen mobilyalar Yeniçağın ilk dönemlerinde konaklara ve saraylara gelmiş, kırma sandalyeler, metal karyolalar toplum hayatında konumlanmaya başlamıştır. Orta çağın en belirgin sanatı Gotik dönemidir. Malzeme olarak masif ağaç kullanılarak dayanıklı mobilyalar bu dönemde üretilmiştir. Kalın torna ayaklar Gotik mobilya sanatının en seçkin sembolüdür ve bu dönemde en fazla meşe ahşabı kullanılmıştır. Gotik sanatı Avrupa’daki Rönesans hareketinin oluşumuyla gerilemeye başlamıştır (Erdem, 2007). Görsel 3. 12. Roman sanatına ait mobilya örnekleri (Kurtoğlu, 1986) 26 İlk çağdan bu zamana kadar mobilya iktidar ve statünün sembolü, Orta çağda ise ayriyeten zenginliğinde sembolü olmasıyla beraber mobilyayı uygulayan bu şekilde bir konuma sahip değildir. Bir mobilyayı kimin kullandığı gözlemlenebilirken kimin yaptığı bilinememektedir. Gotik yapılardaki çapraz kaburgalı tonozlar, renkli vitraylar, çatı kulecikleri, alevsi sivri kemerler, uçan payandalar, gül pencereler uzman bir işçilik ile süslenmiş ahşap ve taş görünüşler Orta çağın belirsiz dönemlerinin geride kaldığının işaretleridir (Boyla, 2011). Görsel 3.13.’de detaylı işçilikler ile donatılmış ahşap parçalar, sivri keskin hatlar ve çapraz tonozların yer aldığı Gotik sanatına ait mobilya örnekleri yer almaktadır. Görsel 3. 13. Gotik mobilyasına ait örnekler (WITTE, H. 1082), (Kurtoğlu, 1986) 27 Görsel 3. 14. Gotik mobilya sandalye örneği (Durmuş Ataş, H. 2015) Rönesans akımı, yaklaşık bin sene devam eden Orta çağın dine dayalı sert kültürel yaklaşımına, ekonomik yapısına ve derebeylik düzenine karşı tepkiler nedeniyle ortaya çıkmış ve tüm Avrupa’ya dağılmıştır. Çeşitli stiller ayrı ülkelerde bu akım sonucunda gelişmiştir. İtalya mobilyası, Rönesansın kaynağı olarak da oldukça gelişmiştir. Yağlı boyayla gerçek tablo niteliğine sahip resimler ve dolap kapaklarında kabartmalar oymalar Doğu süslemeciliğinin ön planda durmasından dolayı yapılmıştır (Dinçel, Işık, 1979). Rönesans dönemi yüzyıl boyunca devam eden yerini barok sanatına bırakmıştır. Görsel 3. 15. Rönesans mobilyasına ait örnekler (WITTE, H. 1082), (Kurtoğlu, 1986) 28 Görsel 3. 16. İngiliz Rönesans sandalye, meşe/17.yy (URL 11) Görsel 3. 17. İtalyan Rönesans ceviz büfe/17.yy (URL 11) 29 Barok mobilyası ise ağırlıklı olarak bir saray sanatıdır. Barok mobilya sanatının amacı Rönesansın detaylı süslemeciliğine karşılık göz kamaştırmaktır. Başlıca özellikleri ise barok mobilyaların, ön ve yan görünüşlerinde dış ve iç bükeyler, üst görünüşleri dairesel dönmeli köşeler, kıvrımlı ve ağır süslü oymalar olduğu söylenebilir (Erdem, 2007). Fazlaca kullanılan motifler yaprak, dal, çiçek gibi doğal şekiller ve madalyondur. İlk zamanlarda Fransa’da bu sanat sahiplenilmemiş, ilerleyen zamanlardaysa sadeleşmeye gidilerek XII., XIV. ve XV. Louis stilleri ilerlemeye başlamıştır. Fransa’da yeni bir düşünce evrimleşmesi barok sanatının XIII. Louis stilidir. Salonlarda ilk defa büyük orta masalar bu dönemde yapılmıştır. Konsol ve kabine mobilyasına bu dönemde ilgi duyulmuştur. Tabureler, yüksek arkalıklı koltuklar, kolsuz sandalyeler XIV. Louis döneminde yaygınlaşmıştır. Kapitone tekniği ise karyola başlıklarında kumaş kullanılarak uygulanmıştır. Meşe ve ceviz ahşabı en çok bu dönemde kullanılmıştır (Dinçel, Işık, 1979). Görsel 3. 18. Rönesans dönemi mobilyası örneği (Şekercioğlu, 2017) Görsel 3. 19. Barok sanatı mobilya örnekleri (Şekercioğlu, 2017) 30 Görsel 3. 20. Rokoko sanatı konsol örneği (URL 13) Görsel 3. 21. Louis stili mobilya örneği (Aras, Uzun, 2010) Görsel 3. 22. XIV. Louis stili mobilya örneği (Öztürk, 2013) 31 Rokoko mobilya sanatı, kontrast ve canlı renkler, çiçek kakma süsleri, kabartmalar, oymalar ve karmaşık çizgilerden var olan bir tarz olarak yansımıştır. Günümüzde de halen XV. Louis stili dönemi mobilyası sandalye ve koltuklar beğenilerek uygulanmaktadır (Uzuner, 2020). Avrupa’daki ekonomik sebeplerden ötürü XVIII. Yüzyılın sonlarına doğru daha sade mobilya tarzları aramalarına başlanılarak Neoklasisizm olarak isimlendirilen Yeni Çağ’a yönelik tarzlar ilerleme göstermeye başlamıştır (Kurtoğlu, 2006-1). Orta Çağ dönemi alt başlıkları ise; Bizans Mobilya Sanatı, Türk Mobilya Sanatı, Roman Mobilya Sanatı, Gotik Mobilya Sanatı, Rönesans Mobilya Sanatı, Barok ve Rokoko Mobilya Sanatı olarak sıralanmaktadır. 3.3 Yeni Çağ (Neoklasik) Mobilya Sanatı (M.S. 1770-1850) İngiltere ve Fransa’da Barok ve Rokoko sanatının süslü, oymalı ve gösterişli mobilyalarına tepki olarak oluşmuştur. Saray çevresinin talebine yönelik uygulama alanının oluşmuş olması bu tepkilerin asıl nedenidir. Maliyetin yüksek olmasından ötürü halkın gelir düzeyine karşılık göstermesi diğer bir sebebidir (Dinçel, Işık, 1979). Tavşan (2002)’a göre on sekizinci yüzyılın ikinci yarı döneminde, ilk olarak İtalya sonrasında Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde gelişme gösteren ve eski Roma, Yunan örneklerine değinen sanat tarzı olarak görülür. Barok ve Rokoko’nun gösterişliliğine tepki olarak oluşan Yeni Çağ’da sade mobilya örneklerinin uygulanmasında Fransa’da XVI. Louis, Empire, Louis Philippe, Directorie, İngiltere’de Adam, Dört büyükler denilen Chippendale, Sheraton, Hepplewhide, Georgian I., II., III. ile Oueen Anne, Almanya’da ise Biedemeier tarzları görülmüştür (Kurtoğlu, 2006). Görsel 3.25.’de Neoklasik mobilya sanatına ait birçok örnek yer almaktadır. Durmuş (2005)’a göre ise mobilyanın endüstrileşmeye doğru eğilim gösterdiği, yatay ve dikey niteliklerin ortaya çıktığı, Antik mobilya özelliklerinin ön plana çıktığı bir dönemdir. Görsel 3. 23. Yeni Çağ mobilya sanatı koltuk ve masa örneği (URL 14) 32 Görsel 3. 24. Chippendale tasarımı Chinoiserie mobilya örneği (Durmuş, 2015) (URL 15,16) Görsel 3. 25. Chippendale mobilya örneği ve Empire mobilya örnekleri (Kurtoğlu, 1986) 33 3.4. Yakın Çağ Mobilya Sanatı- Yenileşme Dönemi (1789-1900) Fransız devriminden sonra mobilyada eski üslupların yenilenerek teknik olarak konstrüksiyonların ağırlıklı olduğu bir dönem oluşmaya başlamıştır (Durmuş, 2005). Toksarı (2004)’ya göre on dokuzuncu yüzyıl mobilya uygulamaları modern tarza geçme ya da yenileme dönemi olarak adlandırılmaktadır. Endüstrinin gelişimi ile on dokuzuncu yüzyılın ortalarında yeni ağaç işleme makinaları keşfedilmiştir. Öncesinde yalnızca saray ve çevresine hitaben mobilya ihtiyacı varken sosyal değişimler ve ekonomik gelişmeler sebebiyle geniş halk kitlelerine yönelmeye başlamıştır. Bu dönem içerisindeki mobilyalarda ne kadar geçmiş tarzlardan izler kalmış olsa da sadeleşme yönelimi daha ağır basmıştır. Kakmalar ve oyma işlemleri kalkmış, süslemelerde birkaç aplik çıtası yeterli kılınmış, ayaklarda ise kıvrımlı ya da düz olmuştur. Seri mobilya üretimine makine sanayisinin gelişmesiyle beraber başlanmıştır. İtalya, Fransa ve Avusturya’da sürekli üretim mobilyası olarak “Hezaren” sandalyelerinin uygulanmasına başlanmıştır (Dülgeroğlu, 2011). 3.5. Çağımız Mobilya Sanatı – Modern Dönem (M.S. 1900-…) 19.yüzyıldan beri geçmiş dönemlerdeki akımlar etkilerini yok etmişler ve modern sanat akımlarına yönelmeye başlanılmıştır (Dinçel, Işık, 1979; Tüylüoğlu, 2004). Durmuş (2005)’a göre uygulama tarzı her ülkeye göre farklılık göstermiştir. Rahatlık ve kullanışlılığa öncelik verilmiş, kullanım amacına ve malzemeye uygun olarak mobilyalar üretilmiştir. Fransız ve Rönesans Devrimi’nin etkileri, konusu insanı kapsayan sanatın daha geniş bir topluluğa gelmesiyle beraber mobilya sanatını da etkilemiştir. Elektrik motorunun icadı, buhar makinasının bulunması, metal ve ağaç gövdeli makinaların yapılması mobilya endüstrisinin var olmasını hızlandırmıştır (Dülgeroğlu, 2011). Modern mobilya dönemine ulaşıldığındaysa Dinçel ve Işık (1979)’a göre mobilyada rahatlık ve kullanışlılığa öncelik verilir. Bir oturma mobilyası rahat, alçak ve esnektir. Kapak ve fazlaca çekmece ile dolaplar kuşatılmıştır. Kapak, kitap dolaplarında genellikle bulunmamaktadır. Büyüyebilir yemek masaları ve bu masaların alt kısımlarına yeterli şekilde sandalye girebilecek ölçüde ayarlanır. Divanlar, kanepeler büyütülerek gerektiği zaman ihtiyaca yönelik yatak olarak kullanılmaktadır (Andaç, 2008). 34 4. DOLMABAHÇE SARAYI VELİAHT DAİRESİ ve ŞEKER AHMET PAŞA ÇAY SALONU Batı tarzı mobilyalar 19.yüzyılda ilk olarak saraylarda meydana gelmektedir. Dolmabahçe Sarayı hem kullanımı hem de üretimi yönünden Batı tarzı mobilyaların en önemli göstergelerinden biri olduğu için bu kısımda özellikle Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde seçilen bir salonun mekan ve mobilya ilişkisi incelenmiştir. 4.1. Dolmabahçe Sarayı Tarihine Kısa Bakış Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’un Beşiktaş ilçesinde olan, Kabataş’tan Beşiktaş’a kadar devam eden ve Dolmabahçe Caddesi ile İstanbul Boğazı arasında kalan 250.000 m2’lik alan üstünde kurulmuştur. Ve bu Saray yüzyıllar öncesinde ise büyük bir koy halindeydi (Eceoğlu, 2007). Zaman içerisinde Dolmabahçe Sarayı farklı padişahlar aracılığıyla inşa ettirilip, kasır ile köşklerle donatılmıştır. Saray görüntüsü zamanla edinmiş ve “Beşiktaş Sahil Sarayı” ismiyle bahsedilmiştir. 1843 senesinden itibaren başlayarak Saray, Sultan Abdülmecid Döneminde (1839-1861) kullanışsız olduğu nedeniyle bölümler halinde yıktırılmıştır sonrasında Sarayın temellerine başlanılmıştır (Yumrukçağlar, 1996). Dolmabahçe Sarayı’nın ana kısmını ise; Selamlık “Mabeyn-i Hümayun”, Muayede salonu (taht) salonu, Herame Hümayun dairesi oluşturur. Ayrı bir bölüm olarak Haremi Hümayun dairesinin yan tarafında Veliaht Dairesi inşa edilmiştir. Muayede ve Mabeyn-i Hümayun birleştiği kısımdan arka cepheye doğru dikey bir şekilde uzanan Camlı Köşk yer almaktadır (Merey, 1982). Görsel 4. 1. 18.yy. sonlarındaki Beşiktaş Sahil Sarayı görünüşü (Eren, 1998) 35 Görsel 4. 2. 20.yy. başlarındaki Dolmabahçe Sarayı’nın görünüşü (Eren, 1998) Görsel 4. 3. Beşiktaş Sahil Sarayı (Milli Saraylar, 2010) 1856 yılında yapımı tamamlanan Dolmabahçe Sarayı, çevre surlarıyla beraber 110.000 m2’yi geçen bir bölüm üzerine inşa edilmiş ve ana kütlesi haricinde 16 farklı kısımdan meydana gelmektedir. Bunlar eczanelerden mutfaklara, saray ahırlarından değirmenlere, kuşluklara, tatlıhane, camhane, dökümhane gibi çeşitli amaca yönelik yapılardır. Bu yapılar arasında Sultan II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) Veliaht Dairesi arka bahçesindeki Hareket Köşkler ve Saat Kulesi eklenmiştir (Eceoğlu, 2007). Dolmabahçe Sarayı’nın cephesi Sultan Abdülmecid tarafından 19.yüzyılda inşa ettirilmiştir ve Saray’ın cephesi Boğaz’ın Avrupa kıyı kısmından 600 metre boyunca devam etmektedir. 1843-1856 seneleri aralığında Avrupa sanatı tarzlarının karışımı olan Dolmabahçe Sarayı, Sultan Abdülmecid’in mimarı Garabet Baylan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından inşa edilmiştir. Tümüyle 1855 senesinde tamamlanan Saray’ın, Rus imparatorluğuyla 30 Mart 1856’da imzalanan Paris Antlaşması’nın yapılmasından sonra açılış merasimi olmuştur. 36 Görsel 4. 4. Dolmabahçe Sarayı ana bina (Yumrukçağlar, 2010) Garabet Balyan’ın mimarlık tarihine ismi, “Dolmabahçe Sarayı’nın Mimarı” olarak yer etmiştir. Sezgin (1998)’e göre ise, Dolmabahçe Sarayı Balyan’ın olgunluk dönemi eseri olarak söylenilmektedir. Prof. Dr. Afife Batur olgunluk dönemi tasarımını: ‘Esasında klasik çizgileri baskın olan tasarımın farklı dönemlerinde neo barok sanatının unsurlarının dahil olduğu aynı zamanda karşıtların gerilimiyle zenginleşen karma bir tarz, stil düşüncesi’ olarak değerlendirmektedir (Batur, 1993). Dolmabahçe Sarayı’nın yapısında, geleneksel Osmanlı mimarisi ile ampir, barok ve rokoko tarzlarının bütünleşmiş hali oluşturulmuştur. Ayrıca Saray’ın yapısında Osmanlı ustalarınca yorumlanmıştır. Saray’ın kendine ait belirli bir üslubu yoktur. Burada Balian ustalar Avrupa’da az çok gördüklerini, öğrendiklerini, Alman Rokoko’sunu, Fransız Barok’unu, İtalyan Rönesans’ını ve İngiliz Neo-Klasisizmini karışık bir şekilde uygulamışlardır. Saray’ın dış ve iç süslemelerinin inşasında birçok sanatçı çalışmıştır (Ekşioğlu, 2001). Dolmabahçe Sarayı, modern ve gelenekselliği birleştiren bir yapıdır. Dolmabahçe Sarayı’nın mimarisi incelenecek olursa; Çatısı kurşun ve ahşap ile örtülü, döşemeleri ahşaptan, ana duvarları taştan ve iç duvarlarıysa da tuğladan inşa edilmiştir. Batı ve deniz cephesindeki pencereler eflatun renkli, güneş ışınlarını önleyici camlardır (Merey, 1982). Bunlar özel olarak saray cam hanesine yaptırılmıştır. Tüm zeminler çok süslü, birbirinden değişik, ahşap parke ile örtülüdür. Önemli salon ve odalarda ise bütün her şey benzer renk tonuna hakimdir. Dolmabahçe Sarayı’nın ana yapısı üç bölümden meydana gelir bunlar; Harem-i Hümayun, Muayede Salonu (Tören) ve Mabeyn-i Hümayun (Selamlık)’dur. Bodrumla beraber bütün yapı 3 kattan oluşmaktadır. 1910-1912 yıllarında dönemin teknolojisine ayak uydurmaya müsait olan Saray’a kalorifer ve elektrik sistemi dahil edilmiştir. 37 Denize 600 metrelik iskelesi bulunan Saray’ın kara bölümde ise biri çok süslü iki anıtsal kapı ve yedi tali kapısı vardır. Beş adet yalı kapısı ise deniz kısmında bulunmaktadır. Hazine kapısı olarak adlandırılan anıtsal kapılardan biri tuğralı ve kitabeli kapı Saray’a açılan kapıdır. Öteki anıtsal kapılar ise Saltanat ya da Merasim adlarını oluşturmaktadır. Saray yapısının bütünlüğü içindeki Veliaht Dairesinin ise farklı girişleri bulunmaktadır. Yukarıda bahsedilen kapılardan girilen Saray bahçesi dört farklı bölüme ayrılmıştır. Deniz aksında devam eden bahçe, ön bahçenin devamı olarak Saray iskelesi boyunca sürmektedir. Dolmabahçe Sarayı’nın, bunların dışında olan diğer bahçeleri ise özel, kapalı ayrıcalıklı bahçelerdir. Yalnızca Veliaht Dairesi, Kuşluk ile Harem bahçeleri başta gelerek, oval şeklinde havuzlar bahçelerin ortalarına konumlandırılmıştır. Ve tüm bu bahçeler yüksek duvarlarla kuşatılmıştır (Eceoğlu, 2007). Dolmabahçe Sarayı 1924 senesinden itibaren müze ve saray görevini devam ettirmektedir, aynı zamanda diğer 19.yüzyıl Sarayları gibi TBMM’ne aittir ve Milli Saraylar Daire Başkanlığı doğrultusunda da korunmaktadır (Eren, 1998). Günümüzde Dolmabahçe Sarayı’nın tüm bölümleri restorasyon görmüş olup, ziyarete açılmıştır. Dolmabahçe Sarayı, Osmanlı tarihinde bir ilk olan, hanedanın Avrupa üslubu hayata aktarılması ile yapıların bu ilkelere göre döşemelere, biçimlere bağlanması gibi belirtilmesi gerekli niteliklere sahiptir. Dolmabahçe Sarayı, yerleşik yaşamın ilk lüks sarayı olarak açıklanmaktadır. Dolmabahçe Sarayı, bütün millet için yeni bir döneme açılan, büyüleyici ilk büyük örnek olmuştur (Ekşioğlu, 2001). Şekil 4. 1. Dolmabahçe Sarayı’nın Mimar Lemi Merey tarafından çizilmiş yerleşim planı (Eren, 1998) 38 Genel olarak bakacak olursak Dolmabahçe Sarayı, büyük bir ana kütle ile çevrili olup hem idari hem de yanı sıra sosyal hayatı karşılamaya ilişkin yapılardan meydana gelmektedir. Bu yapılar, ana kütle ile çevrili olan bahçelerin yüksek duvarlarının dışında ve içinde olmakla birlikte, özelliklerine göre ayrılmaktadır. Başlıca saray, Muayede salonu, Mabeyn, Hünkar, Kadınefendiler, Valide Sultan, Veliaht dairesi ve Şehzadeler dairesini içermektedir. Dolmabahçe Sarayı’nın binalar dahil olmadan tümü 16670 m2 bölgeye yapılan bağlantı binaları; Harem Kapıcıları, Kuşluk ve Hareket köşkleri, Kızlarağası, Hazine ve Mefruşat daireleridir. (Algan, 2006) Ana kütle ve çevresi; Saat Kulesi, Hazine Kapı, Hazine-i Hassa Dairesi, Eski Mefruşat Dairesi, Saltanat Kapı, Resmi Daire (Selamlık), Muayede Salonu, Harem Dairesi, Cariyeler Dairesi, Koltuk Kapı, Uzun Yol, Camlı Köşk, Kuşluk Binası, Kuşluk Köşkü, Kuş Hastanesi, İç Hazine Dairesi, Valide Kapı, Gedikli Cariyeler Dairesi, Kızlarağası Dairesi, II. Hareket Köşkü, I.Hareket Köşkü, Sünnet Köşkü, Sera, Sera Kafeterya, Veliaht Dairesi, Dokumahane, Musahiban Dairesi, Matbah-ı Amire, Baltacılar Dairesi, Agavat Dairesi, Bezm-i Alem Valide Sultan Camii, Bendegan Dairesi, Servis Yapıları, Atiyye-i Seniyye Binaları, Istabl-ı Amire, Tiyatro Binası, Serasker Dairesi, Hamlahane bu yapılardan oluşmaktadır. (Algan, 2006) Dolmabahçe Sarayı’nın ana yapısını oluşturan bölümlerden Veliaht Dairesi incelenmektedir. Şekil 4. 2. Dolmabahçe Sarayı Planı (Dolmabahçe Sarayı Arşivi) (Algan, 2006) 39 4.2. Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi Dolmabahçe Sarayı’nın Veliaht Dairesi’ne ait yazılı belge Sanat Tarihçisi olan Candan Sezgin’in 1998 yılında yazmış olduğu “Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi” adlı Yüksek Lisans Tezine ulaşılmıştır ve ayrıntılı olarak tez incelenmiştir. Sezgin (1998)’de; Veliaht Dairesi’nin inşası ile ilgili herhangi bir orijinal belge bulunmadığını belirtmektedir. Ayrıca Veliaht Dairesi’nin 1856 Haziran ayında padişahın resmi ikametgahı olarak yerleştiği ve taşındığı Dolmabahçe Sarayı ile kısa bir süre sonra veliahttın ikametine açılmış olduğunu da ifade etmektedir. Veliaht Dairesi şehzadeler için padişahlığa aday olacak veliahtlara yönelik yapılmış Dolmabahçe Saray’ı ile bütün olarak sayılan fakat ana binadan ayrı, bahçe ve girişleri ayrı olan yapıdır. Dairede ilk konaklayan veliaht ise Abdülaziz Efendi olduğu bilinmektedir. Sultan Abdülaziz, Sultan II. Abdülhamit, Yusuf İzzettin Efendi, Halife Abdülmecid, Sultan V. Murad, Sultan V. Mehmed Reşad ve Sultan VI. Mehmed veliahtlık zamanlarında bu daireyi kullanmışlardır (Milli Saraylar Başkanlığı) (URL 23). Yapı, ana binanın devamını görsel olarak sağlayan planı ve cephe tasarımlarıyla Dolmabahçe Sarayı’nın tekrarı niteliğindedir. Aynı zamanda yapı, padişahlık mevkisi olduğunu vurgulamaktadır (Sezgin, 1998). Ulaşılan bir diğer daha güncel tarihte yayınlanan internet kaynağında Mert (2022) ise; “Resim Müzesi’nin bulunduğu bina yani eski Veliaht Dairesi, Dolmabahçe Sarayı’nın dört ana bölümünün sonuncusudur ve 1855 yılında veliaht odası olarak inşa edilmiştir. Yapı, şehzadelerin Tazminat ile kapalı yaşamlarının sona gelmesinin simgesidir. Abdülmecid’in kardeşi Abdülaziz bu dairede oturan ilk veliaht olmuştur.” şeklinde açıklamada bulunmuştur (URL 21). Görsel 4. 5. Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi (TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı, (t.y.)) 40 Sezgin (1998)’de Veliaht Dairesi’nin güneyinde deniz, kuzeyinde Gedikli Cariyeler dairesi ile I. ve II. Hareket Köşkleri, batıda sarayın harem kısmı, doğuda saray külliyesinde yetkili personelin kullanımı için inşa edilmiş olan Musahiban, Agavat ve Bendegan Daireleriyle kuşatılmış olduğunu ve Dolmabahçe Sarayı’nın yüksek çevre duvarları arasında kalmakla beraber Veliaht Dairesi’nin kendine ait ayrı demir parmaklık ve duvar örgüsüyle, bağımsız bir bölüm oluşturan bahçenin içinde konumlandırılmış olduğunu açıklamaktadır. Bu doğrultuda Veliaht Dairesi’nin günümüzdeki çevre konumlandırılması incelenerek Sezgin’in 1998 yılında yazmış olduğu Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi tezi ile karşılaştırmalar yapılmış ve değişiklikler tespit edilmiştir. Şekil 4.3.’de oluşturulmuş olan vaziyet planı incelenerek, Veliaht Dairesi’nin aslında günümüzdeki kullanımıyla Resim Müzesi’nin; Güneyinde Marmara denizi, kuzeyinde Harem Kafe, Limonluk Kafe ve Crystal Palace, batısında Dolmabahçe Sarayı Harem bölümü, doğusunda Dolmabahçe Kültür Merkezi, kuzey doğusunda MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı, Milli Saraylar Deposu, Dolmabahçe Sanat Galerisi ve Deniz Müzesi Sanat Galerisi, güney batısında ise Dolmabahçe Saat Kulesi’nin konumlandırıldığı görülmektedir. Şekil 4. 3. Dolmabahçe Sarayı Vaziyet Plan (Mavi, 2024) 41 Sezgin (1998)’in yerinde uyguladığı saptamalar ve incelemeler doğrultusunda Veliaht Dairesi’nin ilk hali aslında bugünkü görüntüsünde olmadığını tespit etmiştir. Araştırmalar doğrultusunda yapının iki ayrı dönemlerde inşa edildiği, ilk halinin şu anki durumundan yaklaşık üçte biri büyüklüğünde olduğunu sonradan daireye büyük bir ekleme yapılarak şu anki görüntüsüne geldiğini belirtmektedir. Daire’nin ayrıca ön cephesinde özenli bir şekilde yapılmış düzenlemeleri geneline bakıldığında yapının bütünlüğünün bozulmaması fark edilemeyecek derecede zor olsa da yapının arka cephesinden plan kesit olarak detaylı incelendiğinde ekleme yapılmış olduğunu doğrulayıcı fazlaca ayrıntılara rastlanılır. Dolmabahçe Sarayı mimarı Garabet Balyan’ın, dairenin ilk halinin mimarı olmasının bilinmesi üzerine rağmen eklemenin tarafından uygulanması kesinlik belirtmiş değildir (Sezgin, 1998). Göncü (2015)’ye göre de yapı içerisindeki farklı detaylar incelenerek tespit edilen, Veliaht Dairesi’nin tek bir yapımda inşa edilmediği iki ayrı zamanda inşa edildiğiyle ilgili görüşlerin olduğunu ortaya koymuştur. Bu bağlamda da dış mekandan iç mekana doğru süren duvar kaplaması, zemin ve bodrum kat döşeme kaplamalarının farklılaşması ve kat silmesinin değişmesi gösterilebilir. Bunların yanı sıra Abdülmecid zamanında inşa edildiği kabul edilen ilk kısmın iç mekan süslemelerinde bir hayli abartısız, figürsüz manzara resimleri ve sade çiçek motiflerine yer verilirken, ikinci kısımda yine aynı şekilde Abdülmecid zamanında inşa edilmiş olan mekanlarda altın varaklı, kabartmalı tavan süslemeleri, mimari unsurlar, renkli hayvan figürlü manzaralar ve gemi, deniz resimlerin yer alması dayanak olarak sayılabilir. Fakat bu fikirler düşünceler belgeler gösterilerek desteklenememiştir. Dolmabahçe Sarayı’nın bölümlerinden biri olan Veliaht Dairesi, yapıldığından beri tahtın varisi bulunan veliaht şehzadeler için kullanılmıştır. Ana binanın devamı gibi gözükse de yapıdan ayrıdır. Uzun inşaat süresi nedeniyle Veliaht Dairesinin ayrı dönemlerin özelliklerini içermektedir. Birinci bölüm Sultan Abdülmecid döneminin süsleme ve karakteristik mimari özelliklerini kapsarken, ikinci bölümde yani Sultan Abdülaziz döneminde dahil olanda ise, daha süslü ve gösterişli özellikler Ampir, Barok unsurları beraber kullanılmıştır. Veliaht Dairesi Sarayın, küçük ölçekli bir tekrarı şeklinde plan niteliğine sahiptir. Harem, Selamlık ve Muayede kısımlarından oluşmaktadır. Bir bodrum üstüne iki katlı olarak kurulmuştur (Algan, 2006). Aynı zamanda dairenin mimari yapısı ile ilgili kısaca bilgi olarak Sedad Hakkı Eldem Türk Evi Plan Tipleri isimli kitabında, üç sofalı plan tipi örneğindeki yapılara Veliaht Dairesi’nin de dahil olduğundan bahsetmektedir (Eldem, 1954). Bu yönde Sezgin (1998)’in tezinde belirtmiş olduğu daireye sonradan eklenti yapılarak büyümesi üzerine açıklaması ise; ‘Genişletilmiş haliyle bodrum kat üstüne iki kat uygulanmış ve Türk Evi’nin ayrıca İstanbul’un eski 42 konaklarında çokça karşılaşılan geniş orta sofa ile bu sofaya yönelinen odalarla biçimlenen geleneksel plan tipinin büyük ölçekli uygulamasına örnek olmuştur.’ şeklinde ifade etmiştir. Daire’nin mimarisi ile ilgili bu doğrultuların yanı sıra saray yarı kagir olarak inşa edilmiş olup kurşun ile yapının ahşap çatısı kaplanmıştır. Sarayın döşemeleri ahşap, beden duvarları taş ve iç duvarları ise tuğladan yapılmıştır. Süslemeleri ve mimarisiyle zamanın en önemli yapılarından biri olmuştur. Aynı zamanda Rokoko, Barok ve Ampir stillerinin bir arada bulunduğu eklektik bir tarz belirtmektedir. Saray ile birleşik olan Veliaht Dairesi yüksek duvarlar ile ayrılmaktadır. Plan özellikleri ve dış görünüş açısından saray ile daire benzerlik göstermektedir. Daire, iki ayrı yapının farklı zamanlarda yapılmış birleşiminden ortaya çıkmıştır. 1860-1866 tarihleri aralığında ek binanın inşası olduğu bilgilerine ulaşılmıştır (Atalay, 2012). Göncü (2015)’nün Dolmabahçe Sarayı’nın İnşa Süreci, Mekan ve Teşkilat adlı Doktora Tez’inde de bahsettiği; ‘1998 senesinde hazırlanan Candan Sezgin’in yüksek lisans tezinden de çıkarılacağı üzere sarayın ek yapılarından biri olan Veliaht Dairesi ele alınmış. Daireyle alakalı ilk akademik çalışmalardan biri olan tez, konuyla ilgili dikkat çekmesi yönünde önemli olduğunu vurgulamıştır. Ancak yapının inşa süreci veya sonrasındaki süreçleriyle ilgili yerleşim düzenine ve geçirmiş olduğu düzenlemelere ait verilere, bilgilere rastlanılamadığı görülmektedir.’ ifadesine yer vermiştir. 1924 yılında hilafetin kaldırılmasıyla beraber, Osmanlı Hanedanı tarafından Saray boşaltılmıştır. Veliaht Dairesi de bu bağlamda boşaltılmış ve 1937 senesinde İRHM’ne ayrılarak, açılana dek boş kalmıştır (Atalay, 2012). Veliaht Dairesi, 1937 senesinde Atatürk’ün emriyle mobilyalı saray özelliğinden kaldırılmıştır. Sanat ve kültür faaliyetlerinin merkezi olarak Resim ve Heykel Müzesine dönüştürülmüştür. Benzer süreç günümüzde de sürmektedir (Algan, 2006). Müzenin birinci katında; deniz ve bahçe tarafına bakan resim odaları, heykel salonu ve kapalı salon yer almaktadır. Giriş katında; konferans odası, müdürlükler, arşiv, resim depoları, memur odaları, kütüphane, ayniyat, Sabri Berkel odası ve Şeker Ahmet Paşa Salonu bulunmaktadır. Ve bodrum katında ise; heykel deposu, mulaj salonu ve kalorifer dairesi bulunmaktadır (Atalay, 2012). 43 Görsel 4. 6. Veliaht Dairesi (URL 24) 4.2.1. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 18 Temmuz 1937 tarihinde Dolmabahçe Sarayı Veliaht Dairesi’nde, Türkiye’nin ilk plastik sanatlar müzesi olan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi kurulmuştur. 20 Eylül 1937 tarihinde açılışı Atatürk’le beraber yapılmıştır. Güzel Sanatlar Akademisi şu anki ismi ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesine, müzenin yönetimi verilmiştir (URL25). Resim Müzesi’nde bulunan değerli eserler ve koleksiyonların oluşumuysa önceki zamanlardan süregelmektedir (Kutsal, & Atlığ, 2022). Resim müzesinin ilk sergisi, Topkapı Sarayı Müzesi’nden, Dolmabahçe Sarayı’ndan, Yarım Asırlık Türk Resmi sergisinden ve Sanayi Nefise Mektebi’nin Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu’ndan ayrıştırılıp toplanan tablolarla farklı devlet dairelerinden bulunan eserlerle hazırlanılmıştır. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi 1937 tarihindeki ilk sergi derlemesinde 320 eser oluşturmaktadır. Günümüzde ise bu sayı, satın almalar ve bağışlarla tahmini on iki bin civarına yaklaşmıştır. Müze bir yandan açılışından beri koleksiyonunu büyütürken diğer bir taraftan ise Anadolu’da ilk resim galerilerinin kurulabilmesi için Cumhuriyet’in kültür politikaları yönünde eser vermiştir. Müzenin zaman zaman binadan boşaltılması konusu Milli Saraylar Daire Başkanlığı tarafından meydana getirilmiş ancak uygun bir mekan bulunamadığı dahilinde müzenin boşaltılmasının 44 olamayacağı doğrultusunda geri bildirimler MEB’nın yardımıyla gerçekleşmiştir. Bu doğrultularda müze tarafından da uygun yeni bir mekan ve müze ilişkisi konusu üzerine düşünülen bir mesele haline gelmiştir. Beraberinde birçok alan ve bina üzerine incelemeler yapılmış, Halil Dikmen’den başlayarak müze için uygun bir mekana geçilmesi düşünülmüştür. Fakat olumlu bir sonuca ulaşılamamıştır. Daha sonra dönemin Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren’in 1983 senesinde müzeye yaptığı ziyaretle, yapı restorasyonu ile ilgili gerekli bakım ve onarım faaliyetlerinin yapılması emrini vermiştir. 1986 yılında TBMM Başkanı Necmettin Karaduman’ın Milli Saraylar Sempozyumu’ndan sonra vermiş olduğu karar ile restorasyon çalışmalarına başlanabilmiştir. MSÜ Rektörlüğü Proje Uygulama ve Araştırma Atölyesi aracılığıyla yapının rölöve, restorasyon projeleri hazırlanmıştır. İlk aşamada arka bahçe, çatı ve arka cephede çalışmalar başlatılmış sonrasında tamamlanılmıştır. Sene sonuna kadar yapının restorasyon tamamlamaları hedefle