T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
MARKA HAKKINA TECAVÜZ HALİNDE AÇILACAK
MADDİ TAZMİNAT DAVALARINDAKİ
HESAPLAMA YÖNTEMLERİ
Mert DOĞAN
1204010123
Anabilim Dalı: Özel Hukuk
Programı: Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı: Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt BELLİCAN
NİSAN, 2024
T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ
LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ
MARKA HAKKINA TECAVÜZ HALİNDE AÇILACAK
MADDİ TAZMİNAT DAVALARINDAKİ
HESAPLAMA YÖNTEMLERİ
Mert DOĞAN
1204010123
Anabilim Dalı: Özel Hukuk
Programı: Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans
Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt BELLİCAN
Jüri Üyeleri : Doç. Dr. Onur SARI
: Dr. Öğr. Üyesi Muharrem TÜTÜNCÜ
: Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt BELLİCAN
NİSAN, 2024
i
ÖNSÖZ
Öncelikle çalışmamın tamamlandığı tarih itibariyle 100. yılını kutladığımız
Cumhuriyetimizin kurucusu Başöğretmen ve Başkomutan Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk ve silah arkadaşları ile bu cennet vatan uğruna canlarını feda eden aziz
şehitlerimizi saygı, rahmet, minnet ve özlemle anıyorum.
Yüksek lisans tezimin hazırlanması esnasında, kıymetli zamanını bana
ayırarak çalışmamı baştan itibaren okuyan, engin bilgi ve tecrübeleriyle bana yol
gösteren, eşsiz yardım ve katkılarını sunan danışman hocam Dr. Öğr. Üyesi Cüneyt
BELLİCAN’a ve derslerini aldığım tüm hocalarıma teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca karşılaştığım güçlüklerin aşılmasında manevi desteklerini hiçbir
zaman esirgemeyen ve beni asla yalnız bırakmayarak bugünlere getiren çok değerli
aileme minnettarım.
Nisan, 2024 Mert DOĞAN
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ …………………………………………………………………………..… i
İÇİNDEKİLER ……………………………………………………………….…... ii
KISALTMALAR …………………………………………………………….….... vi
ÖZET………………….………………………………………………………...... viii
ABSTRACT ……………………………………………………………………...... ix
GİRİŞ ………………………………………………………………………….…….1
BİRİNCİ BÖLÜM ………………………………………………………………… 3
MARKA HAKKINA TECAVÜZ TEŞKİL EDEN HALLER …………………... 3
I. MARKA HAKKI ……………………………………………………………....... 3
A. Tanımı …………………………………………………………………… 3
1. Genel Olarak …………………………………………………….. 3
2. Açık ve Kesin Olarak Anlaşılabilir Bir Biçimde ………………..
Sicilde Gösterilebilir Olma ………………………………............... 6
B. Fonksiyonları ……………………………………………………..…….. 8
1. Kaynak Gösterme Fonksiyonu ………………………................ 8
2. Ayırt Edicilik Fonksiyonu ………………………………………. 9
3. Garanti Fonksiyonu ……………………………………………..11
4. Reklam, Yatırım ve İletişim Fonksiyonları …………………... 11
C. Türleri …………………………………………………………...…….. 12
1. Kullanım Amacına Göre Markalar ………………...………… 12
2. Tanınmışlık Derecesine Göre Markalar ……………………… 12
3. Sahiplerine Göre Markalar …………………………………… 13
4. Tescil Amacına Göre Markalar …………………………....….. 14
5. Koruma Alanına Göre Markalar ……………………………... 14
D. Sınıfları ………………………………………………………………… 14
E. Markaların Tescili ve Korunması ……………………………………. 16
1. Marka Tescil Süreci ……………………………………………. 16
2. Markaların Hukuken Korunması …………………………….. 18
iii
a. Tescilli Markaların Korunması ……………………….. 19
b. Tescilsiz Markaların Korunması ……………………… 20
c. Tanınmış Markaların Korunması …………………….. 21
(1) Tanınmış Marka Kavramı ……………………. 21
(2) Tanınmış Marka ile Bağlantılı Kavramlar ..… 23
(3) Tanınmış Markanın Kriterleri ………..……… 25
(4) Korunması ………………………………...…... 28
3. Fikrî Hakların Kümülatif Korunması İlkesi ………………… 32
a. İlkenin Tanımı ………………………………..……….... 32
b. İlkenin Ülkemizdeki Uygulama Alanı ……………...… 34
c. İlkenin Amaçsal Yorumlanması …………………….… 38
II. MARKA HAKKINA TECAVÜZ SAYILAN HALLER ……....………...….. 43
A. Marka Hakkına Tecavüzün Hukuki Niteliği …………………...…… 43
1. Haksız Rekabet Kavramı ………………..…………………….. 43
a. Rekabetin Tanımı ……………………………..….…….. 43
b. Haksız Rekabetin Tanımı …………………..…….……. 44
2. Tarihsel Gelişimi ………..………………………..……….……. 44
3. Ülkemizdeki Yasal Düzenleme …………………..……….…… 45
4. Haksız Rekabetin Temel İlkeleri ve Unsurları ………..….….. 49
a. Haksız Rekabetin Temel İlkeleri ……………..….….… 49
(1) Tarafların Rakip Olma Koşulu ………….…….
Bulunmamaktadır ……………………..……….… 49
(2) Failin Yarar Sağlaması Gerekmez …………… 51
(3) Kusurun Varlığı Gerekli Değildir ……………. 51
(4) Zarar Görme Tehlikesi Yeterlidir ……………. 53
b. Haksız Rekabetin Unsurları …………………………... 55
(1) İktisadi Rekabeti Etkileyen Bir …………………
Davranışın Varlığı ………………….……………... 55
(2) Rekabet Etme Hakkının Dürüstlük …………….
Kuralına Aykırı ve Aldatıcı Şekilde ……………….…
Kullanılması ………………………………………. 56
(3) İlliyet Bağı ………………….………………….. 58
5. Başlıca Haksız Rekabet Halleri ……………….………………. 59
B. Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Haller …………………………….. 60
iv
1. Genel Olarak …………………………………………………… 61
2. Ticari Amaçlı Kullanım Koşulu ………………………………. 63
3. Kusur Şartı …………………………………………………….. 67
İKİNCİ BÖLÜM …………………………………………………………………. 70
MARKA HAKKINA TECAVÜZ HALİNDE AÇILABİLECEK DAVALAR ... 70
I. GENEL OLARAK ……………………………………………………….…….. 70
II. TECAVÜZÜN TESPİTİ DAVASI ……………………………………………. 70
III. TECAVÜZÜN ÖNLENMESİ (MEN’İ) VE DURDURULMASI DAVASI .. 71
IV. TECAVÜZÜN KALDIRILMASI (REF’İ) DAVASI ……………………….. 72
V. TAZMİNAT DAVALARI …………………………...………………………… 73
A. Maddi Tazminat Davası ………………………………….…………… 74
B. Manevi Tazminat Davası …………………………………….………... 75
C. İtibar Tazminatı Davası …………………………………………….… 77
VI. DAVA ZAMANAŞIMI ………………………………….……………………. 79
VII. ARABULUCULUK MÜESSESESİ ……….………………….…………… 80
VIII. İSPAT YÜKÜ VE DELİL TESPİTİ ………………………………………. 83
A. İspat Yükü …………………….….……………………………………. 83
B. Delil Tespiti …………………………….………………………………. 85
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ………………………………………………………………. 90
MADDİ TAZMİNAT DAVALARINDAKİ HESAPLAMA YÖNTEMLERİ … 90
I. GENEL OLARAK …………………………………………….……………….. 90
II. FİİLİ ZARARIN HESAPLANMASI ……………….……………………….. 92
III. YOKSUN KALINAN KÂRA İLİŞKİN HESAPLAMA YÖNTEMLERİ… 94
A. Genel Olarak …………………………………………………………... 94
B. Hak Sahibinin Elde Edeceği Muhtemel Gelire Göre Hesaplama ….. 99
C. Mütecavizin Elde Ettiği Net Kazanca Göre Hesaplama ……………105
D. Örnek Lisans Bedeline Göre Hesaplama ……………………………113
IV. TSE ÜRÜN BELGELENDİRME YÖNERGESİNE GÖRE …………………
HESAPLAMA ....................................................................................................... 121
V. TAZMİNAT HESAPLAMASINA ETKİ EDEN KURALLAR ……………….
VE İLKELER …………………………………………………………………… 123
A. Genel Olarak …………………………………………………………. 123
B. Denkleştirme İlkesi …………………………………………………... 123
C. Hâkimin Takdir Yetkisi ……………………………………………… 126
v
D. Hakkaniyet Gereği Pay Eklenmesi veya Çıkartılması …………….. 133
E. Faiz Hesabı …………………………………………………………… 138
F. Döviz Üzerinden Hesaplama Yapılması …………………………….. 140
SONUÇ ………………………………………………………………………….. 143
KAYNAKÇA ……………………………………………………………………. 151
YARARLANILAN DİĞER KAYNAKLAR …………………………………... 166
vi
KISALTMALAR
AB : Avrupa Birliği
ABAD : Avrupa Birliği Adalet Divanı
ABD : Amerika Birleşik Devletleri
ABGB : Allgemeines Bürgerliches Gesetzbuch
(Avusturya Medeni Kanunu)
BATİDER : Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi
BGB : Bürgerliches Gesetzbuch (Almanya Medeni Kanunu)
BK. : Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu
Bkz. : Bakınız
C. : Cilt
CJEU : Court of Justice of the European Union
(Avrupa Birliği Adalet Divanı)
DEÜ : Dokuz Eylül Üniversitesi
Dn. : Dipnot
DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü
E. : Esas
ed. : Edition (Baskı)
E.T. : Erişim Tarihi
EUIPO : European Union Intellectual Property Office
(Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi)
FSEK : 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
FSHHM : Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
G.T. : Güncellenme Tarihi
HD. : Hukuk Dairesi
HGK : Hukuk Genel Kurulu
İBK : İçtihadı Birleştirme Kurulu
İKÜ : İstanbul Kültür Üniversitesi
İTO : İstanbul Ticaret Odası
K. : Karar
vii
KHK (MarKHK) : Mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkına
Kanun Hükmünde Kararname
K.İ.B. : Kazancı İçtihat Bankası
md. : Madde
Par. : Paragraf
s. : Sayfa
S. : Sayı / Sayılı
SMK : 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
T. : Tarihli
TBB : Türkiye Barolar Birliği
TBK : 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
TCMB : Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası
TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TPMK : Türk Patent ve Marka Kurumu
TRIPs : Trade-Related Aspects of Intellectual Property Rights
(Fikri Mülkiyet Haklarının Ticaretle İlgili Yönleri Anlaşması)
TSE : Türk Standardları Enstitüsü
v. : versus (-e karşı) (karşılıklı dava)
vd. : ve devamı
vs. : ve saire
WIPO : World Intellectual Property Organization
(Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü)
Y : Yıl
YİDK : Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu
viii
ÖZET
Sanayi devriminin gerçekleşmesiyle birlikte seri üretimin yaygınlaşması,
üretilen mal ve sağlanan hizmetlerin uluslararası ve kıtalar arası alanda sergilenmeye
ve satılmaya başlanmasının ardından, farklı işletmelerin mal ve hizmetlerini
birbirlerinden ayırt etme ihtiyacı doğmuştur. Bu ihtiyaç sebebiyle “marka” kavramı
ortaya çıkmıştır. Marka hakkı, fikri mülkiyet hukuku kategorisindeki sınai mülkiyet
haklarının bir çeşididir. Her mülkiyet hakkı gibi marka hakkının da ihlal edilmesi ve
zarara uğratılması mümkündür. Marka hakkının ihlal edilmesi halinde hak sahibi,
zarar verenden, zararın giderilmesini talep edebilecektir. Bu tezde, marka hakkına
tecavüz halinde açılacak maddi tazminat davalarında uygulanacak hesaplama
yöntemleri, bunlara etki edecek kurallar ve ilkeler incelenmektedir. Birinci bölümde;
marka hakkının tanımı, fonksiyonları, türleri, sınıfları, tescili ve korunması ile
kümülatif koruma ilkesi açıklanmıştır. Bölümün devamında, marka hakkına
tecavüzün hukuki niteliğinin ticari anlamda haksız fiil olan haksız rekabet olduğu
açıklanarak ticari kullanım koşulu ve tecavüz teşkil eden haller irdelenmiştir. İkinci
bölümde; marka hakkına tecavüz halinde açılabilecek davalar, davaların açılması için
gerekli koşullar, dava zamanaşımı, ispat yükü, delil tespiti ve zorunlu arabuluculuk
koşulu incelenmiştir. Üçüncü bölümde, maddi tazminat davalarındaki fiilî zarar ve
yoksun kalınan kâr ile TSE Belgelendirme Yönergesi hesaplama yöntemleri ile
hesaplamaya etki eden ilkeler ve unsurlarla birlikte incelenmiştir. Çalışma yazılı ve
veri tabanlı kaynakların taranması ile hazırlamıştır. Uygulamada kabul gören, dikkat
çekici ve istikrarlı Yargıtay ve ABAD kararları başta olmak üzere ABD ve İtalya
Mahkeme kararları ile çalışmamız desteklenmiştir.
Anahtar Sözcükler: Marka Hakkına Tecavüz, Haksız Rekabet, Kümülatif Koruma,
Ticari Amaçlı Kullanım Koşulu, Maddi Tazminat Davası, Hesaplama Yöntemleri,
Fiilî Kayıp, Yoksun Kalınan Kâr
ix
ABSTRACT
With the industrial revolution, mass production became widespread, and the
goods and services produced and services began to be exhibited and sold
internationally and intercontinentally, and there was a need to distinguish the goods
and services of different enterprises from each other. Due to this need, the concept of
"brand" has emerged. Trademark right is a type of industrial property rights in the
category of intellectual property law. Like any property right, it is possible for trade
mark right to be violated and damaged. If the trademark right is violated, the right
owner may demand compensation from the person who caused the damage. In this
thesis, the calculation methods to be applied in pecuniary damages cases in case of
trademark infringement and the rules and principles that will affect them are
examined. In the first part; The definition, functions, types, classes, registration and
protection of trademark rights and the principle of cumulative protection are
explained. In the rest of this chapter, It is explained that the legal nature of trademark
infringement is unfair competition, which is a commercial tort, and the conditions of
use in the commercial court and situations constituting infringement are examined. In
the second part; The lawsuits that can be filed in case of trademark infringement, the
necessary conditions for filing the lawsuits, the statute of limitations, the burden of
proof, the detection of evidence and the mandatory mediation condition have been
examined. In the third part, The actual damage and lost profit in pecuniary
compensation cases and the calculation methods of the TSE Certification Directive
were examined together with the principles and elements affecting the calculation.
The study was prepared by scanning written and data-based sources. Our work has
been supported by the US and Italian Court decisions, especially the Supreme Court
and CJEU decisions, which are accepted in practice, are remarkable and consistent.
Key Words: Trademark Infringement, Unfair Compatition, Cumulative Protection,
Use In The Course Of Trade, Pecuniary Demages Cases, Calculation Methods,
Actual Loss, Loss Profit
1
GİRİŞ
Fikri mülkiyet hukuku başlığı altında sınai mülkiyet haklarının bir çeşidi olan
marka hakkı, mutlak bir hak olup sahibine tekelci yetkiler bahşeder. 6769 sayılı
SMK’nda marka hakkının açık bir tanımlaması yapılmamasına karşın markayı; “bir
teşebbüsün mallarını ve hizmetlerini, başka bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden
ayırt etmeye yarayan, bunları açık ve kesin şekilde anlaşılabilir kılan, sicilde
gösterilebilir her türlü işaret” şeklinde tanımlamak mümkündür. Marka, kendi
içerisinde belirli fonksiyonlara sahiptir. Hak sahibi, markayı kullanarak tüketiciyle
iletişim kurmaya ve adeta müşteriye seslenmeye, güvenilir imaj oluşturarak mal ve
hizmetlerini cazip kılmaya çalışır.
Her mülkiyet hakkı gibi marka hakkının da ihlal edilmesi, zedelenmesi ve
zarara uğraması mümkündür. Gerek mülga 556 sayılı MarKHK gerek 6769 sayılı
SMK kapsamında, marka hakkının ihlal edilmesinin hukuki nitelendirmesi
yapılmamıştır. SMK 7 ve 29. maddelerinde marka hakkına tecavüz sayılan hallerin
açık bir şekilde sayılması, tecavüz eyleminin yasada sayılan kusurlu davranış
hallerinden oluşması, hak sahibi ile mütecaviz arasında sözleşmesel bir ilişki
bulunmaması, tecavüz eylemi neticesinde hak sahibinin zarara uğraması, mütecaviz
aleyhine sorumluluk hukuku kapsamında tazmin borcu doğması sebebiyle marka
hakkına tecavüzün hukuki niteliği de haksız fiilin bir türü olan haksız rekabeti teşkil
etmektedir.
Haksız rekabet kavramı ise modern temelleri Fransız Hukukunda atılan ticari
anlamda bir haksız fiildir. Genel hukuk kuralına göre “Herkes uğradığı zarara
katlanır” fakat haksız fiilin varlığı halinde meydana gelen zarar, başka kişilere
(mütecavize) yükletilebilir. Böylece haksız fiil unsurlarının (hukuka aykırı eylem,
zarar, kusur, illiyet bağı) varlığı halinde, marka hakkı ihlâl edilen hak sahibinin,
SMK özel hükümlerine göre mütecavizden zararın tazminini talep etmesi
mümkündür.
Hak sahibi, markanın tecavüze uğraması sebebiyle; “maddi tazminat”,
“manevi tazminat” ve “itibar tazminatı” olmak üzere üç ayrı tazminat davası açma
2
hakkına sahiptir. Maddi tazminat davalarında, SMK 150/1 ve 151/1 fıkraları
gereğince fiilî zarar ve yoksun kılınan kâr yönünden uğranılan maddi zararların
tazmini talep edilebilecektir. Başka bir deyişle maddi zarar; aktifte azalma, aktifte
beklendiği/olması gerektiği gibi artış sağlayamama veya pasifte artma şeklinde
karşımıza çıkabilecektir. Çalışmamızın konusu, marka hakkına tecavüz halinde
açılacak maddi tazminat davalarındaki hesaplama yöntemlerinin irdelenmesidir.
Nitekim bu husus; uygulamada Yargıtay kararları ile gelişmeye, olgunlaşmaya ve
yeni yeni standartlaşmaya başlayan bir alandır. Her ne kadar çalışmamızın başlığı ve
içeriği salt marka hakkına yönelik ise de tecavüz halinde açılacak tazminat davaları
ve bu davalardaki hesaplama yöntemleri, tüm sınai haklar yönünden ortak hükümler
olup diğer sınai mülkiyet hakları (patent, faydalı model, tasarım, coğrafi işaret vb.)
için de geçerlidir.
İlk bölümde; marka hakkının tanımı, fonksiyonları, türleri, tescili, korunması
ve kümülatif koruma ilkesi, marka hakkına tecavüzün hukuki niteliği ve tecavüz
sayılan haller incelenecektir. İkinci bölümde; marka hakkına tecavüz halinde
açılabilecek dava türleri, dava açmak için gereken koşullar, dava zamanaşımı, ispat
yükü, delil tespiti ve arabuluculuk koşulu irdelenecek. Üçüncü bölümde ise; ana
konumuz olan maddi tazminat davalarındaki hesaplama yöntemleri, uygulamada ve
doktrinde tartışmalı olan yönleriyle ele alınacaktır. Bu bölümde; Yargıtay ve ABAD
başta olmak üzere ABD ve İtalya gibi yabancı mahkeme kararları doğrultusunda
örneklemelere yer verilmiştir.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
MARKA HAKKINA TECAVÜZ TEŞKİL EDEN HALLER
I. MARKA HAKKI
A. Tanımı
1. Genel Olarak
İnsanlık tarihinde meydana gelen en büyük gelişmelerden biri olan ve modern
dünya düzeninin temellerini oluşturan sanayi devriminin gerçekleşmesi ile birlikte
seri üretimin yaygınlaşması, üretilen mal ve sağlanan hizmetlerin uluslararası ve
kıtalar arası alanda sergilenmeye ve satılmaya başlanmasının sonucunda farklı
işletmelerin mal ve hizmetlerini birbirlerinden ayırt etme ihtiyacı doğmuştur.1
Tıpkı işletmeleri birbirinden ayırt etmeye yarayan işletme adı, vergi kimlik
numarası gibi işletmelerin ürettiği mal ve/veya hizmetlerin de bir işaret altında ayırt
edici hale gelmesi; işletmenin kalitesinin, pazar gücünün, müşteri çevresinin
korunması vb. çeşitli sebeplerle elzem hale gelmiştir.2 İşte bu nedenlerle; -haksız
rekabet hukukunda olduğu gibi- yaratıcı emek ve çabanın korunması amacıyla
“marka” kavramı ortaya çıkmıştır.3 6769 sayılı SMK’nın 4. maddesinden yola
çıkarak markanın en temel tanımı “bir teşebbüsün mallarını ve hizmetlerini, başka
bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan, bunları açık (clarity) ve
kesin (precision) şekilde anlaşılabilir kılan, sicilde gösterilebilir her türlü işaret”
şeklinde yapılabilir.4
1 Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku. (İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2023) 9. Yeşim Aker, Türk
Patent ve Marka Kurumunun Marka Tescil Sürecinde Verdiği Kararlara Karşı Başvurulabilecek
Hukuki Yollar Doktora Tezi. (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 2020) 6-9.
2 Çolak, 9.
3 Aker, 14. Füsun Nomer Ertan, Haksız Rekabet Hukuku, 1. Baskı. (İstanbul: On İki Levha Yayıncılık,
2016) 169.
4 Çolak, 10. M. Mekin Durceylan, Marka Hakkına Tecavüz Halleri. (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2022)
28-29. Feyzan Hayal Şehirali Çelik, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Sempozyumu (9-10 Mart
2017). (Ankara: T. İş Bankası A.Ş. Vakfı Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2017) 130.
4
Mülga 556 sayılı MarKHK’nun 5/1 fıkrasında marka hakkında yapılan
tanımlamada “teşebbüs” kelimesi yerine “işletme” kelimesi yer almaktaydı.5 Arkan,
“teşebbüs” yerine “işletme” ibaresinin tercih edilmesinin KHK ve uygulama
yönetmeliği hükümlerine göre uygun düşeceği ve istikrarlı olacağını; Tekinalp ise,
“teşebbüs” ibaresinin marka hakkına işletmeler dışında sahip olabilecek daha
kapsamlı bir kitleyi ifade ettiğini ve bunun bilinçli ve doğru bir tercih olduğunu
savunmaktadır.6 Biz Tekinalp ve Durceylan’ın görüşüne katılarak, ileride ticari
hayatta meydana gelebilecek gelişmeleri de göz önüne alarak, “teşebbüs” ibaresinin
tercih edilmesini daha uygun görmekteyiz.7
Madde metnine göre; “işaret”, “ayırt edici niteliğe sahip olma” ve “koruma
konusunun açık ve kesin olması” markanın unsurlarını teşkil etmektedir.8 Yasada
yapılan tanımlamada görüleceği üzere -sicilde gösterilebilir olması koşuluyla- kişi
adları dahil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler, mal veya ambalajların
biçimleri dahil olmak üzere her türlü işaret, marka olabilmektedir.9
Marka, sınıfsal olarak, fikri mülkiyet hukuku kategorisinde sınai mülkiyet
haklarının bir çeşididir. Marka öyle bir haktır ki fikri mülkiyet olarak soyut bir
İlhami Güneş, Uygulamada Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları ve Haksız Rekabet Davaları. (Ankara:
Seçkin Yayıncılık, 2023) 159. Coşku Gönen, Marka Hakkının İhlalinde Yoksun Kalınan Kazancın
Talebi. (İstanbul: On İki Levha Yayınları, 2011) 12. Taner Savaş ve Murat Saygın, Türk Patent ve
Marka Kurumu Uygulamaları ve Yargıtay Kararları Işığında Marka Tescil Süreci. (Ankara: Seçkin
Yayıncılık, 2020) 24. Aker, 3. Hayrettin Çağlar, Marka Hukuku Temel Esaslar 2. Bası. (Ankara:
Adalet Yayınları, 2015) 11. Nebile Teke Akbulut, Tanınmış Marka Kavramı ve Tanınmış Markanın
Korunması Yüksek Lisans Tezi. (Gaziantep: T.C. Hasan Kalyoncu Üniversitesi, 2019) 2. Çağrı Uluslu,
“Tescilsiz Markaların Korunması”, İstanbul Barosu Dergisi C 88, S 2014/2. 2014: 364.
5 Durceylan, 27.
6 Sabih Arkan, Marka Hukuku. (Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 1997) 36. Ünal
Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 5. Bası. (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2012) 360.
7 Durceylan, 28.
8 Bedriye İlkiz Tuana Taşkın, Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Haller ve Tazminat Talepleri Yüksek
Lisans Tezi. (İstanbul: İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2023) 5. Muhammet Mekin Durceylan, 6769
Sayılı SMK Kapsamında Marka Hakkında Tecavüz Halleri Yüksek Lisans Tezi. (İstanbul: İstanbul
Ticaret Üniversitesi, 2021) 16-27. Güneş, 2023, 160.
9 Namık Kemal Uyanık, Ticari Anlaşmazlık Davalarında Maddi Zararın Hesaplanması. (Ankara:
Seçkin Yayıncılık, 2017) 1140. Önder Ege, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa Göre Marka
Hakkında Tecavüz ve Hukuksal Korunma Yolları. (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2023) 48. Güneş, 2023,
159-160. Çolak, 10. Savaş, 24-25. Şehirali Çelik, 179. Aker, 4. Lerzan Yılmaz, Marka Olabilecek
İşaretler ve Mutlak Tescil Engelleri 2. Bası. (İstanbul: Aristo Yayınları, 2017) 133. Cahit Suluk, Rauf
Karasu ve Temel Nal, Fikri Mülkiyet Hukuku. (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2022) 151.
Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T. 19.09.2023, E.T. 28.02.2024
.
5
kavram olmasına rağmen ticari hayatta maddi varlığıyla adeta bir emtia gibi ön
plandadır.10 Hatta genellikle mal ve hizmetin önüne geçmektedir.
Fikri mülkiyet türü olan marka hakkı; gayri maddi mallar üzerinde kurulan bir
hak olup üzerinde cisimlendiği mallardan bağımsız olarak hukuki varlığa sahiptir.11
Gayri maddi mallar da üzerindeki haklar da sahiplerine herkese karşı ileri
sürülebilen, üçüncü kişilerin bu mallardan yararlanmasına engel olma yetkisi veren
inhisari haklar olduğundan, mutlak hak sınıfına girmektedir.12 Fikrî haklar, fikrî
mülkiyet olarak adlandırılsa da buradaki “mülkiyet” kavramı ve “mutlak hak
yetkisi”, süreye bağlı olma ve devredilme gibi yönlerden TMK anlamındaki eşya
mülkiyetinden farklılaşmaktadır.13 Marka hakkı; tıpkı aynî haklar gibi tasarrufta
bulunabilme, bizzat kullanma, başkaları tarafından kullanılmak üzere lisans verme
veya devretme gibi bazı mutlak ve tekelci yetkileri sahibine bahşeder.14
Ticari anlamda marka; maddi olmayan duran varlıklar arasında önemli bir
ekonomik değere sahip olan, bir firma veya firma grubu tarafından kullanılan,
kelime, terim, isim, logo, sembol, dizayn, imaj veya bu elementlerin birleşmesinden
meydana gelen tipik bir semboldür.15 Ticari marka (trademark) işletmelerin ticari
faaliyetleri açısından değerli bir hak ve varlık olup sahibi için; mal ve hizmetlerin
satışını kolaylaştırmayı, müşteri sadakatini güçlendirmeyi, haksız rekabete karşı
güçlü kalmayı, işletmelerin kârlılığını artırmayı, katma değer yaratılmasını, piyasa
payını artırarak devamlılığı, rakip mal ve hizmetlerden farklılaşmayı, yeni ürünlerin
10 Barçın Özkan Kıdıl, Marka Hakkına Tecavüz Halinde Verilecek İhtiyati Tedbirler. (İstanbul, On İki
Levha Yayınları, 2022) 5. Sevilay Uzunallı, Marka Hukuku 2. Baskı. (Ankara: Adalet Yayınevi, 2021)
30.
11 Şeyma Işık Yaşlı, Fikrî Haklar ile Haksız Rekabet Hukuku Arasındaki Kümülatif Koruma. (Ankara:
Yetkin Yayınları, 2022) 21-22. Şafak Erel, Türk Fikir ve Sanat Hukuku. (Ankara: İmaj Yayıncılık,
1998) 4.
12 Işık Yaşlı, 22. İlhan Öztrak, Fikir ve Sanat Eserleri Üzerindeki Haklar. (Ankara: Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları, 1971) 2.
13 Işık Yaşlı, 22. Suluk/Karasu/Nal, 1-2. Öztrak, 3-4. Hamdi Yasaman, Tolga Ayoğlu, Fülürya Bilgin
Yusufoğlu, Pınar M. Kartal, Sinan H. Yüksel ve Zeynep Yasaman, Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi C II.
(Ankara: Seçkin Yayınevi, 2021) 1601-1607. Burak İsa Altın, Marka Hakkının Niteliği ve Devletin
Markaya Müdahalesi. (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2020) 38-39. Osman Gazi Güçlütürk, Türk
Hukukunda Makine Öğrenmesine Dayalı Yapay Zekada Verinin Hukuka Uygun Şekilde Kullanılması
Doktora Tezi. (İstanbul: Galatasaray Üniversitesi, 2021) 82-83. Fülürya Yusufoğlu, Anonim
Şirketlerde Gayri Maddi Hakların Sermaye Olarak Konulması. (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2016) 25.
14 Gönen, 12-13. Ali Kılıç, “Markanın Korunması”, Sosyoteknik Sosyal ve Teknik Araştırmalar Dergisi
S 4. Aralık. 2012: 39-48. Aker, 15. Müge Özarmağan, Marka Hakkının Kullanmama Nedeniyle Sona
Ermesi. (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2008) 10. Uzunallı, 129. Erel, 6. Işık Yaşlı, 25.
15 Uyanık, 1136.
6
piyasa sunulmasını ve tanıtımını kolaylaştırmayı, lisans yoluyla gelir elde etmeyi ve
şirketin değerini artırmayı sağlar.16
2. Açık ve Kesin Olarak Anlaşılabilir Bir Biçimde Sicilde Gösterilebilir Olma
Mülga 556 sayılı MarKHK’nun “Markanın içereceği işaretler” başlıklı 5.
maddesi şu hükmü içermekteydi: “Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir
başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi
adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya
ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı
yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.”
Madde metninde belirtilen “çizimle görüntülenebilen her türlü işaret” tanımı,
2008/95 sayılı Mülga Direktifte “grafik olarak temsil edilebilme” şeklinde ifade
edilmekteydi. Mülga MarKHK döneminde bir işaretin marka olarak
tanımlanabilmesi için gerekli “baskı yoluyla çoğaltılabilme” ya da diğer adıyla
“grafik temsil” koşulu, hem sicilin incelenmesi ile markanın ne olduğunun fiziken
görülebilmesi hem de markanın belirli, kalıcı ve kesin olması amacına hizmet
etmekteydi.17
Kanaatimizce bu koşulun varlığını daha iyi anlayabilmek için, marka
mevzuatının tarihsel gelişimini sosyolojik değerlendirmeyle ele almakta fayda vardır.
Gerek 1872 tarihli Alamet-i Farika Nizamnamesi’nde gerek 1888 tarihli
Nizamname’de gerekse 1965 tarihli 551 sayılı eski Markalar Kanunu’nda yer alan
tanımlamalar, -damga, mühür gibi- fiziksel bir işaret veya somut bir görsellik arayışı
içermektedir.18
16 Uyanık, 1136-1137.
17 Çolak, 68. Melis Abacıoğlu Viskuşenko, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Bağlamında Paris
Sözleşmesi Anlamında Tanınmış Markanın Koruma Kapsamı Yüksek Lisans Tezi. (Ankara: Başken
Üniversitesi, 2019) 6.
18 Uluslu, 362. Başak Özkök, Tanınmış Markanın Kullanılması Zorunluluğu ve Kullanılmaması
Nedeniyle Kısmen İptali. (Ankara: Seçkin Yayınları, 2015) 24. Necati Meran, Marka Hakları ve
Korunması. (Ankara: Seçkin Yayınları, 2015) 29.
1888 sayılı Nizamname’nin birinci maddesinde marka tanımı: “Mamulât ve eşyanın imal olunduğu
mahallin veya fabrikanın veyahut bunları imal edenlerin veya ticaret zımnında satanların isim ve
şöhret ve mevkilerini bildirmek için ol şeylerin üzerine vazolunan isim ve mühür ve resim ve huruf ve
erkam ve mahfaza ve saire yani temyiz ve tahsis için ittihaz kılınan her nevi işaret ve damga alameti
farika ad ve itibar olunur.”
7
Ancak yeni dönemde “grafik temsil” koşulu, 6769 sayılı SMK kapsamına
dahil edilmemiştir.19 Bunun yerine yasanın dördüncü maddesinde tescil edilebilirlik
koşulu olarak, “marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak
anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olma” koşulu
getirilmiştir.20 Nispeten daha geniş anlam içeren bu düzenlemeyle hareket markaları,
ses markaları, koku markaları, tat markaları, üç boyutlu markalar gibi yeni marka
türlerinin tescili kolaylaştırılmıştır. Müstekar ABAD kararlarına göre bir işaretin
marka olabilmesi için; açık ve kesin, kendi içerisinde bütünlük oluşturan, müstakil ve
kolay erişilebilen, kolay anlaşılır, dayanıklı (zamanla bozulmayacak) ve nesnel bir
nitelik taşıması gerekmektedir.21
Böylelikle Türk marka mevzuatı; 1994 tarihli TRIPs anlaşmasının 15.
maddesine, 2015/2436 sayılı AB Yeni Marka Direktifi’ne, 2007/1001 sayılı Avrupa
Parlamentosu ve Konsey Tüzüğü’ne uyumlu hale getirilmiştir.22 Böylece zaten soyut
bir kavram olan markanın, görsel temsil şartı olmaksızın, açık ve kesin olarak
anlaşılır şekilde sicilde gösterilebilir olması yeterli görülmüştür.23 Zira benzer şekilde
İngiliz Marka Kanunu’nun 1. maddesindeki tanımlamada da baskı yoluyla
çoğaltılabilir olma gibi bir koşul mevcut değildir.24
03.03.1965 tarihli 551 sayılı Markalar Kanunu’nun birinci maddesinde marka tanımı: “Sanayide,
küçük sanatlarda, tarımda, imal, ihzar, istihsal olunan veya ticarette satışa çıkarılan her nevi emtiayı
başkalarınınkinden ayırt etmek için bu emtia ve ambalajı üzerine konulan, emtia üzerine konulmadığı
takdirde ambalajlarına konan ve bu maksada elverişli bulunan işaretler marka sayılır.”
19 Çolak, 10-11.
20 Abacıoğlu Viskuşenko, 7.
21 Çolak, 70. TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzu için bkz.
22 Çolak, 11. AB Tüzüğü (2017/1001) ve AB Direktifi (2015/2436) karşılaştırması için ayrıca bkz.:
Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T. 09.12.2023, E.T. 28.02.2024
.
23 Çolak, 11. Abacıoğlu Viskuşenko, 7.
24 Çolak, 11.
8
B. Fonksiyonları
Marka hakkı, niteliği itibariyle sahibi lehine olan dört temel işlevi haizdir. Bu
işlevler markanın kullanımı ile ortaya çıkan fonksiyonlardır. Markanın önemini
somutlaştırabilmek adına işbu fonksiyonlara aşağıda kısaca değinilecektir.
1. Kaynak Gösterme Fonksiyonu
“Essential Function” (aslî fonksiyon) olarak da anılan, markanın en eski ve
en temel fonksiyonu olan kaynak gösterme fonksiyonu; mal veya hizmetin, kaynağı
olan işletmeden geldiğini gösterir ve bunu güvence altına alır.25 Bu fonksiyon
sayesinde tüketiciler, üründen sorumlu ticari kaynağın kim olduğu görebilmektedir.26
Bizim de katıldığımız Uğur Çolak’ın görüşüne göre; günümüzde ekonomik
ve teknolojik gelişmeler sebebiyle, özellikle tanınmış marka hakkı sahibi
teşebbüslerin kâr marjlarını arttırma ve üretim giderlerinde küçülmeye giderek kâr
maksimizasyonu amaçlaması gibi sebeplerden dolayı lisans yoluyla dünyanın pek
çok bölgesinde üretime geçmesi, kaynak gösterme fonksiyonunun önemini
yitirmesine sebebiyet vermiştir.27 Gerçekten de tüketiciler, mal veya hizmetin
teşebbüsün markasını taşımasını genellikle yeterli görerek bunun nerede üretildiğiyle
ilgilenmemektedir. Bu sebeple artık günümüzde, kaynak gösterme fonksiyonundan
ziyade ayırt edicilik fonksiyonu ön plana çıkmaktadır.
Ancak ABAD’ın son kararlarının kaynak gösterme fonksiyonu üzerinde
yoğunlaşması sebebiyle bu fonksiyonun tekrar önem kazandığı görüşünde olan
yazarlar da vardır.28 Söz temsil müzik sektöründe aynı teşebbüse ait Amerika menşeli
bir imalathanede üretilen gitarın, Meksika menşeli imalathanede üretilen gitara
nazaran daha çok tercih edilmesi, tüketici nezdinde ürünün daha kaliteli ve dayanıklı
olduğu düşüncesini uyandırması sebebiyle kaynak gösterme fonksiyonunun önemini
belirtmektedir. Ayrıca tanınmış markaların kaynak gösterme fonksiyonu da önemini
25 Çolak, 17. Abacıoğlu Viskuşenko, 13-14. Suluk/Karasu/Nal, 154. Uluslu, 366.
26 Durceylan, 51. Eylül Bahar Doğan, Tescil Edilmiş Markanın Kullanılmamasının Hukuki Sonucu
Yüksek Lisans Tezi. (İstanbul: İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2019) 8. Akbulut, 12.
27 Çolak, 17. Suluk/Karasu/Nal, 154. Akbulut, 12. Tekinalp, 378. Arslan Kaya, Marka Hukuku.
(İstanbul: Arıkan Yayıncılık, 2006) 59.
28 Durceylan, 51.
9
korumaktadır; zira bu markalar, mal ve hizmetten ziyade teşebbüsü işaret
etmektedir.29
2. Ayırt Edicilik Fonksiyonu
Bir önceki başlıkta belirtildiği üzere; meydana gelen gelişmeler sebebiyle
modern ticari hayatta ön plana çıkan bu fonksiyonu sayesinde marka, bir işletmenin
mal veya hizmetlerini başka bir işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye
yarar.30 Markanın ayırt ediciliğinin güçlü olması; teşebbüsü temsil eden markanın,
teşebbüsün faaliyet gösterdiği alanları, mal ve hizmeti temsil eden işaretlerden
uzaklaşması ile mümkündür.31
Söz temsil “elma” işareti; bir tarım teşebbüsü için tanımlayıcılık bakımından
güçlü fakat ayırt edicilik açısından güçsüz bir işaretken, teknoloji alanında faaliyet
gösteren bir teşebbüs açısından tanımlayıcı olmamakla birlikte ayırt ediciliği son
derece güçlü bir marka olabilir. Dolayısıyla markayı temsil eden bir işaret, işletmenin
faaliyet alanını yahut mal veya hizmetlerini tanımlayıcı olmaktan ne kadar
uzaklaşırsa, o derece güçlü bir ayırt ediciliğe sahip olacaktır.32
Yargıtay bir kararında; “Katık Döner” isimli marka sahibi davacının eski
ortağı olan davalı tarafından TPMK nezdinde tescilli “Çoban Katık Döner” ibaresinin
aynı faaliyet alanında, aynı mal ve hizmetlere ilişkin marka olarak kullanıldığı somut
olayda, “katık” kelimesinin yiyecek adını tanımlayıcı ifade ve sıfat olması, bu
markanın geniş coğrafyada ciddi, sürekli ve ayırt edici nitelik kazandıracak kadar
yoğun şekilde kullanıldığına dair dosyada delil bulunmaması sebebiyle davanın
reddine karar verilmesini yasa ve usule uygun bularak onamıştır.33 Benzer şekilde
Yargıtay HGK’nun “Muratbey Çubuk v. Karlıdağ Çubuk Peyniri” kararında;
29 Suluk/Karasu/Nal, 154. Hami Yasaman, “Paris Anlaşması Anlamında Tanınmış Markalar” Prof. Dr.
Kemal Oğuzman’a Armağan. Galatarasay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C I, S 1-2002. Ocak.
2002: 308.
30 Çolak, 17. Durceylan, 52. Aker, 5. Doğan, 8. Suluk/Karasu/Nal, 154. Akbulut, 11. Abacıoğlu
Viskuşenko, 13. Uluslu, 366.
31 Çolak, 18. Güneş, 2023, 161.
32 Çolak, 18.
33 Yargıtay 11. HD. 11.07.2023 T. 2022/1115 E., 2023/4356 K. sayılı kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.).
Benzer yönde karar için bkz. Yargıtay 11. HD. 08.11.2022 T. 2021/3344 E., 2022/7938 K. sayılı
“Lamindoor v. Lamidoor” kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.). Yargıtay 11. HD. 16.05.2023 T. 2021/8802
E., 2023/2998 K. sayılı “ModaNisa v. ModaSina” kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.).
10
davacının “çubuk” ibaresini “Muratbey” markası olmadan kullandığını ispat
edemediği, bu ibarenin peynir emtiasının formunu, geometrik şeklini ve türünü
temsil etmesi sebebiyle ayırt edicilik unsuru teşkil etmediği ve halk nezdinde
karıştırılma ihtimali yaratmayacağı sebebiyle tecavüzün oluşmadığına karar
verilmiştir.34
Özel Daire’nin “Paşa Pilav” kararında da soyut ayırt ediciliğin bulunmasının,
somut ayırt ediciliğin bulunduğu anlamına gelemeyeceği, bu iki hususun ayrı ayrı
irdelenmesi gerektiği, “Pilav” ibaresinin 30. sınıfta yer alan pirinç emtiasını bizzat
düşündürdüğü ve tanımlayıcı nitelikte olduğu, “Paşa” ibaresinin ise tüketici nezdinde
43. sınıftaki yiyecek ve içecek sağlanması hizmetinin niteliği olarak algılandığına
kanaat getirerek tescil engelinin bulunduğuna karar vermiştir.35
Benzer şekilde Yargıtay Özel Daire’nin “pet hospital” kararında, ibarenin
İngilizcede “süs hayvanı hastanesi” anlamına geldiği ve veterinerlik grubunda
betimleyici, mesleği anlatıcı nitelik taşıdığı, bu ibarenin bir kişinin tekeline
bırakılamayacağı ve zayıf marka ile benzer nitelikteki işaret kullanımına katlanılması
gerektiğini belirtmiştir.36
EUIPO da benzer şekilde Labaratoire Garnier firmasının 3. sınıftaki kozmetik
ve cilt bakım ürünlerine giren “doğal güzellik” anlamındaki “naturel beauty” sözcük
markasını tanımlayıcı bularak firmanın tescil başvurusunu reddetmiş, itiraz yönünden
AB Genel Mahkemesi de AB Marka Tüzüğü’nün 7/1-b ve c bendlerine dayanarak
mutlak ret engeli sebebiyle davanın reddine karar vermiştir.37
34 Yargıtay HGK 17.05.2023 T. 2021/413 E., 2023/491 K. sayılı kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.).
35 Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.rt, G.T. 13.04.2023, E.T. 29.02.2024
. Yargıtay 11. HD 02.10.2019 T.
2018/4574 E., 2019/6106 K. sayılı kararı.
36 Tekin Memiş, “Örneklerle Zayıf Marka”, Fikri Mülkiyet Hukuku Yıllığı. (Ankara: Yetkin yayıncılık,
2012) 387. Güneş, 2023, 161. Yargıtay 11. HD. 07.02.2000 T. 1999/9814 E., 2000/829 K. sayılı kararı.
(emsal.uyap.gov.tr)
37 Güneş, 2023, 162. CJEU T-559/10, Labaratoire Garnier v. EUIPO (eski OHIM) kararı, 11.07.2012
tarihli karar, par. 26.
.
11
3. Garanti Fonksiyonu
Tüketiciler ve müşteriler, daha önce deneyimleyerek mal veya hizmetlerinin
kalitesinden memnun kaldıkları markaları, tekrar bu mal ve hizmete ihtiyaç
duymaları halinde öncelikli olarak tercih ederler.38 Markanın garanti fonksiyonu, mal
ve hizmetlerin kalitesinin belirli bir seviyenin altına düşmeyeceği konusunda
tüketiciye güven verir.39 Böylece tüketiciler tanıdığı ve güvendiği markaların mal ve
hizmetlerini tercih ederek nitelik ve kalite konusunda kötü sürprizlerle karşılaşma
riskini düşürmüş olur.40 Uğur Çolak ve Arslan Kaya’ya göre; garanti fonksiyonu,
SMK’nın 152/2 maddesinde yer alan, tükenme ilkesinin istisnasını oluşturan
“kötüleştirmeye engel olma hakkı”nın gerekçesini oluşturur.41
4. Reklam, Yatırım ve İletişim Fonksiyonları
Yukarıda belirtilen fonksiyonlar ile marka sayesinde diğer teşebbüslerden
ayrılan, belirli bir kalitenin altına düşmemeyi garanti eden mal ve hizmetler,
teşebbüsün müşteri çevresinin ilgisini, beğenisini ve dikkatini daha çok
cezbedecektir.42 Teşebbüs, sahibi olduğu markayı temsil eden işaretlerden istifade
edip tüketicilere ulaşarak müşterileriyle iletişim kurmayı, reklam yapmayı, böylelikle
bir ün elde ederek yatırım aracı olarak kullanmayı hedefler.43
Bu fonksiyon sayesinde teşebbüsler, geniş tüketici kitlelerine ulaşarak
tanıtım, bilgilendirme, bağ kurma faaliyetlerinde bulunurlar.44 Örneğin; marka olarak
seçilen renk veya renkler ile tüketicide belirli çağrışımlar uyandırılarak mesaj
verilmektedir.45 Çolak’ın da eserinde belirttiği üzere; güçlü bir marka, iletişim
fonksiyonunu kullanarak sadık tüketiciye “kalite”, “güven”, “lüks” ve “güç” mesajı
göndererek imaj yaratmayı hedefler.46
38 Suluk/Karasu/Nal, 155. Çolak, 19. Doğan, 9. Akbulut, 12.
39 Çolak, 19. Durceylan, 53. Suluk/Karasu/Nal, 155. Abacıoğlu Viskuşenko, 15.
40 Suluk/Karasu/Nal, 155. G. Uğur Yalçıner ve Erdoğan Karaahmet, Marka Tescilinin Temel İlkeleri ve
Uygulamaları. (Ankara: Murat Yayınları, 2011) 13.
41 Çolak, 19. Kaya, 63. Ayrıca bkz. dn 74. Durceylan, 53. Yargıtay HGK 08.04.2015 T. 2013/11-1885
E., 2015/1161 K. sayılı kararı.
42 Doğan, 9-10. Akbulut, 12.
43 Çolak, 18. Abacıoğlu Viskuşenko, 15.
44 Durceylan, 52. Uluslu, 366.
45 Suluk/Karasu/Nal, 155.
46 Çolak, 19. Suluk/Karasu/Nal, 155.
12
C. Türleri
Markaları çeşitli kıstaslara göre kategorize etmek mümkündür. En temel
haliyle markalar; kullanım amacına, tanınmışlık derecesine, sahiplerine, tescil
amacına ve koruma alanına göre çeşitlenmektedir.47
1. Kullanım Amacına Göre Markalar
Kullanım amacına göre markalar, ticaret markaları ve hizmet markaları olmak
üzere ikiye ayrılmaktadır.48 Ticaret markaları, bir işletmenin imalat veya ticaretini
yaptığı markaları başka iletmelerin mallarından ayırmaya yararken; hizmet markaları
ise bir işletmenin hizmetlerini diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırmaya
yaramaktadır.49 Para, kıymetli evrak, adi senet gibi ayrık durumlar dışında bir taşınır
mal ile ilgili olan ve onun üstüne ve/veya ambalajına konan marka ticaret
markasıdır.50
Hukuksal düzende nispeten yeni olan hizmet markası ise; turizm, bankacılık,
pazarlama, taşımacılık, sigortacılık, muhasebe ve mali müşavirlik gibi alanlarda
faaliyet gösteren teşebbüsler tarafından verilen hizmetlerin bir markaya bağlanarak
ferdileştirilmesini amaç edinir.51
2. Tanınmışlık Derecesine Göre Markalar
Tanınmışlık derecesine göre markalar, standart ve tanınmış markalar olmak
üzere ikiye ayrılmaktadır. Standart markalar alelade markalar olup sahibine sadece
aynı veya benzer mal veya hizmet bakımından koruma sağlarken; tanınmış markalar
toplumun belirli bir kesimi tarafından kabul görmüş markalar olup aynı veya benzer
47 Güneş, 2023, 162. Çolak, 20 vd. Remzi Gemci, Gamze Gülşen ve F. Müge Kabasakal, “Markalar ve
Markalaşma Şartları” Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi C XIV, S I. Nisan.
2009: 109.
48 Taşkın, 10. Doğan, 10. Tekinalp, 370. Abacıoğlu Viskuşenko, 7. Yılmaztekin, 327.
Suluk/Karasu/Nal, 161.
49 Çolak, 20. Gemci, 109. Suluk/Karasu/Nal, 161-162. Akbulut, 13. Tekinalp, 370. Arkan, 43.
Abacıoğlu Viskuşenko, 8.
50 Gemci, 109. Çağlar Özel, Marka Lisans Sözleşmesi. (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2002) 32.
51 Gemci, 109. Doğan, 10. Akbulut, 13. Tekinalp, 370.
13
mal veya hizmetlerin yanı sıra farklı mal veya hizmet sınıfları bakımından da
sahibine koruma sağlayabilmektedir.52
3. Sahiplerine Göre Markalar
Sahiplerine göre markalar; tek sahipli-çok sahipli veya bireysel-ortak-garanti
markaları olmak üzere sınıflandırılmaktadır.53 Bireysel ve tek sahipli markalar, tek
bir tüzel veya gerçek kişiye ait olan markayı ifade ederken; çok sahipli ve ortak
markalar, birden fazla gerçek yahut tüzel kişiye ait olan ve birden fazla kişi veya bir
grup/holding tarafından kullanılan markaları ifade etmektedir.54
Birlikte hak sahipliği kavramı, elbirliği veya müşterek hak sahipliği şeklinde
karşımıza çıkabilmektedir.55 SMK m. 148/3 gereğince marka üzerinde, elbirliği veya
paylı mülkiyet bulunması ve markanın birden fazla kişi adına tescil edilmesi
mümkün olup bu durum marka hukukunda geçerli olan teklik ilkesini ihlal
etmemektedir.56 Zira bu halde marka birden fazla kişi adına tescil edilmiş değildir;
tek bir mülkiyete konudur.57 Dolayısıyla bu husus, eşya hukukundaki malikin birden
fazla kişi olması durumuna göre yapılan ayrımdan farklıdır. Ancak, elbirliğiyle
kullanım halinde paydaşlar, diğer paydaşların izni olmaksızın marka üzerinde tek
başına tasarrufta bulunamazlar.58
Nihayet garanti markaları ise; marka sahibinin mal veya hizmet bakımından
asgari bir kaliteyi, üretim usullerini, coğrafi menşelerini, mal veya hizmetin ortak
özelliklerini garanti ettiği markalardır.59 Garanti markaları, ferdi markaların
tanınmasına, tutulmasında ve ayırt etme gücünün artmasında etkili olmaktadır.60
Örneğin; “TSE”, “ISO 9000”, “CE” ve “WOOLMARK” markaları birer garanti
markasıdır.61
52 Çolak, 20. Doğan, 11. Suluk/Karasu/Nal, 163. Abacıoğlu Viskuşenko, 11.
53 Taşkın, 11. Gemci, 109. Abacıoğlu Viskuşenko, 9. Suluk/Karasu/Nal, 162.
54 Uzunallı, 39. Çolak, 21. Akbulut, 13. Tekinalp, 371. Abacıoğlu Viskuşenko, 9.
55 Uzunallı, 39. Çolak, 586-587.
56 Uzunallı, 39. Çolak, 586 vd.
57 Uzunallı, 39. Abacıoğlu Viskuşenko, 10. Tekinalp, 371.
58 Suluk/Karasu/Nal, 162.
59 Taşkın, 12. Gemci, 109. Uzunallı, 40. Suluk/Karasu/Nal, 162. Savaş, 191.
60 Uzunallı, 41.
61 Suluk/Karasu/Nal, 163. Akbulut, 13.
14
4. Tescil Amacına Göre Markalar
Bir diğer tasnif kıstası olan tescil amacına göre markalar; normal markalar,
ihtiyat markaları ve koruyucu markalar olmak üzere üçe ayrılmaktadır.62 Normal
markalar, sahibinin kullanmak amacıyla tescil ettirdiği ve bilfiil kullandığı markaları
tanımlamaktadır.
İhtiyat markaları, sahibinin tescil esnasında kullanmayı düşünmediği ancak
ileride kullanmayı planladığı markaları; koruyucu markalar ise, taklit edilmesi
muhtemel bir markanın koruma alanını genişletmek ve başkalarını asıl markadan
uzak tutmak amacıyla asıl markayla ayırt edilemeyecek veya karıştırılacak kadar
benzer nitelikte tescil edilen markalardır.63 Söz temsil “Avec” markasının, ileride
meydana gelecek iltibas, sulandırma ve karıştırılma ihtimaline engel olmak üzere;
görsel, sesçil, yazınsal olarak çok benzer olan “Aveck” veya “Avek” markalarının
tescil edilmesi koruyucu marka örneğidir.
5. Koruma Alanına Göre Markalar
Nihayet koruma alanına göre markalar; markanın tescil yoluyla koruma hakkı
elde ettiği alana göre, ulusal marka, bölgesel marka ve AB markası olarak üçe
ayrılmaktadır.64 AB markası tescili yaptırmak için, marka sahibi gerçek yahut tüzel
kişinin AB üye devletlerinden olma zorunluluğu bulunmamaktadır.65
D. Sınıfları
SMK içeriğinde tanımlaması yapılmamasına karşın marka sınıfları;
Türkiye’nin 1966 yılından bu yana tarafı olduğu 1957 tarihli Nice Anlaşması ve buna
dair TÜRKPATENT Tebliğinde belirtilen, SMK’nun 11. maddesi ve Yönetmeliğin 9.
maddesinde düzenlenen, tescile konu mal veya hizmetlerin kullanıldığı ya da
kullanılacağı mal ve/veya hizmetin kategorik olarak, ana ve alt başlık olarak
62 Çolak, 23.
63 Çolak, 23.
64 Çolak, 24.
65 Çolak, 24.
15
numaralandırıldığı listeyi ifade etmektedir.66 SMK’nun 11/1-c fıkrası gereğince,
marka tescil başvurusunda tescili istenen markanın kullanıldığı ya da kullanılacağı
mal ve hizmetlerin sınıflara ayrılarak sınıf numaraları ile liste halinde belirtilmesi
gerekmektedir.67
Her ne kadar EUIPO ve TÜRKPATENT gibi ulusal tescil otoritelerinin
düzenlediği ve referans olarak yayımladığı tebliğlerin uluslararası alanda
bağlayıcılığı olmasa da 30.12.2016 tarihli 29934 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin
Tebliğ, Türk Marka Hukuku açısından en güncel sınıflandırma tebliğidir.68 Türk
Hukuk Sisteminde, Nice Sınıflandırma Listesi bir yan sistem olarak kabul
edilmiştir.69 Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına
İlişkin Tebliğ’in ilk 1 ila 34. sınıfları ticaret markalarına, 35 ila 45. sınıfları ise
hizmet markalarına aittir.70
Nice Sınıflandırma Listesi, zamanla meydana gelen teknolojik gelişmeler ve
değişimler sebebiyle vuku bulan ihtiyaçlar doğrultusunda güncellenmektedir.
Sınıflandırma listelerinin asıl amacı, marka tescil başvuruları ve koruma kapsamının
belirlenmesini kolaylaştırmaktır. Zira marka, sadece tescil edildiği sınıflar yönünden
koruma hakkı elde edecektir.71 Marka tescil başvurusunda, tescili talep olunan her bir
sınıf için belirlenen başvuru ücreti ayrı ayrı ödenir. Tescil başvurusunda, alt başlık
yerine ana başlığın belirtilmesi halinde, başvuruya konu markanın ana başlık altında
yer alan tüm marka alt sınıflarını sağladığı ve başvurunun tüm alt sınıflar için
yapıldığı kabul edilir.72
66 Çolak, 151. Savaş, 41. Suluk/Karasu/Nal, 196. Hakan Pehlivan, “Marka Tescilinde Mal ve
Hizmetlerin Sınıflandırılmasında Yapılacak Değişiklikler Nice Sınıflandırma Sistemi 11. Versiyon”
Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi Yıl: 18 C XIX, S 2016/2 2017/1. Nisan.
2017: 150.
67 Çolak, 151.
68 Savaş, 41. Çolak, 151 dn 627. CJEU C-501/15, EUIPO v. CACTUS kararı, 11.10.2017 tarihli karar,
par. 40. .
Ayrıca TPMK ve WIPO Tebliğ ve Sınıflandırma Listeleri için bkz.:
.<
https://nclpub.wipo.int/enfr/?basic_numbers=show&class_number=1&explanatory_notes=show&gors
=&lang=en&menulang=en&mode=flat¬ion=&pagination=no&version=2024010>.
69 Savaş, 42.
70 Taşkın, 10-11. Durceylan, Tez, 34. Çolak, 151. Savaş, 42-43. Uzunallı, 53.
71 Savaş, 41.
72 Çolak, 154.
16
E. Markaların Tescili ve Korunması
1. Marka Tescil Süreci
Ticari hayatta kullanılan bir işaretin marka olarak tescil edilmesi zorunluluğu
bulunmamaktadır. Buna karşın SMK md. 7’ye göre, bir işaretin hukuken
korunabilmesi için TÜRKPATENT nezdindeki marka siciline tescili zorunludur;
başka bir deyişle işaretin, marka olarak tescil ettirilmemesi halinde SMK’nun
sağladığı korumadan faydalanması mümkün değildir. SMK md. 11/2 gereğince, her
başvuruda sadece bir markanın tescili yapılmaktadır; bu sebeple korumadan
faydalanılabilmesi için her marka için ayrı başvuru yapılması gerekmektedir.
SMK’nun 3. maddesinde göre marka tescil başvurusu, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olan yahut vatandaşı olmasa dahi Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde
yerleşim yeri olan veya ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerce, Paris
Sözleşmesi veya 15.04.1994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması
hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerce, mütekabiliyet ilkesi uyarınca
Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan
devletlerin uyruğundaki kişilerce yapılabilmektedir.73 Marka tescil başvurusunda
bulunan kişinin tacir olması, markanın kullanımda olması şart değildir.74
SMK md. 11’e göre marka tescil başvurusu, TPMK nezdinde geçerli kabul
edilen başvuru formunun doldurularak elektronik ortamda sunulması ile yapılır.
Başvuru formunda; başvuru sahip/lerinin kimlik ve iletişim bilgilerinin, başvuru
vekil aracılığı ile yapılıyorsa vekilin kimlik ve iletişim bilgilerinin, varsa rüçhan
hakkı talebine ilişkin bilgelerin, SMK’nun 4. ve SMK Yönetmeliğinin 7. maddesinde
belirtilen koşulları taşıyan marka örneğinin, marka örneğinde Latin alfabesi dışında
başka harf veya harfler kullanılmış ise bunların Latin alfabesindeki karşılığının,
marka başvurusuna konu olan malların veya hizmetlerin Nice Anlaşmasına göre sınıf
73 Çolak, 140. Ayrıca TRIPs anlaşmasının 1. maddesi gereğince, Paris Sözleşmesi’nin taraf olmayıp
TRIPs anlaşmasına taraf olan ülke vatandaşları da Paris Sözleşmesi’nin taraf devlet mensubu olarak
kabul edilmekte ve marka tescil başvurusunda bulunarak korumadan faydalanabilmektedir. Uzunallı,
50.
74 Çolak, 139. Uzunallı, 49.
17
numaraları ve bu numaralara uygun olarak düzenlenmiş listesinin, yetkili kişi veya
kişilerce atılmış imzanın, başvuruya ve varsa rüçhan hakkı ile birden fazla başvuruya
ilişkin ilave sınıf ücretinin ödendiğine dair bilginin, varsa muvafakatnameye ilişkin
bilgilerin, varsa ortak temsilciye ilişkin bilgilerin, varsa ilave sayfa sayısı ve eklere
ilişkin bilgilerin yer alması zorunludur. Aksi takdirde başvuru işlemden kaldırılarak
başvurucunun talebi üzerine başvuru ücreti sahibine iade edilecektir.
TPMK’na yapılan başvuru, kurum tarafından “şeklî” ve “mutlak red nedenleri
(esas)” yönünden ilk inceleme sürecine tabi tutulur.75 Şeklî inceleme; SMK’nun 15.
ve Yönetmeliğin 4, 5 ve 6. maddeleri çerçevesinde yapılır. Şeklî eksiklik bulunması
halinde başvuru sahibine eksiklikleri gidermek için iki aylık süre verilir; başvuru
tarihi eksikliğin giderildiği tarih saat ve dakika itibariyle kesinleşir. Eksikliği
giderilmeyen başvuru ise işlemden kaldırılır.76 SMK’nun 16/1 fıkrasında göre
başvurunun şeklî yönden eksikliği bulunmadığına karar verilirse, SMK’nun 5.
maddesine göre mutlak red nedenleri yönünden başvurunun incelenmesine geçilir.
Bu inceleme esnasında başvuru kapsamındaki mal veya hizmetlerin hangileri
yönünden markanın tescil edilip edilemeyeceğine bakılır.
İnceleme sonucunda koşulları taşımayan başvuruların reddine; koşulları
eksiksiz taşıyan başvuruların ise -marka başvuru numarası ve tarihi, başvuru
sahibinin uyruğu, kimlik ve iletişim bilgileri, markanın örneği, red ve kabul edilen
mal ve hizmetlerin listesi ve sınıfları, varsa marka vekiline ilişkin bilgiler, varsa
rüçhan hakkına ilişkin bilgi ve belgeler ve sair bilgilere yer verilerek- Marka
Bülteninde yayımlanmasına karar verilir.77 556 sayılı mülga MarKHK’dan farklı
olarak, 2017/1001 sayılı Yeni AB Marka Tüzüğü’nün 46. maddesine eşdeğer
düzenlenen SMK m. 18’de “yayıma” ve m. 20’de “karara” itiraz olmak üzere iki ayrı
müessese bulunmaktadır.78
Yeni düzenlemeye göre; Marka Bülteninde yayımlandıktan sonra iki aylık
süre içerisinde, ilgili kişilerce SMK’nun 5. ve 6. maddeleri çerçevesinde mutlak ve
nisbî red nedenleri yönünden yayıma karşı yazılı ve gerekçeli şekilde itiraz
75 Çolak, 155. Savaş, 44. Aker, 66. Suluk/Karasu/Nal, 196.
76 Savaş, 44. Aker, 68. Uzunallı, 53.
77 Çolak, 161. Savaş, 54-55. Uzunallı, 74. Suluk/Karasu/Nal, 197.
78 Çolak, 161. Uzunallı, 120. Suluk/Karasu/Nal, 198.
18
edilebilecektir. İlgili kişi, markanın tescilinden zarar görebilecek kişi anlamına
gelmektedir.79 İtirazın incelenmesi için muteriz tarafından itiraz süresi içerisinde
itiraz ücretinin ödenerek Kuruma bildirilmesi zorunludur; aksi halde itiraz
yapılmamış sayılır. Yayıma itirazı inceleyecek mercii Yeniden İnceleme ve
Değerlendirme Kurulu’dur. Kurul, itiraz edilen marka başvurusu incelemesinde yer
almamış bir başkan ve en az iki uzman üyeden oluşur. İnceleme esnasında başvurusu
sahibi; hem muterizin kullanımını ispat etmesini talep eder hem de markayı
kullandığını ispat etmeye çalışır.
YİDK tarafından verilecek olan karara karşı, karardan zarar gören tarafın iki
ay içerisinde yazılı ve gerekçeli olarak itiraz etmesi mümkündür. Aynı şekilde karara
itirazın süresinde, gerekçeli ve yazılı yapılmaması, itiraz ücretinin ödenmemesi
itirazın yapılmamış sayılmasına sebebiyet verecektir. Kurul, gerekli gördüğü takdirde
taraflardan itiraz hususunda ek bilgi ve belgeler isteyebilecektir. Karara itiraz, 60 gün
içerisinde YİDK tarafından nihai karara bağlanacaktır; 60 gün içerisinde Kurulun
sessiz kalması halinde itiraz zımnen reddedilmiş sayılır.80 YİDK kararlarına karşı,
kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içerisinde Ankara Fikrî ve Sınai Haklar
Hukuk Mahkemesi nezdinde iptal davası açılması mümkündür.81
2. Markanın Hukuken Korunması
Özel hukukta mülkiyet hakkının korunması için öngörülen istihkak, haksız el
atmanın önlenmesi gibi davalar, cismani varlığı olmayan fikri hakların korunması
bakımından işlevsiz kalmaktadır.82 Bu nedenle; fikrî hakların üçüncü kişiler
tarafından haksız kullanılmasının önüne geçmek adına, özel kanunlarda koruma
mekanizmaları birtakım öngörülmüştür.83 Böylece gayri maddi marka hakkının,
sahibine tam kullanma yetkisi vermesinin bir sonucu olarak üçüncü kişilerin izinsiz
kullanımı bir hak ihlali teşkil edecek ve hakkın tescilli olması halinde ilgili (marka,
patent ve faydalı model, tasarım, coğrafi işaret için) SMK, (fikir ve sanat eserleri
için) FSEK ve sair mevzuat düzenlemesi kapsamında koruma gündeme gelecekken,
79 Savaş, 56. Çolak, 162-163. Uzunallı, 120. Suluk/Karasu/Nal, 197.
80 Çolak, 166. Aker, 173.
81 Savaş, 76. Çolak, 166. Aker, 67. Uzunallı, 127. Suluk/Karasu/Nal, 206 ve 376.
82 Işık Yaşlı, 23. Tekinalp, 6. Altın, 41.
83 Işık Yaşlı, 23. Altın, 41.
19
tescilsiz olması halinde TBK’nun haksız fiil hükümleri ile TTK’nun haksız rekabet
düzenlemeleri gündeme gelecektir.84
a. Tescilli Markaların Korunması
Bir işaretin ticari hayatta marka olarak kullanılması için TÜRKPATENT
siciline tescil edilmesi mecburiyeti bulunmamakla birlikte, marka hakkı sahibinin
6769 sayılı SMK’nda öngörülen koruma haklarından yararlanabilmesi için bu hakkı
tescil ettirmesi gerekmektedir. Böylelikle markasını tescil ettiren hak sahipleri, daha
güçlü ve geniş bir koruma elde edecektir. Keza yurtdışında tescilli olsalar dahi,
Türkiye’de TÜRKPATENT sicilinde tescilli olmayan markalar, özel yasa olan 6769
sayılı SMK’nun tanıdığı korumadan faydalanamayacaktır.
Marka hakkı, soyut bir hak olmakla birlikte sahibine “kullanma” ve
“kendisinden başkalarının kullanmasına engel olma” şeklinde iki tür yetki
tanımaktadır.85 Dolayısıyla her hak gibi, fikri ve sınai bir mülkiyet hakkı olan marka
hakkının da ihlallere ve tecavüzlere karşı korunması mümkündür. Bu koruma tescil
yoluyla elde edilir ve TPMK’na başvuru tarihinden itibaren 10 yıl süreyle geçerli
olmak üzere kurulmaktadır; sürenin sonunda yapılacak başvuru ile korumayı
yenilemek ve her başvuru ile korumayı 10’ar yıl daha uzatmak mümkündür.86 SMK
22/3 fıkrası kapsamında sicilde aleniyet ilkesi mevcuttur.87 Markayı sicile
kaydetmeden önce ticari hayatta kullananlar için tescil kurucu değil açıklayıcı nitelik
taşımaktadır.88 Hukuki koruma, tazminat davası açma hakkı ve SMK 7/4 maddesince
marka hakkı sahibine sağlanan haklar ise, tescilin TÜRKPATENT bültenindeki
yayım tarihiyle başlar.89
84 Işık Yaşlı, 23. Yusufoğlu, 25.
85 Kıdıl, 5.
86 Çolak, 568 ve 574. “Koruma süresinin 10 yıl olması, TRIPs anlaşmasına bir aykırılık teşkil
etmemektedir. Zira TRIPs anlaşması ‘asgari koruma düzeyi’ni belirlemekte olup üye devletlerin daha
düşük derecede koruma öngörmeleri mümkün olmamakla beraber, bundan daha yüksek derecede bir
koruma kabul etmeleri mümkündür.” Durceylan, 30. Gönen, 13. Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T.
19.09.2023, E.T. 28.02.2024
.
87 Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T. 07.09.2023, E.T. 28.02.2024
.
88 Çolak, 574. Kıdıl, 7. Aksi yönde görüş için bkz. Dilek Cengiz, Türk Hukukunda İltibas veya İktibas
Suretiyle Marka Hakkına Tecavüz. (İstanbul: Beta Yayınları, 1995) 38-39.
89 Çolak, 161 ve 574.
20
SMK’nun 3. maddesi gereğince tescilin sağladığı korumadan yararlanacak
kişiler şunlardır: (a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, (b) Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek
veya tüzel kişiler, (c) Paris Sözleşmesi veya 15.04.1994 tarihli DTÖ Kuruluş
Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler, (ç) mütekabiliyet ilkesi
uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere sınai mülkiyet hakkı koruması
sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler.
Marka hakkını tescil ettiren hak sahibi, haklarının başka işletmeler tarafından
ihlal edilmesi halinde SMK’nun 29. ve 29/1-a fıkra yollaması ile 7. maddelerinde
belirtilen korumalardan faydalanabilecektir. Marka hakkının korunmasından
kaynaklanan, sahibine sağladığı haklar temel olarak; tecavüzün tespiti, tecavüzün
durdurulması, önlenmesi ve kaldırılması, tazminat (maddi, manevi, itibar) davaları
ikame etmek ve benzer yahut aynı markalar ile karıştırılma ihtimali yüksek olan
markaların sicilden terkinini (tescil engeli olarak koruma)90 talep etmek olarak
gösterilebilir.
b. Tescilsiz Markaların Korunması
Marka hakkını tescil ettirmeksizin kullanan hak sahiplerinin -markanın
tanınmış olması ihtimali haricinde- 6769 sayılı SMK’nda belirtilen koruma
hükümlerinden faydalanması mümkün değildir.91 Zira SMK hükümleri sadece tescilli
markaların korunmasına ilişkin düzenlemeler içermektedir. Bu halde marka hakkı,
6102 sayılı TTK’nun 54. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet
hükümlerine göre korunacaktır.92 Fikrî mülkiyet hakları için özel olarak düzenlenen
mevzuatlarda fikrî hakkın korunası amaçlanmakta, fikrî mülkiyetlerin ihlal edildiği
durumlar özel olarak irdelenmekte, bunların karşılığında uygulanacak yaptırımlar da
ayrıca düzenlenmektedir.
90 Çolak, 471.
91 İlhami Güneş, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Işığı İle Uygulamalı Marka Hukuku 2. Baskı.
(Ankara: Adalet Yayınevi, 2020) 27.
92 Güneş, 2023, 27. Sabih Arkan, Marka Hukuku C 1. (Ankara: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Yayını No 520, 1997) 225.
21
Haksız rekabet hükümleri ise TTK kapsamında daha genel nitelikli
düzenlemelerden ibaret olup fikrî hakkın korunmasından ziyade dürüst ticaretin
korunmasını amaç edinmektedir. Böylece özel kanunla düzenlenen geniş ve spesifik
koruma yelpazesinden faydalanmak yerine TTK’nun genel hükümlerinde yer alan
düzenlemelere göre koruma sağlanacaktır.93
Çalışmamızın devamında haksız rekabete ilişkin detaylı incelemelerde
bulunulacak olup tekrara düşmemek adına bu başlık altında değinilmeyecektir.
Ancak şunu belirtmekte fayda vardır; haksız rekabet halinin varlığında aranan
koşullar ile fikrî ve sınai mülkiyet hakları bakımından düzenlenen kanunlarda
koruma için aranan koşullar birbirinden oldukça farklıdır. Çoğu zaman sınai mülkiyet
hakkı ihlaline yol açan bir davranış, haksız rekabet olarak görülmemektedir.94
Örneğin Yargıtay Özel Daire tarafından onanan bir kararda; tescilli tasarımın
yenilenmeyerek hükümden düşmesi nedeniyle korumanın kalktığı ve üçüncü
kişilerce tescilsiz tasarımın kullanılmasının artık izne tabi olmadığı, somut olayda
554 sayılı KHK m. 52’ye göre koruma sağlamanın mümkün olmadığına ve TTK m.
56’ya göre de aldatıcı hareket ve hüsnüniyet kurallarına aykırılık suretiyle iktisadi
rekabetin suistimale uğradığının kanıtlanamadığı, hileli ve rekabeti bozucu
davranışın varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.95
Dolayısıyla tescilli markanın, TTK haksız rekabet hükümleri yerine SMK özel
düzenlemeleri kapsamında daha detaylı ve spesifik bir korumadan faydalanacağını
söylemek yanlış olmaz.
c. Tanınmış Markaların Korunması
(1) Tanınmış Marka Kavramı
Ülkesellik ve sınıf esaslı koruma ilkeleri gereğince her marka sicile kayıtlı
olduğu mal ve hizmetler özelinde, tescil edildiği ülkede korunma hakkına sahiptir;
başka bir deyişle, kural olarak bu mal veya hizmetlerin ve koruma ülkesinin (lex loci
93 Uluslu, 371.
94 Ozan Ali Yıldız, Haksız Rekabet Hukuku. (İstanbul: On İki Levha Yayınları, 2023) 11.
95 Yargıtay 11. HD. 13.11.3018 T. 2017/1401 E., 2018/6999 K. sayılı kararı.
22
protectionis) dışında korunma hakkı markaya tanınmamaktadır.96 Bu kuralın istisnası
olarak tanınmış markalar gösterilebilir; tescil ilkesinin istisnasını oluşturan tanınmış
marka, marka hukukunda en çok tartışılan konuların başında gelmektedir.97
Tanınmış markanın her somut olaya göre farklılık göstermesi ve değişken
olması sebebiyle, ne 1965 tarihli mülga 551 sayılı Markalar Kanunu’nda, ne mülga
556 sayılı MarKHK’da ne de güncel 6769 sayılı SMK’nda bu kavramın tanımı
yapılmamıştır.98 Yalnızca SMK’nun 6/4, 6/5 ve 7/2-c fıkralarında, “Paris
Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesine göre tanınmış markalar”dan ve
“Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi”nden bahsedilmektedir. Ancak Paris
Sözleşmesi’nde de tanınmış marka kavramının açıklaması bulunmamaktadır.99 Paris
Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi, 1925 yılında yapılan La Haye
Konferansı’nda eklenmiş olup üye ülkelerin korunmayı talep ettikleri ülkede tescil
edilmemiş ve bu nedenle korunmayan markalarının üçüncü kişilere karşı korunması
amaçlanmıştır.100
Mevzuattaki bu boşluk, Türk Hukukumuzda doktrin ve içtihatlarla
doldurulmaya çalışılmaktadır. Arkan tanınmış markayı, “reklam gücü yüksek, kalite
sembolü haline gelmiş, o markayı taşıyan mal ve hizmetlerle ilgisi olmayan kişilerce
de bilinen marka” olarak tanımlamaktadır.101 Tekinalp ise, “dünya çapında olmasa
bile, yurt içinde ve yurt dışında ilgili çevrelerce bilinen Paris Sözleşmesi’nin üye
devletlerden birinin vatandaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari
veya sınai işletmeye sahip kişilere ait marka” olarak tanımlamaktadır.102 Yasaman da
tanınmış markayı Tekinalp ile benzer bir şekilde tanımlarken, “ilgili çevrelerce
bilinme” kriterinin ürünün hitap ettiği müşteri kitlesine göre belirlenmesi gerektiğini
96 Suluk/Karasu/Nal, 4. Güneş, 2023, 216. Çolak, 594. Kıdıl, 44. Yargıtay 11. HD. 25.12.1999 T.
1999/4928 E., 1999/7026 K. sayılı kararı. (emsal.uyap.gov.tr) Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T.
19.09.2023, E.T. 28.02.2024
.
97 Çolak, 463 vd.
98 Hamdi Yasaman, Anlam Altay, Tolga Ayoğlu, Fülürya Yusufoğlu ve Sinan Yüksel, Marka Hukuku
556 Sayılı KHK Şerhi C I. (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2005) 247. Zeynep Yasaman, İnternette Marka
Hakkının İhlali. (İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2020) 88.
99 Akbulut, 15 ve 23. Hanife Öztürk Dirikkan, Tanınmış Markanın Korunması 1. Baskı. (Ankara:
Seçkin Yayınları, 2003) 52.
100 Akbulut, 21. Dirikkan, 51. Dilmaç, 71. “1883 yılında 11 ülke tarafından imzalanan Paris
Sözleşmesi, imzalandıktan sonra 1925, 1934, 1958, 1967, 1990 yıllarında değişikliğe uğramıştır. Bu
değişikliklerin adı sırasıyla: La Haye, Londra, Lizbon, Stockholm ve Brüksel’dir.”
101 Arkan, 93.
102 Tekinalp, 411.
23
ifade etmektedir.103 Kayıhan ise tanınmış marka için, “Türkiye’de tescilli olsun ya da
olmasın, bir gerçek ya da tüzel kişiye sıkı bir şekilde aidiyetlik, garanti, kalite,
kuvvetli reklam, yaygın bir pazarlama ve dağıtım ağına sahip olan, sadece markanın
hitap ettiği sektörde değil, diğer sektörlerde de bilinen, coğrafi sınır, kültür, yaş farkı
da gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya bir
çağrışım çıkaran markalardır.” ifadesini kullanmaktadır.104
Yargıtay Özel Daire’nin bir kararına, “Tanınmış marka, bir şahsa veya
teşebbüse sıkı bir şekilde marufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir
dağıtım sistemine bağlı, müşteri akraba, dost, düşman, ayrımı yapılmadan coğrafi
sınır, kültür, yaş farkı gözetmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks
halinde ortaya çıkan çağrışımdır… Tanınmış marka kavramı ile, bir ülkenin bir veya
birkaç yöresinde tutunmuş markalar değil, dünya çağında olmasa bile yurt içi ve yurt
dışında ilgili çevrelerce bilinen Paris Sözleşmesi’ne üye devletlerden birinin
vatandaşına veya o ülkelerden birinde yerleşik olan ya da ticari veya sınai işletmeye
sahip kişilere ait bulunan markalar kastedildiği anlaşılmalıdır.” şeklinde
tanımlanmaktadır. 105
(2) Tanınmış Marka ile Bağlantılı Kavramlar
Yukarıda belirtilen tanımlamaların dışında tanınmış marka, Paris Sözleşmesi
kapsamında tanınmış marka ve Türkiye’de tanınmışlık düzeyine ulaşmış marka
olmak üzere ikiye ayrılır; bu iki kavramın genel adı olup başlı başına bir
kavramdır.106 Bunun yanı sıra, tanınmış marka ile ilintili olan herkesçe bilinen
marka, maruf marka, ünlü marka, dünya markası gibi kavramlara da değinmekte
fayda vardır.
Herkesçe bilinen marka kavramı, yeni ve farklı bir kavram gibi görünse de
Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesinde yer alan “well-known” ifadesinin
103 Yasaman, KHK Şerhi, 410.
104 Şaban Kayıhan, “Yargıtay Kararları Işığında Tanınmış Marka” Atatürk Üniversitesi Erzincan
Hukuk Fakültesi Dergisi, C VII, S 1-2. Haziran. 2003: 426.
105 Akbulut, 25. Ayrıca bkz. Yargıtay 11. HD. 29.01.1999 T. 1998/5372 E:, 1999/256 K. sayılı kararı.
(emsal.uyap.gov.tr)
106 Asena İrem Okudur, Paris Sözleşmesi’ne Göre Tanınmış Marka ile Türkiye’de Belirli Bir
Tanınmışlık Düzeyine Ulaşmış Markanın Korunması Yüksek Lisans Tezi. (Ankara: Başkent
Üniversitesi, 2022) 2.
24
çevirisinden ibarettir.107 Esasen burada çeviri hatası mevcuttur, zira bu ifadenin
Türkçemizdeki karşılığı “iyi bilinen” anlamına gelmektedir.108 Dolayısıyla bu
kavram, tanınmış marka için aranan bir koşuldan öteye geçmemektedir.
Maruf marka, 551 sayılı mülga Markalar Kanunu’nun 15/2 fıkrasında
kullanılmıştır ve tanınmışlık durumunun bir çevreyle sınırlı olduğu marka türünü
ifade eder.109 Başka bir deyişle maruf marka, yalnızca belirli bir bölgede tanınan,
belirli alıcı çevresinin dışına çıkmayan markadır.110 Fakat Paris Sözleşmesi’ne göre,
tanınmış markanın Türkiye’de kullanılması koşulu bulunmadığı için bu terim,
tanınmış markayı tanımlamada yetersiz kalmaktadır.111
Bir diğer terim olan ünlü marka, yüksek ve olağanüstü tanınmışlığı bulunan,
yalnızca tescil edildiği mal veya hizmetin hitap ettiği çevre tarafından değil herkesçe
iyi bilinen markayı tanımlamaktadır.112 Ünlü markanın, tanınmış marka kavramını
tam olarak karşıladığı noktasında görüş birliği bulunmamaktadır. Dirikkan’a göre,
tanınmış marka ile ünlü marka birbirlerinden farklı kavramlar olup ünlü markanın
tanımlama koşulları daha esnek yorumlanarak tanınmış markanın bir türü
olduğundan söz etmek mümkün değildir.113 Oytaç’a göre, tanınmış markalar sadece
aynı veya benzer mal ve hizmetler için korunurken, ünlü markalar bütün mal ve
hizmetler yönünden korunur.114 Ünlü marka ve tanınmış marka için ayrı ayrı yasal
düzenleme ve tanımlama bulunmadığından, koruma açısından tanınmış markalar için
geçerli olan hükümler uygulanmaktadır.115
Son olarak dünya markası ise; toplumda somut bir mal veya mal grubu ile
özdeşleşmiş, dünya çapında satılan, fiilen bazı ülkelerde markanın kullanıldığı
107 Okudur, 3.
108 Okudur, 3. Dilek İmirlioğlu, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Marka Hukukunda Ayırt
Edicilik ve Markanın Ayırt Ediciliğinin Zedelenmesi 2. Bası. (Ankara: Adalet Yayınevi, 2018) 213.
109 Akbulut, 29. Okudur, 4. Şule Dilmaç, Uluslararası Metinlerde Tanınmış Marka ve Sulandırılması.
(Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2014) 33.
110 Akbulut, 29. Abacıoğlu Viskuşenko, 18.
111 Akbulut, 29. Dirikkan, 41.
112 Akbulut, 30.
113 Dirikkan, 43-44.
114 Kutlu Oytaç, Son Uluslararası Değişikliklerle Mukayeseli Markalar Hukuku 1. Baskı. (Ankara:
Beta Yayınevi, 2002) 59-60. Okudur, 5.
115 Dirikkan, 44. Akbulut, 30.
25
malların satışı yapılmasa dahi bu ülkelerde de bilinen markalardır.116 Söz temsil;
“Prada”, “Pepsi”, “McDonald’s”, “Nike” gibi markalar dünya markalarıdır. Dünya
markaları, yüksek tescil masraflarından dolayı her ülkede tescil edilemezler.117 Paris
Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi ile, tanınmış bir markanın tescil edilmediği
ülkede dahi koruma hakkı elde edeceğinden, dünya markası kavramından
bahsetmenin pratikte bir faydası bulunmamaktadır.118 Zira bir markanın tanınmış
marka olarak zikredilebilmesi için dünya markası olma mecburiyeti
bulunmamaktadır.119
Esasen yukarıda izah edilen benzerlik taşıyan tanımlar, tanınmış markanın
birer unsuru olup tek başlarına tam karşılığını teşkil etmemektedir. Ayrıca farklı ve
yeni bir anlam ifade etmedikleri için, tanınmış marka yerine tercih edilebilecek bir
terim vasfını haiz değillerdir.
(3) Tanınmış Markanın Kriterleri
Ülkemizin de tarafı olduğu, Paris Sözleşmesi ve TRIPs anlaşmasının İngilizce
metinlerinde “wellknown mark”, ABD Lanham Act’te “famous marks”, AB
mevzuatında ise “reputed mark” veya “mark, has a reputation” olarak adlandırılan
tanınmış marka; farklı sınıf mal ve hizmetler yönünden de koruma elde edebilecek
derecede tanınmış ve ayırt ediciliği yüksek markalardır.120 Paris Sözleşmesi’nin 1. ve
mükerrer 6. maddesinde yer alan “herkesçe bilinme” koşulundan vazgeçilerek,
TRIPs anlaşmasının 16.2 maddesinde yer aldığı üzere “ilgili sektörde tanınmışlık”
hususunun yeterli olacağı kararlaştırılmıştır.121 Yapılan değişiklikle “ilgili sektörde
tanınmışlık” konusunda “sektördeki ilgililerin önemli bir bölümü” denilmekle sayısal
116 Akbulut, 30. Dirikkan, 47. Oytaç Kutlu, “Tanınmış Markalarda Uluslararası ve Ulusal Kavram
Kargaşası”, İstanbul Barosu Dergisi C 75, S 789. 2001: 839. Dirikkan, 47. Tekinalp, 411. Abacıoğlu
Viskuşenko, 18.
117 Akbulut, 31.
118 Okudur, 4. Sami Karahan, “Tescilsiz Markanın Korunmasında Marufiyet (Bilinirlik) Şartı”, Ankara
Barosu FMR Dergisi, C 4, S 2. 2004:19-20. Dilmaç, 72.
119 Oğuzhan Hacıömeroğlu ve Zeliha İnce, “Ulusal ve Uluslararası Düzenlemeler İle Yargıtay
Kararları Işığında Tanınmış Markanın Sulandırılması”, Ticaret ve Fikrî Mülkiyet Hukuku Dergisi C 6,
S 1-75. Haziran. 2020: 96-97. Hamdi Yasaman, Anlam Altay, Tolga Ayoğlu, Fülürya Yusufoğlu ve
Sinan Yüksel, Marka Hukuku 556 Sayılı KHK Şerhi C I. (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2004) 253.
120 Çolak, 464. Yasaman, 89 dn 272. CJEU C-328/06, Afredo Nieto v. Leonci Monlleo, 22.11.2007
tarihli kararı, par. 17. Durceylan, 47.
121 Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T. 14.04.2023, E.T. 29.02.2024
.
26
veya oransal bir açıklamaya yer verilmemektedir.122 Elbette herkesçe bilinme
olgusundan, mal veya hizmetin hitap ettiği ilgili kesim anlaşılmalıdır.123 Markanın
kapsamına giren mal ve hizmetler, genel nitelikteki tüketim ürünü ilişkinse; ilgili
kesim, geniş anlamda kamudur. Eğer mal veya hizmetin çok özel bir uygulaması
varsa veya yalnızca profesyonel ya da endüstriyel kullanıcı hedef alıyorsa ilgili
kamu, söz konusu mal ve hizmetle ilgilenen alıcılarla sınırlı olacaktır.124
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’nün (WIPO) Tanınmış Markalar Uzmanlar
Komitesi (Committee of Experts on Well-Known Marks) tarafından, herhangi bir
markanın tanınmış olup olmadığı kanısına varabilmek için kıstas olarak belirlediği
bir takım kriterler bulunmaktadır.125 Bu kriterler; markanın sektörde bilinme/tanınma
derecesi, markanın kullanım süresi, derecesi, coğrafi bölgesi, markanın uygulandığı
ürün ya da hizmetlerin fuar veya sergilerdeki tanıtımları, reklam ve sunumların
süresi, dereceği ve coğrafi bölgesi, markanın tanınmış olduğuna ilişkin mahkemeler
ve kurumlar nezdinde yapılan değerlendirmeler, marka hakkını korumak için marka
sahibi tarafından yapılan girişimler, markanın korunduğu bölgedeki pazar payı,
markanın doğuştan veya kazanılmış ayırt ediciliğinin derecesi, markanın elde ettiği
kalite imajı, markanın dünyada ne ölçüde tescilli olduğu, markanın dünya çapında
elde ettiği tescilin münhasırlığı, markanın dünya çağında ne ölçüde kullanıldığı vb.
olarak belirtilmektedir.126 Elbette bu kriterler, tanınmışlığın belirlenebilmesi için bir
ön koşul değil, sadece Komite tarafından referans olarak belirlenmiş bir rehber
niteliğinedir. Öyle ki bazı durumlarda bu kriterlerin tümü yerine bir veya birkaç
tanesinin varlığı yeterli olabilmekte, hatta bazı durumlarda hiçbir kriter esas
122 Çolak, 466. Gül Büyükkılıç, Marka Hukukunda Tanınmış Markanın Sulandırmaya Karşı
Korunması. (İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2019) 70.
123 Çolak, 466.
124 EUIPO, Guidelines for Examination in the Office, Part C Opposition, V.1, 01.02.2020, 1074.
Ayrıca bkz. T-345/08 & T-357/08, Botolist v. Botocyl; 10/05/2012, C-100/11 P, par. 65-67. R
1265/2010-2, MATTONI (fig.) v. MATTONI 04/08/2011, par. 44.
125 Çolak, 481 vd. Akbulut, 31 vd. Abacıoğlu Viskuşenko, 29 vd. Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T.
14.04.2023, E.T. 29.02.2024
.
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü Tanınmış Markalar Uzmanlar Komitesi’nin Cenova’da 20-23 Kasım
1997 tarihleri arasında düzenlediği üçüncü oturumda belirtilen kriterler için ayrıca bkz. s. 15.
.
126 Okudur, 19 vd. Uğur Aktekin, Güldeniz Doğan Alkan ve İbrahim Barış Sayar, “Türk Hukuku
Uygulamasında Tanınmış Marka Kavramı ve Koruma Kapsamı”, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi C II, S 2. Aralık. 2016: 12-13.
27
alınmadan başka unsurlarla tanınmışlık değerlendirmesi ve tespitinin yapılması dahi
mümkündür.127
Bunun yanı sıra TPMK’nun da WIPO’nun getirdiği kriterlerden temel olarak
ayrılmaksızın tanınmış markanın varlığını tespit edebilmek için belirlediği bazı
kriterler mevcuttur.128 Bu kriterler; ayırt edicilik derecesi, tanıtım faaliyetleri, marka
değeri, marka tescilinin ve kullanımının yayıldığı coğrafi alan, markanın tescil
süresinin eskiliği, marka sahibi firmanın özellikleri (cirosu, çalışan sayısı, ihraç
miktarı, şube sayısı vb.), markayı taşıyan ürünlerin dağıtım kanalları ve ürünlerin
ithalat-ihracat olanakları, markanın tanınmışlığına ilişkin kamuoyu araştırması,
mahkeme kararları varsa bunların sonuçları ve marka hakkını korumaya yönelik
etkili çalışmaların varlığı, markayı taşıyan ürüne dair alınan belgeler ve ödüller,
markanın niteliği itibariyle tecavüze açık olup olmaması ve tecavüz eylemlerine
maruz kalıp kalmadığı, marka tescilinin kapsadığı mal veya hizmet portföyünün
genişliği, tanınan markanın tanınmışlık düzeyini koruduğu süredir.129
Ayrıca TPE tarafından yalnızca bir kez yayınlanan ve güncellenmeyen Resmi
Marka Gazetesi Özel Sayısında, 1883 tarihli Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6.
Maddesi ve 556 sayılı KHK’nın 7/1-(ı) bendine göre tanınmış marka olarak kabul
edilen markalar yayınlanmıştır; Beko, BMW, Arçelik, Camel, Coca-Cola, Grundig,
Kodak, Lacoste, Mercedes, Marlboro gibi markalar belirtilen özel sayıda yer
almıştır.130 Resmi Marka Gazetesi Özel Sayısından sonra, TPE tanınmış marka
başvurularını kabul etmeye de başlamış ve çevrimiçi olarak tanınmış markaların
sorgulanabildiği bir liste oluşturmuştur.
127 Samiye Eyüboğlu, “Tanınmış Marka”, Ankara Barosu Fikrî Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi C
I, S 2001/2: 117-119. Okudur, 19. Dilmaç, 57. Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T. 14.04.2023, E.T.
29.02.2024
İstanbul BAM 44. HD.
08.12.2022 T. 2020/1705 E., 2022/1721 K. sayılı kararı.
128 Tekin Memiş ve Tolga Ayoğlu, Fikrî Mülkiyet Hukuku Yıllığı 2009. (İstanbul: On İki Levha
Yayıncılık, 2009) 126. M. Anıl Arslanoğlu ve Aksu Dağcı, “Tanınmış Marka”, Legal Fikri ve Sınai
Haklar Hukuk Dergisi, C 2, S 6. Haziran. 2006: 87. Hamdi Yasaman, Prof. Dr. Hüseyin Ülgen’e
Armağan C I. (İstanbul: Vedat Kitapçılık, 2007) 1193. Abacıoğlu Viskuşenko, 42 vd.
129 Okudur, 27 vd. Aktekin/Doğan Alkan/Sayar, 13-14.
Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 2006 yılında yayımlanan Markaların
Tanınmışlık Düzeyleri ile İlgili Esaslar ve Uygulaması Hakkında Tebliğ için bkz.
.
Doğukan Berk Aksoy, aksoy-ip.com, G.T. 03.02.2021, E.T. 16.03.20224.
130 Aytekin/Doğan Alkan/Sayar, 10. Eyüboğlu, 112.
28
Uygulamada mahkemeler de tanınmış markanın tespitini yaparken, somut
olayın özelliklerine uygun düştüğü ölçüde yukarıda belirtilen kriterlerden
faydalanmalıdır.131 Ancak tanınmışlık tespitinin hâkim eliyle mi yoksa bilirkişi
vasıtasıyla mı yapılacağı noktasında görüş farklılığı bulunmaktadır.132 Karahan ve
Tekinalp’e göre; tanınmış markayı belirlemek teknik bilgi ve donanım
gerektirdiğinden, bu husus bilirkişi vasıtası ile araştırılmalı ve ortaya konmalıdır ki
Yargıtay’ın da bu konuda bir kararı mevcuttur.133 Aksi görüşteki Çolak’a göre, bir
markayı tanınmış marka olarak nitelendirmek teknik bilgi gerektirmemektedir, bu
nedenle hâkim tanınmışlık tespitini re’sen yapmalıdır.134
Kanaatimce, her ne kadar tanınmış markanın referans kriterleri WIPO ve
TPMK tarafından belirlenmiş olsa da tanınmış marka, yalnızca ilgili sektörde faaliyet
gösteren veya iştigal eden kişilerce bilinebileceğinden -örneğin mahkeme hâkiminin
farklı uzmanlık alan bilgisi gerektiren tıbbi cihaz firmasının tanınmış olduğunu
re’sen takdir etmesi mümkün olmayacağından- bu konuda tanınmış markanın faaliyet
gösterdiği ve varsa tescil edildiği, alanında uzman bilirkişilerden rapor alınması
isabetli olacaktır. Nitekim “hukukçu bilirkişiler”in görev alarak tanınmış markayı
tespit edebileceğini öngören Yargıtay kararı da eski tarihlidir ki “hukukçu
bilirkişilik” sistemi 6100 sayılı HMK’nda kaldırılmıştır.
(4) Korunması
Tanınmış markalar 6769 sayılı SMK kapsamında sahiplerine; tescil engeli
olarak, hükümsüzlük sebebi olarak, markanın başka şahıslar tarafından
kullanılmasına engel olarak ve Türkiye’de gerçek sahibinin kullanılmasını sağlama
olarak koruma sağlamaktadır. Tanınmış bir markanın Türkiye’de koruma elde
edebilmesi için; başka bir ülkede tanınmasa dahi TPMK nezdinde Türkiye’de tanınan
marka olduğu tespit edilmeli ya da Türkiye’de faaliyette bulunmasa dahi Türkiye’de
131 Okudur, 86.
132 Abacıoğlu Viskuşenko, 115.
133 Tekinalp, 413. Sami Karahan, Marka Hukukunda Hükümsüzlük Davaları 1. Baskı. (Konya:
Mimoza Yayınları, 2002) 77. Yargıtay 11. HD. 04.11.2010 T. 2009/838 E., 2010/11241 K. sayılı
kararı.
134 Uğur Çolak, “Paris Sözleşmesi’nin 6bis Maddesi Anlamında Tanınmış Markalar, Bu Tanınmışlığın
Nasıl Belirleneceği Sorunu ve WIPO Kriterleri”, Ankara Barosu Fikrî Mülkiyet ve Rekabet Hukuku
Dergisi Y 4, C 4, S 2004/2. 2004: 65-66.
29
ve yurtdışında tanınan bir marka olmalıdır.135 Başka bir deyişle, tanınmış markaya
aynı veya benzer mal ve hizmetler yönünden koruma sağlanabilmesi için Türkiye’de
tescil edilmesi şartı bulunmamakla birlikte, farklı mal ve hizmetler bakımından tescil
engeli oluşturabilmesi için Türkiye’de tescilli olması şarttır.
Tecavüze karşı koruma, SMK’nun 29/1-a fıkrasında yapılan gönderme
doğrultusunda SMK’nun 7. maddesinde yer almaktadır. Buna göre; Türkiye’de
tescilli tanınmış bir marka bulunmalı ve bu markanın tescil edildiği mal ve/veya
hizmetlerden farklı olsa bile tanınmış markanın Türkiye’deki tanınmışlık düzeyi
nedeniyle itibarından haksız bir yarar elde edilmesi yahut tanınmış markanın
itibarına zarar verici veya ayırt edici karakterini zedeleyici davranışta bulunulması
(sulandırma, bulandırma, aşındırma, haksız yararlanma) hallerinden birinin somut
olayda mevcut olması gerekmektedir. Ancak SMK’nun sağladığı koruma, Türkiye’de
tescilli olan markaları kapsamaktadır.136 Dolayısıyla Türkiye’de tescilli olmayan
yahut başvuru aşamasında olmayan Paris Sözleşmesi kapsamında tanınmış markalar,
Türkiye’de tecavüze karşı korumadan yararlanamayacaktır.137
Marka hakkının korunmasından kaynaklanan, sahibine sağladığı haklar temel
olarak; tecavüzün tespiti, tecavüzün durdurulması, önlenmesi ve kaldırılması davaları
ile -Türkiye’de tescilli olması koşuluyla- tazminat (maddi, manevi, itibar) davası
ikame etmek ve benzer yahut aynı markalar ile karıştırılma ihtimali yüksek olan
markaların sicilden terkinini (tescil engeli olarak koruma)138 talep etmek olarak
gösterilebilir.
Mülga MarkKHK’dan farklı olarak SMK’nda tescil olmaksızın salt
tanınmışlık hususu mutlak red nedeni olmaktan çıkartılarak nispi red nedeni olarak
ele alınmıştır ve bu haliyle tescil engeli olarak koruma sağlamaktadır. Tescilli
tanınmış markanın mutlak red nedeni olarak TPMK nezdinde re’sen korunması,
SMK 5/1-ç fıkrası ile mümkündür. SMK m. 6/5 gereğince, tescil edilmiş veya tescil
başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık
düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar
135 Akbulut, 21-22. Dirikkan, 51. Kayıhan, 427. Tekinalp, 412. Dilmaç, 73.
136 Abacıoğlu Viskuşenko, 129.
137 Abacıoğlu Viskuşenko, 129. Dirikkan, 79-80.
138 Çolak, 471.
30
görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da
benzer markanın tescil başvurusu, haklı sebep bulunması hali haklı kalmak kaydı ile
tanınmış marka hakkı sahibinin itirazı üzerine reddedilecektir.
SMK m. 25’e göre; tanınmış bir marka, sahibi dışında üçüncü bir kişi
tarafından TÜRKPATENT sicilinde tescil edilmişse, tanınmış markanın sahibinin
tescile karşı açacağı bir dava ile marka tescilini sicilden sildirmesi mümkündür. Buna
hükümsüzlük nedeni olarak koruma denir.
Biz de Çolak, Tekinalp ve Dirikkan’ın görüşüne katılarak, SMK madde 7
hükmünün yoruma kapalı olacak şekilde açık olduğunu belirtilerek, Türkiye’de
tescilli olmayan tanınmış markalar yönünden SMK’nun sağladığı korumadan
faydalanılamayacağını kabullenmekteyiz.139 Bu doğrultuda yukarıda belirtildiği gibi,
TÜKPATENT sicilinde kayıtlı olma halinde SMK’nun, kayıtlı olmama halinde ise
haksız rekabet hükümlerinin sağladığı korumadan faydalanılacaktır.
Tanınmış ve ayırt ediciliği yüksek markalar, bir faaliyet alanında sicile kayıtlı
olmasalar dahi o alanda tüketici nezdinde kabul görmüş ve nam salmış ise evrensel
korunma hakkına sahip olabilecektir.140 Tüketici nezdinde kabul görme, nam salma,
bilinilir olma gibi kavramlardan anlaşılması gereken, markanın temsil ettiği mal ve
139 Abacıoğlu Viskuşenko, 129-130. Tekinalp, 492. Dirikkan, 79-80. Çolak, 472-473.
140 Kıdıl, 47. Çolak, 464 ve 594. Tanınmış marka hakkında; mevzuatımızda yahut uluslararası
sözleşmelerde bir tanımlama yapılmamakla birlikte, SMK 6/4, 6/5 ve 7/2-c fıkralarında Paris
Sözleşmesi’ne atıf yoluyla değinilmiştir. Paris Sözleşmesi’nin 1. Mükerrer 6. Maddesi şu şekilde
kaleme alınmıştır: “Birlik ülkeleri tescilin talep edildiği ülkenin yetkili makamları tarafından söz
konusu ülkede bu anlaşmadan yararlanacağı kabul olunan bir kişiye ait olduğu aynı veya benzer
mallar için kullanıldığı iyi bilinen tanınmış bir markanın herhangi bir karışıklığa yol açabilecek bir
şekilde yeniden reprodüksiyonu, taklit edilmesini veya aslına yakın bir şekilde değiştirilmesini içeren
bir markanın kullanılmasını gerek mevzuat izin verdiği takdirde re’sen, gerekse ilgilinin isteği üzerine
yasaklamayı ve tescilini reddetmeyi veya iptal etmeyi taahhüt ederler. Markanın önemli bir
bölümünün tanınmış bir markanın prodüksiyonundan oluşması veya bu tanınmış markayla
karıştırılabilecek bir taklitten ibaret olması durumunda da bu hükümler geçerli olacaktır.” Tanınmış
markayla ilgili bir diğer önemli uluslararası metin olan TRIPs anlaşmasının 16/2 ve 3. fıkraları şu
şekilde kaleme alınmıştır: “(2) Paris Sözleşmesi’nin 6. mükerrer maddesi markanın tescil edildiği mal
veya hizmetlere de uygun düştüğü ölçüde (mutadis mutandis) uygulanacaktır. Üyeler bir markanın
tanınmış olup olmadığını tespit ederken, markanın promosyonu sonucunda kazanılan herkesçe bilinme
durumunu dikkate alacaklardır. (3) Paris Sözleşmesi’nin 6. mükerrer maddesi markanın tescil edildiği
mal veya hizmetlere benzemeyen mal veya hizmetlere de uygun düştüğü ölçüde kullanılacaktır. Ancak
şu koşulla ki, markanın bu mal ve hizmetlerle ilgili kullanımı bu mal veya hizmetlerle ilgili tescilli
markanın sahibi arasında bir bağlantı olduğunu göstermeli ve bu kullanım şekli nedeniyle tescilli
ticari marka sahibinin menfaatlerinin zarar görme olasılığı mevcut olmalıdır.” Görüldüğü üzere;
ülkemizin de taraf olduğu işbu sözleşmelerde, tanınmış markanın üye devletlerce ne şekilde
korunacağı kararlaştırılmıştır.
31
hizmetle ilgili sektördeki tüketici veya halk tarafından markanın bilinmesi ve kabul
görmesidir.141 Örneğin; dokuzuncu sınıfta yer alan giyilebilir teknolojik cihaz
alanında sicile kayıtlı olarak faaliyet gösteren bir markanın, on beşinci sınıfta yer
alan müzik aletleri alanında sicile kayıtlı olmamasına rağmen bu alanda da tanınmış,
tüketici nezdinde herkesçe bilinen, kabul görmüş ve ayırt ediciliği yüksek olması
halinde korumadan faydalanabileceğinden bahsetmek mümkündür.142 Zira marka ne
kadar tanınmış ise tüketicide uyandıracağı satın alma isteği de “marka korsanları”143
tarafından taklit edilme isteği de o kadar artacağından, tanınmış markanın
mütecavizin kazancına etkisi de bu oranda artacaktır.144
Yargıtay bir kararında; ayırt edicilik unsuru bulunmayan, anonim bir şiirde
yer alan, felsefi ve tasavvufi konuda topluma mal olmuş “Gelin Tanış Olalım”
ibaresinin, markanın hükümsüzlük koşullarını barındırması sebebiyle davacı adına
koruma sağlamayacağından bahisle davacının maddi tazminat talebi içeren davasını
reddetmiştir.145
Yargıtay Özel Daire; TPMK nezdinde 16. ve 41. sınıflarda tescilli ve tanınmış
marka olan “Koç” ibareli davacı markasının, davalı tarafından işletme tabelası,
broşür, afiş, flama, tanıtım gibi malzemelerde ve “www.bakirkoykocegitim.com” ile
“www.kocogretim.com” isimli internet sayfalarında yine 41. sınıfta “kamp odaklı
çalışma, öğretim, temel lise” alanında kullanıldığı somut olayda, tanınmış marka
yönünden karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu gerekçesiyle tazminata takdir eden
yerel mahkemenin kararını onamıştır.146 Yargıtay bir kararında, bankacılık
141 Yasaman, 91. ABAD içtihatlarına göre “halkın önemli bir kısmı” tarafından bilinmesi gerekmekte
olup bu kavramla AB üye ülkelerinin tamamında tanınma, bilinme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Ayrıca bu konuda halkın belirli bir yüzdesi veya belirli bir sayıda bilinmesi, tanınması gibi bir koşul
da yoktur. “İlgili sektördeki halk” kavramından, mal ve hizmetlerin halihazırdaki müşterileri ile
potansiyel alıcıları anlaşılmalıdır. CJEU C-375/97, General Motors, 14.09.1999 tarihli kararı, par. 25-
28.
142 Çolak, 595.
143 Hacıömeroğlu/İnce, 81. Ülgen Aslan Düzgün, “İltibas Suretiyle Markaya Tecavüz”, Türk Adalet
Akademisi Dergisi Y 9, S 36. Ekim. 2018: 153 dn 60. Caner Yenidünya ve Fatih Birtek, İpek Yolu
Canlanıyor Türk-Çin Hukuk Zirvesi Konferans Bildiri Kitabı. (İstanbul: Adalet Yayınevi, 2013) 495.
Zeki Emre Kurt, emrekurt.av.tr, G.T. 31.05.2011, E.T. 17.03.2024
144 Uzunallı, 212.
145 Yargıtay 11. HD. 22.05.2023 T. 2021/8786 E., 2023/3131 K. sayılı kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.).
146 Yargıtay 11. HD. 01.06.2022 T. 2021/295 E., 2022/4309 K. sayılı kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.).
32
sektöründe faaliyet gösteren tanınmış markanın, başka sınıflarda da korunmak
istemesini makul ve haklı görmüştür.147
Yargıtay HGK’nin bir kararında; davacıya ait TPMK nezdinde temizlik
ürünleri sınıfında tescilli “Fairy+şekil” tanınmış markasına konu şişe biçiminin
“Fairy” ürünü ile özdeşleştiğini ve tanınmış hale geldiğini, davalının bu şişe şeklini
birebir taklit ederek sattığını öne sürerek maddi tazminat talep ettiği davada,
davalının faaliyetinin tamamen farklı bir sınıf olan ambalaj üretim ve pazarlama
niteliğinde olduğu, davacının şişe şekli yönünden tasarım hakkı sahibi olmayıp
markanın şişe içerisindeki ürün ve üzerindeki “kuşak ve damla” şekillerine ilişkin
olduğu, tescillenen markanın içerisine konulduğu ambalajın işlevi ve teknik
zorunluluk sebebiyle ambalajın aldığı şekli korumayacağı, markanın ambalaj için
inhisari hak sağlamayacağı, davalı tarafından üretilen şişelerin boş olarak satıldığı ve
ileride mutlak surette bu boş şişeler içerisine temizlik malzemesi konulacağından
bahsedilemeyeceği, temizlik malzemesi konulsa dahi mütecavizin bu malzemeyi
koyan kişi olacağı gerekçeleriyle davacının davasının reddedilmesi gerektiğini
belirtmiştir.148
3. Fikrî Hakların Kümülatif Korunması İlkesi
a. İlkenin Tanımı
Bazen hak sahibinin ortaya koyduğu ürün, birden fazla fikrî hakkı içerisinde
barındırabilmektedir. Söz temsil; Tesla marka Cybertruck model bir otomobilin
geometrik şekildeki iskelet tasarımı tasarım mevzuatıyla, yakıt tasarrufu sağlayan ve
elektrikle çalışan motor sistemi buluşları patent mevzuatıyla, otomobilin hangi
işletmeye ait olduğu noktasında ayırt edicilik sağlayan ve kaynak gösteren işaret ise
marka mevzuatı kapsamında korunur.149 Somut olaydaki gibi bir fikrî ürünün, tescil
şeklî şartlarını sağlayarak aynı anda birden çok mevzuatın koruması altındaysa
kümülatif koruma ilkesi gündeme gelecektir.150
147 Güneş, 377. Yargıtay 11. HD. 23.01.2015 T. 2014/14097 E., 2015/951 K. sayılı kararı.
148 Yargıtay HGK 21.06.2023 T. 2022/83 E., 2023/670 K. sayılı kararı, E.T. 06.12.2023 (K.İ.B.).
149 Suluk/Karasu/Nal, 19.
150 Suluk/Karasu/Nal, 19.
33
Kümülatif koruma ilkesi, “mevzuattaki birden fazla hükümle aynı anda
korunabilme, çoklu korunma” anlamına gelmektedir.151 Kümülatif koruma terimi,
fikrî hakların kümelenmesine dayalıdır ve fikrî haklar birbiriyle kesişen halkalara
benzetilmektedir.152 AB mevzuatında 98/71/AT sayılı Yönergenin 16. ve 17.
maddeleri ile 6/2002 sayılı Tüzüğün 96. maddesinde düzenlenen bu ilke
hukukumuzda da geçerlidir.153
Şehirali Çelik, aynı unsurun iki farklı koruma konusunun kapsamında kalması
halinde “talep normlarının yarışması” ve “taleplerin yarışması” kavramlarının
gündeme geleceğini, tek bir talep hakkının birden fazla yasal düzenlemeye
dayandırıldığı halde talep normlarının yarıştığını, bu ihtimalde farklı sebeplere dayalı
tek bir talep bulunduğunu; birden çok ve birbirinden bağımsız talep bulunması
halinde ise taleplerin yarıştığını, bu ihtimalde ise taleplerin aynı ekonomik amaca
hizmet ettiğini, her iki ihtimalde de tek bir talebin ifa edilmesinin yeterli olacağını
savunmaktadır.154
Bozgeyik/Er’e göre kümülatif koruma; aralarında özel hüküm-genel hüküm
ilişkisi bulunmayan hukuki sebeplerin yığılması anlamına gelmekte olup bu durumda
ihlal olunan haklar yarışmakta ancak talepler yığılmamaktadır ve ihlal edilen farklı
haklara dayalı ayrı taleplerde bulunulması mümkün ise de tek bir tazminata
hükmedilmelidir.155
Uzunallı; aynı ürün üzerinde bulunan birbirinden farklı ve birden fazla fikrî
mülkiyet hakkının ihlal edilmesi halinde taleplerin yığıldığını fakat birbirinden farklı
fikrî mülkiyet koruması altında olan tek bir ürünün varlığı ve ihlal edilmesi halinde
ise hakların yarıştığını öne sürmüştür.156
151 Işık Yaşlı, 115. Hayri Bozgeyik ve Sefa Er, “Tasarımlar İçin Kümülatif Koruma”, Ticari ve Fikri
Mülkiyet Hukuku Dergisi C 5, S 1. Haziran. 2019: 23.
152 Suluk/Karasu/Nal, 19. Bozgeyik/Er, 24.
153 Bozgeyik/Er, 23.
154 Şehirali Çelik, Tasarımların Haksız Rekabet Hükümlerine Göre Korunması. (Ankara: Banka ve
Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2014) 92-100.
155 Bozgeyik/Er, 24.
156 Sevilay Uzunallı, Markanın Korunmasının Kapsamı ve Tazminat Talebi. (Ankara: Adalet Yayınevi,
2012) 454.
34
Suluk ise; kümülatif korumanın, aralarında genel hüküm-özel hüküm ilişkisi
bulunmayan hukuki sebeplerin yığılması olduğunu, taleplerin yığılması veya
yarışmasının söz konusu olmadığını, aksine hukuk kuralları arasında yarışma
ilişkisinin doğduğunu, bu durumda hak sahibinin seçimlik hakkının doğacağını ve
dilerse kümülatif koruma ilkesi doğrultusunda bu hukuki sebeplerden birine, bir
kaçına veya tümüne dayanabileceğini savunmaktadır.157
b. İlkenin Ülkemizdeki Uygulama Alanı
Kümülatif koruma ilkesinin ülkemizdeki uygulamasına göre; bir
kümelenmenin varlığından söz edebilmek için, fikrî mülkiyet koruması ile haksız
rekabet korumasının aynı anda mevcut olması gerekmektedir.158 Dolayısıyla fikrî
mülkiyet koruma süresinin sona ermesi gibi korumadan yararlanılamayan hallerde
haksız rekabet korumasına başvurulmasında kümelenmeden söz edilemeyeceği için
ilke de gündeme gelmeyecektir.159 Doktrinde kümülatif korumanın mümkün
olduğunu ve mümkün olmadığını savunan iki farklı temel görüş mevcuttur.
Kümülatif korumanın mümkün olmadığını savunan yazarların görüşü; öncelik
teorisi, dolanma teorisi ve ek koruma imânı sağlamanın gerek olmadığı teorisi olmak
üzere üçe ayrılır. Öncelik teorisini savunan yazarlara göre; fikrî mülkiyet koruması
ve haksız rekabet koruması arasında özel hüküm-genel hüküm ilişkisinin bulunduğu,
özel hüküm uygulamasının tescil şeklî şartlarının sağlanması koşuluyla öncelikle
uygulanacağı, özel hüküm korumalarının haksız rekabet koruması içeren genel
hükümlerin kapsamını daraltarak bertaraf edeceği, haksız rekabet hükümlerinin
boşluk doldurma amacıyla kullanılabileceği, şeklî şartların sağlanamaması yahut fikrî
mülkiyet koruma süresinin dolması halinde de zaten özel hüküm korumasının
uygulanamayacağı, dolayısı ile kümelenme yaşanmayacağı ifade edilmektedir.160
157 Cahit Suluk, “Avrupa Birliği ve Türk Hukukunda Tasarımların Kümülatif Olarak Korunması
(Çoklu Koruma)”, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi C1, S 3. 2001/3: 45.
158 Işık Yaşlı, 115. Bozgeyik/Er, 24. Şehirali Çelik, 135.
159 Şehirali Çelik, Tasarımların Korunması, 135.
160 Işık Yaşlı, 118-123. Cahit Suluk, Çoklu Koruma, 45. İsmail Yılmaz Aslan, “Endistüriyet Tasarım
Haklarının Kullanılması Haksız Rekabet ve Rekabet Hukuku İlişkileri: Bir Mahkeme Kararı
Üzerinden Düşünceler”, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi C 1, S 1. 2001/1:
25. Hamdi Pınar, “Fikri Mülkiyet Hakları ve rekabet Hukuku”, Rekabet Kurumu Dergisi C 6, S 3.
Eylül. 2005: 38. Tahir Saraç, Patentten Doğan Hakka Tecavüz ve Hakkın Korunması. (Ankara: Seçkin
Yayıncılık, 2003) 217-218. Nedret Füsun Nomer, “İnternet Alan Adının (Domain Name) Hukuki
Niteliği ve Marka ve Ticaret Unvanı Gibi Ayırt Edici Ad ve İşaretler ile Arasındaki Benzerlik
35
Dolanma teorisini savunan görüşe göre; kanun koyucunun bilinçli olarak koruma
sağlamadığı bir konuda başkaca bir düzenleme gerekçe gösterilerek kanunu arkadan
dolanma hali yaratılmakta, böylece haksız rekabet korumasının uygulanması, fikrî
mülkiyet korumasını işlevsiz ve anlamsız hale getirmekte, özel hüküm koruma
koşullarından olan tescil şartı ve süreyle sınırlı koruma ilkesi bertaraf edilmektedir;
ancak haksız rekabet korumasının, fikrî mülkiyet korumasına alternatif bir koruma
olarak getirilmesi mümkün değildir.161 Ek koruma imkanı sağlamanın gereksiz
olduğu görüşünü savunan yazarlar ise; özel düzenleme olan fikrî mülkiyet koruma
şartlarının mevcudiyeti halinde haksız rekabet hükümlerine başvurmanın anlamsız
olacağını ifade etmektedir.162
Kümülatif korumanın mümkün olduğunu savunan yazarlar ise öncelik teorisi
ve koruma konusu ile amacının farklılığı teorisini savunanlar olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Öncelik teorisini savunan yazarlar; fikri mülkiyet hukuku ile haksız
rekabet hukuku arasında özel hüküm-genel hüküm ilişkisi mevcut olup öncelikle
daha üstün ve kapsamlı koruma sağlayan, sahibine mutlak ve tekelci koruma yetkisi
veren, usul ve ispat kolaylığı bahşeden özel hüküm korumasının uygulanması
gerektiği, genel hüküm korumasının da özel hükümlerin ruhuna uygun düştüğü
ölçüde, aşırıya kaçmadan ve haksız rekabet koşulları oluşmuşsa haksız rekabet
Bulunması Sebebiyle Doğabilecek Hukuki Sorunlar”, Prof. Dr. Hayri Domaniç’e 80. Yaş Günü
Armağanı. (İstanbul: Beta Yayınları, 2001) 407-411. Nomer Ertan, 180. Nisim Franko, “İltibas
Suretiyle Haksız Rekabet”, Prof. Dr. Mahmut Tevfik Birsel’e Armağan. (İzmir: Dokuz Eylül
Üniversitesi Yayını, 2001) 122. Ayşe Nur Berzek, Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri. (İstanbul: Beta
Yayınları, 2020) 87-88. Bengül Kayış, Haksız Rekabetten Doğan Kanunlar İhtilafı. (Ankara: Yetkin
Yayınları, 2012) 152. Mustafa Topaloğlu, Bilgisayar Programları Üzerindeki Haklar ve Bu Hakların
Korunması. (İstanbul: Türkiye Bilişim Vakfı, 1997) 100. Mustafa Arıkan, Fikri Mülkiyet Hukukunda
Televizyon Program Formatlarının Korunması. (İstanbul: On İki Levha Yayıncılık, 2012) 156. Ahmet
Türkmen, Spor Müsabakalarının Yayın Hakları. (Ankara: Adalet Yayınevi, 2014) 96-97. Dilay
Kuşoğlu, Başkalarının İş Ürünlerinden Yetkisiz Yararlanma Yoluyla Haksız Rekabet. (Bursa: Ekin
Basım Yayın Dağıtım, 2017) 76. İsmail Kayar, Ticari İşletme Hukuku. (Ankara: Seçkin Yayıncılık,
2018) 282.
161 Işık Yaşlı, 123-125. Şehirali Çelik, Tasarımların Korunması, 52. Cahit Suluk, “Karşılaştırmalı
Hukuk Işığında Türk Hukukunda Tescilsiz Sınai Ürünlerin Haksız Rekabet Hükümleri ile
Korunması”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi C 18, S 2. Aralık.
2012: 172-173. N. Füsun No