T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ TÜRK VE MAKEDON ATASÖZLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ DOKTORA TEZİ Filiz MEHMETOĞLU (1800004444) Anabilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Programı: Türk Dili ve Edebiyatı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Muharrem KAYA KASIM 2023 T.C. İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ LİSANSÜSTÜ EĞİTİM ENSTİTÜSÜ TÜRK VE MAKEDON ATASÖZLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ DOKTORA TEZİ Filiz MEHMETOĞLU (1800004444) Anabilim Dalı: Türk Dili ve Edebiyatı Programı: Türk Dili ve Edebiyatı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Muharrem KAYA Jüri Üyeleri: Prof. Dr. M. Fatih KÖKSAL Prof. Dr. Aynur KOÇAK Dr. Öğr. Üyesi Emre Berkan YENİ Dr. Öğr. Üyesi Serdar GÜRÇAY KASIM 2023 i ÖN SÖZ Rumeli sancaklarında Osmanlı idaresi sona erdikten sonra özellikle dil, kültür, sosyal hayat, sanat, mimari, ekonomi ve demografi alanlarında büyük ve zengin bir miras kaldığı şüphesizdir. Balkanlar’daki bu tarihî mirası incelemenin, Türklük etkisini araştırmanın önemi açıktır. Özellikle de Osmanlı İmparatorluğu yaklaşık 550 yıl boyunca en fazla hüküm sürdüğü bölgenin Makedonya toprakları olması da konunun önemini arttıran bir diğer unsurdur. Bulgar Türkolog N. K. Dimitriev’in de ifade ettiği gibi ‘Balkanlar da Anadolu kadar, Türkistan kadar bir Türkoloji kaynağıdır.’ Tüm bu genel çalışma sebepleri dışında, doktora tezine 2020 yılının ikinci yarısında, Covid pandemisi sürecinde başlanması da tez konusunun belirlenmesindeki önemli etkenlerden birisidir. Bu durum tez konusunun metin odaklı olmasını kaçınılmaz kılmıştır. Atasözleri daha çok günlük dilde sözlü olarak kullanılan, birçok alanda çalışılabilecek nitelikte zengin, bilgeliğe en yakın ve ilginç bir konudur. Bizi şaşırtır özelliktedir ve duymadığımız bir atasözü hep vardır. Taranan Türk ve Makedon atasözlerinin arasındaki benzerlikler ve farklılıklara göre ortaya çıkan bulgular gruplandırılarak sistematize edilmiştir. Tez metnindeki atasözleri, Matti Kuusi’nin kullandığı Uluslararası Atasözleri Tip Sistemi’ne göre de sınıflandırılmıştır. Bu doktora tezinin salt belirli bir akademik çevrede kalmamasını, her düzeydeki araştırmacı ve konu ile ilgilenen tüm kullanıcılara yararlı olmasını umut ederim. Tez çalışmalarım boyunca destekleyici tutumu ve zengin kütüphanesini cömertçe paylaşan tezin danışman hocası sayın Prof. Dr. Muharrem KAYA’ya teşekkür ederim. Tez İzleme Komitesi’nin diğer hocaları olan sayın Prof. Dr. Aynur KOÇAK ve sayın Prof. Dr. M. Fatih KÖKSAL’a ve tez savunmasında bulunan Dr. Emre Berkan YENİ ve Dr. Serdar GÜRÇAY’a emekleri için teşekkür ederim. Salgın sebebi ile ülke sınırlarının kapalı olduğu dönemde, Makedonya’dan bana en büyük desteği veren Prof. Dr. Marko KİTEVSKİ’dir. Kendisi, konusunda yetkin, yüzlerce yayında yazar, editör ve benzeri katkılarla Makedon folkloruna hizmet etmiş ve halen etmekte olan hocalardan biridir. Tezimizin aynı zamanda Makedonca ile ilgili bölümlerinin fahri danışmanı olarak emeği geçmiştir. Akademiden emekli olan hoca, pandemi şartlarının en zorlayıcı zamanında, yaşına rağmen bana Üsküp’ten kaynakça göndererek de yardımcı olmuştur. Makedonya’da Türkçe dilbilim sahasında çalışmakta olan Prof. Dr. Mariya LEONTİK’e de katkılarından dolayı teşekkür ederim. Her iki hocanın da şartlar ne olursa olsun yardımlarını esirgemedikleri, üstelik de bunu dostane bir tavırla yaptıkları için kendilerine tüm içtenliğimle teşekkür ederim. Kasım 2023 Filiz MEHMETOĞLU ii İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ…….………………………………………………………...………..........ıv KISALTMALAR........................................................................................................v MAKEDONCA KAYNAKÇA İÇİN KISALTMALAR VE NOTLAR…...….....vı TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ….……………………………………………….vıı GÖRSEL DİZİN………………………………………………………………......vııı ÖZET..........................................................................................................................ıx ABSTRACT .................................................................................................................x АПСТРАКТ .............................................................................................................xı 1. GİRİŞ…………………………………………...............................................1 1. 1. Çalışmanın Sebep ve Amaçları..............................................................3 1. 2. Yöntem.....................................................................................................4 1. 3. Kaynakça Seçimi, Konunun Tespiti ve Çalışma Sistemi...................31 1. 4. Atasözlerinin Çevirisi Üzerine……………….....................................33 2. KUZEY MAKEDONYA’NIN İSMİ, COĞRAFYASI VE TARİHİ.……35 2. 1. Kuzey Makedonya’nın Coğrafî Konumu, Fiziki, Beşeri Coğrafya, Ekonomik ve Kültürel Coğrafyası...............................................................36 2. 2. Makedonya’nın Fethi, Türklerin İskân Edilmesi ve Kaybı..............41 3. ATASÖZÜ KAVRAMI …………...............................................................51 3. 1. Atasözü Teriminin Sözlüklerdeki Karşılığı……………....................51 3. 1. 1. Atasözünün Uluslararası Genel Sözlüklerdeki Tanımı..............52 3. 1. 2. Atasözünün Türkçe Sözlük ve Ansiklopedilerdeki Tanımı……52 3. 2. Atasözünün Literatürdeki Tanımları..................................................56 3. 2. 1. Uluslararası Literatürdeki Genel ve Temel Tanımı……………56 3. 2. 2. Türk Halkbilimi Literatüründeki Atasözü Tanımı……….........58 3. 3. Atasözünün Yapısı, Sınıflandırılması ve Özellikleri..........................60 iii 3. 4. Atasözlerinin Diğer Türlerle İlişkisi ………………………………...63 3. 5. Türk Atasözlerinin Alt ve Üst Sınırları …..…………………………67 3. 6. Atasözüyle İlgili Türkçe Kaynaklar………….....................................68 3. 6. 1. Atasözüyle İlgili Son Dönem Tez Çalışmaları…………………76 3. 6. 2. Atasözüyle İlgili Farklı Alanlardaki Yayınlar………………….78 3. 6. 3. Atasözüyle İlgili Diğer Çalışmalar……………………………..82 3. 7. Çalışmada Kullanılan Türkçe Atasözü Sözlükleri………….............82 3. 8. Atasözüyle İlgili Tespit ve Düşünceler.................................................85 4. MAKEDON FOLKLORUNDA ATASÖZÜ KAVRAMI………………..100 4. 1. Makedon Folklorunda Atasözünün İsimlendirilmesi………………101 4. 1. 1. İsimlendirmedeki Kavramsal Ayrışma…………....................103 4. 1. 2. Makedonca Sözlüklerdeki Tanımı...........................................105 4. 1. 3. Makedonca Atasözü Kavramıyla İlintili ve Kıyaslanan Kavramlar…………………………………………………………………..106 4. 1. 4. Makedon Atasözlerinin Özellikleri…………..........................107 4. 1. 5. İlk Atasözü Derlemeleri ve Derlemecileri..............................108 4. 2. Çalışmada Kullanılan Makedon Atasözlerinin Alındığı Kaynaklar…………………………………………………………………...110 4. 2. 1. İlk Derlemecilerin Metinleri…………....................................110 4. 2. 2. Akademisyen Folkloristlerin Seçkileri.....................................113 4. 2. 3. Yerel Derlemeler ve Seçkiler……............................................115 4. 3. Makedonca Literatürde Atasözü Çalışmaları…................................117 4. 3. 1. Kuzey Makedonya’daki Paremiyolojik Çalışmaların Künyeleri…………………………………………………………………….119 4. 3. 2. Makedonya’da Türkçe Folklor Dergisi………………….........138 4. 3. 3. Bibliyografik Künyelerin Araştırılması Hakkında………........139 iv 5. TÜRK ve MAKEDON ATASÖZLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI.…142 5. 1. Türk Atasözleri ile Aynı ve Benzer Olan Makedon Atasözleri…….145 5. 1. 1. Türkçeden Alındığı Belirtilen Atasözleri………........................145 5. 1. 2. Cümlenin Yarısı Türkçe Yarısı Makedonca ile Yapılmış Atasözleri…………………………………………………………………..155 5. 1. 3. Tek Türkçe Sözcüğün Geçtiği Atasözleri...................................180 5. 1. 4. Türk Atasözleriyle Birebir Aynı Olan Atasözleri……………...213 5. 1. 5. Anlamı, Hatta Yapısı Aynı Olup Sadece Benzetme Unsuru Farklı Olan Atasözleri……………..........................……….………………..269 5. 1. 6. Yapısı Farklı Anlamı Aynı veya Benzer Olan Atasözleri……...292 5. 1. 7. Türk-İslam Kültürüyle İlgili Unsurların Bulunduğu Atasözleri ve Hikâyeleri…………….………............................……………325 a) Makedonların Türkler Hakkındaki Atasözleri…..………............325 b) İslamiyetle İlgili Atasözleri………………...................................342 c) İstanbul ile İlgili Atasözleri………………...................................344 ç) Atasözlerin Hikâyelerinde İstanbul……………………………...346 d) Nasrettin Hoca ile İlgili Atasözleri……..……….........................348 5. 2. Türk Atasözlerinden Farklı Olan Makedon Atasözleri……….........351 5. 2. 1. Hristiyanlık Teolojisiyle İlgili Olan Atasözleri.………..............351 5. 2. 2. Özel İsimler, Yer Adları ve Coğrafi Koşullar Nedeniyle Oluşmuş Atasözleri…………………….........................................................................358 a) Kişi İsim ve Soyisimleri……………………………………..358 b) Yer İsimleri………………………………………………….359 c) Coğrafi Şartların Etkisi……………………………………...361 5. 2. 3. Farklılık Gösteren Çeşitli Konular……………………………..363 5. 2. 4. Makedonların Kendileriyle İlgili Atasözleri ve Türklerin Makedonlar ile İlgili Makedonca Atasözleri...................................374 v a) Makedonların Kendileriyle İlgili Atasözleri………...............374 b) Türklerin Makedonlar ile İlgili Makedonca Atasözleri……..374 5. 2. 5. Makedon Çocuk Atasözleri Kategorisi…………………...........376 5. 3. Karşılaştırma Sonucu Çıkan Makedon Atasözlerinin Özellikler………………………………………………………………………......377 5. 4. Makedonya Türkleri’nin Kullandığı Atasözleri……….....................380 5. 5. Makedonların Sıklıkla Kullandıkları Atasözlerinden Örnekler…...387 6. TARTIŞMA………………………………………………………………….392 7. SONUÇ …………………………………........................................................407 KAYNAKÇA...............................................................................………................415 EKLER......................................................................................………...................426 Ek-1………………………………………………………………………...429 Ek-2………………………………………………………………………...430 vi KISALTMALAR (alfabetik sıralama ile) C Cilt Ç. n. Çevirenin notu çev. Çeviren ed. Editör haz. Hazırlayan İng. İngilizce İst. İstanbul MEB Milli Eğitim Bakanlığı s. Sayfa t.y. Tarih yok TDK Türk Dil Kurumu TDV Türkiye Diyanet Vakfı TT Türkiye Türkçesi TTK Türk Tarih Kurumu UK (United Kingdom) Birleşik Krallık, Büyük Britanya vb. ve benzeri vd. ve diğerleri vs. vesaire yay. Yayın YÖK Yüksek Öğretim Kurulu vii MAKEDONCA KAYNAKÇA İÇİN KISALTMALAR VE NOTLAR i dr. i drugite, i drugo (ve diğerleri; hem özne hem de nesne için kullanlılır) MANY (MANU) Makedonska akademiya na naukite i umetnostite (Makedon Bilim ve Sanat Akademisi) MDR Makedonski Digitalen Reçnik (Makedonca Dijital Sözlüğü) p. pripremil (yayına hazırlayan) red. redaktsiya (yayına hazırlayan) sob. sobral (derleyen) tom Cilt ur. urednik (düzenleyen) бр. (br.) broy (sayı) г. godina (yıl). Eski kullanımı год. (god.) godina (yıl) кн. kniga (kitap) стр. (str.) stranitsa (sayfa) NOTLAR: i: ve bağlacı, kısaltma değildir. Çok yazarlı künyelerde geçmektedir. Скопје (telaffuzu: Skopye): Üsküp. Özel isimler hariç başlıklar küçük harfle yazılır. Dil isimleri: Türkçe, Makedonca gibi küçük harfle yazılır. viii TRANSKRİPSİYON SİSTEMİ Bu çalışmada, atasözlerinin orijinalleri, Makedoncadan Türkçeye transkripsiyonu (yazı çevrimi) yapılarak verilmiştir. Aynı şekilde atasözleriyle ilgili Makedonca kaynakça ve terimler Kiril Alfabesinden, Latin Alfabesine transkripsiyonu yapılmıştir. Bu bölümde Makedoncada kullanılan ve Türkçede olmayan bazı harf ve işaretler liste halinde gösterilmiştir. Türkçede olmayan sesleri ikame eden en yakın harflerle gösterilmesi ve Makedoncada sadece seda olarak kullanılan (ı) sesinin açıklamaları da aşağıda verilmiştir. ѕЅ: Dz. Dil ve damağın ön tarafı ile içe doğru patlamalı. цЦ: Ts. Dil ve damağın ön tarafı ile dışa doğru patlamalı. љЉ: Ly. L sesi ve harfi de mevcut. Bela: bela, beyaz anlamına geliyor iken, beqa (belya) ise ly harfi ile beladaki l harfinin ince okunmasını sağlıyor. Nalân: Наљан gibi. њЊ: Ny. Sadece N sesi ve harfinin yanı sıra bu harf de mevcut. Örnek; kon (kon), yön bildiren edat iken, koњ (konj) ise at anlamındadır. ѓЃ: Gy. G sesi ve harfi de mevcut. Ѓ (gy) harfi ise özellikle Türkçeden geçen örnekler; güzel: |uzel, gevrek: |evrek, gerdan: |erdan. ќЌ: Ky. K sesi ve harfi de mevcut. Ќ (ky) ise ince telaffuz edilir, Makedoncadaki kullanımı ile ilgili örnekler; kâr: ќar, kötek: ќотек, kürk: ќурк, gülüş: ѓуљуш, Kâmil: Ќамил. Ѓ ve Ќ harfleri özellikle Makedoncada olmayan Ö ve Ü seslerini vermede oldukça başarılı. - Makedon fonetik sisteminde sembolü (harfi) olmayan ve gölgede kalan ses olarak tanımlanan ı sedası bulunmaktadır. Makedonca fonetikte seda olarak kullanılmakta ve gerektiğinde apostrof (’) ile gösterilmektedir. Resmi yazışmalardan ziyade, bilimsel çalışmalarda ve daha ziyade derleme halk metinlerinde apostrof işareti ile gösterilmektedir. Halk arasında ise gösterimi pek yaygın olmayıp, seda olarak varlığını hissettirmektedir ve çoğunlukla Türkçeden geçen kelimelerde bulunmaktadır. ix Örnek: k’smet. Makedoncada gerek resmi dilde, gerekse gündelik dilde, olmayan ı sembolüne en yakın i sembolü yani harfi kullanılmaktadır. Muharrem Ergin’in Türk Dil Bilgisi kitabında belirttiği “bir dile kendisinde bulunmayan bir ses taşıyan yabancı bir kelime girerse, o kelimedeki yabancı ses dilin ona yakın bir sesine çevrilir” (Ergin, 2013: 91). Bu çalışmanın Türkçeye transkripsiyonda ise Makedoncadaki ı sedası, Türkçedeki ı harfi olarak gösterilmiştir. x GÖRSEL DİZİN Görsel 1. 1. Matti Kuusi (1914-1998)………………………………………...........426 Görsel 1. 2. Matti Kuusi’nin el yazısı……………………………………………..426 Görsel 2. 1. Günümüz Kuzey Makedonya haritası…..…….……………….…..….427 Görsel 2. 2. Balkanlarda Osmanlı egemenliğini yıl olarak gösteren tablo……….…..44 Görsel 2. 3. Osmanlı sonrası bölünen Makedonya’nın haritası………………….....427 Görsel 3. 1. Türkiye’de yapılmış lisansüstü tezler tablosu……………......…….…..77 Görsel 3. 2. Dilbilimci Devoto’nun etimoloji sözlüğü……………………....…….428 Görsel 3. 3. Matti Kussi’nin bağışladığı kitaplardan birkaçının görseli……….…428 Görsel 3. 4. Proverbium Dergisi………………………………………………...….428 Görsel 3. 5. Wolfgang Mieder’in atasözleri ile ilgili yazdığı kitaplardan örnekler…429 Görsel 4. 1. Kuzey Makedonya’da yapılmış lisansüstü tezler tablosu…….………..138 Görsel 5. 1. Alakarga: Garrulus glandarius (Makedon çocuk atasözü)……….…..429 i ÖZET TÜRK VE MAKEDON ATASÖZLERİNİN KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ Bu doktora tezinin kapsadığı alan Türkçe atasözleri için Türkiye Türkçesi sahası ile sınırlandırılmıştır. Makedon atasözleri ise Makedonya’nın tüm coğrafi bölgelerini kapsamaktadır. Bu bölgeler arasında Osmanlı’nın Balkanları kaybından (1913) önceki Makedonların esas toprakları olan tüm yerlerin atasözleri de dâhildir. Makedonya’nın asıl yapısını oluşturan bu bölgeler: Vardar (bugünkü Kuzey Makedonya), Ege (bugün Yunanistan’da) ve Pirin’dir (bugün Bulgaristan’da). Halk edebiyatının bir türü olan atasözlerinin örnekleminde; Türk ve Makedon atasözlerini karşılaştırmalı olarak benzerlik ve farklılıklarda iki kültür arasındaki temel zihinsel kodların, algılayışların haritasını çıkartmak bu çalışmanın sorunsalını oluşturmaktadır. Çalışmanın genel amacı, literatürü, gelinen aşamadan bir sonraki adıma taşıyarak, katkı sağlamaktır. Asıl amaç atasözleri ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışma üretebilmektir. Hedeflenen ikincil bir amaç da Makedon kaynaklarını Türk dili ve folkloruna kazandırmaktır. Yöntem olarak genel anlamda ‘Metin Merkezli Kuramsal Yaklaşımlar’ çerçevesinde çalışılırken; spesifik olarak da Matti Kuusi’nin ‘Uluslararası Atasözleri Tip Sistemine’ göre atasözlerinin sınıflandırılması yapılmıştır. Sözü edilen sınıflandırma sistemi, Türkiye Türkçesi sahasında, bir tez çalışmasında ilk olarak bu tezde uygulanmıştır. Makedon atasözleri taranarak ortaya çıkan bulgulara göre sınıflandırılmış ve Türkçe karşılıkları olanları da eşleştirilmiştir. Elde edilen bulgular iki ana gruba ayrılmıştır. Türk dili ve kültürü ile doğrudan ilgisi ve benzerliği olan atasözleri ilk ana grubu oluştururken; tamamen farklı anlayıştaki atasözleri de diğer ana grubu oluşturmaktadır. Özetle bu doktora tezi, diyakronik ve senkronik olarak toplanan malzeme ile iki farklı dil ve kültürde hem yinelenen hem de farklı anlayıştaki atasözlerinin karşılaştırmalı ve analitik bir paremiyoloji çalışmasıdır. Metin yer yer görsel malzeme (harita, tablo, fotoğraf) ile desteklenmiştir. Kısaca çalışmanın mahiyetini, araştırma, tarama, transkripsiyon, çeviri ve analiz oluşturmaktadır. Sonuç olarak, çalışmada, aynı ve benzer atasözleri çok sayıda olduğu kadar; literatürdeki diğer çalışmaların aksine, tamamen farklı anlayışta olan atasözlerinin varlığı da tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Paremiyoloji, Makedonca Atasözleri, Türkçe Atasözleri, Makedon Folkloru, Türk Halk Edebiyatı, Karşılaştırmalı Folklor. ii ABSTRACT A COMPARATIVE ANALYSIS OF TURKISH AND MACEDONIAN PROVERBS This dissertation covers Turkey Turkish for Turkish proverbs. Macedonian proverbs entail all geographical regions of Macedonia. This includes proverbs from regions including Macedonian lands prior to the loss of the Balkans by the Ottomans (1913). These regions that make up the central structure of Macedonia are: Vardar (current North Macedonia), Aegean (current Greece) and Pirin (current Bulgaria). The main aim of the dissertation is to compare and contrast Turkish and Macedonian proverbs, which make up a part of folkloric literature, in order to examine the similarities and differences in the main mental codes and perceptions between these two cultures. The study aims to expand the literature. The primary goal is to provide the first comprehensive analysis on proverbs. The secondary goal is to integrate Macedonian sources to Turkish language and folk literature. The method is based on theories of ‘Text Centered Theoretical Approaches’; more specifically, Matti Kuusi’s ‘International Sayings Type System’ has been used to classify the proverbs. In the context of Turkey Turkish, this is the first dissertation that has used this classification system. Macedonian proverbs were examined, classified, and matched with Turkish counterparts. The data that were gathered were divided into two main groups. The first main group consists of proverbs that are directly related and similar to Turkish language and culture, whereas the second main group consists of proverbs that are completely different. In sum, the present dissertation is a comparative and analytical premiology study of proverbs that are similar and different across two languages, based on data collected diachronically and senchronically. The text has been supported with visual materials (maps, tables, photographs). The study consists of research, scanning, transcription, translation, and analysis. In conclusion, the study has shown that there is a large number of similar proverbs, as well as proverbs that are completely different in their understanding, unlike previous studies in the literature. Key Words: Paremiology, Macedonian Proverbs, Turkish Proverbs, Macedonian Folklor, Turkish Folk Literature, Comparative Folklor. iii АПСТРАКТ КОМПАРАТИВНА АНАЛИЗА ПОМЕЃУ ТУРСКИТЕ И МАКЕДОНСКИТЕ ПОСЛОВИЦИ И ПОГОВОРКИ Ова докторска дисертација oд страна на турски е ограничена со современиот турски јазик кој што се користи во денешната Турција; а од страна на македонските пословици и поговорки ги опфаќа сите региони кои ја сочинуваат главната структура на етничка Македонија. Станува збор за 1913 та година од времето на Отоманската Империја која што ги опфаќа: Вардарска, Пиринска и Егејска Македонија. Во примерокот на пословиците кој што се еден вид од кратките жанрови во фолклорот се сметат за компарација (по сличностите и разликите) на мапирањето на основните, главните ментални кодафикации и перцепции помеѓу турските и македонските култури који ја сочинуваат проблематиката на ова теза. Општата цел на тезата е литературата од сегашното ниво носејќи го на следниот чекор да овозможи придонес. Главната цел на тезата е во врска со пословиците прв пат да се изработат широко, сеопфатно и специфично. Спореден цел е Македонскaтa научна литература да се внеси во турскиот јазик и фолклор. Општата методологија на тезата е ‘Теориски пристапи центрирани по текстови’ но конкретно пословиците и поговорките се таксономирани според ‘Меѓународен Систем на Типови на Пословиците’ на Матти Кууси. Спомнатата класификација во областа на современиот турски јазик во една докторска дисертација прв пат е користена. Со испитување на македонските пословици и поговорки според појавените податоци се класификацирани и се спарувани со турските еквиваленти. Добиените податоци се поделени во два главни групи. Пословиците кои што се директно поврзани и слични со турскиот јазик и култура ја формираат првата главна група; пословиците кои што се во сосема различно разбирање и култура ја формираат другата главна група. Накратко, ова докторска дисертација е паремиолошки труд изработен на начин на компарација и анализа со дијахрониски и синхронски собрани материјали на пословиците кој што се исти, слични или различни во два различни јазици и култури. Текстот е поддржан со визуелен материјал (мапа, таблици, слики). Карактеристиката на тезата е создадена од истражување, испитување, транскрипција, превод и анализа. Како заклучок во ова докторска дисертација се потврди дека во турските и македонските пословици постои многубројни исти и слични пословици; но исто така во ова теза се покажани и целосно сосема различни разбирања помеѓу двете култури кои што не се присутни во другите научни трудови во литературата. Клучни зборови: паремиологија, македонски пословици и поговорки, турски пословици, македонски фолклор, турска народна литература, компаративен фолклор. 1 1. GİRİŞ Kültürlerin gelişip, konumlanması itibari ile Türkçe atasözleri için tezin sınırları Türkiye Türkçesi sahasıdır. Makedon atasözlerinin sınırları ise Makedonya genelindeki tüm bölgeler olarak tespit edilmiştir. Makedon atasözlerinin kapsamı, Makedonya’nın şu anki siyasi sınırları ile birlikte, eskiden bu ülkeye ait olup, Osmanlı’nın bölgeden çekilmesi ile Makedonya’nın kaybettiği topraklar dışında kalan diğer bölgeleri de kapsamaktadır. Bu bölgeler bugünkü Kuzey Makedonya’nın bulunduğu Vardar Makedonyası, Ege Makedonyası (bugünkü Yunanistan’da), Pirin Makedonyası (bugünkü Bulgaristan) ve daha az miktarda toprak da bugünkü Sırbistan ve Kosova arasında pay edilmiştir. Makedonya’nın bölgeleri hakkında bölüm 2. Makedonya Hakkında ana başlığı altındaki 2. 2. alt başlığında daha ayrıntılı bilgi verilmektedir. Ön Söz, Kısaltmalar, Transkripsiyon Sistemi, Görsel Dizin, Özet ve Kaynakça gibi tezin başlangıç bölümünü oluşturan kısımlar dışında, bu doktora tezi toplamda 7 ana bölümden oluşmaktadır. 1. Giriş bölümünde tezin kapsamı, tezin bölümleri ile çalışmanın amacı, yöntemi, ayrıca kaynakça seçimi, konunun tespiti ve çalışma sistemi konusunda bilgi verilmektedir. Tez konusunun belirlenmesindeki dinamiklerden söz edilerek metin odaklı bir çalışma seçilme sebepleri üzerinde durulmuştur. Spesifik olarak da Matti Kuusi’nin kurguladığı ‘Atasözleri Tip Sistemi’ hakkında bilgi verilmiştir. Kısaca tez konusunun sınırlarını, neden ve nasıl çalışıldığını ortaya koyan bölümdür. 2. Kuzey Makedonya’nın İsmi, Coğrafyası ve Tarihi bölümünde, bugünkü siyasi ismi Kuzey Makedonya tarihçe içerisindeki isim değişiklikleri ile başlayan bölüm iki alt bölüme ayrılmaktadır. İlkinde Kuzey Makedonya’nın Coğrafi Konumu, Fiziki, Beşeri Coğrafyası, Ekonomik ve Kültürel Coğrafyası hakkında temel bilgiler verilmiştir. Özellikle Kuzey Makedonya Hükûmeti ve İstatistik Enstitüsünün resmî sitelerinden alınan kaynakça önemlidir. Son alt bölüm ise Makedonya’nın Fethi, Türklerin İskânı ve Kaybı başlığını taşımaktadır. Rumeli ve Balkan sözcüklerinin etimolojisi ile başlanan bölümde Türklerin Balkanlar’a ilk girişleri ve Türklerin iskân edilmesi üzerinde durulmuştur. Sözü edilen toprakların kaybı da yine ana hatları ile verilmiştir. Kullanılan kaynakçada Tarih bilim dalındaki önemli akademisyenlerin çalışmalarından alıntılama yapılmıştır. Osmanlı’nın Balkanlar’ı kaybından sonra Makedonya’nın da dâhil olduğu bir barış antlaşması ile parçalanması neticesinde 2 oluşan yeni sınırların üzerinde daha fazla durulmuştur. Çünkü tezin Makedon atasözlerinin sınırlarını etnik Makedonya olarak adlandırılan kayıp bölgeler de oluşturmaktadır. Biri coğrafya diğeri tarih olan her iki alanın başlı başına ayrı çalışma konuları olduğu açıktır. Ancak burada konu için gerekli olan temel kısımlar ele alınmıştır. Kendi alanlarında önemli addedilen araştırmacıların yayınlarının kullanımına özen gösterilmiştir. Sonraki ana bölüm 3. Atasözü Kavramı başlığını taşımaktadır. Öncelikle atasözünün uluslararası sözlüklerdeki karşılığı verilmektedir. Ardından Türkçe Sözlük ve Ansiklopedilerdeki Tanımı Bölümünde de TDK başta olmak üzere, İslam Ansiklopedisindeki atasözü maddesindeki tanımları verilmektedir. Atasözünün Literatürdeki Tanımı başlığı altında uluslararası literatürdeki genel tanımları verilmiştir. Özellikle paremiyolog Mieder’in tanımları ve aktarımları önemlidir. Türk Halkbilimi Literatüründe Atasözü Tanımı bölümünde de bu alanın akademisyenleri tarafından yapılan tanımlar ele alınmıştır. Diğer bir alt bölüm Atasözünün Yapısı, Sınıflandırılması ve Özellikleri hakkındadır. Türk Atasözlerinin Alt ve Üst Sınırları alt bölümünde, Türk atasözlerinin oluştuğu kelime sayısı hakkındaki araştırmaların sonuçları verilmiştir. Atasözü ile İlgili Türkçe Çalışmalar Bölümü tarihsel süreç içerisinde birçok çalışmayı tanıtan bir bölüm olmuştur. Özellikle de atasözlerinin çalışıldığı Psikoloji, Psikiyatri, Sosyoloji, İletişim ve İşletme alanlarında yapılan bilimsel yayınlar verilmiştir. Atasözüyle İlgili Farklı Alanlardaki Yayınlar alt bölümünde ise Türk basını ve resim sanatında atasözünün kullanımı ile ilgili bilgiler aktarılmıştır. Son alt bölüm olan Atasözü Kavramı Üzerine Tespit ve Düşünceler Bölümünde, tez çalışması sırasındaki tespitler maddeler halinde sunulmuştur. Türkiye Türkçesi kaynaklarının kullanıldığı bir bölüm olmuştur. 4. ana bölüm olan Makedon Folklorunda Atasözü Kavramı: Makedon literatüründe atasözüne dair her konu ayrıntılı olarak verilmiştir. Makedon paremiyolojisinin atasözünü tarihsel süreçleriyle isimlendirmesi, tanımlamaları, ince kavramsal ayrışımıyla verilmiştir. İlk derlemecilerin, akademisyen folkloristlerin ve yerel derlemecilerin tarihsel süreç içerisinde biyografileri ile birlikte yayınları tanıtılmıştır. Ayrıca atasözleriyle ilgili tüm yayınların bibliyografyası çevrilerek Türkçeye kazandırılmış ve tanıtılmıştır. Makedonya’da Türkçe Folklor Dergisi Sesler hakkında tanıtıcı bir alt bölüm mevcuttur. Bir üst bölümdeki bibliyografik künyeler ve genel tezdeki Makedon literatürünün araştırılması hakkında ayrıntılı bir bölüm de 3 verilmiştir. Özellikle Makedon literatürü konusunda araştırma yapacaklara rehber niteliğinde bir bölümdür. 5. ana bölüm ve çalışmanın konusunun işlendiği kısım olup Türk ve Makedon Atasözlerinin Karşılaştırmalı Analizi ismini taşımaktadır. Bu bölüm tezin esasını oluşturmaktadır. Türk ve Makedon atasözlerinin aynı ve benzer olanlar 7 grupta sınıflandırılarak verilmiştir. Farklı olanlar ise 5 grupta sınıflandırılmıştır. Ardından Makedon Atasözlerinin Türk Atasözleri ile Karşılaşmasından Çıkan Genel Özellikler maddeleştirilerek verilmiştir. Makedonya Türklerinin Kullandığı Atasözleri Bölümü etkileşim iddiasının en güçlü kanıtlarından birini oluşturması bakımından önemlidir. Makedonların Sıklıkla Kullandıkları Atasözlerinden Örnekler Bölümü ise gözlemlerimizin sonucunda hazırlanmış bir alt bölümdür. 6. Tartışma bölümünde ise bir üstteki bölümde analiz edilen bulgular, örneklendirilerek tartışılmış ve çıkan sonuçlar da 7. Sonuç bölümünde paylaşılmıştır. Bu bölümünde aynı zamanda tezden çıkan genel sonuçlar da maddeleştirilerek verilmiştir. Kaynakça bölümününde basılı, elektonik, sözlü kaynak ayrımı yapılmıştır. Bir diğer sınıflandırma da yayın türlerine göre alfabetik olarak yapılmıştır. Son olarak da görsel malzeme ile tamamlayıcı bilgilerden oluşan Ekler bölümü Ek-1 ve Ek-2 olarak sunulmuştur. 1. 1. Çalışmanın Sebep ve Amaçları Osmanlı, yaklaşık 550 yıl boyunca Makedonya topraklarında hüküm sürmüştür. Osmanlı’nın Balkanlar’da en uzun süre hâkim olduğu topraktır. Bu sebeple Türk dili, kültürü ve folklorundan tahmin edilenden de çok unsurun yoğun şekilde geçtiği açıktır. Sadece bu gerekçe bile başlı başına bir çalışma sebebi oluşturmaktadır. Türk ve Makedon kültürünün etkileşimini sözel olan ve olmayan tüm kültür varlıklarında açıkça gözlemlemek mümkündür. Örnekse mimari, kültürel yaşam, dil, mutfak gibi pek çok alanda söz konusu etkinin varlığı bilimsel çalışma yapmayanlarca da görülebilmektedir. Bu bağlamda bu doktora tezinin temel sorunsalını, atasözlerinin örnekleminde karşılaştırmalı olarak benzerlik ve farklılıklarda iki kültür arasındaki temel zihinsel kodların, algılayışların haritasını çıkartmak oluşturmaktadır. Anonim, süresiz ve yaptırımı olan atasözleri, kültür karşılaştırmaları açısından büyük önem taşır. 4 Bunun yanında Osmanlı’nın o toprakları kaybetmesinin üzerinden yaklaşık olarak 110 yıl geçmesine rağmen, Türk kültürünün etkisi çok yoğun olarak devam etmektedir. Osmanlı’nın iskân ettiği Türk nüfusun bir kısmı, hâlen orada yaşamaya devam etmektedir. Bu durum konunun çalışılması için bir diğer önemli sebeplerden birini oluşturmaktadır. Adı geçen konu ile ilgili lisansüstü düzeyinde bir tez çalışmasının yapılmamış olması da bu boşluğu doldurmak için pratik fakat önemli bir çalışma sebebi oluşturmaktadır. Tezde amaçlanan, Türk dili ve folklorunun, Doğu Avrupa’nın ortasındaki Hristiyan medeniyeti ve Makedon kültür dairesinde olan bu dil ve folklorun bir ögesi olan atasözlerindeki benzerlik ve farklılıklarını tespit etmektir. İkincil amaç da Makedon atasözlerine geçen Türkçe elementlerinin ayrıntılı olarak envanterini çıkartmaktır. Türk dili, kültürü ve folklorunun etkilediği alanların envanterini çıkartmak tarihsel süreç içerisinde önemli bir görevdir. Kısacası amaçlanan Osmanlı’nın eski sancaklarının bulunduğu Makedonya’daki Türk halk kültürünün etkilerini tespit etmektir. Türk kültürünün, farklı bir ırk ve dinî olan Makedon toplumuna girmesi ile aktarılan kültür ve folklorik ögelerin, edebiyat ürünleri aracılığı ile tespit edilmesi oldukça önemlidir. Hatta halk söylencelerinin, çoğu zaman resmî belgelerden (büyükelçi raporları, resmî tarih gibi) çok daha gerçekçi olduğu kanısındayız. Siyasi çıkar olmadan, halkın günlük yaşantısı içerisinden tecrübe ettiklerini, yönetimi altında bulunduğu devlet ve birlikte yaşadığı halk hakkında ne düşündüğünü atasözleri ile aktarması çok daha gerçekçidir. Temelde bu tez, karşılaştırmalı ve analitik bir çalışmadır. 1. 2. Yöntem Türk ve Makedon halk kültürünün karşılaştırılmasını, halk kültürünün temel zihinsel kalıplarını taşımasından dolayı atasözleri üzerine yoğunlaştık. Ayrıca daha önce bu konuda tez düzeyinde çalışma yapılmamış olması diğer önemli etkenlerden birisidir. Çalışma metin odaklıdır. Bu türde çalışmalar Kuramsal yaklaşım ve yöntemler içinde yer almaktadır. Söz konusu kuramsal yaklaşımlar, XIX. yüzyıldan başlayarak 5 XX. yüzyılın sonlarına kadar oluşmuş ve halen halkbilimi çalışmalarında kullanılmaktadır. Halkbilim araştırmalarının tarihsel sürecinde oldukça etkili olmuşlardır. Genelde kültür, özelde ise halkbilimi (folklor) ve onun bir alt dalı olan halk edebiyatı yaratımları hakkındaki kuramsal yaklaşımlar, Halkbilimi araştırma ve inceleme kuram ve yöntemleri genel olarak iki ana grupta toplanmaktadır. Bunlardan bir kısmı halk edebiyatı metinlerini esas alırken diğer bir kısmı da metinlerin de içinde yer aldığı icrayı (performansı) ve metnin yaratıldığı sosyal çevreyi, bağlamı esas almıştır. “Metni esas alan kuramsal yaklaşımlar ve bunların uygulama yöntemleri daha eskidir. Bu kuramsal yaklaşımlar ve yöntemlerin önemli bir kısmı sosyal ve beşeri bilimlerin çeşitli alanlarında da kullanılmaktadır” (Ekici, 2014: 61). “Metin Merkezli Kuramsal Yaklaşımlar başlığı altındaki kuramların bir kısmı genel olarak kültürlerin ve kültür içindeki çeşitli yaratmaların nasıl oluştuğu ve geliştiğini açıklamaya dönüktür ve halk edebiyatı yaratmalarını örnek olarak kullanmıştır. Ancak, genel özellikleri itibariyle kültürleri metin merkezli bir yaklaşımla ve daha çok halk edebiyatı metinleri üzerinden açıklamaya yöneliktirler” (Ekici, 2014: 62). Bu tez konusu halk edebiyatı metinleri ile ilgili olduğundan, uygun olan yöntemin Metin Merkezli Kuramsal Yaklaşım olduğu açıktır. Spesifik olarak da atasözleriyle ilgili Finlandiyalı bilim insanı, paremiyolog Matti Kuusi’nin kurguladığı Uluslararası Atasözleri Tip Sistemi kullanılmıştır. Tez metninde yer verdiğimiz atasözleri, bu sisteme göre sınıflandırılmıştır. Atasözü maddesinin köşeli parantez içerisindeki numaralandırma bu sisteme aittir. Türkiye Türkçesi sahasındaki literatürde bu yöntemin ilk uygulandığı çalışma, Ahmet Bican Ercilasun’un ‘Dîvânu Lugâti’t – Türkteki Şiirler ve Atasözleri’ isimli kitabıdır. Bu kitabın önemli bir katkısı da ekler bölümünde sözü edilen sınıflandırma sisteminin orijinal kaynakçasından Türkçeye çevirerek çok önemli bir hizmet sunmasıdır. Bu tezde uygulanan Uluslararası Atasözleri Tip Sistemi, Ercilasun’un Türkçe uyarlaması esas alınarak yapılmıştır. Aşağıda verilen liste sözü edilen kitabın ekler bölümünden alıntılanmıştır. Bu sınıflandırmada alfanumerik (ing. alphanumeric) bir sistem kullanılmış olup, sınıflandırma, 13 ana temadan oluşmakta ve her biri bir büyük harf (A-T) ile gösterilmektedir. İnsan ile ilgili ve onun yaşantısının en temel yönlerini temsil eden 13 ana tema A harfi ile başlayıp (T) harfi ile sonlandırılmaktadır. 13 ana tema altında 52 sınıf bulunmaktadır. Sınıfların altında da 325 sayıda alt grup mevcuttur. Sınıflandırma 6 sadece en son olan alt gruba göre yapılmaktadır. Ana tema ve sınıflar sadece alt gruba ulaşmaya yardımcı olan genel yönlendirici bölümlerdir. Sınıflandırılan atasözünün en sonunda, köşeli parantez içerisinde verilmektedir. En son harf olan T’ye göre bir örnek vermek gerekirse: (T) ana tema, (T1) alt sınıf ve [T1a] alt grubu oluşturmaktadır. Bu sınıflandırma sistemine göre, bir atasözü en az bir alt dalda yer almalıdır. Yani sadece ana bölüm veya alt bölüm yeterli değildir, bir alt dalın altında gösterilmelidir. (T) örneğine göre [T1a] olarak sınıflandırılmalıdır. Sınıflandırmanın temel mantığı da budur. Sadece bir ana bölüm başlığına koymak; genel geçer olarak kalmış, açıklanmamış bir atasözü olarak kalacaktır. Atasözünün hemen yanında, köşeli parantez içinde sınıflandırma verilmelidir. En az bir alt grupta gösterilen atasözünün anlamına göre aynı veya başka bir ana konunun alt grubunda da sınıflandırılabilir. Atasözü birkaç farklı grupta sınıflandırılabilir. Özetle ana tema (T) bizi bölüme yönlendirmektedir; daha sonra altındaki alt sınıflar (T1) incelenerek uygun madde bulunduktan sonra, altındaki en uygun alt gruba [T1a] yerleştirilmelidir. Örnekler anlamları açık olan atasözlerinden seçilmiştir: 206. FK. 1487. Koga ke zafatiş/poçneş edna rabota, treba da ya bitisaş. Bir işe başladığın/tutunduğun zaman bitirmen gerek. FK. 1509. Koya rabota se ostat za posle, nikogaş ne se bitisvit. Sonraya bırakılan hiçbir iş hiçbir zaman bitmez. TT: Bugünkü işini yarına bırakma. Akşamın işini yarına (sabaha) bırakma (koyma). [T4e, T4d] İlk atasözünde başlanan her işin bitirilmesi, sonuca bağlanması gereğinden söz edilmektedir. Hemen altındaki atasözüne göre, sonraya bırakılan işin neden bitirilmesi gerektiğini açıkça ifade edilmektedir. Öncelikle atasözü iyice anlaşılmalıdır. Anlamı iyice netleştikten sonra ana temalar taranır. Ana tema (T) ‘zamandaki’ konuya en uygun olandır. T’nin alt sınıflarına bakılmalıdır. T ZAMAN VE ZAMAN DUYGUSU (ana tema) (alt sınıflar): 7 T1 ZAMANLAMA/ DOĞRU ZAMAN, KÖTÜ ZAMAN / ZAMAN KULLANIMI T2 DEĞİŞİME KARŞI TUTUMLAR / MODERNLİK T3 ŞİMDİKİ ZAMANA / GELECEĞE KARŞI TUTUMLAR, AYARLAMALAR T4 BAŞLAMA: BİTİRME, BAŞLANGIÇ: SON Bulduğumuz alt sınıfların arasında en uygun olan T4 içindeki alt grup veya gruplara göre sınıflandırılmalıdır. T4a işe başlamak zor fakat gereklidir T4b başlama belirleyicidir, ilk olan çok daha değerlidir T4c sonuç belirleyicidir / kesindir T4d başlangıç ile sonun birbirine bağlı olması T4e başlamadan sonra devam etme veya son beklenir En uygun olan ilk başta konulmalıdır. (T) ana temanın içinde başka bir sınıfın uyup uymadığı mutlaka kontrol edilmelidir. Ardından diğer ana temalara uyup uymadığına bakılmalıdır. Esas olan sınıflandırma önce verilmeli ve aralarına virgül konularak diğerleri de dizilmelidir. Diğer bir örnek: 208. FK. 2694. Od pişanoto ne se begat. Varyantı: BV. 5110. Nema beganye od pişanoto. Yazılmıştan (alın yazısı) kaçış yok. Varyantı: MK. Ako e pişano, ne moje da se raspişe. Yazılmışsa silinemez. Varyantı: DG. Od pişano ne se bega. Yazılmıştan (alın yazısı) kaçış yok. TT: Alın yazısı değişmez. [B2a, B2b] 8 Bu atasözlerine baktığımızda temelde inanç sözkonusudur. Neye inanç? Kadere. Öncelikle sınıflandırmadaki ‘inanç’ ana temasına bakıldığında karşımıza iki alt sınıf çıkmaktadır: B İNANÇ VE TEMEL TUTUMLAR / İNANIŞLAR B1 TANRI: İNSAN VE DİNİ KURUMLAR B2 KADERCİLİK İkincisinin uygun olduğu açıktır. B2 KADERCİLİK altında ise en uygununun [B2a] alt grubunun olduğu görülmektedir. İkinci olarak da [B2b] de anlam olarak desteklemektedir. Atasözü nettir, kaderden kaçınmanın mümkün olmadığı inancını savunmaktadır. Dolayısıyla diğer seçeneklerde olan talih değişkenliği, kaderin iyi ya da kötü olmasından söz edilmiyor. Tesadüf ya da kehanet de yoktur. B2 KADERCİLİK B2a kaderden kaçınılmazlık B2b kadercilik, durumu / şartları kabulleniş B2c değişen talih, talihin değişkenliği veya beklenmedikliği B2d kötü talih B2e iyi talih ve deli şansı B2f talihle ilgili tesadüfler / art arda gelişler B2g kehanetlere inanma Başka bir örnekse: M. 2336. So zboroy pilyav ne se prait, oti saka oriz i mas. Lafla pilav yapılmaz, pirinç ve yağ lazım. (Türk atasözü). Varyantı: HPKP. 5959. Sos laf pilav ne biva. Lafla pilav olmuyor. [M7d, C3b] 9 Buna göre öncelikle 30 ana temayı tarıyoruz ve en uygununa bakıyoruz. M BAŞA ÇIKMA (ÜSTESİNDEN GELME) VE ÖĞRENME başlığındaki ‘üstesinden gelme’ önemli bir ipucudur. Altındaki sınıflara baktığımızda: M7 ÇALIŞMA, EMEK, ÇALIŞKANLIK: BAŞARI, HAREKETSİZLİK/ TEMBELLİK: EKSİKLİK (YOKLUK) M1 TEDBİR: TEDBİRSİZLİK M2 HAREKETLİLİK, SEYAHAT M3 BİLGELİK / AKIL, ZEKÂ: APTALLIK M4 CESARET: KORKAKLIK, İTAAT M5 HÜNER (BECERİ) / ARAÇLAR (ALETLER) / MALZEME M6 İNİSİYATİF / GİRİŞİM / SORUMLULUK M7 ÇALIŞMA, EMEK, ÇALIŞKANLIK: BAŞARI, HAREKETSİZLİK/ TEMBELLİK: EKSİKLİK (YOKLUK) M7 sınıfındaki tembellik, çalışkanlık ve hareketsizlik anahtar kelimelerinden yola çıkarak altındaki alt grupları tarıyoruz: M7a çalışkanlık, gayret ödüllendirilir > tembel, aylak yiyeceksiz kalır M7b icracı veya tedarikçi arasındaki çıkar birliği ve ürün ve meyve tüketicisi veya kullanıcısı M7c yola çıkan (işe başlayan) insan geçimini sağlar, yiyecek bulur > oturan veya üzülen insan yoksullaşır M7d tembel adamın zaman kullanımı M7e her zaman yeterli işten daha fazlası olur - ve uykudan M7f iş, oyun ve testten ayrı tutulur M7g festivaller ve bayramlar: iş günleri M7h hayatın gayesi olarak çalışma > aylaklık ve hareketsizlik hayatı bozar, mahveder M7i aylaklık: başkasının faydası için çalışmak, (kirli) işi başkasına vermek, aylaklığı savunmak Ardından da C TEMEL GÖZLEMLER VE SOSYAL MANTIK başlığını kontrol ediyoruz. Çünkü bu atasözü sosyal ortamda, kişinin davranışını yerdiği için bir alt sınıfa yerleştirme olasılığının yüksek olduğunu gösteriyor. C1 X'İN TABİATININ DAYANIKLILIGI / KİMLİGİN DAYANIKLILIGI C2 X ÜRÜNLERİ / İHTİYAÇLAR / X'E AİT OLANLAR C3 HİÇLİK/BOŞLUK GETİRİLERİ/HİÇBİR ŞEY KAYBETMEMEK 10 Tarama sırasında ‘boşluk getirileri’ ipucu sağladığından hemen altındaki maddelere bakıyoruz: C3a hiçbir şeyden hiçbir şey elde edemezsin C3b hayallerden, umutlardan, fantezilerden veya 'keşke'lerden hiçbir şey elde edemezsin C3c somut, yakın ve belirli olan; uzak olandan, belirli olmayandan veya gelecekten daha iyidir C3d düne ait/yok olmuş (bozulmuş)/kullanılmış/yenmiş/kırılmış = (hiçbir şey) C3e bir insan; havadan, sudan veya yararsız malzemelerden değerli ve dayanıklı şeyler elde edemez C3f somut şeylerin etkisi > kelimelerin, teşekkürlerin, müziğin, duaların veya bedduaların etkisi C3g gözlemek ne zarar verir ne fayda C3h aç, yoksul ve ölünün kaybedecek hiçbir şeyi yoktur - kayıptan korkmazlar C3b maddesi atasözüne en yakın madde olarak karşımıza çıkıyor. Hemen önceden bulduğumuz M7d maddesinin yanına virgül ile ayırarak yerleştiriyoruz, [M7d, C3b]. Tezin içindeki tüm atasözleri aynı zamanda uluslararası atasözleri tip sistemi için birer örnek teşkil etmektedir. Maddelerin bazılarında cümlenin yarısı olumlu yarısı olumuz olarak verilmiştir. Arada noktalı virgülle ayrılmış olan bu cümlelerin bir yarısı atasözüne uyuyorsa atasözünü sınıflandırmaya uygundur. Bazen de cümlenin sadece bir ifadesi bile atasözünü karşılıyorsa yine o alt gruba sınıflandırılmalıdır. Söz gelimi ‘D3c güçlü, cesur, göz kamaştırıcı, aldırışsız ve yaratıcı aşk’ maddesinde birbirinden farklı kavramlar mevcuttur. Maddeyi tek cümle olarak değil, cümlenin ihtiva ettiği kavramlara ya da durumlara ayrı ayrı bakmak gerekir. Uygun olan varsa, bulup atasözünü yerleştirmek gerekmektedir. Başka bir örnek olarak: Alkolün sadece ölçüsü ile ilgili bir atasözünü ‘D5a alkolün ölçüsü, içme adetleri veya kuralları’ maddesine sınıflandırabiliriz. Çünkü ‘alkolün ölçüsü’ sadece bu maddede var. 11 MATTİ KUUSİ'NİN ULUSLARARASI ATASÖZLERİ TİP SİSTEMİ A TABİATLA İLGİLİ PRATİK BİLGİLER Al TABİAT UNSURLARI A1a tabiat unsuru olarak su ve ateş A1b tabiat unsuru olarak kara ve deniz A1c tabiat unsurları olarak toprak ve bitki türleri A1d ehlileştirilmiş / işlenmiş bitkiler A1e soğuk – sıcak A2 HAYVANLAR, İNSAN: HAYVAN A2a insanın konumu, evcil ve yabani hayvanlar A2b hava ve hasat işareti olarak hayvanlar A3 HAVA, TAKVİM A3a rüzgârı, yağmuru, hava değişimini gösteren belirtiler A3b sabah: akşam, gece: gündüz, karanlık: aydınlık A3c ilkbahar: sonbahar, yaz: kış, yıl ve hasat / ürün A3d aylar A3e kehanetler, bayramlar ve önemli günler hakkındaki söz ve tavsiyeler / öğütler A3f önemli gün şahsiyetleri B İNANÇ VE TEMEL TUTUMLAR / İNANIŞLAR B1 TANRI: İNSAN VE DİNİ KURUMLAR B1a kadir-i mutlak Tanrı, herkesin Tanrı'sı B1b Tanrı'nın iyiliği ve büyüklüğü, lütuf / kutsama, Tanrı'ya dönüş 12 B1c Tanrı'nın denetim ve tedavileri / muameleleri B1d Tanrı'nın âlim (her şeyi bilir) olması, insanın bilgisizliği B1e Tanrı'ya itaat, mümin insan B1f Tanrı'dan önce insanın şüpheciliği B1g rahip ve kilise / din adamı ve mabet B2 KADERCİLİK B2a kaderden kaçınılmazlık B2b kadercilik, durumu / şartları kabulleniş B2c değişen talih, talihin değişkenliği veya beklenmedikliği B2d kötü talih B2e iyi talih ve deli şansı B2f talihle ilgili tesadüfler / art arda gelişler B2g kehanetlere inanma C TEMEL GÖZLEMLER VE SOSYAL MANTIK C1 X'İN TABİATININ DAYANIKLILIGI / KİMLİGİN DAYANIKLILIĞI C1a X'in temel özelliği / karakter değişmez; karakteristik özellikler değişmez C1b X her zaman X'tir, . . . Olsa da C1c X'e kendi karakterine ait şeyleri öğretmeye ihtiyaç yoktur; kendi karakterine ait olmayan şeyleri öğretmek de imkânsızdır C1d X, X'in alışkanlık ve geleneklerini korur C2 X ÜRÜNLERİ / İHTİYAÇLAR / X'E AİT OLANLAR C2a X'in miktarı, ölçüsü, kalıbı, X'in bir eşini üretir 13 C2b X'in tohumu veya malzemesi, X ürünlerine karşılık gelir C2c X'in hareketi veya çalışması; X akıbetine, ücretine, cezasına veya sonucuna götürür C2d X, X'in bir eşine, unsuruna veya aracına ihtiyaç duyar C2e X ve Y birbirlerine aittir / birbirlerinden ayrıdır C2f X'i bertaraf etmek için X'e ihtiyaç duyarsın C3 HİÇLİK/BOŞLUK GETİRİLERİ/HİÇBİR ŞEY KAYBETMEMEK C3a hiçbir şeyden hiçbir şey elde edemezsin C3b hayallerden, umutlardan, fantezilerden veya 'keşke'lerden hiçbir şey elde edemezsin C3c somut, yakın ve belirli olan; uzak olandan, belirli olmayandan veya gelecekten daha iyidir C3d düne ait/yok olmuş (bozulmuş)/kullanılmış/yenmiş/kırılmış = (hiçbir şey) C3e bir insan; havadan, sudan veya yararsız malzemelerden değerli ve dayanıklı şeyler elde edemez C3f somut şeylerin etkisi > kelimelerin, teşekkürlerin, müziğin, duaların veya bedduaların etkisi C3g gözlemek ne zarar verir ne fayda C3h aç, yoksul ve ölünün kaybedecek hiçbir şeyi yoktur - kayıptan korkmazlar C4 KÜÇÜK: BÜYÜK / BİRAZ: BİRÇOK C4a küçük bir şey veya tek bir şey, büyük hâline gelemez: birey, bütün için önemsizdir C4b küçük büyüğe eşit olabilir veya zarar verebilir; küçük, birçok hasara yol açabilir C4c azdan çok şey gelebilir; küçük bir başlangıçtan veya önemsiz şeyden büyük hasar doğabilir 14 C4d bir şey, çok şeyi veya her şeyi harekete geçirir, onların başını belaya sokar C4e küçük bir başlangıç veya sebep, geniş bir etkiye veya tepkiye yol açabilir C4f küçük bir şey yüzünden insan kaybeder veya büyük bir şeyi yanlış değerlendirir C4g önemsiz bir X, büyük bir Y ile sonuçlanamaz C4h uygun araçlarla veya yeterli girdi ile büyük bir şeyi etkilemek mümkün değildir C4i küçük nesne: çok fazla büyük araç veya süreç C5 İŞARETLER VE ANLAMLARI I YORUMLAMA C5a (büyük) bir olay (daima) bir iz bırakır; bir işaret / belirti, sebebini ve anlamını belli eder C5b Y'nin X tarafından tanınması C5c genelleştirilen tahminler ve şüpheler; bir kere. . . her zaman / bir. . . her şey C5d sınamalar / çile, otantik ve otantik olmayan yetenekleri test eder (işaret olarak başarı) C5e yanıltıcı işaretler C6 (DIŞ) GÖRÜNÜŞ: İÇ DEGERLER C6a rütbe ve statü ölçütü olarak kıyafet, görünüş ve suret C6b harici ve dâhili - güzelliğin aldatıcılığı C6c her şey göründüğü gibi değildir; belirleyici işaretlerin aldatıcılığı C6d işe uygunluk, besin değeri, vb. > görünüş (siyah: beyaz) C6e önde görünen - gerçek arkada gizlidir C6f ikincil olarak boyut (küçük büyükten daha iyidir, zayıf şişmandan daha iyi) 15 D DÜNYA VE İNSAN HAYATI D1 DÜNYANIN ÇEŞİTLİLİĞİ VE İNSAN HAYATI D1a dünya hakkında genel ifadeler D1b insan ve sorunları hakkında genel ifadeler D1e fenomenler / bireyler arasındaki tabii farklılıklar D1d ebedi zıtlık - parçaların zıtlıkları ve benzerlikleri D2 SEVİNÇ: KEDER / GÜLME: AĞLAMA / HAZ: IZDIRAP D2a sevinç ve gülme > üzüntü ve gözyaşı D2b sevinç ve üzüntünün nöbetleşmesi ve yakınlığı D2c gereksiz, boş yere ve aşın gülme ve ağlama D2d keder ve kederin değeri D3 İHTİYAÇLARIN DİNAMİĞİ D3a sıkıntı, ihtiyaç ve açlık harekete geçirir; düşüncelere, yeniliklere ve suçlara yönlendirir D3b aşk ve açlık hareketlendirir; güzellik ve besin kaynakları cezp eder D3c güçlü, cesur, göz kamaştırıcı, aldırışsız ve yaratıcı aşk D3d X'in yokluğu; hayallere, arzulara, fantezilere ve şehvete yönlendirir veya onları etkiler D3e açlık ve yokluk insanın standartlarını düşürür, insanı pasifleştirir D3f açlık depresyona sokar, uykusuzluk çalışma kapasitesini düşürür; tok ve iyi dinlenmiş insan kaygısız olur D3g gözler açgözlüdür; parmaklar kaşınır (heves eder), çalıntıların bekçisi veya bakıcısıdır; açgözlü insan yakaladığını muhafaza eder (tuttuğunu bırakmaz) D3h doymak bilmez açgözlülüğün sonu hüsrandır D3i ölçülü olma en iyisidir > aşırı yeme, sağlığınız için kötüdür 16 D3j insanın zihnen geleceğe dönük olarak gıda tüketimini düzenlemesi D4 GIDA, YEME D4a insanlar ve hayvanlar için gıdanın önemi D4b iştah ve açlık D4c gıda maddeleri ve kap kacak D4d yeme alışkanlıkları ve kurallar D5 ALKOLLÜ İÇKİLER VE SARHOŞLUK / BAĞIMLILIK, İÇME ALIŞKANLIKLARI D5a alkolün ölçüsü, içme adetleri veya kuralları D5b içki veya sigaraya istek duyma D5c ayyaşlık: delilik D5d sarhoşluk ve ruh hali D5e içmenin mali ve sosyal sonuçlan D5f kumarın mali ve sosyal sonuçlan E ORAN DUYGUSU E1 DERECELENDİRMENiN İZAFİLİĞİ / FARKLI ŞEYLERİN TEMEL BİRLİGİ E1a tamamlanmamışlık/belirsizlik/her şeyin izafiliği E1b saygın olanın hata ve kusurları da vardır (ki onlara sabredilmiş olmalıdır) E1c akıllı insan hatalar yapabilir, yetenekli bir adam başarısız olabilir E1d küçük, değersiz, geç vb. hiçbir şeyden daha iyidir E1e X'in değeri, Y'nin yokluğu ile artar 17 E1f önemsiz ve küçük görülen şeyler, bizden geriye kalanlarla temel ortak özellikleri paylaşır E1g insan ve tabiat, aynı kökenleri / değerleri / temel hakları paylaşmıştır E1h zıt görünen varlıklar, ortak temel özelliklere sahiptir E1i 'zıtların karşılaşması' ; zıtların birleşmesi E1j 'orta yol' aklı (kavramı), abartmalardan ve aşırılıklardan kaçınma, uzlaşma en iyisidir E1k farklı perspektiflerden, talihsizlik içindeki talihle ilgili çelişkilerden bakılınca şeyler farklı görünür E1l temel tabiat, hareket ve durum arasındaki dâhili çelişkiler F AHLAKLA İLGİLİ TASAVVURLAR F1 İYİ VE KÖTÜ - BAŞARI F1a iyi ve kötü kavramlarının ahlaki ölçütü F1b dürüstlük ödüllendirilir > kötü, suç, hile ayıplanır ve cezalandırılır F1c zorla veya çeşitli vasıtalar kullanarak kötülük yapma, kötülükten kurtulmaya çalış F1d kötü başarılı olur; kendini de tutar (ne pahasına olursa olsun muhafaza eder > iyi insan acısını çeker / zarar görür) F1e X işi yapar - Y, ondan dolayı ya cezalandırılır ya da ondan fayda sağlar F1f erdem mutsuzluk getirir F2 GURUR: TEVAZU, ÖVÜNME: ŞEREFSİZLİK F2a izzetinefis, şeref peşinde - şerefsizlik F2b saygıya değer / üstün olan şey basittir, değersiz / önemsiz şey ise övünç kaynağıdır F2c övünmecilik, kendini beğenmişlik ve boş övünme F2d gurur, düşmeden önce gider (insan düşmeden önce gururu gider) 18 G SOSYAL HAYAT G1 AKRABALIK G1a aile dayanışması - aile dayanışmasının eksikliği / yokluğu G1b annenin değeri, öksüz olmak G1c aileye katılmak, insanın aile içindeki konumunu koruması; görümce ve baldız/ kayınbirader/kaynana/kaynata G2 GELİŞME - İNSANIN GEÇMİŞİ G2a birey belirli şartlar altında olgunlaşır; çocuk ebeveynine benzer şekilde yetiştirilir G2b torun veya çocuk, ebeveyninden farklı şekilde gelişebilir G2c ortak torunlar ve nesiller G3 ÇOCUK: EBEVEYN / YETİŞTİRME G3a çocuğun ve çocukluğun nitelikleri G3b çocuklar ile ebeveyn arasındaki duygusal ilişkiler G3c çocuk yetiştirme: cezalandırarak mı öğütle mi? G3d çocuk bakmanın maliyeti, sıkıntısı ve bunun karşılığı, anneliğin zorlukları G3e çocuksuzluk: çok çocuk G4 ERKEK: KADIN / İKİ CİNSİN DERECELENDİRİLMESİ VE KONUMU G4a kadın ve erkek - derecelendirme (erkek çocuk > kız çocuk) G4b hayatta kadın çokluğu, kadınlarla ve erkeklerle ilgili eşyalar G4c kadının kaypaklığı, konuşkanlık ve kötülük G5 EVLİLİK 19 G5a iki kişi birlikte > yalnızlık veya izolasyon (tecrit) G5b genç yaşta evlenme, birisinin kızıyla evlenme G5c geç evlenme - evde kalmış kız, bekâr, dul G5d evli olmak mı olmamak mı daha iyi? G5e evlilik teklifi yapmanın doğru zamanı, eş seçmenin kuralları ve ölçütleri (çoğunlukla erkeklerce) G5f kadın ve erkek - birlikte yaşama, dayanışma, dayanışmanın eksikliği G5g çok kadınla evlenmenin sorunları G5h kadın ve erkek - güç ilişkileri G6 GENÇLİK: YAŞLILIK G6a genç ve yaşlının karşılaştırılması G6b yaşlılık, bilgelik getirir mi getirmez mi? G6c eğer X genç ise (değilse) , o zaman Y yaşlıdır (değildir) G6d muhafazakâr ve gelişmede aciz olarak yaşlı G6e yaşlılığın sorunları G6f yaşlının tedavisi / yaşlıya muamele G7 SAĞLIK / HASTALIK G7a sağlığın değeri G7b sağlık, tıbbi bakım, tıbbi tedavi G7c hekimler G7d hastalanma ve iyileşme G7e hayatla ölüm arasında kalma 20 G8 ÖLÜM / ÖLÜ G8a ölüm ayrım yapmaz (fark gözetmez) G8b ölüm, beklenmektedir, her zaman yakındır G8c ölüm, kaçınılmazdır ve geri dönülemezdir G8d ölümün sebebi ve şekli G8e ölü ile ilgili inanışlar, ölü kültü, cenazeyle / defnetmeyle ilgili adetler G8f ölü, yoktur (mevcut değildir) G8g ölümden sonra hayat H SOSYAL ETKİLEŞİM H1 KENDİSİ: DİĞERLERİ (KENDİSİ HAKKINDAKİ BİLGİ) / FERDİ: TOPLU OLARAK H1a kendi hakkındaki bilgi: diğerleri hakkındaki bilgi H1b kendi hakkındaki bilgisizlik (kendini bilmemek), diğerlerini eleştirmekle birlikte yürür H1c dünya, olaylar ve diğer insanlar, kendi bakış açımızdan görülür; biz nasılsak tam öyle H1d insanın kendi idraki, aklı, arzusu, duygusu > diğerlerinin idrak, . . . Öğüt ve emirleri H1e topluma uyum veya toplumu benimseme insanı korur H1f etnik bencillik; kendisi gibi olan halka yakın olmak; farklı olanlardan hoşlanmamak H1g kurallar ve sosyal baskı, insanın kendi toplumuna veya grubuna uyumu H2 İNSANIN KENDİNİ YÖNETMESİ: DİGER İNSANLARA / YABANCILARA GÜVENME 21 H2a tek başınalık ve otokrasi en iyisidir > işbirliği, birlikte çalışma, ortak mülkiyet zayıflatır H2b mülkiyet ve kendine yeter olma > başkalarına bağımlılık H2c insanın kendi faydası ve kendi sıkıntıları önce gelir H2d insanın kendini beğenmesi ve övmesi > yabancı birini beğenmek ve övmek H2e insanın kendi ihtiyacı ve işi, en iyi şevklendiricidir H2f borçlu borcunu ödemeli, (yoksa) sıkıntıya düşer H2g borç veren veya kefil, sıkıntıya düşer H3 GRUP DAYANIŞMASI H3a insanın kendi halkıyla dayanışması H3b bir/az, güçsüzdür veya rekabet gücü yoktur; birin/azın güvensizliği H3c bir toplumdaki ortak çıkarlar, ortak sevinç, tasa ve tehlikeler H3d kişinin yakınları ve ev halkı zarar görmemeli; ensest ilişki yasağı H3e bir yabancının hediye ve yardımları, kendi ev halkınca yapılanlara tercih edilmemeli H3f başka birisine ait olan şey, insana kendisininkinden daha cazip görünür H3g insan kendi işine bakmalı; başkasının işine karışmamalı H3h birey, toplum açısından önemlidir H3i yabancıların / aykırıların ve serserilerin reddedilmesi, toplum dışına çıkarılması H4 YAKIN: UZAK / EVDE: BİLİNMEYEN / ALIŞILMAMIŞ ŞARTLARDA H4a herkesin özlediği ve içinde mutlu olduğu bir evi veya ev olarak kullandığı bir yer vardır H4b kendi evimiz veya evimiz dediğimiz yer; en iyi, en aziz, en güvenli, en alışılmıştır > yabancı 22 H4c herkes en çok evinde saygı görür H4d yabancı veya uzak olan, alışılmış / tanıdık olandan daha değerlidir - fakat yabancı hayal kırıklığı / hüsran yaratır H4e evde kalmaya / olmaya itirazlar H5 "BEN / BİZ / KENDİ" AVANTAJI: DİGERLERİ / KONUKLARI AĞIRLAMA H5a egoizm normaldir; başkalarının çıkarları önemsizdir, kuşkuludur, şüphelidir H5b cömertlik hakkındaki uyarmalar; insanların nankörlüğü H5c cömertliğin değeri, empati H5d karşılıklılık, birinin başkalarına davranış şekli kendisine nasıl muamele edileceğinin haberini verir H5e konukseverlik ve sınırları H5f davetsiz misafirler ve istenmemiş olan yardım H5g nezaket H5h minnettarlık ve nankörlük H6 DOST: DÜŞMAN / İYİ VEYA KÖTÜ KOMŞU H6a dostun / arkadaşın değeri - düşmanın anlamı H6b dostun kaypaklığı, gerçek dostun ender oluşu, gerçek arkadaşın alametleri H6c arkadaşlığın karşılıklı olması, kırılgan arkadaşlık H6d komşuluğun değeri, tehlikeleri ve kuralları H7 SALDIRGANLIK VE SAKİNLİK (BARIŞÇILIK) H7a iki kişi / çok kişi arasında uyuşmazlık veya ihtilaf: üçüncü kişi / grup H7b saldırgan ve kışkırtıcı kişi saldırının hedefi olur H7c kıskançlık ve hainlik zevki 23 H7d tanıdık yakın çevrenin saldırısı çabuk son bulur, zararsızdır H7e 'havlayan köpek'e karşı tavır H7f tehditlere karşı tavır H7g kendi kendini kontrol, sabır ve birinin saldırısını gizlemek H7h uzlaşmaya hazır olma, taviz verme H7i saldırı için görünüşte veya göstermelik sebep, yedek obje, günah keçisi H7j kavga ve saldırganlık > barış isteme H7k barış ve anlaşma > savaş, kin / düşmanlık, çatışma H71 kin seni akılsız yapar, savaş kör ve yıkıcıdır H7m bağışlamaya isteksiz olma, intikam - yatıştırılmış, uzlaştırılmış olma J İLETİŞİM J1 İLETİŞİM J1a sözün gücü; iyi ve kötü sözler J1b her kelimenin sessizliği, yankısı, önemi J1c delinin gevezeliği J1d açık yüreklilik, konuşma ihtiyacı, sır tutma J1e mesaj ve söylentilerin hızla yayılması ve abartılması J1f kelimelerin değiştirilemezliği ve bunun etkileri J1g sessizlik ve gizlilik / sır saklama, karşılığını verir > konuşmak tehlikelidir J1h aksiyonlar > kelimeler J1i söz vermeler ve insanın sözünü tutması J1j yalan, bahane, mazeret bulma J1k gerçek ve gerçeği söyleyenler 24 J1l soru sorma ve cevap verme, kısa ve sert cevaplar J1m iftira, arkadan kötü söz söyleme, hakaret ve dedikodu J1n dinlemenin önemi - dinlemede dikkat ve ihtiyat J1o konuşma serbesttir; her sözün ciddi olması gerekmez - o, sadece konuşmadır J1p şakaya ve eleştiriye hoşgörü J1q kitaplar, basılı olan söz K SOSYAL KONUM K1 GÜÇ, YÖNETİCİ: VATANDAŞ / ÜST: AST K1a yöneticinin konumu, güç kullanmanın ahlakı K1b lider - ülkenin, vatandaşların durumu ve kalitesi, lidere bağlı ev veya toplum K1c iki şef veya efendi birlikte yönetemez K1d devletin ve disiplinin gerekliliği K1e astlara ve çalışanlara edilecek muamele için stratejiler; ikna sonuç verir K1f ast, üstünün gölgesinde K1g bağlılık ve itaat için kurallar ve stratejiler K1h köylülerin hürriyeti; çalışmak üzere tutulmuş adamın izzetinefsi K1i yeni zenginlerin veya sonradan görmelerin kötücüllüğü, övüngenliği, adiliği K1j yanlış ve doğru sosyal düzen; statü ve statü sembolleri K1k efendilere / kölelere karşı istismar, mahrum bırakma ve nefret K1l güçlünün ayrıcalığı Klm üst ile astın bir arada yaşaması K2 ZENGİNLİK: YOKSULLUK / PARA 25 K2a para ile her şey elde edilebilir - yiyecek, eşya, güç ve herhangi bir yere erişim K2b zengin adamın yardımcıları ve dostları vardır > yoksul adamın yoktur K2c zengin, evlenmek için aranan kişidir > yokluk, ailenin uyumunu mahveder K2d para; ticaret, iş hayatı ve kredi için ön şarttır K2e para, ahlaktan daha fazla ağırlık taşır (daha önemlidir) - kanunlar zengine, rüşvete / ahlaksızlığa dokunmaz K2f para parayı çeker ve zengin daha zengin olur K2g para dolanır (tedavül eder); insanlar daha zengin ve daha yoksul olur K2h para, emniyet, onur ve şöhret sağlar > yoksul, sessiz ve naçiz olmalıdır K2i yoksul çıkmazdadır, çaresizdir, yiyeceksizdir, evsizdir; hep yalvarır K2j zengin ile yoksul arasındaki zıtlıklar, yaşama şartlarının ve durumlarının farkı K2k zenginlik ve yoksulluğun izafiliği; zengin endişelidir, yoksul bazen mutludur L ANLAŞMALAR VE KURALLAR L1 KANUN / HUKUK VE ADALET L1a kanunun / hukukun değeri ve mahiyeti L1b yargıçlarca kullanılan genel yol göstericiler L1c tabii hukuk, yönetim ve mülkiyet kuralları L1d hırsızın ve diğer suçluların tanımlanması ve onlara yapılacak muamele L1e suç ortaya çıkar ve cezalandırılır L2 İŞ HAYATI / ALIM SATIM L2a ticaretin ve pazarlığın mahiyeti L2b ticaretin ve pazarlığın normal kuralları L2c fiyat: nicelik / nitelik (kalite) L2d satıcı: alıcı 26 M BAŞA ÇIKMA (ÜSTESİNDEN GELME) VE ÖĞRENME M1 TEDBİR: TEDBİRSİZLİK M1a tedbir tedbirsizlikten iyidir M1b tehlikeli durumlar, beklenilmiş olmalıdır M1e dikkatli olma ve uyanıklıklık M1d tehlikeli yerler zamanında tanınmış olmalıdır M1e bir olgu zararsız ve güvenli görünse de insan uyanık bulunmalıdır M1f insan, tek bir şeye ve araçlara çok fazla bağımlı olmamalıdır M2 HAREKETLİLİK, SEYAHAT M2a insanın yolu seçmesi, yolculuğun tehlikeleri M2b önde / arkada gitmek veya yürümek M2c seyahat hazırlığı (gerekli malzemeyi hazırlamak) M3 BİLGELİK / AKIL, ZEKÂ: APTALLIK M3a akıl, bilgi, zekâ ve mantığın değeri M3b akıllı şüphe eder > çabuk inanan ve saf olan aldatılır M3c aptal ne anlar ne de görür M3d aptal, yanlış yolda ve kendisine avantaj sağlamayacak şekilde hareket eder M3e gereksiz ve komik faaliyetler; apaçık ve besbelli olan şeyleri sormak ve araştırmak M3f deliye muamele ve onun tavsiyelerine karşı alınacak tavır M4 CESARET: KORKAKLIK, İTAAT M4a cesaret, risk alma ve korkusuzluk, kazanmanın veya hedefe ulaşmanın ön şartıdır 27 M4b insanın (bir saldırı söz konusu olmadan) kendi cesareti: birine veya bir şeye karşı savunmadaki kahramanlık M4c korkaklık, algıyı dumura uğratır veya çarpıtır M4d teslim olmak, uymak veya kaçmak insanı tehlikeden korur M5 HÜNER (BECERİ) / ARAÇLAR (ALETLER) / MALZEME M5a beceri, mesleki beceri ve becerikli veya beceriksiz çalışan M5b aletlerin, araçların ve silahların değeri ve kalitesi M5c taşıma malzemesinin (araçlarının) kalitesi ve yolları M5d doğru ve uygun alet ve araçlara sahip olmayan insan çaresiz ve güçsüzdür M6 İNİSİYATİF / GİRİŞİM / SORUMLULUK M6a insanın kendi arzusuyla hareket etmesi ve yönetmesi; vicdansızlık, insanın kendi hareketleri için vereceği bütün cevaplar M6b insanın doğrudan kendi faaliyetinin etkisi > insanın sahip olduğu malzemenin, şartlarının ve araçlarının etkisi M6c girişim, azim / sebat, dayanıklılık > kısa görüşlülük (ileriyi görememe), kolayca pes etme, kolay yol M6d yoğunlaşma ve belirleme; insanın duruşunun bağımsız veya kesin (kararlı) olması M6e insanın kendi faaliyeti veya kendi hayat yolu, onun itibarını ve ona yapılacak muameleyi belirler M7 ÇALIŞMA, EMEK, ÇALIŞKANLIK: BAŞARI, HAREKETSİZLİK/ TEMBELLİK: EKSİKLİK (YOKLUK) M7a çalışkanlık, gayret ödüllendirilir > tembel, aylak yiyeceksiz kalır 28 M7b icracı veya tedarikçi arasındaki çıkar birliği ve ürün ve meyve tüketicisi veya kullanıcısı M7c yola çıkan (işe başlayan) insan geçimini sağlar, yiyecek bulur > oturan veya üzülen insan yoksullaşır M7d tembel adamın zaman kullanımı M7e her zaman yeterli işten daha fazlası olur - ve uykudan M7f iş, oyun ve testten ayrı tutulur M7g festivaller ve bayramlar: iş günleri M7h hayatın gayesi olarak çalışma > aylaklık ve hareketsizlik hayatı bozar, mahveder M7i aylaklık: başkasının faydası için çalışmak, (kirli) işi başkasına vermek, aylaklığı savunmak M8 TUTUMLULUK / CİMRİLİK M8a idareli ekonomi, tutumluluk, köylü kanaatkârlığı M8b cimri olan tasarruf sahibi zengin olur - savurgan / mirasyedi yoksullaşır M8c cimrinin toplum içindeki değersizliği; tutumluluğun paradoksal kârsızlığı M9 TECRÜBE / PRATİK: ÖĞRENME M9a tecrübeden, hayattan ve seyahatten öğrenilmiş dersler M9b bilgili olmanın değeri ve mahiyeti M9c zorunlu eğitim ödeme yapmaz M9d pratik çalışma ve alıştırma ustaları M9e hatalardan ve kazalardan öğrenme (ders alma) T ZAMAN VE ZAMAN DUYGUSU T1 ZAMANLAMA/ DOĞRU ZAMAN, KÖTÜ ZAMAN / ZAMAN KULLANIMI 29 T1a erken ve hızlı başlama, karşılığını verir, gelecek hasarları önler T1b her hareketin, görevin veya malzemenin uygun bir zamanlaması vardır T1c insan, fırsatları hemen değerlendirmelidir T1d iyi zamanlanmış başlangıç, bitiş, destek veya çözüm, karşılığını verir T1e geç kalmış iş, geç başlama, geç çözüm veya tavsiye X ' i sıkıntıya sokar / değersizdir T1f zamanı gelmemiş (prematüre) başlama ve çok erken hareket, zararla sonuçlanır T1g yeteri kadar zaman vardır, işler ertelenebilir T1h daha iyi bir zaman, beklemeye değer; tavsiye gelir, bir çözüm bulunur T1i yavaş, hızlıyı yener / aşar T1j kalite ve iyi yapılmış iş, zamana ihtiyaç duyar T1k acelecilik gereksizdir; acele, işleri bozar; iş, yüze göze bulaşır T2 DEĞİŞİME KARŞI TUTUMLAR / MODERNLİK T2a zaman, adetler ve dünya değişir; yeni şeyler eskir ve yıpranır T2b yenilik değeri: yeni şeyler eskir ve yıpranır T2c yeni olma sadece görünüşte olabilir T3 ŞİMDİKİ ZAMANA / GELECEĞE KARŞI TUTUMLAR, AYARLAMALAR T3a tahmin edilemez gelecek T3b hâlihazırdaki zorluklara uyum sağlama T3c geleceğe güvenmek, geleceğe hazırlanmak, hayal kurma, iyimserlik yahut kötümserlik T4 BAŞLAMA: BİTİRME, BAŞLANGIÇ: SON 30 T4a işe başlamak zor fakat gereklidir T4b başlama belirleyicidir, ilk olan çok daha değerlidir T4c sonuç belirleyicidir / kesindir T4d başlangıç ile sonun birbirine bağlı olması T4e başlamadan sonra devam etme veya son beklenir Temel ve genel etik değerler dışında bu tezin yani karşılaştırmalı (komparatif) çalışmanın etiğinin odak noktasını bir dil ve folklorun diğerine üstünlüğü iddiasından ziyade araştırmanın sonunda ortaya çıkacak bulgular üzerinden sonuçlara varmaktır. Bilimdeki objektivite ilkesine uygun düşen de bu tutumdur. Elbette ki kişilerin yapısı itibari ile sübjektif olmaları doğaldır. Ancak bilimsel üretimleri objektif yapan ise yöntemdir. Meseleleri oldukları gibi, kendi doğası içinde ele alma sorumluluğudur. Konunun doğal yapısını çarpıtmadan olduğu gibi vermek, olduğu gibi görmek ve aktarmak gereği olduğu açıktır. Bu noktada söz konusu tezle ilgili etik tutum ve anlayış; iddialarda bulunmaktan ziyade, elde edilen bulguları olduğu gibi aktarmaktır. Aynı zamanda çıkan sonuçları tarihi perspektif içinde yorumlamaktır. Kesinliği olmayan konularda, üstünlük iddiasında bulunmamak anlamlı ve bilimsel bir tutumdur. Sonuç olarak iki dil, kültür yahut folklor arasındaki karşılaştırmalı çalışmaların etik açısından en büyük tehlikesi üstünlük iddiasında bulunmak, karşı kültüre üstünlük ifade eden bir dil kullanmak olduğu söylenebilir. Bu alt bölümü de Üsküp doğumlu, Yahya Kemal Beyatlı’nın bir sözü ile tamamlamak yerinde olacaktır: "Diğer ülkelerde Türk gençleri gibi kahraman, Türk kızları gibi ince, Türk gibi hür yollu darbımeseller vardı" (TDK, https://sozluk.gov.tr). 1. 3. Kaynakça Seçimi, Konunun Tespiti ve Çalışma Sistemi Literatür araştırmasında yoğunlukla Türkçe ve Makedonca kaynaklar çalışılmıştır. Sadece terim olarak atasözü kavramı ve uluslararası atasözleri tip sisteminin orijinal kaynağı İngilizce olarak araştırılmıştır. Bunların bir kısmı basılı olarak elimizde mevcut iken bir kısmı da elektronik ortamdan, kütüphanelerden ve Önsöz bölümünde sözü edilen Makedonya’daki hocalardan temin edilmiştir. 31 Bu alanın en önemli araştırma yeri de hiç şüphesiz kütüphanelerdir. Özellikle de yayınları görme imkânı olmayan zamanlarda sadece künye bilgileri ile bilimsel mi yoksa popüler bir çalışma mı olduğunun önemi daha çok ön plana çıkmıştır. Bu aynı ayrıca zaman kazandıran da bir durumdur. Maalesef Türkiye’deki kütüphanelerde özellikle de künyelerin açıklama kısmında kitabın bilimsel mi yoksa popüler bir yayın mı olduğu belirtilmemektedir. Kuzey Makedonya’daki kaynakları araştırırken en çok kolaylık sağlayan müstakil bir cümle olarak kitabın ‘beletristika’ notu olmuştur. Son dönemde çok az yayında da ‘popularno’ ifadelerine de rastladık. Bu sözcüklerle kitabın bilimsel olmadığı, okuma kitabı ya da halka yönelik olduğu ifade edilmektedir. Künye taramalarında tek sözcük ile yayın elenip, büyük kolaylık sağlanmaktadır. Örneğin araştırma yaptığımız atasözleri konusunda bilimsel bir kitabın tanımında - folkloristika- yazarken söz gelimi halka yönelik bir atasözleri sözlüğü için ise yayın türü bölümünde -popüler yayın- ifadesi ile kataloğu çıkartılmıştır. Türkiye’deki yayınları ise tek tek inceleyip bilimsel mi yoksa popüler yayın mı olduğuna bakmak gerekmektedir. Tarih alanı ise kendi tanımlamasını yapan yegâne branştır. Bu kategori ‘popüler tarih’ olarak sınıflandırılmıştır. Örnekse ‘popüler tarih dergileri’. Önerimiz Türkiye’deki kütüphanelerde katalog çıkartılırken, tek ve basit, anlaşılır sözcük ile yayının hangi alana yönelik olduğunun tanımlanmasıdır. Özellikle sosyal bilimler için gerekli bir ayrışmadır. Bir anatomi kitabının ya da akışkanlar mekaniği ile ilgili bir kitabın halka yönelik olması beklenmez, gereği de yoktur. Ancak tarih, psikoloji, sosyoloji ve daha spesifik olarak halkbilim konularında halka yönelik olarak kitaplar yayımlanmaktadır. Bu çalışmada kullanılan yayınlara gelince; yayın sırası, önemine göre yani kurucu metin olması, alanda en fazla yayını olan akademisyenlerden başlayarak, bilimsel yöntem ile çalışmış araştırmacıların (örnekse Nail Tan) yayınları dikkate alınmıştır. Akademik çalışma yapanların dışında özellikle yerel araştırmacıların derlemeleri de önem taşımaktadır. Ancak bu yayınların uygun ve gereken yöntemin kullanılıp kullanılmadığı, derlemenin nasıl yapıldığı incelenmelidir. Araştırmalarımız sırasında bu türden yayınların çoğunlukla bilimsel çalışmaya uygun olmadığı tespit edilmiştir. Araştırma yaparken, ithaf ve önsöz sayfaları da yazarın alandaki tutum ve çalışmaları ile ilgili olarak ipuçları vermektedir. Atasözleri ile ilgili çalışma yapan tüm araştırmacıların Ömer Asım Aksoy’a danıştığı, kendisinin de kitaplarına ayrıntılı tahlil yazıları yazdığını tespit ettik. Bu Ömer Asım Aksoy’un sözü edilmeyen, önemli bir hizmetidir. Örnek olarak, Yusuf Çotuksöken’in Ömer Asım Aksoy’a armağan ettiği 32 Türkçe Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü kitabına, Aksoy’un uzunca bir tahlil yazısı yazması verilebilir. Tez konusunu seçme kriterleri sırayla; daha önce yapılmamış olması, konunun anlamlı olması ve yarar sağlaması, son olarak da virütik salgın koşullarının dikkate alınarak yapılabilirliği olmasıdır. Sonuncusu en zorlayıcı madde olmuştur. Özellikle konunun metin odaklı olması ve Makedonya’dan kaynakça getirtme konusunda zorluk yaratmayacak şekilde seçilmesine özen gösterilmiştir. Ayrıca araştırma süreci, kütüphanelerin yarı zamanlı ve randevulu olarak hizmet verdikleri bir döneme denk gelmiştir. Konunun belirlenmesinin ardından, atasözleri konusunda, literatür araştırması hem Türkçe hem de Makedonca olmak üzere iki defa yapılmıştır. Önerimiz, taramanın eş zamanlı olarak yapılmamasıdır. Ancak biri bitince diğer dildeki taramanın yapılması daha sağlıklı olacaktır. Bunun dile odaklanma ve yayınların yapısını anlama bakımından oldukça gerekli olduğu deneyimlenmiştir. Çalışmada yayın araştırması sırasında, salgın nedeni ile randevulu ve kısa mesai yapan kütüphaneleri ayarlamak, boş randevu saati bulmak pratik açıdan zorlayıcı olmuştur. Makedonca kaynaklardan Türkçeye aktarılacak bölümlerin transkripsiyonu ve çevirisi de ayrı bir çalışma türü ve nihayetinde tüm birikimleri yazıya aktarmak da başka bir çalışma sürecini gerektirmiştir. Bu çalışma sırasında konu ile ilgili kaynakların büyük bir çoğunluğu görülmüş ve incelenmiştir. Burada sadece konumuzla ilgili olan ve en gerekli kaynakça kullanılmıştır. Ancak spesifik olarak konu uymasa da atasözleri ile ilgili farklı konularda yapılan birçok çalışmadan da gerek atasözlerini sistematize etme noktasında, gerekse konuyu ele alış tarzı açısından incelenerek fikir edinilmiş, yararlanılmıştır. Çalışma sistemi ile ilgili ayrı bir yayın dahi yapılabilir ancak burada sadece tezle ilgili olarak nasıl bir düzenekte çalışıldığını açıklamak yeterli olacaktır. 1. 4. Atasözlerinin Çevirisi Üzerine Elbette ki tezin konusu çeviri üzerine değildir, ancak çevirinin yoğun olarak kullanıldığı bir çalışma olması sebebi ile konumuz bağlamında kısaca değinmekte 33 yarar vardır. Tez metninin büyük bir kısmı çeviri yapılarak yazılmıştır. Bu başlık altında çevirinin temel sorunsallarından ziyade, konu ile ilgili çevirideki zorluklara kısaca değinilmiştir. Tezde geçen kalıp ifadelerin kavramsal tanımlaması ışığında, çeviri konusunda karşılaşılan en önemli zorluk şiir çevirisindeki sorunsal ile benzerlik gösterir. Çeviride dikkat edilen husus, birebir çeviriden ziyade, düşünceyi doğru biçimde aktarabilmektir. Çünkü başka dildeki kalıplaşmış ifadenin birebir çevirisi, çevrilen dilde hiçbir anlam ifade etmeyebilir. Toplumun alıştığı kalıp ifadenin anlamlı olduğu bir dilden başka bir dile çeviri yaparken; anlamının çevirisinden sonra varsa aktarım yapılan dildeki benzer ya da yakın atasözleri ile de örneklendirilebilir. Özellikle de yalın olmayan, başka bir deyişle, benzetme yapılmış ya da o toplumun kültür yapısında değişik anlamlar yüklenmiş ifadelerde bu durum geçerlidir. Unutulmamalıdır ki ‘her taş yerinde ağır’ olduğu gibi her kalıplaşmış söz ya da sözcük öbekleri de kendi dilinde mantıklı ve anlamlıdır. Bunun yanı sıra çeviride az söz ile çok şey ifade etmeye de dikkat edilmiştir. Başka bir deyişle, atasözleri gibi kalıplaşmış ifadeler çevrilirken, uzun cümleler yerine daha öz ve kısa çevrilmesine dikkat edilmiştir. Ancak yukarıdaki teorik açıklamalardan sonra bir de pratik anlamda da vurgulanması gereken diğer bir konu da çeviri yapılan Makedon dilinin kendi içerisindeki durumudur. Karşımıza iki durum çıkmaktadır: İlki, tarama yapılan Makedon atasözleri sözlükleri, XIX. XX. ve XXI. yüzyıllardaki birebir orijinal derlemelerden alınan ilk baskılar kullanılmıştır. Dolayısıyla günümüz çağdaş Makedon dilinde kullanımdan düşen arkaik sözcüklere de rastlanmıştır. Diğeri de metinlerin dili halk arasında kullanılan, çoğunlukla farklı yörelerin ağızlarıdır. Atasözü derlemeleri çoğunlukla köylerde ve XIX. yüzyıldan itibaren yapıldığından dolayı olağan bir durumdur. Ancak standart dilin dışında bir de tüm bölgelerin ağızlarını anlamayı da gerektiren bir çeviri olması bakımıdan da zorlayıcılığı vardır. Örnekse: ‘Znait’ biliyor fiilinin Ohri şehri ve çevresindeki ağzı ile söylenişidir. ‘Znae’ ise standart, resmi Makedon dilindeki yazılışı ve okunuşudur. Yaygın kullanımı da budur. Başka bir örnek vermek gerekirse: ‘Ottua potamo nema, dve ratse za yedna glaa’ atasözünün günümüz standart ve resmî Makedon dilinde: Ottuka ponatamu nema, dve ratse za edna glava’ olarak zaman içerisinde evrildiğini görmekteyiz. Fakat atasözleri çoğunlukla bölgesel ağızlardaki söylenişi ile derlenmiştir. Bundan dolayı bu çalışmada 34 özellikle transkripsiyonda yanlışlık olmadığını, aksine orijinal kaynağa sadık kalındığının altını çizmek isteriz. Giriş bölümüyle ilgili olarak denilebilir ki Makedonya’da Türkoloji alanında, atasözleri ile ilgili yapılan lisansüstü tezlerin çoğunlukla orada yaşayan Türklerin atasözleri ile ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışmanın, Makedon atasözleriyle ilgili tez düzeyinde bir ilk olduğu söylenebilir. Aynı zamanda atasözlerinin, Uluslararası Atasözleri Tip Sisteminine göre ilk olarak sınıflandırıldığı lisansüstü tez çalışmasıdır. Bilimsel ortamlarda, genellikle performans teorilerin, metin odaklı teorilere üstün olduğu gibi bir zannın çok yanlış olduğunu da belirtmek gerekir. Eğer folklor tarihi çalışılıyorsa ya da önceki yüzyıllarda derlenen -mit, masal, hikâye, türkü, atasözü vb. her ne ise- bunları değerlendirmek, analiz etmek için elbette ki konunun imkânları dâhilinde metin odaklı teorilerin kullanılması gereklidir. Bu durum çalışmanın değerini düşürmez, bilakis konu daha önce çalışılmamışsa, eksik tamamlanır. Sosyal bilimler dışında, dil, felsefe ve sanat gibi alanlar soyut konulardan oluşmaktadır. Kavramlar madde olmadığından tüpe girip girmemesi ve laboratuvar şartlarında analiz edilememesi değerini belirlemez veya düşürmez. Bu sadece bir bilgi türü meselesidir. Sonuç olarak bu doktora tezi, diyakronik ve senkronik olarak toplanan malzeme ile iki farklı dil ve kültürde hem yinelenen hem de farklı anlayıştaki atasözlerinin karşılaştırmalı ve analitik paremiyoloji çalışmasıdır. 35 2. KUZEY MAKEDONYA’NIN İSMİ, COĞRAFYASI VE TARİHİ Mutat olduğu üzere, çalışılan konunun, bütünün içinde nerede bulunduğu; durduğu tarihî ve coğrafî konumunu belirtmek, parça bütün ilişkisi açısından önemlidir. Öncelikle çalışma yapılan ülkenin coğrafî sınırları, demografik yapısı genel olarak verildikten sonra, ana hatlarıyla tarihçesine ve nihayet Türk kültürü ile ilgisinin kesişim noktası ortaya konulmaya çalışılmıştır. Özellikle vurgulanmak istenen konular arasında Balkan sözcüğünün, bölge ve dünyaya, Türkçenin kazandırmış olduğudur. Bunun yanında Rumeli sözcüğünün anlamı ve bazı Türk boylarının Osmanlı fethinden önce de o bölgede yaşadığına dair vurgu önemlidir. Ayrıca Osmanlı’nın Makedonya’yı kaybetmesi ile Makedonların sadece masa başında bir antlaşma ile ciddi oranda toprak kaybına uğraması da altı çizilmesi gereken noktalardandır. Bölüme Makedonya’nın ismi ile başlamak yerinde olur. İsmi çok fazla değişen bir ülkedir. Yugoslavya’nın dağıtılması ile konvansiyonel1 adı F.Y.R.O.M. = The Former Yugoslav Republic of Macedonia olarak uluslararası literatüre girmiştir. Makedoncası Stara Jugoslovenska Republika Makedonija (Eski Yugoslav Cumhuriyeti Makedonya) olan bu adı değiştirerek, 8 Eylül 1991 tarihinde (”30 Godini Nnezavisnost” -Erişim: 3 Nisan 2022) resmî adı Republika Makedoniјa (Makedonya Cumhuriyeti) ile ulus devlet kimliğini kazanmıştır. Günümüzde ise Makedonya, Avrupa Birliği ve Nato’ya girme hedefinden dolayı; toplulukta, üye ülkelerden Yunanistan’ın, Makedonya’nın isminin değişmesi konusundaki dayatması sonucunda, resmî olarak 17 Haziran 2018 tarihinde imzalanan ve 12 Şubat 2019 tarihinde de yürürlüğe giren ‘Prespa Antlaşması’nın’ 3. maddesinin a fıkrasına göre: Република Северна Македонија (Kuzey Makedonya Cumhuriyeti) olarak adını değiştirmiştir (“Prespa” https://vlada.mk -Erişim: 1 Nisan 2022). Bu antlaşma ile Makedonya, sadece topluluğa girme yolundaki prosedür için aday ülke olma ve görüşmelerin başlaması haklarını kazanmıştır. Yunanistan’ın yürüttüğü diplomatik sürecin başarılı olmasını, Siyaset Bilimi, Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği alanlarında çalışanlar için araştırılması gereken önemli bir konu olarak dikkat çekmek isteriz. 1 Anlaşma ile ilgili, uzlaşma ile ilgili (TDK, https://sozluk.gov.tr). https://vlada.mk/ https://vlada.mk/ 36 Her devirde birçok sorunun yanında ismi konusunda da sorun yaşayan Makedon halkının Osmanlı devrinde de Makedonya isminin kullanılmadığını Gül Tokay’ın basılmış doktora tezinde ayrıntılı olarak görüyoruz. “Berlin Antlaşmasından (13 Temmuz 1878) sonra Makedonya genel olarak Manastır, Selanik, Kosova vilayetler'i ve bağımsız Drama ve Serres sancaklar'ı için kullanılan bir terim olmuştur. Osmanlı yönetimi resmi olarak ‘Makedonya’ sözcüğünü hiç kullanmayıp bu bölgeden ‘Üç Vilayet’ (Vilayât-i Selâse) diye söz etmeyi uygun bulmuştur. 1903 yılına kadar vilayetler valiler tarafından ve sancaklar da kaymakamlar tarafından yönetiliyordu. Söz konusu vilayetler'in pek çoğu kendi gelir kaynaklarını kullanarak sağladıkları ‘özerk’ sivil ve askeri yönetime sahip fiilen bağımsız birimlerdi” (Tokay, 1996: 32). Makedonya’nın yaşadığı isim meselesinin tarihsel süreç bağlamında değerlendirilmesi gereken ayrı bir çalışma konusu olduğu görülmektedir. 2. 1. Kuzey Makedonya’nın Coğrafi Konumu, Fiziki, Beşeri Coğrafya, Ekonomik ve Kültürel Coğrafyası Bu bölümde öncelikle Kuzey Makedonya’nın tarihsel süreç içerisindeki coğrafi konumu ele alındıktan sonra sırası ile günümüzdeki coğrafi konumu; fiziki coğrafyası yani yüzey şekilleri, iklim bilgisi, canlılar ve sular coğrafyası hakkında temel ve genel bilgiler verilecektir. Ardından Kuzey Makedonya’nın nüfus yapısını açıklayan coğrafyanın bir alt dalı olan beşeri coğrafyası ve coğrafyanın oluşturduğu ekonomik kaynaklar hakkında gereken genel bilgilerle birlikte son bölüm olan kültür coğrafyası ile de ülkenin etnik ve dinî yapısı, konuşulan dil, Osmanlı’nın bıraktığı mimarî alandaki sanatsal anıtlar bu başlık altında verilmiştir. Bu bölümün ana kaynakçası ise Kuzey Makedonya İstatistik Yıllığı ve Kuzey Makedonya Devleti Resmî Sitesi esas alınmıştır. Ayrıca Makedonya’da saha çalışması yapmış olan ve kaynakları Türkçeleştirerek kullanan; çalışma alanı ülkeler coğrafyası olan Alaattin Kızılçaoğlu’nun ‘Makedonya Coğrafyası’ isimli kitabından epeyce istifade edilmiştir. Bu bölümün şekillenmesinde, terminoloji hiyerarşisi anlamında adı geçen kitaptaki sınıflandırma sistemi esas alınmıştır. Makedonya’nın coğrafi yapısına geçmeden önce Devoto’nun sözlüğüne (2002: 1466) göre sözcük anlamı: Eski Romalılar’ın kullandığı ‘Makedonikus’, Latinceden Fransızcaya geçerek ‘macedon’ şeklini almış. İtalyanca’da Macedonia (Maçedonia) 37 karışık anlamına gelen bir sıfattır. Macedone ise Makedonya tarihi bir bölge anlamında; Balkan yarımadasında Yunansitan, Bulgaristan gibi. Makedonyalı vs. gibi daha birkaç anlama da gelmektedir. Günümüzde sözü edilen “Makedonya’nın yüzölçümü 25.713 km² olup nüfusu 2.150.147 milyondur” (Statistiçki Godişnik, 2004: 19) (Görsel 2. 1.). “Tarihi Makedonya Bölgesi; kuzeyde Şar ve Osogova Dağları, batıda Ohri Gölü ve Pindus Dağları, doğuda Rodop Dağları, güneyde Ege Denizi ve Olympos Dağı ile çevrilidir” (Evans, 2007’tan aktaran Kızılçaoğlu, 2014: 1, 2). “1912 yılına kadar Osmanlı egemenliğinde kalan Makedonya Bölgesi 68.451 km² 'lik bir alanı kaplamaktaydı. Balkan Savaşları sonrasında Makedonya Bölgesi; Yunanistan (Ege Makedonyası), Sırbistan (Vardar Makedonyası), Bulgaristan (Pirin Makedonyası) ve Arnavutluk arasında paylaşıldı” (Kızılçaoğlu: 2014: 1, 2) (Görsel 2. 3.). Bugün Makedonların elinde kalan sadece Vardar Makedonyası'dır. Uzun süre Yugoslavya Federativ Cumhuriyet’ninin bir üyesi olarak kaldıktan sonra bir üst bölümde (2.) de belirtildiği gibi 1991 yılında ulus devlet olarak bağımsızlığını elde etmiştir. Bu tezde esas olarak; Makedon atasözlerinin oluşum, kullanım ve Türk kültüründen etkilenmesini Osmanlı egemenliğindeki dönemde olan yüzölçümü 68.451 km² esas alınmıştır (Görsel 2. 3.). Özetle tezin Makedon atasözlerinin sınırları, esas Makedonya’yı yani Osmanlı’nın çekilmesinden önceki dönemi kapsamaktadır. “Avrupa Kıtası'nın güneydoğusunda Balkan Yarımadası'nda merkezi bir konumda yer alan ülke, Ege sahillerini Orta Avrupa'ya ve Adriyatik'e bağlayan önemli kara ve demiryolu güzergâhları üzerinde bulunur. Ülkenin denize kıyısı yoktur. Ancak yakın çevredeki denizlere olan mesafesi nispeten azdır. Makedonya Cumhuriyeti 'nin kara sının komşularını; kuzeyde Kosova ve Sırbistan, doğuda Bulgaristan, güneyde Yunanistan ve batıda Arnavutluk oluşturmaktadır (Görsel 2. 1.). Komşularından Yunanistan ve Bulgaristan Avrupa Birliği'ne üye ülkelerdir. Makedonya'nın komşuları ile olan sınır sahaları genellikle dağlık ve engebelidir. Makedonya Cumhuriyeti 14 sınır kapısı ile kara sınır komşularına bağlanır” (Kızılçaoğlu: 2014: 2). “Makedonya, Alp-Himalaya Dağ Kuşağı içerisinde bulunan dağlık bir ülkedir. Ülke arazisinin yaklaşık %80'ini dağlık, %20'sini düzlük alanlar meydana getirir. Ülkenin batı kesimindeki genç dağlar dışındaki dağların tümü Rodop kütlesinin bir parçasıdır” (Kızılçaoğlu: 2014: 3). 38 “Alp Kuşağında yer alan Makedonya'da sık sık depremler yaşanmaktadır” (Güney, 2006: 91). Günümüz haritasına göre, denize kıyısı olmayan bu ülkenin hidrografik yapısını iç sular yani akarsular, doğal ve sunî göller, bolca yeraltı suları ve kaynaklar oluşturmaktadır. “Makedonya; Akdeniz ile Avrupa-Sibirya Fitocoğrafya Bölgeleri arasındaki konumundan dolayı flora ve fauna çeşitliliği bakımından zengindir. Ülkede 3.500'ün üzerinde bitki türü vardır (Evans, 2007: 31). Akdeniz Fitocoğrafya Bölgesi; Vardar Nehri çevresindeki Alçak Makedonya kesiminde ve Kara Drim Vadisi'nde yayılmıştır” (Doykov-Dimitrov, 2008: 27). “Ülkede bilinen mağara sayısı 163'dür (Doykov-Dimitrov, 2008:9). Bu mağaraların çoğu sarkıt, dikit ve sütunlarla süslüdür. Bazı mağaralarda yeraltı akarsuları, şelaleler ve küçük göller yer almaktadır” (Kızılçaoğlu, 2014: 5). “Ülkede etkili olan üç iklim tipini; ılıman karasal iklim, Akdeniz geçiş iklimi ve dağ iklimi oluşturmaktadır. Ayrıca bu üç iklim tipi arasında geçiş iklimleri de vardır. Ülkenin batısında ve kuzeyinde ılıman karasal iklim, güneyinde ve doğusunda Akdeniz geçiş iklimi hüküm sürmektedir (Mitovska, 2010: 9; Doykov-Dimitrov, 2008: 22). Makedonya'da yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve genellikle kar yağışlı geçen nemli karasal iklim egemendir” (Markoski, 2008: 28). Beşeri coğrafya hakkında, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin resmi istatistik sitesindeki etnik dağılımın yüzdelik bilgileri verilmiştir. Buna göre “Makedonya’da yaşayan etnik unsurların 1.297.981’i (%64.18) Makedon, 509.083’ü (%25.17) Arnavut, 77.959’u (%3.85) Türk, 53.879’u (%2.66) Romen, 35.939’u (%1.78) Sırp, 17.018’i (%0.84) Boşnak, 9.695’i (%0.48) Ulah ve 20.933’ü (%1.04) diğer milletler oluşturmaktadır” (Statistiçki Godişnik, 2004: 19). Bu tezin yazılma süreci olan 2022 yılının Mart ayında, Kuzey Makedonya’da nüfus sayımı yapıldı. Bu sayıma ilişkin, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmî açıklamada oradaki Türk azınlığın sonuçları şaibeli bulduğu ve sayılarının gerçekte olandan çok daha az gösterildiğine dair itirazı yayımlandı. Bu yazının özellikle son paragrafı, kökleri Makedonya‘dan olan ve halen orada yaşayan Türkler için oldukça manidardır. “Asırlardır bu coğrafyada kök salmış bulunan, Kuzey Makedonya’nın eşit ve kurucu halklarından olan ve bu ülkenin refahı ve kalkınması 39 için çaba gösteren Türk toplumunun hak ve çıkarlarının korunması yolundaki meşru taleplerini destekliyoruz” (https://www.mfa.gov.tr –Erişim: Mart 2022). Tüm bu olayların neticesinde, tarihî süreçte olduğu gibi günümüzde de birçok sorunun yaşandığı bu coğrafyada geleceğe dair olası daha pek çok sorunun yaşanması olası görünmektedir. Makedonya’da konuşulan dillere bakıldığında en başta Makedonca’nın yaygın dil olduğu açıktır. “Makedonya Cumhuriyeti’nde nüfusun %70’i Makedonca, %22,7’si Arnavutça, %4’ü Türkçe, %3’ü Sırpça-Hırvatça-Boşnakça konuşmaktadır. Günümüzde resmî dil olarak kullanılan Makedonca, II. Dünya Savaşı sonunda tesis edilen Makedonya Devleti ve milletinin yazı dili olarak hükûmetin inisiyatifiyle oluşturulmuştur. Mayıs 1945’te Kiril alfabesi Makedonya Halk Cumhuriyeti’nin resmî alfabesi olarak kabul edilmiştir” (Hacısalihoğlu, 2003: 437). Ülkenin etnik ve dinî yapısı konusundaki verilerle ilgili en sağlıklı bilgi Makedon kaynaklarında olduğu söylenebilir. “Makedonya'da nüfusun yaklaşık 2/3 'ü Hristiyan, l/3'ü Müslümandır. Hristiyan Makedon, Sırp ve Ulahlar nüfusun %65'ini oluşturmaktadır. 1957'de Sırp Kilisesi Makedon Kilisesi 'nin otonomisini tanımıştır. Makedon Ortodoks Kilisesi 1968'de bağımsızlığını ilan etmiştir. Ancak Sırplar ve diğer doğu Slav ülkeleri bu kiliseyi tanımamıştır. Ülkedeki Ortodoks Hristiyanları, Makedon Ortodoks Kilisesi ve Ohri Piskoposluğuna bağlıdır. Hristiyanlığa inananların bir bölümü Katolik Kilisesine, Evangelist-Metodist Kilisesine ve diğer daha küçük dini birliklere mensuptur (Mitovska vd, 2010: 43). Ülkede Katolik ve Protestan Hristiyanlar nüfusun %0,37'sini oluşturmaktadır. Nüfusun %1,63 'ü ateisttir” (Doykov-Dimitrov, 2008: 34). “Makedonya Balkanlarda Türkiye, Kosova, Arnavutluk ve Bosna-Hersek'den sonra Müslüman nüfus oranının en fazla olduğu ülkedir” (Doykov-Dimitrov, 2008: 34). “Ülkedeki Müslümanların çoğu Sünni'dir. Makedonya'daki Müslümanlar Makedonya İslam Dini Birliği'ne bağlıdırlar. Bu din birliğine genellikle Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar, Romanlar ve Makedon Müslümanları mensuptur” (Mitovska vd, 2010: 43). Kişisel bilgi ve gözlem sonucu tamamının sünni olduğunu söyleyebiliriz. Makedon Müslümanları olarak adlandırılan etnik grup Torbeşler’dir. Makedonya’da Torbeş köyleri vardır. Torbeşler köy kökenli Makedon vatandaşlarıdır. “Günümüzde Makedonya'nın ekonomisi tarım ve sanayiye dayanmaktadır. Ayrıca ormancılık ve madencilik ekonomide önemli yer tutar” (Özey, 2010: 61). https://www.mfa.gov.tr/ 40 “Makedonya'da 2010 yılı itibanyla aktif nüfusun %20'si tarım, %22'si sanayi, %58'i hizmetler sektöründe çalışmaktadır” (https://www.cia.gov/library/publications/). Makedonya'nın göç vermesine sebep olan en önemli sorun, işsizlik oranının çok yüksek olmasıdır. Ülkedeki tüm şehirlerinde kiliseler ve camiler bir arada bulunmaktadır. Dinî yapılar kutsal sayılmakta ve politik gösteriler için kullanılmamaktadır. Makedon halkı da türbelere büyük saygı göstermektedir. Önceki kuşaklar türbeleri saygı ve hediyelerle (mum, havlu, atlet) ziyaret etmekteydiler. Ayrıca konu her ne kadar sanat tarihinin alanına girse de genel görüntü itibari ile de silüet olarak da Makedonya’nın Osmanlı döneminde İslam mimarisinin etkisi altında kaldığını söylemek mümkündür. Makedonya'nın Ekonomik Coğrafya Özelliklerine gelince: “Kokino, Balkanların en eski gözlemevidir. Kumanova'nın 3l km kuzeydoğusunda, Kozyak Dağı'nda l.030 m yükseltiye sahip bir tepede yer alır. Gözlem evi, M.Ö. 1800 yılında inşa edilmiştir” (Kızılçaoğlu, 2014: 66). “NASA'ya göre dünyanın dördüncü en eski gözlemevidir” (Macedonia, 20 l l: 276). Bu da turizm ekonomisi için önemli bir gelir kaynağı potansiyeli taşıdığı anlamına gelmektedir. “Camiler ve Osmanlı döneminden kalma diğer tarihî yapılar (hanlar, köprüler, saat kuleleri, kapalı çarşılar, türbeler, çeşmeler) Makedonya'nın çoğu yerine Türk ve İslam damgasını vurmuştur” (Erinç, 1992: 69). “Makedonya'da 600 civarında cami vardır. En ünlüleri 15. ve 16. yüzyılda inşa edilmiştir. Tarihi öneme sahip başlıca camiler; Üsküp'te Yahya Paşa, İsa Bey, Mustafa Paşa ve Sultan Murat Camii, Kalkandelen'de Alaca Cami, Gostivar'da Saat Camii, Manastır'da İshak Camii, Haydar Kadı Paşa Camii ve Yeni Camii'dir. Camilerin çoğu yerleşmelerin sorumlu yetkilisi Türk paşalar ve beyler tarafından inşa ettirilmiştir” (Markoski vd, 2013: 35). Görüldüğü üzere Osmanlı çok fazla eser inşa etmiştir. Bunların bir kısmının da zaman içerisinde doğa şartları ve ilgisizlikten yıkılmış, kaybolmuştur. Yine de şehirlerin birçok yerinde yapılan eserlerin mimarisi, özellikle de başkent Üsküp’ün silüetini bir Osmanlı şehri görüntüsü vermektedir. 2. 2. Makedonya’nın Fethi, Türklerin İskân Edilmesi ve Kaybı Bu alt bölümde Türklerin Balkan coğrafyasına yerleşimi ve kaybı ile ilgili tarihsel süreç ana hatlarıyla ele alınacaktır. 41 “Balkanlar birçok uzman tarafından karışık halde bulunan büyük bir antropoloji müzesine benzetilmektedir” (Ağanoğlu, 2013: 25). Birçok etnik köken, dinî inançtan toplulukların bir arada yaşadığı ve olayların eksik olmadığı bu bölge için kullanılan Balkanlar ve Rumeli isimlerinin öncelikle anlam ve kökenlerine bakmak anlamlı olacaktır. Rumeli sözcüğünün kökenine bakıldığında, “Osmanlılar’ın Balkan yarımadasına verdikleri coğrafi isim ve bu bölgeyi içine alan eyalet. Bizanslılar’ın kendileri ve ülkeleri için kullandıkları Romaioi, Romania kelimeleri İslâm dünyasında onların Rum, Doğu Roma İmparatorluğu ülkesinin ‘memleketü’r Rûm’ şeklinde tanınmasına yol açmış, bu tabirler, Anadolu’nun Türk-İslâm hâkimiyeti altına girmesinden sonra Rum ismiyle Bizans idaresinde bulunmuş Anadolu’yu gösteren bir coğrafi ad olarak yaygınlaşmıştır” (İnalcık, 2015: 33) şeklinde tanımlanmaktadır. Türkçe kökenli olan Balkan sözcüğü ise “sarp ve ormanlık sıradağ anlamına gelir. Bulgaristan’ı doğu batı yönünde ortadan bölen dağlara Balkanlar adı verilir. Bu dağlar Koca Balkanlar, Küçük Balkanlar ve Batı Balkanlar diye kendi içinde bölümlere ayrılır ve yarımadaya bu dağlardan dolayı Balkan ismi verilmiştir. Balkan yarımadası tabiri her ne kadar ilk olarak 1808’de Alman coğrafyacı Johann August Zeune tarafından ifade edilmişse de bu tabirin yaygın kullanımı 1893’te coğrafyacı Theobald Fischer’in eleştirel yazısı ile olmuştur” (Yiğit, 2015: 943). Özetle Türkçede, bir dağ adı olan Balkan, bu yarımadaya verilerek, dünya coğrafyasına ve siyasetine Türkçeden kazandırılan bir isim olmuştur. Türkçenin ve Türk Kültürünün Makedonya’daki kökenleri yaygın olarak bilindiği gibi sadece Osmanlı İmparatorluğu ile sınırlı değildir. Bu tezde, bilimsel olarak çalışılmış veriler ışığında, özellikle vurgulanmak istenen önemli bilgilerden birisi de Türklerin Balkanlarda Osmanlı’dan önce yerleştikleridir. Halil İnalcık’a göre bu durum Selçuklular’a kadar dayanmaktadır. Fakat Türk kültürü ve dilinden asıl yoğun etkinin imparatorluğun o toprakları fethetmesi ile birlikte, devlet yönetiminin her kurumu ile yaklaşık olarak 550 yıl boyunca hüküm sürmesi ile oluşmuştur. Türklerin Balkanlar’a Osmanlı ile ayak bastığı galatlardan birisidir. Fethi ile birlikte yaklaşık 550 yıl boyunca adalet sistemi, mahkemesi, vergi ve yönetim sistemi, Anadolu’dan iskân politikaları ile Makedon halkının dilini, kültürünü ve yaşayışını etkilemesi olağandır. Makedonya’nın 1371-1913 (Görsel 2. 2.) Osmanlı’nın yönetimi 42 altındaki dönemi kapsadığından, Türkiye ile Makedonya arasındaki bağlar da bu tarihler arasında çok daha etkin olmuştur. Bu bölümde sırası ile Türklerin Balkanlar’a ilk yerleşmeleri, ilk kazanılan toprak parçası, genişleme, hâkimiyet, Anadolu’dan getirilen halkın iskânı, kaybın parça parça oluşması ile başlayan tersine göç ve en sonunda da Avrupâ-yi Osmânî’nin büyük oranda kaybedilmesi ana hatları ile verilmiştir. Türkler önce Balkanlar, daha sonra da bugünkü Makedonya topraklarına birçok denemeden, kuşatmadan sonra parça parça ulaşmışlardır. Şehirler birer birer fethedilmiştir. “Anadolu Türkleri’nin Balkanlar’da ilk yerleşmesi 660’ta (1262) Selçuklular’dan II İzzeddin Keykâvus’un Bizans’a kaçıp sığınması hadisesi ile alâkalıdır. İmparator VIII Mikhail Palaiologos ona ve askerlerine yerleşmek üzere Dobruca ilini tahsis etti. Bunun üzerine kendisine taraftar olan bir göçebe Türk grubu Sarı Saltuk Baba ile beraber Dobruca’ya geçti ve otuz kırk oba ile iki üç kasaba oluşturdu” (İnalcık, 2015: 33). Türklerin Balkanlar’a yerleşmelerinin en etkili olan ikinci devresi şüphesiz Osmanlı’nın fetihleridir. “Osmanlıların Rumeli’de kazandıkları ilk toprak parçası 1352 de ele geçirilen Çimpe Kalesidir. Orhan Bey zamanındadır. Gelibolu ve çevresi, Süleyman Paşa tarafından alınarak Rumeli’deki akınlar için üs olarak kullanılmıştır. Daha sonra Bolayır’a kadar olan bölge fethedildikten sonra Karesi tarafından Yörük Türkleri iskân edilmişlerdir” (Uzunçarşılı, 1982: 155-157). Balkanlar’a ilk girişten sonra asıl konumuz olan Makedonya’ya giriş ve fethi konusunda da Uzunçarşılı’nın çalışmalarından istifade ediyoruz. “Osmanlı Devletinin Makedonya topraklarına girişi I. Murat dönemine rastlamaktadır. 1364 yılında Edirne’nin batısında Meriç nehri önünde meydana gelen ve Osmanlı tarihinde Sırpsındığı veya Birinci Çirmen Muharebesi diye bilinen savaşta Osmanlıların elde ettiği başarı, Türklerin Balkanlarda hızla ilerlemelerini sağlamıştır” (2011: 168). Fetih sonrası, İmparatorluk kendi tebaasını iskân etmiştir. “Çiftlik, köy, kasaba ve şehir, geçici veya devamlı, toplu veya dağınık, küçük veya büyük bütün yerleşmeler,” iskân olayı olarak adlandırılmaktadır (Halaçoğlu, 2014: 1). Şüphesiz ki iskân olmadan fethin bir anlamı da yoktur. Sonuçta bir imparatorluk için fethetmek sadece ilk adımsa, kendi düzenini, yönetimini, kültürünü ve dilini götürmek de diğer bir önemli ve zaman gerektiren bir süreçtir. Baral Dural’a göre Türklerin Balkanlara hızlı ve yoğun göçü fetih sonrası iskân politikalarının yanı sıra sürgünler sebebi ile de olmuştur. “Fetih politikalarıyla beraber, Balkanlara Türk göçünü hızlandıran bir diğer nedense sürgünlerdi. Türk devletinin 43 kolonileşme çabalarının sonucu olarak, Balkanlara yollanacak Türk nüfusun belirleniminde iknaya bağlı yerleştirmenin yanı sıra, Anadolu’nun içinde dağınık ve kayıt dışı halde yaşayan göçer Türk unsurlarının, Batıda kazanılan topraklara sürülmesi yöntemi yoğun olarak uygulanılmaktaydı” (2013: 65-80). Sürgün dışında “Osmanlı kültürel, dini ve siyasi hâkimiyetini sağlamak için Anadolu’dan konargöçer Türkleri, dervişleri ve askerî unvana sahip olan kişileri, kendi güvenliğini pekiştirmek için Balkanlara iskâna tabi tutmuştur. Osmanlı’nın iskân politikasının temel taşlarından biri de dervişlerdir. Bunların birçoğu Yesevî Tarikatına mensup idealist birçok derviş, ıssız yerlerde, yolların geçtiği önemli mevkilerde zaviyeler ve tekkeler inşa ederek, ilk iskân örneklerini oluşturmuştur” (Barkan, 1942: 283). “Bu açıdan bu medreselerin varlığı, Balkanlar’da Türk nüfusunu arttırıp, müslümanlığın yayılmasını sağlıyordu” (Halaçoğlu, 2006: 3). “Osmanlı Dönemi’nde türlü nedenlerle Anadolu’dan gelen Türkler Balkanlar’a iskâna tabi tutulmuştur. Osmanlı’nın Balkan Yarımadası’nda fethettiği topraklara Batı Anadolu’da fazla olan nüfusu azaltmak amacı ile birçok Türk grubu bölgeye yerleştirilmiştir” (Karpat, 2010: 283a). Sonuç olarak, “Göçe tabi tutulan grupların arasında bazıları zorunlu olarak gönderilmiş, bazıları ise kendi istekleri ile göç etmiştir” (İnalcık, 2012: 8). Esasında Osmanlı’nın Avrupa’ya açılarak güçlendiği ve ‘cihan imparatorluğu’ kimliğini kazandığı topraklar olması bakımından Balkanlar çok önemlidir. İmparatorluğun dayandığı ve kendi mimarisi ile damgasını vurduğu en önemli bölgedir. “XIV. yüzyılda Balkanlar’da Türk iskânı geniş ölçüde kendini göstermiştir. Timur istilâsı büyük bir göç dalgasına yol açtı. Bundan sonra Osmanlılar, Rumeli’yi gerçek yurtları saymaya başladı ve Edirne devletin başşehri durumuna yükseldi. Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de kurulduktan sonra Anadolu’yu içine aldığı iddiası şüphesiz büyük bir hakikat payı taşır” (İnalcık, 2015: 36). Balkanlardaki Osmanlı hâkimiyetine süre olarak bakıldığında, en fazla yönetim altında kalanın, açık ara ile Makedonya toprağının olduğu görülür. Dolayıs