Hemşirelik Bölümü / Department of Nursing
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6829
Browse
Browsing Hemşirelik Bölümü / Department of Nursing by Type "conferenceObject"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Metadata only Development of Fistula in a Patient With Crohn's Disease: a case report(2019-06) GÜL, ASİYE; 112620INTRODUCTION: A fistula is an abnormal connection between two epithelized surfaces. 15- 25% of the fistulas develop spontaneously and 75-85% develop after surgery. Spontaneous fistulas develop after radiotherapy, diverticulitis, appendicitis, peptic ulcer perforation, pancreatitis, intestinal tuberculosis, inflammatory bowel disease. Malnutrition, sepsis, shock, circulatory failure, corticosteroid treatment, difficulties in surgical anastomosis cause fistula formation. Fistula develops 20% -40% with Crohn's disease. 75% of intestinal fistulas open to the skin. It has psychological, physiological, sociological and economic effects in patients with fistula. Objective: In this study, it was emphasized the importance of nursing care of a patient with Crohn's disease, difficult management, and long-standing fistula. Case: Mr. ET who has Crohn's disease, is 27 years old, married, graduated from primary school, lived in the village outside of Istanbul. The patient admitted to the emergency department with severe abdominal pain at the time of his visit to his brother. The emergency operation performed due to Ileus and common small intestinal dilatation. Segmenter small intestine resection and ileostomy performed and the patient followed up in the intensive care unit. Because of intraabdominal abscess, a vacuum system is applied. Afterward, two fistulas developed in the abdominal region. The total parenteral and enteral food is used for weight loss. Antibiotic therapy initiated for infection. Three months later, the fistula healed and the patient discharged on his own request. Conclusion: Complicated nursing care and multidisciplinary care must be provide for the problems that may occur in the patient who is hospitalize for a long time after the fistula.Publication Metadata only Gelecek Kuşak: Alfa Kuşağı ve Hemşirelik(2019-11) Madenoğlu Kıvanç, Meral; 100855Publication Metadata only Hemşirelik Kuram ve Modele Dayalı Lisansüstü Tez Çalışmalarının İncelenmesi(2019-10) Türen, Sevda; Atakoğlu, Rahime; Madenoğlu Kıvanç, Meral; GÜL, ASİYE; 269959; 301959; 100855; 112620Amaç: Hemşirelik kuram ve modellerine dayalı tasarlanan araştırmalar, hemşirelik bilgi birikimine katkı sağlamakla birlikte hemşirelik uygulamalarını da geliştirir. Bu çalışmanın amacı, ülkemizde hemşirelik alanında kuram ve modele dayalı yapılan lisansüstü tez çalışmalarının nitelik ve niceliğinin incelenmesidir. Yöntem: Çalışmanın örneklemini 2009-2019 yılları arasında Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) veri tabanına yüklenmiş, on-line tam metnine ulaşılabilen, hemşirelik kuram ve modellerine dayalı tasarlanmış 43 lisansüstü tez (11 yüksek lisans, 32 doktora) çalışması oluşturdu. Değerlendirme Fawcett ve Gigliotti’nin kuram/model kullanımında tanımladıkları beş basamak göz önünde bulundurularak yapıldı. Bu çalışmaya dahil edilen tüm araştırmaların etik kurul onayı mevcuttur. Bulgular: Çalışmaların çoğunlukla (%74,4) doktora tez çalışmalarından oluştuğu ve kullanılan modellerin başında sağlık inanç modeli (%25,0) ve Roy adaptasyon modelinin (%22,5) yer aldığı belirlendi. Çalışmaların %48,8’inin (n=21) randomize kontrollü olarak tasarlandığı ve sıklıkla Halk sağlığı hemşireliği (%25,6) alanında çalışıldığı görüldü. Doktora çalışmalarının %62,5’inde (n=20) kullanılan kuram veya modelin kavram, kuram ve deneysel yapısının belirtilmediği saptamrken; yüksek lisans çalışmalarında bu oran %63,6 (n=7) olarak belirlendi. Altı çalışmada (%14) aynı kuram veya model kullanılarak yapılmış benzer çalışmaların sonuçlarına yer verilmediği, sadece iki doktora çalışmasında ise (%4,7) kullanılan kuram veya modelin zayıf yönleri ve uygulamasında yaşanan zorlukların açıklandığı saptandı. Sonuç: İncelenen çalışmalarda, hemşirelik araştırmalarında kural ve model kullanımının sınırlı olduğu, kuram ve model kullanımı basamakları doğrultusunda bir standardizasyonun olmadığı belirlendi.Publication Metadata only Kardiyovasküler Hastalıklarda Hasta Değerlendirme ve Hemşirelik Bakımı(2019-09-26) Türen, Sevda; 269959Publication Metadata only Kardiyovasküler Hastalıklarda Hasta Değerlendirme ve Hemşirelik Bakımı(2019-09-26) GÜL, ASİYE; 112620Publication Metadata only Sağlık Bilimleri Öğrencilerinde Tasarruflu Su Kullanımına İlişkin Bilgi, Tutum ve Davranış Düzeyinin Belirlenmesi(2019-11) Akın Dikleli, Meltem; kermen, seda; 149630; 268496Giriş ve Amaç Su, insan yaşamının ve ekosistemlerin devamlılığı için gereken temel bir bileşendir. İnsan faaliyetlerinin su kaynaklarına karşı sürdürülebilir olmayan talepleri artmakta, dünyamızda içme ve kullanma niteliğinde olan su kaynakları hızla kirlenmekte ve azalmaktadır. Bu çalışmada suyun sağlık açısından önemini bilerek yetişen geleceğin sağlık profesyonelleri sağlık bilimleri öğrencilerinin su kullanımına yönelik bilgi, tutum ve davranışlarının belirlenmesi ve bu öğrencilerde su farkındalığına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem Ekim 2019'da gerçekleştirilen kesitsel tipteki araştırmanın evrenini bir üniversitede okuyan tüm sağlık bilimleri öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem seçilmemiş olup 206 kişilik evrenin %87'sine ulaşılmıştır. Katılımcılara demografik özellikleri ve tasarruflu su kullanımına ilişkin bilgi, tutum ve davranışlarını ölçen 18 adet soru içeren anket yüz yüze uygulanmıştır. Toplanan veriler yüzde ve ortalama istandart sapma ile tanımlanıp, değişken analizleri için %95 güven aralığı ve p<0,05 anlamlılık düzeyinde ki kare testi uygulanmıştır. Etik Kurul onayı ve katılımcılardan yazılı onamları alınmıştır. Bulgular Katılımcıların yaş ortalaması 19,9±1,8; %82,3'ü kadın, %60,2'si Beslenme ve Diyetetik Bölümü öğrencisi, %42,5'ü üçüncü sınıf öğrencisi olup %49,7'sinin annesi, %64,6'sının babası lise ve üstü eğitim düzeyine sahiptir. Katılımcıların %97,2'sinin yaşadığı yerde su tasarruf özelliği bulunan en az bir elektronik cihaz bulunmaktadır (en fazla çamaşır makinesi (%93,9), en az dijital su saati (%45,3)). Herzaman veya çoğunlukla yapılan su koruyucu davranışlar; atık yağı lavaboya dökmemek (%91,8), kullanılmayan anlarda banyoda (%91,2) ve mutfakta (%83,0) musluğu kapatmaktır. Katılımcıların %59,1'i su kullanım alışkanlıklarının su kaynakları üzerinde etkisi olacağını düşünürken, %14,9'u su kaynaklarının biteceğine ihtimal vermemekte, %83,4'ü su kullanımı konusunda bilinçli olduğu belirtmekte, %91,1'i su kullanımına yönelik bilgilerin okul eğitiminde olması gerektiğini ifade etmekte, %59,7 su tasarrufu amacı ile yaptırımların (kısıtlama,vergilendirme, fiyat artışı, ceza vb.) gerekli olduğunu belirtmektedir. Katılımcıların %32,6'sı Türkiye'yi su zengini ülke olarak tanımlamaktadır. Aynı zamanda, öğrencilerin %33,1'i su tasarrufu amacıyla günlük 20 İt su kısıtlaması yapılmasının uygun olduğunu belirtirken, % 59,1'i 20 It'den daha fazla olması halinde su kısıtlamasının uygun olduğunu ifade etmiştir. Katılımcıların %14,4'ü su tasarrufuna yönelik eğitim aldığını, %74'ü bu konuda bilgi almak istediğini %53'ü su tasarrufu ile ilgili etkinliklerde gönüllü olarak yer almayı istediğini bildirmiştir. Demografik özelliklere göre bilgi ve davranış açısından anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,05). Sonuç ve Öneriler Suyun insan sağlığı üzerine etkilerini bilme konusunda özellikli bir grup olan sağlık profesyonellerinin dünya su kaynaklarının mevcut durumu konusunda bilgisi istenen düzeyde olmamakla birlikte ve suyu tasarruflu kullanım alışkanlıkları mevcuttur. Katılımcıların üçte biri ülkemizi su zengini olarak tanımlamaktadır. Toplumda etkin rolü olan tüm sağlık profesyonelleri yetiştirilirken dünya su kaynaklarına ilişkin bilgilerinin güncel tutulması ve daha çok tasarruflu su kullanımı davranışları kazandırılması önerilir.Publication Metadata only Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına Erişmede Sürdürülebilir Gelişmenin Önemi ve Hemşireliğin Rolü(2019-11) Madenoğlu Kıvanç, Meral; 100855Publication Metadata only Publication Metadata only The effect of education given before and after coronary angiography and percutaneus coronary intervention on life semptoms and anxiety levels(2020-05) Atakoğlu, RahimeBu araştırma, ilk kez koroner anjiyografı ve perkütan koroner girişim uygulanacak hastalara işlem öncesi ve soması verilecek eğitimin, hastaların anksiyete ve yaşam bulguları üzerine etkinliğini belirlemek amacıyla yapıldı. Araştırmanın evrenini ilk kez koroner anjiyografı ve perkütan koroner girişim yapılarak anjiyo servisinde günübirlik yatan hastalar, ömeklemi ise çalışmanın yapıldığı tarihlerde çalışmaya alınma kriterlerine uyan 50 deney, 50 kontrol grubu olmak üzere toplam 100 hasta oluşturdu. Araştırma verileri, literatür bilgilerinden yararlanılarak araştırmacı tarafından geliştirilen katılımcı bilgi formu ve Durumluk-Sürekli Kaygı envanteri kullanılarak elde edildi. Deney grubuna işlem öncesi; anjio işlemi, aç kalması gereken süre, nelere dikkat edeceği, koroner anjiyografı işlemi öncesi, sırası ve somasında yapılan uygulamalar detaylı olarak açıklayan 15 dakikalık bir eğitim verildi. Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için IBMM SPSS Statistics 20 (IBM SPSS, Türkiye) programı kullanıldı. Tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama, Standart sapma) yanı sıra, Student t testi, Marnı Whitney U, paired sample t testi, Wilcoxon işaret testi ve niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise Ki-Kare testi kullanıldı. Sonuçlar %95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; işlem öncesi deney grubunda hastaların eğitim soması kalp hızı, sistolik kan basıncı (SKB), diastolik kan basıncı (DKB) ortalama değerleri eğitim öncesi ölçümlerine göre düşük, kontrol grubunda ise yüksek saptandı ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Deney grubundaki hastaların işlem öncesi durumluluk kaygı puanı ortalama değeri 42.58±11.31 iken, işlem soması 31.46±6.18 olarak saptandı. Kontrol grubunda ise 44.36±11.61 iken işlem soması 39.76±7.12 olarak saptandı. Gruplardaki bu düşüş istatistiksel olarak büyük ölçüde anlamlı bulundu (p=0,000; p<0,05). Çalışmaya alman bireylere, koroner anjiyografı/perkütan koroner girişim öncesi ve soması verilen eğitimin yaşam bulguları ve anksiyete düzeyi üzerine olumlu etkisi bulunmuştur.Publication Metadata only The Importance and Prevention of Mastitis in Mothers(2019-06) GÜL, ASİYE; 112620Aim: This review emphasizes the incidence of mastitis in breastfeeding mothers and what needs to be done to prevent mastitis. Introduction: Mastitis, inflammation of the breast, refers to the inflammatory disease o f the breast. Mastitis is classified as lactating (puerperal), non-lactating and breast abscess. Lactational mastitis is the most common mastitis. Lactational mastitis is seen in 3-33%. It is more common in the first 12 weeks of breastfeeding. Most breast abscess develops as a complication of lactational mastitis. Milk stasis and infection are two main causes. Staphylococcus aureus is the most common causative agent for mastitis. Other organisms include streptococcus and S. epidermidis. Patients with recurrent breast abscess have an increased incidence of mixed flora, including anaerobic organisms. Breast pain is the primary symptom of mastitis. Other symptoms; vomiting with general flu-like symptoms such as high fever, weakness, muscle pain, sweating, and headache. In addition to physiological problems, such as depression, anxiety, and helplessness develop. This affects daily life activities and causes lifestyle changes. Providing the right breastfeeding milk flow is the main principle of treatment. Breastfeeding is not harmful to the baby, it is also the ideal way to drain the milk. Lack of education on postpartum breast care, reduction of local hygiene conditions, encouraging the mother to breastfeed, and correcting the newborns should be correctly positioned. Conclusion: The incidence of mastitis can be reduced by informing the mothers and changing their attitudes in a positive way.Publication Metadata only Validity and reliability study of Pieper Pressure Ulcer test in Tuskish Nurses(2019-06) GÜL, ASİYE; 112620Aim: The aim of the cross-sectional and descriptive study was to determine validity and reliability Pieper Pressure Ulcer Knowledge Test (PUKT) in Turkish Nurses. Methods: The sample consists of Turkish nurses who working in a training and research hospital in the European side of Istanbul. Data were collected using the PUKT. The PUKT was developed by Pieper in 1993 to evaluate pressure ulcer prevention, staging of pressure ulcers, and wound identification of nurses' knowledge. Lawrence et al. validated modified Pieper Pressure Ulcer Information Test in 2015. The test consists of 49 items, a correct answer was scored 1, and an incorrect response was scored 0, thus, the possible score range was from 0 to 49. Results: The language validity and cultural adaptation were performed of the PUKT. In the analysis, which was conducted according to expert opinions, the content validity index (CVI=0.918) were determined. The reliability of the scale was examined with time invariance and internal consistency. In the test-retest test, there was no statistically significant difference between the two measurement results (t = -1.875, p = 0.06), the correlation coefficient was 0.840 and the relationship between them was statistically significant. The Kuder Richardson 20 value, which was calculated for testing internal reliability, was found to be 0.735. The Kappa value was determined to be 0.646; thus, the test had good interrater reliability. Conclusion: it has been determined that Turkish form of PUKT is appropriate measurement tool in terms of language and content validity to Turkish nursing.