İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü / Department of Interior Architecture and Environmental Design
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6814
Browse
Browsing İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü / Department of Interior Architecture and Environmental Design by Rights "http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/3.0/us/"
Now showing 1 - 20 of 29
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Metadata only A biomimetic research on how cities can mimic forests to become sutainable and smart(2020-06) KARABETÇA, ALİYE RAHŞANIn nature, everything is functional concerning each other. Every single organism supports the other either with a symbiotic relationship or in terms of form and/or function; such as some trees shed their leaves to the ground to prepare themselves for strong winter conditions and also to create nutrition for microorganisms and fungi under the surface. This kind of interaction of nature could lead architects to develop better solutions to create better built environments which is the main objective of this paper. It aims to clarify and prove that nature is the greatest mentor and can teach humanity many solutions about designing smart cities. In this context, using biomimicry as a design strategy is the main methodology. Biomimicry and biology will be the scientific fields for researching and understanding the structural strength, bioclimatic properties, functional morphology and other important features of forests which will be explained to identify forests and state solutions for developing smart cities. Outcomes of this paper aim to scientifically state that forests are naturally sustainable built environments which are the greatest examples for smart cities and when they unite, they are able to create the most suitable living environments for other living organisms.Publication Metadata only A general overview on the concep of westernalization in ottoman harboring culture(2020) Akbaş, Gamze; Erdemir, Zuhal; Tosun, Zuhal; ERÇETİN, ARZUThe time frame of this study corresponds to an era which was questioned in a socio-political sense and accordingly in which a change was inevitable. In this direction, the radical change that the Empire passed through reveals a need of handling new understandings attributed to education, family and women as a whole. Therefore, in this study, many changes occurred in the social structure of the society along with the modernization process will be analyzed culturally and socially. In this course started with westernization, the Ottoman social structure started to change; and accordingly the Western culture data embarked upon to get involved in harboring culture. The increasing economic and political relations between Ottoman and Western caused Ottoman society to change its shell in social and cultural sense. In architectural historiography, when we reduce housing to the scope of Ottoman harboring culture, we see that the discourses are not polyphonic, rather, we can say that there is an ongoing time-wise reading on in the frame of same determinations. This analysis is mainly for naming problem, root concept, typology and spatial organization. Especially in researches on Ottoman harboring culture, it is seen that especially the naming issue turned into a problem. On the basis of all this data, a general overview on the Westernization effect on Ottoman harboring culture will be earned out.Publication Metadata only Algoritmik Tektonikleri Öğrenmeyi Öğrenmek(2019-06-17) GÜZELCİ, ORKAN ZEYNEL; 187152Günümüzde, bir mimarlık öğrencisi lisans öğrenimi boyunca pek çok dijital temsil, modelleme ve üretim arayüzleri ile karşılaşmaktadır.Bu dijital arayüzlerin büyük bir bölümü, öğrencilerin mezuniyetine kadar değişmekte, dönüşmektedir. Kimi arayüzler ise kullanım ömürlerini tamamlamakta, kısa süre içerisinde yerini yeni araç ve arayüzlere bırakmaktadır. Diğer yandan mimari biçimin dijital ortamda temsili, dönüştürülmesi ve üretimine ilişkin süreçler ve bunların kuramsal temelleri, dijital araçlara kıyasla daha yavaş değişmektedir. Araçların, arayüzlerin ve temsilin sürekli çeşitlenmekte olduğu bir ortamda, mimarlık öğrencilerine dijital modelleme becerilerinin hangi pedagojik yöntem ve yaklaşımlarla kazandırabileceği ise tartışmalı bir konudur. Bilgisayar destekli tasarım ve üretim araçlarının (BDT/BDÜ) yaygınlaşması, mimari biçimin temsilinden üretimine kadar geçen süreçleri dönüştürmektedir. Biçimin temsilindeki bu dönüşüm, aynı zamanda enformasyon ve bilginin temsili, işlenmesi ve yeniden kullanımı ile ilişkilidir. Bu anlamda Oxman’m (2006) da altını çizdiği gibi, son ürün olarak “biçim” yerine, süreç olarak “biçimlenme” ön plana çıkmaktadır. Dijital tasarım ise “hesaplamalı çevrelerdeki tasarımı destekleyen, enformasyon ile biçimin temsilleri arasında oluşan ilişkiler” olarak tariflenmektedir (Sass ve Oxman, 2006). Ahrens (2013) ise bu durumu, biçimin tasarımı yerine performansa dayalı dinamik ilişkileri ve etkileşimi tasarlamak olarak açıklamaktadır. Oxman (2006) dijital modelleri: bilgisayar destekli tasarım modelleri (Computer-Aided Design, CAD), biçimlenme modelleri, üretken modeller ve performans modelleri olarak ele almaktayken bu çalışma kapsamında BDT/BDÜ kavramları dijital modellerin tamamı için kullanılacaktır. Picon (2010) BDT’ın yeni krizi olarak ölçek ve tektonik konularına ilaveten malzemenin mimarlıktaki varlığının yeniden ele alınmasının ihtiyacını ortaya koymaktadır. Oxman (2006) ise enformasyonun, tasarımcıların yeni “malzemesi” olduğuna işaret etmektedir. BDT’da “ölçek” geleneksel anlamını kaybederken, mikroskobik ölçekten makroskopik ölçek daha önce olmadığı kadar iç içe geçebilmektedir. Örneğin bir maddenin bünyesinde bulunan ve çıplak gözle görünmeyen içsel ilişkilerdeki bir müdahale, madde işlenip malzemeye dönüştüğünde davranışında yapısal değişikliklere yol açabilmektedir. Picon’un (2010) da altını çizdiği gibi, madde, malzeme ve biçim araştırmalarında keşifsel yaklaşımlara, deneysel pratiği ve yeni bakış açılarına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyaç mimarlık öğreniminde biçimlenme, ölçek, tektonik ilişkiler ve malzeme konularının ele alınışına yansımaktadır. Mimarlık öğreniminde BDT/BDÜ araçlarının öğrencilere sunumu konusunda aşağıda sıralanan problemlerle sıklıkla karşılaşılmaktadır: Bir beceriyi başka bir deneyime/bağlama yansıtma konusunda karşılaşılan problemler; - Yeni bir beceri kazanma sürecinde bilişsel yükün çok olmasından kaynaklanan erken vazgeçme eğilimi; - BDT/BDÜ araçlarının potansiyellerinden tasarım süreçlerinde yararlanmada yalnızca temsil amaçlı kullanılması; - Dijital model üzerindeki kontrolün kaybedilmesi; Dijital modeldeki parça-bütün ilişkisinin takip edilmemesi. Mimarlık öğreniminde bilgisayarın kullanımı konusunda kuramsal çalışmaların temelleri çok daha önceki dönemlere dayansa da, yaygın olarak kullanımı yaklaşık yirmi yıl geriye tarihlendirilebilir. Bu süreçte, BDT proje stüdyolarından ayrı dersler olarak mı ele alınacak, geleneksel proje stüdyoları ile bütünleşme arayışı güdülecek mi (Duarte ve diğ, 2012), kağıtsız-dijital stüdyo geleneksel stüdyonun yerini mi alacak (Norman, 2001), problem tabanlı öğrenme (Eilouti, 2007) yaklaşımlarıyla ele alınabilir mi ya da bilgisayar destekli üretim süreçleriyle ilişkilendirilebilir mi (Zarzycki, 2013) gibi çeşitli denemeler ve tartışmalar bulunmaktadır. BDT/BDÜ derslerinin tasarım edimi ile ilişkilenmeden ayrık olarak aktarıldığı süreçlerde, öğrenciler tasarım deneyimi ile dijital modelleme becerisini bütünleştirmekte güçlük yaşamaya devam etmeleri ve BDT/BDÜ derslerinde öğrendiklerini proje stüdyosuna yansıtmalarının uzun zaman aldığı gözlemlenmektedir. BDT/BDÜ becerisinin proje stüdyolarının içinde ve geleneksel tasarım stüdyolarının bir uzantısı olarak ele alındığı durumlarda ise, (a)hem yeni arayüzlerin becerisini edinme, (b)hem de bir tasarım problemini bağlamsal ilişkileri ile bütünlüklü olarak ele almak beklentisi öğrencilerde bilişsel yük yaratabilmektedir.Bu durum, tasarım ürünlerinin çeşitliliği ve bir tasarımın iteratif olarak geliştirmesi açısından mimari tasarım stüdyosu performansını olumsuz etkileyebilmektedir. Bunun sonucu olarak, biçimsel olarak karmaşık ancak yeterince olgunlaşmamış tasarım çözümleri sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ya da BDT/BTÜ arayüzlerinin kullanımı, geleneksel tasarım sürecinde ortaya çıkan temsillerinin dijital karşılıklarının üretildiği araçlar olarak, temsil boyutuyla kısıtlı kalabilmektedir. Bilişsel yükün yoğun olduğu durumlarda, öğrencilerin BDT/BDÜ arayüzlerinin sunduğu olanakların potansiyellerini araştırmadan, yüzeysel bir beceri noktasında bunları öğrenmekten vazgeçmesi de sıklıkla karşılaşılan başka bir tutumdur. Matematiksel ve mantıksal modeller ve algoritmik/parametrik modelleme yaklaşımlarının kullanılması; tasarımcıların analog yöntemlerle kısıtlı zaman içerisinde hesaplamalarının olanaklı olmadığı alternatifleri de sunmakta ve tasarım sürecini zenginleştirebilmektedir. Ancak hangi işlemin geometriyi/biçimi nasıl dönüştürdüğü ve hangi ara sonuçları ortaya çıkarabileceği gibi işlem adımlarının şeffalığı ve parça-bütün ilişkisi üzerindeki farkındalık kolaylıkla kaybedilebilmektedir. Yukarıda sıralanan tespitlerden hareketle, yüksek lisans düzeyinde bir ders olan Dijital Mimari Tasarım ve Modelleme dersi, öğrencilerin dijital araçları yaratıcı kullanma becerilerini desteklemek amacıyla bir deney alanı olarak seçilmiştir. Dijital modellemenin mimarlığın bütün karmaşık ilişkilerini birlikte değil bunun yerine kendi içinde kısıtları bulunan parçalar halinde, “algoritmaları öğrenmek” hedefiyle öğretildiği “sindirilebilir küçüklükte bağlam” pedagojik modelinin 5 yarıyıl süresince uygulaması bu araştırmanın temel veri kaynağını oluşturmaktadır. Sunulan pedagojiik yöntemde, bire-çok ve çoka-çok olmak üzere iki temel model kullanılmış, modelin kısıtlamaları ve potansiyelleri tartışılmıştır.Publication Metadata only An entropy-based design evaluation model for architectural competitions through multiple factors(MDPI, ST ALBAN-ANLAGE 66, CH-4052 BASEL, SWITZERLAND, 2019-11) Şener, Sinan Mert; GÜZELCİ, ORKAN ZEYNELGenerally, the evaluations in architectural competitions are based on quality where many criteria are involved. Additionally, many other inter-related criteria, identified by the members of the jury, emerge during jury evaluation. Hence, a great number of criteria play a role, with varying degrees of importance, in the evaluation process. The order of importance and weights of criteria (factors) in the evaluation phases are not fixed and differ according to the approaches of the jury members. The objective of this study is to investigate whether subjective means of evaluation can be associated with an objective and computable evaluation model. Entropy, an objective method used to measure disorder in buildings, offers significant potential in enhancing the comprehensibility of subjective tendencies in jury evaluation of architectural competitions. Previous studies have identified an inverted U relationship between entropy and subjective responses based on single and multiple factors. The Entropy-Based Design Evaluation Model (EBDEM), a method, analyzes the level of objectivity in jury evaluation and questions the predictability of evaluations through examining the relationship between the entropy values of projects and success outcomes. The Weighted Overall Entropy (WOE) was obtained by multiplying multiple factor entropy values with different weight coefficients with the purpose of ranking each project on an inverted U graph similar to jury results. The relationship between WOE values calculated and the ranking of the projects in the competitions were investigated. The findings within this study indicate that there are no relationships between single factor entropy values and ranking of the projects. Additionally, it was found that WOE values calculated for single-competition compared to multiple-competitions were more similar to jury evaluation results.Publication Metadata only Architectural History And Media: Caricatures As An Alternative Medium(2019-05) Çetinel, Meltem; 273373The architecture includes not only the built form as a physical existence, but it is also composed of discursive and visual understanding. For discursive and visual practices of architecture, media takes position through all professional, official or popular tools. The media reconstructs the information while conveying it to the public in its own ways. In terms of architecture and media, there is a reciprocal relationship that has an influence on both sides. The media has a transformative effect on the architecture and the value judgments. In other words, media renders the architecture and it transforms the value judgments of the society which also influences architecture in return. It is a kind of vicious cycle which has a bidirectional relationship. The media also documents the architectural culture and makes them immortal. Architectural history is mainly written by using professional documents directly related with the design of buildings and their architects, such as drawings, images, and writings of architects. Hence, historiography commonly focuses on the design of the building and how its architect designs it. However, contemporary architectural history requires sources beyond professional architectural documents to improve the historiography, such as films, posters, caricatures, cartoons, postcards etc. In this study it is aimed to discuss relations of media and architecture briefly and also to underline the variety in media tools. To materialize it analysis of housing production in the mid-twentieth century of Istanbul through caricatures is chosen as a case study of this paper. As a main result of this study, it is aimed to introduce caricatures as an alternative source for architectural historiography.Publication Metadata only Bakırın Patinası: Örneklerle Tarihsel Bir Okuma(2018-11) Evliyaoğlu, Furkan; 285374Maddesellik ve zaman ilişkisinde malzemenin yaşlanması, yani patina süreci, her malzemenin geçirdiği doğal bir süreç olarak kabul edilir. Ancak bakır, bu patina süreciyle diğer malzemelere göre hem kimyasal hem de fiziksel olarak daha farklı bir dönüşüm yaşamaktadır. Bakır geçirdiği korozyonlaşmayla birlikte yeni bir renk ve görünüme bürünmektedir. Bu dönüşüm ise bizlere, diğer malzemelerde olduğu gibi, bakırın, dolayısıyla da bakırın kullanıldığı yapının yaşı hakkında fikir vermektedir. Ancak patina sürecine yapılan müdahaleler ile yapının yaşı hakkında muğlaklıklar olabilmektedir. Bu çalışma kapsamında da bakır malzemesi özelinde patina sürecine yapılan müdahaleler ile oluşan "yenilikçi" ürünlerin yarattığı muğlaklıklar örnekler üzerinden incelenmiştir.Publication Metadata only Conversion of Memory in Architecture and Culture of İstiklal Street Between 2005- 2019(2019-09) Sav, Sedef; KARABETÇA, ALİYE RAHŞAN; 257590Beyoğlu which was called “Pera”, meaning “other”, “other side, “opposite side”, by Genoese and Venetians, and plays an important role in the existence of İstanbul, had faced different transformations in different periods. The main route of this district called as İstiklal Street (Grand Rue de Pera) had been affected by this transformation in cultural and architectural aspects. The rapid progress of this transformation, especially between the years 2005-2019, brought about a negative conversion. This conversion had led to a serious architectural and memory destruction of the Street and this situation is still continuing. The fact that this damage/transformation cannot be sustained/avoided in terms of cultural memory and belonging prevents future generations from establishing a bond with their past. Therefore, the purpose of this study is to underline the reasons for triggering this process instead of preventing the original values of İstiklal Street which is an important data for user profile and memory. Within this scope, the paper draws attention to negativity by emphasizing the main reasons for changing the cultural structure, demography, and architecture of İstiklal Street. In this paper, a comparison was made between street images of 2005 and 2019 to ascertain how the architectural conversions were made based on façades and functions. The changes that happened between 2005- 2019 over the existing, destructed and new buildings were discussed. The relationship between functional changes in buildings, design approaches for new constructions and user profiles were evaluated within the scope of memory and transformation. In addition, a profound literature review was conducted and it was investigated whether there were connections between the previous transformations of the street and the dates mentioned in the paper. Between 1942 and 1964, the migration policies applied to non-Muslims originating from the inclusion of capital tax, the establishment of the state of Israel, the events of September 6-7 and the Cyprus problems led to a major transformation of the street in cultural terms. This also effected the user profile and function of the abandoned buildings. Besides, while the entire Istanbul was transformed by the demolitions of 1957-58 and 1986-88, the Beyoğlu district was significantly affected by this change both in positive and negative ways. With the closure of İstiklal Street to the traffic and re-start of the tram service, architecture and culture on the street started to revive (inal, 2014). Nowadays, this transformation is made in different ways and it is aimed to change the cultural memory, so the architecture of the street has changed in this direction. This study provides information on how the architectural and cultural changes can continue in the future that the street has undergone so far.Publication Metadata only Cooperation of interDisciplinary in vocational education interior architecture design studio study case(2020-05) Tosun, Vehbi; Akbaş, Gamze; Erdemir, Zuhal; ERÇETİN, ARZUInterdisciplinary collaborative teaching and learning methods on national and international academic platforms is the agenda of discussion environments in recent years. In particular, the key role of the interior design studios' educational environment, which constitutes the backbone of interior architecture education, is to play a key role in providing students with interdisciplinary design understanding and teamwork skills.Because studio studies are basically the courses in which all the vocational education taken are reinforced, developed and the design product is put forward. It is possible to consider the historical background of the main themes found in cun-ent studio education discussions within the framework of an ongoing change process since the 1950s.Especially, the Bauhaus education model of Turkey in the acceptance, training with the shaping of studio work in this context, from the art to technique, a lot of discipline has emerged at the same time expressing the difference. The aim of this article is to draw a holistic picture by considering the subject of interdisciplinary collaborative design in a historical perspective in architectural / interior design education which is widely available in the literature today. Such a picture, in the field of higher education in our country, within the framework of Bologna reform, experienced a change process and general competencies expected to gain a balanced education of interior architecture and in these days, where occupational-specific competences are identified, it is thought to increase awareness.Publication Metadata only Doğanın Biyo-İşlevsellik Özelliğinin Mekana Aktarılması: Biyo Adaptasyon(2018-12) KARABETÇA, ALİYE RAHŞAN; 257590Mimaride birçok tasarım mimarinin en önemli öğretilerinden kabul edilen "form fonksiyonu takip eder" söylemi ile örtüşür. Mimarlık eğitiminde de bu öğreti halen öğretilmektedir. Fonksiyon hertanımı ile önemli bir kavramdır ancak fonksiyonun fiziksel olarak tanımlanması da forma bağlıdır. Form eğer fonksiyon ile birlikte çalışabiliyorsa, tasarım da bir o kadar özgün ve fonksiyonel olabilir. Bu tanıma en uygun örnekleri doğada görmek mümkündür; örneğin bir termit tepeciğinin lokasyonu, şeklinin nasıl olacağını belirler ve termitlerin bu forma göre iç mekanda iklimlendirme sistemini kurmasını sağlar. Doğadaki bu tür biyo-işlevsel özellikleri tüm doğal organizmalarda ve ekosistemlerde görmek mümkündür. Bu özelliğin tasarıma ve buna bağlı mekana aktarılması konusunda oldukça az ama önemli tasarımlar yapılmıştır. Mick Pearce, East Gate binası ile Grimshaw Mimarlık da Eden Projesi ile biyo- adaptasyonun öncüleridir. Ancak hem bu öncü tasarımların artırılması, daha yaşanabilir, sürdürülebilir ve doğa dostu mekanların tasarlanması için doğadaki biyo-işlevselliğin mekana aktarılması ve hem de sürdürülebilir biyo-adaptasyonun mekan kurgusunda sağlanmasına yönelik tasarım stratejilerinin geliştirilmesi önemlidir. Bu çalışmanın ana hedefi de bu stratejilerin doğadaki organizmalarla iş birliği içinde geliştirilmesi ve mekan tasarımında sürdürülebilir tasarımların ortaya konmasına yönelik katkının artırılmasına yol göstermektir. Bunun yanında biyo-adaptasyonun tanımı ve nasıl kullanılması gerektiği açıklanırken bu özelliğin mekana aktarılması ile elde edilecek neticelerin örneklerle irdelenmesi de çalışmanın hangi amaçla ne için yapıldığını vurgulamakta aynı zamanda da sınırlarını belirlemektedir. Çalışmanın kapsamını belirleyen bu vurgu dahilinde organizmaların fonksiyonlarının belirlenerek bir tasarım stratejisinin oluşturulması ve örneklerle açıklanması da dahil edilmiştir. Doğadaki organizmaların fonksiyon ve formlarının belirlenmesinde kullanılan ve yeni bir bilim dalı olan biyomimikrinin bir mimari tasarım stratejisi olarak nasıl kullanılması gerektiği de kapsam dahilinde aşama aşama anlatılmıştır. Bu çalışmada, biyomimikri kullanılarak biyoadaptasyon kavramının mekan tasarımına adapte edilmesi sürecinin tasarımcı tarafından daha iyi anlaşılması için kuramsal yaklaşım yöntemi kullanılmıştır. Örnekler ve öneriler kullanılarak konu ile ilgili günümüzde ne tür çalışmalar yapıldığı, bunun neticesinde ne tür çalışmaların ortaya konması gerektiğinin tanımlanabilmesi için bu yöntem seçilmiştir. Bu yöntem neticesinde tasarımlarda formdan çok fonksiyona odaklanmanın önemi vurgulanmış olmaktadır. Biyomimikrinin en önemli işlevlerinden birisi olan "fonksiyona odaklanmak", binalar arasında temel iki farklılığa işaret eder; doğadaki bir şekil gibi görünen binalar ve işlevsel performansı artırmak için doğanın yaptığı gibi yapan binalar. Art Nouveau'daki korintiyan kolonunda yaprakların dışarıya doğru kıvrılması, Frank Lloyd Wright'in Samara Evi'ndeki kanatlı tohum motifi, yakın tarihe bakıldığında ise Gehry'nin balığı ve Calatrava'nın kuşu doğanın form olarak kullanılmasına örnek olarak verilebilirken, kar baykuşunun tüylerinden esinlenerek ses yalıtımı tasarlanması, köpekbalığının derisinden esinlenerek hijyenik kaplama malzemesi tasarlanması, doğanın yaptığını yapmaya-doğadaki fonksiyonlara odaklanmaya örnek olarak verilebilir. Araştırmacılar için bir yol gösterici olarak düşünülmüş olan ve bu örneklerden ilham alınıp biyoadaptasyon özelliğinden yola çıkılarak iki tane tasarım örneği geliştirilmiştir. Sadece fikir olarak düşünülmüş olan bu örneklerde, seçilen organizmaların formlarından çok fonksiyonları tasarıma adapte edilmiştir. Kar baykuşunun tüy yapısından yola çıkılarak açık ofislerde toplantı sırasındaki gizliliği sağlamak için ses yutucu perde paneller ve gün ışığı alamayan mekanların doğal ışıkla aydınlatılmasını sağlayabilecek barreleye spookfish isimli organizmadan esinlenerek tasarlanmış gün ışığı yansıtıcısı tasarlanmıştır. Bu tasarımlar, laboratuvar çalışması gerektiren önemli örneklerdir. Tasarımcılar bu tür çalışmalar yaparken bir laboratuvar ortamında ve mutlaka bir biyolog ve buna bağlı gereksinim duyulan diğer disiplinlerden destek alarak çalışmalıdır. Bu tür tasarımların geliştirilmesi ve artırılması ile yenilikçi, sürdürülebilir, ekonomik, ekolojik estetik ve dinamik tasarımlar ortaya koymak mümkündür. Doğadaki tasarım modellerinin iç mimaride kullanılarak yaşanan çelişki ve sorunlara çözüm bulunması hedeflenmelidir. Teknolojinin en üst seviyede geliştiği bu çağda doğadaki organizmaların işlevlerini esin kaynağı olarak kullanmak, istenen şekilde ve fonksiyonda binalar, mekânlar veya malzemeler üretmeyi mümkün kılabilmektedir. Bununla birlikte tasarımlarda bir yol gösterici olarak biyomimikrinin kullanılması mekan yaratmak için kullandığımız sistemi yeniden yapılandırmak ve mekanın sürdürülebilir yaşam koşullarına sahip olmasını sağlamak açısından önemlidir. İnsanın yarattığı mimari, fonksiyonellik ve gerekçeden daha çok sembolik, fiziksel ve estetik amaçlarla zorlanmaktadır. Oysa ki mimari sadece bir mekanı objelerle veya farklı malzemelerle tanımlamak değildir. Mimarlık, bir mekanı doğal yaşam alanı haline getirirken onu aynı zamanda sürdürülebilir kılmaktır; olumsuz çevresel etkilerinin olmadığı, bir yenisini yaratma ihtiyacı doğurmayan, ihtiyaç duyulan fonksiyonların ne azını ne de fazlasını barındıran bir mekanı ortaya koymaktır. Bu tür bir mimarinin elde edilebilmesi için doğanın dehasından faydalanmak, doğadaki yapılaşmanın evrimsel sürecini takip etmek ve bunu insanın yaşadığı yapılaşmaya aktarabilmek gerekmektedir. Bunu yapabilmek için doğaya dönmek esastır; doğa, bünyesinde barındırdığı binlerce ekosistemle, her türlü sorunun kolayca üstesinden gelebilmektedir. Tasarımcıların bu durumdan etkilenerek ortaya koyduğu tasarım örneklerinin yapısal, kurgusal ve işlevsel özellikleri doğadaki organizmaların özünde bulunmaktadır.Publication Metadata only Examining of time-space compression caused by Urban Transportation(2019-12-13) Evliyaoğlu, Furkan; 285374The study firstly focuses on the concepts of time and space, the changing concept of time and space with the changing social structure, and then on the concept of time and space compression due to developments in transportation and communication technology. Transportation and communication technology, which triggers time and space compression, has affected the lives of individuals in different ways. Time space compression can be expressed as people, goods and information quickly overcome spatial barriers and lose the importance of distance between places with developing transportation and communication technology. With time-space compression, time has passed the concept of space. In addition, the concept of speed, which is one of the most important features of the 21st century cities, has triggered time-space compression when individuals life. Individuals living in mega metropolises such as Istanbul, where speed and mobility are very significant, are involved in this compression with their everyday life home-to-work processes. Because individuals travelling by the developed urban transportation vehicles such as metro, metrobus without real-time experience without getting stuck on spatial barriers. Within the scope of this study, it is aimed to examine the travel experiences of individuals who live in Istanbul and use urban transportation during their journey from home to work and to reveal the time-space compression.Publication Metadata only Examining the Effectiveness of Group Studies and Individual Studies in Design Education(2019-10) Aşçıoğlu, Merve; 236889Today's world considerably requires collaborating and co-working in professional life, especially in architecture and design field. However, during the higher education, especially in design field, for the design studio courses; education depends on the students' individual works and the improvement process of their design ideas and proposals. Besides, education methodologies change during the time. In the context of the design education, it is possible to conduct design studio courses with individual student works or group works. During the last years some higher education institutions, especially for design education, changed their education methodology and started to conduct studio courses with group studies. However, the important point is to identify the most effective education method in design field in terms of learning experience and obtained knowledge. This research focuses on revealing the effects of group works and individual works on effective learning in design education. In line with this purpose students of the Furniture Design course were selected to carried out a survey. The course consists of theoretical lectures, site trips, seminars and studio works/discussions. In the context of this course, students are expected to study on two term projects which they are required to improve design ideas by researching, sketching, drawing and modelling with solving the production details of their design idea and for each term project students are required to produce a mockup furniture, as in professional life. These term projects designed as on purpose in order to simulate a design problem that students may encounter in professional life. During the semester, for each project, four courses assigned to the studio works and discussions on term projects. For the first term project students worked as individually in a small-scale furniture design problem - side table, lighting fixture or bedside table - and for the second term project they work as in groups for two people on a sitting unit as a more comprehensive furniture design problem. A research questionnaire was developed, and an evaluation criterion was determined to reveal the effectiveness of group studies and individual studies in design education. The questionnaire was developed to carried out on students, to analyze the learning experiences and obtained knowledge of students during the studio works. This questionnaire examines the effects of the group or individual works on students in terms of; studying systematically, allocated time for study, encouraging to research, discovering the creativity and improvement of designing skills and knowledge. Whereas the evaluation criteria were determined to evaluate the quality of the students' works by professionals/academicians with focusing on creativity, innovation, ergonomics, technical solutions and aesthetics. The questionnaire carried out on 20 students who are attended the Furniture Design course and submit the both of the term projects. Besides, the student projects are evaluated by a group of professionals and academicians, according to the previously determined criteria. The purpose of this paper is to examine and reveal the effectiveness of group studies and individual studies in design education in terms of obtained knowledge and learning experiences of students by investigating students' individual experiences of design process and professionals' evaluations on the students' works. As a result of the study, few students rejected the group work and it is observed that there was no dramatic difference between the students who found the group work as efficient and the students who found the individual work as efficient, but according to the evaluation made by the professionals and academicians, it was revealed that the group works got higher scores according to the design evaluation criteria.Publication Open Access Exploring the Critical Risk Factors of Public-Private Partnership City Hospital Projects in Turkey(MDPI, 2024) Doğan Erdem, Tuğba; BİRGÖNÜL, ZEYNEP; Bilgin, Gözde; Akçay, Emre CanerGovernments face challenges in delivering essential public services due to their limited funds. This has led to an increasing reliance on the Public-Private Partnership (PPP) model, an alternative financing model involving a long-term collaboration between the private and public sectors to provide public services. Turkey, as a developing country facing financial limitations, has embraced the PPP model to address urgent public needs. Over the past decade, the Turkish Government has extensively utilized the PPP model, particularly in executing city hospital projects. However, investors have faced challenges in project execution due to various risk factors. Therefore, the main objective of this study is to explore the critical risk factors associated with PPP city hospital projects in Turkey. In this context, a comprehensive literature review was conducted to identify potential risks related to PPP city hospital projects. A questionnaire survey was implemented to assess the probability of occurrence and the severity of the impact of these risk factors. The collected data underwent analysis to determine the priority of these risk factors. The findings revealed that the top five most critical risk factors in PPP city hospital projects in Turkey are "foreign exchange rate fluctuations", "inflation rate volatility", "high finance costs", "fiscal issues", and "economic crises". Conversely, "unavailability of equipment" was identified as the least significant risk factor. The insights gained from this research can offer valuable guidance for prospective investors interested in participating in PPP city hospital projects in Turkey and other developing countries with similar conditions.Publication Metadata only Green Design; An Environmental Concern or an Aesthetic Approach(2018-10) KARABETÇA, ALİYE RAHŞAN; 257590The objective of this paper is to emphasize the importance and ethical concern of the green building design and its effects on climate change. It also aims to reveal the role of concerned designers in terms of conserving non-renewable resources and protecting environment in the field of architecture. Each designer (architects, interior architects, engineers, city planners, etc.) must find out what exactly an appropriate green design is. Apart from being an aesthetic approach, green design should be considered as an environmental concern. In his book Ecodesign, Ken Yeang explains that green design must follow the systematic rules of ecological design and it must also compete with other designs economically and must have outstanding quality in terms of user performance (Yeang, 2006).Publication Metadata only İç Mekan Tasarımında Renk ve Malzemenin Önemi(2019-09) AKBAŞ, GAMZE; ERÇETİN, ARZU; 199935; 299763însan yaşamının temel niteliklerinden biri olan renk kavramı yaşadığımız mekanların nitelenmesinde de büyük önem taşımaktadır. Psikolojik ve fizyolojik açıdan bir çok anlam ifade eden renk, mekanların nitelenmesi, tanımlanması açısından önemli öğelerden bir tanesidir. Bunun yanı sıra her malzemenin kendisine ait özelliği, taşıdığı anlamı ve bireyde bıraktığı farklı bir etki söz konusudur. Malzemenin kendi doğal rengi de her kullanıcıda farklı bir çağrışım oluşturmaktadır. Renk ve malzeme birbiri ile doğru kullanıldığı zaman mekanlar anlam kazanır, hayat bulur ve kullanıcısı için kendini ifade eder bir hal alır. Tabii bu yönlenişte tasarımcının yorumu yadsınamaz bir gerçektir. Her tasarımcı kullanıcısı için tasarladığı mekanlarda, mekan organizasyonu kadar bu iki unsurun önemini göz önünde bulundurarak tasarım gücünü ortaya koyar. 1 Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, a.eceoglu@iku.edu.tr 2 Öğr. Üyesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü, g.akbas@iku.edu.tr Bu çalışmanın amacı metrekaresi ve yapısal özellikleri belirlenmiş bir mekan için farklı tasarımcılar tarafından renk ve malzeme özellikleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış mekanları incelemektir.Çalışma da tasarımcıların çalışmalarına 3d çizimler üzerinden yer verilecektir. Amaç mekanları organizasyonel açıdan değerlendirmek değil, ortaya çıkan ürünlerde her tasarımcının kullanıcı odaklı seçtiği renk ve malzemeyi nasıl yorumladığını değerlendirmektir.Publication Metadata only İç mekanda iletişim ve anlamı göstergebilim kapsamında okumak(2020) Akbaş, Gamze; ERÇETİN, ARZUGöstergebilim, kendisinden başka bir duruma gönderme yapan ve mesaj veren bir disiplindir. Belirli bir toplum tarafından "kodlanmış” davranış kalıpları ile şekillenen göstergebilim, anlamlandırma süreci ile ilişkilendirilmektedir. Kodların bir araya gelerek bir anlam bütünü oluşturması edebiyat, reklam, sinema, karikatür, resim ve mimarlık gibi farklı alanların etkilenmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, karşı tarafa verilmek üzere bir ileti oluşturan göstergebilim, geniş bir çalışma alanı bulmaktadır. Bu iletilerin anlamlandırılması, yorumlanması ve farklı etmenlerle ilişkilendirilmesi bu disiplinin alanına girmektedir. Özellikle mimarlığın bir iletişim aracı olduğunu kavrayabilmek için, fiziksel etmenler ile birlikte, onları üreten toplumun yaklaşımları da gözden geçirilmelidir. Bu durum, iç mekân tasarımının göstergebilim içerisindeki yerini ön plana çıkartmaktadır. Bu çalışmada, iç mekân tasarımı göstergebilim kapsamında değerlendirilerek bir mekân okuması yapılmaktadır.Publication Metadata only İç mimarlık eğitimini tartışma zemini olarak kongreler: İÇMEK-İç mimarlık eğitimi ulusal kongresi örneği(2019-12-19) MELİKOĞLU EKE, ARMAĞAN SEÇİL; USTA, GÜLAY; ÖZBEK, DERYA ADIGÜZELÇalışma kapsamında, tüm tasarım disiplinlerinde olduğu gibi iç mimarlık alanına yadsınamaz katkılar sağlayan iletişim ortamları tartışmaya açılmakta ve bu ortamlarda önemli bir yere sahip olan İÇMEK- İç Mimarlık Eğitimi Ulusal Kongresi’nin tarihsel arka planı okunmaktadır. İÇMEK- İç Mimarlık Eğitimi Ulusal Kongresi’nin temel amacı iç mimarlık eğitimini çok yönlü tartışmaya açmaktadır. İÇMEK iç mimarlık eğitimini tartışmaya açan ilk kongrelerden biri olması, sonrasında düzenli bir şekilde eğitimi farklı açılardan konu alarak tarihsel bir birikim ortaya koyması açısından önemli görülmektedir. Diğer yandan, İÇMEK kongresinde sunulan bilimsel çalışmalar, iç mimarlık eğitimde günceli takip etmeye imkan vermekte ve sunduğu paylaşım ortamıyla da meslek paydaşlarını bir araya getirerek iletişim ortamı yaratmaktadır. Çalışmanın ilk adımı olarak iç mimarlıktaki iletişim ortamları kongreler üzerinde incelenmiştir. İkinci adımda İÇMEK kongresinin amacı, kapsamı, her yıl tartışmaya açtığı üst ve alt temaları açısından dökümü yapılmıştır. Aynı zamanda İÇMEK kongrelerinde sunulan bildirilerin anahtar kelimeleri analiz edilmiştir. Anahtar kelimeler aracılığı ile kongrelerde öne çıkan konular ve kavramlar belirlenmeye, buna bağlı olarak da eğitimde hangi konuların öne çıktığı saptanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonucunda, İÇMEK kongresi üzerinde iç mimarlık eğitimde ne zaman hangi konuların öne çıktığı, nasıl bir anlayışın benimsendiği ve eğitim yaklaşımları ortaya konmuştur.Publication Open Access In the consumer Society the concept of cultural space scaling:The case of Istanbus(2018) ERÇETİN, ARZUThe scaling of the concept of space by the aspect of culture in consumption societies; example of Istanbul. When the concept of space is considered as an object in consumotion societies, we could examine and reveal this concept in both making definition from past to present, and guiding life by cultural and dialectical sense. Also by looking within the scope of definitions which describe quality, aesthetically and ergonomically. From the cultural point of view, the concept of space can be defined as afar from simplicity and functionality according to its field of application, and especially in contemporary Turkey, it is faced with cruel and ironic comments in the aspect of critics. But these ironic comments made by the denomination who have no academic andtheoretical back grounds, are completely softened against the construction which does not have cultural features and they are shaped to support the structures that change the city identity of Istanbul. The purpose of this notification is to evaluate the space scales presented by the constructor companies to Istanbul where continuosly getting immigrants and everyday with a new concrete formation, leave its historical culture to vertical rising up linear silhouettes, with cooperation of TOKI according to their selected sample projects.Publication Metadata only Investigation of The Effects of Fitness Centers on Users in The Scope of Socialism(2019-08) Erdem, Şerif Tolga; 107823Healthy and fit to be defined by the definition, which includes many different exercises and variations, the “Fitness an program, which is based on the principle of running muscles with and without tools, has taken place in many of the gyms. When literature search is done, it is noteworthy that user expectations in sports centers started to change in 21st century. The desire to move away from the tensions in everyday life causes the fitness halls for the users not only to be sports places, but also to take on the role of socializing mediator. This study was conducted to investigate the effects of socialization of users in fitness centers. In this context, the hypothesis of the study; The fitness centers are identified as effective in terms of social elements on the users. Sub-research questions of the study within the hypothesis determined; What are the expectations of users from the fitness rooms? What are the spatial and physical features that distinguish the preferred sports halls from the others? What are the socialization differences between users in terms of gender, age, social status and economic situation? What are the reasons why users see sport centers as a means of socializing, What are the rates of seeing sports centers as a means of socializing? has been identified as.The research was carried out using theoretical and statistical methods. A research design was developed within the method adopted. Firstly, the existing samples were examined and a sample set was formed within the scope determined. In the study as research; observation and survey were preferred. The obtained data were analyzed by using statistical method. In the study; There are elements that have various effects on the socialization of the users in the Fitness Centers. As a result of the evaluation of the findings, it was concluded that factors such as age, gender, status, economic status, location, sports experience and spatial alignment in fitness centers have an effect on the social elements of the usersPublication Metadata only Istiklal Avenue's Intangible Dimensions Related To Cultural Memory(2018-05) Sav, Sedef; DEMİR, ELİF GELMEZ; 263054Urban landscapes include social and cultural practices and values and the intangible dimensions of heritage as related to diversity and identity. According to UNESCO, all these practices, representations, expressions, knowledge, skills as well as the instruments, objects, artefacts and cultural spaces, that communities, groups, and in some cases, individuals recognize as part of their cultural heritage. Through these cultural system elements that base the society's origins, the society links with the past and its previous generations. The intangible heritage, transmitted from generation to generation, is constantly recreated by communities and groups in response to their environment, their interaction with nature and their history, and provides them with a sense of identity and human creativity. istiklal Avenue in other words "Cadde-i Kebir/ Grande Rue de Pera ”, located in the historic Pera region, is among the significant areas with both tangible and intangible features regard to cultural heritage in Istanbul. Beyoğlu has hosted great civilizations throughout the history such as Roman Empire, Ottoman Empire. During the Ottoman Period, because of increase in Istanbul population and embassies were not asked to stay in Bab-ı Ali area most of the embassies resided in Beyoğlu in the 15th century. In the 16th century, French Embassy moved to Beyoğlu. Due to the French Embassy located in the area and other embassies moved Beyoğlu too such as English, Holland, and the minority population in Beyoğlu has increased significantly in the 17th century. Beyoğlu was the center of the trade so its development accelerated in the 19th century, istiklal Avenue encircled by buildings mostly from late 19th and early 20th centuries that were designed with different architectural styles. The avenue begins with the Galata Tower, a medieval Genoese structure, and reach out to the Taksim Square. It retains its popularity and host crowds for years. During the Ottoman period, it was one of the most popular spot among Ottomans, Europeans and local Levantines. The cosmopolitan avenue is surrounded by significant buildings and spaces in terms of political, historical and social aspects such as Deveaux Apartments, Cercle d’Orient, Narmanh Han, Taksim Maksemi and Metro Han. Social structure and its changes have been influential in the production of cultural heritage. Between Galatasaray and Taksim has filled with entertainment places, casinos, hotels, theaters. Among these important structures there were also temporary spaces that produced for social functions such as entertainment. Entertainment areas were in the forefront of these temporary spaces with their miraculous objects and talented entertainers.This study seeks to explore the intangible dimensions of istiklal Avenue related to cultural memory/heritage and focus on underline them in terms of sustaining social identity. To examine this, study reveals personal and governmental archives, news from old newspapers and reminiscence of society. Also, it observes and analyses the current situation of the avenue and its future scenarios.Publication Metadata only Karikatürlerde Konut Temsili: 1950-1970(2019-05-23) Çetinel, Meltem; 237373Türkiye’nin konut tarihine, farklı disiplinler, zaman aralıkları veya temalar üzerinden odaklanan çok sayıda çalışma vardır. Bu çalışmaların bazılarının açıklayıcı ve bilgilendirici bir tonu olmakla beraber bazıları da çeşitli medya araçlarında konutun temsili ile ilgilenir. Söz konusu temsil meselesi bu çalışmanın da odak noktasıdır. Konut imgeleri, temsil yoluyla ve farklı medya araçları ile dünyayı dolaşma şansına sahiptir. Modern dünyada konutların medyadaki temsili ve yayılma potansiyeli, yeni konutların üretimi ve tanıtılması yoluyla yeni yaşam tarzının yayılmasına yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, 20. yüzyılın ortasında yeni konutların halka nasıl sunulduğu ve halkın da yeni konut tiplerini, üretimini ve beraberinde öngörülen yeni yaşam tarzını nasıl değerlendirdiği, mizah dergilerinden ve gazetelerden derlenen karikatürler aracılığıyla analiz edilmektedir. Profesyonel olmayan popüler medya araçlarının parçası olan karikatür, eleştiri ve yorum da barındırdığından dolayı mimarlık tarihi yazımına katkıda bulunabilir. Yönetici sınıftan bağımsız ve muhalefet eden bir karaktere sahip olduğundan, bu çalışmada incelenen modern konutun kamusal algısını ortaya koyma konusunda önemli potansiyele sahiptir. Karikatürü özel kılan, biçimsel özellikleri aracılığıyla bir kamuoyu yaratma potansiyelinin yanı sıra hâlihazırdaki kamuoyunu hiciv sanatı üzerinden yansıtmasıdır. Karikatür, mizah üretirken aynı zamanda toplumsal iktidar ilişkilerinin eleştirel bir değerlendirmesini de sunar. İncelediği konu ile doğrudan ilişkili olan ve dolayısıyla izleyici/halk tarafından gözlemlenebilecek mevcut sorunları veya eksiklikleri içeren bir çerçeve çizdiğinden, halka neyin sunulduğunu gözlemlemek için önemli bir belge haline gelir. Karikatürde temsil edilenlerin iki yüzü vardır: Temsil edilen toplumda ortak bir görüş oluşmasını sağlarken aynı zamanda toplumsal tepkinin temsili olarak da görülebilir. Bu nedenle, dönemin karikatürleri sadece yirminci yüzyılın ortasındaki konut mimarisini daha geniş bağlamlarda temsil etmekle kalmayıp, aynı zamanda eleştirmektedirler. Dolayısıyla, bu karikatürler farklı bakış açılarından dönemin konut üretimi hakkında yeni anlatımlar üretebilmeyi sağlayacak tarih yazımı kaynaklarıdır. Bu çalışmada, Akbaba mizah dergisi ve Milliyet gazetesinden 1950-1970 yılları arasından derlenen karikatürler üzerinden, Türkiye konut tarihini okumak ve medya ile mimarlık arasındaki ilişkiyi karikatürler üzerinden yorumlamak hedeflenmektedir.