Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü / Department of Psychological Counseling and Guidance
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6783
Browse
Browsing Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü / Department of Psychological Counseling and Guidance by Rights "http://creativecommons.org/licenses/by-nc-nd/3.0/us/"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Metadata only Beliren Yetişkinlerde Toplumsal Cinsiyet Algısı ile Özyeterlik ve Kendini Sevme Arasındaki İlişkinin İncelenmesi(2019-10-24) Erol, Sena; 302592Amaç: Bu çalışma beliren yetişkinlerin toplumsal cinsiyet algıları ile öz-yeterlik ve kendini sevme düzeyleri arasındaki ilişkiyi saptamaya yönelik olarak planlanmıştır. Bunun yanında çalışmada beliren yetişkinlerin toplumsal cinsiyet algılarının, cinsiyete ve annenin aktif olarak çalışma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığı da incelenmiştir. Yöntem: 2018-2019 öğretim yılının bahar döneminde gerçekleştirilen çalışma, uygun örnekleme yöntemi ile ulaşılan 18-24 yaşları arasındaki 177 beliren yetişkini kapsamaktadır. Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel araştırma desenine uygun olarak tasarlanmıştır. Verilerin toplanmasında Toplumsal Cinsiyet Algısı Ölçeği, İki Boyutlu Benlik Saygısı: Kendini Sevme/Özyeterlik Ölçeği ve Demografik Bilgi Formu kullanılmıştır. Elde edilen verileri analiz etmek için SPSS 25.0 istatistik paket programından yararlanılmıştır. Beliren yetişkinlerin toplumsal cinsiyet algıları ile kendini sevme ve öz-yeterlik düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek üzere Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı Tekniği ve toplumsal cinsiyet algısının cinsiyete ve annenin çalışma durumuna göre farklılaşması durumunu belirlemek için ise Bağımsız Gruplar t-Testi uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan beliren yetişkinlerin %36,8’i erkek, %63,2’si ise kadınlardan oluşmaktadır. Bu bireylerin %38’inin annesi çalışmakta olup, %62’sinin annesi aktif olarak çalışmamaktadır. Çalışmada toplumsal cinsiyet algısının cinsiyete göre kadınların lehine anlamlı düzeyde farklılaştığı (p<0.05) görülmüştür. Kadınların Toplumsal Cinsiyet Algısı Ölçeği puan ortalaması 111.18, erkeklerin ise 92.87’dir. Çalışmaya katılan bireylerin toplumsal cinsiyet algıları puanları ortalamasının annenin çalışma durumuna göre anlamlı bir farklılık (p<0.05) gösterdiği bulunmuş, annesi çalışan bireylerin toplumsal cinsiyet algısı puan ortalamasının 112.38, annesi çalışmayan bireylerin ortalamasının ise 99.56 olduğu görülmüştür. Çalışmaya katılan bireylerin toplumsal cinsiyet algıları ile kendini sevme (r= -,038) alt boyutu arasında negatif yönlü düşük düzeyde ve öz-yeterlik (r= 0,058) alt boyutu ile pozitif yönlü düşük düzeyde ilişki bulunduğu görülmüştür. Sonuç: Yapılan çalışma sonucunda, hayatlarının önemli alanlarında deneyimlerde bulunması beklenen beliren yetişkinlerin toplumsal cinsiyet algıları üzerinde cinsiyet ve annenin çalışma durumunun anlamlı bir etkisinin olduğu ortaya konmuştur. Bunun yanında bu bireylerin toplumsal cinsiyet algıları ile öz-yeterlik ve kendini sevme düzeyleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmamıştır. Sosyal olgunlaşma süreci içindeki beliren yetişkinler için, sosyal bir kavram olan toplumsal cinsiyet algısının anlamın saptamak önemli görünmektedir. Bu çalışma literatür ile uyumlu olarak, beliren yetişkinlerde kadınların toplumsal cinsiyet algısının erkeklere göre daha olumlu olduğunu ve annenin beliren yetişkinlikte de bir rol model olarak toplumsal cinsiyet algısına olumlu katkılarda bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu dönemde bireylerin toplumsal cinsiyet algıları ile öz-yeterlik ve kendini sevme düzeyleri arasında beklenen kuvvette ilişkiler bulunmamasının ise alanyazın ile çelişkiler gösterdiği söylenebilir. Toplumun ürettiği bir kavram olan toplumsal cinsiyet algısının olumluluğu ile bireylerin öz- yeterlik ve kendini sevme düzeyleri arasında düşük düzeyde ilişkilerin varlığı ortaya konmuştur. Toplumsal cinsiyet algısının yüksek oluşunun, aynı toplulukçu ve ataerkil kültürde yaşayan beliren yetişkinler için sosyal uyumsuzluk yaratabilecek bir unsur olabileceğinden hareketle, bu bireylerin toplumsal onaylanma ihtiyaçlarının varlığının bu sonuçta etkili olabileceği düşünülmektedir. Toplumsal cinsiyet algısı ile ilişkili olabilecek ve onu açıklayabilecek değişkenlerin belirlenmesinin ve bu algının yükseltilmesi için gerekli adımların atılmasının gerek bireysel gerek toplumsal anlamda önemli olduğuna inanılmaktadır.Publication Metadata only Career Stress and Psychological Well-Being in Emerging Adulthood: The Moderating Role of Close Relationships(2019-11-15) Erol, Sena; demir, ilkay; Atmacı, Kader; Battal, Elif Nur; 302592; 184598; 299767Previous research linked career stress and poor amount of close relationships to negative psychological outcomes; however few studies focused on moderators in these relationships. The aim of the present study was to test the moderating role of family relations and romantic relationship status on the relationship between career stress and psychological well-being among emerging adults. Participants of the study were 270 university students (213 female; Mage=20,7; SD=2,1) from four universities in Istanbul. The Social and Emotional Loneliness Scale for Adults- Short Form (SELSA-S), PERMA-Profiler and a personal information form were used to collect the data. A three step hierarchical regression analysis was conducted in order to test the significance of the main and interaction effects in the model. The results of regression model revealed significant main effects of career stress, family relations, romantic relationship status and age on psychological well-being. Furthermore, results showed that family relations moderated the relationships between career stress and psychological well-being, while romantic relationship status yielded no significant interaction effects. In order to further examine the significant interaction effects in the model, a moderation analysis was conducted. The results indicate that less loneliness within the family, buffer the negative impact of career stress on psychological well-being.Publication Metadata only Development of a scale for students in evaluating 2017 information technology and software curriculum(ESKISEHIR OSMANGAZI UNIV, FAC EDUCATION, ESKISEHIR OSMANGAZI UNIV, FAC EDUCATION, ESKISEHIR, 26480, TURKEY, 2019-10) Demir, Elif Buğra Kuzu; GÜNDÜZ, GÜLTEN FERYALThe purpose of this study was to develop a valid and reliable instrument measuring the views of secondary school 5th grade students on the curriculum of 2017 Information Technology and Software (ITS) course. The study was carried out with 528 5th grade students (15 for pilot application, 320 for exploratory factor analysis (EFA), 203 for confirmatory factor analysis (CFA) studying in the spring semester of 2017-2018 school year. Implementation of the scale was realized with participants who were determined through the combination of criterion and convenience sampling. In order to determine the content validity and face validity of the scale, expert opinions were obtained, while both EFA and CFA were performed to assess the construct validity of the scale's measures. Analyses revealed one-factor structure which sheltered 30 items, which explained 39.92 percent of the total variance with a high internal consistency coefficient. The CFA on the one-factor structure revealed acceptable fit indices as well. Based on these findings, it could be concluded that the scale is an instrument that produces valid and reliable measures, and that can be used to determine fifth grade students' views on the curriculum evaluation of 2017 ITS course. For further studies, the scale can be implemented to a random sample form the population of 5th grade students to reveal their views on the curriculum and studies can be conducted in order to investigate in terms of different variables.Publication Metadata only Evaluation of 2017 Secondary School Information Technologies and Software Course Curriculum According to Teacher and Student Views(2019-10) Kuzu Demir, Elif Buğra; GÜNDÜZ, GÜLTEN FERYAL; 308302In the information age we are in, the constant change, update and increase of information has led to changes in the way that information is obtained by individuals and in occupations that are in demand and this situation increased the importance of information technologies. The name of the computer lesson which was started to be taught in high schools in mid-1980’s was changed and it began to be taught as a subject in lower levels of education in Turkey. Taking into account the 21st century learning skills, it is inevitable to teach information technologies and skills at all levels of education starting from preschool period. Changes have been made in the scope, name and compulsory I elective courses of the computer course curriculum (MEB ÎGM, 1998) taught as an elective course in secondary schools since 1998- 1999 academic year. Information Technology and Software (ITS) course curriculum was last changed in 2017; the altered curriculum of this course, which is compulsory in the 5th and 6th grades of secondary school, has been gradually implemented since the 2017-2018 academic year. Program evaluation is the last step of program development and the element required to make a decision about the effectiveness, efficiency and usefulness of a developed program by considering certain criteria. The findings of the evaluation of a program provide guidance to educators and decision-makers on the termination, continuation or correction of the program. Although there are studies on the evaluation of secondary school information technologies and software course curriculum in previous years (Durdukoca & Arıbaş, 2011; Erçetin & Durak, 2017; Uzgur & Aykaç, 2016; Akbıyık & Seferoğlu, 2012; Baran, Akpınar, Karakoyun & Koca, 2016; Çengel) Karakuş, Çimen Çoşğun & Lal, 2015); there are only a few studies in the field that evaluate the version of the 2017 ITS draft curriculum before implementation (Information Technology Educators Association, 2017; Gündüz & Kuzu Demir, 2018; Mercimek & îliç, 2017). In this respect, this study is one of the first comprehensive studies to evaluate the 2017 ITS program after its implementation. Based on these problems and necessities, the general purpose of this study is to evaluate the 2017 BTY curriculum according to the views of teachers and students. For this general purpose, answers for the following questions were sought. 1) According to the opinions of the teachers who took 5th grade ITS course, what is the level of reaching the criteria foreseen for the; 1.1. Acquisitions 1.2. Content 1.3. Teaching-learning process 1.4. Evaluation 2) According to the opinions of the 5th grade students, what is the level of reaching the criteria foreseen for the; 1.2. Acquisitions 1.2. Content 1.3. Teaching-learning process 1.4. Evaluation 3) Do the students’ opinions about ICT course curriculum differ according to their gender and level of computer use? Method There are many types of program evaluation according to the philosophy, purpose, target group and measurement tools used in the evaluation. In this research, the discrepancy model of Provus which is one of the goal-based program evaluation models was used as the program evaluation model. In this model, an educational program is analysed according to the differences between standards, expectations and achievements within the dimensions of objectives, content, methods and evaluation and program is determined the as a result of the obtained findings (Worthen & Sanders, 1987). In order to have a holistic perspective on the evaluation of the ITS curriculum, this study will utilize mixed methods sequential exploratory design. According to Creswell (2003), the mixed methods sequential exploratory design consists of two stages. In the first stage, the quantitative data that are prioritized in the study are collected and analyzed. In the light of thefindings, the second stage, qualitative data collection is started in order to explain deeply the quantitative data obtained from the first stage (Creswell, 2014; Creswell & Plano, 2007). The study aimed to evaluate the curriculum of 2017 IT course with a holistic approach by the help of the views of students and teachers on the curriculum of 2017 IT course. Within this context, the research population of the study was determined as the fifth grade students, and the IT teachers in the secondary schools located in central districts of Eskişehir. Accordingly, the sampling method differed with regard to the characteristics of the participants. The students were selected through a cluster sampling method. The data from the 815 students (female=409, male=395) were collected through a single factor valid and reliable scale developed by the researcher, which explains a percentage of 39,917% of the total variance with a high internal consistency. A questionnaire developed by the researchers was fulfilled by 39 teachers. The data were analysed through both descriptive and inferential statistics with the help of SPSS 22.0 package programme. Obtained Results The findings showed that the views of the students related to the evaluation of 2017 ITS curriculum was significantly positive, which significantly differed with level of use but not with gender. As for the students’ scale, the highest mean score of an item is 4,20, which the students mentioned that what they had learned in the course provided them to use IT effectively and correctly. Another item is “What I have learned in the course provides me to use visual expressions (schemes, arrows, etc.) step-by-step while writing a computer program”, which had a considerably high mean score of 4.19. The lowest mean scores of two items were respectively 3,72 and 3,82, which the students mentioned that the course activities were related to their daily life and what they had learned in the course develops their skills in expressing themselves in their mother tongue. Findings also revealed that the views of the teachers related to the evaluation of 2017 ITS curriculum is significantly positive as well, which significantly did not differ with gender, level of education, period of service but differed with the satisfactory level of mandatory and voluntary in-service training. Teachers who mentioned that the in-service training given to the teachers both for mandatory and voluntarily were satisfactory had more positive views related to the evaluation of 2017 ITS curriculum. As for the students’ scale, the highest mean score of an item is 4,54, which the teachers expressed that the 2017 ITS curriculum improved their students’ research skills. Other items which had considerably high mean scores of 4.33 were “The curriculum develops students' information technology and software skills” and “The curriculum develops students'computational thinking skills”. The lowest mean scores of two items were respectively 3,21 and 3,34, which the teachers indicated that the time allocated to the Digital Product Creation and Computational Thinking units in the program were sufficient.Publication Metadata only Öğretmenlerin İş Doyumunun Yordayıcısı Olarak Örgütsel Güven ve Örgütsel Destek Algısı(2019-04) Keskinkılıç Kara, Sultan Bilge; 122476Bu araştırmada, öğretmenlerin örgütsel güven düzeyleri ile örgütsel destek algılarının belirlenerek, bu değişkenlerin iş doyumu düzeylerini ne denli yordadığını saptamak amaçlanmıştır. Araştırmanın modeli, nicel araştırma modellerinden ilişkisel tarama modelidir. Araştırmanın evrenini 2017 - 2018 eğitim - öğretim yılında Ankara ili Yenimahalle ilçesinde görev yapan resmi ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenleri oluşturmuştur. Basit seçkisiz örnekleme yöntemiyle belirlenen 497 öğretmen örneklem olarak araştırmaya katılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlere veri toplamak amacıyla "Kişisel Bilgi Formu", "İş Doyum Ölçeği", "Örgütsel Güven Ölçeği" ve "Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği" uygulanmıştır. Toplanan verilerin analizinde; betimsel istatistikler, t-testi, tek yönlü varyans-ANOVA, Pearson korelasyon, basit ve çoklu regresyon analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin iş doyumu seviyelerinin orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Algılanan örgütsel destek, örgütsel güven ve örgütsel güvenin alt boyutlarının ise çoğunlukla düzeyinde olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin iş doyumu düzeyi; cinsiyet, eğitim durumu, medeni hal ve branş değişkenlerine göre anlamlı fark göstermezken; yaş ve hizmet yılı değişkenlerine göre anlamlı fark görülmüştür. Buna göre 25 - 29 yaş ve 50 + yaş grubuna dahil öğretmenlerin iş doyumu düzeyleri, 30 - 35 yaş, 36 - 40 yaş ve 41 - 49 yaş gruplarına dahil öğretmenlerin iş doyumu düzeylerinden daha yüksektir. Yine hizmet süresi 0 - 4 yıl ve 20 + yıl aralığında olan öğretmenlerin iş doyumu düzeyi, 5 - 9 yıl, 10 -14 yıl ve 15 -19 yıl aralığındaki öğretmenlerden daha yüksektir. Öğretmenlerin algıladıkları örgütsel destek düzeyi; cinsiyet ve eğitim durumu değişkenlerine göre anlamlı fark göstermezken; medeni hal, branş, yaş ve hizmet yılı değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir. Buna göre bekar öğretmenler evli öğretmenlerden, sınıf öğretmenleri ise branş öğretmenlerinden daha yüksek örgütsel destek algısına sahiptir. Ayrıca yaş aralığı 25 - 29 yaş ve 50 + yaş olan öğretmenler yaş aralığı 30 - 35 yaş, 36 - 40 yaş ve 41 - 49 yaş olan öğretmenlerden; hizmet yılı 0 - 4 yıl ve 20 + yıl olan öğretmenler hizmet yılı 5 - 9 yıl, 10 - 14 yıl ve 15 - 19 yıl olan öğretmenlerden daha yüksek örgütsel destek algısına sahiptir. Öğretmenlerin örgütsel güven ve alt boyutları olan yöneticiye güven ve paydaşlara güven düzeyi, cinsiyet değişkenine göre anlamlı fark göstermezken, meslektaşlara güven boyutunda erkek öğretmenler kadın öğretmenlerden daha fazla güvene sahiptir. Eğitim durumu değişkeni sadece paydaşlara güven boyutunda anlamlı fark göstermekte, lisans mezunu öğretmenler lisansüstü mezunu öğretmenlerden daha fazla güven hissetmektedir. Branş değişkenine göre örgütsel güven ve yöneticiye güven düzeyi farklılaşmakta, sınıf öğretmenleri branş öğretmenlerine göre daha fazla güven hissetmektedir. Medeni hal örgütsel güven ve alt boyutlarında ayırt edici etkiye sahip değildir. Yaş ve hizmet yılı değişkenleri ise örgütsel güven ve alt boyutlarında anlamlı fark yaratmaktadır. İş doyumu ve algılanan örgütsel destek arasında anlamlı, pozitif yönde ve orta düzeyde ilişki vardır. İş doyumu ile örgütsel güven, yöneticiye güven, meslektaşlara güven ve paydaşlara güven arasında anlamlı, pozitif yönlü ve orta düzeyde ilişki vardır. Araştırma verilerine göre algılanan örgütsel destek iş doyumunun anlamlı bir yordayıcısıdır. Örgütsel güven, yöneticiye güven ve meslektaşlara güven iş doyumunun anlamlı bir yordayıcısı iken paydaşlara güven iş doyumunun anlamlı bir yordayıcısı değildir. Buna göre öğretmenlerin örgütsel destek düzeyleri arttıkça iş doyumu düzeyleri de artmaktadır. Aynı şekilde öğretmenlerin genel örgütsel güven düzeyleri ve al boyutları olan yöneticiye güven ve meslektaşlara güven düzeyleri arttıkça iş doyumu düzeyleri de artmaktadır. Ancak paydaşlara güven boyutu iş doyumu üzerinde anlamlı bir artışa sebep olmamaktadır.Publication Metadata only Problems of Novice Scholl Principals(2019-07-09) Keskinkılıç Kara, Sultan Bilge; 122476The aim of this study is to determine the problems faced by the novice school principals in Başakşehir district of Istanbul and to present the solution suggestions of them. The participants of this study, which were used as a qualitative research method, consisted of 60 novice school principals. The data collected by using semi-structured interview forms were analyzed with descriptive analysis method. The problems experienced by the novice school principals and the solutions of these problems were resolved by determining the dimensions of the school administration, other managers, the education process, teachers, students, ministries, provincial, district managers, and parents and by thematizing the answers given by the principals. As a result of this research, it was revealed that the problems such as low level of professional competence, slowness of bureaucratic works, negative attitudes towards school administrators, problems in rewarding system, problems in communication, inadequacy of legal regulations, problems in employee rights, problem of merit system, having to deal with unfounded complaints, paperwork increasing workload, other institutions and organizations avoiding taking responsibility, insufficiency of physical and material impossibilities, problems caused by parents, insufficient in-service training, problems with use of buildings, lack of belonging to teachers and lack of belonging, lack of sense of belonging and discipline had negative effects on school principals. It is determined that novice principals have expectations about extension of legal rights by new legislative arrangements, increasing in-service trainings before starting principal position, awards and performance system innovations, sanctions against unfounded complaints, increasing training for families, improvement in personal rights, and merit-based assignment in appointments.Publication Metadata only Psikolojik Danışman Adaylarının Olası Benliklerinin İncelenmesi: Bir Metafor Analizi(2019-11-15) Demir Güdül, Meryem; Tatlı Dalioğlu, Seray; 53476Bireyler geçmiş deneyimlerine bağlı olarak benlik şemaları geliştirirler. Olası Benlikler Kuramına göre olası benlikler, bireylerin geleceğe yönelik umutları ve korkularının bilişsel yansımalarıdır. Umulan benlik, bireyin hayalini kurduğu olası benleri; korkulan benlik ise bireyin gelecekte gerçekleşmesinden çekindiği olası benleri olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda bireyin gelecekteki davranışlarının işaretçileri olarak işlev gören umulan ve korkulan benlikler, bireyin şuanki durumuna ilişkin değerlendirme yapmaya ve bilgi almaya da olanak sağlamaktadır. Çünkü bireyin davranışları, olumlu olası benliklerini gerçekleştirmek ve olumsuz olası benliklerini engellemek yolundaki girişimlerinin bir sonucu olarak da görülebilir. Psikolojik danışman adaylarının olası benlikleri gelecekteki meslek yaşamlarına ilişkin umut, beklenti ve kaygılarını ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Psikolojik danışman adaylarının olası benlikleri, mesleklerine ilişkin var olan potansiyellerini ve geleceğe yönelik düşüncelerini yansıtır. Bu düşüncelerin oluşmasında adayların eğitim yaşantılarının da etkili olduğu açıktır. Bu bağlamda, psikolojik danışman adaylarının meslek yaşamlarına ilişkin olası benliklerinin belirlenmesi, psikolojik danışman eğitiminin niteliği açısından da bilgi verici olacaktır. Bu araştırmanın amacı psikolojik danışman adaylarının mesleki olası benlik algılarının metafor analizi yoluyla incelenmesidir. Araştırma, 2016-2017 eğitim yılı bahar dönemi sonunda özel bir üniversitenin eğitim fakültesinin eğitim bilimleri bölümü rehberlik ve psikolojik danışmanlık programının 4. Sınıfına devam eden 62 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Psikolojik danışman adaylarının olası benliklerini metaforlar aracılığıyla belirmek üzere öğrencilerden 'Çalışma yaşamında olmayı hayal ettiğim psikolojik danışman..............gibidir, çünkü........... ' ve 'Çalışma yaşamında olmaktan çekindiğim psikolojik danışman......... gibidir, çünkü........... ' cümlelerindeki boşlukları doldurmaları istenmiştir. Öğrencilerden elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile metaforların incelenmesi, kategorilerin oluşturulması ve güvenirlik analizlerinin yapılması aşamaları izlenerek incelenmiştir. Araştırmada elde edilen verilerin analizi sonucu, umulan benlik için toplam 52 uygun metafor, korkulan benlik için de toplam 53 uygun metafor elde edilmiştir. Umulan benliklere ilişkin en sık tekrarlanan metaforların "deniz" ve "ayna" olduğu görülmüştür. Analizler sonucunda, umulan benlik için içerisinde yer alan metafor sayısına göre sırasıyla şu kategoriler elde edilmiştir: "rahatlatan, sorun çözen, yol gösteren, farkındalık kazandıran, koşulsuz kabul eden ve kendini geliştiren". Bu kategoriler altında en çok metafor yer alan kategorinin "rahatlatan" olduğu görülmektedir. Bu araştırma bulguları, araştırmaya katılan psikolojik danışman adaylarının olmayı umdukları psikolojik danışmanın danışanı rahatlatan, danışana sıcaklık ve huzur veren özelliklere sahip olarak tanımladıklarını göstermektedir. Bu bulgular psikolojik danışman adaylarının danışan ile sıcak ilişki kuran bir danışan olmayı umduklarına işaret etmektedir. Bunun yanı sıra, psikolojik danışman adaylarının danışanlarına aktif biçimde yardım etmeyi ve yaşamlarında bir farklılık yaratmayı içeren metaforları da çok sayıda oluşturdukları göze çarpmaktadır. Bununla birlikte, danışanın yaşamında yol gösterici ve farkındalık kazandırıcı olarak da etkili olmayı istediklerini belirten metaforlar da bulunmaktadır. Diğerlerine göre daha az sayıda da olsa psikolojik danışman adaylarının olmayı umdukları psikolojik danışmanın koşulsuz kabul edici ve kendini geliştiren özelliklere sahip olmasının beklendiği de göze çarpmaktadır. Korkulan benliklere ilişkin ise en sık tekrarlanan metaforların "iğne" ve "duvar" olduğu görülmüştür. Korkulan benlik için içerisinde yer alan metafor sayısına göre sırasıyla elde edilen kategoriler şunlardır: "etkili olmayan, zarar veren, yargılayan, tükenmiş, gelişime kapalı, soğuk ve otoriter". Bu kategoriler altında en çok metafor bulunan kategori "etkili olmayan" kategorisidir. Bu bulgular, psikolojik danışmanların olmaktan en fazla korktukları psikolojik danışmanı, danışana fayda sağlamayan etkisiz bir danışman olarak tanımladıkları göze çarpmaktadır. Psikolojik danışman adaylarının danışanlarının yaşamlarına anlamlı bir farklılık yaratamamaktan da çekindikleri göze çarpmaktadır. Aynı zamanda psikolojik danışman adayları danışanlarına zarar veren bir danışman olmaktan da çekinmektedirler. Psikolojik danışman adayları daha az sayıda olsa da danışanını anlamayan, onu yargılayan ayrıca otoriter ve gelişime kapalı özellikler sergileyen bir psikolojik danışman olmaktan da korkmaktadırlar. Sonuç olarak bu araştırma, araştırmaya katılan psikolojik danışman adaylarının danışan ile iyi ilişkiler kuran ve danışanın yaşamında etkili olan bir psikolojik danışman olmayı umdukları, bununla paralel biçimde danışana yarar sağlamayan ve hatta zarar veren bir danışman olmaktan da çekindiklerini göstermektedir.Publication Metadata only Teacher Empowerment through International Communities of Practice(2018) Doyran, Feyza; 159249The qualities of 21st century students as well as teachers have been analyzed in many recent studies and the results show that the new generation students’ needs considerably differ from the previous generations. In a recent study conducted (Doyran, 2018) with nineteen teachers attending Educational Administration and Planning graduate program at a foundation university in Istanbul revealed that among the most common behavior problems of new generation students faced by the teachers are: Rude language use, being irresponsible, lack of cultural values, lack of motivation for school, disruptive behaviors, being spoiled by the families, having no rules, unorganized home atmosphere, tendency for violence, aggression and seeking continuous care and attention. Teachers mostly see the roots of these problems as the families/parents. When asked about how they overcome these problems, the results showed that they need to be empowered with different strategies to deal with these specific needs. The results of another research conducted by the same researcher with thirty-four teachers on interpersonal communication problems of teachers also supported the results of the previous study. Teachers pointed out that the most frequently experienced problems the teachers go through are: behavior problems of the new generation students, misinterpretation of words/language, judgmental behaviors and misunderstanding each other. In this presentation, issues related to the new demands, challenges and expectations of teacher education programs will be discussed and the possibilities of creating international communities of practice to support and empower teachers will be discussed.Publication Metadata only University Students’ Academic Motivation Profiles: Relationships With Academic Procrastination and Life Satisfaction(2019-05-21) Demir Güdül, Meryem; Can, Gürhan; Ceyhan, Aydoğan Aykut; 53476; 4656; 18157In the self-determination theory different motivation types are defined. A person may have these types of motivation simultaneously at different levels and may display a variety of profiles based on such motivational characteristic. This study aimed to examine university students’ motivation profiles that they exhibit depending on the combinations of academic motivation types defined in self- determination theory and to reveal the relationships between these profiles, academic procrastination and life satisfaction. The sample of the study consists of 1700 university students. The data of the study was collected using “Academic Motivation Scale,” “Need Satisfaction Scale,” “Tuckman Procrastination Scale”, “Life Satisfaction Scale”. For the data analysis, there were used hierarchical and non-hierarchical cluster analysis methods to determine the academic motivation profiles. The cluster analyses’ results of research indicated that 33.8% of the students exhibit high (intrinsic and extrinsic motivation levels are high, amotivation level is low), 44.9% of the students exhibit medium (intrinsic and extrinsic motivation levels are medium, amotivation level is below medium) and 21.3% of the students exhibit low (intrinsic and extrinsic motivation levels are low, amotivation level is high) level of academic motivation profile. Results revealed that the students with high motivation profiles obtained higher levels of life satisfaction, whereas they obtained lower academic procrastination levels. It is understood that the students with high motivation profile obtained higher life satisfaction levels, whereas they obtained lower academic procrastination levels than the ones with low motivation profile. The study indicated that intrinsic and extrinsic motivations’ levels are related to both psychological and academic variables.