TRDizin İndeksli Yayınlar / TRDizin Indexed Publications
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6766
Browse
Browsing TRDizin İndeksli Yayınlar / TRDizin Indexed Publications by Rights "info:eu-repo/semantics/restrictedAccess"
Now showing 1 - 20 of 66
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Restricted 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’na Göre Adam Çalıştıranın Sorumluluğu(Seçkin Yayıncılık, 2016) ATEŞ, ZEHRA GİZEMAdam çalıştıranın sorumluluğu kusursuz sorumluluk hallerinden biridir. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda İstihdam Edenlerin Mes’uliyeti olarak düzenlenen mad- de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda Adam Çalıştıranın Sorumluluğu olarak düzen- lenmiştir. Maddeye eklenen yeni fıkrada adam çalıştıranın organizasyon sorumluluğu düzenlenmiştir. Çalışmamızda TBK md. 66’nın düzenleniş biçimi, uygulama şartları ve adam çalıştıranın sorumluluğunun hukuki sonuçları ele alınacaktır.Publication Restricted 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sürelere İlişkin Genel Hükümleriyle (M.90-94) Getirilen Değişikliklerin Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2013) KORKMAZ, HÜLYA TAŞYargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir şekilde yürütülebilmesini sağlamak amacıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda, dava esnasında yapılması gereken işlemlerin gerçekleştirilmesi için süreler öngörülmüştür. Bu süreler esas olarak taraflar için öngörülmüş olmakla birlikte, her iki Kanun’da da, ilgililer ve mahkemeler için de süreler belirlenmiş; taraflar için öngörülen sürelere riayet edilmemesi, kesin süre içinde yapılması gereken işlemi yapma hakkının ortadan kalkması şeklinde yaptırıma bağlanmıştır (HUMK m.163, c.2; HMK m.94/3). Her iki Kanun’daki sürelere ilişkin genel hükümler birbirine benzemekle birlikte, anılan hükümler arasında şekil ve esas bakımından farklılıklar da mevcuttur. Bu çalışmanın amacı, esas olarak söz konusu farklılıkları tespit ederek 6100 sayılı Kanunla getirilmiş değişiklikleri değerlendirmektir. Ancak bu arada sürelerle ilgili münferit bazı özel hükümler ile Yargıtay’ın sürelerle ilgili kararlarındaki tutum da konuyla ilgisi olduğu ölçüde genel olarak değerlendirilecektir.Publication Restricted 6356 Sayılı Kanun Çerçevesinde İşletme Toplu İş Sözleşmesi(Seçkin Yayıncılık, 2016) GÜMRÜKÇÜOĞLU, YELİZ BOZKURTİşletme toplu iş sözleşmesi, hukukumuzda kabul edilen toplu iş sözleşmesi türlerinden biridir. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda toplu iş sözleşmesinin üç farklı türde yap ılabileceği kabul edilmiştir. Bunlar, işyeri, işletme ve grup toplu i ş sözleşmeleridir. 6356 sayılı Kanun’un 34. maddesinin 2. fıkrasına göre, ‘Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yap ı- labilir’. Böylece kanun koyucu tarafından bir zorunluluk olarak öngörülmüş olan işlet- me toplu iş sözleşmesinin koşulları varken, taraflarca başka bir sözleşme türünün seçi- lebilmesi mümkün değildir. Bu çalışmada 6356 sayılı Kanun kapsamında işletme toplu iş sözleşmesinin yapılması, işletme niteliğinin tespiti ve işletme toplu iş sözleşmelerinde ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar incelenmeye çalışılacaktır.Publication Restricted 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Tescilli Markanın Kullanılmaması ve Buna Bağlanan Hukuki Sonuçlar(Seçkin Yayıncılık, 2019) AKKARTAL, HANİFE ÖZTÜRKTescilli markanın marka korumasından yararlanabilmek için, Sınai MülkiyetKanunu’nda belirtilen biçimde kullanılması gereklidir. Aksi halde, marka sahibi tarafından,tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiğimal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımınabeş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline Türk Patent ve Marka Kurumutarafından karar verilir. Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarlakullanılması, sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması., markasahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.Tescilli marka sahibinin markasını kullanmaması, sonraki tarihli marka başvurusunaitirazının reddine sebep teşkil edebileceği gibi; sonraki tarihli bir markanın hükümsüzlüğütalebiyle veya markasına tecavüz edildiği gerekçesiyle açılan davada, def’i olarakda ileri sürülebilecektir.Publication Restricted Ahmet Fakih ve Şiirleri Üzerine Bir İnceleme(KOCAV, 2004) PALA, İSKENDEREski Anadolu Türkçesinin gelişim seyri içinde XIII. yüzyıl şair ve yazarlarının önemli bir yeri vardır. Bir taraftan İran kaynaklı şiirlerin etkisiyle Divan edebiyatının başladığı, diğer yandan Ortaasya'dan itibaren uygulana gelen Halk şiiri özelliklerinin etkisini sürdürdüğü bu geçiş sürecinde, Selçuklu sarayında edebiyat dilinin Farsça olarak uygulanması Türkçe yazılmış eserlerin değerini bir kez daha arttırmaktadır. Ahmed Fakih, XIII. yüzyıl Türk şiirinin önemli şairlerinden olup Kitâbu Evsâfı Mesâcidi'ş-Şerife adlı eseri hem dilin hem de edebiyatın gelişimi açısından Türk bilim dünyasınca önemli kabul edilir. Ahmed Fakih'e ait olduğunu evvelce tespit edip bu araştırmaya konu edindiğimiz şiirler de bu bakımdan önemli görülebilir.Publication Restricted AİHM Kararları Açısından, Adil Denge Kavramı İçin Gözetilecek İlkeler, Kavramın İçeriğinde Bulunan Ögeler, Kavramın Tanımı ve Terminoloji Sorunu(Seçkin Yayıncılık, 2024) ÖZMEN, AHMET MÜNCİTemel hak ve özgürlüklerle ilgili yargılama yapan AİHM’nin bakış açısıyla, adil denge kavramını için gözetilen ilkeler ve kavramın içinde yer alan ögeler, doktrin- den ve AİHM kararlarından yararlanılarak incelenmiş ve bütün bu verilerin ışığında adil denge kavramının tanımı yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, uygulamada terim birliği bu- lunmadığına dikkat çekmek amacıyla, terminoloji sorunu üzerinde durulmuştur.Publication Restricted Aktuelle Arbeitsrechtliche Fragestellungen Des Fußballsports(Seçkin Yayıncılık, 2014) WALKER, WOLF-DIETRICHPublication Restricted Alacağı Devredenin Garanti Sorumluluğu ve Garanti Sorumluluğunun Faktoring Sözleşmelerindeki Görünümü(Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGİÇ, YARGIÖzel hukuka dayalı, üçlü taraf ilişkilerinin bir türü olan alacağın devri, de-vamlı gelişen ve değişen sosyo ekonomik dünyada kişi ve kurumların nakit para ihtiya-cını sağlaması amacıyla işlev gösteren bir müessese olup günümüzde faktoring şirketle-rinin alacağın devri anlaşmalarında sıkça görülmektedir. Bu uygulama gereğince şahısve/veya kurumlar alacaklarını faktoring şirketlerine devreder, nakit para ihtiyaçlarınıkarşılarlar. Geçmiş hukuk sistemlerinde şahsa bağlı borç olma özelliğini koruyan alaca-ğın devri, günümüzde bağımsız bir borç ilişkisi olarak karşımıza çıkmış, ama üçlü tarafilişkisi olması dolayısıyla devredilen alacağın doğmamış veya ileride doğmayacak ola-bilmesi ya da geçmişte doğmuş alacağın devir anında son bulmuş olması risklerini be-raberinde getirmiştir. Aynı zamanda alacağı devralanın borçlu şahsın ödeme gücündenyoksun olmasıyla karşılaşması da olasılıklar içerisindedir. Bu sorunlar karşısında çeşitlimevzuatlarda problemleri çözmek amacıyla bazı düzenlemeler yapılmış ve biz de bumakalede alacağı devredenin garanti sorumluluğu müessesenin daha iyi anlaşılmasınısağlamak adına ilginç çözüm önerileri getirmiş kanuni düzenlemeleri incelemekteyiz.Publication Restricted Aldatılan Eşin ve Birlikte Yaşayan Nikâhsız Eşin Manevi Tazminat Davası(Seçkin Yayıncılık, 2017) BİLGEN, MAHMUTPublication Restricted Anayasa’ya Aykırı Bir Vergi Örneği: Bina Vergisi(Seçkin Yayıncılık, 2016) CANGÜLOĞLU, YASEMİNServet vergisinin bir alt türü olan emlak vergisinde, bina vergisinin matrahının tespit edilebilmesi, Türk Vergi Sistemi’ndeki pek çok vergiden farklı olarak, beyana dayalı değildir. Bu çalışmamızda bina vergisi matrahının belirlenmesinde bir kıstas olan bina met- rekare normal inşaat maliyet bedellerinin, Maliye, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenmesi ve ilgili bakanlıklar tarafından belirlenen bu bedellere karşı da yalnızca Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği tarafından dava açılabile- ceğini kabul eden, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 49 maddesinin (a) fıkrası, Anayasa’nın 73. maddesinde düzenlenen yasallık ilkesi ile yine Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti açısından değerlendirilerek ele alınmaya çalışılacaktır.Publication Restricted Anneleri Tutuklu/Hükümlü Olan 0-6 Yaş Arası Çocukların İhtiyaçları, İlgili Yasal Düzenlemeler ve Uygulamalar(Seçkin Yayıncılık, 2023) MERTOĞLU, MÜNEVVERBu çalışmanın amacı, anneleri tutuklu ya da hükümlü olan 0-6 yaş arasındaki çocukların, sağlıklı bir şekilde gelişmelerine destek olacak yasal düzenlemelerle, olumlu uygulamaların önemine dikkat çekmektir. Türkiye’de ve Dünya’da annesinin mahkûmiyetinden etkilenen çocuk sayısının her geçen gün arttığına ilişkin veriler,(*1) bu sorunun üzerinde durulması gerektiğine işaret etmektedir. 0-6 yaş, bireylerin kişiliklerinin gelişmesi ve gelecek yaşantılarını olumlu ya da olumsuz etkilemesi bakımından önemli bir dönemdir. Bu dönemde anne-babaların, çocuklarının psikolojik, fiziksel ve sosyal gelişimlerinde çok önemli sorumlulukları vardır. Hiçbir çocuğun bu dönemi cezaevinde geçirmesi istenmez. Ancak zorunlu hallerde bir süre cezaevinde kalacak çocuklar için çocuğun üstün yararı dikkate alınarak cezaevlerinde amaca uygun düzenlemelerin ve uygulamaların yapılması gerekir.Publication Restricted Aşırı Yararlanma(Seçkin Yayıncılık, 2016) BİLİÇ, YARGILiberal hukuk sistemlerindeki Borçlar Hukuku'nun en temel ilkelerinden olan sözleşme özgürlüğünün gereği taraflar kendi aralarında sözleşme yaparken edim ve karşı edimlerini serbestçe belirleyebilecek olup bunun için bir denge de gözetmeyebilir- ler. Ancak sözleşmelerin kuruluşu sırasında edimler arasında her ne kadar ekonomik bir dengenin olması kural olarak zorunlu olmasa da edimler arasındaki dengesizliğin aşırı olduğu hallerde zayıf olan tarafı korumak amacıyla hukuk sistemlerinde belli sınırlama- lar getirilmiştir. Eski adı ile gabin, şimdi ki 6098 Sayılı TBK'da Aşırı Yararlanma olarak geçen kurum ile değinilen sınırlamanın mahiyetini daha iyi anlayabilmek adına yapılan ayrıntılı incelemelerimizi bu çalışmamızda sunmuş bulunmamaktayız.Publication Restricted Bahçelievler Millet Bahçesi Katılımcı Tasarım Uygulamasında Bir Aktör Olarak Üniversite: Katılım Merdiveni Üzerinden Bir Değerlendirme(Kare Publ., 2022) KÜÇÜKYAZICI, UFUK; OSKAY, BERKAY; TÖRE, EVRİM ÖZKAN; GÖKŞİN, ZEYNEP AYŞE; YAZICI, YASEMİN ERKAN; IAVARONE, AYŞENUR HİLAL; ŞEN, ŞEYDAKatılımcı tasarım süreçleri, toplumun her kesimi için yaşadıkları çevrenin tasarımı, geliştirilmesi ve dönüşümü üzerine karar alma sürecine dâhil olmalarına olanak tanıyan uygulamaları içermektedir. Yaratılan demokratik ortam içinde planlama ve tasarım aşamaları, profesyonel mimar, plancı ve tasarımcıların bilgi, beceri ve kaynaklarıyla yerel toplulukların bilgi, beceri ve kaynaklarının birleştirilmesi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Katılımcı süreçlerde farklı aktörlerin etkileşimi açısından çok boyutlu bir yapılanma oluşmakta, gerçek katılımın sağlanabilmesi için üniversitelerin tarafsız aktörler olarak önemli bir rolü bulunmaktadır. Katılımcı tasarım süreçlerini açıklayan merdiven metaforları bu süreçte yer alan paydaşların rollerini ve katılımın hangi durumlarda ortaya çıktığını aşamalarıyla tanımlamaktadır. Söz konusu katılım merdivenleri hem farklı coğrafyalarda, farklı ölçek ve kapsamdaki pratikleri içermekte hem de toplulukların sözde katılım ile gerçek katılım arasında geniş bir yelpazedeki deneyimlerini basamak basamak sunarak tartışmaya ve değerlendirmeye açmaktadır. Türkiye’nin özgün koşulları tasarım ve planlamada katılımcı süreçlere de kuşkusuz yansımakta, yerel koşullar bazında katılımcı tasarım açısından da farklı yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de üniversitelerin tarafsız aktörler olarak yer aldıkları katılımcı tasarım uygulamaları görülmektedir. Ancak, formel eğitim kapsamında yürütülen katılımcı uygulamalar açısından deneyim zemininin yeterince güçlü olmadığı gözlenmektedir. Bu bağlamda, İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Bölümü ve Bahçelievler Belediyesi iş birliğinde Bahçelievler Millet Bahçesi’nin katılımcı bir süreç ile yeniden tasarlanmasına yönelik bir uygulama gerçekleştirilmiş ve bulgular, katılım merdiveni yardımıyla değerlendirilmiştir. Üç dönemde tamamlanan bu çalışmada belediyenin çekinceleri ve pandemi sebebiyle katılım basamakları açısından katılımsızlık ve sözde katılım arasında kalan bir uygulama ortaya çıkmıştır.Publication Restricted Boşanma Davalarında Mahkemelerin Milletlerarası Yetkisi, Mukayeseli bir inceleme(Seçkin Yayıncılık, 2010) EKŞİ, NURAYPublication Restricted Çekin Ticaret Şirketi Adına İmza Yetkisini Haiz Kişiler Tarafından Ticaret Unvanı Kullanılmadan Düzenlenmesinin Sonuçlarının Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 19.04.2016 Tarihli Kararı Çerçevesinde Değerlendirilmesi(Seçkin Yayıncılık, 2023) SİMİL, SAFİYE NUR BAĞRIAÇIKTürk Ticaret Kanunu’nun 39. maddesine göre her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır. Aynı Kanun’un 372. maddesine göre, şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı altında imza atarlar. Buna göre, şirketi temsile yetkili olanlar tarafından düzenlenen kambiyo senetlerinde, tüzel kişinin temsilcisinin yalnızca imzasının yeterli olmayacağı, şirketin sorumlu olabilmesi için ayrıca imzanın tüzel kişinin adı/unvanı altına atılması gerektiği kabul edilmektedir. Bu sonuç, poliçe ve bonolar bakımından kabul edilmekle birlikte çekler bakımından aynen geçerli olmamalıdır. Çalışmamızın hareket noktası olan Yargıtay kararında da şirketin sorumlu olabilmesi için, şirket adına imza yetkisi olan kişilerin şirket unvanı altına imzalarının atılmış olması gerektiği ifade edilmiş, takip dayanağı çeklerde de şirketin ticaret unvanı tam olarak yazıldığı için şirketin sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Yargıtay’ın vardığı bu sonucun çekler bakımından ayrıca değerlendirmesine çalışılmıştır.Publication Restricted Ceza Muhakemesi Hukukunda Adil Yargılama Yükümlülüğü(Seçkin Yayıncılık, 2016) ÖZTÜRK, BAHRİTürk Ceza Yasalarındaki yenilikçi düzenlemeler, yargılamanın her aşama- sında adil yargılanma hakkının sağlanabilmesi adına büyük bir titizlikle kaleme alınmış- tır. Adli kolluğun yetkileri ve sorumluluğu azalt ılarak, CMK soruşturma evresinin tek hukukçusu olan savcı merkezli olarak hazırlanmıştır. Ayrıca iddianamenin iadesi prose- dürü ile yarg ılamanın kural olarak tek celsede yapılmasının önü açılmıştır. Ne var ki uygulamada, adil yarg ılanma hakkı kapsamında getirilen bu düzenlemeler bakımından aksaklıklar yaşanmaktadır.Publication Restricted Cinsel İstismar Mağduru Çocuklarla Adli Görüşme(Seçkin Yayıncılık, 2022) MERTOĞLU, MÜNEVVERÇocuğa yönelik cinsel istismarın çocuk üzerinde yaşam boyu devam edebilecek travmatik etkileri olabilmektedir. Yargıya intikal eden çocuk istismarı vakalarında adil yargılamanın yanında çocuğun ikincil mağduriyet yaşamaması son derece önemlidir. Bu nedenle adli görüşmeyi yapacak kişilerin bu görüşmeyi nasıl yapacakları konusunda yetkin olmaları gerekir. Çalışmamızın amacı, adli süreçte cinsel istismar mağduru çocuklarla ilgili yargılamanın adil olması ve ikincil mağduriyetin önlenerek çocuğun bu süreçte psikolojik ve sosyal açıdan zarar görmemesine katkı sunmaktır. Bu amaçla önce konu ile ilgili yasal çerçeve üzerinde durulmuş, devamında Türkiye ve bazı ülkelerde uygulanan görüşme protokolleri çerçevesinde cinsel istismar mağduru çocuklarla yapılacak adli görüşmenin teknikleri, adli görüşmede uygulanan protokoller ve görüşme aşamaları incelenmeye çalışılmıştırPublication Restricted Danıştay Altıncı Dairesi’nin 2014/7272 Esas Sayılı ve 28.10.2014 Tarihli Yürütmeyi Durdurma Kararı Işığında(Seçkin Yayıncılık, 2015) BİLGİN, SAKİNE NİLÜFERYürütmenin durdurulması istemli iptal davasında idari yargı yerince yü- rütmeyi durdurma kararı verilmesi durumunda yürütmeyi durdurma kararının uygulan- ması hukuk devletinde büyük önem taşımaktadır.Publication Restricted Danıştay Kararları(Seçkin Yayıncılık, 2014) ÇALIŞKAN, ELİF ALTINOKPublication Restricted Danıştay Kararları(Seçkin Yayıncılık, 2014) ÖZELÇİ, MUSTAFA AYTAÇ5233 sayılı Kanun sosyal risk ilkesinin yasalaşmış hali olup; Kanunun yü- rürlüğe girdiği tarihten sonra artık içtihatlarla geliştirilen sosyal risk ilkesinin uygulan- ma imkanı kalmamıştır. Dolayısıyla sosyal risk ilkesine dayalı tazmin istemlerinin anı- lan Kanun ile yapılan tanım ve sınırlandırmalar çerçevesinde karara bağlanması zorun- ludur. Aksi bir düşünce, yasama organının anayasal sınırlar içinde takdir ederek düzen- lediği alanın aşılması anlamına gelecektir.