İKÜ Tezler / IKU Theses
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/11413/5
Yasal Uyarı ⚠️ Araştırmacılar, tezlerin tamamı veya bir bölümünü yazarın izni olmadan ticari veya mali kazanç amaçlı kullanamaz, yayınlayamaz, dağıtamaz ve kopyalayamaz. İKÜ Akademik Açık Erişim Web Sayfasını kullanan araştırmacılar, tezlerden bilimsel etik ve atıf kuralları çerçevesinde yararlanırlar.
Browse
Browsing İKÜ Tezler / IKU Theses by Publisher "İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Open Access Dolmabahçe Sarayı'nda Dört Büyük Salonda İç Mimaride Kullanılan Renkler(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2007-06) Eceoğlu, Arzu; Levent ArşirayDolmabahçe Sarayı'nın bulundugu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Bogaziçi'nin büyük bir koyuydu. Osmanlı Kaptan Pasalarının gemilerini demirledikleri, geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldıgı bu koy zamanla bataklık haline gelmis ve 17'nci yüzyıldan itibaren baslayarak doldurulmus, padisahların dinlenme ve eglenceleri için düzenlenen bir "hasbahçe"ye dönüstürülmüstü. Bu bahçede, çesitli dönemlerde yapılan köskler ve kasırlar toplulugu, uzun süre Besiktas Sahil Sarayı adıyla anıldı. Besiktas Sahil Sarayı, Abdülmecit döneminde (1839-1861), kullanıssız oldugu gerekçesiyle ve 1843 yılından itibaren bölüm bölüm yıktırıldı. Aynı yıllarda, Dolmabahçe Sarayı'nın 15.000 m2'lik bir alanı kaplayan temelleri, mese kazıklar ve agaç hasırlar üstünde yükselmeye basladı. Yapımı, çevre duvarlarıyla birlikte 1856 yılında bitirilen Dolmabahçe Sarayı 110.000 m2'yi asan bir alan üstüne kurulmus ve ana yapısı dısında onaltı ayrı bölümden olusmustur. Bunlar saray ahırlarından degirmenlere, eczanelerden mutfaklara, kusluklara, camhane, dökümhane, tatlıhane gibi isliklere uzanan bir dizi içinde, çesitli amaçlara ayrılmıs yapılardır. Bu yapılar arasına Sultan II. Abdülhamid Döneminde (1876-1909) Saat Kulesi ve Veliahd Dairesi arka bahçesindeki Hareket Köskleri eklenmistir.Dönemin önde gelen Osmanlı mimarları Karabet ve Nikogos Balyan tarafından yapılan sarayın ana yapısı; Mabeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn adlarını tasıyan üç bölümden olusur. Mabeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim isleri, Harem-i Hümâyûn; Padisah ve ailesinin özel yasamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muayede Salonu'ysa; Padisah'ın devlet ileri gelenleriyle bayramlasması ve kimi önemli devlet törenleri için ayrılmıstır. Tüm yapı, bodrumla birlikte üç katlıdır. Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkilerine karsılık bu saray, bu etkilerin Osmanlı ustalarca yorumlanmıs bir uygulamasıdır. Öte yandan, gerek kurulus gerekse oda ve salon iliskileri açısından geleneksel Türk evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandıgı bir yapı bütünüdür. Beden duvarları tastan, iç duvarları tugladan, dösemeleri ahsaptan yapılmıstır. Çagın teknolojisine açık olan saraya, 1910-12 yıllarındaysa elektrik ve kalorifer sistemi eklenmistir. 45.000 m2'lik kullanılır döseme alanı, 285 odası, 46 salonu, 6 hamamı ve 68 tuvaleti vardır. Dösemelerin ince isçilikli parkelerinin üstünde, önce sarayın dokumevinde, sonra da Hereke'de dokunmus 4454 m2 halı serilidir. Padisahın devlet islerini yürüttügü Mabeyn; islevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı'nın en önemli bölümüdür. Giriste karsılasılan Medhal Salon, üst kat ile baglantıyı saglayan Kristal Merdiven, elçilerin agırlandıgı Süfera Salonu ve padisahın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; imparatorlugun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmis ve dösenmistir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; padisahın Mabeyn'de kendine özel olarak ayrılmıs dairesine bir tür geçis mekanı olusturmaktadır. Bu özel dairede, padisah için mermerleri Mısır'dan getirilmis görkemli bir hamam, çalısabilecegi oda ve salonlar bulunmaktadır. Harem ve Mabeyn bölümleri arasında yer alan Muayede Salonu; Dolmabahçe Sarayı'nın en yüksek ve en görkemli parçasıdır. 2000 m2'yi asan alanı, 56 sütunu, yüksekligi 36 m.yi bulan kubbesi ve bu kubbeye baglı yaklasık 4,5 tonluk ngiliz yapımı avizesiyle bu salon, sarayın diger bölümlerinden belirgin bir biçimde ayrılmaktadır. Salon, bodrumdaki tesislerden elde edilen sıcak havanın sütun diplerinden içeri verilmesiyle ısıtılmakta, böylelikle soguk mevsimlere rastlayan törenler daha sıcak bir atmosferde yapılabilmekteydi. Geleneksel bayramlasma töreni günlerinde, Topkapı Sarayı'nda bulunan altın taht bu salona getirilerek kurulur ve padisah bu tahtta devlet ileri gelenleriyle bayramlasırdı. Galeriler ise elçilik görevlilerine, Saray Orkestrası'na, bay ve bayan konuklara ayrılmıstı. Dolmabahçe Sarayı'nın Batı etkileri altında, Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmıs bir saray olmasına karsılık, islevsel kurulusu ve iç mekan yapısında ?Harem?in eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmistir. Ancak Topkapı Sarayı'nın tersine, Harem, artık saraydan ayrı tutulmus bir yapı ya da yapılar toplulugu degildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlügü içinde yerlestirilmis özel bir yasama birimidir. Dolmabahçe Sarayı'nın yaklasık üçte ikisini olusturan Harem Bölümü'ne, Mabeyn ve Muayede Salonu'ndan geleneksel ayrımı vurgulayan demir ve ahsap kapılarla kesilmis koridorlardan geçilmekte, bu bölümde Bogaziçi'nin yansımalarıyla aydınlanan salonlar, sofalar boyunca padisahların, padisah eslerinin, çesitli görevleri olan kadınların, sehzade ve sultanların yatak odaları, çalısma ve dinlenme odaları sıralanmaktadır. Valide Sultan Dairesi, Mavi ve Pembe Salonlar, Abdülmecid, Abdülaziz ve Resad tarafından kullanılan odalar, Cariyerler Bölümü, Kadınefendi odaları, Büyük Atatürk'ün çalısma ve yatak odası, sayısız degerli esya, halı, levha, vazo, avize, tablo gibi sanat yapıtları Harem'in ilginç ve etkileyici parçalarını olusturmaktadır. Dolmabahçe sarayı renk açısından önemli bir yapıya sahiptir. Tarihimizin en gösterisli ve en rnkli sarayıdır. Dönemin zenginligine uygun olarak insa edilmistir. Kullanılan renk ve desenler de bunu çok güzel yansıtmaktadır. Sıcak ve soguk renkler uyum içinde bir arada kullanılmıstır. Mimari bu sarayda gerek tavan bezemeleri gerek islemeler nedeni ile net olarak algılanamamaktadır. Dolmabahçe sarayı konumu açısından dogu ısıgını almaktadır. Bunun en güzel örneklerini giris kısmında mabeyn salonunda görmekteyiz. Diger salonlar da plansal olarak ele alındıgında aldıkları ısıgın özelliklerini tasımaktadırlar. Renkler dört salondada birbirine büyük oranda benzemektedirler ve çogu yerde aynı renkler kullanlmıstır. Sadece mavi salon adıyla baglantılı olarak mavi rengin her tonunu fazlasıyla barındırmaktadır.Publication Open Access Engelsiz mekan kavramının şehir içi deniz taşıma araçlarında incelenmesi: İstanbul örneği(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2012-01) Özgel, Seval; Baş, DidemBu çalışma engelsiz mekan kavramını şehiriçi deniz taşıma araçlarında İstanbul örneği üzerinden incelemektedir. Deniz ulaşımının dünyadaki, Türkiye'deki ve İstanbul'daki önemi vurgulanmıştır. Deniz ulaşımında toplu taşıma araçlarının kullanımının önemi üzerinde durulmuş ve kullanıcı gereksinimlerini bu hizmetten yararlanmakta olan tüm bireyler için karşılayabilecek bir deniz taşıma aracı özeline doğru tasarımı etkileyen kavram altlıkları ve kapsam araştırılmıştır. Bu aşamada ulaşılabilirlik boyutları göz önünde bulundurularak kullanıcı gruplarının özel ihtiyaçları tanımlanmıştır. Çalışmada engelsiz mekan kapsamları genelden özele ölçek bütünlüğü anlamında ele alınmış ve böylece iskele çevresi, iskele iç mekanı ve deniz aracı mekanları tasarım alt başlıkları olarak belirlenmiştir. Çalışmada Türk Standardları ve ADA (American Disability Acts) Standartları kullanılmıştır. Çalışmada İstanbul'da yaşayan, deniz araçları kullanan veya kullanmak isteyip erişemeyen engelli kullanıcılara ulaşılmış ve anket uygulanmıştır. Yapılan değerlendirme sonucu kullanıcı beklenti ve yaklaşımlarının belirginleştiği kanaatine varılan yorumlara tez içerisinde yer verilmiştir. Çalışmanın İstanbul örneğinde olduğu gibi engelsiz mekan kavramı ile kolay ulaşım ağı niteliğine sahip deniz taşımacılığının kenti yaşanılır kılma önceliğine ve denizde seyretmenin yaşam kültürü ile güçlü etkileşimine katkı sağlaması beklenmektedir. Bu beklenti doğrultusunda tasarım-üretim-uygulama bütünlüğünü oluşturan ilkelerin belirlendiği standartların hazırlanması sonraki çalışmaların konusu olarak amaçlanmaktadır.Publication Open Access Giyim mağazalarında marka kimliği ile iç mekan tasarımı arasındaki ilişki ve güncel bir marka üzerinden değerlendirme(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2012-07) Karacalı, Atlıhan Onat; Kutlu, RanaBu çalışmada, perakende tasarımında marka kimliği değerlendirilecektir. Bu doğrultuda, öncelikle kimlik ve imaj kavramları tanımlanacaktır. Kurumsal kimlik, marka kimliği, kurumsal imaj ve marka imajı kavramları ve bunların birbirleri ile ilişkileri, iletişim bilimi açısından değerlendirilecektir. Marka kimliğini, marka imajına dönüştüren anlam aktarım unsurları sıralanacaktır. İletişim ve mimari kapsamları bağlamak adına, marka kimliğinin mağaza iç mekan tasarımına etkileri açıklanacaktır. Marka kimliğinin diğer anlam aktarım unsurların tasarımında yapıldığı kadar iç mimari anlamda da yorumlanması gerekliliği, mağaza konsepti üzerinden vurgulanacaktır. İç mimari anlam aktarım unsurları olarak; cephe, vitrin, plan şeması, malzeme, renk, aydınlatma ve donatılar sıralanacaktır. Adı geçen tasarım elemanlarının ve bunlara ilişkin diğer tasarım kararlarının, müşteri ilgisi üzerinde büyük etkisi vardır. Çünkü günümüzde, ürünler değil; anlamlar tüketilmektedir. O hâlde, doğru tasarlanmış anlam aktarım unsurlarınca iletilecek doğru mesajların, değer biçilemez müşteri sadakati oluşturacağı açıktır. Sonuçta, çağdaş bir marka seçilerek, sıralanan anlam aktarım unsurları üzerinden marka kimliği ve mağaza tasarımı anlamında irdelenecektir. En sonda da marka kimliği ve mağaza tasarımı üzerinden iletişim ve iç mimari alanları için öneriler geliştirilecektir.Publication Open Access Giyim Mağazalarında Marka Kimliği ile İç Mekan Tasarımı Arasındaki İlişki ve Güncel bir Marka Üzerinden Değerlendirme(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2012-07) Karacalı, Atlıhan Onat; Rana KutluBu çalışmada, perakende tasarımında marka kimliği değerlendirilecektir. Bu doğrultuda, öncelikle kimlik ve imaj kavramları tanımlanacaktır. Kurumsal kimlik, marka kimliği, kurumsal imaj ve marka imajı kavramları ve bunların birbirleri ile ilişkileri, iletişim bilimi açısından değerlendirilecektir. Marka kimliğini, marka imajına dönüştüren anlam aktarım unsurları sıralanacaktır. İletişim ve mimari kapsamları bağlamak adına, marka kimliğinin mağaza iç mekan tasarımına etkileri açıklanacaktır. Marka kimliğinin diğer anlam aktarım unsurların tasarımında yapıldığı kadar iç mimari anlamda da yorumlanması gerekliliği, mağaza konsepti üzerinden vurgulanacaktır. İç mimari anlam aktarım unsurları olarak; cephe, vitrin, plan şeması, malzeme, renk, aydınlatma ve donatılar sıralanacaktır. Adı geçen tasarım elemanlarının ve bunlara ilişkin diğer tasarım kararlarının, müşteri ilgisi üzerinde büyük etkisi vardır. Çünkü günümüzde, ürünler değil; anlamlar tüketilmektedir. O hâlde, doğru tasarlanmış anlam aktarım unsurlarınca iletilecek doğru mesajların, değer biçilemez müşteri sadakati oluşturacağı açıktır. Sonuçta, çağdaş bir marka seçilerek, sıralanan anlam aktarım unsurları üzerinden marka kimliği ve mağaza tasarımı anlamında irdelenecektir. En sonda da marka kimliği ve mağaza tasarımı üzerinden iletişim ve iç mimari alanları için öneriler geliştirilecektir.Publication Open Access Gotik heykelcilikte "gargoyle heykeller" üzerine bir araştırma(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2017-04) Nabiyeva, Kübra; Erçetin, ArzuGotik sanat anlayışında heykeller, kilise ana kapıların yanına ağırbaşlı diziler halinde sıralanırdı. Kiliselerin dış yüzleri Tevrat ve İncil'den alınmış konuları anlatan heykellerle bezenirdi. 12. yüzyılda kuzeyli heykelcilerin başlıca görevi katedraller için çalışmaktı. 14. yüzyıl heykel sanatının en güzel örnekleri özel şapeller için yapılmış değerli madenden ve fildişinden heykellerdi. Figürlere eğim verilerek katılık izleniminden kaçınılması da bu yüzyılda gerçekleştirildi. İlk heykel yalnız dinle ilişkili olmasına karşın sonraları ölümlüler de betimlenmeye başlandı; tek figürden çok figüre geçildi. 13. yüzyıldan sonra heykeller ölümlü insanlara benzemeye yöneldi. Meryem, kutsal bir kadın olduğu kadar yalnızca, bir ana olarak da canlandırılıyordu. İngiliz gotik mimarlığına bağlı heykele ancak 13. yüzyıldan sonra yer verildi. Almanya'da ise Bamberg Katedrali'nden başlayarak heykele her zaman ağırlık verildi. Giderek Alman heykelciliği doğaya daha bağlı, bağımsız bir yön aldı. Gotik sanat anlayışında yapılan heykellerin en önemlileri Gargoyle ve Kimeralardır. Bu çalışmada Gotik anlayışın sanatın hangi dallarına sirayet ettiği ve hangi anlamları yüklediği konu alınmış ayrıca Osmanlı döneminde ve o dönemden kalan yapıtlarda kültürümüze kattıkları anlatılmıştır. Son bölümde "Chimera of Arezzo" heykeli ayrıca incelenmiştir. Anadolu'dan göç eden bir kavmin İtalya'da bulunan bu heykeli hem Yunan hem İtalyan hem de Anadolu kültürünü ve işçiliğini barındırması seçilmesinde büyük etmen olmuştur.Publication Open Access Kapalı hacimlerde ses- mekan ilişkisi ve psikoakustik kavramı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2017-06) Güler, Damla; Manav, BanuMimarlık ve müzik kavramının birbirleri ile ilgili benzer yanlarının bulunduğu, çalışmalarda görülmüştür.Bu çalışma da, müziğin mekan tasarımındaki önemini tartışmak için planlanmıştır. Çalışma günışığı olmayan, otomasyon kontrollü yapma aydınlatma sistemine sahip,fiziksel konfor koşullarının sabit tutulduğu(ısı,ışık vb)1/1 ölçekte kontrollü deney setinde gerçekleşmiştir.Müziğin insanlar üzerindeki etkisi(psikoakustik parametreler)ve müziğin mekan tasarımındaki önemi araştırılmıştır. Mimarlık ve İç mimarlık ögrencileri ,iki bölümden oluşan anket sorularına cevap vermiştir.Mimarlık ve İç Mimarlık ögrencilerinin katılması,konu ile ilgili bilgi sahibi olması akustik vb mesleki dersleri almış mekan algısı ve plan çözümleri konusunda alıştırmalar yapmış olmaları nedeniyle anket çalışmasına adaptasyonda kolaylık sağlamıştır. Araştırma yönteminde SPSS 21.0 istatistik programı kullanılmıştır.Pearson Ki Kare testi ve Fisher Exact testi kullanılmıştır.Parametrelerin gruplar arası karşılaştırılmalarında t testi kullanılmıştır.Veri analizinde anket sonuçlarına göre ses-mekan ilişkisi ve kişilerin mekan algısı arasında ilişki vardır. Müzik ,psikoakustik parametreler olarak tanımlanan sıcaklık,samimilik,canlılık,netlik,doku,parlaklık,yaygınlık vb üzerinde etkilidir. Çıkan sonuçlar,müzik aynı mekanda bizi farklı ruh hallerine sokar.Bu ruh halleri ile de mekanın fonksiyonu ilişkili olmalıdır.Publication Open Access Loft kavramına farklı bir bakış açısı : Brütalizm(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2016-03) Erdemir, ZühalLoft kavramı ve bu mekânların oluşum koşulları, Brütalizm akımı ve etkilerinin devam etmesine bağlı olarak kaynak araştırması, incelenecek olan örneğin irdelenmesi ve araştırma yöntemlerinden yararlanılarak tez çalışmasının konusu oluşturulmuştur. Çalışmada buna ek olarak 1950 yılında New York kentinde ortaya çıkan Loft mekânlar ve 1949-1954 yıllarında Brütalizm akımının ortaya çıkışına sebep olan yapıların geçmişten günümüze kadar olan gelişim dünyadaki ve Türkiye deki süreçle birlikte irdelenerek sonuca ulaşılmıştır. Bu çalışma içerisinde öncelikle birinci bölümde 1950'lerde New York kentinin Manhattan bölgesindeki Soho semtinde ortaya çıkan Loft kavramı irdelenerek ortaya çıkış süreci, uygulama ölçütleri, Loft türleri ve Loft'un Avrupa'ya yayılışı incelenerek resimler ve oluşan mekânların plan şemaları yardımıyla türlerine göre "Loft" kavramı tanımlanmıştır. İkinci bölümde ise mekân, mekân algısı ve mekânsal öğeleri bağlamında fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik göstergeler düzeyinde analiz edilerek "Mekân kimliği" ve "Loft" kavramı tanımlanmıştır. Üçüncü bölümde ise "Brütalizm" kavramı, Brütalizm kavramının ortaya çıkış süreci ele alınarak etkilerinin loft kavramı üzerinde nasıl devam ettiği saptanmıştır. Brütalizm akımı ve Loft kavramının birbirleriyle örtüşüyor olması düşüncesi ele alınarak örnek üzerinde incelenmiştir. Dördüncü bölümde Türkiye'de Loft kavramı, Türkiye'de Loft kavramının ortaya çıkışı, Loftların yapısal analizi ve İstanbul'daki Loft mekânlar arasından seçilmiş örnekler fotoğraflarla ve tasarımcıları tarafından elde edilmiş alıntı resimlerle tanıtılmıştır. Serbest plan, yüksek tavan, geniş pencereler ve çıplak strüktür ölçütlerine sahip endüstriyel kimlikli Loft mekânlar, çalışma ve barınma amaçlı olarak sanatçılar ve evsizler tarafından dönüştürülmüş ve kullanılmıştır. Asıl amaç evsizlik problemine çözüm olarak hem yaşam alanı hem de çalışma alanı olarak kullanılmak olan Loft mekânlar Marjinal bir konut kültürünün ürünü olarak adlandırılmıştır. Loft mekanlar günümüzde mimarlar tarafından yeniden tasarlanarak emlak sektöründe büyük rant sağlamış son zamanlarda ki en dikkat çeken trend haline gelmiştir. Gerçek Loft özelliklerinden uzaklaşarak tasarlanmış olan Sahte Loft örnekleri Türkiye'de daha fazla bulunmaktadır. Dördüncü bölümde ilk ortaya çıkan loft mekânları ve günümüz loft mekânları arasındaki mimari estetik farklılıklar ele alınan Karaköy Loft örneği ile birlikte irdelenmiştir. Araştırma sonunda ise, ucuz ve kullanışlı kavramlarıyla ortaya çıkan Loft mekânlarının günümüzde prestij amaçlı olarak üst gelir gurubuna hitap etmeye başladığı, zamanla değişen estetik zevklerin Loft mekanlara yansıdığı sonucuna ulaşılmıştır.Publication Open Access Mobilya tarihine genel bakış ve art deco(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2007-06) Erdem, Tolga; Levent ArşirayBu yüksek lisans tezinin amacı; mobilya tasarım tarihine genel olarak bakmak ve Art Deco üzerine bir arastırma yapmaktır. Birinci bölümde; yapılan çalısmanın genel tanımı yapılmıstır. İkinci bölümde; mobilyanın genel tanımı yapılmıstır. Ergonomi ve mekan kavramlarına deginilmistir. Üçüncü bölümde; İlkçagda mobilya anlayısının olusumu anlatılmıstır. Dördüncü bölümde; mobilya tarihçesine genel bakıs baslıgı altında lkçag, Ortaçag, Rönesans, Barok ve Rokoko, Yeniçag ve Endüstri Dönemi mobilyaları örneklerle anlatılmıstır. Besinci bölümde; Art Deco, kategorileri ve kullanılan malzemeler irdelenmiştir.Publication Unknown Osmanlı Sarayları'nda dış mekan tasarımı üzerine bir değerlendirme: Dolmabahçe ve Yıldız örnekleri(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2010-09) Kaşif, Burcu; Rana Kutlu GüvenkayaBu araştırmada, Osmanlı tarihi boyunca Osmanlı Saray bahçelerinde etkili olan peyzaj sanatları, Osmanlı Sarayları ve dış mekân tasarımları incelenerek Osmanlı'nın dış mekân tasarım anlayışındaki gelişim ortaya konmuştur. Dünyada moda olmuş ve geç dönem Osmanlı Saray bahçelerinin tasarımında etkili olan peyzaj sanatlarının Osmanlı'nın geleneksel tasarım anlayışıyla birleşerek yeni bir sentez oluşturduğu Dolmabahçe ve Yıldız Sarayı örnekleri ayrıntılı biçimde ele alınmış ve geç döneme ışık tutulmuştur. Tez beş bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde ilk olarak ?Dış Mekân? ve ?Bahçe? kavramları tanımlanmış, yarar sağlama ilkesinden doğan bahçe kavramının estetik anlayışa göre biçimlenen, zevk ve huzur veren doğa parçalarına dönüşüm süreci üzerinde durulmuş ve ?Bahçe? kelimesinin etimolojik yapısı araştırılmıştır. Daha sonra araştırmanın ne amaçla yapıldığı, kapsamı ve çalışma yöntemi anlatılmıştır. İkinci bölümde Klasik Osmanlı Sarayları'nın ve Batı etkisindeki Osmanlı Sarayları'nın dış mekân tasarımında etkili olan peyzaj sanatları ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Bu sanat akımlarının ortaya çıkışı ve gelişim süreci örneklerle anlatılmış, genel planlama özellikleri belirtilmiştir. Üçüncü bölümde Osmanlı Sarayları'nda dış mekân tasarımının tarihsel gelişim süreci anlatılmıştır. Öncelikle Osmanlı'da bahçe anlayışına değinilmiştir. Osmanlı padişahlarının doğaya duydukları saygı, bahçeye, çiçeğe, meyveye verdikleri önem belirtilmiş, bahçe ve bostan işleri için kurulan Bostancı Ocağı'nın özellik ve görevlerinden bahsedilmiştir. Dış mekân tasarımının tarihsel gelişim süreci Erken Dönem, Klasik Dönem, Geç Dönem başlıkları altında ele alınmış, dönemin dış mekân planlama özellikleri anlatılmış, Osmanlı'ya başkentlik yapmış Bursa, Edirne ve İstanbul'da inşa edilen saray ve bahçeleri sırasıyla ele alınmıştır. Dördüncü bölümde Geç Dönem Osmanlı Sarayları'ndan Dolmabahçe ve Yıldız Sarayları'nın dış mekân tasarımları ayrıntılı biçimde incelenmiş bu dönemde etkili olan Rönesans, Fransız Barok ve İngiliz Naturalistik peyzaj sanatlarının bu bahçelerdeki yansımaları anlatılmıştır. Son bölümde Erken Dönem Sarayları'ndan başlayarak Son Osmanlı Saray'ına kadar dış mekân tasarımlarının karşılaştırmalı analizi yapılmıştır.Publication Unknown Tasarımda çeşitlenme sağlayan yöntemlerin günümüz mekan uygulamaları üzerinde incelenmesi(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2013-09) Batmaz, Sura Kılıç; Didem BaşMekan olgusuna tarihsel süreç olarak ele aldığımız zaman, temelde korunma ve barınma ile başladığı görülmektedir. Topluluk şeklinde yaşamayı yavaş yavaş öğrenen insanoğlu barınma ihtiyacı ile birlikte doğayı gözlemlemiş, doğada var olan malzemeleri kullanmış bununla yetinmeyerek doğada var olan malzeme ve biçimleri bilerek yada bilmeyerek taklit etmiş yada farklı biçimler yaratmaya çalışmıştır. İnsanoğlu değişen yaşam koşulları ve teknoloji içerisinde kendine özgü sosyal, psikolojik ve kültürel etkenler altında yaşadığı alanı biçimlendirmiştir. Bununla birlikte her döneminde mekan kavramında değişim söz konusu olmuştur. Mimarlık, tasarım ve mekan olgusuna yön veren kültürel, coğrafi ve iklimsel diğer unsurlarda çeşitlenme oluşturmada etken rolde yer almaktadır. Her dönemde mekan içerisinde kullanılan öğeler kişisel bakış açısıyla farklı değerlendirilmekte ve bu doğrultuda çeşitlenme kaçınılmaz olmaktadır. Çeşitlenmeye gidişteki her kişinin bilişsel süreç içerisinde oluşan değişikliklerin tasarım süreci içerisinde çeşitlenme yaratması beklenilen sonucu oluşturmaktadır. Bu bilişsel süreç içerisindeki oluşan çeşitlenme aynı zamanda teknolojik ve üretim süreçlerindeki girişimlerden de etkilenmekte ve buna bağlı olarak oluşturulan biçim çeşitliliği zenginleşmektedir. Bu anlamda hızla gelişen bilim ve teknolojinin tasarımı, tasarım sürecinden, yapım sistemlerine ve malzemeye kadar farklı boyutta etkilediğini söylemek mümkündür. Bu gelişmeler tasarım kurgulama sürecinde düşünsel üretimi içeren deneysel ve kavramsal çalışmalar yapılmasına olanak sağlamış ve bu bağlamda çalışmalar sürekli olarak gelişim göstermiştir. Çeşitlenmenin getirdiği bu sebeplerden dolayı tasarımcının karmaşıklaşan kurgulama sürecini daha anlaşılır ve basit bir hale getirebilmesi için çeşitli yol haritaları oluşturulmuştur. Çeşitlenmeyle birlikte kurgulama süreçlerinde izlenen yöntemler tez çalışmasının konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada günümüz tasarım yaklaşımlarında öne çıkan yöntem araştırmaları çalışmanın önemini oluşturmaktadır. Araştırma sürecinde mekan kurgusu üzerindeki tasarım sürecinde çeşitlenme oluşumunun etkenlerinden, biliş, kültür ve idrak gibi bileşenler irdelenmektedir. Tüm bunların ışığında tasarımda çeşitlenme oluşturan etkenler ve buna bağlı olarak oluşturulan yöntemler araştırılmıştır. Tasarımda çeşitlenme sağlayan yöntemlerin günümüz mekan uygulamaları üzerinde incelenmesi; Tezin ana başlıklarını oluşturan; tasarımda çeşitlenme, çeşitlenme sağlayan yöntemler ve sonuçlar olmak üzere üç bölümde gerçekleştirilmiştir. Tasarımda çeşitlenme başlığı altında; tasarım, yaratıcılık ve çeşitlenme kavramları tanımlanmaktadır. Tasarım kavramında sürece ve tanımlamaya yönelik görüş ve yaklaşımlar ortak bir çerçeve içinde tanımlanmaktadır. Buna göre tasarım; yaratıcılık, hayal etme, kurgulama, zihinde canlandırma üzerinde yoğunlaşmakta, zihinsel düşünme eylemi olarak ele alınmaktadır. Yaratıcılık kavramı bileşenleri ile açıklanmıştır. Yaratıcılık bileşenlerini oluşturan öğeler; çevrenin canlı ve cansız bileşenleri, kültür, bellek, algı olmak üzere dört alt başlık altında tanımlanmıştır. Çeşitlenme başlığı altında, tanımı nedenleri, tasarımda kendini yenileme gerekliliği `Evrimleşme, tasarımda çeşitlenme arayışı sürekliliği `Örüntü? olmak üzere dört alt başlık açılmıştır. `Evrimleşme? başlığı altında, Evrilme, Evrilebilirlik ve Değişkenlik, Evrim, Evrimleşebilirlik tanımlamaları yapılmış ve tasarım süreci içinde ilişkilendirilmiştir. Bu kapsam içerisinde tasarımda çeşitlenme sağlayan süreç içerisindeki etkenler doğrultusunda çeşitlenme sağlayan yöntemler, doğal örüntüler ile çeşitlenme sağlayan yöntemler, kültürel örüntüler ile çeşitlenme sağlayan yöntemler, algoritmik örüntüler ile çeşitlenme sağlayan yöntemler maddeler halinde geçilmiş ve bu doğrultuda kapsamlı örnek araştırma çalışmaları yapılmıştır. Seçilen örnekler, oluşturulan tablo modelleri üzerindeki yöntem kriterleri esas alınarak örneklem kümeleri oluşturulmuştur. Örneklem ve yöntem üzerinde eşleştirme tablosu çalışmanın sonuç bölümünü oluşturmuştur. Çalışmanın gerçekleştirilmesi ile iç mimarlık tasarım eğitiminde ve mesleğin uygulama süreçlerinde, düşünme biçimleri içerisinde oluşan yöntemlerin tasarımcının kendi tasarım süreci içerisinde kullanımına katkı sağlanması hedeflenmektedir.Publication Unknown Tasarımda Loft anlayışı(İstanbul Kültür Üniversitesi / Fen Bilimleri Enstitüsü / İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Anabilim Dalı, 2007-12) Karagöz, Zeynep; Ayşe YıldıranTasarımda loft mekan anlayışı ve bu mekanların oluşum koşulları, kaynak araştırması ve fotoğraf çekimi yöntemlerinden yararlanılarak tez çalışmasının konusunu oluşturmaktadır. Loft mekanlar, tarihsel süreç içerisinde biçim, anlam ve özne düzeyinde, oluşum türlerine ve kullanım şekillerine göre irdelenmişlerdir. Sanayi Devrimi sonrasında Avrupa ve Amerika'da dökme demir konstrüksiyon ve çelik karkas binalara yoğun bir ilginin başladığı 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında, ekonomik faaliyetlerin yoğun olduğu liman kentlerinde konumlanan, tek alanda bölüntüsüz serbest plana sahip ve yüksek tavanlı mekanlar olan atölye, depo ya da diğer hafif endüstriyel amaçlı yapılar loft konut anlayışının kökenidirler. 20. yüzyıl ortalarında, ilk defa New York kentinin Manhattan Bölgesi'nde oluşarak yaygınlaşan, kökeni endüstriyel yapılar olan loft mekanlar, yeni kullanıcıları sayesinde kendilerine farklı işlevler yüklenerek dönüştürülüp, konumlandıkları bölgelerin sosyo ekonomik ve kültürel kodlarını da değiştirmişlerdir. Yeni yerleşiklerinin mekansal ve ekonomik avantajları nedeniyle alternatif bir konut anlayışı bağlamında tercih ettikleri loft, zamanla özerk bir tasarım biçimi haline gelerek, kültürel bir tüketim nesnesi olmuştur. Bu çalışma içerisinde öncelikle loft terimi, kavramsal ve biçimsel olarak irdelenerek, resimler yardımıyla türlerine göre tanımlanmıştır. Sonraki bölümde ise mekansal öğeleri bağlamında fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik göstergeler düzeyinde analiz edilmiştir. Sosyal ve mekansal dönüşüm koşulları ve bu dönüşümde aktif olan aktörler tanımlanırken, loft mekan anlayışının küresel düzeyde edindiği sosyo kültürel anlam bağlamında belirleyici bir kent olan New York metropolü referans olarak alınmıştır. Kentsel dönüşüm sürecinde etkili olan soylulaştırma kavramı tanımlanarak; Türkiye'de loft oluşumunun görüntülerini yeterli düzeyde ifade eden, kendine özgü bir metropol kent olan İstanbul'da, 1980'li yıllardan itibaren yaşanmakta olan mekansal dönüşümün analizi yapılmıştır. İstanbul'daki loft mekanlar arasından seçilmiş örneklem grup, son bölümde fotoğraflarla ve alıntı resimlerle tanıtılmıştır.