WoS İndeksli Yayınlar / WoS Indexed Publications
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/11413/6359
Browse
Browsing WoS İndeksli Yayınlar / WoS Indexed Publications by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 22
- Results Per Page
- Sort Options
Publication Embargo Altyapı Varlıkları Yönetimi: İstanbul Atatürk Havalimanı Terminal Binası Vaka Çalışması(2017) Özorhon, Beliz; YİĞİT, SADIK; 112332Teknolojideki gelişmeler, yönetmelik değişiklikleri ve bütçe kısıtları altyapı sektörünün paydaşlarını altyapı yönetimi performanslarını arttırmaya zorlamaktadır. Altyapı yönetimi makul bir getiri sağlamayı, hizmet kalitesinin ve performansının artmasını ve güvenlik risklerinin azalmasını garantilemektedir. Bu çalışmanın ana amacı; altyapı varlıklarının işletilmesi ve bakımının sağlanması için, etkin bir yöntem olan varlık yönetiminin tanıtılmasıdır. Bu bağlamda, çalışmada varlık yönetiminin temel ilkeleri sunulmuş, uygulama alanları, faydaları ve zorlukları incelenmiştir. Ayrıca, vaka çalışması olarak seçilen İstanbul Atatürk Havalimanı terminal binasının varlık yönetimi sistemi incelenmiştir. Vaka çalışmasında varlık yönetimi sürecinin kurulum ve kullanımını da kapsayan farklı bileşenleri, sağladığı faydalar ve bu sürecin nasıl geliştirilebileceği saptanmıştır.Publication Open Access Ameliyat Sonrası Akut Ağrı Yoğunluğunun Değerlendirilmesinde Dört Farklı Ağrı Ölçeğinin Karşılaştırılması(Çukurova Üniversitesi, 2020) Gürkan, Aysel; Aldemir, Kadriye; Andsoy, Işıl Işık; GÜL, ASİYEAmaç: Bu çalışmada yaşlılar da dahil yetişkinlerde yaygınkullanılan Görsel Analog, Numerik Orantılama, Sözel Tanımlayıcı ve Yüz Ağrı ölçekleri arasındaki uyum düzeyinive hasta tercihlerini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışma 17 Mart - 17 Haziran 2016tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin cerrahikliniklerinde tanımlayıcı araştırma modeli kullanılarak yapıldı. Bu çalışmaya her grupta 40 kişi olmak üzere toplam 120 yetişkin hasta çalışmaya alındı. Verilerin toplanmasında bireysel özellikler formu, Görsel Analog Ölçeği, Numerik Orantılama Ölçeği, Sözel Tanımlayıcı Ölçek ve Yüz Ağrı Ölçekleri kullanıldı. Bulgular: Bu çalışmada 0,71 – 0,83 arasında değişen korelasyon katsayıları ile dört ağrı ölçeğinin birbirleriyle iyi bir uyum içinde olduğu bulundu. Numerik Orantılama Ölçeği, tüm hastalar tarafından kullanılması en basit ve gelecekte kullanılması en fazla tercih edilen ve en az hata oranına sahip ölçek olurken Görsel Analog Ölçeği hastalar tarafından en az basit bulunan ve en az tercih edilen, en fazla hata oranına sahip ölçek olduğu saptandı. Genç ve orta yaş grubu hastalar tarafından kullanılması en basit ve fazla tercih edilen ölçek Numerik Orantılama Ölçeği seçilirken, yaşlılar tarafından Sözel Tanımlayıcı Ölçek seçildi. Sonuç: Postoperatif akut ağrı yoğunluğunun değerlendirilmesinde dört ölçeğin birbirleri ile iyi bir uyum içinde olduğu, Numerik Orantılama Ölçeği’nin ilk, Sözel Tanımlayıcı Ölçeğin ikinci tercih olarak seçilmesi ve Görsel Analog Ölçeği’nin ise son seçenek olduğu sonucu çıkarılabilir.Publication Restricted Bahçelievler Millet Bahçesi Katılımcı Tasarım Uygulamasında Bir Aktör Olarak Üniversite: Katılım Merdiveni Üzerinden Bir Değerlendirme(Kare Publ., 2022) KÜÇÜKYAZICI, UFUK; OSKAY, BERKAY; TÖRE, EVRİM ÖZKAN; GÖKŞİN, ZEYNEP AYŞE; YAZICI, YASEMİN ERKAN; IAVARONE, AYŞENUR HİLAL; ŞEN, ŞEYDAKatılımcı tasarım süreçleri, toplumun her kesimi için yaşadıkları çevrenin tasarımı, geliştirilmesi ve dönüşümü üzerine karar alma sürecine dâhil olmalarına olanak tanıyan uygulamaları içermektedir. Yaratılan demokratik ortam içinde planlama ve tasarım aşamaları, profesyonel mimar, plancı ve tasarımcıların bilgi, beceri ve kaynaklarıyla yerel toplulukların bilgi, beceri ve kaynaklarının birleştirilmesi yoluyla gerçekleştirilmektedir. Katılımcı süreçlerde farklı aktörlerin etkileşimi açısından çok boyutlu bir yapılanma oluşmakta, gerçek katılımın sağlanabilmesi için üniversitelerin tarafsız aktörler olarak önemli bir rolü bulunmaktadır. Katılımcı tasarım süreçlerini açıklayan merdiven metaforları bu süreçte yer alan paydaşların rollerini ve katılımın hangi durumlarda ortaya çıktığını aşamalarıyla tanımlamaktadır. Söz konusu katılım merdivenleri hem farklı coğrafyalarda, farklı ölçek ve kapsamdaki pratikleri içermekte hem de toplulukların sözde katılım ile gerçek katılım arasında geniş bir yelpazedeki deneyimlerini basamak basamak sunarak tartışmaya ve değerlendirmeye açmaktadır. Türkiye’nin özgün koşulları tasarım ve planlamada katılımcı süreçlere de kuşkusuz yansımakta, yerel koşullar bazında katılımcı tasarım açısından da farklı yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de üniversitelerin tarafsız aktörler olarak yer aldıkları katılımcı tasarım uygulamaları görülmektedir. Ancak, formel eğitim kapsamında yürütülen katılımcı uygulamalar açısından deneyim zemininin yeterince güçlü olmadığı gözlenmektedir. Bu bağlamda, İstanbul Kültür Üniversitesi Mimarlık Bölümü ve Bahçelievler Belediyesi iş birliğinde Bahçelievler Millet Bahçesi’nin katılımcı bir süreç ile yeniden tasarlanmasına yönelik bir uygulama gerçekleştirilmiş ve bulgular, katılım merdiveni yardımıyla değerlendirilmiştir. Üç dönemde tamamlanan bu çalışmada belediyenin çekinceleri ve pandemi sebebiyle katılım basamakları açısından katılımsızlık ve sözde katılım arasında kalan bir uygulama ortaya çıkmıştır.Publication Embargo Bilgisayar temelli rehabilitasyonun epilepsi hastalarının bilişsel işlevlerine etkileri(2017) Bingöl, Ayhan; Kurt, Elif; ; ŞANDOR, SERRA; 107162; 264847; 3000Amaç: Kriptojenik ve semptomatik fokal epilepsi tanısı almış olgularda, bilişsel kayıpların yavaşlatılması ve başa çıkma stratejilerinin geliştirilebilmesi için yürütülen bilişsel rehabilitasyon programlarının uygulanması ve rehabilitasyon öncesi ve sonrasında bilişsel işlevleri, nöropsikolojik testler aracılığıyla değerlendirilerek, uygulanan rehabilitasyon programının etkilerinin test edilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Epilepsi Polikliniği’nde tedavi gören 32 hasta arasından, çalışma kriterlerine uygun olan 9 hastaya ardışık 8 hafta boyunca, haftada bir kez psikolog eşliğinde bilgisayar destekli bilişsel rehabilitasyon programı uygulanmıştır. Programın etkisi, rehabilitasyondan önce ve 3 ay sonra uygulanan nöropsikolojik değerlendirme puanlarının karşılaştırılmasıyla değerlendirilmiştir. Bulgular: Yaş ortalaması 36.2±10.7 olan hastaların rehabilitasyon öncesi ve sonrası test skorları sırasıyla; Stroop-1 12.22±2.72; 11.55±4.36, Stroop-2 14.55±4.95; 15.55±9.20, Stroop-3 34.11±15.59; 26.44±12.25, Uzamsal Hatırlama Testi-1 14.22±5.99; 15.88±6.79, Uzamsal Hatırlama Testi-2 4.22±2.94; 6.88±2.93; Seçici Hatırlama Testi-1 55.88±11.95; 56.0±7.0, Seçici Hatırlama Testi-2 8.77±3.83; 8.77±2.72, Sayı Sembolleri Testi 38.33±19.31; 37.66±24.35, Leksikal Sözel Akıcılık 25.77±11.3; 33.66±14.47, Semantik Sözel Akıcılık 15.77±4.52; 17.88±5.88 olarak bulunmuştur. Yapılan analizler sonucunda, Stroop-3, Uzamsal Hatırlama Testi-2 ve Leksikal Sözel Akıcılık testlerinin bilişsel rehabilitasyon öncesi ve sonrası puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlenmiştir (p<0.05). Hastaların Beck Depresyon Envanteri’nden aldıkları puanlar da, rehabilitasyon programı sonrasında anlamlı olarak azalmıştır (p<0.05). Sonuç: Bilişsel rehabilitasyon sonrası dikkati sürdürme, yürütücü işlevler, bilgi işleme hızı, sözel akıcılık ve görsel bellekte düzelme saptanmış, sözel öğrenme üzerinde değişiklik gözlenmemiştir. Bu çalışma bilişsel rehabilitasyon çalışmaları ile epilepsi hastalarında görülen farklı bilişsel işlev bozulmalarında bir gelişme sağlanabileceğini göstermektedir. Bu konu ile ilgili daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.Publication Embargo Bursa Doğanbey Üzerinden Kentsel Dönüşümde Yaşam Kalitesinin Tartışılması(2016-01) Gür, Miray; DOSTOĞLU, NESLİHAN; 157302; 110251Son dönemde, Türkiye’de planlama politikalarına ilişkin merkezi düzeyde verilen kararlarda kentsel dönüşüm oldukça gündemde olup, geçtiğimiz yıllarda geliştirilen yasal altyapı ve beraberinde yapılan uygulamalarla hem halk, hem de uzmanlar ve akademisyenler tarafından tartışılan bir alan kimliğine bürünmüştür. Yapı adası ölçeğinden başlayarak bazı kentlerde apartman ölçeğine kadar inen uygulamaların ve bunları yönlendiren dönüşüm politikalarının izlenmesi, söz konusu gelişmelerle kent parçalarının yeniden yapılandırılması nedeniyle önem taşımaktadır. Kentsel dönüşümün diğer önemli bir yönü kullanıcıların gündelik yaşam çevresini değiştirerek, hem süreç içerisinde hem de sürecin sonunda sosyal ilişkiler, ekonomik durum, aidiyet, bağlılık gibi yaşamın farklı boyutları üzerinde dolaylı olarak etkili olması ve yaşam biçimini değiştiren bir role bürünmesidir. Bu kapsamda değişen zaman ve koşulların da etkisiyle, bireylerin yaşamlarını farklı boyutlarıyla değerlendirmesine ilişkin bir çıktı olan yaşam kalitesi de farklılaşmaktadır. Bu yönüyle, kentsel dönüşüm ve uygulamaları yönlendiren politikaların yaşam kalitesi çerçevesinde ele alınmasının yarar sağlayacağı düşünülmektedir. Bu doğrultuda çalışmada kentsel dönüşüm, ülke çapında bilinirlik kazanmış Doğanbey uygulaması üzerinden, bireysel veya toplumsal esenlik düzeyinin belirlenmesini sağlayarak politikalara girdi oluşturan yaşam kalitesi perspektifinden ele alınmaktadır. Fiziksel, sosyal, yasal, yönetsel ve ekonomik boyutlarıyla oldukça tartışılan alanda gerçekleştirilen yaşam kalitesi araştırması ile, insan-çevre arasındaki dinamik ilişkiler sonucunda oluşan algı ve deneyimlerle ilintili olarak kentsel dönüşüm süreci irdelenmekte olup; yaşam kalitesinde tercih hakkının taşıdığı önem perspektifinden, kullanıcı katılımı eksikliği vurgulanmaktadır. Katılım eksikliğinin fiziksel, sosyal ve ekonomik sorunlara yol açtığı Doğanbey üzerinden, aktörler, karar mekanizmaları ve katılım konusu ele alınmakta ve elde edilen sonuçlara dayanarak, dönüşüm dinamikleri bakımından benzer niteliklere sahip uygulamalar aracılığıyla kullanıcı yaşam kalitesinin iyileştirilmesine yönelik çıkarımlar üretilmektedir.Publication Metadata only Çocuklarda Seçici Yeme ve Risk Faktörleri(2018-12-03) Aktaç, Şule; KERMEN, SEDA; 268496; 40690Seçici yeme, çocukluk döneminde yaygın olarak görülen beslenme sorunlarından biridir. Çeşitli yeme davranışlarının bileşiminden oluşmakta olup, hem alışılmış, hem de yeni besinlerin reddedilmesi, güçlü besin tercihleri ile yetersiz miktarda veya çeşitlilikte besin tüketimi ile karakterizedir. Geçici veya hafif seçici yeme davranışları normal gelişimin bir parçası olarak görülebilmektedir. Fakat erken çocukluk döneminde görülen seçici yeme, bazı durumlarda kaçıngan / kısıtlayıcı yeme bozukluğu için öncül olabilmektedir. Seçici yeme davranışları, çocuklarda besin tüketimini, diyet kalitesini, normal büyümeyi ve gelecekteki sağlık sonuçlarını olumsuz olarak etkileme potansiyeline sahiptir. Erken çocukluk döneminde yaygın olarak görülen seçici yeme davranışlarının, okul yıllarında hatta yetişkinlikte de devam edebileceği ve olumsuz sağlık sonuçları göz önüne alındığında, seçici yeme için risk faktörlerinin belirlenmesi önemlidir. Seçici yeme davranışlarının çoğu, herhangi bir müdahale yapılmadan düzelebilir. Fakat hem ebeveynlerin çocuk beslenmesi ile ilgili bilgilerini geliştirmek hem de endişelerini azaltmak için beslenme eğitimi verilmelidir. Bu derlemede, mevcut çalışmalarda kullanılan değerlendirme yöntemleri, seçici yeme prevalansı, besin tüketim özellikleri, gelişimini etkileyen risk faktörleri ve seçici yemeye yaklaşım incelenmiştirPublication Open Access Etrafı Faylarla Çevrili Arazilerde Tektonik Levha Hareketleri(Geomatik Journal, 2023) UZEL, TURGUTTektonik levha içindeki etrafı faylarla çevrili arazilerde, çevresinden farklı tektonik hareketler olma olasılığı düşünülerek araştırma yapılmıştır. Eğer böyle bölgelerde genel ortalamalar alınarak konumla ilgili işlemler yapılırsa zamanla büyüyen; başta taşınmaz mal sınır anlaşmazlıkları olmak üzere çok önemli hukuki ve teknik sorunlar ortaya çıkar. Onun için bu arazilerdeki referans noktalarında belirli zaman aralıklarında gerçekleştirilen ölçümlere dayalı olarak koordinat dönüşüm hesapları yapılması gerekir. Türkiye fay hatları haritası incelendiğinde Anadolu plakasının, güneydoğuda güneyden kuzeye doğru hareket ederken, ortasında batıya, batısında da güneye doğru devindiği görülür. Bu değer, Batı Anadolu için güney-batı yönünde 4 cm/yıl kadardır. Fakat bu harita yakından incelendiğinde Küçükmenderes havzasının, etrafı faylarla çevrili, çok tipik bir grabenin daha sonra alüvyonlarla dolması sonucu oluşmuş önemli bir çöküntü ovası olduğu görülür. Bu nedenle örnek olarak Küçükmenderes ovası seçilmiştir. Araştırma için kamu kuruluşlarınca tesis edilen yedi nirengi noktasında 40-45 sene ara ile ölçülen koordinat değerleri veri olarak alınmıştır. Hesaplarda bu referans noktalarının CORS TR Projesi kapsamında hesaplanan International Terrain Reference Frame (ITRF) kullanılmıştır. Sonuçta bu bölgedeki tektonik plaka hareketlerinin, çevresinden tamamen farklı olarak kuzey-batı yönlü olduğu bulunmuştur.Publication Metadata only Food Intake Monitoring System for Mobile Devices(IEEE, 345 E 47Th St, New York, Ny 10017 Usa, 2013) Mendi, Şekip Engin; Özyavuz, Öcal; Pekesen, Emrah; Bayrak, Coşkun; 19330In this paper, we introduce a real-time food intake monitoring system for mobile devices. The proposed system gets acceleration data from the sensor placed on the wrist of the user during a meal. The data is then sent to the mobile device via Bluetooth. The system analyses patterns between the motion profile and bite actions by first filtering the data to remove noise effects and then identifying the peaks. Based on detecting peaks, real-time feedback regarding eating trends such as total number of bites, bites-taken rate and eating speed is provided to the user. If the eating is too fast, the system warns the user in the form of both audio and text. The mobile application is implemented on the Android Platform and tested on a subject successfully. The proposed system offers an affordable quick solution that can be used in any place where eating happens. It can help people who are obese or with other eating disorders by monitoring consumption of food intake to control their eating rate in real-time.Publication Open Access Gömülü Betonarme Boruların Analitik ve Sayısal Yöntemler ile Tasarımı(Turkish Chamber Civil Engineers, 2022) Demirci, Onur; Kılıç, Havvanur; YAZICI, GÖKHANGömülü betonarme borular, kentsel altyapının kritik bileşenleridir. Tasarımlarında, boru özellikleri, boruyu çevreleyen dolgu zemin, yataklama koşulları ve etki eden dış yükler dikkate alınarak ampirik veya sayısal yöntemler kullanılır. Bu çalışmada, uygulamada yaygın olarak kabul gören ampirik ve sayısal analiz yöntemleri dikkate alınarak yapılan tasarım hesaplarındaki farklılıklar geri dolgu malzeme türü, dolgu yüksekliği ve boru çapı değişimi dikkate alınarak parametrik analizler ile incelenmiştir. Çalışma sonuçları, sayısal analizlerde zemin-boru etkileşiminin gerçekçi olarak dikkate alınması nedeniyle hesaplanan gerekli donatı alanlarının geleneksel tasarım yöntemlerinden elde edilen değerlere göre daha düşük olduğunu göstermektedir.Publication Restricted Heterofonik Türk Makam Müziginde İşitsel Melodi Kestirimi(Enstitute of Electrical and Electronics Engineers Inc., 2021) ŞİMŞEK, BERRAK ÖZTÜRKIn this study, the Improved Variable Mode Decomposition Method (IVMD) is proposed for the estimation of the audio melody in heterophonic works that constitute the general texture of Turkish maqam music. In our study, the fundamental frequencies of the records belonging to huzzam, kurdilihicazkar, ussak, and rast maqams were estimated by using the IVMD method. Since the basis of the heterophonic texture is that the same melody is performed by more than one instrument, the estimated fundamental frequencies are more than one for each time window. After the multiple frequency estimation, in order to obtain the audio melody of the music recording and therefore a single frequency line, the selection of the frequencies belonging to the audio melody line from the fundamental frequencies was made. The study has been compared with the methods widely used in the analysis of polyphonic music works such as YIN and MELODIA. When the comparisons were evaluated on the basis of maqam and mixture according to the MIREX criteria, successful results were obtained with the IVMD method. © 2021 IEEE.Publication Open Access İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde Heykel Eğitimi ve Bu Okulda Eğitim Almış Heykeltıraşlar: Saime Rezan Ramiz Öker, Sabiha Bengütaş ve Nermin Farukî(İstanbul Üniversitesi, 2022) ÜSTÜNİPEK, MEHMET; Sokur, BüşraBu makalede Tanzimat sonrasında başlayan ve İkinci Meşrutiyet ile ivme kazanan değişim sürecinde kadınların toplumsal kazanımlarına değinilerek özellikle eğitim konusundaki gelişmelere yer verilmiş ve İnas Sanayi-i Nefise Mektebi üzerinde durulmuştur. Okulun Sanayi-i Nefise Mektebi’yle birleşme sürecinden sonrası makalenin kapsamı dışında bırakılmıştır. Buradaki heykel eğitiminin içeriğine değinilerek, Saime Rezan Ramiz Öker, Sabiha Bengütaş ve Nermin Farukî’nin sanatsal etkinlikleri ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Kadınların sanat eğitimi almalarını sağlamak ve orta dereceli okullara resim öğretmeni yetiştirmek üzere kurulan bu okuldaki eğitim temelde resim sanatına odaklanmıştır. Ancak okulda eğitimin bir parçası olarak İhsan Özsoy’un eğitim verdiği bir heykel atölyesi de yer almaktadır. Bu makalede okuldaki heykel eğitiminin içeriği saptanmaya çalışılmıştır. Ayrıca, okulda eğitim alarak heykel alanında sanatsal üretim ve etkinlikleriyle daha kalıcı oldukları saptanan üç heykeltıraş seçilmiş olup, bu sanatçıların yaşamları ve çalışmalarının ayrıntılı bir şekilde ele alınması amaçlanmaktadır. Arşiv, süreli yayın ve kaynak taraması ile elde edilen bilgiler doğrultusunda İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde heykel eğitiminin ayrı bir disiplin olarak ele alınmadığı ve resim eğitimini destekleyici bir atölye düzeni kapsamında gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu atölyede eğitim alarak heykel alanında etkinlik gösteren isimler arasında, üretim ve etkinliklerinde devamlılığı sağlamış bu sanatçı kadınların; sanat pratiklerini ortaya koyarak, sanat tarihi yazımında eksik kalan konumlarını belirlemek amaçlanmaktadır.Publication Embargo Kutadgu Bilig’deki sanı Edatı Üzerine(Ahmet Yesevi Univ, Mutevelli Heyet Başkanlığı, Taşkent Caddesi 10 Sok Nu 30, Bahcelievler, Ankara 06490, Turkey, 2014) Türk, Vahit; Özalan, Uluhan; 9466; 31338Medeniyet tarihimizin en önemli eserlerinden bir olan Kutadgu Bilig bugüne kadar birçok çalışmaya konu olsa da zengin bir içe- riğe sahip olmasından dolayı bütün özelliklerinin tam olarak ortaya konulduğu söylenemez. Bu bakımdan, gerek kültür tarihi gerekse dil açısından, araştırmacıların dikkatine takılan nitelikleri yapılan yeni çalışmalarla gün ışığına çıkarılmaktadır. Bu çalışmada, Kutadgu Bilig’de araştırmacıların şimdiye kadar üzerinde durmadığı, aslen benzetme işleviyle kullanılan ve san- fiili üze- rinde zarf-fiil ekinin kalıplaşması yoluyla oluşan sanı edatı ele alınacak, edatın eserde kullanımı, dilbilgiselleşme süreci ve köke- nine dair bilgiler verilecektir.Publication Open Access Madunun Kentteki Gölgesi: Zerre(Marmara Üniversitesi, 2021) ÖZ, PERİHAN TAŞ; Yigit, Zehra2000 sonrası Yeni Türkiye Sineması’nda, dönemin toplumsal heterojenliğine paralel olarak toplumsal cinsiyet, sınıf, kimlik ve mekan gibi öğeler üzerinden farklı sinemasal temsiller üretildiği görülmektedir. Bu dönem anlatılarında sıklıkla yer alan temsillerden biri de madun imgesidir. Çalışmanın amacı Yeni Türkiye Sineması’nda madunların gündelik yaşam pratiklerine, sıkıntılarına, çelişkilerine, toplumsal tahakküm ve tabiiyet ilişkilerine ve eğer varsa ürettikleri direniş yöntemlerine nasıl yer verildiğini saptamaktır. Örneklem olarak Zerre (Erdem Tepegöz, 2012) filmi, ana karakteri Zeynep’in madun konumunu bütünlüklü bir şekilde; mekansal, sınıfsal ve bedensel sınırlılıklar çerçevesinde ele alan bir film olması nedeniyle seçilmiştir. Çalışmanın kuramsal altyapısını, Antonio Gramsci, Ranajit Guha, Gayatri Chakravorty Spivak, Gyanendra Randey ve Dipesh Chakrabarty gibi sosyolog ve kuramcıların çalışmalarıyla şekillenen Maduniyet Çalışmaları teorisi oluşturmaktadır. Bu bağlamda film analiz edilirken maduniyeti çerçeveleyen toplumsal koşullar referans alınarak sosyolojik eleştiri yöntemi ile madun kavramının filmde nasıl temsil edildiği saptanmıştır. Madun imgesini öyküsünün merkezinde tutan Zerre, kentsel yoksulluk ve işsizlik çıkmazı içerisindeki bireylerden biri olan Zeynep’in var olma mücadelesini aktarırken, aynı zamanda maduniyetin sosyo-ekonomik şekillenişini de anlatısallaştırmıştır. Bununla birlikte, Maduniyet Çalışmaları kuramcılarının sıklıkla işaret ettiği, madun ile egemen olanın ilişkisinde cinsiyet vurgusunun önemi, çalışmanın yaptığı analizle de belirginleşmiş; madunun cinsiyetinin kadın olduğu durumlarda egemen olanın dayattığı tahakkümlerin çok daha ağır olduğu ve daha çok bedensel politikalar üzerinden kurulduğu sonucuna varılmıştır.Publication Open Access Mimari Tasarım Sürecinde Bellek ve Mimesis: Archiprix Projeleri Üzerine Bir Değerlendirme(Yıldız Technical University, 2020) Demirkan, Özgür; USTA, AYHANBu çalışmanın amacı mimari tasarlama pratiği bağlamında bellek ve mimesis arasındaki ilişkinin tartışılması, tasarımcıların bellek ile kurdukları mimetik ortaklık üzerinden mimarlıkta taklit olgusuna yeni bakış açılarının kazandırılmasıdır. Çalışmanın kavramlarından bellek, düşünme faaliyetinin gerçekleşmesini sağlayan yer; mimesis, tasarlama sürecine yaratıcı bir bellek olarak işlerlik kazandıran, düşünme faaliyetini harekete geçiren araç olarak tanımlanmıştır. Ancak bellek ve mimesis arasındaki ilişkinin tartışıldığı bir çalışmada mem kavramının, nasıl taklit edildiklerinin, çoğaldıklarının ya da tasarlama sürecinde neden mimetik bir değer olarak seçildiklerinin bilgisi önem kazanmaktadır. Bu nedenle tasarlama sürecinin çok katmanlı yapısı içerisinde birbiriyle ilişkisel halde bulunan bilginin bir taklit birimi olarak; fikirleri, alışkanlıkları, inanışları, becerileri, görüntüleri, öğrenilebilen, hatırlanabilen her şeyi kapsayan mem kavramıyla açıklanmaya çalışılması olağandır. Tasarlamanın zihinsel kurgusu; başlangıçta var olan ve sundukları bilginin türüne göre görsel, kavramsal, yaratıcı memler olarak tanımlanan memlerin görerek, okuyarak, çizerek taklit edilmesini, yeniden üretilerek mimari düşünceye ve en sonunda somut bir nesneye ulaşılmasını mümkün kılar. Bu bakışla dijital ağların sonsuz yapılar evreninde kendine fazlaca yer bulabilen mimari yapıların memleri görsel belleğin; gelenek, toplum, kültür, sanat, felsefe gibi mimarlığın sosyal, toplumsal yönüne ilişkin memler kavramsal belleğin; bu memleri eşleyerek yeniden üreten duyusal, sezgisel akıl yaratıcı belleğin birimleridir. Bu kapsamda yapılan çalışma birbiriyle bağlantılı katmanlar üzerine temellendirilmiş, öncelikle dijital ağlarda, ilgili kaynak ve literatürün memleri araştırılarak türü, niteliği ve anlamına göre sınıflandırılmıştır. Sonrasında, tekil mimari yapıların yerine bir tasarım ortaklığı oluşturabilecek yapılara odaklanmanın çalışmaya hakim teorik yaklaşımın daha net okunmasını sağlayacağı öngörülerek, farklı kültürlerden ve coğrafyadan öğrencilerin katılımıyla varlık kazanan Uluslararası Archiprix Projeleri üzerine bir değerlendirme yapılmıştır.Publication Metadata only Monofonik Türk Makam Müziğinde İşitsel Melodi Kestirimi(IEEE, 2020) ŞİMŞEK, BERRAK ÖZTÜRK; Akan, AydınBu çalışmada, monofonik Türk makam müziği eserlerinde baskın işitsel melodi çıkarımı için yeni bir yöntem önerilmiştir. Müzik sinyalleri, Geliştirilmiş Değişken Mod Ayrıştırma Yöntemi kullanılarak ayrıştırılır ve temel frekanslar, her moddaki merkez frekanslarının hesaplanmasıyla elde edilir. Baskın melodi hattını tahmin etmek ve seçmek için her penceredeki farklı frekans bilgilerinden bazı parametreler belirlenir. Elde edilen sonuçlar, batı müziği için kullanılan sinyal işleme algoritmaları olan YIN ve MELODIA ile karşılaştırılmıştır. Değerlendirme aşamasında uluslararası standartlara bağlı kalınarak MIREX kriterleri kullanılmaktadır. Simülasyon sonuçları, Geliştirilmiş Değişken Mod Ayrıştırma Yönteminin karşılaştırmada kullanılan diğer yöntemlere göre daha başarılı sonuçlar verdiğini göstermiştir.Publication Open Access Osmanlı Döneminde Rodos Kentindeki Camiler ve Mahalleler Üzerine Bir İnceleme(İstanbul Univ., 2022) EVLİYAOĞLU, FURKANYaklaşık 3000 yıllık kadim bir geçmişe sahip olan Rodos, 1522 yılında Saint Jean Şövalyeleri’nden alınarak Osmanlı Devleti egemenliği altına girmiştir. Bu dönemde Osmanlı Devleti adayı kuşattıktan sonra öncelikli olarak kent surlarını onarmış ve sur içi bölgesine yerleşmiştir. Ayrıca sur içi bölgesinde yer alan Bizans ve Şövalyeler dönemine ait birçok yapı yeniden işlevlendirilmiştir. Bu yapıların başında kiliseler gelmektedir. Osmanlı döneminde bu kiliseler, camiye, mescide ya da mektebe dönüştürülmüştür. Bunun yanı sıra sur içi bölgesine birçok yeni yapı inşa edilmiştir. Yine bu yapı grubunun başında camiler ve mescitler gelmektedir. Bu çalışma kapsamında öncelikle, Osmanlı döneminde Rodos sur içi bölgesinde yer alan tüm mescitlerin ve camilerin mimari özellikleri incelenmiş, daha sonra bu yapıların plan ve kesitleri derlenerek katalog hâline getirilmiştir. Ayrıca bu yapıların hepsinin konumları mevcut Rodos haritası üzerinde gösterilmiştir. Çalışmanın ikinci aşamasında 1831 yılına ait nüfus sayımı verilerinden Rodos kentine ait mahalle isimleri elde edilmiş, bu mahalle isimleri ile dinî yapılar eşleştirilmiştir. Böylece kente ait mahalle konumlarını ve olası sınırlarını gösteren yeni bir harita üretilerek Osmanlı döneminde Rodos’un görünümü üzerine yorum yapılmıştır. Bu doğrultuda çalışma hem Osmanlı döneminde Rodos adasında bulunan tüm cami ve mescit yapılarının derlendiği katalog çalışması olarak hem de Osmanlı kentlerinde cami ve mahalle ilişkisini inceleyen bir araştırma olarak mimarlık tarihi literatürüne katkı sunmayı amaçlamaktadır.Publication Open Access Popülizme Karşı Katılım: Sosyal Sürdürülebilirlik Bağlamında Konut Alanlarında Katılımcı Tasarım Yaklaşımları(Kare Publ., 2022) OSKAY, BERKAY; Barkul, ÖmürToplumun çeşitlenen ihtiyaç ve isteklerinin, ilerleme ve iyileştirme hedeflerinin karşılanması bakımından nicel ve nitel çok katmanlı ilkeleri içeren sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasında, tüm toplumsal kesimleri içeren katılım ilkesi önemli rol oynar. Mimarlık ve planlama disiplinleri açısından, herkes için yaşanabilir konut ve çevrelerin oluşumunda, katılımcı planlama ve katılımcı tasarım pratiklerine yönelik araştırmalar son yıllarda yeniden ön plana çıkmaktadır. Liberal demokrasilerin sürüklendiği temsil krizine karşı 1960’lardan itibaren yükseliş gösteren katılımcı tasarım ve planlama uygulamaları, zaman içinde neoliberal politikaların belirleyici hale gelmesiyle hızını yitirmiş ve sermaye hareketleri kent mekânını belirleyen en önemli unsur haline gelerek halkları yaşam alanları hakkında söz sahibi olamayan, kaderine razı topluluklara indirgemiştir. 2000’li yıllardan günümüze ise dönemin yaygın iklimini belirleyen illiberal popülist eğilimlerin yükselişine karşı tüm dünyada ve ülkemizde de sıkça görülen kentsel muhalefet hareketlerinin ortak taleplerinin “katılım” ilkesi çerçevesinde örgütlendiği görülmektedir. Bu bağlamda, öncelikli olarak çalışmanın çıkış noktasını oluşturan kuramsal arka planda, sosyal sürdürülebilirliğin inşasında katılım ilkesinin rolü ve günümüzde yaygınlaşan popülist eğilimlere karşı katılımcı mekanizmaların önemi tartışmaya açılmaktadır. Sonrasında, planlamada ve konut alanlarında katılımcı tasarım ilkeleri, araçları ve katılım yöntemleri üzerinden betimleyici bir çerçeve çizilmektedir. Çalışmanın özgün yanı, güncel bir konuyu ele alan betimleyici bir çerçeve sunmasıdır. Böylece, günümüzde yeniden yükselişe geçen katılım yazınına katkı sunması hedeflenmektedir.Publication Metadata only Reflections on Karl Kautsky and the Theory of Ultra-Imperialism: Social Democracy and International Relations(Uluslararasi Iliskiler Konseyi Dernegi, Sogutozu Cad No 43, Tobb-Etu Binasi, Oda No 364, Sogutozu, Ankara 06560, Turkey, 2013) EMRE, YUNUS; 141804This paper examines the ultra-imperialism theory of German politician and theorist Karl Kautsky. Karl Kautsky's ultra-imperialism conception is an essential approach which had significant influences on political history and International Relations. The article is divided into three parts. In the first part, the ultra-imperialism theory will be discussed after a brief examination of Karl Kautsky's basic assumptions and his importance in the history of social democracy. In the second part, the place of ultra-imperialism theory within the Marxist imperialism theories will be scrutinized. Third part is about the explanatory capacity of ultra-imperialism theory for post-Second World War international relations and its usefulness with regard to International Relations theories. The basic conclusion reached was that Karl Kautsky's ultra-imperialism theory has a significant analytical capacity for contemporary International Relations studies.Publication Open Access Saf Aklın Eleştirisi’nde Şematizmin Rolü ve Önemi(Mustafa Çevik, 2021) SAKIZLI, SELDA SALMANThis article focuses on Transcendental Schematism in the Critique of Pure Reason. Schematism has the utmost importance for the explanation of the deduction of the categories, and application of the pure concepts to experience. As the material of sensibility and understanding are heterogeneous, schematism bears the vital role of rendering them homogeneous for the possibility of cognition. Thus, schematism both elucidates the structure of the determinate judgments and the ground of transcendental philosophy by subtly building a bridge between the sensibility and understanding. Despite its significance, schematism is often criticized for its difficulty and incomprehensibility. In this context, this study aims to illuminate the structure of schematism and underline the importance of it for transcendental philosophy as it is presented by Kant in the Critique of Pure Reason.Publication Open Access Tarihi Yarımada’nın Görünmeyenlerini Görmek: Aetius Sarnıcı’na Arendtçi Bakış(İstanbul Üniversitesi, 2021) Gündüz, Seda Nur; BİRER, EMELBizans döneminde, kentin tepe noktalarına yerleştirilen açık su sarnıçları tarihten bu yana değişen işlevleriyle günümüze kadar gelebilmişlerdir. Uzun bir tarihsel ve işlevsel yolculuğu hafızasında barındırmakta olan çukurlar günümüz İstanbul’unda görünür değildir. Bu hipoteze 20. yüzyıl siyaset bilimci ve felsefeci Hannah Arendt’in kamusal alanda görünebilirlik söylemlerinin kentsel mekânda bulduğu karşılıklara bakılarak ulaşılmıştır. Bu çalışmanın amacı Tarihi Yarımada’da bulunan ve köklü tarihiyle kentsel mekânda görünebilir olması beklenen çukurbostanların görünebilirliğinin önüne geçen nedenleri araştırmaktır. Çalışma kapsamında Mese (Divanyolu) üzerinde yer alması ve Theodosius Surları’na yakınlığı nedeniyle Karagümrük’teki Aetius Sarnıcı (Karagümrük Çukurbostanı) şimdiki Vefa Stadyumu örnek alan seçilerek sarnıcın görünebilirliği, tarihî ve sosyal bağlamları tartışılarak alt ve üst ölçek ilişkileri üzerinden incelenmiştir. Aetius Sarnıcı’nın bugün kamusal alan olamayışı, stadyum kullanımının sarnıcın duvarlarının üzerini örtmesi ve 1600 yıllık değerinin göz ardı edilmesi gibi bulguların tespit edilip sarnıcın görünebilirliliğinin sağlanabilmesi durumunda, Tarihi Yarımada gezi rotalarına yeni bir varış noktası eklenerek anlamlı bir bütün oluşturulacağına inanılmaktadır.